görüşmelerinin bulunduğu tespit edilmiştir.
Mahkemenizin 2008/209 esas sayılı dosyasının 116. Celsesinde Sanık Alparslan Arslan
Doğuş Faktoring ve Ayhan parlak ile ilgili olarak: "Ya şimdi, ya hal denen bir şey var.
Şimdi girdiğiniz ortamda kontağı kurup çözüm mekanizmasına ulaşmazsanız, ipinizi
başkasının eline verirseniz, olmaz. Anlatabildim mi? ben hiçbir arkadaşımı sıkıştırılacak
bir yere sokmam. Kendim giderim, riski alırım, emaneti veririm, varsa emanet alırım.
Çıkar giderim yoluma giderim. Bu factoring işleri riskli işler, tefe işini hiç sevmediğim
şeyler, faizcilik nefret ettiğim bir şey vesileyle takdir böyle, böyle yani. Doğuş
Factoring'de ki işim bu, aynen böyle vatan, millet, din, diyanet başka bir şey, samimi
söylüyorum vesileyle bu Ertuğrul, Oranın sahibi olan şahıs öyle söylendi o zaman, tam
bilmiyorum da resmi boyut başkadır, gayrı resmi boyut başkadır. Öldürülmüş herhalde
Almanya da ilk gittiğim zaman değil yani sonraki 1 yıl içerisindeydi herhalde bu, sonra
problemler yaşanıyor ben farkındayım, konuşmak istemiyorum. Konuşma olduğu zamanda
kaçıyorum ortamdan ki ayrıntılar teferruata girmeyeyim. Düzgün bir şekilde çıkılsın,
gidilsin buradan yeni iş hayat, bunu söylerken hayal değil ha ciddi, ciddi bunun peşinde
ben şahsen koşturmuşumdur yani. Kendileri de gelsinler orada şahitlik yapsınlar yani en
olmadık yerlere de gitmişim kendileri ile bir şekilde gel kardeşim, gel artık Eyüp sultan 'a
gidelim, namaz kılalım, sahabe mezarına gidelim. Bunu derken korku, morku değil,
1231 /2271
öldüreceğim adamlar da var içinde, vardı yani ramak kaldı, döndü Allah böyle takdir etti.
Ayhan Parlak denen şahsı ben en son öldürecektim yani, anlatabildim mi? edebi
özümsemeden hareket eden bir insan. Samimi söylüyorum öldürecektim yani kendisini,
aldığım silahta yüzde 99 Ayhan Parlak için yani, öldüre, kafasına atacaktım, defol git lan
buradan diyecektim ya. Bingöllü hemşerim Nizam vardı, Nizamettin bu jitem 'le falan
ilgilenilmişliği vardı kabadayıdır kendisi böyle bilinir. Bana da böyle anlatıldı, kendisini
de severim halli bir insan bir an önce onu kurtarmanın peşindeyim. Murat diye bir arkadaş
var, Şeyh Sait 'in torunu bu mafya işleriyle uğraşır oda, çık git buradan senin ne işin var.
Mehmet diye başka biri tarikatçı, anlatabildim mi? ha bunlar bunu yaparken sahtekar
değil, savruk böyle, bir yerden çıkayım artık, bana bir yaşam alanı burada bir şey Ertuğrul
ağabey ile veya Ahmet ağabey ile, bir hayat alanı oluşturayım dercesine ama çıkmış
faizciliğin içinden, benim bütün gayem bu ve o şekilde çalıştık. Kendileri de şahittir yani. "
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:"Ayhan Parlakin Factoringie ne ilgisi var?
Sanık Alparslan Arslan: "Ya bu mafya yapılanmaları aile biçiminde oluyordu ya akraba,
hısım, taallukat, falan doldurulur. Benim gördüğüm yani, kardeşini getirir mermi
atabilecek, tetik çekebilecek akrabalarını getirir güveneceği, arkadaşını markadaşını
çevresini toplar. Güç oluşturmaya çalışır yani meselenin özü bu, bu güçle yeryüzünde
yaşamaya çalışır. Türkiye de Avrupa da, İç Anadolu da, dış Anadolu da Karadeniz de
falan, devletle meselelerinde bu minvalde çözmeye çalışır bağlantılarıyla. Bu Ayhan
Parlak bunun yerine geçmiş dediler. Bende gördüğüm anda bir tiksinme oluştu yani Ayhan
Parlak'a kendisini görsem ağabey derim, ama gömerim yani o ayrı mesele de samimi
söylüyorum. Ama ağabey derim yani kendisine çünkü edep. edep olmak edebin olması
lazım. Tutuklandı ben üzüldüm, hakkını helal et dedim yani senin bir alakan yok bu
Danıştay 'la Cumhuriyet 'le anlatabildim mi? ben edebin peşindeyim. Edepli bir. "
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:"Bu tartışmanız, ne zaman oldu?"
Sanık Alparslan Arslan: "Tartışma olmadı, aramızda hiçbir tartışma yok, halini
beğenmiyorum. "
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:"Sürekli bir telefon görüşmeniz var kendisiyle
eylemlerden önce."
Sanık Alparslan Arslan:" Fa şimdi edep denen şey var. Adam birini arattırır yada kendisi
arıyor, Alparslan diyor şurada buluşalım, buluşalım kardeşim buluşmasam korttu diyecek
tamam mı, buluşuyoruz bir yere gidiyoruz şeytanın deliğine de gitse ben gideceğim ben
oraya anlatabildim mi? evvelki münasebetlerimiz var yanında başka nizam vardır, Murat
vardır ben kendimi şey yaptırmam yani o konuda, sattırmış dedirttirmem yani, Allah 'a
şükürler olsun kimseyi de satmamışım bugüne kadar bunu da biliyorum yani anlatabildim
mi? giderim şeytanın de, kavgamı da ederim çatışmaya girmem çünkü silah
kullanmıyorum. En son onu öldüreceğim yani artık, arıyor yav kar git, camiye çağırırım
gelmezsin sen her çağırdığın yere ben gelirim, sen camiye gelmezsin böyle yaşam tarzında
yokum ben, anlatabildim mi? sonra koptuk sonra tarikata bağlanabilirim dedi bu bana,
büroma gelip gidiyor sürekli. Bağlanabilirim samimiyetle söyledi bunu. Hal ve halini
beğenmiyorum, en son koptuk işte Cumhuriyet olayları falan adamı İspanya 'dan tutup
buraya mı getirdiler yâda, "
1232 / 2271
NOT:Alparslan buluşalım diyor buluşuyorduk, buluşmasam Alparslan korktu
diyecek... bu güne kadar kimseyi satmadım... kavgamı da ederim..
Büroma gidip geliyor, tarikata bağlanabilirim dedi bana....
Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın:"Yani bu şirketin ve aslında kara para akladığı iddia
ediliyor. Ayhan Parlak liderliğinde bir suç örgütü gibi çalıştığı iddia ediliyor. Dava halen
derdest, sizin bu davadan haberiniz oldu mu?"
Sanık Alparslan Arslan: "Ya şimdi bu Factoring bildiğim kadarıyla para verir, 500 milyon
verir 3 ay sonra 750 milyon ver der yani misal. 3 ay sonra gider 750 milyonu ver der, bunu
hukuki prosedüre bağlar, çek senet alır, çek senedi avukata verir. İmkânı varsa imkânı
yoksa vermez silahla milahla bir şekilde gider oraya. Bu şekilde gitmişliğim var benim,
anlatabildim mi? para almaya ama yani, 2-3 yere birlikte gittik yani avukat, mavukat işte
ben gelirim avukat olmadan da gittim ben oraya çanta her şeyimi bıraktım, sadece
çağırıyor adam orada sevdiğim insanlar var her şeyi bırakıp gidiyorum yani. Beyde
olmuşum orada oturup, şey değil yani şu meseleler değil yani ama sadece şu Doğuş
Factoring bu anlattığım şey bu, vesiledir Muzaffer Tekin'le tanışmaya Ahmet
Çekelkıran 'ı ben hala çok severim o Doğuş Factoring 'in başındaki insan edepli bir insan,
adaplı bir insan. Ama bu faiz işine benim kafam basmıyor, anlamıyorum ama edepli bir
insan evine de gitmişim, sevdiğim de bir insan var yani orada insanlar, güzel insanlar
vardı yani, kaybetmemek için samimiyetle söylüyorum onun çabası içindeydim başka bir
şey değil yani. Arkadaşlığımız var sohbetimiz var, hukukumuz var. " Şeklinde beyanlarda
bulunmuş, Ayhan parlakTn çağırdığı yerlere buluşmalara gittiğini, gitmese kendisine
korkak deneceğini, aralarının bozulması nedeniyle bir ara koptukları ama Ayhan ParlakTn
sanık Alparslan ArslanTn bürosuna gelerek tarikata bağlanacağını söylediğini ifade
etmiştir. Sanık Muzaffer TekinTn Ayhan Parlak ile yoğun irtibatı telefon iletişim kayıt
çözümleri ile mütalaamızın ilgili bölümünde ayrıntılı olarak anlatılmıştır.
Sanık Muzaffer TekinTn kaçak olduğu dönemde yaralanması hadisesinden sonra sanıklar
Kemal Kerinçsiz ile Mehmet Zekeriya Öztürk arasında geçen telefon görüşmeleri dikkat
çekici bulunarak aşağıya alınmıştır.
Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 20.05.2006 tarih ve 2006/540 Değişik iş sayılı kararı
gereğince, sanık Mehmet Zekeriya Öztürk'ün 532 341 29 02 numaralı iletişim aracının
dinlenmesi sonucunda 20 Mayıs 2006 tarihi saat 15:37:52'de sanık Mehmet Zekeriya
Öztürk ile sanık Kemal Kerinçsiz arasında yapılan görüşmede;
Kemal Kerinçsiz: Alo
Mehmet Zekeriya Öztürk: Alo
Kemal Kerinçsiz: Ya ne oldu
Mehmet Zekeriya Öztürk: İntihar teşebbüsünde bulundu abi bu sabah
Kemal Kerinçsiz: Emin misin intihar olduğundan.
1233 / 2271
Mehmet Zekeriya Öztürk: Eminim abi eminim, kendisi bıçaklamış eben konuştum
kendisiyle.
Kemal Kerinçsiz: Birileri bir b.k yapmasın
Mehmet Zekeriya Öztürk: Değil değil değil değil eminiz ondan
Kemal Kerinçsiz: Hayati tehlike
Mehmet Zekeriya Öztürk: Eee çok fazla değil ama tamda geçmedi hastanede
Kemal Kerinçsiz: Neresinden.
Mehmet Zekeriya Öztürk: Kalp kalp abi.
Kemal Kerinçsiz: Oooo yapma ya.
Mehmet Zekeriya Öztürk: Tam denk getiremiyor evet tam denk getiremiyor ama tamam
mı? Abi desteğinize ihtiyacımız var, hemen buralarda birilerinin olması lazım, yönlen...
basını çekiyorum buraya olayı yükseltcem
Kemal Kerinçsiz; Yükseltme işte
Mehmet Zekeriya Öztürk: Abi niye
Kemal Kerinçsiz: Hata yapıyorsun Mehmet
Mehmet Zekeriya Öztürk: Niye abi
Kemal Kerinçsiz: Hata yapıyorsun bir şey yok ortada
Mehmet Zekeriya Öztürk: Nasıl yok
Kemal Kerinçsiz: Olmayan bir şeyi büyütme
Mehmet Zekeriya Öztürk: Hayır olmayan şey şu komplo yani bu bu şekilde olayı.
Kemal Kerinçsiz. Ama bu olayın komplo olmadığı anlaşılacak şimdi sen olayı
büyütürsen. Onların işine yarar, burada sağ duyulu ve ihtidalli ol, çünkü neden çünkü
Muzaffer Yüzbaşının bu meseleye karışmadığını herkesçe malum ve biliniyor. Devlette çok
iyi biliyor, b.k gibi biliyor.
Mehmet Zekeriya Öztürk: Tamam
Kemal Kerinçsiz: Bilir bilmemesi imkansız.
Mehmet Zekeriya Öztürk: Hı hı
1234 / 2271
Kemal Kerinçsiz: Anlatabildim mi? İşi büyütmenin peşindeler. O görevi bu sefer sen
yaparsan onların ekmeğine yağ sürersin, bırak hastanede kaç gün kalacak.
Mehmet Zekeriya Öztürk: Daha burada doktor bırakmam diyor buradan hareket edemez
diyor.
Kemal Kerinçsiz: Edemez mi diyor.
Mehmet Zekeriya Öztürk. Hı hı edemez diyor. Ama buraya avukatlar falan gönderin abi.
Kemal Kerinçsiz: Şimdi avukata ihtiyaç var mı oraya ben gelirim.
Mehmet Zekeriya Öztürk. Var tabi abi var, o şimdi vekaletini de oraya verdirdik zaten.
Gelenlere sana Levent'e falan filan verdirdik abi.
Kemal Kerinçsiz: Tamam
Mehmet Zekeriya Öztürk: Tamam mı?
Kemal Kerinçsiz: Ben şimdi Keşan 'dayım sıkıntım o
Mehmet Zekeriya Öztürk: He biliyorum anladım anladım.
Kemal Kerinçsiz: Ulan tamda zamanında gelmişimiz buraya.
Mehmet Zekeriya Öztürk: He ya öğle yani, abi olay zaten yükselecek bak, istesen de
istemesen de olayı şeye bırakırsak kötü.
Kemal Kerinçsiz: İyi de yükseltme yükseltme, sen yükseltme olayı bırak basını şunla bunla.
Mehmet Zekeriya Öztürk: Ben şimdi basına onun adına bir açıklama yapmak zorundayım
abi. bunu söylemek zorundayız yani oraya bunu bir komplo olduğu, bir düzenek olduğunu
anlatabildim mi?
Kemal Kerinçsiz: İyi peki sen hangi sıfatla yapacaksın.
Mehmet Zekeriya Öztürk. Ya sıfat şart değil ki abi ben onun yakınındaki insanım
gazeteciyim ben.
Kemal Kerinçsiz. Peki böyle olur ama, tamam olayın boyutlarını çok çok genişletme yani
çünkü bu olayın boyutunun genişlemesi çünkü yoksun olmayan bir hadisedesin. Ne
Muzaffer var ne de bir başkası var. Yani çamur büyütülmek isteniyor hal böyle olunca
çamuru büyültmeye kalkarsan sen yara alırsın
Mehmet Zekeriya Öztürk: Bunun çamur olduğunu zaten anlatmamız lazım zaten
Kemal Kerinçsiz: Yani sağduyulu itidalli davranışın güzel bir tepki yapar.
1235/2271
Mehmet Zekeriya Öztürk: öğle zaten öğle yani. öyle itidalli derken i sağ duyulu itidalli
şekilde paldır küldür değil tabi, basına da haber verdim yani şey olsun diye.
Kemal Kerinçsiz: Tamam
Mehmet Zekeriya Öztürk: Yani bilgin olsun, çünkü tek başına alırsak şey yaparsak sessiz
sedasız.
Kemal Kerinçsiz: Şimdi yani ne kadar hastanede kalacak.
Mehmet Zekeriya Öztürk: Ahi 3-4 gün kalır en azından.
Kemal Kerinçsiz: Kalır bende öğle tahmin ediyorum. Zaten bende şey olacam kısmet
olursa başından sonuna kadar gereğini yapacağız, yani gönlün rahat olsun
Mehmet Zekeriya Öztürk: Tamam ahi tamam
Kemal Kerinçsiz: Herhangi en ufak bir hadisede biz varız, biz varız, hiç gönlün rahat
olsun.
Mehmet Zekeriya Öztürk: Abi şey deniliyor, grup murup falan filan ortaya atmaya
başladılar. Çünkü ...Falanfilan.
Kemal Kerinçsiz. Yav atsınlar olmayacak grupları kendilerine yaratsınlar bir şey ifade
etmez, altından kalkamazlar o, işi o boyuta taşımak o komploları kuran insanlara da
zarar vereceklerini, o cepheye de zarar vereceklerini onlarda daha iyi bilirler, olmayanı
nasıl yaratacak, neye dayanarak yaratacak o kadar değil işin.
Mehmet Zekeriya Öztürk: Değil tabi değil tabide işte adamı da çok fazla içeride şey
yapmasınlar uzatmasınlar yani alsınlar ifadesini bıraksınlar.
Kemal Kerinçsiz: Ey öyle olacak zaten çok fazla bir şey değil.
Mehmet Zekeriya Öztürk: He gözaltı süresi falan filan.
Kemal Kerinçsiz: Ama bu neden oldu bu intihar olayı niye oldu.
Mehmet Zekeriya Öztürk: Abi ağırına gidiyor adamın, adam diyor layık bir ülke karşıtı.
Cumhuriyet karşıtı bir adamla nasıl anılıyorum diyor
Kemal Kerinçsiz: Ya işte bak
Mehmet Zekeriya Öztürk: Anlatabildim mi? Şey bir adam bu takıntılı bir adam böyle yani.
Objektif yani adam haklı.
Kemal Kerinçsiz: Evet
Mehmet Zekeriya Öztürk: Abi benim olsa bende aynı şeyi yaparım ya kaldırılmayacak bir
şey yani.
1236 / 2271
Kemal Kerinçsiz: Öğle ama ne oldu şimdi biliyor musunuz, olayı daha da bir muamma
haline geldi yani dışarı tarafından.
Mehmet Zekeriya Öztürk: Onun farkındayım onun farkındayım.
Kemal Kerinçsiz: Yani ooo şimdi ne senaryolar yazacaklar.
Mehmet Zekeriya Öztürk: Onun farkındayım onun farkındayım.
Kemal Kerinçsiz. Şimdi sen Muzafer Yüzbaşının üzerinde şüphe buldukları daha da
yoğunlaşacak.
Mehmet Zekeriya Öztürk: Onun farkındayım abi ben ben
Kemal Kerinçsiz. Keşke böyle bir şey yapmamış olsaydı.
Mehmet Zekeriya Öztürk: Keşke keşke keşke ama mecburen yani, keşke keşke doğru
söylüyorsun.
Kemal Kerinçsiz. Şimdi en ufak gelişmeden bana haberdar ette zaten yanı başında
olacağız biz bunun
Mehmet Zekeriya Öztürk: Tamam
Kemal Kerinçsiz: Şuanda avukata ihtiyacı yok onun, o şuan hastanede zaten herhangi bir
ifadesi olmayacak, yalnız Levent'i ve birkaç avukat arkadaşı yanından ayırmayın en
ufak bir gelişmede tamam mı?
Mehmet Zekeriya Öztürk: Tamam tamam gönderirim diyorum, hemen gelsinler sağ ol sağ
ol Kemal'im.
Kemal Kerinçsiz: Hadi en ufak bir gelişmede bana bir alo de bana
Mehmet Zekeriya Öztürk: Tamam tamam Kemal 'im tamam
Kemal Kerinçsiz: Hadi geçmiş olsun Allah şifa versin hayati bir şey yok değil mi?
Mehmet Zekeriya Öztürk: Yok şimdilik yok abi.
Kemal Kerinçsiz: İyi yani.
Mehmet Zekeriya Öztürk: Tamam
Kemal Kerinçsiz: Önemli olan hastanede 1-2 gün kalsın yani.
Mehmet Zekeriya Öztürk: Tamam
Kemal Kerinçsiz: Hadi sağ olasın.
1237/2271
Mehmet Zekeriya Öztürk: Tamam ahi sağ ol sağ ol. " şeklinde sanıklar eylemin örgütsel
boyutunun ortaya çıkmaması için çaba sarfettikleri, ancak görüşme içinde geçen "olayın
büyütülmesi halinde*" komplo olmadığının ortaya çıkacağı ifadesi dikkate değer
bulunmuştur. Ayrıca sanık Mehmet Zekeriya Öztürk'ün Muzaffer Tekin'in vekaletli
avukatları yerine olaydan hemen sonra Sanık Kemal Kerinçsiz ve Levent Temiz'i arayarak
yeni strateji belirlemeleri aralarındaki örgütsel bağı ortaya koymaktadır.
Sanık Mehmet Zekeriya Öztürk ile Sanık Kemal Kerinçsiz'in 20 Mayıs 2006 tarihi, saat
20:15:45'de yaptıkları görüşmede;
Kemal : alo
Zekeriya : Kemal 'im ne haber nasılsın.
Kemal : Sağ olasın sen ne yaptın ne ettin.
Zekeriya : Ne yapayım şimdi olay dönüyor bize de uzanıyor Yurt Sever Kardeşler Örgütü
varmış bir tane
Kemal: Hee
Zekeriya: O örgüt üyesimiyiz değimliyiz, bunun altı varya çok iğrenç bu işin altı
Kemalciğim, bu işin altı b.mb.k. şimdi avukat gerekiyor bana ifade veriyorum birde
Allah 'tan Muzaffer abi şuuru açık kendinde de oradan yırtacağız yoksa cinayet zannıyla,
teşebbüs zannıyla tutuklanacaktık yani.
Kemal: Ey tabi sen mi bıraktın onu hastaneye.
Zekeriya: Ben birine verdim, devre arkadaşı var, o bıraktı ben diğer işlere yöneldim bu
basın masın işleri ama şimdi böyle patladı ama, altında şey arıyorlar örgüt
Kemal: Anladım
Zekeriya: Bir Avukat iste avukatın var mı, biz çağıralım mı dediler.
Kemal: Şimdi Levent'in gelmesi hoş değil. Hanifı orda Hanifı Ateş orada, şimdi işin şu
tarafı şu boyutu var.
Zekeriya: Hu
Kemal: Bakalım hangi avukatı sana gönderelim ama
Zekeriya: Ben çağırdım bir tane Ertaç Gereği çağırdım
Kemal: Kim o Ertaç
Zekeriya: Eski bölge savcısı. Sarıyer savcısı. Adapazarı savcısı.
Kemal: Tanıyor musun yakından
1238 / 2271
Zekeriya: Tanıyorumtanıyorum, tecrübeli yaşlı bir adam, 60 yaşın üzerinde bir adam.
Kemal: Peki sana ne suçlama getiriyorlar. Yurt Sever Hareketi falan mı diyorlar.
Zekeriya: He bunu sordular hı hı güldüm tabi.
Kemal: Anladım peki şeyle alakalı bir bağlantı. Muzafferle alakalı bir bağlantı soruyorlar
mı? Senin herhangi bir rabıtan var mı?
Zekeriya: Var tabi abi ilişkimiz olduğunu biliyorlar zaten bütün görüntüler şeyler bizim
büronun orada mobese var ardaki kayıtlarımız var, telefon görüşmelerimiz var, Muzaffer
Tekin irtibatlı olduğumu ben zaten
Kemal: Anladım.
Zekeriya: Olay bu.
Kemal: Yo senin açından gerekse Muzaffer Komutan açısından herhangi endişe verecek
bir mesele yok.
Zekeriya: Ya ben ben.
Kemal: Neden yok çünkü olmayan hadiseler olmayan işler tamamen saçma sapan bir
takım iddialar.
Zekeriya: Abi saçma sapanda. Mesele zaten ne burada biliyor musun?
Kemal: Hıhı
Zekeriya: Bunun altında şey olması böyle bir çabanın olması komplonun olması
anlatabiliyor muyum?
Kemal: Var tabi yani.
Zekeriya: Bu Bir darbe olduğu anlaşıldı tamam mı. bunun bir darbe olduğu anlaşıldı
kaynak, alt yapı, o, bu.
Kemal:Peki ben bunu anlayamadım Mehmet.
Zekeriya: Söyle
Kemal: Bu Muzaffer ile şey arasında nasıl bir rabıta var.
Zekeriya: Avukat mı?
Kemal: Avukat arasında.
Zekeriya: Abi bak anlatayım
1239 / 2271
Kemal: Ben onu alayayım yani telefon görüşmeleri falan olmuş mu?
Zekeriya: Yok abiciğim yok yok 1 buçuk 2 yıldır böyle bir irtibat yok.
Kemal: Peki nasıl ulaşıyorlar arkadaş ya bu nasıl isim vermiyor.
Zekeriya: Bak Vatanseverler Kuvvetler Güç Birliği varya
Kemal: tamam
Zekeriya: Onun böyle burdakurmak isteyenler bize geldiler sizde bize katılın falan filan
gibi bir Ermeni konulu konferansta tanıştık biz bunlarla
Kemal: Heee
Zekeriya: Ondan sonra bizi davet ettiler gittik o beraber çalışalım diyen biz VKGB 'yiz
diyen adamlar bu adamı tanıştırdılar orada tamam mı? Ondan sonra da görmedik zaten
bu adamı 1 kere büroya geldi 1 buçuk sene 2 sene önce bu VKGB 'li bize geldikleri zaman.
Kemal: Peki bu Muzaffer 'in ismini veren kim peki bu soruşturma içersine.
Zekeriya: İşte onu bilemiyoruz, onu bilemiyoruz abi onu bilmiyoruz işte orada zaten bir
puşluk var, bu bolving oyununda öndeki duka gibi bir şey Muzaffer Tekin tamam mı?
Arkasında diğerleri var, birisini vurduk mu diğerleri ortaya çıkar diye.
Kemal: Ama boş yani hiçbir şey çıkacağı yok.
Zekeriya: Abi boşta bak işte bak ben neden 5 gün içeride yatayım abi neden soruşturana
kadar 3 ay 5 ay içeride örgüt suçlamasından yatayım.
Kemal: Yok yok
Zeker'\ya:Götümü nasıl nemizleyeceğim ondan sonra.
Kemal: yok yok herhangi bir tutuklama v.s. olmaz.
Zekeriya: Hani mesela yani diyorum
Kemal: Senlik bir mesele yok
Zekeriya: Niye nezarette kalayım niye.
Kemal: Ne MuzafferTık bir mesele var, yalnız peki şunu anlayamadım birde Muzaffer
elinde silahı olan bir insan intihar girişiminde bulunsa silahla yapar neden bıçak yapsın.
Zekeriya: Yok abiciğim yok tu almıştık üzerinden.
Kemal: Peki bıçakla darbeyi nasıl tam oturtamamış peki.
1240/2271
Zekeriya: Abi yapamamış işte yeri yanlış hesaplamış.
Kemal: Ama yarası çok ağır bir yara değilmiş. Televizyonların söylediği.
Zekeriya: Eeee yara derin bir yara ben gördüm yarayı..
Kemal: Derin bir yara mı?
Zekeriya: Tabi abi derin.
Kemal: Yani öldürücü olabilirdi diyorsun.
Zekeriya: Denk gelse olurdu tabi o bıçakla.
Kemal: Anladım.
Zekeriya: Bıçakta keskin bir bıçak yani askeri bir bıçak yani bu askeri malzeme satıyorlar
ya sivilde, o Belçika çakısı falan.
Kemal: Peki konuşabilecek durumda mı şuan.
Zekeriya: Tabi tabi konuştu ben yaptım dedi, not bırakmıştı zaten.
Kemal: Ha not bırakmış intihar ediyorum
Zekeriya: Tabi tabi notları vardı, notları bendeydi Terörle mücadele istedi oraya verdim
zaten
Kemal: Yani yazıklar olsun, böyle güzel insanları böyle sıkıntıya soktuklarından ötürü
şerefsizler.
Zekeriya: Abi bundan sonra dönecem çok ciddi sorgulayacağım her şeyi tamam mı? Her
şeyi?bu ülkeye inancım bitmiyor ama insanlara inancım bitiyor artık benim.
Kemal: Yok insana inancın elbette ülkeye ne demek.
Zekeriya: Yok bitti yani ülke her zaman benim ülkem ama ciddi söylüyorum insanlara
inancım bitiyor benim artık. Ama 3 aşağı 5 yukarı sana samimi söylüyorum abi ben bu
olayı
Kemal: Peki sence Muzaffer 'i bu cendere içersine sokmak isteyen kimler?
Zekeriya: Abi çok güzel bir soru o bende. Eğer bana iyi muamale edilirse ben bunları, bir
şekilde aşarım önünü. Çünkü akıllı ve zeki bir adamım. Anasının a..na kadar bu konları
uğraşan biran araştır bir adamım tamam mı duysunlar burada dinliyorlarsa, arkadaşlarda
burada zaten söylüyorum ben, kendilerine de söylüyorum iyi davranırsanız iyi anlaşırsak
şey yapar size yardımcı olurum dedim kendilerine de. Yoksa darağacına çeksinler
becersinler hiçbir şey anlatmam abi hiçbir şey tamam mı? Hiçbir şey olay bu ondan sonra
terör örgütü kurmak ne b.kmuş oymuş buymuş hepsi görür bunu.
^ , 1241 /2271
Kemal: Yok o yanlış canım, o hadiselere girmek yanlış, düşünmen hile hata
Zekeriya:.....
Kemal: Ben şunu anlayamadığım nokta, Muzaffer 'i neden ne şekilde harcamak istiyorlar
sebebi
Zekeriya: Abi onun ayrıntıları bende, sebeplerini biliyorum, sadece Muzaffer'i harcamak
istemiyorlar ki
Kemal: Evet
Zekeriya: Tamam mı, sadece Muzaffer! harcamak istemiyorlar ki mesele o, mesele o
anlatabildim mi?
Kemal: Bir şey çıkacağı yok. Hiçbir alt yok hiç bir şey yok hatta.
Zekeriya: Ha deşifrasyondan sonra bir şey var mı yani. Bu karşı grubun karşı hayati
tehlike var zaten var. Onu demek istemiyorum birde bunu görüyoruz yani. Birde bunu
görüyoruz bu ülkede ey kim peki bunu tezgahlayanlar abi herkes biliyor bunu, herkesin
telefon konuşması geriye dönük çıkartılsın bakılsın kiminle görüştüm avukatla mı?
Muzaffer Tekin ile mi? Muzaffer Tekin avukatla mı görüşmüş, mobese var bulunduğumuz
yerin ordan mobese kayıtlarına baksınlar ne bulacak ama işi buraya getirmek orospu
çocukluğunun ötesinde bir şey
Kemal: Evet. Peki Muzaffer niye bu kadar zayıf davrandı, madem hiç bir olayla alaka ve
ilgisi yok o kadar kendisine inanıyor ediyor, ey neden böyle bir intihara gerek var mı, bu
kadar duygusal nasıl davranır.
Zekeriya: Abi komplo çekmedi çekemedi kaldırmadı adam.
Kemal: Ama güçlü olması lazım asker adam ya.
Dostları ilə paylaş: |