daha önce gazeteci Ümit Oğuztan ile gördüğü Tuncay Güney 'in Veli Küçük 'ün yanında
olduğunu ve samimi olduklarını gördüğünü, Veli Küçük'ün izin alınmasına yardımcı
olacağını belirttiğini, Tuncay Güney için " Bu çocuk gazetecidir, biz Kuzey Irak'ta görev
yaparken çok gelmiş gitmiştir, o bölgeyi tanır, beraber gidin size yardım etsin " dediğini,
bunun üzerine iki defa Tuncay Güney ile birlikte Kuzey Irak 'a gittiklerini,
Arkadaşı Süleyman Gürleyen ve adamlarının Tuncay Güney vasıtası ile Veli Küçük 'e araç
gönderdiğini sonradan duyduğunu, daha sonra görüşebildiği Veli Küçük 'ün kendisine araç
121 /2271
ile ilgisi olmadığını söylediğini, Semih Tufan Gülaltay'ın adamlarının Korkmaz Yiğit' i tehdit
ettiklerini duymadığını, hu sebeple Tuncay Güney 'den yardım istemediğini söylemiştir.
İstanbul l.Ağır Ceza Mahkemesindeki savunmasında; kendisinin Korkmaz Yiğit'in
güvenlik koordinasyonunu sağladığını. Tuncay Güney 'i Veli Küçük aracılığı ile tanıdığını,
Korkmaz Yiğit'ten Tuncay Güney'in Kanal 6'da işe alınmasını rica ettiğini, Avukat Naci
Gürkan'ın Korkmaz Yiğit'ten vekâlet alacağını tahsil etmek için araya başkalarını
koyduğunu, Korkmaz Yiğit 'in borcu olmadığını söylemesi nedeni ile Hasan Basri
Uğurlu 'nun Küçükköy 'deki işyerinde kendisi, Avukat Naci Gürkan 1 temsilen Semih Tufan
Gülaltay 'in bir adamı ve gazeteci Ardan Zentürk 'ün toplanıp konuştuklarını söylemiştir
Süleyman Gürleyen, Hakan Eren ve Murat Akgün'ün, 27.03.2001 ve 30.03.2001
tarihlerinde 3.Kolordu ve l.Ordu Komutanlıklarına verdikleri dilekçelerde özet olarak;
Daha önce Strateji isimli dergiyi çıkaranlardan, kendisini JİTEM görevlisi olarak tanıtan
Tuncay Güney 'in, Veli Küçük vasıtası ile temin edilecek Genelkurmay Başkanlığı kaynaklı
haberler içerecek yeni bir dergi çıkartacaklarından, Matild Manukyan 'dan aldıkları bir
binayı restore edip karargâh olarak kullanacaklarından, emekli olan General Veli
Küçük'e geçici olarak artçı bir koruma aracı gerektiğinden bahisle yardım istediğini,
kendilerinin de yardım ettiklerini. Hakan Eren 'e yediemin olarak verilen Honda Jeepi
teslim ettiklerini, sonrasında Tuncay Güney'in JİTEM ile ilgisinin olmadığının
anlaşıldığını, verilen aracı da geri alamadıklarını belirterek, aracı ve yaptıkları
yardımların iadesini istemişlerdir.
Süleyman Gürleyen, İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılığı ve İstanbul l.Ağır Ceza
Mahkemesindeki birbirine benzer beyanlarında; Tuncay Güneyin JİTEM görevlisi
olduğunu söylediğini, sürekli Subaylar ile gördüğünü, en çok da Teğmen Murat ve
Binbaşı Tekin ile birlikte olduğunu, Veli Küçük ile çalıştığını söylediğini, Adem isimli
şoförün kullandığı araç ile gezdiklerini, bu araçta tepe lambası ve siren tertibatı
olduğunu, Mehmet Eymür'e ait internet sitesindeki çift kimlikli gazeteciler içerikli bir
yazıda da adını görünce JİTEM görevlisi olduğuna inancının arttığını,
Tuncay Güney ve yanındakiler in Matild Manukyan 'a ait Taksim 'deki bir binayı hediye
olarak aldıklarını, burayı karargâh olarak kullanacaklarını söyleyip tamirat için yardım
talep ettiklerini, kendisinin de yardımda bulunduğunu,
Tuncay Güneyin, Veli Küçük Paşa emekli oldu, sipariş edilen gelene kadar emaneten
kullanılacak koruma aracı lazım diyerek kendisinden yardım istediğini, o sırada
bürosunda olan Hakan Eren İn Afganistan lı General Raşit Dostum 'a ait kordiplomatik
plakalı aracın kendisinde olduğunu söyleyerek emanetten verebileceğini söylediğini,
ancak verilen aracın iade edilmediğini, daha sonra görüştüğü Veli Küçük'ün araçla
ilgisinin olmadığını söylediğini,
Ortağı Ali Akgün un oğlu Murat Akgün un, başka bir kişi tarafından alınan Kısırkaya
Köyü plajının işletmesini almak istediğini, bunun için Milli Savunma Bakanlığına yaptığı
müracaatın reddedildiğini, bunun üzerine Teğmen Murat İn buranın işletmesinin muhtar
sözleşmesi ile alınabileceğini söyleyerek köy muhtarına protokol imzalattığını söylemiştir.
01.03.2001 tarihinde Asayiş Şube Müdürlüğünce yakalanan Tuncay Güney 02.03.2001
tarihinde Organize Şube müdürlüğüne teslim edilmiş, burada gözaltında iken kendisinin de
122 /2271
iştiraki ile 03.03.2001 tarihinde Abdi İpekçi Caddesi Van Sokak No:4 Gültepe İstanbul
adresindeki evinde arama yapılmıştır.
Aramada bulunan eşyalardan; 1 adet ruhsatsız G-18136 Z Pietro Baretta marka 9 mm çaplı
tabanca, 1 adet ruhsatsız marka ve seri numarası olmayan 6.35 mm çaplı tabanca, 1 adet
IWG-mod 59 marka kurusıkı tabanca, 6 adet Geco marka, 11 adet fişek, 1 çift 34 YSE 39
oto plakası, 1 çift 34 MA 484 oto plakası, mühürlü zarflar içinde diploma, pasaport,
kimlikler, kaşe, ıstampa ve mürekkebi 12.03.2001 tarihinde adli emanete alınmıştır.
Tuncay Güney'in evinde yapılan aramada bulunup da adli emanete gönderilmeyen eşyalar
Organize Suçlar Şube Müdürlüğünün 27.06.2003 tarihli yazısı ile İstanbul l.ACM' nin
2002/64 Esas sayılı dosyasına gönderilmiştir. Bu eşyaların; 2 adet üzerinde 298295 seri
numarası bulunan elektronik malzeme, 85 adet videokaseti, 48 adet bilgisayar disketi, 6
adet ses kayıt kaseti, 5 adet küçük kamera kayıt kaseti, 74 adet teyp kaseti, 5 adet VHS, 3
Adet Betacam videokaset, 3 adet bilgisayar disketi, negatif pozlar, 6 adet telefon fihristi,
plastik zarf içerisinde çeşitli fotoğraf ve negatifler, 4 adet video CD, 1 adet yabancı çek, 2
adet Yurtbank'a ait çek fotokopisi, 4 ayrı çanta içerisinde çeşitli evrak ve dokümanlar,
poşet içerisinde çeşitli fotoğraflar, 12 adet muhtelif anahtar olduğu belirtilmiştir.
Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünün İstanbul DGM'ne yazdığı ön çalışma
konulu 14.11.2002 tarihli yazıda 13 ve 14.11 2002 tarihlerinde el konulan eşyaların iadesi
için Tuncay Güney'in evinde gidildiği ancak evde olmadığından iade edilemediği
belirtilmiştir.
Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünün İstanbul l.Ağır Ceza Mahkemesinin
27.02.2003 tarihli yazısına verdiği 18.03.2003 tarihli cevapta Tuncay Güney ve Ümit
Oğuztan'a ait eşyaların, kişilerin iade için müracaat etmediklerinden dolayı Şube
deposunda muhafaza edildiği belirtilmiştir.
Ümit Oğuztan gözaltında iken, Tuncay Güney ile birlikte kullandığı Feridiye Caddesi Finn
Sokak No: 19 Taksim İstanbul adresindeki işyerinde kendisinin, Tuncay Güney ve sekreter
Derya Baltamın iştiraki ile 03.03.2001 tarihinde arama yapılmıştır. Aramada; 1 adet 48
XMAX bilgisayar harddiski, 15 adet CD, 44 adet bilgisayar disketi, 11 adet sözleşme
dosyası, 4 adet ajanda, 3 adet Casio marka databank, poşet dosya içerisinde muhtelif
bilgiler içeren dokümanlar, 1 adet Compaq marka dizüstü bilgisayar, 1 adet 5861321 seri
nodan başlayıp 5861340 da biten tamamı kesilmiş çek koçanı, 2 adet Ümit Oğuztan adına
Demirbank hesap cüzdanı, 3040 ABD doları ve 530 Alman markı bulunmuştur.
Aynı adreste Ümit Oğuztan'ın iştiraki ile 05.03.2001 tarihinde de arama yapılmıştır. Bu
aramada da işyerinin üçüncü katındaki tek gözlü çalışma odasında; 9 adet videokaset, 74
adet microteyp kaset, 2 adet normal teyp kaseti, 1 adet TBMM Susurluk Komisyonu
raporu içerikli siyah renkli klasör, 1 adet Doküman içerikli siyah renkli klasör, 1 adet
Ergenekon içerikli sarı renkli klasör, 1 adet Suikastlar içerikli sarı renkli klasör, 1 adet
Araştırma içerikli sarı renkli klasör, 1 adet T.C.İstihbarat Birimleri içerikli sarı renkli
klasör, Strateji isimli derginin Ocak, Şubat, Mart ve Nisan 1998 yılına ait 3 adet ciltlenmiş
hali, 1 adet Kraliçe Sisi isimli kitap, 1 adet Sony marka M-729V seri numaralı mikro
kasetçalar bulunarak el konulmuştur.
123/2271
Bir çift 34 YYS 47 sayılı sahte plaka, mühürlü zarfta sahte ruhsat. 3040 dolar ve 530 mark
13.03.2001 tarihinde Fatih Cumhuriyet başsavcılığı adli emanetine alınmıştır. Bu
eşyalardan Adli Emanete alınanlar dışındakilerin tamamı İstanbul l.ACM'si tarafından
04.07.2003 tarihinde imzası karşılığı Ümit Oğuztan'a teslim edilmiştir.
Ümit Oğuztan müdafi, iade edilen eşyalar arasında bulunan bir adet cep bilgisayarının
Ümit Oğuztan'a ait olmadığını, Ümit Oğuztan'a ait olan bilgisayarın Mahkemede ise
kendisine iade edilenle değiştirilmesini istemiştir. Mahkeme 23.02.2004 tarihli ara kararı
ile Ümit Oğuztan 'ın cep bilgisayarı Mahkemede ise iadesine, kendisine ait olmadığı ifade
edilen cep bilgisayarının diğer eşyalar ile birlikte muhafaza edilmesine karar vermiştir.
Davamızda ise. 1993 yılında JİTEM'de göreve başladığını ifade eden Gizli Tanık Selçuk
duruşmada bu konu hakkındaki beyanında Mahkemenin kendisine gösterdiği
fotoğraflardan sanık Mehmet Fikri Karadağ'ı teşhis ederek, soruşturma safahatındaki
ifadesinde olmayan bu konu hakkında, Mehmet Fikri Karadağ'ı 2001 yılında Hasdal
Kışlasında Sinan Yarbay 'ın yanında gördüğünü, bu konuda daha fazla bilgi verirse kimliği
açığa çıkacağından bildiklerini yazılı olarak Mahkemeye vereceğini söylemiştir.
Sanık Mehmet Fikri Karadağ, Sanık Hasan Atilla Uğur müdafii Av. Murat Bülent
Hattatoğlu ve Sanık Veli Küçük müdafi Av. Zeynep Küçük'ün soruları üzerine ise özet
olarak; Tuncay Güney'in sahte plaka ile sattığı araç konusunda bu aracın o dönemde
Afganistan İstihbarat Müdürü olan Abdulcerez isimli kişiye ait olduğunu, araç içinde
birtakım belgeler de bulunduğunu, Abdulcerez isimli bu kişi Raşit Dostum aracılığı ile
Afganistan 'a gittiği için aracın tutanak ile kendisine teslim edildiğini, o dönemde Veli
Küçük için bir escort aracı gerektiğinin konuşulduğunu, Savaş Yarbay'ın da kendisine
araç içindeki bu belgelerin Veli Küçük 'e iletilmesi gerektiğini söylediğini, Veli Küçük 'ün
bilgisi dâhilinde kendisine emanet olarak bırakılan bu aracı beş altı ay kullanılıp iade
edilecek şekilde vermeyi kabul ettiğini, ancak Tuncay Güney'e değil de resmi görevli
birisine protokol ile verebileceğini söylediğini, bunun üzerine Teğmen, Yüzbaşı ve Binbaşı
rütbesindeki üç kişinin Beylikdüzü semtindeki Emlakbank evlerinin önünde bulunan aracı
almaya geldiklerini, kendisine emanet bırakılan bu araç konusunda ileride çıkabilecek bir
sorundan dolayı teslim öncesinde bina yönetimindekilere aracı tutanakla vermelerini,
aracı teslim almaya gelenlere de anahtarının yanında olmadığını söyleyerek çekici ile
götürebileceklerini söylediğini, bu şekilde aracın bina yöneticilerinin şahitliğinde
tutanakla teslim edildiğini, bu olayla ilgili olarak Raşit Dostum 'un imzaladığı belge ve
aracın verilmesine dair protokol asıllarının mevcut olduğunu.
Yaklaşık üç ay sonra bu aracın sahte evrak ve plakayla satıldığını duyduğunu, bunun
üzerine İstanbul Organize Suçlar Şubesine giderek konuyu anlattığını, Tuncay Güney'in
Organize Şubeye alınmasını sağladığını, Adil Serdar Saçan ve ekibinin Tuncay Güney'i
Asayiş Şubeden aldıktan sonra yaptıkları soruşturmayı ve elde ettikleri bilgileri kendi
çıkarları için kullanmaya başladıklarını, karşı tarafla dostane bir tutum içine girerek olayı
kapatma yoluna gittiklerini,
Adil Serdar Saçan bu işin arkasındaki kişi olarak kendisinin ismini Veli Küçük'e söylemiş
olduğundan Hasdal Kışlasına çağrıldığını, bu konuda iki ayrı tarihte Hasdal Kışlasına
gidip görüşme yaptığını, görüşmeye olayla ilgili olan Süleyman ve Mete isimli kişileri de
götürdüğünü, kendisine emanet verilen, kendisinin de geçici süreliğine Veli Küçük un
kullanması için resmi görevlilere teslim ettiği aracın bu şekilde satılması nedeni ile tepki
124/2271
gösterdiğim, olayın kapatılması yönünde telkinler aldığını, ilk görüşmesinde bunu kabul
etmediğini, bir hafta sonra tekrar gittiğinde Veli Küçük, Sinan Yarbay, Savaş Yarbay,
Murat Teğmen, Kemal isimli kişi, sivil giyimli Askeri Hâkim ve Savcının da bulunduğu
ortamda yine olayın kapatılmasının telkin edildiğini, bu görüşmenin yapıldığı yere
önceden kendisini tanımadığı Mehmet Fikri Karadağ'ın da sivil giyimli olarak gelerek
olayı sorduğunu, oradakilerin komutanım bahsi geçen olayları konuşuyoruz demelerinden
sonra ayrıldığını, Veli Küçük'e bu olayla alakanız yoksa Tuncay Güney'i teslim edin
demesi üzerine, bu benim manevi oğlumdur, buna kimse dokunamaz, biz bunun haricinde
arsa işleri yapıyoruz mahiyetinde konuşmalar yapıldığını. Askeri Hâkim ve Savcının
kendisini dinlediklerini, kendisinin isminin geçmesi başkalarının da olayda isminin
geçmesine sebebiyet vereceğinden yazılı ifadesinin alınmadığını, kendisinin hatırlı kişilerin
araya girmesi nedeni ile bu olayı takip etmekten vazgeçtiğini ve olayın da örtbas
edildiğini, kendisinin Mehmet Fikri Karadağ ile konuşmadığını, bu olayla ilgisi olduğunu
da bilmediğini, ancak Murat Teğmenin onun emrinde görevli olduğunu, bu olayın
görüşüldüğü yere gelip sorması nedeni ile de Mehmet Fikri Karadağ 'ın bu olayla ilgili
olduğunu düşündüğünü,
Bu anlattıklarını soruşturma safahatındaki ifadesinde de söylediğini ancak kimliğini
ortaya çıkartabileceği endişesi ile ifadeye yazılmamasını istediğini, bu talebinin uygun
görülerek bu konuda anlattıklarının ifadeye yazılmadığını ifade etmiştir.
Sanık Veli Küçük duruşmada Tuncay Güney ile 1990-1992 yılları arasında tanışmış
olabileceğini belirttikten sonra, Tuncay Güney ile irtibatını "... Bu Tuncay Güney konusu
olunca zannediyorlar ki Tuncay kamuoyunda Tuncay Güney benim yanımda bir
personelim gibi devamlı kaldı, böyle bir imaj var aslında Tuncay Güney bir gelir bir
görünür böyle sırnaşık hareketlerle, aradan gider aradan 3-5 ay geçer bir telefon eder, o
telefonda mutlaka tahmin ederim ben birisinin yanındadır da ben bak Veli paşayla nasıl
konuşuyorum gibi bir hava yaratmak amacındadır. Onu da anlarım, böyle lüzumlu
lüzumsuz şeyler söyler. Aradan bir 3-5 ay geçer, sırf ben işte Irak'ta yaptığı gibi Irak'ta
ben Veli Paşayı tanıyorum havasında oradan buradan telefonlar etmeye başladı, tersledim
azarladım. Tuncay Güney yanıma 5-10 kere ya gelmiştir bu şeyde, ya gelmemiştir, o da
gelince hani böyle samimi arkadaşımı karşılıyor gibi yemeğe götüreyim, oturayım,
gezdireyim falan şeklinde değil, gelir bazı şeyler söyler, aklı sıra bana yardımcı olmak
açısından bilgi verir, istihbarat bilgisi, verdiği istihbarat bilgisi de belirttim dün
savunmamda, hiç bir şeye benzemez bilgilerdir, onun dışında Tuncay Güney ile öyle
yakınlığım olmadı, hele o benim hakkımda sağda solda öyle tanıyorum, ediyorum, benim
yakınım falan gibi şeylerini duyduktan sonrada uzaklaştırdım. Hele o Jeep meselesi
olduktan sonra tamamen kovdum, bir daha da gelmedi... " şeklinde açıklamıştır.
2001 yılına ait bu soruşturma kapsamında o günkü mevzuata uygun olarak yapılan
aramalarda ele geçen belgeler, fotoğraflar, adı geçenlerin soruşturma ve kovuşturma
makamları önündeki adli ifadeleri delil değeri taşımaktadır. Ayrıca Veli Küçük ile Tuncay
Güney arasında yakın bir irtibat olduğunu da göstermektedir. Veli Küçükmn bunun aksi
yönündeki savunması itibar edilir mahiyette görülmemiştir. Bu konu ilgili yerlerde de
ayrıca ele alınmıştır.
125/2271
B)İSTANBUL EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ ORGANİZE SUÇLARLA MÜCADELE
ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ
Telefon ihbarı üzerine İstanbul Ümraniye ilçesindeki bir evde 27 adet el bombası
bulunmuştur. İlk aşamada gözaltına alınanlar arasında bulunan Oktay Yıldırım'ın "Reina"
isimli işyerindeki çalışma odasında bulunan Kingston marka 2 Gb Mobile disk ve
ikametindeki markasız bilgisayar içindeki Samsung marka 120 Gb hard disk içerisinde
"Lobi" isimli belge bulunmuştur.
Davaya konu soruşturmanın başlangıcında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının Organize
Suçlarla Mücadele Şubesine yazdığı 10.07.2007 tarihli yazıda; 12.06.2007 tarihinde
Ümraniye'de ele geçirilen el bombaları ile ilgili soruşturma kapsamında yapılan
aramalarda bulunan evraklarda Ergenekon isimli gizli bir örgütlenmeden bahsedildiği
belirtilerek, bununla ilgili olarak geçmişte bir çalışma yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise
buna dair belgelerin gönderilmesi istenilmiştir. Bu yazıya verilen 23.07.2007 tarihli
cevapta; Konu ile ilgili olarak 15.03.2001 tarihinde projeli çalışma başlatıldığı,
14.11.2002 tarihli projeli çalışmaya son verilmesi yazısı ve eklerinin bulunduğu
belirtilerek söz konusu çalışma dosyasının bir sureti gönderilmiştir.
a)PROJE ÇALIŞMASININ SAFAHATI
İstanbul Emniyet Müdürlüğü. 15.03.2001 tarihinde, Organize Suçlar Şube Müdürü Dr.
Adil Serdar Saçan imzası ile İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılığıma "Proje çalışma
grubu izin talebi" konulu ve çok gizli ibareli bir yazı göndermiştir.
Bu yazıda, müşteki Timur Büyükölmez"in şikâyeti üzerine sahte belge düzenlemek, nüfuz
kullanarak teşekkül halinde dolandırıcılık yapmak suçlarından yakalanan Tuncay Güney,
Ümit Oğuztan ve diğerleri hakkında Fatih Cumhuriyet başsavcılığına gönderilen tahkikat
evrakı özetlendikten, Tuncay Güney" in evinde yapılan aramada illegal bir oluşum ile ilgili
olabilecek belgeler bulunduğu belirtildikten ve Tuncay Güney'in mülakatta anlattığı bazı
konulara değinildikten sonra "Gerek elde edilen belge ve dokümanlar, gerekse Tuncay
Güney 'in samimi beyanlarını kapsadığı iddiaların ciddiyetinden yola çıkılarak Veli Küçük
liderliğindeki yapılanmanın araştırılarak ortaya çıkarılabilmesi, oluşumun üyeleri ile
eylem ve faaliyetlerinin tespit ediebilmesi amacıyla 4422 Sayılı Kanun ve Uygulama
Yönetmeliği gereğince proje çalışma grubunun oluşturularak çalışmalara başlanması"
ifadesi ile proje çalışması izni istenilmiştir.
İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılığı 16.03.2001 tarihinde Cumhuriyet Başsavcısı
Aykut Cengiz Engin tarafından imzalanan 1997/894 Hazırlık sayılı ve çok gizli ibareli yazı
ile proje çalışması başlatılması izni vermiştir. İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcısı Aykut
Cengiz Engin'in Cumhuriyet Savcısı Muzaffer Yalçın'a gönderdiği aynı tarih ve sayılı
yazıda da Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünden gelen yazı ve eklerinin
gönderildiği belirtilerek "İddiaların Susurluk olayı ile ilgili bulunması sebebiyle
evveliyatına eklenerek, kanuni gereğinin taktir ve ifası rica olunur" denilmiştir. (İstanbul
DGM Cumhuriyet Başsavcılığının Susurluk olayı hakkındaki, şüphelileri Mahmut Yıldırım
ve Mehmet Özbey olan 1997/894 hazırlık sayılı bu soruşturması kanun değişikliği
gerekçesi ile 20.12.2001 tarihinde İstanbul Cumhuriyet başsavcılığına gönderilmiştir.)
126/2271
Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce 16.03.20001 tarihinde Şube Müdürü
Dr.Adil Serdar Saçan imzası ile İstihbarat Şube Müdürü Halil Çatıkkaş'a gönderilen Çok
gizli-Kişiye özel yazıda, konu hakkında izin alındığından bahisle gerekli çalışmanın
yapılması istenmiştir. Aynı mahiyetli 22.07.2001 tarihli yazıda da konu hakkında
İstihbarat Şube Müdürlüğünce yapılan çalışmalar hakkında bilgi verilmesi talep edilmiş.
27.07.2001 tarihinde verilen cevapta yapılan çalışmalarda herhangi bir bilgi ve belge elde
edilemediği bildirilmiştir.
19.08.2002 tarihinde yine Şube Müdürü Dr. Adil Serdar Saçan tarafından imzalanıp, bu
sefer İstihbarat Şube Müdürü Hüseyin Ümit Yüksefe gönderilen aynı mahiyetli yazıda.
16.03.2001 tarihli ilk yazı ilgi tutularak "ligi sayılı yazımız ekinde gönderilen DGM
C. başsavcılığından alınan proje çalışma izni gereğince yapılması gereken çalışmaların
Şube Müdürlüğünüzce yapılacağı bildirilmişti. Konuyla ilgili herhangi bir çalışmanın
yapılıp yapılmadığı, varsa gelişmelerden bilgi verilmesini arz ederim" denmiştir. Bu
yazıya 22.08.2002 tarihinde verilen cevap, konu hakkında herhangi bir bilgi ve belgenin
mevcut olmadığı şeklindedir.
Bu yazışmalardan sonra Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Dr. Adil Serdar Saçan
tarafından İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılığı na gönderilen 29.08.2002 tarihli yazıda
özet olarak; Tuncay Güney 'den ele geçen bilgisayar ve dokümanların incelenmesinde suç
unsuruna rastlanılmadığı, hür iradesi ile yapılan mülakat çözümünün gönderilerek talimat
istenildiği, alınan ön çalışma talimatının İstihbarat Şube Müdürlüğüne gönderildiği, bu
şubenin konu hakkında bilgi ve belge elde edilemediğini bildirdiği, ön çalışma kapsamında
herhangi bir telefon tespiti ve dinlemesinin yapılmadığı, çalışmanın devam ettiği
bildirilmiştir.
14.11.2002 tarihli son yazıda ise aynı hususlar tekrarlanmış, çalışmalar sonucu herhangi
bir suç unsuru tespit edilemediğinden zapt edilen dokümanların iadesi için 13 ve
14.11.2002 tarihlerinde Tuncay Güney'in evine gidildiği ancak bulunamadığı, bu nedenle
teslim alınana kadar Şubede muhafaza altına alındığı belirtilerek çalışmaya son verilmesi
istenilmiştir. İstanbul DGM Cumhuriyet Savcısı Muzaffer Yalçın'ın bu yazı üzerine
düştüğü aynı tarihli "Son verilmesi uygundur " şeklindeki derkenar not ile de çalışmaya son
verildiği anlaşılmaktadır.
Tuncay Güney ve Ümit Oğuztan ile Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde
gözaltında iken rızaları dâhilinde ve kamera kaydına alınan mülakatlar yapılarak, bu
kayıtların da çözümlendiği belirtilmiştir. Bu davaya konu olan soruşturma başladıktan
sonra ihtiyaç duyularak aranması üzerine bu kayıtların Organize Suçlarla Mücadele Şube
Müdürlüğü arşivinde bulunamadığı, yapılan araştırma ile Fatih Cumhuriyet
Başsavcılığının Adli Emanetinde bulunduğunun tespit edildiği, buradan temin edilip DVD'
ye aktarılarak Tuncay Güney 'e ait olan kaydın yeniden çözümünün yapıldığı belirtilmiştir.
Tuncay Güney ve Ümit Oğuztan ile yapılan mülakatların konu ile ilgili bölümlerinin
tarafımızdan yapılan özeti ve ilgili hususlar aşağıda anlatılmıştır.
b)PROJE ÇALIŞMASININ İÇERİĞİ
Kronolojik sürecin incelenmesinden de anlaşılacağı üzere, usuli yazışmalar haricinde
konunun içeriği hakkında hiçbir çalışma yapılmamıştır.
127/2271
c)PROJE ÇALIŞMASI KONUSUNDAKİ DOSYADA BULUNAN BAZI DELİLLER
Söz konusu olan proje çalışması ile ilgili dosyada kapsamındaki deliller aşağıda
özetlenmiştir.
Soruşturma kapsamında yapılan aramalarda proje çalışması başlatıldığına dair çok gizli
resmi yazılar, Adil Serdar Saçan, Ahmet Tuncay Özkan ve Veli Küçük gibi dava
sanıklarında bulunmuştur.
Veli Küçük Emniyetteki ifadesinde; Adil Serdar Saçan 'ı tanımadığını, bir kez Bedrettin
Dalan 'ın odasında karşılaştıklarını, burada Yeditepe Üniversitesinde ders verdiğini
öğrendiğini, ancak konuşmadıklarını, evinde yapılan aramada bulunan 2001 yılındaki
proje çalışmasına dair çok gizli evrakların dosyada kalması gereken paraflı suretlerinin,
Organize Şube Müdürlüğünün Mahmut Tüylüoğlu hakkında düzenlediği, altında içeriğini
ve kendisine ait olup olmadığını hatırlamadığı Adil Serdar Saçan hakkında el yazısı bir
notun (Veli Küçük'ün Mahkemeye ibraz ettiği el yazısı dilekçeleri ile bu belgedeki el
yazısının gözle görülür şekilde benzediği anlaşılmaktadır.) bulunduğu fezlekenin ve Adil
Serdar Saçan hakkında derlenen bilgiler başlıklı belgenin hatırlamadığı bir tarihte
kendisine posta yolu ile geldiğini, posta zarfının üzerinde herhangi bir ibare olup
olmadığını hatırlamadığını, bunların Adil Serdar Saçan 'a düşman olanlarca kendisine
gönderildiğini tahmin ettiğini ifade etmiştir.
Cumhuriyet Savcılığı ifadesinde; Adil Serdar Saçan'ı bir sefer seminerde gördüğünü,
evinde yapılan aramada bulunan Adil Serdar Saçan hakkındaki bilgi notunun tanımadığı
Dostları ilə paylaş: |