peygambere küfretse mutfaktan bıçağı alır gider. Arkadaşlarının da dediği o dini
hassasiyetleri duyguları son zamanlarda arttı ve hatta Salih Kurter söylemiş Irak 1 gitmek
1297/2271
istemiş işte orda Müslümanlar şehit edilmiş bende gidecem oraya şehit olmaya demiş."
Şeklinde uzun açıklamalı sorusu üzerine,
Tanık İdris Arslan: "Ben demin anlattım dinlemediniz mi?"
Av. Selin Deviren Tahtabiçen:"Efendim?"
Tanık İdris Arslan: "Türk Askeriyle ilgili orda bir işlem yapıldı bakın. Onu söylemek
istemiyorum. Ağzıma almak istemiyorum. "
Av. Selin Deviren Tahtabiçen: "Anladım, anladım."
Tanık İdris Aıslan:"ABD, ABD."
Sanık Muzaffer Tekin müdafii Av. Selin Deviren Tahtabiçen: "Biliyorum o olayı
hepimizin hassas yeridir orası. Şimdi orda."
Tanık İdris Arslan: "Bir çuval olayı var."
Av. Selin Deviren Tahtabiçen: "Müslüman kardeşler. Biliyorum ama bu çuval olayı ile
ilgili değil. Müslüman kardeşlerimle birlikte şehit olacağım."
Tanık İdris Arslan: "Çuval olayı ile ilgili. Aynen çuval olayı ile ilgili. Orada madem bize
bu hakaret yapılıyor. Biz oraya şehit olmaya gidiyoruz."
Av. Selin Deviren Tahtabiçen: "Anladım da. Benim anlattığım o değil. Salih Kurter söyledi
hatta. Salih Hoca'ya gitmiş demiş ki. benim Müslüman kardeşlerim Kuzey Irak'ta şehit
ediliyor. Ben de gideceğim oraya gerekirse, Müslüman kardeşlerime yardım etmeye, şehit
olmaya demiş. Salih Kurter'de demiş ki sana demiş şehit oldu demezler, Niyazi oldu
derler. O sizin dediğiniz konuyla ilgili değil."
Tanık İdris Arslan: "Hayır. Ben onu Salih Hoca'dan defalarca dinledim. Siz bir defa
dinlediniz. Ben bunu on kez dinledim onu. " Şeklinde beyanlarda bulunmuştur.
Ergenekon Terör Örgütü yönetici ve sanıkları gerek yazılı ve görsel medyada, gerekse
internet ortamında Türk askerinin başına çuval geçirilmesi olayını sürekli gündemde
tutmuştur. Sanık Sanık Alparslan Arslan da, örgütün bu söylemlerinden etkilenerek
ABD'den askerlerimizin intikamını almak amacıyla Irak'a gitmek istediğini bizzat
babasına ifade etmiştir. Buradan da sanık Alparslan Arslan'ın dini yönü öne çıkartılan
Salih Kurter'den değil de ulusalcı söylemleri öne çıkartan Ergenekon Terör Örgütü
sanıklarından etkilendiği açıkça anlaşılmıştır.
SANIK ERHAN TİMUROĞLU'NUN AKRABASI ZİYA TİMUROĞLU'NUN
SANIKLARLA İRTİBATI HAKKİNDA BEYANLAR
Sanık Osman Yıldırım 29.01.2010 tarihli 133. Celsede "Muzaffer Tekin, Ziya Timuroğlu
kendisinin arkadaşıdır. Fikri Karadağ'ın da kirvesidir. Ziya Timuroğlu Erhan'ın da
amcasıdır. Bunu bu kardeşimizi kendi lehlerine karşı kullanıyorlar. Bu bundan medet
umarak zaten kendilerini bilinçli bir şekilde zaten mahkum ediyorlar. Gelip bana kendi
1298 / 2271
Erhan Timuroğlu gelip bana kendisi söyledi. Abi dedi Veli Küçük ile Muzaffer Tekin bana
bazlama veriyorlar, çay veriyorlar, Osman Yddırım'a karşı Osman Yıldırım'ı yalanla
haberin olsun diyen kendisi. Fikri Karadağ benim amcamın kirvesidir, Fikri Karadağ'ın
aleyhine konuşmasan senden rica etsem gibi konuşan kendisi" şeklinde,
Sanık Erhan Timuroğlu 22.02.2010 tarihli 134. Celsede "Yav tamam doğruda şimdi şöyle
yani şimdi Osman açıkçası münafığın çizgi filmin tekidir. Hiç olmadık sözler bulur. Durup
durduğu yerde işte geçen gün ben burada aileme de saldırdı. Diyor Ziya Timuroğlu
bilmem ne falan filan kişiyi tanıyor mu tanımıyor mu? şimdi mesele şuydu Sayın başkanım,
biz buradan beraber şeye gittik cezaevine gittik beraber değil, aynı ringte değildik ayrı
ayrı gittik, şeyde karşılaştık o kontrol şeyinde var ya içeri giriyorsun ya cihaz aramasında
geçtiğimiz zaman o da oradaydı beraber yürüdük, yürümedik ayrı ayrı yürüdük. Geldi
bana yetişti Osman Yıldırım, aynı söylediği bu yav bu benim son şansım sen niye böyle
engel oluyorsun? Yani neden benden taraf değilsin diye. Ben dedim tamam da ben senin ve
Ergenekon 'cuların arasına girmiyorum karışmıyorum, bu beni de ilgilendirmez git ne
yapıyorsan yap. Peki benim aleyhimde verdiğin yalan dilekçeler ne? o da dedi, özür
diliyorum aynı böyle. Dedi hepsini şey yaptım dedi arkasında durmadım yalan olduğunu
söyledim dedi bu. Yav dedim onlarda bizim amcanın arkadaşlarıdır Fikri Karadağ onun
dünürüdür, ayıp değil mi sen o adamı nerede gördün dedim. Bomba esnasında gördün mü
dedim?" şeklinde.
Sanık Osman Yıldırım 22.02.2010 tarihli 134. Celsede Erhan Timuroğlu'nun sözlerine
karşılık "Şimdi biraz önce yine izah ettim ya amcanız suçludur, teyzenin suçludur diye
anlamında ben cümle kullanmadım. Kimseyi de tanımadığım kimseye de suçlu diyemem.
Sadece amcan Muzaffer Tekin, Fikri Karadağ amcanız Ziya Timuroğlu bu duruşma daha
başlamadan irtibat kuruyor, onun vasıtasıyla size haber gönderiyor. Sizi konuşturuyorlar
yani bu duruşma başlamadan, arkadaşı olduğunu ve amcanız Ziya Timuroğlu ile irtibat
kurduklarını, görüştüklerini ve vaatlerde bulunduklarını ve sana böylesi beyanlarda
bulunmanı istediklerini bildiğim için, size kaç para aldınız dedim. Ve bu arada bana,
burada bana ne dediniz? Abi dediniz Muzaffer Tekin ve Fikri Karadağ amcamın
arkadaşlarıdır. Fikri Karadağ aynı zamanda amcamın kirvesidir, dediniz" "Ve Muzaffer
Tekin ile Veli Küçük bize malzeme veriyor çay veriyor, Osman Yıldırım 'ı yalanlayın karşı
gelin dedi. Haberin olsun Veli Küçük bana dedi ki Osman Yıldırım diye biri yaşamıyor
artık, ölü sayılır dedi. Fikri Karadağ bana dedi ki Osman Yıldırım 'a söyle aleyhime
konuşmasın dedi. Bunları siz bana söylediniz ki biraz önce bunu da teyit ettiniz" şeklinde,
Sanık Mehmet Fikri Karadağ 22.02.2010 tarihli 134. Celsede Ziya Timuroğlu ile irtibatıyla
ilgili olarak "sevgili Başkanım izin verirseniz birkaç cümleyle bir açıklama yapmam
gerekiyor artık. Şimdi Ziya Timuroğlu harp okulundan tabii ki devre arkadaşım tanıyorum,
Elazığ'da 7 sene beraber kaldık yani 5 sene biz beraber o toplam kaç sene kaldı
bilmiyorum. 5 sene beraber kaldık, sicil amiriydim ben kurmay başkanıydım o hava tabur
komutanıydı. Memlekette tanıdığım en vatansever bir tek gram benzini bile harcanması
için çıldıran komutanlara kafa tutacak kadar vatanını milletini seven gerçek bir vatansever
çocuktur. Kızıyla da oğlum 7 sene beraber okudular veteriner fakültesinde neticede
nişanlandırdık, evlendirdik. Şimdi biraz önce bu soruyu soran sanık Ziya Timuroğlu 'nun
benim dünürüm olduğunu nereden öğrenmiş ki acaba, yani komple bir iğrenç gerçekten
iğrenç midem bulanıyor, kusacağım geliyor. Dışarıda ki böyle iddia makamının
yönlendiricileri diyorum bunlara, burada ki iddia-makamına da bir şey diyemiyorum. C
İftira üretim merkezi demek ki bazı yerlerden bir şeyler üflüyor. Sevgili Başkanım ben
1299/2271
t
geçen hafta yani ânceki hafta Çarşamba günleri bizim burada kapalı görüşümüz oluyor,
oğlum da o zaman geldiği zaman internetten okumuş bu şekilde şeyler konuşulduğunu dedi
baba böyle böyle bir şey var. Ben bu olayı daha o zaman öğrendim Erhan Timur oğlu 'nun
dünürü olduğunu vesaire, ben onun hakkında benim hakkımda konuşsun, konuşmasın
diyeceğim. Senin adını ağzıma almak benim için züldür. Darı hacette affedersiniz hınzır
bile bir işe yarar sen ona da yaramazsın teşekkür ederim" şeklinde beyanlarda
bulunmuştur.
Mehmet Fikri Karadağ ile Ziya Timuroğlu arasındaki irtibata bakıldığında, Mehmet Fikri
Karadağ'dan el konulan Lacivert Kapaklı Üzerinde Emisan yazan ajanda içerisinde
2163653970-3122446423-53236J3984 numaraların karşısında Ziya Timuroğlu yazdığı,
Mehmet Fikri Karadağ'ın telefon rehberinde ise Ziya Timuroğlu'nun 5323613984
numaralı telefonunun "Ziye.Timroğ-532-3613984" şeklinde kayıtlı olduğu,Mehmet Fikri
Karadağ'ın 5358881514 numaralı telefonunun Ziya Timuroğlu'nun 5323613984 numaralı
telefonu ile 01.02.2004 tarihinde 1 adet,Mehmet Fikri Karadağ'ın 5374921244 numaralı
telefonunun ile Ziya Timuroğlu adına kayıtlı 5325845549 numaralı telefon ile 03.03.2006-
19.12.2006 tarihleri arasında 5 adet irtibatının bulunduğu tespit edilmiştir.
SANIK HABİP ÜMİT SAYIN'IN BEYANLARI
Gizli Tanık Anadolu 11.04.2009 tarihinde savcılıkta vermiş olduğu ifadesinde "Ergenekon
duruşmalarının ilk başladığı günlerde sanıklar Mehmet Demirtaş ve Oktay Yıldırım
duruşma arasında 2 kişi odada varken kapıdan konuşmalarına şahit oldum, Mehmet
Demirtaş "Bu Danıştay bombalarının bizim bombalar olduğu anlaşılır ise, naneyi yeriz"
dedi, Oktay Yıldırım da "Bizim bombalar olduğu anlaşılmaz, kafile numaraları farklı"
dediğini duydum ve o sırada içeri girdiğimde konuşmayı kestiler, bir sefer de kendisine
şaka yolu ile "Bombaları çatı katına sen mi koydun?" diye sorduğumda, kendisinin
koyduğunu söyledi" şeklinde beyanlarının olduğu anlaşılmıştır.
Sanık Habip Ümit Sayın 07.12.2009 tarihli 124.celsede yapılan kapalı oturumda Gizli
Tanık Anadolu'nun kendisinin olduğu beyan etmiş, yine aynı konuyla alakalı sanıklar
Mehmet Demirtaş ve Oktay Yıldırım hakkında duruşmalar sırasında şahit olduğu bir olay
olup olmadığı sorusuna karşılık "Olmuştu fakat kapının ardından duyduğum bir şey.
Kapının ardından duyduğum bir konuşmaydı. Ne. kadar doğru duyduğumu bilemem. Yine
bombalardan bahsediyorlardı, bombalarının kendilerine ait olduğu ortaya çıkarsa çok
kötü olacağını söyledi birisi hangisi olduğunu hatırlamıyorum. Diğeri de galiba Oktay
Yıldırım cevap verdi, diğeri de, kesinlikle olmaz dedi, çünkü dedi seri numaralarında çok
büyük fark var dedi. O sırada ben girdim içeri konuşmayı kestiler" şeklinde, "Danıştay
bombalarının bizim bombalar olduğu anlaşılırsa naneyi yeriz gibi" bir ifade duyup
duymadığı sorulduğunda, "Öyle bir ifade vardı. Öyle bir ifade duydum" şeklinde
beyanlarda bulunmuştur.
GENELKURMAY BAŞKANLIĞI'NDA BİR KISIM SANIKLAR TARAFINDAN
KONU İLE İLGİLİ OLARAK YAPILAN ÇALIŞMA
Genelkurmay Başkanlığımdan getirtilen bilgisayarlarda yapılan incelemede; 611492 0301
numaralı kullanıcı dosya sanığı Fuat Selvi'nin bilgisayarındasanık Dursun Çiçek
tarafından 18.07.2007 tarihinde hazırlanan ve üstlerini ve kamuoyunu Ergenekon Terör
Örgütü'nün amaçları doğrultusunda etkilemenin hedeflendiği "Çete inc/çete değ.doc" kısa
1300/2271
isimli. ''Çete Propagandası Üzerinden Silahlı Kuvvetleri Yıpratma Kampanyalarına İlişkin
İnceleme Başlıklı " dosyada, dosya sanıklarının savunma stratejisi ve içeriğiyle büyük
ölçüde örtüşen ifadelerin yer aldığı, hatta El Kaide - Hizbullah davaları ile özdeşleşen, bir
dönem Alparslan ArslanTn avukatı olarak gözüken ve sanıkların hesabına para yatıran Av.
Abdurrahman Sarıoğlu nun "Alparslan Arslan serbest bırakılmaz ise Kürt İslam İhtilali
olur" şeklindeki açıklamalarıyla paralel olarak, objektiflikten uzak, resmi bir kurum
çalışması sayılması mümkün olmayan ve herhangi bir araştırmaya dayanmayan
"Şemdinli'de sonuç alamayan Kürt-İslam kadrosu bir yeni denemeyi Danıştay
baskınıyla gerçekleştirmeye çalıştı. Danıştay olayıyla ilk olarak Cumhuriyetçi-laik
tüm ulus devlet kurumlarına gözdağı verilmek istenmiştir. Olayı gerçekleştiren Kürt-
İslamcı militan Alparslan ArslanTn bu iş için özel yetiştirilmiş ve görevlendirilmiş
olduğu olayın akışı içerisinde daha iyi anlaşılmıştır" şeklinde değerlendirmelerin
yapıldığı görülmüştür.
GENELKURMAY BAŞKANLIĞI TARAFINDAN HAZIRLANAN ŞEMA;
Sanık Mehmet İlker Başbuğ'un Genel Kurmay Başkanı ve sanık Hıfzı Çubuklumun
Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşaviri olduğu dönemde, mahkemenizce, Danıştay olayı
ile ilgili olarak elde mevcut tüm bilgi ve belgelerin gönderilmesini istemişse de, bu şema
yargılama başladıktan yaklaşık 4 yıl sonra 22 Haziran 2012 tarihinde, yani adı geçen
sanıklar mahkemece tutuklandıktan sonra mahkemenize gönderilmiştir.
17 Mayıs 2006 ila 20 Mayıs 2006 arasında. Muzaffer Tekin henüz yakalanmadan.
Cumhuriyet Gazetesi'nin bombalanması ve Danıştay Saldırısı ile ilgili olarak hazırlanan,
Muzaffer Tekin ve Alparslan Arslan merkezli bu şema ve ekindeki notta, sanıklar Veli
Küçük, Doğu Perinçek, Sevgi Erenerol, Kemal Kerinçsiz, Hüseyin Görüm, Ümit Sayın,
Levent Temiz, Semih Tufan Gülaltay, Osman Yıldırım, İsmail Sağır, Erhan Timuroğlu'nun
yanısıra sanık olmayan Ayhan Parlak, Sinan Berberoğlu. Orhan Kadı, Murat Bulut ve
Nihat Gürkan gibi isimlere yer verildiği görülmüştür.
ODA TV İSİMLİ İNTERNET SİTESİNDE ELE GEÇİRİLEN BELGE
Ergenekon Terör Örgütünün Medya yapılanmasına yönelik yapılan çalışmalarda Odatv
isimli internet sitesi hakkında soruşturma yapılmış ve Yalçın Küçük'ün talimatı ile örgütün
internet medyasını oluşturan sitede örgütün amaç ve hedefleri doğrultusunda yönlendirme
amaçlı yayın yapıldığı, bu doğrultuda kamuoyunun şekillendirilmeye çalışıldığı tespit
edilmiştir.
Odatv isimli internet sitesinin faaliyet gösterdiği İstanbul ili Beyoğlu ilçesi Gümüşsüyü
İnönü Caddesi İndigo Apt. No:41/7 No:7 sayılı adreste yapılan aramada ele geçirilen ve
"ST3120827AS_4MS1TF89" isimli harddisk içerisinde bulunan "Hanefi.doc" isimli
belgede Soner Yalçın'a ait olduğu anlaşılan ve Hanefi Avcı'nın "Haliç'te Yaşayan
Simonlar" isimli kitabının hazırlanması aşamasında yapılması için verilen talimatların
bulunduğu, bu talimatlar arasında: "Danıştay in türban eylemi olduğu Hanefi 'nin ağzından
net bir şekilde vurgulanmalı. Hanefî 'nin böyle değerlendirmesi kamuoyunda ciddi bir etki
bırakır" yazdığı görülmüştür.
Sözkonusu kitap incelemesinde. Hanefi Avcı imzasıyla çıkarılan "Haliçte Yaşayan
Simonlar" isimli kitapta Danıştay olayı ile ilgili olarak: "On yıl sonra da Alparslan Aslan
1301 / 2271
yine bu ülkede olacak, belki cezasını çekip çıkacak. Olayın tüm ayrıntılarını anlatacak. Bu
olayın arkasında Ergenekon'u arayanların suni çabaları boşa çıkacak veya hepimizi
kendi yalanlarına inandıracaklar. Gerçeği çarpıtarak yapılacak yargılamadan hiç kimse
kârlı çıkamayacaktır" Şeklinde yargdama süreci devam eden dava hakkında kamuoyunu
yönlendirici beyanlara yer verildiği anlaşılmıştır.
OYAK GÜVENLİK TARAFINDAN DANIŞTAY BİNASINDAKİ GÜVENLİK
KAMERALARINA AİT KAYITLARIN SİLİNMESİ
Mahkemenizin 2008/209 Esas sayıl dosyasının 03.09.2009 tarihli oturumunun 31 nolu ara
kararı gereği Danıştay binasındaki saldırı olayı ile ilgili olarak, 03.05.2006 ile 17.05.2006
tarihleri arasında kameraların arıza yapmaları nedeniyle OYAK Savunma Güvenlik
Sistemleri Anonim Şirketi görevlileri tarafından alınan cihazların arızalı olsa dahi temin
edilmesine karar verilmiş, bu karar üzerine OYAK Savunma ve Güvenlik Sistemleri
A.Ş.'den 2 adet hard disk, 2 adet DVD ve 88 sayfa belge Ankara Emniyet Müdürlüğü
görevlilerince teslim alınarak mahkemenize gönderilmiştir.
Söz konusu harddiskler üzerinde görevlendirilen bilirkişi tarafından 12.01.2010,
16.04.2010 ve 19.12.2011 tarihlerinde üç ayrı rapor düzenlenmiş, raporlarda genel olarak
bu raporlarda saldırının gerçekleşmesinden bir gün önce OYAK güvenlik tarafından arıza
nedeniyle söküldüğü belirtilen hard diskte herhangi bir arızanın bulunmadığı, ayrıca yine
hard diskin söküldüğü akşam, saldırıyı gerçekleştiren Alparslan ArslanTn keşif çalışması
yaptığı 16.05.2006 tarihine ait görüntü kayıtlarının bilinçli olarak geri döndürülemez bir
şekilde silindiği yönünde tespitlere yer verilmiştir.
Bilirkişi tarafından düzenlenen 12.01.2010 tarihli raporda OYAK SGS tarafından teslim
edilen WMAJ96544993 seri numaralı hard diskin görüntü kayıtlarını içerdiği, söz konusu
hard diske erişim ve imajının alınması konusundan herhangi bir zorlukla karşılaşılmadığı,
hard diskte herhangi bir arızaya rastlanılmadığı, 15.04.2006-16.05.2006 tarihleri arasına ait
3654 adet kaydın silindiği, bu kayıtlardan (13) adetinin 16.05.2006 tarihine ait olduğu,
silme işlemlerinin büyük bir bölümünün 16.05.2006 tarihinde saat:19:47-19:50 arasında
yapıldığı belirtilmiştir.
Bilirkişi tarafından düzenlenen 16.04.2010 tarihli raporda, OYAK SGS A.Ş tarafından
teslim edilen DVD*de olup da hard diskte aynı isimle geri döndürülemez şekilde silinmiş
olarak bulunan söz konusu dosyaların silinme tarihlerinin ve silinme zamanlarının
0000.00.00 ve 00.00.00 olarak tespit edildiği, bu işlemin bilinçli bir silme olabileceği ve
silme tarihlerini de saklamaya yönelik olabileceği, bilirkişi raporu ekinde ise "Geri
Döndürülen Dosya İsmi" başlığı altında, hard diskte geri döndürülen dosyaların isimlerinin
belirtildiği, kayıt sisteminin normalde dosya isimlerini kaydederken kayıt tarihini ve saatini
içerecek şekilde kaydettiği, ancak geri döndürülen dosya isimlerinden çıkarılan tarih ve
zaman bilgisi ile kamera kaydının gerçek kayıt tarihi ve zaman bilgisinin tamamen farklı
olduğunun gözlendiği, bu durumda da geri döndürülen dosyaların isimlerinin değiştirilmiş
olabileceğinin değerlendirildiği,
Bilirkişi tarafından düzenlenen 19.12.2011 tarihli raporda, görüntülerin bulunduğu
harddisk içerisinde kurtarılarak geri getirilen ve farklı bir yere ait olduğunun sanılması için
isimleri değiştirilerek silinen kamera kayıtlarının hangi kameraya ait olduğuna dair tespitin
yapıldığı belirtilmiştir.
1302/2271
OYAK Savunma ve Güvenlik Sistemleri A.Ş. görevlileri tarafından Danıştay binasındaki
kamera sistemiyle ilgili tutulan servis raporları, teslim alınan hard disklerle ilgili
düzenlenen bilirkişi raporlarının yapılan incelemesi neticesinde, OYAK Savunma ve
Güvenlik Sistemleri A.Ş tarafından Danıştay hizmet binasında 26.12.2005 tarihinden
itibaren kamera güvenlik hizmetinin verilmeye başlandığı, kamera güvenlik sistemini
kayıtlarının tutulduğu iki ayrı hard diskin bulunduğu, ilk hard diskte kamera görüntülerinin
kayıtlarını tutulduğu, ikincisinde ise sistemin log kayıtlarının tutulduğu, sistemde
03.05.2006 tarihine kadar herhangi bir arızanın meydana gelmediği, ancak 03.05.2006
tarihinden, saldırının gerçekleştiği tarihten bir gün öncesi olan 16.05.2006 tarihine kadar
sistemin(4) defa arıza verdiği,
OYAK Savunma ve Güvenlik Sistemleri A.Ş. görevlileri tarafından Danıştay saldırısından
bir önceki gün olan 16.05.2006 tarihinde saat: 16.00 civarında herhangi bir neden
belirtilmeksizin kayıt cihazının sökülerek alındığı, yerine herhangi bir geçici bir cihazın
takılmadığı. bu nedenle de saldırının gerçekleştiği 17.05.2006 tarihinde kameraların kayıt
yapamadığı anlaşılmıştır. Bunların yanı sıra OYAK SGS tarafından Mahkeme dosyasına
gönderilen yazılarda, bir gün önce sökülerek alınan kamera kayıt cihazının firma
görevlilerince saldırının gerçekleştiği gün sabahı takılmak istendiği, ancak saldırının
gerçekleşmesi nedeniyle cihazın öğleden sonra saat: 14.45'de takılabildiğinin belirtilmiş,
ancak baz dökümlerinin yapılan incelemesi neticesinde, bu durumun aksine kamera kayıt
cihazını takacak kişilerin Danıştay Saldırısı sonrası olay yerine geldiklerine yönünde
bulgular elde edilmiştir.
Kamera kayıtlarının silinmesi olayı ile ilgili olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca
yürütülen soruşturma neticesinde toplam 10 sanık hakkında Anayasal Düzenin Öngördüğü
Düzeni Uygulanmasını Önlemeye Teşebbüs, 1 kişinin ölümü, 4 kişinin yaralanması sonucu
Adam Öldürmeye Teşebbüs Suçuna Yardım, Silahlı Terör Örgütüne Yardım Etmek
Suretiyle Örgüt Üyeliği, Suç Delillerinin Gizlenmesi ve Yok Edilmesine İştirak
suçlarından İstanbul (CMK 250. Maddesi ile Görevli) 15.Ağır Ceza Mahkemesine kamu
davası açılmış ve dosya 2012/38 Esasına kayıtlı olarak halen derdesttir.
OYAK Savunma ve Güvenlik Sistemleri A.Ş'nin Ergenekon Terör Örgütü ile ilişkisine
bakıldığında sanıklar Veli Küçük, Ümit Oğuztan. Mehmet Şener Eruygur, Ufuk Akkaya,
Tuncay Özkan'dan ele geçirilen "Securıty A.Ş. Uluslar Arası Güvenlik Şirketi Projesi
İstanbul/26 Haziran 2000" isimli örgüt dokümanında "'Amaç'* başlığı altında; Güvenlik
şirketlerinin istihbarat örgütleri için çok önemli olduğu, oluşturulacak güvenlik şirketinin
istihbarat görevlerinde yer alarak uzmanlaşmış emekli bir kurmay albayın başkanlığında
kurulması gerektiği ve tüm personelin yalnızca emekli istihbarat subaylarından
oluşturulması gerektiği, bu şirket bünyesinde kesinlikle emekli emniyet mensuplarının yer
almaması gerektiği, böylece örtülü bir biçimde yepyeni bir yapılanma ile güçlü bir
istihbarat biriminin oluşturulmuş olacağı, bu istihbarat biriminin doğal olarak Operasyonal
hizmetlerin sorumluluk ve yükümlülüğünü de üstlenebilecek yeterlilikte olacağı, Özel
Güvenlik Şirketi olarak faaliyet gösterecek olan bu şirketin Operasyonal girişimlerin
deşifre olması halinde olumlu bir örtü görevi üstleneceğinin de çok açık olacağı"
hususunun belirtildiği görülmüştür.
OYAK Güvenlik isimli şirketin kurulması aşamasıyla ilgili beyanlara bakıldığında, şirketin
kurulmasında Özel Kuvvetler Komutanlığından Kurmay Albay rütbesinde emekli olan
Orhan Çoban'ın öncülük ettiği, kendisi gibi Özel Kuvvetlerden emekli olan Mustafa Tarık
1303/2271
ÖzyılmazT da yine şirkete aldırttığı, O YAK Güvenlik şirketinde de uzun bir süre genel
müdür olarak görev yaptığı anlaşılmıştır. Orhan ÇobanTn sanıklardan Mustafa Levent
GöktaşT tanıdığı ve Muhittin Erdal Şenel ile de irtibatlı olduğu tespit edilmiştir.
Mahkemenizin 2009/191 Esas sayılı dosyasının 06.11.2012 tarihli 262. Celsesinde yeminli
tanık olarak dinlenen Zahit Engin ifadesinde özetle;"... Danıştay'ı koruyan OY AK
güvenliğin başında Orhan Çoban Albay 'ın bulunduğunu ondan sonra kamera kayıtlarının
silindiğini, bunu basından duyduğunu, eski bir ülkücü kabadayıya "Ankara'yı sana verelim
Ümit Ölmez'in tahtına sen otur" şeklinde bir teklif yapıldığını duyduğunu, Orhan
Çoban'ın Kaşif Kozinoğlu'nu çağırarak Ankara'yı sana verelim dediği, şeklinde
duyumların olduğunu, Danıştay saldırısını gerçekleştiren Alparslan Arslan 'ın Ertuğrul
Yılmaz'ın yanında çalıştığını ve staj yaptığı yerlerin Veli Küçük'le bağlantılı olduğunu,
olayın başörtüsü sorunuyla hiçbir ilgisinin bulunmadığını, saldırının "Ergenekon"
tarafından gerçekleştirildiğini, saldırıdan sonra Uğur Dündar'ın kendisini aradığını
kendisinin de Uğur Dündar 'a cemaatlerin veya tarikatların şimdiye kadar böyle bir silahlı
saldırı eylem türüne girmediklerini, bunların yapmış olamayacağını, yapsa yapsa
Ergenekon diye bir örgüt, yapılanma varmış, onun yapmış olabileceğini söylediğini, Uğur
Dündar'ın vatan millet seviyorsan çık televizyonlara bunları konuş o zaman dediğini
kendisinde ben vatan millet sevmiyorum eğer siz seviyorsanız siz konuşun "Ergenekon 'u
araştırın dediğini emniyete ifade verdikten sonra Uğur Dündar 'ın kendisine muhabirini
yolladığını bu telefon görüşmesini inkar ettiğini. Uğur Dündar'ın emniyetten kendisinin
telefon konuşmalarını aldıktan sonra ertesi gün aynı muhabirin aradığını "Uğur Abim size
teşekkür ediyor" dediğini ifadenin kendisiyle ilgili bir şey olmadığını ancak idrak
edebildiğini,
İddia makamının bu telefon görüşmeleri yapıldığı sırada Muzaffer Tekin 'in Danıştay
saldırısından dolayı arandığını bununla ilgili aralarında bir söz geçip geçmediğini
sorması üzerine, bu ismin hiç geçmediğini ve saldırıyla ilgisini basından öğrendiğini, yine
iddia makamının sorusu üzerine Muzaffer Tekin 'i Tuzla Piyade Okulundan tanıdığını,
Dostları ilə paylaş: |