Danıştay saldırından birkaç gün sonra Saygı Öztürk ile telefon görüşmesi yaptığını bu
kişinin yakalanmasa YÖK'e saldırı yapacağını YÖK'üde tıpkı Danıştay gibi OY AK
güvenliğin koruduğunu Danıştay'a yapılan saldırı sırasında güvenlik kameralarını
bozulduğunu kayıt yapmadığını, aynı tarihte YÖK'ünde kameralarının çalışıp
çalışmadığının kontrol edilmesi gerektiğini, Ergenekon adında bir oluşumun varlığını
1999-2000 yıllarında Ankara görev yaptığı sırada duyduğunu, söylediklerinin bilgiye
dayalı olamadığını tamamen kendi, tecrübelerine dayanarak yaptığı bir değerlendirmeler
olduğunu beyan etmiştir.
Tanık Zahit Engin Hasan Kundakçı 'ya "bu memleket 12 Eylül öncesi bir sürü acı yaşadı.
Bu milleti, memleketi karıştırmaya hakkınız yok komutanım sizin bırakın bu Ergenekon
ayaklarını dediğini" yanında Aydın Kösem 'inde bulunduğunu ancak Aydın Kösem 'in daha
sonra bunu inkar ettiğini, Hasan Kundakçı 'nın da kendisine ben Ergenekoncu değilim
dediğini kendisinin de o zaman Vatan Sever Kuvvetler Güç Birliğinde ne işiniz var diye
sorduğunu Hasan Kundakçı 'nın da kendisine "benim bir ilgim yok onursal başkandım
istifa ettim" dediğini. Bunları Danıştay saldırını kast ederek söylediğini, bu saldırıdan
önce de Rahip Santoro ve Zirve Yayın evi saldırılarının olduğunu,
Sanık Ahmet Hurşit Tolon müdafi Av. Selen Karaçalı 'nın sorusu üzerine, 10 Şubat 2009
tarihli ifadesinde beyan ettiği Danıştay cinayetinde binanın kameralarının bozuk olduğunu
1304 / 2271
söylediğini ve bunu basında öğrendiğini, Danıştay davasındaki Alparslan Arslan dışındaki
diğer sanıkların ismini basından duyduğunu, Alparslan Arslan in Ergenekon üyesi olup
olmadığını bilmediğini bunu bilmesi için kompartımantasyonun içinde olması gerektiğini
kompartımantasyonun illegal örgütler tarafından kullanılan bir hücre yapılanması şekli
olduğunu, Veli küçükle Danıştay saldırısı arasında irtibat kurabilecek somut bir bilgisinin
olmadığını ancak Alparslan Arslan in staj yaptığı avukat grubunun Veli Küçükle ilişkisi
olduğunu " beyan etmiştir.
ORDUEVİ GÜVENLİK KAMERALARI
Danıştay'ın hemen yanında olan ve birçok güvenlik kamerası bulunan Sıhhiye Orduevi'nin
mahkemeye verdiği cevapta, olay tarihinde hangi kameraların Danıştay tarafını
gördüğünün belirlenemediği ve o tarihteki harddisk görüntü kayıtlarının ellerinde olmadığı
bildirilmiştir.
SANIKLARIN VE YAKINLARININ PARA HESAPLARINDAKİ HAREKETLER
Danıştay Saldırısı sanıklarının tutuklu bulundukları Ankara Sincan F Tipi Cezaevi
Kayıtları temin edilmiştir. Kayıtların incelenmesinde; Alparslan ArslanTn babası İdris
ArslanTn tutuklu sanıklar İsmail Sağır, Tekin İrşi ve Erhan Timuroğlu na değişik
tarihlerde ve özellikle Danıştay saldırısı davasının duruşma tarihlerinden önce değişik
miktarlarda para yatırdığı tespit edilmiştir. Ergenekon Terör örgütü soruşturması
kapsamında görevlendirilen Yeminli Mali Murakıplar tarafından hazırlanan 04.06.2008
tarih ve R3 ve R-6 sayılı raporda; Raporda, ilgili şahısların gelir durumu, banka
hesaplarının ortalama hareket büyüklüğü, maaş ve diğer düzenli gelirleri ile ekonomik
hayatın doğal seyri çerçevesinde olağan görülmeyen işlem ve hareketlerin rapora konu
edildiği belirtilerek, sanık Alparslan ArslanTn babası İdris ArslanTn banka hesabında
21.11.2006'dan itibaren önemli artış tespit edildiği, şahsın Bank Asya Üsküdar Şubesi
nezdindeki katılım hesabına dört seferde toplam 22.200 Euro para girişi olduğu, para
girişlerinin şahsın banka hesabına nakden para yatırmasıyla gerçekleştiği, şahsın hesabında
vadeli olarak 20.414 Euro bulunduğu, sanık Alparslan ArslanTn annesi Hatice (Porsor)
ArslanTn da Bank Asya Üsküdar Şubesi nezdinde hesabı bulunduğu, Hatice ArslanTn
banka hesabında ise 04.09.2006 tarihinden itibaren önemli varlık artışı tespit edildiği,
şahsın katılım hesabına üç seferde toplam 30.000 USD ve 10.000 Euro para girişi olduğu,
para girişlerinin şahsın banka hesabına nakden para yatırmasıyla gerçekleştiği, şahsın
hesabında vadeli olarak 26.745 USD ve 7.067 EUR bulunduğu, Danıştay saldırısının
akabinde ve olaya ilişkin dava sürecinde saldırı faili Alparslan ArslanTn anne ve babasının
banka hesaplarındaki artış tutarının ise toplam olarak 32.200 EUR ve 30.000 USD olduğu,
1 USD=1,25 YTL ve 1 EUR=1,95 YTL kurları dikkate alınarak hesaplama yapıldığında
toplam para girişi tutarının 100.290 YTL'ye karşılık geldiği tespit edilmiştir.
Sanık Osman YıldırımTn akrabası Muhsin YıldırımTn İş Bankası Pınarhisar Şubesi
nezdindeki hesaplarında 26.04.2007"den itibaren dikkat çekici artış görüldüğü, şahsın
hesaplarına 26.04.2007"de 2.500 YTL, 06.10.2007'de 3.500 YTL, 07.01.2008'de 4.688
YTL ve 17.01.2008'de 2.689 YTL yatırıldığı, diğer taraftan şahsın Ziraat Bankası
nezdindeki hesabına ise 04.09.2006 tarihinde 5.000 YTL yatırıldığı,
Osman YıldırımTn akrabası Mehmet YıldırımTn Ziraat Bankası nezdindeki hesabına
14.01.2008*de 8.000 YTLTik para girişi olmasının dikkat çekici bulunduğu, para
1305 / 2271
girişlerinin şahsın banka hesabına nakden para yatırmasıyla gerçekleştiği, İlhan ParlakTn
Ziraat Bankası nezdindeki hesabında 27.11.2007'de 40.000 YTL, 31.12.2007'de 101.050
YTL ve 08.01.2008'de 72.502 YTL varlık artışı görüldüğü, 08.01.2008 tarihli varlık artışı
Alparslan Arslan ve Osman YıldırımTn yakınlarına ait hesaplardaki varlık artışıyla
paralellik arz ettiği, para girişlerinin şahsın banka hesabına nakden para yatırmasıyla
gerçekleştiği, Danıştay saldırısı faili Alparslan ArslanTn anne ve babası İdris ve Hatice
ArslanTn banka hesabındaki artışlar ile sanık Osman YıldırımTn akrabalarının banka
hesabındaki artışlar tarih bazında incelenip Danıştay saldırısının dava ve duruşma süreci
dikkate alındığında. 04.09.2006 ve 07.01.2008 tarihlerinde her iki sanığın yakınları ile
İlhan ParlakTn hesaplarına para girişi olmasının dikkat çekici bulunduğu belirtilmiştir.
Emekli maaşı ile geçinen, Danıştay saldırısından önce hesaplarında dikkat çekecek bir
hareket olmayan, Danıştay eyleminden sonra ise hesaplarında elden nakti olarak yatırılan
paralar ile önemli artışlar olduğu tespit edilen Alparslan ArslanTn yakınlarının banka
hesaplarındaki bu artışlar dikkat çekicidir. İdris ArslanTn banka hesabındaki bu artışlar ile,
süreç içerisinde birbirine tamamen zıt beyanlarının paralel seyrettiği değerlendirmeye esas
bir durum olarak Mahkemenin dikkatine sunulmuştur. İdris ArslanTn, Alparslan ArslanTn
ismini vermesi ile soruşturmaya dahil edilen, bu nedenle de Alparslan Arslan ile arasında
husumet oluşan Süleyman Esen dahil olmak üzere, kendi oğlu Alparslan Arslan dışındaki
diğer sanıklara talepleri olmadan para göndermesi de değerlendirmeye esas bir durum
olarak Mahkemenin dikkatine sunulmuştur.
BASINDA DANIŞTAY SALDIRISI HAKKINDAKİ HABER VE YAZILAR
Danıştay saldırısından sonra, saldırıda hayatını kaybeden Mustafa Yücel Özbilgin'in
cenaze töreni ve sonrasındaki gelişmelere ve bunların medya organları aracılığıyla
yansıtıldığı haberlere bakıldığında Ergenekon Terör Örgütümün amacına ulaştığı, cenaze
töreninin görüntüleri incelendiğinde, törene katılan bazı kişilerin laik-antilaik çatışmasını
meydana getirebilecek nitelikte provakatif nitelikte sloganlar attığı, törene katılan dönemin
hükümet yetkililerini protesto ettikleri, hatta fiziki saldırıya teşebbüs ettikleri, sonuç olarak
bu eylem sonrası ülkede kaos ortamının oluştuğu görülmüştür.
Sözkonusu eylemlerin mevcut hükümeti ortadan kaldırmaya ve görevlerini tamamen veya
kısmen yapmasına engel olmaya yönelik gerçekleştirildiği, eylemden sonra yapılan basın
açıklamaları ve kamuoyu duyurulurı ile daha bariz ortaya çıkmıştır. Şöyleki;
Danıştay olayı sonrasında sanık Kemal KerinçsizTn Başkanlığını yaptığı büyük
hukukçular birliğinin basın bildirisinde özetle aynen "... gerçekte yapılan saldırı milli,
demokratik ve laik hukuk devletin yapısına karşı yapılan bir saldırıdır. Bu şiddet eyleminin
mensup ya da mensuplarını üreten ortamın ne olduğunu iyi idrak edip, failleri kimin
yetiştirdiğini tespit etme mecburiyeti vardır. Laik hukuk devlet yapısına vaki saldırılar
sistemli ve planlı olup. bu saldırıya gelinceye kadar, kimlerin nelere çanak tuttuğuna ve
hedef gösterdiğine bakmak gerekir.... Bir kısım basında Danıştay 2. Daire başkanı ve
üyeleri hedef gösterilirken maalesef hükümet üyelerinden ve Adalet bakanından yargıyı
koruyucu tek cümle edilmemiştir."' şeklinde eylemin ne amaçla işlendiği henüz
netleşmemişken hükümeti ve hükümet üyelerini zan altında bırakacak açıklamaların
yapıldığı görülmüştür.
1306 / 2271
Mahkemenizin 2008/209 Esas sayılı dava dosyasının 18.02.2008 tarihli oturumun 5-a nolu
ara kararı gereği istenen Ankara İl Emniyet Müdürlüğünden Danıştay baskını olayından
sonra yapılan basın açıklamaları gönderilmiştir. Bunlardan birkaç tanesine bakacak
olursak;
18.05.2006 tarihinde Atatürkçü Düşünce Demeği genel başkanı Ertuğrul Kazancı
tarafından 12 Mayıs 2006 tarih 2006/514 sayılı basın açıklamasında özetle aynen
"Cumhuriyet ve Devrime karşıt bir gidişin tasarlanmış cinayet girişimleriyle dolu bir
ortama girilmiştir. Danıştay mensuplarına yapılan suikast bunun yeni bir göstergesidir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının "Değiştirilmesi dahi teklif edilemez" kaydı bulunan
maddelerin bile tartışan tarikat ve cemaatleri ülkenin etkin öğeleri durumuna getirmeye
çalışan, yurt topraklarını satan, KİT'leri haramilere peşkeş çeken hurafe ve safsataları öne
çıkaran ABD-AB kulluğundan ötede görüş alanı bulunmayan bir zihniyetin kol gezdiği bu
ülkede sonuçlar belirgin olarak yaşanmaktadır. Kemalist devrimin düşünce ve
kurumlarından arta kalan ne varsa ortadan kaldırmaya niyetli apaçık bir gidişata "dur"
demek zorundayız. Cumhuriyet ve devrimden yana antiemperyalist tüm güçleri derhal
ortaklaşa bir tavır alarak işin demokratik ve hukuksal gereğini icra etmeleri
gerekmektedir. Türkiye Cumhuriyetinin saygın yurttaşları Kemal Atatürk'ün varisi olarak
Cumhuriyet ve Devrim düşmanlarını "def" etmek görev ve sorumluluğundadır. " şeklindeki
açıklaması ile eylemin sorumluluğunu hükümete yüklediği anlaşılmıştır.
25 Mayıs 2006 günü saat 10.00'da TBMM kapısı önünde İnsan Hakları Demeği eski genel
başkanı Hüsnü Öndül tarafından kamuoyuna başlıklı basın bildirisi okunmuştur. Bubildiri
altında eski milletvekilleri (Abdulbaki Erdoğmuş, Prof.Dr. Mehmet Bekaroğlu)
MAZLUMDER genel başkanı ve eski genel başkanları (Ayhan Bilgen, Yılmaz Ensaroğlu,
Cevat Özkaya), MEMURSEN genel başkanı (Ahmet Aksu), İHD genel başkanı (Yusuf
Alataş), eski genel başkanı (Hüsnü Öndül). HAKİŞ genel başkanı (Salim Uslu), İstanbul
Barosu eski başkanı (Yücel Sayman), Akademisyenler (Prof.Dr. Cem Somel, Doç.Dr.
Fikret Başkaya, Prof.Dr. Hayri Kırbaşoğlu. Prof. Dr. Mümtazer Türköne) ve Yazarlar
(Gülay Göktürk, Haluk Özdalga, İbrahim Karagül, Mustafa Karaalioğlu, Doç.Dr. Nuray
Mert ve Nihat Genc'in) yer aldığı görülmüştür. Bu basın bildirisinde özetle aynen " ....
Çok açıktır ki Danıştaya yapılan bu menfur saldırı ile ülke barışı ve hukuk düzeni hedef
alınmıştır. Olay akabinde konusu süratle siyasileştirilmiştir. Daha soruşturma başlamadan
saldırgana siyasi eylem iliştirilerek toplumun bir kesimine suçlama yapma arayışlarına
girilmiştir. ... Herkese güven telkin etmesi ve olayın olağan süreçlerle açıklığa
kavuşturulması için sağduyu çağırışı yapması gereken sorumlu makamlar ve basın yayın
temsilcileri, tam tersi tutum sergilemiş, yaptıkları açıklamalarla toplumu kamplaştıracak
bir ortam oluşturmuştur. Sorumluluk mevkiinde bulunanların bu anlaşılmaz tutumu
maalesef televizyon ve gazeteleriyle medyayı kuşatmış, sonrada medya üzerinden güç
kazanmaya ve toplumu kuşatmaya başlamıştır.
Tahriklerle yönlendirilen bir kamuoyu, saldırıda hayatını kaybeden Mustafa Yücel
Özbilgin 'in cenazesinde yaşandığı türden istenmeyen olaylara neden olabildiği gibi,
toplumlun siyasi süreçlere ve kurumlara güvenini sarsmak ve kuralsız bir siyaset alanı
açmak tehlikesi yaratmaktadır. ... Danıştay'da işlenen cinayeti ve ardından gelişen
olayları dar bir laiklik irtica ekseninde görmemek ve daha geniş çerçevede
değerlendirmek gerekir. Belliki bu saldırı, sadece toplumun bir kesimine değil, bütün
topluma, barış ve demokrasiye karşı yapılmıştır. Tarih tekerrür etmemeli; Susurluk-28
1307 / 2271
Şubat tuzağına bir daha düşmemeliyiz, iktidarın el değiştirmesinin tek yolu serbest
seçimlerdir, demokrasinin tekrar kesintiye uğramasına izin vermemeliyiz.
... Öfke ve intikam çağrdarıyla bir yere gidilemez, öfkenin siyaseti bir çıkmazdan başka bir
şey getirmez. Şimdi öfkenin değil sağduyunun ve basiretli davranmanın zamanıdır.
Hükümeti ve tüm yetkilileri kamuoyuna yönelik demeçlerde basın yayın organlarında
toplumsal barışı ve hukuk devletini zaafa uğratacak yaklaşımlardan kaçınmaya
çağırıyoruz." Şeklindeki aydınların açıklamasından da anlaşılacağı üzere, eylemin
demokrasiyi kesintiye uğratma, hükümeti ortadan kaldırma amaçlı olduğu anlaşılmıştır.
Açık kaynaklardan elde edilen Danıştay Saldırısı hakkındaki bazı haber ve yazılar aşağıya
alınmıştır.
18 Mayıs 2006 tarihli Milliyet Gazetesi olayı 'LAİKLİĞE KURŞUN' manşeti ile
duyurmuştur. Gazete Danıştay Saldırısını gerçekleştiren Av. Alparslan ArslanTn dindar ve
ülkücü olduğunu belirterek "Allahın askeriyiz" diye bağırıp ateş ettiği, babasının
"Namazında niyazındadır" açıklamalarına yer vermiştir. 20. sayfasında ise "Danıştay ile
hükümet bugüne nasıl geldi?" başlıklı haberle Danıştay Başkanlığı ve Hükümetin bir
kavga içinde oldukları anlatılmıştır.
18 Mayıs 2006 tarihli Hürriyet Gazetesi olayı 'KAŞIYA KAŞIYA' manşeti ile
duyurmuştur. Gazete türbanın her fırsatta toplumun gündemine sokulduğunu, Danıştay'ın
türbanla ilgili aldığı bir karardan sonra hedef gösterildiği belirtilerek, saldırganın "Allahın
askeriyim" diyerek ateş açtığı ve "türbanın cezasını verdim" dediğini yazarak, "Danıştay'ı
suçlamıştı" başlığı ile Başbakan'ın Danıştay'ı hedef gösterdiği izlenimini vermiştir.
18 Mayıs 2006 tarihli Radikal Gazetesi olayı 'YARGIYA TÜRK-İSLAM SENTEZCİ
SALDIRI' manşeti ile duyurmuştur. Gazete manşetin altında "Saldırı rejimin temeline" ve
"Çörtoğlu : En yetkililer saldırıya cesaret verdi" başlıklarını kullanmıştır.
18 Mayıs 2006 tarihli Cumhuriyet Gazetesi olayı 'BU KEZ DE AYNI EL' manşeti ile
duyurmuştur. Gazetede "Tehlikenin Farkında mısınız?" ve "Danıştay hükümeti suçladı:
Yetkililer cesaret verdi, Hükümete tavır" şeklinde başlıklar atılarak saldırılardan
hükümetin sorumlu olduğu izlenimini vermiştir.
18 Mayıs 2006 tarihli Güneş Gazetesi olayı "O ÜYELER VURULDU" manşeti ile
duyurmuştur. Gazetede manşetin altında "Türban hakkındaki kararlarından dolayı
yobazların diş bilediği, dinci Vakit"in de hedef gösterdiği 5 Danıştay üyesi suikaste uğradı"
yazılarına yer verilmiştir.
18 Mayıs 2006 tarihli Posta Gazetesi olayı "TÜRKİYE'YE KURŞUN" manşeti ile
duyurmuştur. Gazetede Alparslan ArslanTn Türk-İslam sentezci olduğuna vurgu yapılarak
"Allahın askeriyiz, türban yüzünden cezalandırılacaksınız, Allahın gazabı üzerinize olsun"
şeklinde bağırdığı yazılmıştır.
18 Mayıs 2006 tarihli Takvim Gazetesi olayı "LAİK CUMHURİYETE SAVAŞ
AÇTILAR" manşeti ile duyurmuştur. Gazetede saldırgan Alparslan Arslan "mürteci, aşırı
dinci" olarak tanımlanmıştır.
1308/2271
t i
19 Mayıs 2006 tarihli Akşam Gazetesi '"ÖFKE" manşeti ile çıkmıştır. Gazetede ÖFKE
manşeti ile verilen haberde "Yüksek Yargı temsilcileri, hukukçular, rektörler ve onbinlerce
kişinin Anıtkabir'e akın ettiği, cenaze törenine katılan Çevre Bakanının Polis kaskıyla
kaçırıldığı haberlerine yer verilmiştir.
19 Mayıs 2006 tarihli Cumhuriyet Gazetesi "HÜKÜMETE ÖFKE" manşeti ile çıkmıştır.
Akşam gazetesinin 20 Mayıs 2006 tarihli nüshasının ilk sayfasında Hilmi Özkök'ün
fotoğrafının yanında "Protestolara destek verdi" başlığının yer aldığı anlaşılmıştır.
Dokuz Sütun gazetesinin 20 Mayıs 2006 tarihli nüshasında "TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ"
manşetinin yer aldığı, manşetin hemen altında Genelkurmay Başkanı Org. Özkök.
"Saldırının, tamamen gerici, terörist ve silahlı bir eylem" olduğunu belirterek "Bu eylemi
gerek yapanları, gerekse bu eylemi yapan kişiyi yaratan zihniyeti tamamen kınıyoruz" dedi
yazdığı tespit edilmiştir.
Güneş gazetesinin 20 Mayıs 2006 tarihli nüshasında "PAŞADAN TARİHİ ÇAĞRI"
manşetinin yer aldığı, manşetin hemen altında Org. Özkök Danıştay saldırısına halkın
gösterdiği tepki için "Daimdik kazanmalı" dedi yazdığı, tespit edilmiştir.
Radikal gazetesinin 20 Mayıs 2006 tarihli nüshasının ilk sayfasında 'Bir günle kalmasın"
yazısının yer aldığı, yazısının hemen altında "Özkök: Tepki devam etmeli" yazısının yer
aldığı, tespit edilmiştir.
Sabah gazetesinin 20 Mayıs 2006 tarihli nüshasında Alparslan Arslan ile ilgili olarak
Ankara'nın bütün kimyasını bozdu manşetinin yer aldığı, manşetin altında Genelkurmay
Başkanı Org. Hilmi Özkökmn fotoğrafının altında REAKSİYON SÜRMELİ yazısının yer
aldığı,
Vatan gazetesinin 20 Mayıs 2006 tarihli nüshasında "Halkın tepkisi devamlı olmalı"
manşetinin yer aldığı, manşetin altında Özkök "Danıştay saldırısına halkın tepkisi ümit
verici ama devamlılık göstermeli" dedi yazdığı, tespit edilmiştir.
18 Mayıs 2006 tarihli Kent Haber isimli internet sitesinde "MUHTIRA GİBİ" Başlığı
altındaki haberde; Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in özetle "Danıştay'a yapılan
saldırının aslında laik Cumhuriyet'e yapıldığını, saldırıya neden olanların tutum ve
davranışlarını yeniden gözden geçirmeleri gerektiğini" belirtip. "Laikliği çeşitli biçimlerde
yorumlayarak, için boşaltıp demokrasiyi, dolayısıyla devlet rejimini yıkmaya kimsenin
gücü yetmeyecektir, Türkiye Devleti, laik, demokratik bir Cumhuriyet'tir. Laikliği çeşitli
biçimlerde yorumlayarak, içini boşaltıp demokrasiyi, dolayısıyla devlet rejimini yıkmaya
kimsenin gücü yetmeyecektir. Türkiye Cumhuriyeti, yöneltilen tehditler ve saldırılar
karşısında kendisini koruyacak kurum ve kuruluşları ile dimdik ayaktadır ve sonsuza kadar
da öyle kalacaktır. Bundan kimse kuşku duymamalıdır. Türkiye Cumhuriyeti, laik ve
demokratik ilkelere bağlı kalarak, sağduyulu yaklaşımlarla, ülkeyi karanlığa sürüklemek
isteyenlere hak ettikleri yanıtı verecektir. Aydınlık Türkiye'yi kimse yolundan
döndüremeyecektir. Cumhuriyet'in temel değerlerine ve anayasal ilkelere inanmayanların,
aydınlanmayı ve çağdaşlaşmayı içine sindiremeyenlerin, ülkenin geleceğine ilişkin art
niyet besleyenlerin, laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti'ne ve kurumlarına yönelik
1309/2271
saldırıları, ulusumuzu ve devletimizi yıldıramayacaktır." şeklinde olduğu belirtilen
açıklamasına yer verilmiştir.
Soruşturma kapsamında Muzaffer Tekin, Veli Küçük gibi sanıkların isimlerinin geçmeye
başlaması üzerine Doğu Perinçek'in kendi basın yayın organlarında saldırının Ulusalcı
kesim ile ilgisinin olmadığına dair dezenformasyon amaçlı haberler yaptırdığı soruşturma
evrakına da ekli yayınlardan tespit edilmiştir.
Ergenekon Terör Örgütünün yöneticilerinden olduğu kendisine ait bölümde ayrıntısı ile
anlatılan Doğu Perinçek;
25 Mayıs 2006 tarihinde İP İstanbul İl Merkezinde basın toplantısı düzenleyerek
yaptığı açıklamalarda özetle;
"Soruşturma ekibi, kamuoyunu, suçun merkezinde bulunan ABD'nin ve Cumhuriyet yıkıcısı
iktidar sahiplerinin çıkarları doğrultusunda yönlendirme gayretindedir. Böylece
Cumhuriyete, vatana ve millete karşı ağır suçların içine batmaktadır. Bu ekip, Fethullah
cemaati üzerinden Süper NATO bağlantılıdır. " ,"Daha cinayetten altı saat sonra, ABD
Büyükelçisi, emekli bir büyükelçimize, "Ulusalcıların" hedef alınacağını açıkça belirtti. " ,
"Soruşturmanın ilk gününden beri Süper NATO güdümlü basına yalan haberler veriliyor.
MİT kameralarıyla çekilmiş, en küçük benzerliği olmayan görüntüler, Mehmet Perinçek
diye yayınlanıyor. Ulusal Haber diye ne idüğü belirsiz bir basın kuruluşu icat edilmiş,
onun üzerinden Ulusal Kanal, İşçi Partisi, Doğu Perinçek, "Danıştay'a saldıran karanlık
çete"nin içine konmuştur. Bütün bunlar, Süper NATO güdümlülerin suç kanıtları
dosyasındadır.", "Milletimize söz veriyoruz. Süper NATO merkezlerinin emrinde.
Danıştay saldırısını saptıranlar, Yüce Divan'da ve Cumhuriyet mahkemelerinde kesinlikle
yargılanacaklar ve işledikleri suçların cezalarını göreceklerdir. "
26 Mayıs 2006 tarihinde İP İstanbul İl Merkezinde basın toplantısı düzenleyerek
yaptığı açıklamada özetle;
"Alparslan Arslan ekibi MOSSAD tarafından Bulgaristan'da eğitildi.",
"Danıştay baskınını gerçekleştiren Alparslan Arslan ve ekibi. Bulgaristan'da faaliyet
gösteren MOSSAD destekli Alpiras adlı firma tesislerinde özel eğitim gördüler. Ankara
Emniyeti Terörle Mücadele Şubesi'nin, Askeri İstihbarat'ın ve MİT'in elindeki bu bilgi,
Fethullah tarikatının güvenliğini tehdit ettiği için değerlendirme dışı tutuluyor."
,"MOSSAD'ın eğittiği ekibin Türkiye'de Gonca Bahar kimliğini taşıyan bir kadınla ilişkili
oldukları ve hesaplarına 4 trilyon Lira para yatırıldığı da biliniyor.","Emniyet Genel
Müdürlüğü istihbarat değerlendirme verilerine göre, Danıştay baskınını gerçekleştiren suç
örgütü hakkında izleme bilgileri var. Buna rağmen ne MİT, ne Emniyet, MOSSAD
tarafından eğitilen Süper NATO'nun suç örgütüne karşı gerekli tedbirleri almadı ve
saldırıyı önlemek için herhangi bir uygulamada bulunmadı. " , "Danıştay'da silahlı bir
eylem yapılacağı, olaydan önce Hükümete bildirildi. Hükümet, bu istihbarata rağmen,
önleyici plan ve uygulama talimatı vermedi; olayların gerçekleşmesini bekledi. ", "Bugün
Hürriyet gazetesinde yayınlanan haberde de belirtildiği üzere, Emniyetteki sorgu ekibi,
sorguladıkları Alparslan Arslan'm önüne bir suç örgütü şeması koyuyorlar. Şema, iki
örgütü hedef alıyor: İşçi Partisi ve Türk Silahlı Kuvvetleri. Şema, Süper NATO ve
MOSSAD'ın plan ve stratejisine göre yapılmış. Böylece Emniyet İstihbarat Dairesi'nin
1310/2271
Fethullah sicilli Başkam Ramazan Akyürek ve ekibinin bir sorgu ekibi değil, tertip ekibi
olduğu, suç işlediği bir kez daha kanıtlandı. " Sözlerine yer verildiği görülmüştür.
Ergenekon Terör Örgütünün yöneticisi sanık Doğu Perinçek'in, gerek yaptığı basın
açıklamalarında, gerekse bağlı basın yayın organlarında saldırının Süper NATO,
Fethullahçı Gladyo ve siyasal iktidar tarafından tertiplendiği yönünde, kamuoyunu
yanıltma, soruşturmanın seyrini etkileme amaçlı dezenformasyon faaliyeti içerisinde
bulunduğu açıkça anlaşılmıştır.
CUMHURİYET GAZETESİ'NE VE DANIŞTAY'A SALDIRI EYLEMLERİYLE
HEDEFLENEN AMAÇ SUÇLARA DAİR AÇIKLAMALAR
Erhan Timuroğlu ifadesinde; Yargılanma sürecinde Alparslan Arslan'ın "Biz yakında
çıkacağız, fazla kalmayacağız, hepimiz çıkacağız" dediğini duyduğunu, ancak nasıl
çıkacaklarını söylemediğinibeyan etmiştir.
İsmail Sağır ifadesinde; Alparslan ArslanTn bu eylemlerden sonra kendisinin çok önemli
Dostları ilə paylaş: |