T. C. İStanbul cumhuriyet başsavciliği sayı : 2009/191 Esas no



Yüklə 31,9 Mb.
səhifə192/335
tarix17.08.2018
ölçüsü31,9 Mb.
#71833
1   ...   188   189   190   191   192   193   194   195   ...   335

Danıştay saldırından birkaç gün sonra Saygı Öztürk ile telefon görüşmesi yaptığını bu

kişinin yakalanmasa YÖK'e saldırı yapacağını YÖK'üde tıpkı Danıştay gibi OY AK

güvenliğin koruduğunu Danıştay'a yapılan saldırı sırasında güvenlik kameralarını

bozulduğunu kayıt yapmadığını, aynı tarihte YÖK'ünde kameralarının çalışıp

çalışmadığının kontrol edilmesi gerektiğini, Ergenekon adında bir oluşumun varlığını

1999-2000 yıllarında Ankara görev yaptığı sırada duyduğunu, söylediklerinin bilgiye

dayalı olamadığını tamamen kendi, tecrübelerine dayanarak yaptığı bir değerlendirmeler

olduğunu beyan etmiştir.


Tanık Zahit Engin Hasan Kundakçı 'ya "bu memleket 12 Eylül öncesi bir sürü acı yaşadı.

Bu milleti, memleketi karıştırmaya hakkınız yok komutanım sizin bırakın bu Ergenekon

ayaklarını dediğini" yanında Aydın Kösem 'inde bulunduğunu ancak Aydın Kösem 'in daha

sonra bunu inkar ettiğini, Hasan Kundakçı 'nın da kendisine ben Ergenekoncu değilim

dediğini kendisinin de o zaman Vatan Sever Kuvvetler Güç Birliğinde ne işiniz var diye

sorduğunu Hasan Kundakçı 'nın da kendisine "benim bir ilgim yok onursal başkandım

istifa ettim" dediğini. Bunları Danıştay saldırını kast ederek söylediğini, bu saldırıdan

önce de Rahip Santoro ve Zirve Yayın evi saldırılarının olduğunu,


Sanık Ahmet Hurşit Tolon müdafi Av. Selen Karaçalı 'nın sorusu üzerine, 10 Şubat 2009

tarihli ifadesinde beyan ettiği Danıştay cinayetinde binanın kameralarının bozuk olduğunu


1304 / 2271
söylediğini ve bunu basında öğrendiğini, Danıştay davasındaki Alparslan Arslan dışındaki

diğer sanıkların ismini basından duyduğunu, Alparslan Arslan in Ergenekon üyesi olup

olmadığını bilmediğini bunu bilmesi için kompartımantasyonun içinde olması gerektiğini

kompartımantasyonun illegal örgütler tarafından kullanılan bir hücre yapılanması şekli

olduğunu, Veli küçükle Danıştay saldırısı arasında irtibat kurabilecek somut bir bilgisinin

olmadığını ancak Alparslan Arslan in staj yaptığı avukat grubunun Veli Küçükle ilişkisi

olduğunu " beyan etmiştir.
ORDUEVİ GÜVENLİK KAMERALARI
Danıştay'ın hemen yanında olan ve birçok güvenlik kamerası bulunan Sıhhiye Orduevi'nin

mahkemeye verdiği cevapta, olay tarihinde hangi kameraların Danıştay tarafını

gördüğünün belirlenemediği ve o tarihteki harddisk görüntü kayıtlarının ellerinde olmadığı

bildirilmiştir.


SANIKLARIN VE YAKINLARININ PARA HESAPLARINDAKİ HAREKETLER
Danıştay Saldırısı sanıklarının tutuklu bulundukları Ankara Sincan F Tipi Cezaevi

Kayıtları temin edilmiştir. Kayıtların incelenmesinde; Alparslan ArslanTn babası İdris

ArslanTn tutuklu sanıklar İsmail Sağır, Tekin İrşi ve Erhan Timuroğlu na değişik

tarihlerde ve özellikle Danıştay saldırısı davasının duruşma tarihlerinden önce değişik

miktarlarda para yatırdığı tespit edilmiştir. Ergenekon Terör örgütü soruşturması

kapsamında görevlendirilen Yeminli Mali Murakıplar tarafından hazırlanan 04.06.2008

tarih ve R3 ve R-6 sayılı raporda; Raporda, ilgili şahısların gelir durumu, banka

hesaplarının ortalama hareket büyüklüğü, maaş ve diğer düzenli gelirleri ile ekonomik

hayatın doğal seyri çerçevesinde olağan görülmeyen işlem ve hareketlerin rapora konu

edildiği belirtilerek, sanık Alparslan ArslanTn babası İdris ArslanTn banka hesabında

21.11.2006'dan itibaren önemli artış tespit edildiği, şahsın Bank Asya Üsküdar Şubesi

nezdindeki katılım hesabına dört seferde toplam 22.200 Euro para girişi olduğu, para

girişlerinin şahsın banka hesabına nakden para yatırmasıyla gerçekleştiği, şahsın hesabında

vadeli olarak 20.414 Euro bulunduğu, sanık Alparslan ArslanTn annesi Hatice (Porsor)

ArslanTn da Bank Asya Üsküdar Şubesi nezdinde hesabı bulunduğu, Hatice ArslanTn

banka hesabında ise 04.09.2006 tarihinden itibaren önemli varlık artışı tespit edildiği,

şahsın katılım hesabına üç seferde toplam 30.000 USD ve 10.000 Euro para girişi olduğu,

para girişlerinin şahsın banka hesabına nakden para yatırmasıyla gerçekleştiği, şahsın

hesabında vadeli olarak 26.745 USD ve 7.067 EUR bulunduğu, Danıştay saldırısının

akabinde ve olaya ilişkin dava sürecinde saldırı faili Alparslan ArslanTn anne ve babasının

banka hesaplarındaki artış tutarının ise toplam olarak 32.200 EUR ve 30.000 USD olduğu,

1 USD=1,25 YTL ve 1 EUR=1,95 YTL kurları dikkate alınarak hesaplama yapıldığında

toplam para girişi tutarının 100.290 YTL'ye karşılık geldiği tespit edilmiştir.
Sanık Osman YıldırımTn akrabası Muhsin YıldırımTn İş Bankası Pınarhisar Şubesi

nezdindeki hesaplarında 26.04.2007"den itibaren dikkat çekici artış görüldüğü, şahsın

hesaplarına 26.04.2007"de 2.500 YTL, 06.10.2007'de 3.500 YTL, 07.01.2008'de 4.688

YTL ve 17.01.2008'de 2.689 YTL yatırıldığı, diğer taraftan şahsın Ziraat Bankası

nezdindeki hesabına ise 04.09.2006 tarihinde 5.000 YTL yatırıldığı,
Osman YıldırımTn akrabası Mehmet YıldırımTn Ziraat Bankası nezdindeki hesabına

14.01.2008*de 8.000 YTLTik para girişi olmasının dikkat çekici bulunduğu, para


1305 / 2271
girişlerinin şahsın banka hesabına nakden para yatırmasıyla gerçekleştiği, İlhan ParlakTn

Ziraat Bankası nezdindeki hesabında 27.11.2007'de 40.000 YTL, 31.12.2007'de 101.050

YTL ve 08.01.2008'de 72.502 YTL varlık artışı görüldüğü, 08.01.2008 tarihli varlık artışı

Alparslan Arslan ve Osman YıldırımTn yakınlarına ait hesaplardaki varlık artışıyla

paralellik arz ettiği, para girişlerinin şahsın banka hesabına nakden para yatırmasıyla

gerçekleştiği, Danıştay saldırısı faili Alparslan ArslanTn anne ve babası İdris ve Hatice

ArslanTn banka hesabındaki artışlar ile sanık Osman YıldırımTn akrabalarının banka

hesabındaki artışlar tarih bazında incelenip Danıştay saldırısının dava ve duruşma süreci

dikkate alındığında. 04.09.2006 ve 07.01.2008 tarihlerinde her iki sanığın yakınları ile

İlhan ParlakTn hesaplarına para girişi olmasının dikkat çekici bulunduğu belirtilmiştir.


Emekli maaşı ile geçinen, Danıştay saldırısından önce hesaplarında dikkat çekecek bir

hareket olmayan, Danıştay eyleminden sonra ise hesaplarında elden nakti olarak yatırılan

paralar ile önemli artışlar olduğu tespit edilen Alparslan ArslanTn yakınlarının banka

hesaplarındaki bu artışlar dikkat çekicidir. İdris ArslanTn banka hesabındaki bu artışlar ile,

süreç içerisinde birbirine tamamen zıt beyanlarının paralel seyrettiği değerlendirmeye esas

bir durum olarak Mahkemenin dikkatine sunulmuştur. İdris ArslanTn, Alparslan ArslanTn

ismini vermesi ile soruşturmaya dahil edilen, bu nedenle de Alparslan Arslan ile arasında

husumet oluşan Süleyman Esen dahil olmak üzere, kendi oğlu Alparslan Arslan dışındaki

diğer sanıklara talepleri olmadan para göndermesi de değerlendirmeye esas bir durum

olarak Mahkemenin dikkatine sunulmuştur.


BASINDA DANIŞTAY SALDIRISI HAKKINDAKİ HABER VE YAZILAR
Danıştay saldırısından sonra, saldırıda hayatını kaybeden Mustafa Yücel Özbilgin'in

cenaze töreni ve sonrasındaki gelişmelere ve bunların medya organları aracılığıyla

yansıtıldığı haberlere bakıldığında Ergenekon Terör Örgütümün amacına ulaştığı, cenaze

töreninin görüntüleri incelendiğinde, törene katılan bazı kişilerin laik-antilaik çatışmasını

meydana getirebilecek nitelikte provakatif nitelikte sloganlar attığı, törene katılan dönemin

hükümet yetkililerini protesto ettikleri, hatta fiziki saldırıya teşebbüs ettikleri, sonuç olarak

bu eylem sonrası ülkede kaos ortamının oluştuğu görülmüştür.
Sözkonusu eylemlerin mevcut hükümeti ortadan kaldırmaya ve görevlerini tamamen veya

kısmen yapmasına engel olmaya yönelik gerçekleştirildiği, eylemden sonra yapılan basın

açıklamaları ve kamuoyu duyurulurı ile daha bariz ortaya çıkmıştır. Şöyleki;
Danıştay olayı sonrasında sanık Kemal KerinçsizTn Başkanlığını yaptığı büyük

hukukçular birliğinin basın bildirisinde özetle aynen "... gerçekte yapılan saldırı milli,

demokratik ve laik hukuk devletin yapısına karşı yapılan bir saldırıdır. Bu şiddet eyleminin

mensup ya da mensuplarını üreten ortamın ne olduğunu iyi idrak edip, failleri kimin

yetiştirdiğini tespit etme mecburiyeti vardır. Laik hukuk devlet yapısına vaki saldırılar

sistemli ve planlı olup. bu saldırıya gelinceye kadar, kimlerin nelere çanak tuttuğuna ve

hedef gösterdiğine bakmak gerekir.... Bir kısım basında Danıştay 2. Daire başkanı ve

üyeleri hedef gösterilirken maalesef hükümet üyelerinden ve Adalet bakanından yargıyı

koruyucu tek cümle edilmemiştir."' şeklinde eylemin ne amaçla işlendiği henüz

netleşmemişken hükümeti ve hükümet üyelerini zan altında bırakacak açıklamaların

yapıldığı görülmüştür.
1306 / 2271
Mahkemenizin 2008/209 Esas sayılı dava dosyasının 18.02.2008 tarihli oturumun 5-a nolu

ara kararı gereği istenen Ankara İl Emniyet Müdürlüğünden Danıştay baskını olayından

sonra yapılan basın açıklamaları gönderilmiştir. Bunlardan birkaç tanesine bakacak

olursak;
18.05.2006 tarihinde Atatürkçü Düşünce Demeği genel başkanı Ertuğrul Kazancı

tarafından 12 Mayıs 2006 tarih 2006/514 sayılı basın açıklamasında özetle aynen

"Cumhuriyet ve Devrime karşıt bir gidişin tasarlanmış cinayet girişimleriyle dolu bir

ortama girilmiştir. Danıştay mensuplarına yapılan suikast bunun yeni bir göstergesidir.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının "Değiştirilmesi dahi teklif edilemez" kaydı bulunan

maddelerin bile tartışan tarikat ve cemaatleri ülkenin etkin öğeleri durumuna getirmeye

çalışan, yurt topraklarını satan, KİT'leri haramilere peşkeş çeken hurafe ve safsataları öne

çıkaran ABD-AB kulluğundan ötede görüş alanı bulunmayan bir zihniyetin kol gezdiği bu

ülkede sonuçlar belirgin olarak yaşanmaktadır. Kemalist devrimin düşünce ve

kurumlarından arta kalan ne varsa ortadan kaldırmaya niyetli apaçık bir gidişata "dur"

demek zorundayız. Cumhuriyet ve devrimden yana antiemperyalist tüm güçleri derhal

ortaklaşa bir tavır alarak işin demokratik ve hukuksal gereğini icra etmeleri

gerekmektedir. Türkiye Cumhuriyetinin saygın yurttaşları Kemal Atatürk'ün varisi olarak

Cumhuriyet ve Devrim düşmanlarını "def" etmek görev ve sorumluluğundadır. " şeklindeki

açıklaması ile eylemin sorumluluğunu hükümete yüklediği anlaşılmıştır.


25 Mayıs 2006 günü saat 10.00'da TBMM kapısı önünde İnsan Hakları Demeği eski genel

başkanı Hüsnü Öndül tarafından kamuoyuna başlıklı basın bildirisi okunmuştur. Bubildiri

altında eski milletvekilleri (Abdulbaki Erdoğmuş, Prof.Dr. Mehmet Bekaroğlu)

MAZLUMDER genel başkanı ve eski genel başkanları (Ayhan Bilgen, Yılmaz Ensaroğlu,

Cevat Özkaya), MEMURSEN genel başkanı (Ahmet Aksu), İHD genel başkanı (Yusuf

Alataş), eski genel başkanı (Hüsnü Öndül). HAKİŞ genel başkanı (Salim Uslu), İstanbul

Barosu eski başkanı (Yücel Sayman), Akademisyenler (Prof.Dr. Cem Somel, Doç.Dr.

Fikret Başkaya, Prof.Dr. Hayri Kırbaşoğlu. Prof. Dr. Mümtazer Türköne) ve Yazarlar

(Gülay Göktürk, Haluk Özdalga, İbrahim Karagül, Mustafa Karaalioğlu, Doç.Dr. Nuray

Mert ve Nihat Genc'in) yer aldığı görülmüştür. Bu basın bildirisinde özetle aynen " ....

Çok açıktır ki Danıştaya yapılan bu menfur saldırı ile ülke barışı ve hukuk düzeni hedef

alınmıştır. Olay akabinde konusu süratle siyasileştirilmiştir. Daha soruşturma başlamadan

saldırgana siyasi eylem iliştirilerek toplumun bir kesimine suçlama yapma arayışlarına

girilmiştir. ... Herkese güven telkin etmesi ve olayın olağan süreçlerle açıklığa

kavuşturulması için sağduyu çağırışı yapması gereken sorumlu makamlar ve basın yayın

temsilcileri, tam tersi tutum sergilemiş, yaptıkları açıklamalarla toplumu kamplaştıracak

bir ortam oluşturmuştur. Sorumluluk mevkiinde bulunanların bu anlaşılmaz tutumu

maalesef televizyon ve gazeteleriyle medyayı kuşatmış, sonrada medya üzerinden güç

kazanmaya ve toplumu kuşatmaya başlamıştır.
Tahriklerle yönlendirilen bir kamuoyu, saldırıda hayatını kaybeden Mustafa Yücel

Özbilgin 'in cenazesinde yaşandığı türden istenmeyen olaylara neden olabildiği gibi,

toplumlun siyasi süreçlere ve kurumlara güvenini sarsmak ve kuralsız bir siyaset alanı

açmak tehlikesi yaratmaktadır. ... Danıştay'da işlenen cinayeti ve ardından gelişen

olayları dar bir laiklik irtica ekseninde görmemek ve daha geniş çerçevede

değerlendirmek gerekir. Belliki bu saldırı, sadece toplumun bir kesimine değil, bütün

topluma, barış ve demokrasiye karşı yapılmıştır. Tarih tekerrür etmemeli; Susurluk-28
1307 / 2271
Şubat tuzağına bir daha düşmemeliyiz, iktidarın el değiştirmesinin tek yolu serbest

seçimlerdir, demokrasinin tekrar kesintiye uğramasına izin vermemeliyiz.


... Öfke ve intikam çağrdarıyla bir yere gidilemez, öfkenin siyaseti bir çıkmazdan başka bir

şey getirmez. Şimdi öfkenin değil sağduyunun ve basiretli davranmanın zamanıdır.

Hükümeti ve tüm yetkilileri kamuoyuna yönelik demeçlerde basın yayın organlarında

toplumsal barışı ve hukuk devletini zaafa uğratacak yaklaşımlardan kaçınmaya

çağırıyoruz." Şeklindeki aydınların açıklamasından da anlaşılacağı üzere, eylemin

demokrasiyi kesintiye uğratma, hükümeti ortadan kaldırma amaçlı olduğu anlaşılmıştır.


Açık kaynaklardan elde edilen Danıştay Saldırısı hakkındaki bazı haber ve yazılar aşağıya

alınmıştır.


18 Mayıs 2006 tarihli Milliyet Gazetesi olayı 'LAİKLİĞE KURŞUN' manşeti ile

duyurmuştur. Gazete Danıştay Saldırısını gerçekleştiren Av. Alparslan ArslanTn dindar ve

ülkücü olduğunu belirterek "Allahın askeriyiz" diye bağırıp ateş ettiği, babasının

"Namazında niyazındadır" açıklamalarına yer vermiştir. 20. sayfasında ise "Danıştay ile

hükümet bugüne nasıl geldi?" başlıklı haberle Danıştay Başkanlığı ve Hükümetin bir

kavga içinde oldukları anlatılmıştır.


18 Mayıs 2006 tarihli Hürriyet Gazetesi olayı 'KAŞIYA KAŞIYA' manşeti ile

duyurmuştur. Gazete türbanın her fırsatta toplumun gündemine sokulduğunu, Danıştay'ın

türbanla ilgili aldığı bir karardan sonra hedef gösterildiği belirtilerek, saldırganın "Allahın

askeriyim" diyerek ateş açtığı ve "türbanın cezasını verdim" dediğini yazarak, "Danıştay'ı

suçlamıştı" başlığı ile Başbakan'ın Danıştay'ı hedef gösterdiği izlenimini vermiştir.
18 Mayıs 2006 tarihli Radikal Gazetesi olayı 'YARGIYA TÜRK-İSLAM SENTEZCİ

SALDIRI' manşeti ile duyurmuştur. Gazete manşetin altında "Saldırı rejimin temeline" ve

"Çörtoğlu : En yetkililer saldırıya cesaret verdi" başlıklarını kullanmıştır.
18 Mayıs 2006 tarihli Cumhuriyet Gazetesi olayı 'BU KEZ DE AYNI EL' manşeti ile

duyurmuştur. Gazetede "Tehlikenin Farkında mısınız?" ve "Danıştay hükümeti suçladı:

Yetkililer cesaret verdi, Hükümete tavır" şeklinde başlıklar atılarak saldırılardan

hükümetin sorumlu olduğu izlenimini vermiştir.


18 Mayıs 2006 tarihli Güneş Gazetesi olayı "O ÜYELER VURULDU" manşeti ile

duyurmuştur. Gazetede manşetin altında "Türban hakkındaki kararlarından dolayı

yobazların diş bilediği, dinci Vakit"in de hedef gösterdiği 5 Danıştay üyesi suikaste uğradı"

yazılarına yer verilmiştir.


18 Mayıs 2006 tarihli Posta Gazetesi olayı "TÜRKİYE'YE KURŞUN" manşeti ile

duyurmuştur. Gazetede Alparslan ArslanTn Türk-İslam sentezci olduğuna vurgu yapılarak

"Allahın askeriyiz, türban yüzünden cezalandırılacaksınız, Allahın gazabı üzerinize olsun"

şeklinde bağırdığı yazılmıştır.


18 Mayıs 2006 tarihli Takvim Gazetesi olayı "LAİK CUMHURİYETE SAVAŞ

AÇTILAR" manşeti ile duyurmuştur. Gazetede saldırgan Alparslan Arslan "mürteci, aşırı

dinci" olarak tanımlanmıştır.
1308/2271
t i
19 Mayıs 2006 tarihli Akşam Gazetesi '"ÖFKE" manşeti ile çıkmıştır. Gazetede ÖFKE

manşeti ile verilen haberde "Yüksek Yargı temsilcileri, hukukçular, rektörler ve onbinlerce

kişinin Anıtkabir'e akın ettiği, cenaze törenine katılan Çevre Bakanının Polis kaskıyla

kaçırıldığı haberlerine yer verilmiştir.


19 Mayıs 2006 tarihli Cumhuriyet Gazetesi "HÜKÜMETE ÖFKE" manşeti ile çıkmıştır.
Akşam gazetesinin 20 Mayıs 2006 tarihli nüshasının ilk sayfasında Hilmi Özkök'ün

fotoğrafının yanında "Protestolara destek verdi" başlığının yer aldığı anlaşılmıştır.


Dokuz Sütun gazetesinin 20 Mayıs 2006 tarihli nüshasında "TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ"

manşetinin yer aldığı, manşetin hemen altında Genelkurmay Başkanı Org. Özkök.

"Saldırının, tamamen gerici, terörist ve silahlı bir eylem" olduğunu belirterek "Bu eylemi

gerek yapanları, gerekse bu eylemi yapan kişiyi yaratan zihniyeti tamamen kınıyoruz" dedi

yazdığı tespit edilmiştir.
Güneş gazetesinin 20 Mayıs 2006 tarihli nüshasında "PAŞADAN TARİHİ ÇAĞRI"

manşetinin yer aldığı, manşetin hemen altında Org. Özkök Danıştay saldırısına halkın

gösterdiği tepki için "Daimdik kazanmalı" dedi yazdığı, tespit edilmiştir.
Radikal gazetesinin 20 Mayıs 2006 tarihli nüshasının ilk sayfasında 'Bir günle kalmasın"

yazısının yer aldığı, yazısının hemen altında "Özkök: Tepki devam etmeli" yazısının yer

aldığı, tespit edilmiştir.
Sabah gazetesinin 20 Mayıs 2006 tarihli nüshasında Alparslan Arslan ile ilgili olarak

Ankara'nın bütün kimyasını bozdu manşetinin yer aldığı, manşetin altında Genelkurmay

Başkanı Org. Hilmi Özkökmn fotoğrafının altında REAKSİYON SÜRMELİ yazısının yer

aldığı,
Vatan gazetesinin 20 Mayıs 2006 tarihli nüshasında "Halkın tepkisi devamlı olmalı"

manşetinin yer aldığı, manşetin altında Özkök "Danıştay saldırısına halkın tepkisi ümit

verici ama devamlılık göstermeli" dedi yazdığı, tespit edilmiştir.


18 Mayıs 2006 tarihli Kent Haber isimli internet sitesinde "MUHTIRA GİBİ" Başlığı

altındaki haberde; Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in özetle "Danıştay'a yapılan

saldırının aslında laik Cumhuriyet'e yapıldığını, saldırıya neden olanların tutum ve

davranışlarını yeniden gözden geçirmeleri gerektiğini" belirtip. "Laikliği çeşitli biçimlerde

yorumlayarak, için boşaltıp demokrasiyi, dolayısıyla devlet rejimini yıkmaya kimsenin

gücü yetmeyecektir, Türkiye Devleti, laik, demokratik bir Cumhuriyet'tir. Laikliği çeşitli

biçimlerde yorumlayarak, içini boşaltıp demokrasiyi, dolayısıyla devlet rejimini yıkmaya

kimsenin gücü yetmeyecektir. Türkiye Cumhuriyeti, yöneltilen tehditler ve saldırılar

karşısında kendisini koruyacak kurum ve kuruluşları ile dimdik ayaktadır ve sonsuza kadar

da öyle kalacaktır. Bundan kimse kuşku duymamalıdır. Türkiye Cumhuriyeti, laik ve

demokratik ilkelere bağlı kalarak, sağduyulu yaklaşımlarla, ülkeyi karanlığa sürüklemek

isteyenlere hak ettikleri yanıtı verecektir. Aydınlık Türkiye'yi kimse yolundan

döndüremeyecektir. Cumhuriyet'in temel değerlerine ve anayasal ilkelere inanmayanların,

aydınlanmayı ve çağdaşlaşmayı içine sindiremeyenlerin, ülkenin geleceğine ilişkin art

niyet besleyenlerin, laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti'ne ve kurumlarına yönelik
1309/2271
saldırıları, ulusumuzu ve devletimizi yıldıramayacaktır." şeklinde olduğu belirtilen

açıklamasına yer verilmiştir.


Soruşturma kapsamında Muzaffer Tekin, Veli Küçük gibi sanıkların isimlerinin geçmeye

başlaması üzerine Doğu Perinçek'in kendi basın yayın organlarında saldırının Ulusalcı

kesim ile ilgisinin olmadığına dair dezenformasyon amaçlı haberler yaptırdığı soruşturma

evrakına da ekli yayınlardan tespit edilmiştir.


Ergenekon Terör Örgütünün yöneticilerinden olduğu kendisine ait bölümde ayrıntısı ile

anlatılan Doğu Perinçek;


25 Mayıs 2006 tarihinde İP İstanbul İl Merkezinde basın toplantısı düzenleyerek

yaptığı açıklamalarda özetle;


"Soruşturma ekibi, kamuoyunu, suçun merkezinde bulunan ABD'nin ve Cumhuriyet yıkıcısı

iktidar sahiplerinin çıkarları doğrultusunda yönlendirme gayretindedir. Böylece

Cumhuriyete, vatana ve millete karşı ağır suçların içine batmaktadır. Bu ekip, Fethullah

cemaati üzerinden Süper NATO bağlantılıdır. " ,"Daha cinayetten altı saat sonra, ABD

Büyükelçisi, emekli bir büyükelçimize, "Ulusalcıların" hedef alınacağını açıkça belirtti. " ,

"Soruşturmanın ilk gününden beri Süper NATO güdümlü basına yalan haberler veriliyor.

MİT kameralarıyla çekilmiş, en küçük benzerliği olmayan görüntüler, Mehmet Perinçek

diye yayınlanıyor. Ulusal Haber diye ne idüğü belirsiz bir basın kuruluşu icat edilmiş,

onun üzerinden Ulusal Kanal, İşçi Partisi, Doğu Perinçek, "Danıştay'a saldıran karanlık

çete"nin içine konmuştur. Bütün bunlar, Süper NATO güdümlülerin suç kanıtları

dosyasındadır.", "Milletimize söz veriyoruz. Süper NATO merkezlerinin emrinde.

Danıştay saldırısını saptıranlar, Yüce Divan'da ve Cumhuriyet mahkemelerinde kesinlikle

yargılanacaklar ve işledikleri suçların cezalarını göreceklerdir. "
26 Mayıs 2006 tarihinde İP İstanbul İl Merkezinde basın toplantısı düzenleyerek

yaptığı açıklamada özetle;


"Alparslan Arslan ekibi MOSSAD tarafından Bulgaristan'da eğitildi.",
"Danıştay baskınını gerçekleştiren Alparslan Arslan ve ekibi. Bulgaristan'da faaliyet

gösteren MOSSAD destekli Alpiras adlı firma tesislerinde özel eğitim gördüler. Ankara

Emniyeti Terörle Mücadele Şubesi'nin, Askeri İstihbarat'ın ve MİT'in elindeki bu bilgi,

Fethullah tarikatının güvenliğini tehdit ettiği için değerlendirme dışı tutuluyor."

,"MOSSAD'ın eğittiği ekibin Türkiye'de Gonca Bahar kimliğini taşıyan bir kadınla ilişkili

oldukları ve hesaplarına 4 trilyon Lira para yatırıldığı da biliniyor.","Emniyet Genel

Müdürlüğü istihbarat değerlendirme verilerine göre, Danıştay baskınını gerçekleştiren suç

örgütü hakkında izleme bilgileri var. Buna rağmen ne MİT, ne Emniyet, MOSSAD

tarafından eğitilen Süper NATO'nun suç örgütüne karşı gerekli tedbirleri almadı ve

saldırıyı önlemek için herhangi bir uygulamada bulunmadı. " , "Danıştay'da silahlı bir

eylem yapılacağı, olaydan önce Hükümete bildirildi. Hükümet, bu istihbarata rağmen,

önleyici plan ve uygulama talimatı vermedi; olayların gerçekleşmesini bekledi. ", "Bugün

Hürriyet gazetesinde yayınlanan haberde de belirtildiği üzere, Emniyetteki sorgu ekibi,

sorguladıkları Alparslan Arslan'm önüne bir suç örgütü şeması koyuyorlar. Şema, iki

örgütü hedef alıyor: İşçi Partisi ve Türk Silahlı Kuvvetleri. Şema, Süper NATO ve

MOSSAD'ın plan ve stratejisine göre yapılmış. Böylece Emniyet İstihbarat Dairesi'nin


1310/2271
Fethullah sicilli Başkam Ramazan Akyürek ve ekibinin bir sorgu ekibi değil, tertip ekibi

olduğu, suç işlediği bir kez daha kanıtlandı. " Sözlerine yer verildiği görülmüştür.


Ergenekon Terör Örgütünün yöneticisi sanık Doğu Perinçek'in, gerek yaptığı basın

açıklamalarında, gerekse bağlı basın yayın organlarında saldırının Süper NATO,

Fethullahçı Gladyo ve siyasal iktidar tarafından tertiplendiği yönünde, kamuoyunu

yanıltma, soruşturmanın seyrini etkileme amaçlı dezenformasyon faaliyeti içerisinde

bulunduğu açıkça anlaşılmıştır.
CUMHURİYET GAZETESİ'NE VE DANIŞTAY'A SALDIRI EYLEMLERİYLE

HEDEFLENEN AMAÇ SUÇLARA DAİR AÇIKLAMALAR


Erhan Timuroğlu ifadesinde; Yargılanma sürecinde Alparslan Arslan'ın "Biz yakında

çıkacağız, fazla kalmayacağız, hepimiz çıkacağız" dediğini duyduğunu, ancak nasıl

çıkacaklarını söylemediğinibeyan etmiştir.
İsmail Sağır ifadesinde; Alparslan ArslanTn bu eylemlerden sonra kendisinin çok önemli


Yüklə 31,9 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   188   189   190   191   192   193   194   195   ...   335




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin