T. C. İStanbul cumhuriyet başsavciliği sayı : 2009/191 Esas no



Yüklə 31,9 Mb.
səhifə199/335
tarix17.08.2018
ölçüsü31,9 Mb.
#71833
1   ...   195   196   197   198   199   200   201   202   ...   335

silah sağlama karşılığında hiçbir maddi veya manevi çıkar elde etmediklerini beyan

etmişlerdir. Cinayette kullanılmak üzere hiç kimse başkasına karşılık beklemeksizin

ruhsatsız silah temin etmez, bu hayatın olağan akışına tamamen aykırıdır. Bu nedenle

sanıklar Kenan Özay. Aykut Metin Şükre, Erkan Ayyıldız ve Selçuk Özkan örgütün

faaliyetinde kullanılmak maksadıyla suçta kullanılan iki adet Glock marka silahı ve

fişekleri temin etmek suretiyle Ergenekon terör örgütüne silah temin etmek suçunu

işledikleri yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığından,

sanıkların sübuta eren eylemlerine uyan TCK 315-(1) maddesi gereğince

cezalandırılmalarına, 3713 sayılı TMK 5. maddesindeki değişiklik suç tarihinden sonra

yapıldığından haklarında 3713 sayılı Kanunun 5. maddesinin uygulanmasına yer

olmadığına,


16. MAHMUT GÜZEL
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığımın (TMK 10. Maddesi ile Yetkili) 02.11.2012 tarih.

2012/248 soruşturma, 2012/639 esas. 2012/468 sayılı iddianamesi'nde özetle:


Sanık Mahmut Güzel hakkında Silahlı Terör Örgütüne Bilerek İsteyerek Yardım Etmek

Suretiyle Üye Olma, İzinsiz Olarak Ateşli Silah ve Mermileri Ülkeye Sokma İmal Etme

Nakletme Satma suçundan dolayı 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 315/1 ve 3713 Sayılı

Terörle Mücadele Kanunu'nun 5. maddeleri gereğince cezalandırılması istemi ile İstanbul

(TMK'nın 10. Maddesi ile Görevli) 23. Ağır Ceza Mahkemesine kamu davası açılmış adı

geçen mahkemenin 2012/79 Esas sayılı dava dosyası 20.12.2012 tarihinde Mahkemenizin

2009/191 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmiştir.
Yapılan yargılama, toplanan deliller, telefon HTS kayıtları ve tüm dosya kapsamına göre;
1352 / 2271
Sanık Mahmut Güzel"in 15 Mayıs 2006 tarihinde 2 adet Glock marka tabancayı sanık

Kenan Özay'a ücreti mukabilinde sattığı böylece üzerine atılı ateşli silah satma suçunu

işlediği anlaşıldığından; sanığın sübuta eren eylemine uyan 6136 sayılı Kanunun 12/1.

maddesi gereğince cezalandırılmasına,


Her ne kadar sanık hakkında 3713 sayılı Kanunun 5. maddesinin uygulanması istenilmiş

ise de; sanığın örgüt faaliyeti kapsamında eylemini gerçekleştirdiği sabit olmadığı, kaldı ki

3713 sayılı kanunun 4. maddesindeki değişikliğin suç tarihinden sonra yapıldığı

anlaşıldığından hakkında 3713 sayılı Kanunun 5. maddesinin uygulanmasına yer

olmadığına,
Her ne kadar sanık Mahmut Güzel hakkında Ergenekon Terör Örgütüne bilerek ve

isteyerek yardım ederek Ergenekon Terör Örgütüne üye olmak suçundan TCK314/3 ve

220/7 maddeleri göndermesi ile TCK 314/2 maddesi gereğince cezalandırılması talep

edilmiş ise de; sanığın üzerine atılı suçu işlediğine dair, mahkumiyetine yeter, her türlü

şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinden atılı suçtan beraatine,
YÖNETİCİLER;
Ergenekon Terör Örgütünün yöneticileri sanıklar Kemal Yalçın Alemdaroğlu, Doğu

Perinçek. Mehmet Fikri Karadağ, Yalçın Küçük. Ahmet Hurşit Tolon, Mehmet Şener

Eruygur ve Sevgi Erenerol hakkında TCK 314/3 maddesi delaleti ile TCK 220/5 maddesi

gereğince örgüt yöneticilerinin örgütün bütün eylemlerinden sorumlu tutulması hükmüne

göre her iki eylemden de yasal sorumlulukları bulundukları gerekçesiyle haklarında TCK

313/1, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunu 5, TCK 312/1, 3713 Sayılı Terörle Mücadele

Kanunu 5, 220/5 göndermesi ile TCK 82/1-a,g, TCK 82/l-a,g,35, (4 kez), TCK 174/1,2,

TCK 170/1-c (3 kez), TCK 151/1 maddeleri uyarınca cezalandırılmaları talep edilmiş ise

de;
Yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; Örgüt eyleminde

talimatı olduğu veya eylemin kendi hâkimiyet alanında gerçekleştiği ispat edilemeyen

Örgüt yöneticilerinin o eylemden sorumlu tutulamayacağına dair yerleşik Yargıtay

içtihatları dikkate alınarak, diğer sanıkların eylemlerinde talimatı olduğu veya eylemler

üzerinde hâkimiyeti bulunduğu sabit olmadığından adı geçen sanıkların bu suçlardan ayrı

ayrı beraatlerine.


Karar verilmesi, kamu adına talep ve mütalaa edilmiştir.
4)"İRTİCAYLA MÜCADELE EYLEM PLANI" VE "İNTERNET ANDICI"

İRTİCAYLA MÜCADELE EYLEM PLANI


İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığımın 13.4.2010 tarih, 2008/1756 soruşturma, 2010/373

esas ve 2010/264 sayılı iddianamesi ile sanık Dursun Çiçek hakkında Silahlı Terör

Örgütüne Üye Olma, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya veya Görevini

Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etme suçundan cezalandırılması istemiyle kamu davası

açılmıştır.
1353/2271
İstanbul Muhabere Elektronik Şube Müdürlüğüne 17.03.2009 tarihinde gelen ve 2740

ihbar numarası ile kaydedilen ihbarda özetle;


"Son dönemde Ergenekon operasyonu ve BOTAŞ kazdan nedeni ile Şırnak'ta Levent

Ersöz le birlikte çalışan ve her türlü kirli işleri yapan şahısların şimdi büyük bir korku

içinde olduklarını, bu kişilerin Ergenekon operasyonunda tutuklanmaktan korktukları için

Ergenekon savcılarına ve polise komplo kurmaya çalıştıklarını, Polis ve Ergenekon

savcılarını suçlayan ihbarlar yapmayı planladıklarını. Binbaşı Selçuk ve bir Astsubay

tarafından herkesin tanıdığı infazcılardan Koçero Saluçi adına ifade yazılıp bu şahsa

imzalatıldığını, ifadenin Silopi savcılığına gönderildiğini, ayrıca ifadenin Levent Göktaş in

adamı Serdar Öztürk'e gönderilerek basına yayılmaya çalışıldığını. Genel Kurmay

Müşavirliğinden Orhan Önder'e de vereceklerini. Bunun dışında yapılacaklara Selçuk

Binbaşı karar verdiğini, bu konuda kamuoyu oluşturmaya çalışmalarını da Serdar

Öztürk 'ün yürüttüğünü, Selçuk binbaşının Serdarın daha büyük iş yapacağını, Ergenekon

Operasyonu başlarına geçireceğini söylerken şahit olduğunu, çok planlı bir çalışma içinde

olduklarını, bundan sonra Polisi ve Ergenekon savcılarını suçlayan ihbar yapmayı

planladıklarını, bunlar korkularından ne yapacaklarını bilmez durumda olduklarını, her

türlü kötülüğü yapabileceklerini"...şeklinde iddialar ve sanık Serdar Öztürk'ün örgütle

olan bağlantıları ile ilgili dosyada yer alan diğer deliller göz önüne alınarak İstanbul 11.

Ağır Ceza Mahkemesinin 03.06.2009 tarih ve 2009/822 Teknik Takip sayılı kararı ile

sanığınAnkara İli Çankaya İlçesi Kavaklıdere Bestekâr Sokak No 17/2 sayılı Aden Hukuk

Bürosu isimli iş yerinde yapılan aramada çok sayıda gizli ibareli belgelerin ele geçirildiği,

yapılan incelemede; Devletin Güvenliğine İlişkin Gizli Belgeler ile birlikte "İRTİCAYLA

MÜCADELE EYLEM PLANI" başlıklı Gizli ibareli Dr.Dz.P.Kur.Kd.Albay Dursun

Çiçek" imzalı belgenin bir sureti ele geçirilmiştir.


İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığıma posta yolu ile gönderilen 30.9.2009 tarihli, kendisini

"Kuşaklar boyu TSK'ya hizmet etmiş bir aileye sahip olmaktan onur duyan bir subay

olarak" tanıtan açık kimliği tespit edilemeyen şahsın yapmış olduğu imzasız ihbar

mektubunun ekinde, bahse konu "İrticayla Mücadele Eylem Planının" ıslak imzalı

orijinali de gönderilmiş, İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Fizik İhtisas Dairesi Adli

Belge İnceleme Şubesinin 19.10.2009 gün ve 250/16. 10. 2009-57814-9760/8014, Emniyet

Genel Müdürlüğü Kriminal Polis Laboratuarı Dairesi Başkanlığının 13.11.2009 gün ve

2009/8354, İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Fizik İhtisas Dairesinin 04.02.2010 gün

ve 250/26. 01. 2010- 5981-1029/847, Jandarma Kriminal Laboratuvarının 16.03.2010 tarih

ve 2010/145 sayılı bilirkişi raporlarında. "İRTİCAYLA MÜCADELE EYLEM PLANI"

başlıklı belgenin sanık Dursun Çiçek'in eli mahsulü olduğu tespit edilmiştir.
Sanık Dursun Çiçek savcılık ifadesi sırasında; 29.06.2009 günü saat:19.17"de İstanbul

Emniyet Müdürlüğü Muharebe Elektronik Şube Müdürlüğüne gelen 6683 nolu e-mail


ihbarında; "...Levent Ersöz ve ...... 94-95 yıllarında Şırnak'ta görev yapmıştır. Dursun
Albay Ergenekon 'dan tutuklanan bu şahıslar ile ta o dönemden tanışıyor. Ergenekon

silahlarıyla yakalanan Mustafa Levent Göktaş ile de hem sınıf arkadaşıdır hem de

hemşeridir, her ikisi de Tokat'ın Reşadiye ilçesindendir. Yani Dursun Albay eskiden beri

Ergenekoncu subaylarla hep iç içe olmuştur. ...Dursun Albay hükümet karşıtı yayın yapan

"turkalak.com" ve dini gruplar hakkında yayın yapan "irtica, org" sitelerini de yönetiyor.

Bu sitelere içerik sağlıyor. Bu sitelerin Genelkurmay tarafından psikolojik maksatlı

hazırlandığı gazetelerde de yer almıştı. Özellikle PKK, Ermeni sorunu ve Ergenekon

içerikli yazılar yazıyor. Yazılarını e-maille üstlerine ve tanıdıklarına sunarak ilişkilerini


1354/2271
hep sıcak tutmaya çalışıyor..." şeklinde içerik ile ilgili sorulan soruya, "söz konusu

sitelerden haberdar olduğunu, ancak bu siteleri kendisinin yönetmediğini ve bu sitelere

içerik sağlamadığını, ileri sürülen hususların tamamen asılsız olduğunu, bu siteleri

yönetme işinin şube müdürü seviyesinde bir kişinin yapacağı bir iş olmadığını, aynı

ihbarda; "...İrticayla mücadele eylem planını da kesinlikle kendisi hazırlamıştır. Çünkü

Bilgi Destek Grup Komutanlığında hazırlanan bazı belge ve raporların başkalarının

eline geçtiğinde yalanlaması ve inkar edilmesi için askeri yazışma kuralları dışında

(farklı yazı formatı, sivil ağızla ifadeler vb.) hazırlanmasına yönelik sözlü emirler

verilmiştir. Bu belgelerde isim, imza. birlik adı bulunmamasının nedeni budur. Bu şekilde

Bilgi Destek Komutanlığı tarafından hazırlanmış çok değişik formatlarda bilgi notu, eylem

planı, andıçlar var. Hem onun gibi tecrübeli (daha önce basına sızmış olan. altında imzası

bulunan belgelere bakılabilir) bir kişi, belgenin Genelkurmay bilgisayarlarında

hazırlanmasının risklerini düşünerek belgeyi farklı bir bilgisayarda hazırlamış,

imzaladıktan sonra fotokopilerini gerekli yerlere ulaştırıp orijinalini imha etmiş de

olabilir. Bilgi Destek Dairesi'ne bağlı OBİ Şubesi vardır. Burada Dursun Albay'ın

kullandığı bir bilgisayar var. Mesela bu bilgisayar incelenmedi. Bu bilgisayar değiştirilmiş

de olabilir, bu tespit edebilir. Ayrıca Genelkurmay intraneti üzerinde Dr. Deniz Kurmay

Albay Dursun Çiçek imzalı birçok bilgi notu var. Son eylem planında da aynı imzayı

kullanmış. 2008 yılında basında Toplumu Biçimlendirme Planı isimli bir belge

yayınlamıştı. Bu belgenin TSK tarafından hazırlandığı ortaya çıkmıştı. Bu eylem planını

yazan kişinin ismi "xx" olarak geçmişti. "xx" Dursun Albay'ın rumuzudur. Yani bu planı

da o hazırlamıştır. Artık o kadar nettir ki Dursun Albay, TSK içerisinde faaliyet gösteren

cuntanın bir elemanıdır. Son eylem planı ile de iyice deşifre olmuştur. Aslında Dursun

Albay'a sahip çıkan Genelkurmay Başkanlığı değil cuntadır..." şeklindeki iddialarla ilgili

olarak; "Genelkurmay Başkanlığı Bilgi Destek Grup Komutanlığında hazırlanan bazı

belge ve raporların başkalarının eline geçtiği ve yalanlanması ve inkar edilmesi için

askeri yazışma kuralları dışında belge hazırlanmasına yönelik sözlü emir verilmediğini,

zira Genelkurmay Başkanlığında sözle emirler ile iş yapılmadığını, emirlerin yazılı

verildiğini, yapılan her işin yönergesi ve talimatının olduğunu, "XX" işaretli bir rumuz

kullanmadığını, yukarıda belirtilen belgeyi de kendisinin hazırlamadığını, ayrıca

yazışma usullerinde rumuz kullanılmadığını," ihbarın devamında "...Hurşit Tolon'un da

dahil olduğu cuntacı yapı, Bilgi Destek Daire gibi kritik bir noktada bulundurdukları

personel ile ki Dursun Albay bunların önde gelen isimler indendir, yurt içi, yurt dışı Bilgi

Destek Taburlarından gelen bilgilere vakıf olabilmektedirler. TSK içindeki bu cuntacı

yapılanma, oluşturdukları politika ve projeleri etkili uzantıları aracılığıyla bu taburlara

uygulatma imkânına da sahiptir. Bu türlü projeleri hazırlamak Dursun Albay 'ın görevidir.

İçeriğinde suç unsuru bulunmasa ve kendi halkına değil de düşman ülkeye karşı

hazırlanmış bir proje olsa psikolojik harekat açısından oldukça başarılı da sayılabilir

aslında. Bu belgede de kendisine verilen emri yerine getirmiştir. Ancak bu emri veren

makam Genelkurmay değil, cuntadır. Yani eylem planı belgesini Dursun Albay tek başına

hazırlamamıştır..." şeklinde isnatlarla ilgili olarak, "Cunta denilen bir gruptan emir

almadığını, iddiaları kabul etmediğini' aynı ihbarda; "...Bu cunta ayrıca karşısında

gördüğü personeli kurdukları fuhuş çetesiyle şantajla sindirmektedir. Yapılacak eylemler

Dursun Albayın ast ve üstleriyle ekip olarak yürüttüğü bir projedir. Ekipte Ergenekon 'un


fuhuş organizatörü Tuğamiral ....., kendisine bağlı faaliyet gösteren Dz.Bnb., aynı
organizasyonun sivil sorumlularından emekli Albay Levent Göktaş ve avukat Serdar
Öztürk'de vardır. Dz.P.Bnb........ operasyonel faaliyetlerde Dursun albayın sevk ve
idaresinde hareket eder. ... " şeklindeki iddiaları reddettiğini beyan etmiştir.
1355/2271
Sanık Dursun Çiçek, 11.11.2009 günü savcılıkta alınan ek ifadesinde;
"30/06/2009 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığında vermiş olduğu ifadede; "sanık

Serdar Öztürk' ün 04.06.2009 tarihinde ofisinde yapılan aramada çıkan "İRTİCAYLA

MÜCADELE EYLEM PLANİ" isimli belge ile ilgili Genelkurmay Askeri Savcılığınca

yürütülen soruşturma sırasında detaylı bilgi verdiğini, bunun haricinde açıklayacağı

herhangi bir husus olmadığını, söz konusu belge içeriği ile ilgili hiçbir çalışmanın kendisi

tarafından yapılmadığını, söz konusu belgeyi de ilk kez basında gördüğünü, ayrıca belge

içerik, şekil, kullanılan terimler, imza blokları ve diğer hususlar açısından kendilerinin

yazışma kurallarına uymadığını, söz konusu belgede yer alan ve kendisine atfedilen

imzanın kendisine ait olmadığını, benzetilerek düzenlenen belgedeki imzanın benzerini

1980 yılında göreve başladığı tarihten yaklaşık 3 yıl öncesine kadar bu imzayı

kullandığını, yaklaşık 3 yıldır farklı bir imza kullandığını. Askeri Savcılıkta verdiği ifade

sırasında kullandığı imzayı yaklaşık 3 yıldır kullandığını.


İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına posta yolu ile gönderilen 30.09.2009 tarihli ihbar

mektubu ekinde yer alan Dursun Çiçek imzalı "İrticayla Mücadele Eylem Planı" başlıklı

belgedeki imzanın kendisine ait olmadığını, bu konu ile alakalı daha önce Genelkurmay 'da

ifade verdiğini ve Genelkurmay Başkanlığında yapılan soruşturma sonucunda bu belge ile

ilgili takipsizlik kararının verildiğini, şu an itibariyle de Genelkurmay 'ın aynı dosyayı

tekrar açtığını, İstanbul Cumhuriyet Savcılığı 'nın da o tarihten beri Genelkurmay 'ın

yaptığı soruşturmaya herhangi bir yetki itirazında bulunmadığını, kendisinin Genelkurmay

Başkanlığında ifade verdiğini, orada kendisine ihbar mektubunun fotokopisinin, Adli Tıp

Raporunun ve diğer eklerinin gösterildiğini, ihbar mektubu denilen belgenin isimsiz,

imzasız ve yasal delil niteliği olmayan bir belge olduğunu, bu arada şüphelinin belgeleri

gördüğünü, ancak burada da görmek istediğini söylemesi üzerine ihbar mektubu ve

ekindeki belgelerin kendisine gösterildiği, medyaya "İrticayla Mücadele Eylem Planı"

adıyla yansıyan doküman ile ilgili olarak komutanlarından bir görev almadığını, böyle bir

planı hazırlamadığını, bu belgenin altına imza atmadığını, irtica konusunun hiçbir zaman

kendisinin müdürlüğünü yaptığı şubenin bir konusu olmadığını, Genelkurmay

Başkanlığında hangi şubenin ne işlerle ilgileneceğinin kesin olarak belirlendiğini,

dolayısıyla müdürü olmayan bir şubenin ilgisiz bir konuda çalışma yapmasının

düşünülemeyeceğini, kendisinin bunu hep vurguladığını, bu planı kendisinin yazdığına

ve imzaladığına dair bir tane delilin bulunmadığını, bu delili gösteremeyeceklerini, 12

Haziran' da bu olay haber yapıldığında bütün şubenin bilgisayarlarının, evrak

dolaplarının hepsinin arandığını. 3 gün boyunca bilgisayarların incelendiğini, evinin ve

arabasının arandığını, incelenen dokümanların analizine yönelik tespitlerin 10 gün

sürdüğünü, tespitlerde hiç bir ize, hiç bir emareye rastlanmadığını, bu belgeyi ayrıca

uzman kurumlara ve kişilere de inceletmelerini istediğini, bunun detaylarını dilekçesinde

yazdığını, eğer gerçekten ıslak imza varsa, bu imzanın taklit yoluyla veya gündemde

tartışılan imza taklit makineleri ile atılmış olabileceğini değerlendirdiğini, plandaki

format yazılım esaslarının Genelkurmayın usullerine ve formatlarma uygun olmadığını,

bu konuyla ilgili Genelkurmay Askeri Savcılığı tarafından uzman bilirkişilere

hazırlatılan raporunun dilekçesinin ekinde teslim ettiğini, birçoğunun medyaya

yansıdığını, siyasi kişilerinde bu konuları gündeme getirdiğini, Adil Tıp' tan alınan

raporun usullere aykırı ve şaibeli olduğunu, buna dayanarak verilecek bir kararın da adil

olamayacağını, bahse konu ıslak imza iddialarının dilekçede açıkça ifade edilen uzman kişi

ve kurumlar tarafından tekrar incelenirse gerçek/erin ortaya çıkacağına inandığını.
1356/2271
ı , f| i ¦ '
12 Haziran 2009 tarihinde hu olayın medyaya yansıdığında şubedeki kendisinin

bilgisayarına ve şubedeki diğer bütün bilgisayarlara el konulduğunu, el konulan

bilgisayarların tamamının imajının askeri savcılık tarafından alındığını, adı geçen belge

ile ilgili hiç bir ize rastlanılmadığını, bu imajların Askeri Savcılıkta olduğunu, ... Askeri

Savcılığın bilgisayarların çoğuna el koyduğunu, kendi evinde aramanın 17 Haziran 2009

tarihinde yapıldığını, aramanın 5 saat sürdüğünü, hatırladığı kadarı ile Volkan

Yüzbaşı 'nın başkanlığında 6 kişilik bir ekibin evini aradığını, evdeki laptopun imajının

alındığını, onun da halen Askeri Savcılıkta olduğunu, 15-20 gün sonra evinden alınan

dokümanların ve CD' lerin incelendikten sonra tarafına iade edildiğini, arama sırasında

kendisine imajın bir suretinin verildiğini, bu suretin evinde olduğunu, talep etmeleri

halinde Askeri Savcılıktan istenileceğini, kendisinde bulunan imajı veremeyeceğini,

ayrıca Askeri sistemde gizlilik dereceli çalışmaların iş yerine dışına çıkarılmasının ve

özellikle eve getirilmesinin kesinlikle yasak olduğunu, bu bilgi ve tecrübesiyle de böyle bir

hatayı yapmasının da kimsenin kendisinden bekleyemeyeceğini, evinde bulunan

bilgisayarın kızına ait olduğunu, kızının bu bilgisayarında özel e-postalarına baktığını ve

internete girdiğini, bu bilgisayarda kesinlikle işiyle alakalı herhangi bir bilginin

bulunmadığını,
Adli emanetin 2009/993 sıra numarasında kayıtlı Dursun Çiçek'in elinin ürünü olduğu

belirtilen ihbar mektubunun ekinde İstanbul Cumhuriyet Savcılığına gönderilen Adli Tıp

Kurumunca incelenmiş belgedeki imzanın kendisine ait olmadığını,
Savunmasında geçen psikolojik harekâtın, ihbarcısı belli olmayan plan ve mektuplarla

bunları gerçekmiş gibi kabul edip kurumların ve kişilerin meşgul edilmesinin,

yıpratılmasının, özellikle medyanın bu maksatla yoğun olarak kullanılmasını psikolojik

harekât olarak kastettiğini, daha önce çalıştığı yerin adının Psikolojik Harekat Daire

Başkanlığı olduğunu, 2005 yılından sonra Bilgi Destek Daire Başkanlığı olarak

değiştirildiğini.


Psikolojik Harekat Daire Başkanlığının imkan ve kabiliyetleri kullanılarak vali,

kaymakam, savcı, hakim gibi kadrolarda görev yapan personel "bilgi fişi" adı verilen

belgelerle tek tek kayıt altına alınıp fişlenip fişlenmedikleri sorulduğunda; kendisinin

bilgisi dahilinde böyle bir şeyin yapılmadığını, zaten bu konunun bildiği kadarı ile

Psikolojik Hareket Dairesinin konusu olmadığını, görev yaptığı 17 Haziran 2009 tarihine

kadar Bilgi Destek Daire Başkanlığına bağlı 5 tane bilgi Destek Şube Müdürlüklerinin

mevcut olduğunu.
Bilgi destek şube müdürü olarak belirtilen kişilerin isimlerinin, ihbar mektubunun ekindeki

listede doğru olarak verildiğini, bu konuda Genelkurmay Başkanlığınca da zaten açıklama

yapıldığını,
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmeyen ancak basında yer alan 2. ihbar

mektubu adı altındaki mektubun ekinde olduğu belirtilen internet sitelerinin takibi ve

"Andıç" ile ilgili Genelkurmay Başkanlığının gerekli açıklamayı yaptığını, buna

ekleyeceği bir hususunun olmadığını,


Kendisinin 12 Haziran tarihinde, Daire Başkanlığına vekalet ettiğini, dolayısıyla Mustafa

Bakıcı paşanın karargahta olmadığını, belirtilen tarihte imha işleminin ve sildirme

işlemlerinin yapılmadığını, zaten Askeri Savcılığın el koyduğunu, 17 Haziran'dan sonraki
1357/2271
olayları kendisinin bilmediğini, kendisinin geçici görevle başka bir yere gönderilmek üzere

ayrıldığını...,


"İrticayla Mücadele Eylem Planı "nın Av. Serdar Öztürke niçin verildiğini bilmediğini,

ancak senaryo gereği bunun verilmiş olabileceğini, 12 Haziranda belgenin aslının

kurtarıldığı iddia edildiğini, çift kilitli dolapta bulunan ve anahtarı şube müdüründe olan

bir evrakın, şube müdürünün haberi olmadan alınmasının ve kurtarılmasının mümkün

olmadığını, bu olaydan 10 gün önce belgenin fotokopisinin avukatın ofisinde bulunmasının

hazırlanan senaryonun bir parçası olduğunu...,


İhbar mektubunun ekinde belirtilen bilgi notunun kendisine gelmediğini, kendisinin bu

konuyu basından duyduğunu,


Genelkurmay Başkanlığında yapılan yazışma usullerinin standart olduğunu, hiçbir kişinin

bu standardı değiştiremeyeceğini, bilirkişiler tarafından hazırlanan ve dilekçenin ekinde

arz edilen ayrıntılı raporda da ifade edildiği gibi böyle bir planın şube müdürü tarafından

imzalanmayacağını, en az Başkan veya 2. Başkan tarafından imzalanacağını,

yazışmalarda Dr. unvanının kullanılmayacağını, ayrıca 3. satır olarak rütbe satırının

altında mutlaka görev satırının kesinlikle yer aldığını harbiye mezunu teğmenin bile

bildiğini, harekat emrinin veya planının 5 maddeden oluştuğunu, bunların durum,

vazife, icra, muharebe hizmet desteği, komuta ve muhabere olduğunu, bunlardan ilk

üçünü yazıp diğer ikisini atlayan bir kurmay subayın olamayacağını, yazışma ile ilgili

diğer ayrıntıların dilekçenin ekinde yer aldığını. Cari İşler Şube Müdürlüğünde daha

önceki tarihlerde görev yaptığını. Bilgi Notunun 2008 tarihinde bir gazetede yayınlanan

STÖ'lerle ilgili Andıç'ta kendi isminin bulunmakla birlikte bu belgenin kendisine ait

olmadığını... dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın bizzat bu açıklamayı

yaptığını...,


Sanık Ufuk Akkaya'nın Beyoğlu İlçesi İstiklal Caddesi Deva Çıkmazı Sokak No:7 sayılı

yerdeki işyerinde bulunan odasında 19.10.2009 tarihinde yapılan aramalarda kendisinin

kullanımında olan masadaki bilgisayarın içerisindeki "doc" isimli klasör içerisindeki "Bilgi

Notu Dursun Çiçek doc" isimli Word belgesinde;


"Tutuklanacağımı biliyordum. Genelkurmay da biliyordu. Bütün olasılıklara karşı

hazırlıklıydık. Genelkurmay Ergenekon soruşturmasını geç algıladı. Bu işin bu kadar

büyüyeceğini (Karargah'a kadar uzanacağını) hiç hesap etmediler. İ... B.. her şeyin

farkında. Bizzat kendisi bu durumu takip ediyor. Hakim ve savcı haziran kararnamesi çok

önemli. Yüksek Yargı üyeleriyle görüşüldü. Bizzat İlker Paşa görüştü. Ergenekon

savcılarında önemli bir değişiklik olabilir. Emniyetteki değişikliklerle ilgili de temaslar

var. Bir takım değişimler oldu devam edecek. Fethullahçılara yönelik kapsamlı bir çalışma

hazırlanmıştı. Bu belge operasyonu ile bu çalışmalar aksadı. Eğer aksamasaydı gülen


Yüklə 31,9 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   195   196   197   198   199   200   201   202   ...   335




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin