uygun olup olmadığı ile ilgili olarak askeri savcılığın soruşturma aşamasında yaptırdığı
bilirkişi raporunda, söz konusu belgenin farklı açılardan askeri yazım tekniklerine aykırı
olduğuna dair hususların ileri sürüldüğü, ancak yapılan son inceleme ile bu hususların
tutarlı olmadığı, yine benzer konularda Dursun Çiçek'in beyanlarının da gerçeği
yansıtmadığı, hatta bizzat sanık tarafından hazırlanan benzer çalışmaların İlticayla
Mücadele Eylem planı ile şekilsel olarak benzediği, dolayısıyla İlticayla Mücadele Eylem
Planının bu yönde inkarı için kullanılan argümanların dayanaksız olduğu anlaşılmıştır.
Ancak hemen belirtmek gerekir ki; gerek bilirkişi raporu gerekse sanık Dursun Çiçek'in
beyanlarının doğruyu yansıtmadığının tespiti İrticayla Mücadele Eylem Planının askeri bir
belge olduğunu ortaya koymak amaçlı değildir. Zira söz konusu belge Ergenekon Terör
örgütünün bir faaliyetidir ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin kurumsal olarak yaptığı çalışmanın
bir belgesi değildir. Savunmalarda bu belgenin askeri yazım tekniklerine uygun olmadığı
iddialarının ön plana çıkarılması söz konusu belge üzerinden soruşturmayı TSK ile
ilişkilendirme çabasından başka bir amacı yoktur. Diğer yandan gerek sanık Dursun
Çiçek'in beyanlarının samimi olmadığı, gerekse bilirkişi raporunun yanlı hazırlandığını
ortaya koyması bakımından bu yönde tespitler önem arz etmektedir. Yine sanık Dursun
1466/2271
Çiçek*in savunmasındaki birçok hususun da gerçeği yansıtmadığı ve suçtan kurtulmak için
bu yönde beyanlarda bulunduğu bizzat kendisi tarafından hazırlanan çalışmalardaki
hususlar ile ortaya çıkmıştır.
İlticayla Mücadele Eylem Planında ve bu planın hazırlanmasında taslak olarak kullanılan
"PROJE" isimli belgede yer alan hususların bir kısmının, büyük bir bölümü sanıklar
Dursun Çiçek ve Fuat Selvi tarafından hazırlanan belgelerde yer aldığı, bu belgelerin
çoğunluğunun 22 Temmuz 2007 seçimleri sonrasında hazırlanmaya başlandığı ve
Ergenekon Terör Örgütü soruşturmaları ile birlikte devam ettiği, İlticayla Mücadele Eylem
Planının da bu sürecin bir ürünü olarak geçmiş tecrübelerden istifade ile hazırlandığı
anlaşılmıştır.
İncelenen belgeler arasında mevcut hükümeti hedef alan 2002 tarihli belgeler ile Fethullah
Gülen grubunu hedef alan 1998 tarihli belgelerin oluşu, yine benzer şekilde hazırlanan
belgelerin farklı tarihlerde değiştirilip kontrol edilerek güncellenmesi, bazı sanıklar
arasında bilgi ve belge alışverişinin olması, bazı faaliyetlerin altında ayrıca planlanmasına
ilişkin notların yazılı olması, tüm bu faaliyetlerin gerektiğinde tekrar güncelleme ve
kullanma amacıyla saklandığını göstermiştir.
Sanıklar Mustafa Ali Balbay, Doğu Perinçek, Durmuş Ali Özoğlu, Ahmet Hurşit Tolon ve
Mustafa Hüseyin Buzoğlumdan soruşturma kapsamında yapılan aramalarda ele geçirilen
psikolojik harekata ilişkin belgelerin Bilgi Destek Daire Başkanlığına ait olması, yine
bunların bir kısmının doğrudan bazı sanıklara ait kullanıcı isimleri ile hazırlanmış olmaları,
bir kısmının ise server bilgisayarlarında kayıtlı bulunması, dosya sanıkları arasındaki
örgütsel irtibatı ve eylem birliğini ortaya koymuştur.
Terör örgütleri, yurtdışı tehditleri gibi düşman kabul edilecek gruplara yönelik yapılması
gereken menfi psikolojik harekat faaliyetlerinin, bir kısım sanıklar tarafından Türkiye
Cumhuriyeti hükümeti ve iktidar partisi ile işbirliği içerisinde olduğu belirtilen başta
Fethullah Gülen grubu olmak üzere bazı gruplara yönelik olarak uygulandığı, bu yasadışı
faaliyetlerin PKK, Hizbullah terör örgütleri veya yurt dışı tehditlerine yönelik yapılan yasal
görevler içerisine gizlenerek yapıldığı, yasadışı bu faaliyetlerin sadece kara propaganda
yapan internet siteleri ile sınırlı olmadığı, köşe yazarları, basın kuruluşları, sivil toplum
örgütleri, kanaat önderleri, emekli personeller, akademisyenler, siyasi partiler gibi çok
geniş bir kitlenin bu faaliyetlere alet edilmek istendiği, bunun yanı sıra İlticayla Mücadele
Eylem Planı gibi hem eylemsel hem psikolojik harekat özelliği içeren planların da
hazırlandığı, her ne kadar yargılanan sanıkların belirtilen faaliyetleri hiyerarşik yapı
içerisinde yapılan yasal faaliyetlermiş gibi gösterme gayreti olsa da yürütülen illegal
faaliyetlerin birbirine hiyerarşik olarak bağlı olarak bulunan kişilerce yapılmasının bu
faaliyetlere resmiyet kazandırmayacağı, alenen hükümeti hedef alan hususların altında
paraf ve imza olması sebebiyle kurumun resmi hareket tarzı olarak kabul edilmesinin
mümkün olmadığı, bilakis bu faaliyetlerin Türk Silahlı Kuvvetleri içerisine sızan
Ergenekon Terör Örgütü mensuplarının faaliyetleri olduğu, hiyerarşi içerisinde hareket
ettiğini iddia eden sanıkların bu yönde faaliyetlerinin Türk silahlı Kuvvetlerinin faaliyeti
şeklinde gösterilmeye çalışılmasının da örgütün deşifre olmaya karşı kullandığı bir yöntem
olduğu kanaatine varılmıştır.
09 Haziran 2007 tarihinde Diyarbakır'da İşçi Partisi organizesinde gerçekleşen mitinge
örtülü olarak destek verilmesinin planlanması, İşçi Partisimin de konu ile ilgili yaptığı
1467/2271
açıklamada TSK tarafından desteklendiklerini belirtmesi, buna rağmen TSK'nın yaptığı
açıklamada bu hususun doğru olmadığını belirtmesi kurum içerisinde kurumun adını
kullanarak faaliyet yürütmeye çalışan bir grubun varlığını gösterir önemli bir delil olduğu,
ancak bu yapıyı çözmeye ve deşifre etmeye yönelik atılan her türlü hukuki adımda,
kurumun isminin ön plana çıkarıldığı ve hedefte Türk Silahlı Kuvvetleri varmış gibi
gösterildiği, örgüte yönelik soruşturmalar başladıktan sonra bu yöntemin çok sık
kullanıldığı ve kamuoyunda yürütülen soruşturmaların Türk Silahlı Kuvvetlerini hedef alan
bir faaliyet olduğu algısının oluşturulmak istendiği, gerek iktidara gerek soruşturmaya ve
onu yürüten adli birimlere karşı yürütülen menfi kampanyaların 2009 yılında internet
sitelerinin deşifre olması ve İlticayla Mücadele Eylem Planının ortaya çıktığı döneme
kadar devam ettiği anlaşılmıştır.
Sanık Dursun Çiçek ve müdafii tarafından İlticayla Mücadele Eyle Planı gerçek olsa idi,
bu harddisklerde bulunması gerekirdi şeklindeki savunmalarının da geçerliliği yoktur,
Çünkü, Üzerinde inceleme yapılan server kayıtlarının 01 Nisan 2009 - 12 Haziran 2009
tarih aralığını kapsadığı ve sanık Dursun Çiçek tarafından 2008 yılı başından itibaren
kullanıldığı anlaşılan 611492 0401 isimli kullanıcı dosyasının askeri savcılığın
soruşturması esnasında yedeği alınan kayıtlardan vareste tutulduğu görülmüştür.
Yine Genelkurmay Başkanlığı tarafından gönderilen kullanıcı bilgileri arasında listeye
kayıtlı olmayan çok sayıda bilgisayarın veya bilgisayar kullanıcısının da olduğu, ancak
serverlarda bunlara ait kullanıcı dosyalarının yer almadığı, bu bilgisayarların veya
kullanıcılarının varlığının kayıtlı kullanıcılar tarafından düzeltilen/son kez kaydedilen
belgelerin özelliklerinde yazılı olduğu, dolayısıyla İlticayla Mücadele Eylem Planı veya
yapılmışsa benzer yasadışı faaliyetlerin kurum kayıtlarında yer almayan bilgisayarlarda
hazırlanmış olabileceği bu nedenle, sanık Dursun Çiçek imzalı İlticayla Mücadele Eylem
Planının bulunmamasının yadırganmaması gerektiği anlaşılmıştır. Kaldı ki, sanık Dursun
Çiçek ve diğer sanıklar tarafından İlticayla Mücadele Eylem Planının içeriğiyle paralel
birçok bilgi notu, bilgi destek planı, eylem planı ve benzerlerinin hazırlandığı tespit
edilmiştir.
GENEL DEĞERLENDİRME
Yapılan yargılama ve toplanan delillerle İlticayla Mücadele eylem planında yer alan
örgütsel tutum ve anlayışın birden bire ortaya çıkmadığını ve sadece plandaki zamanla
sınırlı olmadığını göstermiştir. Ergenekon Terör Örgütünün, mevcut iktidar partisinin tek
başına iktidar olduğu 03 Kasım 2002 tarihinden sonra faaliyetlerini artırarak devam
ettirdiği ve hedefinde iktidar partisinin yer aldığı çok sayıda illegal çalışma içerisine girdiği
anlaşılmıştır.
Gölcük Donanma Komutanlığı İstihbarat İKK Güvenlik Şube Müdürlüğü İstihbarat Kısım
Amirliğinin zemin kaplamaları altında özel olarak yapılmış gizli bir bölmede ele geçirilen
deliller arasında, İlticayla Mücadele Eylem Planına paralel içerikli ve iktidar partisinin tek
başına iktidar olduğu günden bu güne gelen süreçte örgütün sürece yayılan faaliyetlerini
gösterir çok sayıda belge ele geçirilmiştir. Bu bağlamda Gölcük Donanma
Komutanlığımda yapılan aramada elde edilen deliller hem bulundukları konum hem de
muhteviyatları itibariyle ayrı bir öneme sahiptir.
1468 / 2271
Gölcük Donanma Komutanlığında yapılan aramada elde edilen ve yukarıda geniş olarak
izahı yapılan Proje isimli belgenin Dursun Çiçek imzalı İlticayla Mücadele Eylem Planının
taslağı mahiyetinde olduğu yapılan incelemeler neticesinde anlaşılmıştır. Kitleşim isimli
belgenin ise benzer çalışmaların üretim ve dağıtımını düzenlemek amacıyla oluşturulmuş
bir belge olduğu, 2003 yılında oluşturulup 2008 yılında son kez kaydedilmesi
münasebetiyle, süreç içerisinde görev dağılımında birtakım güncellemelerin yapılmış
olabileceği kanaatine varılmıştır. Yine Kitleşim isimli belgede Dursun Çiçek'in adının
üretim ekibi olarak sınıflandırılan grup içerisinde yer alması, Kitleşim isimli belgenin son
kaydedeni ve Proje isimli belgenin oluşturan ve son kaydedeninin Alaettin Sevim isimli
kullanıcı olmasından hareketle, üretim ekibinde ismi yer alan Dursun Çiçek'in kendisine
verilen taslak metinden yola çıkarak İrticayla Mücadele Eylem Planını oluşturduğu
kanaatine varılmıştır.
Bu belgelerin yanı sıra yukarıda izahatları yapılan ve geniş kapsamlı incelemeleri ek
klasörlerde mevcut bulunan yukarıda isimleri yazılı belgelerin de yine İrticayla Mücadele
Eylem Planı ile benzer içerikli olup 2003 yılından İrticayla Mücadele Eylem planına gelen
süreç içerisinde hazırlandıkları anlaşılmıştır. Tüm bu hususlardan hareketle İrticayla
Mücadele Eylem Planının Ergenekon Terör Örgütünün mevcut anlayış ve tutumunun,
sistematik bir eylemsel planda bütünleşmiş hali olduğu kanaatine varılmıştır.
Yine Gölcük Donanma Komutanlığı*nda yapılan aramada elde edilen veriler içerisinde
İrticayla Mücadele Eylem Planının Erzincan'da uygulamaya geçirilmek istendiği iddiaları
ile Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturmayı ilgilendiren, sanıklar
arasındaki örgütsel ilişkiyi ve bu planın hayata geçirilmesi için bazı atamaların özellikle
yapıldığını gösteren bulgular da yer almıştır.
Elde edilen deliller doğrultusunda İrticayla Mücadele Eylem planında yer alan ve medya
organları vasıtasıyla uygulanacağı anlaşılan birçok hususla ilgili bazı basın yayın
organların da plana uygun nitelikte yayınların yer aldığı gözlemlenmiş olup, buna ilişkin
kapsamlı incelemelerin yer aldığı tespitler de ek klasörlerde bulunmaktadır.
Ergenekon Terör Örgütüne yönelik bugüne kadar yürütülen soruşturmalarda elde edilen
deliller, örgütün eylemsel faaliyetlerini psikolojik harekat faaliyetleri ile de desteklediğini
ortaya koymaktadır. Örgüt yöneticiliği ve liderliği suçlamaları ile halen yargılamaları
devam eden bazı sanıklarda, Psikolojik Harekat'ın esası ve uygulamalarına ilişkin
bilgilerin elde edilmesi ve söz konusu belgelerin TSK'ya ait olduğunun anlaşılması, hem
örgütün TSK içerisine sızan uzantıları vasıtasıyla bilgi ve belgeleri ele geçirdiğini hem de
psikolojik harekat konusunda özel bir gayretinin olduğunu göstermesi bakımından önem
taşımaktadır. Psikolojik harekatın en önemli yöntemlerinden olan kara propaganda
faaliyetleri ile yürütme organını, iktidar partisini ve milleti baskı altında tutmaya çalışan
örgütün, özellikle soruşturma süreci ile birlikte bu faaliyetlerini hızlandırdığı
anlaşılmaktadır.
Ergenekon Terör Örgütünün uyguladığı psikolojik harekat faaliyetlerinde etkili olmak için
özellikle, milletimizin güzide bir kurumu olan Türk Silahlı Kuvvetlerini ön plana
çıkarmaya çalıştığı, haklarında örgüt üyeliği veya yöneticiliği şüphesi ile işlem yapılan
bazı TSK personelinin yaptıkları fiillerin değil de resmi kimliklerinin ön planda
tutulmasının amaçlandığı, bu yolla kamuoyunda soruşturmaya karşı olumsuz bir bakış açısı
oluşturulmak istendiği gözlemlenmiştir. Bir kısım sanıkların Türk Silahlı Kuvvetlerine
mensup olması kullanılarak, soruşturmanın Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı yapılıyor gibi
yansıtılmak istenmesi ve bu örgüt mensuplarının gayri hukuki faaliyetlerini silahlı
kuvvetlerimiz arkasına sığınarak gizleme çabası, örgütün sistematik ve planlı psikolojik
harekat faaliyetlerinin sadece birkaç göstergesidir.
Psikolojik harekat bağlamında önemli bir işlevi olan İlticayla Mücadele Eylem Planında da
özellikle yaptırılacak haberlerde TSK personeli tabiri kullandırılması ve bu şahısların
mesleki çalışmalarından dolayı haklarında işlem yaptırıldığı iddialarının gündeme
taşınmak istenmesi de, örgütün bu konudaki psikolojik harekat stratejisini göstermektedir.
Eylemsel yönü kadar psikolojik harekat yönü de etkili olan Dursun Çiçek imzalı İlticayla
Mücadele Eylem Planındaki hususların bir kısmının da dava konusu internet siteleri ile
hayata geçirildiği yapılan incelemeler neticesinde anlaşılmıştır.
Yukarıda detaylı izahı yapıldığı üzere, adı geçen siteler ilk kez Taraf Gazetesinde 04 Şubat
2009 tarihinde yer alan bir haber üzerine deşifre olmuşlardır. Haber içeriğinde, profesyonel
olarak yönetilen bu sitelerin yöneticilerinin kim olduklarının tespit edilemediği
belirtilmiştir. Siteler ile ilgili yapılan teknik incelemeler neticesinde bu sitelerin hayali
isimler üzerine hayali iletişim bilgileri ile kuruldukları tespit edilmiştir. Bu hususun da
yukarıda izahı yapılan ve kaynağı gizli tutulacağı belirtilen kara propaganda faaliyetleri ile
örtüştüğü gözlemlenmiştir.
12 Haziran 2009 tarihinde Dursun Çiçek imzalı İlticayla Mücadele eylem planı
kamuoyunda duyulmuş, ardından Başsavcılığımıza 30.09.2009 tarihli ihbar mektubunun
ekinde söz konusu planın ıslak imzalı orijinali gönderilmiştir. Sonraki süreçte ise bu ihbarı
gönderdiğini belirten ihbarcı. Kasım ayı içerisinde internet siteleri ile ilgili bir ihbar ve
ihbarın ekinde söz konusu sitelerin yeniden yapılandırılmalarına ilişkin internet siteleri
andıcını göndermiştir. Yürütülen soruşturma kapsamında sitelerin Milli Savunma
Bakanlığı'na ait IP adreslerinden yayın yaptıkları, bu IP adreslerinin ise Genelkurmay
Başkanlığı Bilgi Destek Daire Başkanlığı'nca işletildiği belirtilen internet siteleri için
kullanıldıkları anlaşılmıştır.
Yukarıda farklı konu başlıkları altında ele alınan ve ek klasörlerdeki tespit tutanaklarında
detaylıca incelenen site içeriklerinde, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini baskı altına alıcı,
yıpratıcı, tahkir ve tezyif edici yayınların, ülkenin sözde irtica tehlikesi altında olduğu ve
bunun sorumlusunun iktidar partisi olduğu yönünde kamuoyu oluşturmayı hedefleyen
yayınların, yine Dursun Çiçek imzalı ilticayla mücadele eylem planında yer alan hususlara
paralel nitelikte olduğu, bunların yanı sıra Ergenekon Terör Örgütü yöneticiliği veya
üyeliği suçlamaları ile halen yargılanmakta olan sanıklarca organize edildiği anlaşılan ve
muhtelif iddianamelerde ele alınan Cumhuriyet Mitinglerinin propagandasını yapan
yayınların bulunduğu, ayrıca Ergenekon Terör Örgütüne yönelik soruşturmaları
itibarsızlaştırmayı amaçlayan yayınların da yer aldığı anlaşılmıştır.
Alınan ifadeler ve yapılan incelemeler neticesinde büyük çoğunluğu açık kaynaklardan
temin edilen internet siteleri içeriklerinin bir kısmının da, sanıklar tarafından yazılıp
sitelere eklendikleri anlaşılmıştır. Sanıklar beyanlarında söz konusu site içeriklerinin açık
kaynaklardan derlendiği yönünde savunma yapsalar da, Genelkurmay Başkanlığının
yukarıda izah edilen cevabi yazılarında belirtilen, sitelerin kuruluş amaçları ve yayın
politikaları ile sitelerde yayınlanan yazıların hiçbir şekilde ilgisinin olmadığı tespit
1470/2271
edilmiştir. Ayrıca söz konusu yayınlar ile ilgili olarak da Genelkurmay Başkanlığı, bu
yayınların kurum tanıtımı için kurulmuş sitelerde yayınlanmasının kurumsal olarak kabul
edilemeyeceğini, sorumlu personelin yetki ve görev aşımı yapmış olduklarını belirtmiştir.
Sanık Dursun Çiçek, söz konusu yayınların hiyerarşik yapılanma içerisinde sitelere
eklendiklerini, yukarıdan onay gelmedikçe bu yayınların yayınlanamayacağını ve
komutanlarının da bu yayınları kontrol etme imkanlarının olduğunu belirtir beyanlarda
bulunmuştur. İnternet sitelerinin içerisinde yer alan yayınların sitelerin kuruluş amacı ile
bağdaşmadığını sanıkların bir kısmı ifadelerinde kabul etmiş ve bu sitelerin kurumdan
bağımsız olarak algılanır hale geldiklerini beyan etmişlerdir.
Her ne kadar bir kısım sanıklar (Mehmet Eröz, Mustafa Bakıcı ve Ziya İlker Göktaş gibi)
görevli oldukları dönemde bu sitelerde olumsuz yayınların yer almadığını iddia etseler de,
Dursun Çiçek'in sorumlu olduğu dönemden sitelerin kapatıldıkları güne kadar içerik ve
yayın politikalarında herhangi bir değişikliğin olmadığı elde edilebilen site içeriklerinden
anlaşılmıştır. Bu konuda siteyi yöneten sivil memur Meryem Kurşun da aksi bir beyanda
bulunmamıştır. Yine site içeriklerinden rahatsız olduğunu belirten diğer sanıklar da yayın
politikasında bir değişikliğin olduğunu dile getirmemişlerdir. Tüm bu hususlar sitelerin
deşifre olana kadar yayın politikalarında bir değişikliğin olmadığını göstermiştir. Ayrıca
yukarıda da izah olunduğu üzere hangi tarihe ait olursa olsun mevcut arşiv bilgilerine
rahatlıkla site arşivinden ulaşılabilecek bir düzenleme yer almaktadır. Bu konuda en somut
deliller doğrudan kendi sorumluluklarındaki serverlarda yer almasına rağmen sanıklar
suçtan kurtulmak için suçluluk psikolojisinin bir neticesi olarak söz konusu delilleri de
karartmışlardır. Her ne kadar sanık beyanlarıyla silme işlemi yazılı emre binaen ve rutin bir
işlem gibi gösterilmeye çalışılsa da sanık Hıfzı Çubuklu ve sanık İ.Hakkı Pekin'in
bilgisayarların silinmesinin yanlışlığı noktasındaki beyanları bu anlamda önemlidir.
Yine sanık İsmail Hakkı Pekin'in ifadesine göre Başbakanlık Uygulamayı Takip ve
Koordinasyon Kurulu ile ilgili olan sitelerin, takibi yapılan 430 internet sitesi olduğu, Bilgi
Destek Daire Başkanlığı'na bağlı olarak yönetilen sitelerin bu kapsam dışında olduğu
anlaşılmıştır.
Sitelerin 04 Şubat 2009 tarihinde Taraf gazetesinde bir habere konu olmalarının ardından,
sitelerin deşifre olmasından duyulan rahatsızlık sebebiyle sanıkların internet sitelerini
geçici olarak kapattıkları ve yeniden yapılandırma gerekçesiyle bir andıç çalışmasına
başladıkları anlaşılmıştır. Nisan 2009 tarihli ve komuta katının onayına sunularak onay
alındığı belirtilen andıçta yeni kurulacak dört internet sitesinin şube müdürleri üzerine
alınacak kredi kartları ile kurulacakları, ilgili kanun gereği sitelerin kurulmasında gerçek
şahıs isimlerinin kullanılacağı belirtilmiştir. BDDK görevlilerinin yapmış oldukları
incelemelerde şube müdürlerinin andıçta yer alan bu husus doğrultusunda kendi adlarına
kayıtlı kredi kartları ile hosting hizmeti satın aldıkları, ancak bu şube müdürlerinden
Dursun Çiçek'in yapmış olduğu harcamanın tarihinin andıçtan daha önceki bir tarih olduğu
görülmüştür. Soruşturma kapsamında alınan sanık ifadeleri ve yapılan yazışmalar
neticesinde andıç ile kurulması planlanan yeni internet sitelerinin isimleri net olarak
öğrenilememiştir. Sitelerin alt yapısından ve bizzat yönetilmesinden sorumlu olacak
şahısların bile bu site isimlerini hatırlayamamaları ve Dursun Çiçek'in ifadesinde andıçla
birlikte açılması planlanan sitelerin ismini verirken eski site isimlerini söylemesi, yine
diğer sanık ifadelerindeki hususlar birlikte değerlendirildiğinde, andıç ile birlikte sadece
irtica.org isimli sitenin adının koruyucuhaber olarak değiştirildiği, diğerlerinde herhangi
bir değişikliğin olmadığı kanaatine varılmıştır. Yeni internet siteleri açmak için komuta
1471 / 2271
katının onayına ve adli müşavirliğin hukuki oluruna sunulan bir andıçta kurulması
planlanan sitelerin sadece konu başlıklarının belirtilmesi ancak site isimlerinin
belirtilmemesi dikkat çekmektedir. Ayrıca hem site isimlerinin andıçta belirtilmemeleri
hem de sadece irtica.org isimli sitenin isminin değişmesi, andıcın kasıtlı olarak koruma
amaçlı hazırlandığını gösteren başka bir olgudur. Söz konusu haberin ardından sitelerin
kapatılması emrinin Dursun Çiçek tarafından verildiği belirtilmiş ise de; sanık Dursun
Çiçek bu emrin kendi inisiyatifi ile verilebilecek bir emir olmadığını belirtmiştir.
Planlama ve kurum içi onay aşamalarına uygun olarak bir andıç hazırlanması ve bunun
şeklen hukuka uygun olması amacının da hukuka uygun olduğunu göstermeyeceği gibi
dosyada mevcut somut deliller andıcın gayri hukuki faaliyetlere hukuk zırhı oluşturmak
için hazırlandığını da ortaya koyar mahiyettedir. Bu haliyle söz konusu gayri hukuki
faaliyetlerin hiyerarşik bir düzen içerisinde örgütlü olarak gerçekleştirildiği kanaatine
varılmıştır.
Sanık Hasan IğsızTn kendisine sorulan birçok sorunun cevabının Genelkurmay
Başkanlığımdan istenilmesi gerektiği yönündeki beyanları, yine diğer sanıkların yapılan
faaliyetlerin emir komuta içerisinde gerçekleştiğini belirtmeleri, ayrıca andıçta parafesi
olan sanıkların andıcın hukuki sürece ve emir komutaya uygun olarak hazırlandığını
belirtmelerinin, söz konusu gayri hukuki çalışmaları TSKmın rutin işlemleriymiş gibi
göstererek bunların gayri hukuki olmadığı yönünde hem adli birimleri hem de kamuoyunu
kasıtlı olarak yanlış yönlendirmek istedikleri anlaşılmıştır.
Yargılama aşamasında andıçta imzası bulunan sanıklar andıcın doğru olduğunu, sitelerin
yeniden yapılandırma için kapatıldıklarını ve bu andıç ile yeni sitelerin kurulmasının
amaçlandığı, andıcın ve kurulacak olan sitelerin hukuki olduğunu, kurulması planlanan
sitelerin kurum tanıtımı ve bilgilendirme amacıyla yayın yapacaklarını beyan etmişlerdir.
Ancak yapılan incelemeler neticesinde söz konusu andıcın yeni internet siteleri kurularak
kara propaganda aracı olan önceki internet sitelerinin gayri hukuki faaliyetlerinin üzerine
gidilmesini engellemek, üzerine gidilse bile bu sitelerin hukuka uygun çalıştığı izlenemini
vermek, kısacası bu sitelere hukuki bir zırh oluşturmak gayesini güttüğü, yine bu andıcın
diğer bir amacının ise yıllardır yürütülen ve örgüt için önemli olan internet siteleri
faaliyetlerinin bitirilmek yerine, kaldığı yerden yürütülmesini sağlamak olduğu
anlaşılmıştır.
Bu haliyle de andıcın Gölcük Donanma komutanlığından elde edilen Proje isimli örgütsel
nitelikli belgede yer alan gri ve kara yöntemleri kullanabilecek nitelikte sanal ağ siteleri
kurularak çalıştırılmalıdır. İnternet siteleri "güvenilir kişiler" üzerinden "uygun
personel" tarafından kurulup, çalıştırılarak, kurum riske edilmeyecektir. " Şeklindeki
örgütsel strateji doğrultusunda hazırlanarak yeni sitelerin güvenilir personel olarak
Dostları ilə paylaş: |