T. C. İStanbul cumhuriyet başsavciliği sayı : 2009/191 Esas no



Yüklə 31,9 Mb.
səhifə321/335
tarix17.08.2018
ölçüsü31,9 Mb.
#71833
1   ...   317   318   319   320   321   322   323   324   ...   335

katıldığı, "Memleket Sevdalıları" isimli demeğin Genel başkanlığını yaptığı,

"Bizkaçkişiyiz Platformu"nun İzmir sorumlusu olduğu, bu platformun kumcusu ve lideri

olan ve aynı zamanda sivil toplum kuruluşlarının yönlendirilmesi, yönetimlerinin ele

geçirilmesi amacıyla hareket eden Sanık Ahmet Tuncay Özkan ile doğrudan irtibatlı

olduğu, bütün sivil toplum faaliyeti görünümündeki eylemlerini bu sanığın emir ve

talimatları doğrultusunda gerçekleştirdiği, yine, sanığın CHP içerisinde aktif görevli

olduğu, partinin üst yönetiminde yer alan yetkililer ile yakın ilişki içerisinde bulunduğu,

parti çalışmaları, parti içi çekişmeler konusunda Ahmet Tuncay Özkan'ı doğrudan

bilgilendirdiği, parti çalışmaları konusunda Ahmet Tuncay Özkan'ın talimatları

doğrultusunda hareket ettiği, hareket tarzı konusunda talimat aldığı, yöneticisi olduğu sivil

toplum kuruluşlarına mensup kişileri Ahmet Tuncay Özkan'ın talimatları doğrultusunda

yönlendirdiği, Sanık Tuncay ÖZKAN ile birlikte siyaseti etkilemek, parti yönetiminde söz

sahibi olabilmek amacıyla CHP yönetimine etki etmeye çalıştıklarıbu şekilde örgütsel

nitelikteki faaliyetlerinin sürekliliği, çeşitliliği ve yoğunluğu dikkate alındığında

Ergenekon Terör Örgütünün üyesi olduğu anlaşıldığından,
a)Ergenekon Terör Örgütü üyesi olmak eylemine uyan TCK 314 - (2), 3713 Sayılı TMK

Smaddesine göre cezalandırılmasına,


b)Sanık hakkında TCK 53 -(1), (2), (3), TCK 58 -(9) ve TCK 63. Maddelerinin

uygulanmasına,


235. SANIK SEMİH TUFAN GÜLALTAY
İddianamede sanığın, Ergenekon Terör Örgütü üyesi olmak eylemine uyan TCK 314 - (2),

3713 Sayılı TMK 5 maddelerine göre cezalandırılması talep edilmiştir.


Sanık aşamalardaki savunmasında, atılı suçlamayı reddetmiştir.
Dosyaya getirtilen TİB ve GSM Şirketleri kayıtlarına göre, sanık Semih Tufan Gülaltay'ın

kullanımında olduğu anlaşılan telefon hatları ile diğer sanıklardan; Muzaffer Tekin,

Mehmet Fikri Karadağ, Gürbüz Çapan, Mehmet Şener Eruygur, Oktay Yıldırım,

HüdayiÜnlüer, Ertaç Giray, Mehmet Zekeriya Öztürk, Osman Yıldırım, Sevgi Erenerol,

Levent Temiz, Güler Kömürcü, Mehmet Koral, Arif Doğan ve Doğu Perinçek'in

kullanımlarındaki telefon hatları arasında irtibat bulunduğu tespit edilmiştir.


Aramalarda ele geçirilen deliller, diğer sanık ve tanık beyanları, iletişim tespit tutanakları,

dosyaya getirtilen bilgi ve belgeler ve tüm dosya kapsamından; Sanık Semih Tufan

Gülaltay'ın sanık Alparslan Aslan ile doğrudan, sanık Veli Küçük ile kardeşi Emre

Gülaltay vasıtası ile irtibatlı olduğu anlaşılmıştır.


Sanık Semih Tufan Gülaltay'ın, Ankara 1. Devlet Güvenlik Mahkemesi'nin 1998/115 Esas

ve 1999/208 sayılı kesinleşmiş ilamı ile "TİT (Türk İntikam Tugayı) isimli silahlı örgüt"

adına, 12.05.1998 tarihinde İnsan Hakları Demeği (İHD) Genel Başkanı Akın Birdal'ı
2172/2271
öldürmeye azmettirdiği, bu suçtan ve "TİT isimli silahlı teşekkül mensubu" olmaktan sanık

hakkında kesinleşmiş ve infaz edilmiş mahkumiyet kararının olduğu, daha sonra da anılan

örgütün Yargıtay tarafından terör örgütü olarak kabul edildiği, böylece sanığın terör örgütü

üyesi olduğunun yargı kararları ile sabit olduğu; Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından

Mahkemeniz ara kararı üzerine yazılan yazıya na verilen 16.12.2009 tarihli cevabi yazıda:

Akın Birdal suikastına ilişkin yürütülen soruşturmada, Semih Tufan Gülaltay'ın

yakalandığı evde yapılan aramada çeşitli ebatlarda "mavi zemin üzerine sarı renkli kurt

başı bulunan TİT rumuzlu bayrakların" ele geçirildiği ve TİT rumuzu ile geçekleştirilen

halk üzerinde korku, kaygı ve panik oluşturucu ve etnik ayrımcılığı körükleyici kırkın

üzerinde eylemin ayrıntılı bilgilerinin verildiği, yine Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından

TİT'in KKTC'deki eylemlerine ilişkin mahkemeniz ara kararına üzerine yazılan yazıya

verilen 12.11.2010 tarihli yazı cevabında benzer nitelikte TİT adına yapılan sekiz eylemin

bildirildiği,
Şok suikastlar yapmak üzere iken yakalanan ve "tcErgenekon' rumuzunu kullanarak

yazışan Ergenekon Terör Örgütü üyesi sanık Vatan Bölükbaşı'nın yazıştığı kişilere

kendisini TİT üyesi diye tanıtması, Sedat Peker'in elemanı iken sanık Veli Küçük'e şoför

olarak tahsis edilen ve maaşı Sedat Peker tarafından ödenen Ergenekon Terör Örgütü

üyesi Emin Caner Yiğit'in evinde "ölüm Allanın emri emir kuluyuz. TİT" yazılı üzerinde

silah bulunan Türk bayrağı resminin çıkması hususları da birlikte düşünüldüğünde

iddianamemizde de ayrıntılı şekilde anlatıldığı üzere TİT isimli terör örgütünün şok

suikastlar işlemek ve etnik ayrımcılığı körükleyip iç çatışma çıkararak darbeye zemin

hazırlamak için kurdurulmuş Ergenekon Terör Örgütü'nün bir alt hücresi olduğu

anlaşılmıştır.


TİT terör örgütü adına suç işleyen sanığın bu cezası infaz edilirken Ergenekon Terör

Örgütü yöneticisisanık Muzaffer Tekin'in kendisini ziyarete gittiği, daha sonra da Mete

Yalazangil'in kendisini ziyaret etmesini istediği, Muzaffer Tekin'in İstanbul Cumhuriyet

Başsavcılığındaki "...Semih Tufan GÜLALTAY isimli şahsı cezaevine girdiği zaman takip

ettim, ailesi ile biraz ilgilendim..." şeklindeki beyanlarından sanık cezaevinde iken sanık

ve ailesi ile ilgilendiği, cezaevinden çıktıktan sonra da bu ilişkilerinin devam ettiği, Semih

Tufan Gülaltay'a ait olan Küçükyalı semtindeki ofisine Muzaffer Tekin'in sık sık gittiği,

dosyaya getirtilen Ayhan Parlak*a ait iletişim tespit tutanak içeriklerinden anlaşıldığı

ayrıca tanık Esra Feride Gökçimen'in beyanlarına göre, Danıştay saldırısından önce de 4-5

kişilik bir grup ile gelip Semih Tufan Gülaltay ile saatlerce toplantı yaptığı, keza Alparslan

Aslan'ın da saldırıdan önce bir kaç kişi ile bu yere geldiği, saldırıdan sonra sanığın talimatı

ile Muzaffer Tekin ile bir kaç kişinin adının vvvvw.ulusalbirlikkomitesi.com isimli siteden

silinerek aralarındaki irtibatın gizlenmeye ve sanık Semih Tufan Gülaltay ile Alparslan

Arslan ve Muzaffer Tekin arasındaki örgütsel ilişkinin izlerinin kaybettirilmeye çalışıldığı,


Sanık Semih Tufan Gülaltay'ın iddianamede belirtildiği ve mütalaanın ilgili bölümünde

anlatıldığı şekilde Ergenekon Terör Örgütünün bir kısım mensubu ile irtibat halinde

bulunduğu, Ergenekon Terör Örgütü yöneticisi Mehmet Fikri Karadağ ile pek çok kez

görüştükleri, Ulusal Birlik Partisinin kurulması aşamasında birlikte fikir alışverişinde

bulundukları, Ankara'ya giderek bazı şahıslarla görüşmeler yaptıkları, sıkı ilişki ve irtibat

içerisinde oldukları, iddianamelerde Ergenekon'un Lobi yapılanması içerisindeki sivil

toplum kuruluşlarından olduğu anlatılan Ulusal Birlik Hareketi Platformu nun

İstanbul'daki başkanı olduğunu beyan ettiği, platformu Ergenekon Terör Örgütü yöneticisi

sanık Mehmet Şener Eruygur'un talimatları ile yönetip yönlendirdiği, sanık Ahmet Hurşit
2173/2271
Tolon ile de irtibatlı olduğu. Küçükyalı'daki ofisinde toplantı yaptıkları, bu şekilde

örgütsel nitelikteki faaliyetlerinin sürekliliği, çeşitliliği ve yoğunluğu dikkate alındığında

sanığın Ergenekon Terör Örgütünün üyesi olduğu anlaşıldığından,
a)Ergenekon Terör Örgütü üyesi olmak eylemine uyan TCK 314 - (2), 3713 Sayılı TMK

Smaddesine göre cezalandırılmasına,


b)Sanık hakkında TCK 53 -(1), (2), (3), TCK 58 -(9) ve TCK 63. Maddelerinin

uygulanmasına,


236. SANIK SERDAR ÖZTÜRK
İddianamede sanığın,
a)Ergenekon Terör Örgütü üyesi olmak eylemine uyan TCK 314 - (2), 3713 Sayılı TMK 5
b)Örgüt faaliyeti çerçevesinde devletin güvenliğine veya iç veya dış siyasal yararlarına

ilişkin belge veya vesikaları geçici de olsa tahsis olundukları yerden başka bir yerde

kullanmak, hileyle almak veya çalmak eylemine uyan TCK 326 - (1)
c)Örgüt faaliyeti çerçevesinde devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları

bakımından, niteliği itibarıyla, gizli kalması gereken bilgileri temin etmek eylemine uyan

TCK 327-(1)
ç)Örgüt faaliyeti çerçevesinde yetkili makamların kanun ve düzenleyici işlemlere göre

açıklanmasını yasakladığı ve niteliği bakımından gizli kalması gereken bilgileri temin

etmek eylemine uyan TCK 334 - (1)
d)Örgüt faaliyeti çerçevesinde 6136 Sayılı Ateşli silahlar ve bıçaklar ile diğer aletler

hakkında kanun hükümlerine aykırı olarak ruhsatsız ateşli silah ve bunlara ait mermileri

satın almak, taşımak veya bulundurmak eylemine uyan 6136 S.K. 13 - (1), 3713 Sayılı

TMK 5 maddelerine göre cezalandırılması talep edilmiştir.


Sanık aşama ifadelerinde özetle, sanık Mustafa Levent GöktaşTn müdafısi olduğunu,

Mustafa Levent GöktaşTn bürosunun aranması sırasında bulunduğu iddia edilen DVD'nin

polis memurlarınca konulduğunu tespit ettiklerini, bununla ilgili olarak Ankara

Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduğunu, daha sonra Ankara dışına

çıktığını, kendisini teknik takip ile izleyen kişilerin Ankara dışında olduğunu bildikleri

halde arama yaptıklarını, daha sonra Ankara'ya geldiğinde İstanbul savcılığını arayarak

hakkında arama kararı olup olmadığını sorduğunu, kendisine net bir bilgi verilmediğini, bu

nedenle bürosunda çalışmaya devam ettiğini, bu sırada polislerin gelip kendisini gözaltına

aldığını, bürodaki aramada bulunduğu iddia edilen 300 adet merminin kendisine ait

olmadığını, buraya polislerce yada başka kişilerce konulduğunu düşündüğünü, yine

bürosunda bulunan çok gizli ibareli belgelerin kendisiyle hiçbir alakası olmadığını,

bürosunda bulunmasının imkansız olduğunu, kendisinin bürosunda mavi renk dışında

başka renkli klasör kullanmadığını, bunu herkesin bildiğini. Genelkurmay Karargahında

hiç çalışmadığını, emekli olduktan sonra da hiç gitmediğini, bürosunda bulunduğu iddia

edilen CDTerin kendisine ait olmadığını, bu operasyon sürecinin tamamen vatanını seven
2174/2271
insanlara karşı devam eden bir yıldırma sureci olduğunu, kesinlikle hiçbir terör örgütü

üyesi olmadığını, suçlamaları kabul etmediğini beyan etmiştir.


Dosyaya getirtilen TİB ve GSM Şirketleri kayıtlarına göre, sanık Serdar Öztürk'ün

kullanımında olduğu anlaşılan telefon hatları ile diğer sanıklardan; Mustafa Levent Göktaş.

Mustafa Hüseyin Buzoğlu, Özlem Usta. Birol Başaran, Mustafa Ali Balbay, Mehmet Bora

Perincek (İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi-2124400000).Ulusal Kanal (Serhan

Bolluk, Ferid İlsever), Hıfzı Çubuklu, Mustafa Özbek, Durmuş Ali Özoğlu, İşçi Partisi

Ankara İl Örgütümün (Mehmet Bedri Gültekin), kullanımlarındaki telefon hatları arasında

irtibat bulunduğu tespit edilmiştir.
Sanık Serdar Öztürk'ün iddianamede ayrıntılı olarak anlatıldığı şekilde Ergenekon Terör

Örgütünün amaç ve stratejisi doğrultusunda hazırlanan "İrticayla Mücadele Eylem Planı"

başlıklı belgenin bir suretini bürosunda bulundurduğu, bu belge içeriğinde Ergenekon

soruşturma ve davaları aleyhine planlanan faaliyetlere uygun şekilde hareket ettiği, sanığın

aynı soruşturma kapsamında hakkında işlem yapılan diğer sanıklarla irtibatlı olduğu.

Mustafa Levent Göktaş tutuklandıktan sonra başka Mahkemede benzer suçtan sanık

Levent Bektaş ile arasındaki örgütsel irtibatı sağladığı, devlete ait gizli belgeleri hukuka

aykırı olarak temin edip bunları bürosunda bulundurup tahsis amaçları dışında kullandığı,

ayrıca bürosunda 300 adet ruhsatsız mermi bulundurduğu, örgütsel nitelikteki

faaliyetlerinin sürekliliği, çeşitliliği ve yoğunluğu dikkate alındığında Ergenekon Terör

Örgütünün üyesi olduğu anlaşıldığından,
a)Ergenekon Terör Örgütü üyesi olmak eylemine uyan TCK 314 - (2), 3713 Sayılı TMK 5.
b)Örgüt faaliyeti çerçevesinde 6136 Sayılı Ateşli silahlar ve bıçaklar ile diğer aletler

hakkında kanun hükümlerine aykırı olarak ruhsatsız mermi bulundurmak eylemine uyan

6136 S.K. 13 - (3), 3713 Sayılı TMK 5,
c)Örgüt faaliyeti çerçevesinde devletin güvenliğine veya iç veya dış siyasal yararlarına

ilişkin belge veya vesikaları geçici de olsa tahsis olundukları yerden başka bir yerde

kullanmak, hileyle almak veya çalmak eylemine uyan TCK 326- (1), TCK 43 - (1), (2),
ç)Örgüt faaliyeti çerçevesinde devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları

bakımından, niteliği itibarıyla, gizli kalması gereken bilgileri temin etmek eylemine uyan

TCK 327-(1), TCK 43 - (1), (2),
d) Örgüt faaliyeti çerçevesinde yetkili makamların kanun ve düzenleyici işlemlere göre

açıklanmasını yasakladığı ve niteliği bakımından gizli kalması gereken bilgileri temin

etmek eylemine uyan TCK 334 (1), TCK 43 - (1), (2)maddelerine göre

cezalandırılmasına,


e)Sanık hakkında TCK 53 -(1), (2), (3), TCK 58 -(9) ve TCK 63. Maddelerinin

uygulanmasına,


237. SANIK SERHAN BOLLUK

İddianamelerde sanığın,


2175/2271
a)Ergenekon Terör Örgütü üyesi olmak eylemine uyan TCK 314 - (2), 3713 Sayılı TMK 5
b)Örgüt faaliyeti çerçevesinde Halkı, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı silahlı bir

isyana tahrik etmek eylemine uyan. TCK 313 - (1), 3713 Sayılı TMK 5


c)Hakan Saraylıoğlu'nu örgüt faaliyeti çerçevesinde tasarlayarak kasten öldürme eylemine

uyan TCK 82 - (1), 3713 Sayılı TMK 5 maddelerine göre cezalandırılması talep edilmiştir.


Sanık Serhan Bolluk Ergenekon Terör Örgütü yöneticisi Sanık Doğu Perinçek'in en yakın

konumunda bulunan örgüt üyelerinden birisidir.


Dosyaya getirtilen TİB ve GSM Şirketleri kayıtlarına göre, sanık Serhan Bolluk'un

kullanımında olduğu anlaşılan telefon hatları ile sanıklardan; Mehmet Adnan Akfırat, Ufuk

Akkaya. Bülent Baş, Mehmet Sabuncu. Ahmet Tuncay Özkan, Erkan Önsel, Mehmet

Bedri Gültekin, Nusret Senem. Turhan Özlü, Mehmet Bora Perinçek, Levent Temiz, İlyas

Gümrükçü, Ferid İlsever, Zahide Ruhsar Şenoğlu, Ufuk Akkaya, İbrahim Şahin, Hikmet

Çiçek. Adnan Bulut, Hayati Özcan. İbrahim Benli. Doğu Perinçek. Yusuf Beşirik,

EmcetOlcaytu, Tunç Akkoç, Özlem Usta, Mahir Cayan Güngör. Adnan Türkkan, Aydın

Gergin, İşçi Partisi İstanbul İl Örgütü (Doğu Perinçek, Aydın Gergin, Yusuf Beşirik) ve

İşçi Partisi Genel Merkezi'nin (Mehmet Bedri Gültekin) kullanımlarındaki telefon hatları

arasında irtibat bulunduğu tespit edilmiştir.


Sanık Doğu Perinçek hakkında, "Ergenekon Terör Örgütü amaçları doğrultusunda, İşçi

partisi ve ilgili yayın organlarını idare etme, TSK içinde örgütlenme, milli ve manevi

değerleri istismar etme, psikolojik harp sanatı ve propagandayı etkin ve yaygın şekilde

kullanma"" isnatlarının. Perinçek'in yakın çevresinde bulunan ve parti ile yayın

organlarında yöneticilik konumları olan sanıklar Ferid İlsever, Mehmet Adnan Akfırat,

Hikmet Çiçek, Nusret Senem. Mehmet Bedri Gültekin, Mehmet Deniz Yıldırım, Turhan

Özlü, Ufuk Akkaya, Emcet Olcaytu, Serhan Bolluk, Hayati Özcan, Erkan Önsel ve sair

ilgili sanıklar içinde söylemek mümkündür. Sanık Doğu Perinçek çevresinde bulunan

Ergenekon Terör Örgütü mensuplarını bu konuda ciddi bir şekilde eğitmiş ve

yönlendirmiştir.


Sanık Serhan Bolluk "Ergenekon"* ismini bu soruşturmanın başlamasıyla duyduğunu ifade

etmektedir ki, bu söylem 30 yıldır Perinçek ile birlikte hareket ederim diyen birisi için

hayatın olağan akışına uygun olmayan bir savunmadır. Gerek Aydınlık Dergisi mdeki

röportajlarda; gerek İşçi Partisinin organize ettiği Susurluk Konferansında ve gerekse

kitaplarda bu isim Türk Derin Devletine verilen isim olarak ifade edilmiştir.
Yapılan yargılama toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; sanığın Ergenekon

Terör Örgütünün kontrolünde olan İşçi Partisi, Aydınlık Gazetesi ve Ulusal Kanal"da

yöneticilik yaptığı ve suç tarihi itibarıyla da Aydınlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni

olduğu, iddianameler ve mütalaamızın ilgili bölümlerinde anlatıldığı gibi Ergenekon Terör

Örgütü belgelerinde geçen, MİT raporunda anlatılan USİADTn çalışmalarında etkin olarak

yer aldığı, ayrıca Talatpaşa Komitesimin iddianameye konu faaliyetlerine katıldığı.

Ergenekon ve Lobi Temel Belgelerime göre faaliyet yürüttüğü arlaşılmıştır.
Soruşturma kapsamında Aydınlık dergisindeki aramada bulunan VHS kasetlerde Erdal

Angın ve Hüseyin isimli şahısların İşçi Partililer tarafından sorgulandıklarına dair bulunan


2176/2271
ve görüntülerin çözümünden İşçi Partili oldukları anlaşılan iki kişinin, İşçi Partisi

binasında güvenlikçi oldukları anlaşılan biri Hüseyin, diğeri TİKKO isimli Terör Örgütü

ile irtibatı olduğunu söyleyen Erdal Angın isimli kişileri yasa dışı şekilde sorgulandıkları

görülmüştür. Sanık Serhan Bolluk görüntüde görülen sandalyelerin İşçi Partisi nde bulunan

sandalyelere benzediğini, ancak bu kasetlerden haberinin olmadığını beyan etmiştir.
Yine Ulusal Kanal'daki aramada ele geçirilen, üzerinde "Çevre koruma hizmetleri dergisi"

yazılı ajandada, Aydınlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Serhan Bolluk'a ait olduğunun

kriminal laboratuar incelemesi sonucu tespit edilen notlarda öldürüldüğü anlaşılan Hakan

Saraylıoğlu isimli kişi hakkında, DHKP/C Terör Örgütünün açıklamasından başka hiçbir

yerde yer almayan bilgiler ile ajandada yazılı bilgilerin örtüştüğü, bunun yanında örgüt

açıklamasında yer almayan bazı bilgilerin ve örgüt açıklamasında sadece ismi geçen bazı

görevlilerin telefon numaraları ile birlikte ajandada soru -cevap şeklinde yazılı olduğu

anlaşılmıştır. Sanık Serhan Bolluk, bunların örgüt açıklamasından almadığını ve haber

kaynağı dahi olarak DHKP-C örgütünden birini tanımadığını beyan etmiştir.Bu konuyla

ilgili Serhan Bolluk'un, Hakan Saraylıoğlu'nun kimliği henüz belirlenemeyen DHKP/C

militanları ile birlikte sorgusuna katıldığı, sorgu sırasında ajandasına el yazısı notlar aldığı,

bu şekilde Hakan Saraylıoğlu'nun öldürülmesine iştirak ettiği sonuç ve kanaatine

varıldığından bahisle TCK 82 - (1), 3713 Sayılı TMK 5. Maddelerine göre cezalandırılması

talep edilmiştir. Sanık Serhan Bolluk savunmasında ayrıntılı, uzun ve somut bilgiler içeren

bu notların kendisine kimin tarafından getirildiğini hatırlamadığını ve herhangi bir haberde

de kullanmadığını beyan etmiştir.


Soruşturma ve kovuşturmada şimdiye kadar elde edilen delillerin, adı ancak öldürülmesi

olayı ile duyulan Hakan Saraylıoğlu'nun nasıl ve ne şekilde DHKP/C Terör Örgütünün

hedefine girdiğinin, aynı şekilde Serhan Bolluk ile yollarının nasıl ve ne şekilde

kesiştiğinin anlaşılmasına yeterli olmadığı gibi, olayın Ergenekon örgütü ile bağlantısına

dair ve savunması ile hakkındaki suç şüphesini kaldıramayan Serhan Bolluk hakkında lehe

veya aleyhe bir hüküm kurmaya da elverişli olmadığı, bunun yanı sıra dosya geneline göre

olay hakkında halen araştırma imkânı açık olan birçok husus mevcut olduğundan delillerin

toplanmış sayılamayacağı,


Öldürülen Hakan Saraylıoğlu'nun elinden alınan yaşama hakkı ile dava açılarak suç

şüphesi altında sokulan Serhan Bolluk'un yargılamanın makul sürede bitirilmesi hakkı

kıyaslandığında, bu dava ve birleştirildiği ana davanın karmaşıklığına göre yargılamanın

makul süre sınırlarını aşmadığı ve Serhan Bolluk'un tutuksuz yargılandığı dikkate alınıp

yaşama hakkına üstünlük tanınarak olay hakkındaki tüm delillerin toplanması gerektiği,

ancak bu delillerin ikmal edilmesini beklemenin geldiği aşama itibari ile ana davayı

sürüncemede bırakabileceği anlaşıldığından,
Hakan Saraylıoğlu'nun öldürülmesi nedeni ile Serhan Bolluk hakkında açılan davanın

CMK 10 - (1) Maddesine göre D2-(2009-191) Esas sayılı ana davadan ayrılarak,

yargılamanın Mahkemenin başka bir esas numarası üzerinden sürdürülmesine karar

verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.


Sanık Serhan Bolluk, her ne kadar Aydınlık Dergisi genel yayın yönetmeni olduğunu

beyan etmiş ise de; sanık Doğu Perinçek ile yaptığı telefon görüşmeleri içeriklerinden,

derginin kapak haberlerinden iç sayfalardaki yazılara kadar her konuyu Ergenekon Terör

Örgütü yöneticisi sanık Doğu Perinçek'in emir ve talimatlarına göre dizayn ettiği.


2177/2271
faaliyetlerini bu talimatlara göre sürdürdüğü anlaşılmıştır. Dergide yayınlanan haberlerde

de Ergenekon Terör Örgütü ve soruşturması ile ilgili kamuoyunu yanıltıcı ve yönlendirici

yayınlar yapıldığı görülmüştür.
Sanık Serhan Bolluk Ergenekon Terör Örgütü yöneticisi Doğu Perinçek ile yaptığı bir

telefon görüşmesinde geçen Kuzey Irak'a 12 tır silah götürüldüğü ve bu silahların Barzani

ve sonrasında PKK'ya verildiği konusu ile ilgili olarak yapılacak bir kısım "Ön Alma"

içerikli haberler üzerine konuştukları görülmüştür. Halbuki bu konuda ilk haberleri Sanık

Doğu Perinçek ve ilgili yayın organları seneler önce yapmış ve bu silah satışının içinde

özel harekat ve özel kuvvetler mensubu polis ve askerlerin yer aldığını belirtmişlerdir,

sanıkların sanki bu iddia ilk kez ortaya atılıyormuş gibi tepki gösteren konuşmalar

yapmaları, yayınlar hazırlatmaları, savunmalarda konuyu çok farklı şekilde anlatmaları

Sanık Doğu Perinçek ve sanık Serhan Bolluk tarafından yapılan bir psikolojik harekat

faaliyeti olarak değerlendirilmiştir.


Dönemin Jandarma İstihbarat Dairesi Başkanı Sanık Levent Ersöz'ün talimatları

doğrultusunda bir takım raporlar hazırlayan sanık Yüksel Dilsiz, jandarma istihbaratta

görevli Dursun Özkara isimli astsubayın "seni kitap konusunda işçi partisinden

arayacaklar" demesinden hemen sonra işçi partisinden arandığını ve oraya gittiğinde dosya

sanıkları Ferid İlsever ve Serhan Bolluk ile görüştüğünü, daha sonrada bu görüşmeyi

Levent Ersöz'e aktardığını beyan etmiştir.Sanık Yüksel Dilsiz'in örgüt tarafından

yönlendirildiği yerde muhataplarından birinin sanık Serhan Bolluk olması sanığın örgüt

içindeki konumunu açıkça ortaya koymuştur. Sanık yönetiminde bulunan Aydınlık

dergisini örgütün amaç ve hedefleri doğrultusunda kamuoyu oluşturmak için kullandığı, bu

haliyle halkı hükümete karşı kışkırttığı, örgütsel nitelikteki faaliyetlerinin niteliği, etkinliği

ve yoğunluğu dikkate alındığında eylemlerinin bütün halinde cebir ve şiddet kullanarak

Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen

veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek suçunu oluşturduğu, sanık Serhan Bolluk'un

Ergenekon Terör Örgütü üyesi Doğu Perinçek grubundan olan sanıklar dışında, sanıklar

İlhan Selçuk, Kemal Alemdaroğlu. Vedat Yenerer, Ergün Poyraz ve bir kısım sanıklarla

örgütsel irtibatta bulunduğu.bu şekilde örgütsel nitelikteki faaliyetlerinin sürekliliği,

çeşitliliği ve yoğunluğu dikkate alındığında Ergenekon Terör Örgütünün üyesi olduğu

anlaşıldığından,


a)Ergenekon Terör Örgütü üyesi olmak eylemine uyan TCK 314 - (2), 3713 Sayılı TMK 5

maddelerine göre cezalandırılması talep edilmiş ise de, Yargıtay'ın, TCK'nın 302, 309

maddelerindeki suçlara uyan bir eylemin varlığı halinde aynı sanık için TCK'nın 314

maddesinden ceza verilemeyeceğine dair yerleşik içtihadı dikkate alınarak, sanık hakkında

bu suç nedeni ile Ceza Verilmesine Yer Olmadığına,
b) Örgüt faaliyeti çerçevesinde cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini

ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye

teşebbüs etmek eylemine uyan TCK 312 - (1), 3713 Sayılı TMK 5 maddelerine göre

cezalandırılmasına,


c) Örgüt faaliyeti çerçevesinde Halkı, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı silahlı bir

isyana tahrik etmek eylemine uyan, TCK 313 - (1), 3713 Sayılı TMK 5 maddesine göre


Yüklə 31,9 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   317   318   319   320   321   322   323   324   ...   335




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin