T. C. İStanbul cumhuriyet başsavciliği sayı : 2009/191 Esas no



Yüklə 31,9 Mb.
səhifə33/335
tarix17.08.2018
ölçüsü31,9 Mb.
#71833
1   ...   29   30   31   32   33   34   35   36   ...   335

öğrenemez. Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel: "Tarihin esiri olamayız" demiştir.

Türk ulusu hiçbir zaman tarihin esiri olmamıştır ama tarihi de unutmamıştır. Yüce önder

Mustafa Kemal Atatürk, necip Türk Ulusunu Kemalist devrimle özgürlüğe taşıdığı "Milli

Mücadele" döneminde, "herkes ayağının denk alsın" dememiştir ama Cumhurbaşkanı

Sayın Süleyman Demirel halka hitaben: "Dünya yeni bir yüzyıla giriyor. 21. Yüzyıla

girerken herkes ayağını denk alsın" diyebilmiştir. Türkiye Cumhurbaşkanı halkına

yaslanmalıdır. Emperyalist ABD başkanına değil. Sırtını ABD ve işbirlikçi güç odaklarına

yaslayan hükümetler. Cumhurbaşkanları ve sivil otoriteler Türk Ulusunu Atatürk'ün hedef


212/2271
gösterdiği muasır medeniyete ulaştıramaz. Olsa olsa esarete teslim eder. Ancak, yönetim

kadrolarının unuttukları bir şey vardır ki; o da tarihin yazılıyor oluşudur. Bu millet, bugün

yaşadığı ihanetlerden çok daha büyük ihanetlerin üstesinden gelmesini bilmiştir. Bugün

küçük çocuklar bile gayet iyi bilmektedirler ki, yönetim kadroları Türkiye'ye ihanet

çemberine alınmıştır. Saygılarımızla," değerlendirmeleri yapılmıştır.
b)PANZEHİR, ETNİK/BÖLÜCÜ OPERASYONLARIN TASFİYESİ, KÜRT

HAREKETİ VE TÜRK-KÜRT KARDEŞLİĞİ İSTANBUL /l MAYIS 2000


Panzehir belgesi, Ergenekon belgesinin "Terör" başlıklı bölümündeki "Terör grupları

mutlaka kontrol altında tutulmalı, gereğinde "naylon terör grupları" oluşturularak, terör

dünyasına yön verilmeli ve güçlü istihbarat örgütlerinin kurguladığı oyunun içinde mutlaka

yer alınmalıdır" kararı ve ilkesi doğrultusunda hazırlanmıştır. Belgede, PKK Terör

Örgütünün Cezaevindeki lideri Abdullah Öcalan"ın PKK Terör Örgütünü, Ergenekon

Terör Örgütünün amaçlarına uygun olarak "Güvenilir kuryeler aracılıyla" idare etmesine.

"PKK Terör Örgütü Başkanlık Konseyinde Ergenekon Terör Örgütü mensuplarının yer

almasının" sağlanmasına, böylece PKK Terör Örgütü yapısı ve faaliyetlerinin Ergenekon

Terör Örgütü adına kontrol altına alınmasına dair değerlendirmeler yapılmıştır.
29 Ekim 1999 tarihli Ergenekon belgesindeki "Terör grupları mutlaka kontrol altında

tutulmalı, gereğinde "naylon terör grupları" oluşturularak, terör dünyasına yön verilmeli"

ifadesine göre, bu çalışmalarda uyulacak esas ilkelerin belirlendiği Kasım 1999 tarihli

Reaksiyon belgesi hazırlanmıştır. Reaksiyon belgesinin Amaç başlıklı bölümündeki

"Reaksiyon adlı bu analiz/projenin amacı Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde faaliyet

gösteren Ergenekon'un milli mücadele girişimlerinden günümüze Türkiye

Cumhuriyetimin varlığını tehdit etmekte olan etnik, fundamentalist, bölücü ve yıkıcı

unsurların kaynak ve hedeflerini belirlemesi ile tasfiye edebilmesine katkıda

bulunabilmektir" ifadeleriyle bu husus açıklanmıştır. Reaksiyon belgesinin etnik,

fundamentalist, bölücü, yıkıcı örgütlerin tasfiyesine dair anahtar bir belge olma amaç ve

temennisi de Reaksiyon belgesinin sekizinci sayfasında vurgulanmıştır. Panzehir belgesi,

Etnik ve bölücü unsurlar olarak nitelendirilen Terör grupları için Ergenekon ve Reaksiyon

belgeleri dayanak ve referans yapılarak 1 Mayıs 2000 tarihinde hazırlanmıştır.
Kapak dâhil 15 sayfadan oluşan bu belge Veli Küçük, Ümit Oğuztan, Adil Serdar Saçan.

Ahmet Tuncay Özkan, Mehmet Şener Eruygur, Ufuk Akkaya, Mehmet Deniz Yıldırım ve

Hasan Atilla Uğur'dan ele geçirilmiştir.
"Panzehir" belgesinin "İçindekiler" bölümüne sekiz başlık yazıldığı halde, belge metnine

"PKK fınans kaynaklarını elde edilmesi", "Yayın organlarının denetimi" şeklinde iki

başlık daha ilave edilmiştir.
Amaç ve Kapsam başlıklı bölümde. Reaksiyon belgesinde "Etnik/ fundamentalist/

bölücü/yıkıcı" unsurlar olarak ifade edilenlerden "Etnik/bölücü" tabir edilenler için

hazırlanan "Panzehir" belgesinin bu bölümünde, Kürt halkının Osmanlı İmparatorluğu ve

Türkiye Cumhuriyetine ihanet etmedikleri, Osmanlı İmparatorluğunun çöküş döneminde

dahi bağımsız bir devlet kurma girişiminde bulunmadıkları, Dünya emperyalizmine karşı

kurtuluş savaşında, Kıbrıs Barış Harekâtında Türk ve Kürdün birlikte savaştığı, bu nedenle

Türk Ulusu karşısında yenilgiye uğrayan emperyalizmin fikir düzleminde yeni bir savaş

açarak etnik ayrılıkçılığı sözde "Halkların özgürlüğü" ifadesi ile yürüttüğü belirtilmiştir.


213/2271
Bölümün ilk cümlesinde, Kürtlerin tarihi durumlarını uzun uzadıya açıklamanın gereksiz

olduğu, "Panzehir'* belgesindeki amacın etnik/bölücü uluslar arası operasyon planlarının

tümünün tasfiyesine olanak sağlayıcı bir panzehir teorisinin üretimi ve pratik çözüm

uygulamalarının gösterilmesi olduğu vurgulanmıştır.


Emperyalizmin Etnik/Ayrılıkçı Terör Savaşı başlıklı bölümde, "Emperyalist güçlerce

yıllarca inatçı ve sinsi uğraşlar sonucu geliştirilen etnik ayrılıkçı "teoriler" uygulamaya

konmuş ve PKK Terör Örgütünün oluşumu sağlanmış, kanlı cinayetler giderek kanlı

baskınlara ve toplu katliamlara dönüştürülerek, düzenli ve sistematik terör faaliyetleri

sonucu, güvenlik güçlerinin karşısında etkin direnç gösterileri yapabilecek düzeye erişen

bir Kürt Hareketi sahneye konmuştur" değerlendirmesi yapılmıştır.


Kemalist devrimin Kürt realitesini reddetmediği belirtilmiş, bunun yanında Devletin en üst

makamının "Biz Kürt realitesini tanıdık" sözü eleştirilmiştir. Etnik/bölücü/terör olgusunun,

düzenlenen uluslararası operasyondan başka bir şey olmadığı ve bu çalışma ile

amaçlananın, bu olgunun tasfiyesi ve oluşturduğu sorunların ortadan kaldırılabilmesi

olduğu belirtilerek, emperyalist güçlerin Türkiye'yi parçalama amaçlarında başarılı

olabilmek, Ulusal Devleti ortadan kaldırmak için federatif model önerdikleri ve

Demokratik Cumhuriyet programı, İkinci cumhuriyet. Başkanlık, Yarı başkanlık gibi

söylemlerin arkasına gizlendikleri ifade edilmiştir.


Kuzey Irak ve Kukla Kürt Devleti başlıklı bölümde, Emperyalist güçlerin 21. Yüzyılda

Türkiye Cumhuriyeti'ni parçalama konusunda uzlaştıkları. ABD, AB, Rusya'nın

Türkiye'de sahnelenen etnik ayrılıkçı program sürecine destek verdikleri belirtilmiştir.

Kuzey Irak topraklarında kukla bir Kürt devletinin Avrasya bölgesinin yer altı

kaynaklarının ele geçirilmesinde köprü vazifesi göreceği, Türkiye'nin bu köprünün

oluşumuna engel olarak görüldüğü, bu nedenle Türkiye'nin etnik ayrılıkçılık kozu ile

parçalanmak istendiği, böylece güçlü Türkiye ile Kemalist ideolojinin Avrasya ülkeleri

üzerindeki direnişçi etkisinin ortadan kaldırılmak istendiği, emperyalizmin müşterek işgal

çıkartmalarının tarihte yalnızca Kemalizm'e yenik düştüğü vurgulanmıştır. Ergenekon

belgesinin amaç başlıklı bölümünün ikinci paragrafında aynı vurgunun yapıldığı

görülmektedir.
Demokratik Cumhuriyet Programı başlıklı bölümde ; Türkiye'yi, parçala ve böl taktiği ile

parçalamaya çalışan emperyalist güçlerin ilk hedeflerinin Türk Kültürü olduğu, süreç

içinde demokratik sivil toplum örgütlerinin (dernek-vakıf- sendika) emperyalizmin ülke

içersindeki istihbarat, provakasyon ve terör bürolarına dönüştürülerek kullanıldığı, bu

çalışmaların merkezinin Washington olduğu. ABD'de CIA'e bağlı dört bin kişinin siyasi

gelişmeler ile ilgili senaryo kurguları ürettiği, Pentagon'a bağlı siyasi ve askeri

teorisyenlerin fikir ürettiği, ayrıca stratejik düşünce üretim kuruluşlarına araştırma

geliştirme projeleri ve analizler hazırlattırıldığı. bunun için milyar dolarlar harcandığı,

buna karşı mücadelenin hükümetin alacağı kararlarla mümkün olacağının sanılmasının

gaflet olacağı, giderek kirlenen siyasetçiler ile böyle bir savaşın kazanılmasını düşünmenin

akıl dışı olduğu, siyasi mekanizmanın iktidar ihtirasıyla hareket ettiği, bunlara ülkenin

çıkarlarının korunmasının emanet edilemeyeceği, emanet edilirse çözüm görünümünün

altında ihanet edileceği ve Türkiye'nin parçalanacağı belirtilmiştir. Bu bölümdeki

"Bugünün siyasi kadroları ile onların eteklerine sıkıca yapışarak varlıklarını korumaya

çalışan bürokratlar ülkeyi bir gecede çıkartacakları kararlar ile satmaya hazır olduklarını

her dönemde kanıtlamışlardır" ifadesinin, diğer örgüt belgelerinde de aynısı ile veya


214/2271
benzer şekilde yer aldığı görülmektedir. Belgelerde, Türk Milletinin özgür iradesiyle

seçilen siyasi kadroların daima çözümsüzlük ve sorunların baş sorumlusu olarak

gösterilmesi, çözüm önerilerinde de daima devre dışı bırakılması dikkat çekmektedir. Bu

husus, Ergenekon Terör Örgütünün kendi mensupları dışındaki siyaset ve bürokrasi

kadrolarına bakışını da göstermektedir.
"Bu nedenle milli egemenlik ve ulusal çıkarların korunması halkın kendisine emanet

edilebilmiş ise de -ki; Atatürk bunu yaparak kurtuluş savaşı zaferini tarihe yazdırmıştır-

siyasi kadrolar ve bürokratlar ile teknokratlara emanet edilemeyecek kadar önemli ve

kutsaldır. Bunun içindir ki, bu kutsal emanetin korunması ve kollanması görevi Türk

Silahlı Kuvvetleri ile Türk gençliğine emanet edilmiştir'* denilmiştir. Burada belirtilen

görevi kendi amaçlarına göre TSK'nin devlet idaresine el koyması olarak yorumlayan

Ergenekon Terör Örgütü mensubu bazı sivillerin, değişik yerlerdeki konuşmaları,

yayınları, "Ordu göreve'" pankartları açılan gösteriler tertip etmeleri ile TSK mensuplarını

devlet idaresine el koymak için tahrik etmeye çalıştıkları iddianamelerde anlatılmıştır.

Aynı şekilde bugün adli soruşturma veya Meclis araştırmasına konu olan bazı yakın tarih

olaylarında, bu belgede belirtildiği gibi kendilerine düşen görevi devlet idaresine el koyma

şeklinde anlayan ve bu görevi ifa ettiklerini iddia eden bazı TSK mensupları da, birçok kez

devlet idaresine el koymuş veya buna teşebbüs etmişlerdir.
Kürt Ayrılıkçılığı Üzerinde İktidar Hesapları başlıklı bölümde, "Sözde ulusal çıkarlar,

ulusal barış ve Türk - Kürt kardeşliğinin yeniden tesis edilmesi, iç barış ve huzurun

sağlanması adına hareket eden siyasi kadroların asıl amaçlarının oy avcılığı olduğu, bu

amaç doğrultusunda üretilen politikaların çok sakıncalı olduğu, sonuç olarak; siyasi

kadroların PKK Terör Örgütü ile diyalog içinde oldukları ve uzlaşma arayışlarına

yöneldiklerinin gözlemlendiği" belirtilmiştir.


Abdullah Öcalan Faktörü başlıklı bölümde, Abdullah Öcalan'ın medya aracılığı ile mesaj

iletmesine imkân verilmesi yerine, yazılı mesajlarının güvenilir kuryeler aracılığı ile

iletiminin sağlanmasının çok daha akılcı bir yöntem olacağı. Abdullah Öcalan faktörünün

iyi ve verimli bir biçimde değerlendirilemediği. Abdullah Öcalan'ın tutukluluk sürecinden

yararlanılması ve PKK Başkanlık Konseyi kadrolarının süratle tasfiye edilerek yerlerinin

elde edilmesi, böylece PKK'nın ABD ve AB üyelerinin kontrol ve hamiliğinden

kurtarılarak doğrudan Türkiye Cumhuriyeti'ne bağlanmasının sağlanması gerektiği, bunu

Abdullah Öcalan'ın gerçekleştirebileceği, Abdullah Öcalan'ın kendisini halen PKK'nın

vazgeçilmez tek lideri olarak gördüğü, aynı duygu ve düşüncenin PKK ve HADEP tabanı

için de geçerli olduğu. Abdullah Öcalan'ın PKK Başkanlık Konseyini tasfiye ederek

yerlerine önereceği yeni isimlerin görev almasını sağlayabileceği belirtilmiş ve "Abdullah

Öcalan, henüz emekli olmamıştır. Ve emekliliğe de kendisini hazır hissetmemektedir"

ifadeleri kullanılarak "Burada ifade edilen önemli faktörlerden mutlaka yararlanılması

gereği vardır" değerlendirmesi yapılmıştır. Bu ifadelerdeki vahim nitelikteki

değerlendirme ve hedefler, ülkemizin PKK Terörü ile içine düşürüldüğü durumun

anlaşılması ve Ergenekon Terör Örgütünün bu konudaki stratejisini ortaya koyması

bakımından önemli görülmüştür.
CHP'nin PKK'laştırılması başlıklı bölümde, Türkiye'nin PKK'nın CHP'lileştirilmesi

girişiminde bulunmadığı, fakat Pentagon merkezli AB destekli uzmanların CHP'yi

PKK'lılaştırmayı akıl edebildikleri belirtilmiştir.
215/2271
"OPERASYON" başlıklı bölümde. "Abdullah Öcalan'ın yargı süreci içinde

gerçekleşebilecek olan bu operasyonun temel hareket noktasının. PKK yönetim

kadrolarının başarısızlık nedeniyle tasfiye edilerek, yerlerine Türk Silahlı Kuvvetleri

mensuplarından seçilecek olan genç, donanımlı ve uygun subayların atanmasından ibaret

olduğu, böylece Pentagon merkezli AB destekli PKK terör örgütünün tümüyle dış güç

odaklarının kontrol ve yönetiminden arındırılmış olacağı" değerlendirmesi yapılmıştır.

Burada Ergenekon Terör Örgütünün. PKK Yönetim kadrolarının tasfiye edilmesi ve örgüt

mensuplarının PKK Yönetim kadrolarına getirilmesi stratejisi ortaya konmaktadır. TSK

mensuplarından seçilecek subaylar cümlesinin Ergenekon Terör Örgütünün TSK içindeki

mensuplarını ifade ettiği anlaşılmaktadır. Belgede, "Aynı uygulamanın HADEP kadroları

içinde gerçekleştirilmesi gerektiği". "PKK uzantısı HADEP'in TBMM'ye Türk Silahlı

Kuvvetleri eliyle girmesinde fayda olduğu". "Böylece etnik ayrılıkçı girişimlerin yenilgiye

uğrayacağı" ifade edilmiş ve son olarak "Kurtuluş savaşının Kürt politikaları Türkiye'nin

Türkü ve Kürdüyle üzerinde birleşeceği ortak örgütleneceği tek programdır" denilmiştir.

Bu son cümlenin "İşçi Partisinin Türk ve Kürdü Birlikte Örgütleme Tasarımı, Analiz"

isimli örgüt belgesinin başlığıyla benzer olması dikkat çekmektedir.


PKK Finans Kaynaklarının Elde Edilmesi başlıklı bölümde, "Yukarıda belirtilen operasyon

ile PKK ve siyasal uzantısı HADEP'in ekonomik varlıklarının hareketi ve finans

kaynaklarını denetiminin elde edileceği ve ekonomik gücünü yitireceği" ifade edilmiştir.

PKK Terör Örgütünün finans kaynaklarının uyuşturucu ticareti, sınır kaçakçılığı, örgüt

adına sözde vergilendirme adı altında alınan haraçlar olduğu dikkate alındığında, bunların

örgüt adına ele geçirilmesi amacının vahameti ortaya çıkmaktadır. Etnik/Bölücü Terör

gerçek olarak yok edilmek isteniyor ise, PKK Terör Örgütünün finans kaynaklarının

kurutulmasının hedeflenmesi gerekir iken, bunun yerine bu kaynakların "elde edilmesinin"

amaçlanması, Ergenekon Terör Örgütünün PKK Terör Örgütünün yok edilmesi yerine,

kendi kontrolü altında tutmayı hedeflediğini göstermektedir.


Yayın Organlarının Denetimi başlıklı bölümde, "Operasyon sonucunda etnik ayrılıkçı Kürt

hareketinin yayın organlarının kontrolünün ele geçirileceği ve böylece Pentagon

talimatlarına uygun yayın politikası yürütülemeyeceği" belirtilmiştir. Bu şekilde,

Ergenekon Terör Örgütünün medya ile ilgili Ulusal Medya 2001, Televizyon Analiz Dergi,

Kanal 6 Analiz, Ulusal Medya 2010 gibi örgüt belgelerinde ifade edilen "Kendi medyasını

oluşturma" amacı yanında, yasadışı örgütlerin yayınlarına da hâkim olmak ve kendi

amaçları doğrultusunda kullanmak prensibi ortaya konmuştur. Çünkü Ergenekon Terör

Örgütü için medya, Ergenekon belgesinin politikalar başlıklı bölümünde belirtilen kara

propagandanın en etkili aracıdır. Ergenekon belgesinin genel değerlendirme başlıklı

bölümünde, örgütün bu aracı en etkin şekilde "28 Şubat süreci" tabir edilen dönemde

kullandığı vurgulanmıştır.
c)OCTOBUS MAFİA İSTANBUL/ EYLÜL 2000
Mafıa belgesi, Ergenekon belgesinin "İllegal işler" başlıklı bölümündeki "Uyuşturucu

ticareti ve silah kaçakçılığının gizlilik kurallarına uyularak denetime alınması", "Spekülatif

kaynakların yaratılması" başlıklı bölümündeki "Gecekondu mafyasının faaliyet alanına

örgüt adına girilmesi" ve Lobi belgesinin "Hedef başlıklı bölümündeki "Mafıa

gruplarının tümüyle yeniden gözden geçirilmesi, deneyimli mevcut grupların karşısına yeni

ve güçlü bir grup oluşturularak denetim ve kontrol altına alınmasının sağlanması"


216/2271
hedeflerine ulaşmak amacıyla, mafıa tarihinin ve Türkiye'de mafianın reorganizasyonu

gerekçelerinin anlatıldığı örgüt belgesidir.


Mafıa belgesinin dördüncü sayfasındaki "Bu çalışma ulusal ve uluslararası entrika

labirentlerinde çıkarları doğrultusunda diledikleri gibi at koşturan narko/ekonomi/politik

prensiplere sırtını yaslamış, kamuoyunda mafıa tanımlaması ile anılan state organized

erime (devletçe örgütlenmiş) güç odaklarının re/organizasyonu için hazırlanmıştır"

ifadeleriyle belgenin hazırlanış amacı açıklanmıştır.
Mafıa belgesinin 29. sayfasındaki "Bu çalışmanın amacı ve sınırları içeriği ile sınırlı

tutulmuştur. Mevcut mafıamın tasfiyesi ve yeni mafıa kadrolarının oluşturulması için ise;

bir başka çalışmaya ihtiyaç vardır" ifadelerinden. Reaksiyon belgesinin etnik ve bölücü

teröre dair genel değerlendirmeleri içermesi, buna dayanılarak hazırlanan Panzehir

belgesinin operasyonel ayrıntıları içermesinde olduğu gibi, Mafıa belgesinin genel

değerlendirmelerden ibaret olduğu, operasyonel ayrıntıların başka bir çalışmaya bırakıldığı

görülmektedir.
Mafıa belgesinin yirmi yedinci Sayfasındaki "Şu halde öncelikle yapılması gereken, bir

zamanlar Pentagon'un yaptığı gibi Türk Genelkurmayımın denetiminde yepyeni bir mafıa

örgütlenmesinin gerçekleştirilmesidir", yirmi sekizinci sayfasındaki "Türkiye'de

mafia'nın yeniden yapılandırılabilmesi mutlaka 'askeri" bir girişim olarak ele alınmalıdır",

yirmi dokuzuncu sayfasındaki "Türkiye'de yapılması gerekli ve zorunlu olan doğrudan

Genelkurmay'a bağlı 'sivil' bir kurul tarafından oluşturulacak Mafıa yapılanmasıdır"

cümlelerinin Ergenekon Terör Örgütünün TSK içindeki mensuplarını ifade ettiği

anlaşılmaktadır. Yeni mafıa yapılanmasının Ergenekon Terör Örgütünün TSK'ne sızmış

mensuplarının denetimindeki üç kişilik sivil bir kurula bağlanmasının planlandığı

görülmektedir. ABD mafyasının Pentagon'la ilişkilerinden bahisle bu yapılanma modelinin

tercih edildiği belgede uzun uzadı ya anlatılmaktadır.
Kapak dâhil 30 sayfadan oluşan bu belge Veli Küçük, Mehmet Zekeriya Öztürk, Ümit

Oğuztan, Adil Serdar Saçan, Ahmet Tuncay Özkan, Ufuk Akkaya ve Mehmet Deniz

Yıldırım'dan ele geçirilmiştir. Mehmet Zekeriya Öztürk'ten ele geçen belgede, belgenin

dördüncü sayfasındaki "saygılarımızla," ibaresinin bulunmadığı, "İstanbul/Eylül.2000"

ibaresinin ise sağ alt köşe yerine sol alt köşede yer aldığı ve bazı satırlarının altlarının

çizilerek işaretler konulduğu görülmektedir. Belgenin tamamında mafya kelimesi mafıa

şeklinde ve büyük harflerle (MAFİA) yazılmıştır.
Sunuş bölümü, diğer örgüt belgeleri gibi "saygılarımızla," kelimesi ile bitirilmiş, kelimenin

altına "İstanbul/Eylül.2000" tarihi eklenmiştir. Belgenin üslubu, yazım tekniği ve tasarımı

diğer örgüt belgeleriyle aynıdır.
Mafıa belgesinin on altıncı sayfasındaki "Bugün Türkiye Cumhuriyeti mevcut rejimi ve

Kemalist ideoloji etnik ve fundamentalist terör örgütleriyle çepeçevre sarmalanmış ise;

bunun nedenleri arasında Türk Mafıa yapılaşmasının faktörü önemli bir yer işgal eder"

ifadeleriyle mafya, fundamentalist ve etnik terör örgütlerinin varlığının önemli

nedenlerinden birisi olarak gösterilmiştir. Ayrıca Mafıa belgesinin on üçüncü sayfasında

"Mafianın değişmez taktiklerinden birisi de yıkıcı olmaktır" ifadeleriyle mafianın yıkıcı bir

unsur olduğu vurgulanmıştır.
217/2271
Sunuş başlıklı bölümde, "Organize suçların yapısına bakıldığında, kriminolojik tanımlama

ile State organized crime yani devletçe örgütlenmiş suç örgütleri olarak anılması

gerektiği", "Türk mafiasına bakıldığında da sistemin aynı olduğu göze çarpmaktadır. Bu

grup bünyesine aldığı aşırı sağ ile sol grupların kadroları ve devletin merkezinde yer alan

yöneticiler ile çok daha karmaşık bir tablo sergilediği" , "Türkiye Cumhuriyetimin

gelişmiş ülkeler karşısındaki konumunu güçlendirebilmek, halkın taleplerini

karşılayabilmek, gelişmiş bir sanayi oluşturabilmek ve daha başkaca pek çok

gereksinimlerini karşılayabilmek için, kaçınılması olanaksız 'zorunluluklar' gereği olarak

'narko/ekonomi'nin politikasını oluşturmak durumunda kaldığı gerçeği görmezden

gelinemeyeceği.", "Türkiye Cumhuriyetimin en önemli sorununun mafıa oluşumlarının

kökünün kazınması olmadığı. Türkiye'nin emperyalizm karşısında entrika savaşlarının

galibi olmak zorunda olduğu", "Bunun realist bir sorun olduğu, bu realist sorunun realist

cevabının ortaya konması, oluşan teorilerin gerçeğe dönüşümünün sağlanabilmesi

amacıyla "Mafıa tanımlaması ile anılan State organized crime (devletçe örgütlenmiş) güç

odaklarının re/organizasyonu (yeniden yapılandırılması) için bu çalışmanın hazırlandığı"

belirtilmiştir. Son paragrafta bunun "Mevcut tüm mafıa (narko/ekonomi/politik)

oluşumlarının teker teker ele alınması, deneyimli mafıa grup ve liderlerinin entrika

oyunlarıyla tasfiye edilmesi, tasfiye edilinceye kadar onlardan azami ölçüde yararlanılması

ve 21.Yüzyıla uygun bir biçimde yeniden yapılandırılarak şifrelendirilmesi" ile

yapılabileceği ifade edilerek "saygılarımızla." ifadesiyle bu bölüm bitirilmiştir. Bu

bölümün sekizinci paragrafındaki "Emperyalizme karşı parlak zafer kazanan tek ülke

olan... Türkiye Cumhuriyeti" ifadesi Reaksiyon ve diğer örgüt belgelerinde aynen yer

almaktadır.
Bu bölümdeki "Türkiye Cumhuriyetimin en önemli sorunu mafıa oluşumlarının kökünün

kazınabilmesi değildir. Türkiye Cumhuriyetimin en önemli sorunu emperyalizm karşısında

'Kurtuluş Savaşı' ile başlattığı ve halen sürmekte olan 'savaş'ın üstesinden

gelebilmektedir. Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün meydan savaşları ile uluslararası

antlaşma masalarında kazandığı parlak zaferlerin ardından; sinsi entrika savaşları ile sabırlı

inat ve sonsuz bir ihtirasla galibiyet sağlama çabasındaki emperyalizm karşısında Türkiye;

entrika savaşlarının da galibi olmak zorundadır" ifadeleri ile mafyanın kökünün

kazınmasından değil, örgüt adına ele geçirilmesinden bahsedildiği görülmektedir.

Ergenekon Terör Örgütünün, bu çarpık anlayış ve hedefin örgüt içinde meşrulaştırılması

sorununu, konuyla pek ilgisi olmasa da Atatürk ve Kurtuluş savaşından verilen örneklerle

hallettiği görülmektedir.
Belgenin sonraki bölümlerinde Mafia'nın Özel Tarihi, Mafıa New York'ta başlıkları

altında Mafyanın tarihçesi anlatılmıştır.


Ezilmiş ve Horlanmış İnsanların Ortak Gücü: Mafıa!, başlıklı bölümde. Mafyayla ilgili

değerlendirmeler yapılmış ve "Kişisel çıkar sağlama yarışı içinde yer alan toplumun her

kesimi günün koşullarından ve Türkiye'nin bugün içinde bulunduğu karanlıktan

sorumludur. Suçludurlar. Haindirler. Türk ulusuna ihanet etmişlerdir" değerlendirmesi

yapılmıştır. "Türkiye'de demokrasinin ağza yüze bulaştırılmasıyla birlikte, devlet olgusu

zayıflamaya başlamıştır. Türkiye'de çoğulcu demokrasi ile birlikte Türk mafıası oluşmuş

ve gelişebilmiştir" denilmiştir.
Mafıa=Gladio başlıklı bölümde, Pentagon'un mafıa örgüt yapısını ve prensiplerini

çözümleyip reorganize ederek kendi mafıasını yarattığı, bundan da özellikle ikinci dünya


218/2271
savaşında siyasal, ekonomik, kültürel sayısız yararlar elde ettiği, Pentagon'un mafıadan

böylesine bir faydayı elde etmesinden sonra bu bilinçle komünizme karşı yürüttüğü savaşta

da NATO bünyesindeki ülkelerde GLADİO adlı kadrolaşma içine girdiği, Gladio

yapılanmasında mafıa örgüt yapısından ve kadrolarından yararlanıldığı, mafianın dünyanın

her yanında sınır tanımaksızın faaliyet gösterebildiği belirtilmiştir.
Yeni Dünya Düzeni başlıklı bölümde, "Türk mafianın çökertilmesi, yok edilmesi yerine


Yüklə 31,9 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   29   30   31   32   33   34   35   36   ...   335




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin