T. C. İStanbul cumhuriyet başsavciliği sayı : 2009/191 Esas no



Yüklə 31,9 Mb.
səhifə52/335
tarix17.08.2018
ölçüsü31,9 Mb.
#71833
1   ...   48   49   50   51   52   53   54   55   ...   335

burada yakalandığı belirtilmiştir.
Soruşturmaya İstanbul Cumhuriyet başsavcılığınca (CMK.nun 250.Maddesiyle Yetkili

Bölümü) devam edilmiş, nöbetçi Cumhuriyet savcısı Selim Berna Altay'ın yazılı emri ile

Mehmet Demirtaş, Ali Yiğit ve Oktay Yıldırım'a ait ikamet adreslerinde arama yapılmıştır.

Arama işlemlerinin onaya sunulduğu Mahkeme, aramaların onaylanmasına, ele geçen

malzemelere el konulmasına ve üzerlerinde inceleme yapılmasına karar vermiştir.
Bu aşamadan sonra Mehmet Demirtaş, Ali Yiğit ve Oktay Yıldırım dosya Cumhuriyet

savcısı Zekeriya Öz'ün kararı ile gözaltına alınmışlardır.TEM Şube Müdürlüğünde

gözaltında tutulan Mehmet Demirtaş, Ali Yiğit ve Oktay Yıldırmadan alınan parmak izleri

Olay Yeri İnceleme ve Kimlik Tespit Şube Müdürlüğüne gönderilmiştir.


340 / 2271
Olay Yeri İnceleme ve Kimlik Tespit Şube Müdürlüğünce, İl Emniyet Müdür

Yardımcısının imzası ile Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne gönderilen iç yazışmada.

13.6.2007 tarihinde gönderilen materyallerden elde edilen 2 adet avuç izi ve 8 adet

parmak izinin de mukayeseye elverişli. 20 adet parmak izinin ise mukayeseye

elverişsiznitelikte olduğunun tespit edildiği,
Mukayeseye elverişli avuç izleri ile 13.6.2007 tarihinde şüpheli olarak on parmak basım

izleri gönderilen Mehmet Demirtaş, Ali Yiğit ve Oktay Yıldırım 'ın avuç izleri arasında,

yine Mehmet Demirtaş ve Ali Yiğit'in parmak izleri ile mukayeseye elverişli parmak izleri

arasında benzerlik görülmediği,


Sıra numarası 11 olan şeffaf bant yapışkan yüzeyinden elde edilen 3 adet parmak izininise

Oktay Yıldırım 'ın sağ el işaret ve sol el işaret (2) parmak izlerinin aynısı olduğu, Oktay

Yıldırım 'ın sağ el işaret parmak izine ait ekspertiz raporu ve mukayese tablosu

hazırlandığı,


Getirilen diğer materyaller üzerindeki incelemenin devam ettiği, sonuçlandığında ayrıca

bilgi ven'/eceğ/belirtilmiştir.


Olay Yeri İnceleme ve Kimlik Tespit Şube Müdürlüğü Otomatik Parmak İzi İşlemleri Büro

Amirliğinin ekspertiz raporunda da. Bomba İmha ve İnceleme Şube Müdürlüğünün

13.6.2007 gün ve B.05.1.EGM.4.34.00.34.03(500)-17 sayılı yazısı ile gönderilen

materyallerden sıra numarası 11 olan şeffaf bant yapışkan yüzeyinden tespit edilen parmak

izi ile, TEM Şube Müdürlüğünün 13.6.2007 gün ve B.05.1.EGM.4.34.00.14.10.9246 sayılı

yazısı ile gönderilen Oktay Yıldırım 'ın on parmak basım izi formu karşılaştırmasında,

şeffaf bant yapışkan yüzeyinden elde edilen parmak izinin Oktay Yıldırım 'ın sağ el işaret

parmak izinin aynısı olduğunun tespit edildiği belirtilmiştir.


Cumhuriyet savcısının yazılı emri ve Mahkeme kararları ile Oktay Yıldırım'ın çalıştığı

Beşiktaş'ta bulunan Reina Eğlence Merkezindeki çalışma odasında,Mehmet Demirtaş'ın

çalıştığı belirtilen Beykoz'daki Fatih Ticaret ve Ümraniye'deki Özdem Petroladlı

işyerlerinde arama yapılmıştır. Yine Mahkemeden Mehmet Demirtaş, Ali Yiğit ve Oktay

Yıldırım'ın tespit edilen telefon ve elektronik posta adresi gibi iletişim araçlarında

inceleme yapılmasına,aramada bulunan el bombalarına el konulmasına, kiriminal yönden

incelenmelerine, inceleme sonucu rapor tanzim edildikten sonra imha edilmesine dair

kararlar alınmıştır.


Ali Yiğit, benzer olan Emniyet ve Cumhuriyet savcılığı ifadeleri ile sorgusunda, Babası

Şevki Yiğit 'in evin çatısında tesadüfen el bombası sandığı görerek kendisine söylediğini, ev

sahibi olan dayısı Mehmet Demirtaş 'ın bundan sonra kendisine "Çatıda askeri bir sandık

içinde el bombaları var, bu malzemelere bir şey olursa başınız belaya girer, kurtaramayız,

kimseye bu konudan bahsetme seni de alırlar, bu evde sen oturuyorsun" diyerek

bombaların 1,5 yıl kadar önce Oktay Yıldırım tarafından getirildiğini söylediğini, korktuğu

için ihbarda bulunamadığını, ancak bu sebeple evden taşındığını, ihbarı da babasının

yapmış olabileceğini söyleyerek, askerliğinde Mehmet Demirtaş'ın komutanı olduğu

söylenen Oktay Yıldırım 'ı bir dönem kendisinin de çalıştığı Mehmet Demirtaş 'a ait LPG

istasyonuna gelişlerinde tanıdığını, sonrasında Mehmet Demirtaş 'a ait ancak kendisinin

işlettiği manava zaman zaman Oktay Yıldırım ve Mahmut Öztürk 'ün Mehmet Demirtaş 'ı

görmeye geldiklerini, bu kişilerin manavda kendisine duyurmamaya çalışarak gizli


341 /2271
konuşmalar yaptıklarını, Oktay Yıldırım 'ın manavda olduğu bir tarihte sonradan adını

öğrendiği Muzaffer Tekin 'in siyah renkli bir Mercedes ile manavın önüne gelip durduğunu,

dikkatlice manava bakmasından sonra uzaklaştığını, arkasından Oktay Yıldırım 'ın

manavdan ayrılıp bir süre sonra Mahmut Öztürk ile birlikte sarı renkli Opel Corsa ile

manava geldiğini, Danıştay saldırısında isimleri geçen bu kişileri televizyonda görerek

Mehmet Demirtaş 'a sorduğunu, onun da kendisine bu kişilerin devlet için çalıştıklarını,

devletin her yerinde adamları olduğunu, bu yolla bilgi aldıkları için Muzaffer Tekin 'in

Çavuşbaşı'ndaki evinde arama yapıldığı halde silahların bulunamadığını söylediğini beyan

etmiştir.
İstanbul Cumhuriyet başsavcılığının yazısı ile TEM Şube Müdürlüğüne. Ali Yiğit 'in ifadesi

içeriğine göre, Murat Yiğit, Şevki Yiğit ve Osman Demirtaş 'ın ifadelerinin alınması, yine

Ali Yiğit'in ifadesinde geçen Muzaffer Tekin ve Mahmut Öztürk'ün Danıştay saldırısı

olayında gözaltına alındıkları ve kendilerinden birtakım belgeler ele geçtiği

belirtildiğinden, Ankara Emniyet Müdürlüğünden bu konudaki evrakın temini ve

gerektiğinde gözaltındaki şüphelilere sorularak irtibatlarının araştırılması, aramada ele

geçen el bombaların, olay yerinin video ve fotoğraf kayıtlarının alınması, bombalarla

ilgili raporların temini, Oktay Yıldırım 'ın kurucu üyesi olduğu belirtilen Kuvva-i Milliye

Derneğinin merkez ve şubelerinin adreslerinin tespit edilerek arama kararı alınmak üzere

bildirilmesi ve ele geçen delillere göre örgütün yapısının ortaya çıkartılması talimatı

verilmiştir.
İhbar eden Şevki Yiğit suçu bildirmeme iddiası nedeni ile şüpheli sıfatı ile alınan

ifadesinde.

Yiğit 'in yanında geçici olarak kalmakta iken tahta aramak için çatıya çıktığında sandık

içinde bombaları gördüğünü, Ali Yiğit 'e sorduğunda "Bombalar dayımın komut anınındır,

fazla karıştırma" dediğini, manav dükkânı kapanınca Trabzon'a döndüğünü, ilk etapta

oğlunun başına da bir iş gelir düşüncesi ile ihbarda bulunmadığını, ancak maddi durumu

iyi olmayan oğlunun kandırılıp bir olayda kullanılabileceği endişesi ile ihbarda

bulunduğunu, daha sonra basında yer alması nedeni ile Ali Yiğit 'in bombaların sahibi

olarak bahsettiği komutanın Mehmet Demirtaş'ın gaz istasyonuna gelip giderken gördüğü

Oktay Yıldırım olduğunu anladığını söylemiştir.


Murat Yiğit evindeki aramada bulunan silah ile ilgili olarak Emniyette alınan

ifades'mde,Bombaların bulunduğu evin dayısı Mehmet Demirtaş'ın kayınpederine ait

olduğunu, kardeşi Ali Yiğit'in burada kiracı olarak oturduğunu, aramada bulunan el

bombalarının kime ait olduğu ve ihbarı kimin yaptığı konusunda bilgisi olmadığını, olayla

ilgili olarak kendisinin evinde yapılan aramada bulunan 7.65 mm. Çapındaki Walter

marka silahı açık kimliğini bilmediği birisinden aldığını ve hırsızlardan korunmak için

evinde bulundurduğunu, ismi geçen kişilerden Oktay Yıldırım ve Mahmut Öztürk'ü, önceki

tarihte çalıştığı DEMA isimli oto gaz istasyonuna gelip gittiklerinden dolayı gördüğünü,

Mahmut Öztürk 'ün buraya eski kasa Mercedes marka aracı ile geldiğini, Muzaffer Tekin 'i

ise tanımadığını beyan etmiştir.


Mehmet Demirtaş Emniyet ifadesinde. Bombaların bulunduğu evin eşi Figen Demirtaş 'ın

dedesine ait olduğunu, kendisinin geçmişte iki-üç yıl kadar burada oturduğunu, iki yıldan

fazla bir zaman önce de taşındığını, buranın kiraya verilmesi gibi işleri ile genel olarak

kendisinin ilgilendiğini, kendisi taşındıktan sonra bir müddet boş duran evde daha sonra


342/2271
f
yeğeni Ali Yiğit 'in bir buçuk iki yıl oturduğunu, bir ay önce de boşalttığını, bundan sonra

evin boş kaldığını,


Ali Yiğit'e manav dükkânı açtığının doğru olduğunu, Ali Yiğit'in ifadesinde kendisi

hakkındaki söylediklerini ise kabul etmediğini, Ali Yiğit'in babası Şevki Yiğit ile ailevi

husumetleri olduğunu, bir başkasının yönlendirmesi sonucu hakkında bu şekilde ifade

vermiş olabileceğini,


Oktay Yıldırım 'ın askerde iken komutanı olduğunu, evindeki aramada Oktay Yıldırım ile

birlikte görüldüğü fotoğrafın askerlik döneminde çekildiğini, 1995 yılında terhis olduktan

iki yıl kadar sonra Oktay Yıldırım ile İstanbul'da tesadüfen karşılaştıklarını, bundan sonra

ayda ya da iki ayda bir olmak üzere sohbet etmek için görüştüklerini, beyan etmiş,


Kendisine aynısı ile "12.06.2007 tarihinde Trabzon İl Jandarma Komutanlığına yapılan

bir telefon ihbarı ile ilgili olarak yakalandınız ve yakalanmanıza konu olan yirmi yedi adet

el bombasını yakalandığınız esnada askerlik yaptığınız dönemde komutanınız olan

Astsubay Oktay Yıldırım 'ın bıraktığını beyan ettiniz ve bu beyanınıza istinaden Oktay

Yıldırım isimli şahısta yakalanmıştır. Neden bu şekilde bir beyanda bulundunuz? Bu konu

hakkında detaylı bilgi veriniz? " şeklinde yöneltilen soruyu ise aynısı ile "Ben bu soruya

susma hakkımı kullanacağım " şeklinde cevaplamıştır.
Emniyet ifadesine benzer olan Cumhuriyet savcılığı ifades'mdejlmniyetteki ifadesinin

doğru olduğunu beyan etmiş, Mahmut Öztürk ile tanışıklığı konusunda ise, Mahmut

Ûztürk'ün bazen manav dükkânına gelmekle birlikte kendisi ile samimi olmadıklarını,

adını daha çok basından duyduğunu ifade etmiştir.


Emniyet ve Cumhuriyet savcılığı ifadelerine benzer olan Hâkim önündeki sorgusunda,

Cumhuriyet savcılığı ifadesinin doğru olduğunu beyan etmiş, Ali Yiğit'in ifadesinde geçen

Kuvai Milliye konusu ile ilgili olarak da, kendisinin Kuvai Milliye hakkında bilgisi

olmadığını, Oktay Yıldırım ile sohbetlerinin konusunun sıradan olaylar olduğunu

söylemiştir.
Oktay Yıldırım benzer olan Emniyet ve Cumhuriyet savcılığı ifadeleri ile

sorgusundaAramada ele geçen el bombaları hakkında bilgisi olmadığını, kendisine "Olay

yerinden elde edilip, 13.6.2007 tarihinde Olay Yeri İnceleme ve Kimlik Tespit Şube

Müdürlüğü Parmak izi Laboratuar Büro Amirliğine gönderilen materyallerden olan şeffaf

bant yapışkan yüzeyinden elde edilen 3 adet parmak izinin, kendisinin sağ el işaret ve sol

el işaret (2) parmak izleri ile aynı olduğunun tespit edildiği ve bu durumun olay yeri

inceleme ve kimlik tespit şube müdürlüğünün 2007/1564 sayılı ekspertiz raporunda

belirtildiği" şeklinde sorulan parmak izleri konusunu ve kendisinin parmak izlerinin oraya

nasıl gittiğini bilmediğini,
İfadesinde kendisinden bahseden Ali Yiğit 1 tanımadığını, ancak geçmişte Mehmet

Demirtaş'ın LPG istasyonuna gidiyor olması sebebi ile onun kendisini görmüş

olabileceğini, yine Danıştay saldırısı sebebi ile gözaltına alınan Muzaffer Tekin'in

işyerindeki odasında yaptığı basın açıklamasının televizyonlarda yer alması sebebi ile

kendisini televizyonlarda da görmüş olabileceğini.
343 / 2271
Ali Yiğit 'in ifadelerinde geçen kişi ve konular ile ilgili olarak, Mahmut Öztürk'ûn geçmişte

aynı birlikte görev yaptıkları Astsubay arkadaşı olduğunu. Mehmet Demirtaş'ın da

geçmişte kendisinin emrinde askerlik yaptığını, tahminen 2003 yılında İstanbul 'da tesadüf

eseri karşılaştıktan sonra görüşmelerinin devam ettiğini, çok sık olmamakla birlikte

Mehmet Demirtaş'ın LPG istasyonuna ve Mehmet Demirtaş'ın ailesinin sahibi olduğu

manava gittiğini, Mehmet Demirtaş ile Mahmut Öztürk'ûn tanıştıklarını, sık olmamakla

birlikte kendisi, Mahmut Öztürk ve Mehmet Demirtaş 'ın ailece görüştüklerini, Muzaffer

Tekin'i 1998 yılında, geçmişte emrinde askerlik yaptığını öğrendiği Mahmut Öztürk

aracılığı ile tanıdığını, halen de samimi olarak görüştükleri sevdiği birisi olduğunu, bunun

dışında Ali Yiğit 'in ifadeleri hakkında bilgi sahibi olmadığını,


Evindeki aramada bulunan çelik yeleği yazılarından dolayı sürekli tehdit aldığı için satın

aldığını, birkaç kez de giydiğini, "Muzaffer Tekin, Korkut Eken ve Cem Ersever'in Harp

Okulunda Spor Öğretmeni olan Emekli Öğretmen Albay Münir Biberci'nin adı geçenler

hakkında haber servislerine verilmek üzere yazılmış 23.05.2006 tarihli iki sayfalık

mektubunu " okumak için Muzaffer Tekin 'den aldığını, aramada dijital eşyaları içerisinde

bulunan öz geçmiş raporlarının, kendisinin İstanbul İl Temsilcisi olduğu kuruluş

aşamasındaki Kuvvai Milliye Derneğine üye olmak isteyen kişilerden alındığını, bunun

dışındaki Lobi belgesi, Muzaffer Tekin hakkındaki power point sunusu gibi tüm belge ve

yazıları internetten indirdiğini, yazar olduğu ve Meltem televizyonunda program yaptığı

için bu tür belgeleri okuyucularının da gönderebildiğini, söylemiştir.


Mahkeme, sorguları ardından Mehmet Demirtaş, Ali Yiğit ve Oktay Yıldırım'ın

tutuklanmalarına karar vermiştir.Ali Yiğit'in ifadesini değiştirmesi için tehdit edildiği

iddiasına dair olaylar bu kişilerin Cezaevine alınmasından sonra gelişmekle birlikte,

aramada ele geçen bombalar ile doğrudan ilgili görüldüğünden aşağıda anlatılmıştır.


Cezaevi görevlilerinin tutanağında, Ali Yiğit'in elinde bir mektup olduğu ve bunun

Cumhuriyet savcılığına gönderilmesinin istendiği belirtilerek, bu mektubun Ali Yiğit'ten

talep edildiği, Ali Yiğit'in mektubun aslını vermesi halinde suç ortaklarının kendisine

baskı yapacaklarını ifade ettiği, bunun üzerine mektubun fotokosinin alındığı, aslının

kendisine iade edildiği belirtilmiştir. Ali Yiğit'ten alınan el yazısı mektup aynısı ile

aşağıdaki gibidir.


Nisan ayının 20 leriydi. İşten geldiğim bir akşam evimin önünde olan manav dükkânında

babam beni bir kenara alarak yukarıda emanetler var, onlara kesinlikle dokunma ve

kimseye söyleme dedi. Ayrıca evi en yakın zamanda boşalt ve boşattığın gün beni mutlaka

haberdar et dedi. Babam 2.3 gün sonra Trabzon 'a gitti. Bundan birkaç gün sonra çatıya

çıktım. Çatıda bir sandık buldum. Sandık bir poşete sarılmıştı. Poşeti elimle aralayıp

sandığın kapağını açtım. Bir sürü el bombası vardı. Birkaç tanesini çıkardım baktım.

Sonra korkup hepsini yerine koydum. 20-25 gün sonra evi boşattım. Bundan babamın

haberi oldu. Ama anahtar bendeydi. Evi boşattıktan 20-25 gün sonra evi polisler bastı.

Anahtar bendeydi. Kapıyı açtım. Evin içini aradılar. Sonra çatıya çıktılar. Ben baktığımda

üzerinde olan poşeti yırtıp altıktan sonra sandığı çıkarıp kapağı araladılar. Ve bizi bir

polis merkezine götürdüler. Oradan da Aksaray'daki polis merkezine götürdüler. Bir gece

kaldıktan sonra sabahleyin doktora gittik. Çıktıktan sonra beni Fındıkzade'de bir

lokantaya götürdüler. Çok açtım ve korkuyordum. Korkma sen artık devletin adamısın

sana kimse bir şey yapamaz. Sen sadece Oktay la Mehmet 'in adını ver, ifâdeni imzala

yeter, gerisini biz ayarladık dediler. Ben polise dedim ki birkaç tanesini elime alıp
344 / 2271
kurcaladım. Bir şey olur mu dedim. Polis de bana oğlum biz her şeyi ayarladık dedik ya

diye bağırdı. Sonra lokantadan çıkıp polis merkezine gittik. Sorgu odasına girdik. Burada

adını sadece polislerden duyduğum ve hiç tanımadığım Muzaffer Tekin 'i birçok

resimlerden tanır hale geldim. Bana Mahkemenin yakın olduğunu söyleyip ifade için beni

başka bir odaya getirdiler. Odada 4 polis vardı. Avukat gelmemişti. İfademde bana sadece

adım ve soyadım soruldu. İfadem hazırdı. Bilgisayardan 3-4 sayfa ifade çıktı. Bu arada

Avukat içeri girdi. İfadenin kaç sayfa olduğuna baktı. Tamam, imzalayabilirsin dedi.

Okumadan imzaladım. Sonra Avukat imzaladı. Ve sonra bana. sana biraz hava aldıralım

dediler ve beyaz Clio marka arabayla çıktık Yarım saat 45 dakika şehri dolaştık ve sonra

polis merkezine döndük. Ertesi gün öğlen beyaz bir minibüsle polis merkezinden ayrıldık

Ümraniye istikametine ilerledik. Bombaların bulunduğu evi tarif et dediler. Bende tarif

ettim. Arabayı evin 50 m. İlerisine park ettik. Sonra beni arabada bırakıp aracı terk

ettiler. Onlar eve doğru yürüyüp kapıyı açmaya çalıştılar. Açamayınca içlerinden biri

gelip beni yanlarına çağırdılar. Eve nasll giriyorsun dediler. Bende anahtarla dedim.

Anahtarları istediler. Bende açıldığı ilk günden beri orada çalışan ve yaşlı olan Burhan

amcadan anahtarları istedim ve polise verdim. Kapıyı açıp içeri girdiler. Beni içeri

sokmadılar. Yaklaşık 20-25 dakika boş olan benim eski evim içinde bir şeyler yaptılar. Ben

dışarıda olduğum için ne yaptıklarını görmedim. Ellerinde kamera ve fotoğraf makinesi

vardı. Sonra kapıya çıkıp çatıya nasıl çıkıyorsun sordular. Ben de çatıya her yerden

çıkılacağını söyledim. Arka bahçede merdiven var dedim. Arka bahçeye geçip polislerle

beraber çatıya çıktık. Onlar çatı arasına indi. Beni çatı arasına sokmadılar. Bu arada

çatının arka bahçe bölümüne bakan bölümünde bir kişinin girebileceği kadar bir boşluk

açılmıştı. Daha önceden hatta bombaların bulunduğu gün böyle bir şey yoktu. Beni çatıdan

indirdikten sonra 15-20 dakika Burhan amcayla yalnız kaldık. Buradan ayrılıp dayım olan

Mehmet Demirtaş 'ın yıkılmış olan ve şu anda başka bir işyeri olan arsaya gittik. Burada

su deposu gibi bir şeyler aradılar. Gösterdiğim yerlerden farklı yerlere baktılar ve sonra

tekrar polis merkezine döndük. Beni nezarete koyarken, bugün aramızda kalsın, sen

devletin adamısın unutma dediler. Ertesi gün Mahkemeye çıktık. Ben çok rahattım. Ama

Mahkeme sonunda 3 kişi tutuklandı. Ben de cezaevine gönderildim. Cezaevine

gönderildim. Cezaevinde bizi ihbar edenin babam olduğunu öğrendim. Ben bombaları ilk

gördüğümde babam zaten kaçak silah alıp sattığı için bunları da öyle yaptığını

düşünmüştüm. Fakat bu olayla ilgisi olmayan insanların üstüne neden yıkmış olduğumu

hala anlamış değilim. Oraya en çok babam girip çıkardı. Babam arka bahçedeki

merdivenden çıkıp indiğini büfeyi işleten Burhan amca da defalarca görmüştür. Şu anda

korkunç bir vicdan azabı çekiyorum. Çünkü hem kandırıldım ve polisin vaatlerine kandım.
Bugün 2007 yılı Haziran ayının 19.günü. Ben Şevki oğlu Trabzon ile Of ilçesi Eskipazar

Köyü nüfusuna kayıtlı 1984 Sürmene doğumlu Ali Yiğit. Yukarıdaki ifadeyi hiçbir baskı ve

cebir altında kalmadan, polis baskısından kurtulup Bayrampaşa Bl Üst bölümünde ve 16

nolu karantina hücresinde yazdığımı beyanla kabul ederim.


Ali Yiğit
Ali Yiğit Cezaevindeki tehdit olayı ile ilgili olarak şikâyetçi sıfatı ile ifadesi alınmıştır.

Benzer olan bu Cumhuriyet savcılığı ve Emniyet ifadelerinde,


Tutuklandıktan sonra konuldukları Bayrampaşa Cezaevinde bir süre Mehmet Demirtaş ve

Oktay Yıldırım ile aynı koğuşta kaldıklarını, burada Oktay Yıldırım'ın kendisini 'Bu

olaydan kurtulmanın tek bir yolu var, babanı yakacaksın ve bu olayı ben çözeceğim, sen
345 / 2271
sadece benim dediklerimi yap. eğer benim dediklerimi yapmazsan ailenden birilerini

öldürürüm yaşatmam, çocuğunu eşini babanı aileni düşünmüyor musun, bunları bana

bırakmazlar dışarıda olan arkadaşlarım onları hallederler" sözleri ile tehdit ettiğini ve

öğreteceği şekilde ifade vermesi halinde kendisine yüklü miktarda para vereceği vaadinde

bulunduğunu, Oktay Yıldırım 'ın kendisinin Mahkemede bu şekilde ifade vermesi için

yazdığı metnin kendisine yine Oktay Yıldırım'ın baskısı ile defalarca yazdırıldığını,

kendisinin bu arada mektubu Oktay Yıldırım 'dan habersiz olarak Cumhuriyet savcısına

gönderilmesi içen Cezaevi idaresine verdiğini,


Üç gün sonra aynı koğuşa önceden tanıdığı Mahmut Öztürk ile ilk defa gördüğü Muzaffer

Tekin 'in getirildiğini, Oktay Yıldırım 'ın Muzaffer Tekin 'i görür görmez "Komutanım,

komutanım her şeyi çözdüm, bu polis tarafından bana yapılan bir komplodur, gerçek suçlu

Ali Yiğit'in babası Şevki Yiğit'tir" dediğini, Muzaffer Tekin'in ve kendisine tehditle

yazdırılan bu metni okumaya başladığını, henüz bitirmeden " Oktay, Böyle bir saçmalık

olur mu, bu çocuğa yazdırdığın şeylere sen inanıyor musun da Mahkeme heyetinin,

hâkimin ve savcının inanmasını bekliyorsun" diyerek sayfaların tamamını okumadan

Oktay Yıldırım 'ın yüzüne fırlattığını ve "Ortada bir bomba bulunmuş, bu nasıl komplo

oluyor, bu bombalar bana ait olsaydı ben lafımın arkasında dururdum, bu kadar insanı

içeriye sürüklemezdim " dediğini, Oktay Yıldırım 'ın ise susarak tepki vermediğini, Mahmut

Öztürk'ün ise kendisine "Ali sen sadece doğruları anlat, yargıyı veya devleti kandırmaya

çalışma, bu yazdığın saçmalıklara inanmıyorum " dediğini.


Daha sonra ise Cezaevi idaresince Mehmet Demirtaş ve Oktay Yıldırım 'ın bir koğuşa,

Muzaffer Tekin ve Mahmut Öztürk 'ün başka bir koğuşa, kendisinin de yalnız olarak bir

diğer koğuşa konulduğunu, birkaç gün sonra da Tekirdağ F Tipi Cezaevine nakil

olduklarını, kendisinin 17.07.2007 tarihinde itiraz üzerine tahliye edildiğini ifade etmiş,


Aynı koğuşta bulundukları dönemde Oktay Yıldırım 'ın Mehmet Demirtaş 'a, el bombalarını

Şemdinli 'de görev yaptığı sırada birliğindeki mühimmat deposundan aldığını ve kendisini

tarafından eve konulduğunu anlattığına şahit olduğunu söyleyerek kendisini tehdit ettiğini

beyan ettiği Oktay Yıldırım'dan şikâyetçi olmuştur.


Cezaevi savcılığı aracılığı ile gönderilen mektup hakkındaki İstanbul Kriminal Polis

Laboratuvarı Müdürlüğümün ekspertiz raporunda, Ali Yiğit'in tutuklu bulunduğu

cezaevinden gönderdiği 3 sayfalık fotokopi vaziyetteki el yazması bu mektuptaki el yazısı

ile, Oktay Yıldırım, Mehmet Demirtaş ve Oktay Yıldırım 'dan daha önceden mukayese için

alınan el yazıları arasındaki mukayesede, söz konusu mektuptaki el yazılarının Mehmet

Demirtaş 'ın eli mahsulü olduğu kanaatine varılmıştır denilmiştir.


Ali Yiğit. Cezaevi idaresi aracılığı ile Cumhuriyet başsavcılığına gönderdiği el yazısı

dilekçede, 27.6.2007 tarihinde Cezaevi idaresince Avukatın geldi denilerek görüşe

çağrıldığını, karşısında kendi Avukatı yerine Mehmet Anıt isimli başka bir Avukatı

bulduğunu, Oktay Yıldırım tarafından gönderildiğini, kendisini savunmak ve hadisenin

Oktay Yıldırım 'a yapılan bir komplo olduğunu ortaya çıkartmak için geldiğini, bunun için

maddi veya manevi hiçbir şey talep etmeyeceğini söyleyen bu Avukatın, kendisinin

kullanıldığından bahsederek Savcılıkta 22.6.2007 tarihinde şikâyetçi sıfatı ile verdiği

ifadeyi geri çekmesi halinde bahasına, ailesine bir şey olmayacağına dair garanti

verdiğini, adlarının hiçbir yerde geçmeyeceğini söylediğini, şikâyetini geri alıp Oktay

Yıldırım lehine ifade vermesi halinde kendisini Oktay Yıldırım 'ın bulunduğu cezaevine ve


346 / 2271
koğuşuna verdireceğini, Oktay Yıldırım 'ın cezaevinden çıkamaması halinde kendisinin de

cezaevinden çıkmasının hayal olduğunu söylediğini ifade etmiştir.


Ali Yiğit daha sonra Mahkeme karanile tahliye edilmiştir.
Bomba uzmanı dört görevli tarafından hazırlanan inceleme raporunda,0/qy yerinden ele

geçen madde ve materyallerin 13.6.2007 tarihinde Olay Yeri İnceleme ve Kimlik Tespit

Şube Müdürlüğüne gönderildiği, burası tarafından verilen 15.6.2007 tarihli raporda,


Yüklə 31,9 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   48   49   50   51   52   53   54   55   ...   335




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin