T. C. İStanbul cumhuriyet başsavciliği sayı : 2009/191 Esas no



Yüklə 31,9 Mb.
səhifə56/335
tarix17.08.2018
ölçüsü31,9 Mb.
#71833
1   ...   52   53   54   55   56   57   58   59   ...   335

hakaret edip kendisinin Kemal Kerinçsiz ile sorunu olmadığından. Muzaffer Tekin"e

yönelince uzaklaştığından, Oktay Yıldırım'ın sürekli gazi olduğundu söyleyerek bir şeyler

yapmaya çalıştığından bahsettiği.
S.1233, 1239, 1241, 1258-1259, 1274, 1296 da Habip Ümit Sayın'ın, Halil Behiç

Gürcihan'ın sahibi olduğu www.acikistihbarat.com sitesinde yazılarının yayınlandığını,

Oktay Yıldırım'ın da aynı sitede yazdığını, Oktay Yıldırım ile tanışmasını Halil Behiç

Gürcihan'ın temin ettiğini, Oktay Yıldırım ile bir veya iki görüşmesi olduğunu, kendisine

gazi olduğunu, paraşütten atlarken yaralandığını söylediğini, Kuvva-i Miliyecilerden Halil

Behiç Gürcihan'ı tanıdığını, bir kere de onun yanında gelen Oktay Yıldırım'ı gördüğünü,

Halil Behiç Gürcihan vasıtası ile www.acikistihbarat.com sitesinde yayınlanan yazılarının

www.kuvvaimilliye.net sitesinde de yayınlandığını. Oktay Yıldırım'ın Ümraniye'de ele

geçen bombalar sebebiyle tutuklanmasının ardından Halil Behiç Gürcihan'a Oktay

Yıldırım'ın yazdığı bir sitede yazamayacağını söyleyerek yazılarını siteden kaldırmasını

istediğini, bu konudaki tartışmalarından sonra Halil Behiç Gürcihan'ın sitedeki köşesini

kaldırıp yerine "Dr. Şerefsiz Ödlek" isminde, başını kuma gömmüş, poposunu havaya

kaldırmış bir erkek resmi koyarak kendisini aşağıladığını, aynı şekilde

www.kuvvaimilliye.net setisindeki yazılarını da geri çektiğini ifade ettiği,


S.1298-1300, 1307. 1326,1327. 1343 de Emin Gürses'in, Oktay Yıldırım'ı medyadan

tanıdığını, uzaktan bir köz gördüğünü, Muzaffer Tekin'i temiz bir adam olarak bildiği için

telefon görüşmesinde "Muzaffer çıkacak" dediğini, Şemdinli dosyası savcısının suçlu

çıkıp sanıkları serbest kaldığından. Muzaffer Tekin'in de suçsuz olduğunu düşündüğü için

Ankara'da SAREM görüştüğü bir askeri yetkiliye, telefon görüşmesinde geçtiği gibi

"Şemdinli meselesini çözdünüz, buna sıra ne zaman gelecek?" diye sorduğunu, onun da

"...sıra ona geldi" dediğini ifade ettiği.
Emin Gürses ile Metin K. Arasında 29.1.2008 tarihinde. Emin "...Sen Sevgi hanımı

alıyosun. Sevgi kim ya...", "...evinde dosya bulunmuş Sevgi'nin, evindeki dosyadan ne

olur yani, ...dosyadan, niye mesela bak burda yapılan operasyonda iki tane önemli adam

var, tehlikeli adam", "Biri biri Binbaşı Emekli Binbaşı" "Öztürk, öbürü de Astsubay,

evinde bomba bulunan". Metin "Oktay Yıldırım", Emin "He o Astsubayın arkasındaki

adam kim?", "Ona dokunmadılar hiç", Metin "Bu Binbaşı Öztürk CIA'ın adamı mı?",


366/2271
Emin "CIA tabi*" şeklinde bir telefon görüşmesi geçtiği. Emin Gürses'in bu telefon

görüşmesi hakkında, Hanefi Altaş'ın Oktay Yıldırım'ın samimi arkadaşı olduğunu

duyduğunu, ekip olarak bahsettiklerinin Hanefi Altaş ve diğer şahıslar olduğunu,

kendisinin bunlardan sadece Hanefi Altaş'ı tanıdığını, ortamdaki konuşmalardan bir

dönem Hanefi Altaş ile Sevgi Erenerofun araları bozulduğunu, bu sebeple Sevgi

Erenerol'un Hanefi Altaş'ı Türk Ortodoks Patrikhanesinden uzaklaştırdığını anladığını

ifade ettiği,
S.1795, 1819-1820, 1824-1827, 1840,-1842, 1846-1848, 1848-1849, 1853-1854, 1860-

1862, 1864 de, Kemal Kerinçsiz'in. Oktay Yıldırım'ı birkaç basın toplantısından

tanıdığını, Oktay Yıldırım'ın Orhan Pamuk ve Elif Şafak hakkında açtıkları davalarda

müdahil ve davacı konumunda olduğunu, yaklaşık birbuçuk-iki yıl önce bürosuna polisle

olan şahsi bir problemi nedeniyle şikâyet dilekçesi yazması talebi ile geldiğini, bürodaki

diğer avukat arkadaşlarının kendisine yardımcı olduklarını, yine yaklaşık onbeş ay önce

Hukukçular Birliğinin Yönetim Kurulu toplantısına katılmak istediğini, demeklerinin

sadece avukat üyeleri kabul ettiğini, avukat olmadığı için katılamayacağını beyan etmesi

üzerine münakaşa ettiklerini ve onbeş aydan beri kendisi ile yüz yüze veya telefonla hiçbir

görüşmelerinin olmadığını, en son görüşmelerini 9.11.2006 tarihinde yaptıklarını,

Ümraniye dosyası ile alakalı da ne Cezaevinde ne de bir başka yerde kendisi ile hiçbir

görüşmesinin olmadığını beyan ettiği,


Kemal Kerinçsiz'in Ümraniye'de ele geçirilen 27 adet muhtelif menşeli el bombası ve

askeri mühimmatım sahibi Oktay Yıldırım ile irtibatlı olduğu, fikir ve eylem birliği içinde

örgütün amaçları doğrultusunda düzenlenen birçok provakatif eylemle birlikte katıldıkları.
Büyük Hukukçular Birliği Demeğindeki aramada bulunan "Türkiye'm Topluluğu İstanbul

Yürütme Kurulu Görev Bölümü, 1.5.2006" başlıklı belgede, Teşkilatlanma, Sivil Toplum

Kuruluşları ile İlişkiler-Kemal Kerinçsiz, Sekretarya Hizmetleri ve Dönem Sözcüleri-

Kemal Kerinçsiz, Basın Yayın Tanıtım- Sevgi Erenerol, Oktay Yıldırım, Hanefi Altaş,

Hukuk İşleri-Hanefi Altaş, Kemal Kerinçsiz, ibarelerinin bulunduğu, Kemal Kerinçsiz'in

evindeki aramada bulunan bilgisayarda, Kürşat Harekâtı adlı bildiri ile Sevgi Erenerol.

Muammer Karabulut, Kemal Kerinçsiz, Oktay Yıldırım ve Bekir Öztürk'ün ayrı ayrı

fotoğraflarının bulunduğu.


Kemal Kerinçsiz'in bir telefon görüşmesinde söylediği "Bu bir müvekkilin değil ki senin,

bu milli bir mesele" şeklindeki beyanları ile Muzaffer Tekin'i savunma görevinin Avukat-

müvekkil ilişkisinden ziyade "Milli Bir Mesele" olduğunu vurgulayarak örgütsel bir görev

yürüttüğü yönündeki gerçek amacını ortaya koyduğu, Avukatlığını yaptığı Muzaffer Tekin

ve onunla birlikte aynı soruşturmada şüpheli konumunda olan Oktay Yıldırım aleyhlerine

ifade veren Ali Yiğit üzerinde Cezaevinde baskı kurularak farklı bir ifade ezberletilmek

istenmesi gibi, tahliye olduktan sonra da ezberletilmek istenen ifadeye paralel şekilde yeni

ifade vermesi ve de ilk ifadesinin geçerli olmadığını söylemesi için çalışmalar yaptığı,

adaletin tecellisine yardımcı olmak yerine örgüt üyelerini yargılanmak ve ceza almaktan

kurtarmak için farklı yollara tevessül ettiği,


S. 1874 de Fuat Turgut'un, Oktay Yıldırım'ı yaklaşık birbuçuk yıl önce Kemal Kerinçsiz'in

Orhan Pamuk aleyhine açtığı, Şişli Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen tazminat

davasının duruşması çıkışında Ermeni faaliyetleri aleyhine konuşma yaptığı zaman

çevredekilerin ismini söylemesi üzerine tanıdığını ifade ettiği,


367/2271
S.2019-2024, 2026 da, Kovuşturma safahatında ölen Murat Özkan'ın, Mahmut Öztürk ve

Oktay Yıldırım ile birlikte 2004 yılında Eminönü'nde Hanedan Cafe isimli bir işyeri

açtıklarını, Oktay Yıldırım'la olan geçimsizliğinden dolayı işyerini Oktay Yıldırım'ın

tanıdığı bir arkadaşına devrettiklerini. Cezaevindeki Mahmut Öztürk'ün isteği üzerine

Mahmut Öztürk'ün yazıhanesinde yedi-sekiz yıl sekreterlik yapan Pınar Güner'e telefon

açarak Mahmut Öztük ile Oktay Yıldırım'ın geçmişte bir ticari ortaklıkları olduğu, iki

yıldır aralarında herhangi bir ticari ortaklığın ve ilişkinin kalmadığı hakkında Cumhuriyet

savcılığına ifade vermesini istediğini ifade ettiği.


Murat Özkan ile ilgili aramada "Oktay Yıldırım Tekin"i ilk tebrik edenlerdendi" şeklindeki

basın haberi ve Muzaffer Tekin ile Oktay Yıldırım'ın birlikte çekilmiş fotoğrafın, Oktay

Yıldırım'ın büro olduğu anlaşılan bir yerde çekilen fotoğrafının, Muzaffer Tekin, Oktay

Yıldırım ve Kemal Kerinçsiz*in katıldıkları bir basın açıklamasında iken birlikte çekilen

fotoğrafların bulunduğu. Murat Özkan'ın, Mehmet Demirtaş ve Oktay Yıldırım'ın Ali

Yiğit'i ifadesini değiştirmesi için Cezaevinde tehdit ettiklerini bildiği halde, tahliye

olduktan sonra da Kemal Kerinçsiz'in talebi üzerine ifadesini değiştirmesi maksadı ile Ali

Yiğit ile bir toplantı yapılmasını temin ettiği.


S.2032 de Asım Demir ile ilgili aramada, Sevgi Erenerol. Muzaffer Tekin, Kemal

Kerinçsiz ve Rafet Arslan'm da katıldığı 2005 yılında yapılan Büyük Hukukçular Birliği

eylemindeki fotoğrafının, Oktay Yıldırım'ın Yeni Hayat Dergisinde yayınlanan "Bu bir

dip dalgasıdır" başlıklı yazısının bulunduğu,


S.2067. 2071 de, Mehmet Fikri Karadağ ile Mümin isimli kişi arasında 16.6.2007

tarihinde, Mümin "Komutanım ne yapıyorsun, gazetelerdeydin yine", Mehmet Fikri

"Öyle, bizim alakamız yok onlarla", Mümin "O oğlan galiba... oğlan gariban zaten

komutanım, o çocuğu hava indirmeden tanıyorum", Mehmet Fikri "Onlar doğruysa,

bombalar mombalar bilmiyoruz tabi, iftira da olabilir". Mümin "Yok AKP var ya bu AKP,

herşeyi yapıyor biliyon mu" , "Ya komutanım Oktay'ın cebinde harçlığı yok, o çocuk

Çapa'ya hastaneye geliyodu", Mehmet Fikri ".. İftiradır onların hepsi ya" şeklinde bir

telefon konuşması geçtiği.


Mehmet Fikri Karadağ ile Muhammet Yüce arasında 26.07.2007 tarihinde, Mehmet Fikri

Karadağ'ın Milletvekili adayı olup seçilememesi konusundaki görüşmede, Mehmet Fikri

"Eşşek Türk diye boşuna dememişler Mamocum. işte bunun için eşşek Türk'ün manası

bu", görüşmenin ilerleyen bölümlerinde Muhammed "...Star gazetesinde şey yazmışlar,

sizin şeyin resimleri neydi o. Yüzbaşı Tekin", Mehmet Fikri "Yıldırım Oktay",

Muhammed "He o bir de Kundakçı Paşa" , "Hepinizin resimleri orda, sizin hakkınız da şey

yazmış, milleti galeyana getiren" , "Hepinizin resimlerini koymuş., bizim demek başkan

yardımcınız Ali Başkan.." , "Hüseyin başkanımızın resmi, onu da koymuş", Mehmet Fikri

"Mehmet Altan bu Ahmet'in kardeşi Çetin Altan'ın oğlu" "O... suratlı bir herif var ya...

sakallı". Muhammed "Yanlış yapıyorsa ...harcayalım onu", ".. Gideriz komutanım,

PKK'ymış MKK'ymış, bu saatten sonra millete o gerekiyor" "Yani illa terörist mi olalım

ki bir yerimiz olsun bir yerde" şeklinde bir telefon konuşması geçtiği.


S.2085, 2112 de, Hüseyin Görüm'ün, Oktay Yıldırım'ı Muzaffer Tekin'in yanında

tanıdığını, Muzaffer Tekin. Mehmet Zekeriya Öztürk, Mehmet Fikri Karadağ ve

soruşturma aşamasında ölen Kuddusi Okkır'ın da katıldığı Vatansever Kuvvetler Güç

Birliği Demeğinin Şile'de yapılan toplantısına Oktay Yıldırım'ın da katıldığını ifade ettiği.


368 /2271
S.2083, 2132 de Gizli Tanık 17'nin, Kuvayı Milliye 1919 Derneği içerisinde zaman zaman

Mahkeme dedikleri bir toplantı yaptıklarına şahit olduğunu, bunlardan birisinde Niyazi

Kıyak isimli kişinin basında da çıkan Hüseyin Görüm, Mehmet Fikri Karadağ, Muzaffer

Tekin ve Oktay Yıldırım'ın birlikte aynı karede oldukları fotoğrafları demekten alınıp

basına vermekle suçlandığını, Mehmet Fikri Karadağ' ın bu kişiyi ajanlık ile suçlayıp

başka bir şey anlatmaması konusunda bizzat öldürmekle tehdit ettiğini, daha sonra Hüseyin

Görüm' ün buna ilişkin diğer resimleri yakıp imha ettiğinin konuşulduğunu. Mahkeme

denilen toplantıda Niyazi Kıyak'ın suçlu bulunarak Dernekten kovulduğunu ifade ettiği,


S.2214-2215'te. Kuvayı Milliye 1919 Demeğinin illegal yapılanmasında Özel Kuvvetler

Komutanlığı adı ile kurulan bir birimde yer alan, askeri üniforma benzeri bir elbise giyerek

fotoğraf çektirdiği, telefon görüşmelerinde kendisine askeri rütbeler ile hitap edildiği tespit

edilen, Gizli Tanık 17 tarafından Hüseyin Görüm'ün Çarşamba semtine tarikatlar hakkında

istihbarat toplamak için görevlendirildiği, bunun için sakal bıraktığı beyan edilen,

kendisine üzerinde "Kuvayı Milliye Demeğinin Özel Kuvvetler Komutanlığında" görevli

kimlik kartı verilen Erol Ölmez'in, 26.6.2007 tarihinde Nebil isimli kişi ile görüşmesinde

"Benim telefon şuan konuşmalara müsait değil anlarsın, istiyorsan git bir tane Yeni Şafak

gazetesi al, gazete al oku, neyin ne olduğunu görürsün" dediği, görüşmede geçtiği için

Yeni Şafak gazetesinin internet sitesindeki arşivinden 26.6.2007 günlü nüshasının

incelendiği, bu nüshada "Ümraniye'de iki gözaltı daha" başlığı altında aynı soruşturma

kapsamında Muzaffer Tekin ve Oktay Yıldırım ile bağlantısı olan iki kişinin gözaltına

alındığı, "Mersin Hatırası" başlığı altında 5 yıldır Tekin ve Yıldırım ile görüşmediğini

açıklayan Mehmet Fikri Karadağ'ın bu kişilerle geçen yaz çekilmiş bir fotoğrafta aynı

karede yer aldıkları, mahiyetindeki yazılar bulunduğunun anlaşıldığı,
S.2220, 2226-227 de, Kuvayı Milliye 1919 Derneğinin Ergenekon örgütünün Sivil Toplum

Kuruluşları alanındaki yapılanması olduğunu bildiği, bu yapılanmanın hiyerarşisi

içerisinde Hüseyin Görüm ve Kahraman Şahin'in emrine verildiği, Kahraman Şahin

tarafından ekip kurması ve örgüte gelir temin etme adına illegal faaliyetlerde bulunması

için görevlendirildiği, kendisine verilen görevi benimseyerek bu konuda faaliyette

bulunduğu, demekteki illegal yapılanmayı devletin bazı kurumlarının desteklediği, bu

durumu kullanarak yapacağı illegal işler ile örgüte ve kendisine maddi çıkar elde

edebileceğini düşündüğü, bu amaçla cebir, şiddet ve tehdit yöntemlerini de kullanarak

tahsilâtyapma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, izinsiz silah bulundurma gibi eylem veya

eylem hazırlıkları içerisinde yer aldığı iddia edilen Abdullah Arapoğulları ile Hüseyin

isimli kişi arasında 5.11.2007 tarihinde özet olarak, Abdullah "Sağol abi çalışmalar

yapıyoruz napalım ya, dün başkanlar buradaydı,... Ordan İmam Hüseyin'i duymuşsundur

meşhurdur baya. bu Kurmay Albay var ya Fikri Karadağ,... Onlarla beraberdik işte" , "O

Muzaffer Tekin'ler felan yakalattılar ya cephanelik olayı,... Ümraniye'de, He onlar bizle

beraberdi işte,onlar yanlış iş yapınca ordunun adı lekelenmesin diye biz yakalattık

onları,...Uzaklaştırdık",Hüseyin "Napıyosun", Abdullah "Ya çalışmalar yapıyoruz zaten

Ankara'ya gidecez işte, Bu 23'ünde işte gitmem lazım Genel Kurmaya, Yapcaz işte güzel

bişeyler", Hüseyin "Ne zaman döneceksin İstanbul"a",Abdullah " İstanbul'a, iki gün

kalacam orda, işte kimlikleri felan ayarlıyom, bu kadroyu falan kurdum şu an, 400 kişilik

özel kuvvetimiz var", "Ya özel birlik işte bizimkisi,Genel Kurmaya bağlı.kimseden emir

almaz, işte güzel bi çalışmalar yapıyoruz bakalım ne olacak" şeklinde bir telefon

konuşması geçtiği,


369 / 2271
S.2113-2114. 2172. 2257. 293-295 te. Hüseyin Görüm, Erkut Ersoy, Oğuz Alpaslan

Abdülkadir ve İhsan Göktaş ile ilgili aramalarda, soruşturma aşamasında ölen Kuddusi

Okkır, Oktay Yıldırım, Mehmet Fikri Karadağ, Hüseyin Görüm ve Muzaffer Tekin'in Türk

Ortodoks Kilisesinde. Şile'de, Anıtkabir'de. Kemerburgaz'da ve Konferanslarda,

bazılarında birlikte görüldükleri fotoğraflar ele geçtiği, İhsan Göktaş'ın Kuvayı Milliye

1919 Demeğinde gördüğü bu fotoğrafları Demeği şikâyet için aldığını ifade ettiği

anlatılmıştır.
İstanbul Cumhuriyet başsavcılığının 8.3.2009 tarih ve 2009/511-188 sayılı iddianamesi
S.67-69 da. Ergenekon örgütünün devlet içindeki yapılanmasının anlatıldığı bölümde,

soruşturmada ele geçen Ergenekon Analiz, Yeni Yapılanma Yönetim ve Geliştirme Projesi

- İstanbul 29 Ekim 1999 isimli temel örgüt belgesi ve diğer bazı örgüt belgelerinde

Ergenekon örgütünün Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde faaliyet gösterdiğinin açıklıkla

ifade edildiği, Ergenekon belgesinde örgüt yapılanmasında Ergenekon Başkanlığına bağlı

İstihbarat Dairesi Komutanlığı. İstihbarat Analiz ve Değerlendirme Dairesi Komutanlığı,

Operasyon Dairesi Komutanlığı, Örgüt İçi Araştırma Dairesi Komutanlığı olarak belirlenen

birimlerin yöneticilerinin asker kişiler olacağının belirtildiği, bu ifadelerin Ergenekon

örgütünün kurucu ve önemli yöneticilerinin asker kökenli olduğunu gösterdiği, Sevgi

Erenerol'dan ele geçirilen "Derin Ergenekon" başlıklı belgede Türk Silahlı Kuvvetlerinin

Ergenekon örgütü için önemine vurgu yapıldığı.
Ele geçen örgüt belgeleri ve diğer delillerden, Ergenekon örgütünün Türk Silahlı

Kuvvetlerine sızma çalışmalarına ayrı bir önem verdiği, bu yöndeki bazı faaliyetlerini

"Karargâh Evleri" projesi şeklinde adlandırarak, özellikle Harp Okullarında bulunan Subay

ve Askeri Öğrencilerle ilgilendikleri, bunların yanı sıra halen görevde olan bazı Türk

Silahlı Kuvvetleri mensupları ile ilişki içerisinde oldukları anlatılarak soruşturma

kapsamındaki Veli Küçük (Emekli Tuğgeneral), Mehmet Fikri Karadağ (Emekli Kurmay

Kıdemli Albay), Muzaffer Tekin (Piyade Kd. Yüzbaşı-Disiplinsizlik), Mehmet Zekeriya

Öztürk (Yüzbaşı -istifa), Fikret Emek (Emekli Piyade Kıdemli Binbaşı-Malulen), Oktay

Yıldırım (Emekli Levazım Kademeli Başçavuş- Malulen), Muhammet Yüce (Hava Uzman

Çavuş- sözleşme feshi), Mahmut Öztürk (Emekli Levazım Başçavuş), Orhan Tunç (Emekli

Kademeli Kıdemli Başçavuş), Rafet Arslan (Emekli Topçu Yüzbaşı- Malulen) ve Gazi

Güder (Deniz Yüzbaşı - İstifa)' ün geçmiş dönemde Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev

yaptıkları,
Ergenekon örgütünün eylemlerde kullanacağı patlayıcı maddeler, suikast silahları, el

bombaları gibi mühimmatın bir kısmının askeri yapılanma içinde bulunan örgüt üyelerince

temin edilebildiği, kendilerinden bu tür mühimmat ele geçen asker kökenli Oktay Yıldırım

ve Fikret Emek'in görevli oldukları dönemde bu tür mühimmatı gizlemek veya sarf

göstermek suretiyle karargâh dışına çıkartmış olabilecekleri,
S.127 de, Habip Ümit Sayın'ın bilgisayarlarında Necip Hablemitoğlumun örgüt üyelerince

çok sevilmediğine, tehlikeli ilişkileri olduğuna, MİT Müsteşarlığına adının geçtiğine ve bir

seneye kalmadan öldürüleceğine dair elektronik postalar bulunduğu belirtilerek, Necip

Hablemitoğlumun bu elektronik posta yazışmalarından sonraki tarihte öldürüldüğü, olayın

faillerinin bulunamadığı, fail olarak adı geçen İbrahim Çiftçimin şüpheli olarak ifadesi

alındıktan sonra hakkında bir karar verilmeden 2.10.2006 tarihinde iki adet el bombasıyla


370/2271
öldürüldüğü, olayda kullanılan bombaların Oktay Yıldırım'dan elde edilen bombalarla

benzerlik gösterdiği,


S. 135 de, Adil Serdar Saçan'ın kendisine düşman birisi olarak nitelendirdiği Veli

Küçük "ün denetiminde bulunan Bekir Öztürk'e ait www.kuvvaimilliye.net isimli internet

sitesi yazarlarından olduğu. Oktay YıldırımTöven bir yazısının bu sitede yayınlandığı,
S.417 de, 2007/1536 - 2008/623 sayılı iddianamede Kuvayı Milliye Demeği, Kuvva-i

Milliye Demeği, Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi Demeği, Büyük Hukukçular

Birliği Demeği, Büyük Güç Birliği Derneği, Uluslar arası Noel Baba Barış Konseyi ve

Ayasofya Derneğinin Ergenekon örgütünün kurduğu sivil toplum örgütleri arasında

olduğu. Sevgi Erenerol, Kemal Kerinçsiz, Muammer Karabulut, Muzaffer Tekin, Mehmet

Fikri Karadağ, Oktay Yıldırım. Semih Tufan Gülaltay ve Bekir Öztürk'ün bu sivil toplum

örgütlerinde görev aldıklarının belirtildiği,
S.451 deki Ergenekon örgütünün basın yayın alanındaki yapılanmasının anlatıldığı

bölümde, Oktay Yıldırım"ın da www.kuvvaimilliye.net isimli internet sitesi yazarlarından

olduğu,
S.503-504 de Mehmet Şener Eruygur ile ilgili aramada bulunan bilgisayardaki Oktay

Yıldırım tarafından kaleme alındığı anlaşılan 3 Nisan 2006 tarihli "Kangren.doc" isimli

belgede, Kangren olarak adlandırılan hastalığın oluşumu ve vücutta meydana getirdiği

hasarlar ayrıntılı bir şekilde anlatıldıktan sonra, bu durumun topluma olan sirayeti ve oluş

sebeplerine değinildiği, toplumun çeşitli kurum ve kuruluşlarında oluşan bazı aksaklıkların

bu hastalığa benzetildiği. toplumda oluşan bu rahatsızlığa sebep olanlar hakkında ise

"...Millet, icra-i sanat ettiğinde ise başa gelmeyen devletten, leşe üşüşmeyen kuzguna

kadar tüm sorumlular, Yüce Türk milletine, onun Yüce Divanına, Divan-ı harbine ve varsa

eğer kendi vicdanlarına hesap verecektir..." şeklinde çözüm yolunun gösterildiği,
S.519 da, ADD Kadıköy Şubesi aramasında bulunan bilgisayardaki Oktay Yıldırım

tarafından yazıldığı anlaşılan "Bir Astsubay"dan... doc" isimli belgede "Pamuk'ları,

Dink'leri, okursunuz... Türk askerlerinin kendi Mahkemeleriniz tarafından "Çete" diye

suçlandığını, yargılandığını görürsünüz" şeklinde beyanların olduğu,


S.619 da, Ahmet Hurşit Tolon ile ilgili aramada bulunan bilgisayardaki

umitsayin@gmail.com adresinden gönderilen "fWD bu durum nedir.MSG" adlı belgede

Halil Behiç Gürcihan'a hitaben, Kuvvai Milliye'de yazan komutanların artık yazmadıkları,

kendisinin bu durum aydınlanana kadar Kuvvayi Milliye sitesinden çekileceği, Oktay

Yıldırım*ın köşesinin Kuvvai Milliye sitesinden çıkartılması gerektiği ifadelerinin geçtiği,
S.2140, 1243 de, Oktay Yıldırım"ın bilgisayarında, Turhan Çömez'in Veda Mektubu,

AKP'den milletvekili adayı olmayacağını açıklayan Turhan Çömez bir veda mektubu

yazdı. İşte Çömez'in duygusal vedası...l5 Mayıs 2007 ifadeleri bulunan bir yazı

bulunduğu,


S. 1285, 1292 de, Ufuk Mehmet Büyükçelebi'nin bilgisayarında "Bu yazıyı kaleme alan

Oktay Yıldırım, Astsubay rütbesiyle Orduya katılmış, Güneydoğu'da yıllarca çarpışmış

yiğit ve kahraman bir Türk oğludur" ifadelerinin geçtiği bir belge bulunduğu,
371 /2271
S. 1346, 1365 da Adil Serdar Saçan'm. Bekir Öztürk'ün kendisinden

www.kuvvaimilliye.net sitesinde yazmasını istediğini. 2008 yılına kadar burada yaklaşık

oniki makalesinin yayınlandığını, Kuvvai Milliye Derneğinin üyesi olmadığını. Demeğin

Üsküdar'da verdiği bir yemeğe katıldığını, orada Bekir Öztürk ve Oktay Yıldırım'ı

gördüğünü, düzenledikleri mitinglere davet etmelerine rağmen katılmadığınım ifade ettiği,
S. 1366 da, Ankara Kuvvai Milliye Demeğindeki aramada bulunan dizüstü bilgisayardaki

Oktay Yıldırım'ın övüldüğü 23 Eylül 2006 tarihli elektronik postanın Adil Serdar Saçan

tarafından Bekir Öztürk'e gönderildiği,
S. 1367 de. Gazi Güdere ait bilgisayarda Gülsev Irhan isimli kişinin

adilserdarsacan@hotmail.conı,zeynep@kuvvaimilliye.net, Bekir@kuvvaimilliye.net,

levent@kuvvaimilliye.net. oktayyildirim@kuvvaimilliye.net adreslerine gönderdiği

elektonik posta bulunduğu.


Adil Serdar Saçan ile Oktay Yıldırım arasında 40 görüşmelik telefon irtibatı bulunduğunun

tespit edildiği,


S. 1476 da Fatma Sibel Yüksek"in, Oktay Yıldırım. Flabip Ümit Sayın, Mehmet Zekeriya

Öztürk ve Adil Serdar Saçan'ın da yazdığı Halil Behiç Gürcihan'a ait

www.acikistihbarat.com isimli internet sitesinde yazılarının yayınlandığı.
S. 1483-1485 de Gizli Tanık Kıskaç"ın konu hakkında özetle, Osman Gürbüz'ün Veli

Küçük'ün adamı olduğunu, kendisinin Osman Gürbüz'ün Antalya'daki bürosuna

uğradığında büroda Kuvayi Milliye bayrakları ve tabelalar gördüğünü, internetten

araştırarak derneğin telefonunu bulduğunu, aradığında karşısına Bekir Öztürkmn çıktığını,

Osman Gürbüz'ü sorduğunda Bekir Öztürk'ün kendisini Oktay Yıldırım'a yönlendirerek

Oktay Yıldırım'ın cep telefonu numarasını verdiğini, Oktay Yıldırım ile görüştüğünde

kendisine Osman Gürbüz'ün Mehmet Fikri Karadağ'ın başkanı olduğu dernekten olduğunu

söylediğini, daha sonra Oktay Yıldırım'ın aradığını "Veli Paşa gelecek seninle görüşecek"

diyerek kendisini Çamlıca Kız Lisesine çağırdığını, buraya gittiğinde Oktay Yıldırım'ın

kendisini karşılayıp Veli Küçük'ün yanına götürdüğünü. Veli Küçük'ün burada kendisine

"Osman Gürbüz vatanseverdir, bizim adamımızdır, davadan vazgeçeceksin, yoksa senin

için iyi olmaz" dediğini, ifade ettiği,


S. 1504-1505 te Levent Temiz'in. Kemal Kerinçsiz'in demek toplantılarına hukukçu

olmayan Sevgi Erenerol, Halil Behiç Gürcihan ve Oktay Yıldırım'ı getirttiğini. Oktay

Yıldırım'ı Büyük Hukukçular Birliği Derneği toplantısında tanıdığını. Oktay Yıldırım'ı

Sevgi Erenerol "un yaptığı basın açıklamalarında yanında gördüğünü ve zaman zaman


Yüklə 31,9 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   52   53   54   55   56   57   58   59   ...   335




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin