T. C. İStanbul cumhuriyet başsavciliğI


Plan Seminerinde Milli Mutabakat konusunun görüşülmesi



Yüklə 5,65 Mb.
səhifə34/91
tarix18.03.2018
ölçüsü5,65 Mb.
#46069
1   ...   30   31   32   33   34   35   36   37   ...   91

Plan Seminerinde Milli Mutabakat konusunun görüşülmesi :

Seminerde Milli Mutabakat Hükümeti konusunun plan seminerinde ele alınması hususuna bakıldığında, şüpheli Çetin DOĞAN’ın yukarıdaki beyanlardan sonra konuşmaya başladığı ve bir süre konuştuktan sonra;

“…Evet içteki birlik bütünlüğü nasıl sağlayacağız arkadaşlarımız bu konuyu işte gündeme getirdiler milli birliğin ve beraberliğin oluşmasında evvela inandırıcı milli birliğin sağlayıcı bir hükümetin varlığı ile olur. Dini öne çıkartan ümmet anlayışını öne çıkartan bir anlayışla milli birliğimiz hiçbir zaman sağlanmaz. İnsanların dini inançları farklı farklıdır. Bu eski ümmet Osmanlı döneminde din adına, gaza yapma adına savaşlar vardı eski dönemlerde bütün ulusları işte 7 yıl 40 yıl 100 yıl savaşlarına falan soktular ama şimdiki dönemde ulusal çıkarlarımız ulus devlet olmanın özelliğinden dolayı ulusal birliğimizde ilk Atatürk’ün o sözü ulusal birliğimizi öne çıkartır. Bunun içinde her şeyden önce evet hükümetin ve meclisin kendisine çekidüzen verdirici ben onu söyleyeceğim şeyde Genelkurmay Başkanına, Kuvvet komutanına diyeceğim ki siz meclisi ve hükümeti uyarıcı bu gidişe dur deyici bir ültimatom verin gerekirse. Gerekirse çağırın bu işin sonu b..ktur işte sonunuz böyledir. Bu konuda gerekli tertip ve tedbirleri alın. Evvela ulusal birliğimizin evvela inandırıcı bir milli mutabakat, buraya öyle yazmışım. Milli Mutabakat Hükümeti kurulması sureti ile halkın tasvip edeceği tarafsız bağımsız daha tek. Edeceği bu kadar gaile içinde ülkeyi daha sonra bütün bu gailelerden sonra seçime götürecek bir hükümetin kurulması en önemli birinci ……(anlaşılmıyor) bu tabi, bu öngördüğümüz senaryonun içerisinde öngördüğüm bir çözüm tarzı hani bugün de gidip onu şu anda yapın diye gideceğim yok yanlışta anlamayın. bizim yaptığımız tekliflerimiz vardır. O teklifleri de şimdi sizlerle paylaşmak istemem…”

“… tabi bu hareketin inandırıcı ve güvendirici milli menfaatleri koruyucu ve kollayıcı bir hükümetin varlığı bir şeyin …(anlaşılmıyor) zaten bu sağlayabilir. Yoksa dışa yönelik bir harekatla bunu sağlamak dediğim gibi zor. Çünkü başlangıçta sağlıyor görürsün başarı şeyin düşük olursa bu sefer her şeyi mahvedersin. Bakın riskli devletin kaderini riske atmamak gerekir diye düşünüyorum. Evet şeyde tabi alınacak alarm tedbirleri ilgili konu çok önemli bunlar mutlaka falan alınması gereken bir konu olarak görüyorum. Yapılacak tedbirler askeri tedbirler içerisinde zaten sistemin içerisinde var. Demek ki evvela ana konu doğrudan doğruya iç güvenlikte pekiştirici sağlamlaştırıcı güven verici bir hükümetin olması duruma mukayyet olması Silahlı Kuvvetlerin bu hükümetle birlikte hareket etmesi ve bunun ötesinde de tehditlerde sıraya göre bir düzen konulması iç gelişmeyi 1. olarak ortaya koyması gerekir. İç cephesi düzenlemeden herhangi bir şey yapma olasılığını da zayıf olduğunu düşünüyorum evet…”

“…Şimdi Arkadaşlar sabahleyin genel olarak bu gerek Türkiye’nin içerisinde gerekse Kuzey Irak’ta ve aynı zamanda komşumuz Yunanistan ile meydana gelebilecek bir olumsuz gelişmeler karşısında tabi Silahlı Kuvvetlerin alacağı tertip ve tedbirleri müzakere etmek için sayın Kuvvet Komutanı Ordu Komutanlarını işte çağırdığı varsayılarak Ordu Komutanı ve sizlerin görüş ve düşünceleriyle bir sentez yapıp kendilerine işte ulaşmak ulaştığı zaman söylenecek konuları belirledik yani. Özetle işte güçte olmanın gereğini vurguladık ve evveli halkın birlik ve bütünlüğünün şey yapılması halka evet bugünkü zamanımızdaki savaşların topyekûn savaş olduğunu düşüncesiyle bütün Türk Ulusunu arkasından sürükleyecek bir milli mutabakat hükümeti ve bu mutabakata dayalı olarak da yapılacak askeri tedbirlerin genel çerçevesini hep birlikte tezekkür ettik ve bazı sonuçlara vardık. Dış tehdit öncelikli değil, öncelikli birinci tehdit Kuzey Irak ta yapılacak hazırlık ve tedbirlerin nerde bulunması gerektiğini ve hangi dıştan hangi desteklerin varlığı konusundaki düşüncelerimizi oluşturduk.

Tabi içerde de şimdi alacağımız tedbirler çerçevesinde evvela bünyeyi güçlendirmek için yapacağımız şeylerin ayrıntılarını şu anda görüşmeye başlayacağız. Görüşeceğimiz konu belli İstanbul İli ve ordunun geri bölgesinde özellikle Sakarya’da, Adapazarı’nda, Kocaeli’nde meydana gelen olayların boyutu efendim olayların boyutu ve bu olayların alacağımız tertip ve tedbirleri kuracağımız teşkilatlanmayı ki sıkıyönetimin ilan edildiğini varsaydık. Buna göre tedbir ve tedbirleri kuvvet ihtiyaçlarını, kuvvet zafiyeti var mı bu kuvveti nasıl kullanabiliriz? Tabi bölgede jandarma kuvvetleri de var. Jandarmanın da kuvvetleri var. Mevcut istihbaratı değerlendirerek bu konuların tezekkürünü yapacağız…”

Şeklinde beyanlarda bulunduğu görülmektedir.

Soruşturma kapsamında incelenen ve şüpheli Süha TANYERİ tarafından seminer esnasında kaleme alındığı anlaşılan notlarda “Milli mutabakat hükümeti kurulması önemlidir. Bu husus öngörülen senaryo dahilinde ki bir tekliftir şeklinde ifadeler yer almaktadır.

Bu bağlamda; Kolordu Komutanlarının iç tehdidin öncelikli olduğunu vurguladıkları ve bunun ardından harekat planlarını belirttikleri ayrıca şahıslara ait beyanların genel itibariyle Balyoz Harekat Planı ve bu kapsamda hazırlandığı anlaşılan Suga ve Oraj Harekat Planları ile benzerlik gösterdiği, diğer katılımcılardan bazılarının 12 Eylül askeri darbesine atıfta bulunarak fikir beyan ettikleri ve mevcut durumla karşılaştırma yaptıkları, bu ifadelerin hemen ardından Çetin DOĞAN’ın bu konuşmaların içteki bütünlüğün nasıl sağlanacağına yönelik ifade edilmiş sözler olduğunu belirttiği görülmektedir.

Şüpheli Çetin DOĞAN’a ait seminerde dile getirilmiş beyanlara bakıldığında; Hükümetin ve meclisin kendisine çeki düzen vermesi adına uyarılması, gerekirse ültimatom verilmesi ve gerekli tedbirlerin alınması konularını Genelkurmay Başkanına ve Kuvvet Komutanına söyleyeceğini belirttiği ve bunu dile getirdiğı görülmektedir.



Deniz Kuvvetlerinin Milli Mutabakat Konusunda Çalışmaları :

SUGA Harekat Planında maksadın; “Türk milletinin tüm güçlükleri yenerek çağdaşlaşma hedefine ulaşmasını ve milli mutabakatı sağlamak maksadıyla; islâmcı unsurların devlet organlarını sinsice ele geçirmelerini ve böylece kamu faaliyetlerinde söz sahibi olmalarını önlemek, ele geçirebildikleri veya etkili olabildikleri kadroları süratle islâmcılığın tesirinden arındırmak, tüm devlet kadrolarını islâmcı sızmalara karşı koruma altına almak, böylece, gerici güçlerin kolay bir karşı devrim ortamı bulmalarına engel olmak” şeklinde belirlendiği görülmektedir.

11 nolu CD/2002-2003/Dz.KK/BİLGİ NOTU isimli klasörlerde yer alan; BİLGİ NOTU isimli ÇOK GİZLİ ibareli, 21 Şubat 2003 tarihli, imza kısmında Donanma Komutanı Oramiral Özden ÖRNEK ismi yer alan BİLGİ NOTU başlıklı, Yeniden Yapılandırma Faaliyetleri konulu, 1 sayfadan ibaret, ekinde EK-A(Ek listesi) bulunan belge incelendiğinde;

Sıkıyönetim öncesi yapılan planlamalar ve hazırlık çalışmaları kapsamında, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde EK-B’de belirtilen çalışma gruplarının oluşturulduğu,

Söz konusu çalışma grupları tarafından;

Müzahir personelden sıkıyönetimin ilanını müteakip, ülke sathında kamu görevlerini devralacak personel listelerinin oluşturulması,

TSK’dan ilişiği kesilecek ve görev yeri değiştirilecek personelin tespit edilmesi,

Ülke genelinde milli mutabakatın oluşturulması maksadıyla gerekli eylem planlarının hazırlanması faaliyetlerine devam edildiği,

Bu kapsamda yapılan çalışmalar neticesinde, mevcut durum itibariyle oluşturulan müzahir personel listelerinin EK’lerde sunulduğu,

TSK’dan ilişiği kesilecek ve görev yeri değiştirilecek Dz.K.K.lığı personelinin tespiti ve milli mutabakatın oluşturulması kapsamındaki eylem planlarının hazırlık çalışmalarına devam edildiği,

Talep edildiğinde; hazırlanmış listelere ilave olarak, belirtilen kritik kadro ve görev yerleri için yapılacak görevlendirmeler ayrıca planlanacağının belirtildiği ve bilgi notunun arz edilerek son bulduğu görülmektedir.

Üst makama hitaben yazıldığı anlaşılan Bilgi Notu içerisinde yer alan hususlar incelendiğinde Deniz Kuvvetleri içerisinde sıkıyönetime yönelik ön hazırlıkların yapıldığı, bu kapsamda oluşturulan çalışma gruplarının; kamu görevlerini devralacak personel, ilişiği kesilecek personel, müzahir personel listeleri ve eylem planları hazırlıklarına devam ettiği, talep edilirse bu listelere ilave olarak istenen kritik yerlerde görevlendirilecek personelin de belirleneceğinin belirtildiği görülmektedir.

EK-B isimli belge incelendiğinde; Tümamiral A.Feyyaz ÖĞÜTÇÜ’nün başkanı olduğu grupta 4 subayın görevli olduğu, bunlardan üçünün “ülke genelinde milli mutabakatın oluşturulması maksadıyla gerekli eylem planlarının hazırlanmasından”, bir kişinin ise “müzahir personelden öncelikli ve özellikli görevlendirme listesinin hazırlanmasından” sorumlu olduğu görülmektedir.

Bu bölümle ilgli olarak 28.06.2010 tarihli rapordaki değerlendirmeler iddianamenin bilirkişi raporları bölümünde yazılmış idi.

I ) BALYOZ HAREKAT PLANI İLE 12 EYLÜL 1980 ASKERİ MÜDAHALESİNE AİT BAYRAK HAREKAT DİREKTİFİ ARASINDAKİ İLİŞKİ :

Balyoz Sıkıyönetim Komutanı Orgeneral Çetin DOĞAN ismine imzaya açılmış, ÇOK GİZLİ gizlilik dereceli, “021000 B ARA02” (02 ARALIK 2002 saat:10:00) tarihli, Balyoz Sıkıyönetim Komutanlığı/İSTANBUL ibareli, on dört adet EK’ten oluşan, beş ana başlıklı toplam on bir sayfadan ibaret ve yedi kopya halinde hazırlandığı anlaşılan Balyoz Güvenlik Harekât Planı ile 12 Eylül 1980 askeri darbesine ait, 1. Ordu ve İSTANBUL Sıkıyönetim Komutanı Orgeneral Necdet ÜRUĞ imzalı, ÇOK GİZLİ gizlilik dereceli, 1980 tarihli, 1 nci Ordu ve İSTANBUL Sıkıyönetim K.lığı/İSTANBUL (SELİMİYE) ibareli, on altı EK’ten oluşan, beş ana başlıklı toplam yirmi bir sayfadan ibaret ve yirmi iki kopya halinde hazırlandığı görülen Bayrak Harekât Direktifinin, birçok benzer ve aynı yönlerinin olduğu yapılan incelemeler neticesinde ortaya çıkmıştır.

Bilindiği gibi 1980 askeri darbesinin ardından yasama ve yürütme organları feshedilmiş, bu iki organın yetkisi, içerisinde Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarının da yer aldığı Milli Güvenlik Konseyince kullanılmıştır. Bu bağlamda konu incelenirken Milli Güvenlik Konseyinin 1 nolu bildirisinde yer alan hususlar ile de karşılaştırmalar yapılacaktır.

Balyoz Harekat Planı ve Bayrak Harekat Direktifine askeri yazım teknikleri açısından bakıldığında her iki belgenin de bir harekat planında yer alması gereken DURUM, VAZİFE, İCRA, İDARE VE LOJİSTİK, (EMİR) KOMUTA VE MUHABERE başlıklarına uygun olarak hazırlandıkları görülmektedir.

Plan semineri ses kayıtları incelendiğinde katılımcıların seminerin bazı bölümlerinde 1980 askeri darbesinden bahsettikleri görülmüştür.

Soruşturma kapsamında incelenen dokümanlar arasında da konu ile ilgili olanlarının da olduğu anlaşılmıştır. Bu dokümanlardan (517) ile numaralandırılan dokümanda “Süha TANYERİ Kur.Kd.Alb. 1nci Ordu Hrk. Bşk,” başlıklı, içerisinde 1 den 10 a kadar maddelenmiş el yazması askeri bilgi içerikli yazıların bulunduğu belgede;



1.Yeni kadro uygulamaları

2.Bayrak harekat direktifi

3.Üst makamlara arzedilen yazılar ve ilgili makamlara verilen düzeltici emirler

4.1nci Ordu ve İst. sıkıyönetim Devamlı Talimatı

5.Sıkıyönetim bilgi dosyası

6.Sıkıyönetim karargah brifingi

7.Sıkıyönetim bildirileri

8. Uygulamalarındaki aksaklıklar ve alınacak önlemler

9.Aşırı solcu ve komünist terörist örgütler arasındaki birlik çalışmaları

10.Komutanlık bildiri ve prensip kararları” ibarelerinin yer aldığı görülmüştür.

İstanbul Kriminal Polis Laborutuvarı Müdürlüğü’nün 13.05.2010 tarih ve B.05.1.EGM.0.34.4644-(51316)-2010/BLG.3902 Sayılı incelemesi sonucu (517) ibareli kaşe basılı vaziyetteki, “Süha TANYERİ Kur. Kd. Al. 1 nci Ordu Hrk. Bşk.” Antetli A5 ebadındaki belge fotokopisindeki el yazıları ile Ayhan TAŞ isimli şahsın mevcut mukayese el yazıları arasında bazı ortak (mukabil) harflerin tersim tarzı yönüyle benzerlik bulunduğu gözlenmiş ise de, şahsın mukayeseye esas el yazılarının karşılaştırılmalı bir inceleme yapmak için az ve yetersiz olması nedeniyle, bahse konu el yazılarının adı geçen şahsa aidiyeti hususunda müspet veya menfi yönde bir beyanda bulunmanın mümkün olmadığı belirtilmiştir.

Bahse konu dokümanda yer alan on maddelik notun soruşturma kapsamında incelenen dokümanlar içerisinde yer alan ve 12 Eylül 1980 askeri darbesinin uygulamalarının yer aldığı dokümanların ana başlıkları olduğu anlaşılmıştır.

Yine seminer ses kayıtlarının yapılan incelemesinde de 1980 ve 1971 askeri darbelerinde örneklere rastlanılmaktadır. Ayrıca incelenen dokümanlar arasında 1980 askeri müdahalesi ile ilgili bilgilerden çıkarıldığı anlaşılan notların da bulunduğu ortadadır. Bu bağlamda benzerlikler ve aynı ibareler, seminerde dile getirilen hususlar, bir darbeye ait belgelerden çıkarılmış notların bir arada yer alması, harekat planının hazırlanması sürecindeki kaynakları ortaya koymakta ve yöntem olarak 1971 ve 1980 askeri darbelerinden, ilham alındığını göstermektedir.



DİĞER SORUŞTURMALAR KAPSAMINDA ELDE EDİLEN DELİLLER VE AÇIK KAYNAK BİLGİLERİ

Ergenekon Örgütü soruşturması kapsamında yapılan operasyonlar neticesinde elde edilen dijital verileri incelemek üzere Cumhuriyet Başsavcılığımız tarafından görevlendirilen bilirkişiler ve değerlendirme görevlilerince hazırlanan 25.11.2008 tarihli raporda yer alan hususlara bakıldığında;

2007/1536 sayılı soruşturma kapsamında hakkında işlem yapılan Mustafa Ali BALBAY ‘a ait, CASPER marka dizüstü bilgisayar içerisinden çıkan WESTERN DIGITAL marka, seri numarası WMAM9EF31256 olan bilgisayar hard disk üzerinde yapılan incelemede “GEKU.TXT” isimli bir Metin dosyası tespit edilmiştir. “GEKU.TXT” isimli metin belgesi incelendiğinde dosya içerisinde;

31 Mart Pazartesi Mehmet Beyle görüşme



- Elinize sağlık... Adresini buldu. Arkası gelebilir... Çetin'in ameliyat olmasının nedeni hazırlık. O güne hazırlanır... Röportajda sürekli ben emekli olacağım demesinin nedeni, bazı dedikodular çıktığı için kimseyi ürkütmemek. Ama fazla emekli olacağım, dedi.” Şeklinde ibarelerin yer aldığı,

Söz konusu yazıda yıl belirtilmediğinden dolayı takvim üzerinde yapılan incelemede 31 Mart’ın 2003 yılında Pazartesi gününe rast geldiği ve bu nedenle söz konusu görüşmenin “31 Mart 2003” tarihinde yapıldığı,

Yapılan araştırma ve incelmenin genelinden ‘Memet’in üst düzey bir askeri personel, ‘Çetin’in ise dönemin 1.Ordu Komutanı Çetin DOĞAN olduğu ,

Ayrıca açık kaynaklarda yapılan araştırmada 1. Ordu Komutanı Çetin DOĞAN’ın 31 Mart 2003 tarihinde by-pass ameliyatı geçirdiği tespit edilmiştir.

Aynı dijital üzerinde yapılan incelemede “14NIMGK.TXT” isimli bir metin dosyası tespit edilmiştir. “14NIMGK.TXT” isimli metin belgesi incelendiğinde dosya içerisinde;

Çetin Paşa Aktüeldeki yazıyı okuduktan sonra demiş ki

- Ameliyattan önce tabancam yan tarafımdaydı. Şimdi çapraz tutuştayım,

O hazır. Onunla ilgili gidişte bir sorun yok. Ameliyattan hemen önce İzmirde ordu komutanlarıyla konuşmak, toplanmak üzere hazırlık yaptı. Orada yapacağı konuşmayı hazırladı. Bunu bilgi olsun diye, Genkura da gönderdi. …... Konuşması ağırdı. Türkiye böyle gitmez, hükümet bu işi götüremiyor. türündeydi..kesin konuşmayı yapacaktı A…. Paşa yap demiş..” şeklinde ibarelerin yer aldığı tespit edilmiştir.

Mustafa Ali BALBAY’dan elde edilen veriler ile ilgili olarak hazırlanan raporda yer alan bu hususlar doğrultusunda yapılan çalışmalarda, Aktüel isimli derginin 2003 yılı Nisan ayında yayınlanan sayısında yer alan Tunçay OPÇİN’in kaleme aldığı yazıda kullanılan bilgilerin, soruşturma kapsamında incelenen ve 1384 ile numaralandırılan Çetin DOĞAN imzalı belge ile ilgili olduğu anlaşılmıştır.

Belge incelendiğinde;

KARA KUVVETLERİ KOMUTANLIĞI 1NCİ ORDU KOMUTANLIĞI SELİMİYE/İSTANBUL başlıklı, 29 Kasım 2002 tarihli, “Laiklik Cumhuriyet İlkelerine Karşı Son Zamanlardaki Davranışlar” konulu, HİZMETE ÖZEL ibareli 1nci Ordu Komutanı Orgeneral Çetin DOĞAN imzalı, Hrk.Kur.Ybşk.Emir Astsubaylığına hitaben yazılmış bir yazı olduğu görülmüştür.

Belge içeriğinin;

1- Son zamanlarda bazı çevrelerin Anayasal devlet düzenimizin temelini oluştaran laiklik ilkesini kendi çıkar ve amaclanna göre yorumlayarak kamu hizmetlerinin yerine getirildiği başta öğretim kurumlan olmak üzere, çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarında, türban ve başörtüsü kullanılmasında ısrarlı davrandıkları gözlenmektedir. Bu yoldaki ısrar, masumane bir tercihten ziyade, laik Cumhuriyet ilkelerine karşı dine dayalı bir Devlet düzeni kurmaya yönelik din ve vicdan hürriyettir aşan sistemli çabaların bir parçası olarak değerlendirilmektedir.

2. Kamusal alanda türban ve baş örtüsü kullanılmasının, Anayasamızın din ve vicdan hürriyeti ile bağdaşmayacağı, Anayasa Mahkemesinin ve Danıştay'ın muhtelif kararları ile tartışmasız bir şekilde ortaya konmuştur.

3. Diğer taraftan Anayasamızın 24 ncü maddesinde yer alan din ve vicdan özgürlüğünün yanlış yorumlanmasını ve istismarını önleyici aşağıdaki hükmü çok açıktır.

"Kimse devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukukî temel düzenini kısmen de olsa din kurallarına dayandırma veya siyasi, veya kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun dini veya dîni duygulannı yahut dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz."

4. 1 nci Ordu bölgesindeki bütün askeri birlik ve kurumlarda din ve vicdan hürriyetinin istismarına hiçbir suretle geçit verilmeyecek, orta öğretim kurumlarına milli güvenlik bilgisi derslerine giren öğretmenler, şimdiye kadar verilmiş emirler doğrultusundaki uygulamayı titizlikle sürdürecekler, hiçbir bahaneyle asla geri adım atmayacaklardır. Değişik uygulama çabalan ve karşılaşılan sorunlar, il valileri ve ilçe kaymakamları başkanlığında düzenlenen Emniyet ve Asayiş" toplantılarında açıkça ve belgelendirilerek ortaya konulacak aynı zamanda Ordu Komutanlığına bilgi verilecektir.

5- Her türlü resmi tören, kutlama ve ziyaretler dahil TSK.nin dışındaki kamusal alanlarda Anayasaya aykırı ortaya çıkabilecek uygulamalara yetkisiz müdahalelerde bulunulmayacak, ancak bu uygulamanın bir parçası olmaktan özenle kaçınılacaktır.

6- Bu emir, bölük K.lığı ve eşidî birlik K.lığı seviyesine kadar yayımlanacak ve ilgili personele tebliğ edilecektir.

Rica ederim.” Şeklinde olduğu görülmektedir.

03 Kasım 2002 seçimlerinden kısa bir süre sonra yazılmış Çetin DOĞAN imzalı belgenin ilk maddesinde yer alan hususun neredeyse aynı şekilde Balyoz Harekat Planında; “Mevcut iktidarın uygulamalarından cesaret bulan irticai grupların, devlet düzenimizin temelini oluşturan laiklik ilkesini kendi çıkar ve amaçlarına göre yorumladıkları görülmektedir. Bu kapsamda; başta öğretim kurumları olmak üzere, kamu hizmetlerinin yerine getirildiği çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarında, irticai hareketin simgesi olan türban ve başörtüsü kullanılmasında ısrarlı davrandıkları gözlenmektedir. Bu yoldaki ısrar, masumane bir tercihten ziyade, laik cumhuriyet ilkelerine karşı dine dayalı bir devlet düzeni kurmaya yönelik din ve vicdan hürriyetini aşan sistemli çabaların bir parçası olarak devam ettirilmektedir.”

Şeklinde yer alıyor olması hayli dikkat çekicidir. .

Yine Mustafa BALBAY’a ait aynı dijital üzerinde yapılan incelemede “28NIGUN.TXT” isimli bir Metin dosyası tespit edilmiştir. “28NIGUN.TXT” isimli metin belgesi incelendiğinde dosya içerisinde;

Memet İLHAN’la sohbe

Her şey planlandğı gibi. 30–60 gün içinde ilk hareket. Sizin tahmininizden de öte. Çok öte. BİRİN yanısıra 59un da gitmesi gerek..

İçe kapandılar.2 aydır öyle. paşa çok ağır konuşacak. MGKda konuşacak. Son tümce şu olsun demiş bunlar yapılmazsa kırılma yaşanır.' çok hazırlıklı gelecekler. Bunu biliyoruz. Ona göre konuşmak lazım. Aslında onlara konuşma diye de değil, doğru neyse o. söylenip tamam denmesi lazım. bunlar cevap veriyor. Öyle görünüyor

Tümüyle bir temizlik. SBF mezunu, yerel yönetimleri bilen, eğitim almış subaylar var bu son şans olabilir. Yoksa daha kötü. Tümüyle bir yenilik. her konuda.. AB sürecini de engellemeyecek bir süreç. böyle olmalı..

Merdyanın durumu bizi çok düşündürülyor. çoğu satımlı

ABD ne yapar bizim harekete o belli değil. Acaba... BİR Numara en çok ona mı güveniyor. Olabilir.

Öz ÖR, Çetin, Tamer emekli edilirse bu iş bitmiş demektir. Ya da 27 benzeri bir şey olabilir demektir. O da kanlı olur. Komlar da öyle düşünüyor.

Irakta başarısızlık, Kıb.rısta son durum biraz rahatlattı ama, o da başarısızlık. Olay sadece irtica değiml, Türkiye kayıyor bizi örnek müslüman ülke tanıtıyorlar İslam dünyasına olmaz..

CHPden bir şey beklenmez. Bu hareket onu hesaba katmadan yapılacak.

STKler orduyu çekiyce güçsüz kalır. Bu sistemi koruyamazb. Onlar da bunun farkında. Kemalizmi bir ideoloji olarak gösteremediğimizi biliyorlar. Bunu söylüyorlar bize.

İrtica zaferinden emin. Çok emin. Geliyoruz diyorlar

Ankarada resepsiyona katılınmadı aman Anadoluda katılırdı. Düştü Anadolu. Belki 19 Mayısta bir genelge çıkarıp türban varsa toplantıya..

1-bunlar değişmeyecek

2- bir numara değişmeyecek

3- CHPden bir şey umulamaz

4- vakit kaybetmemeli

5-bu kez tümüyle halletmeli

MGK bir istişare yeri haline geliyor. O hale getiriyorlar. Bu kabul edilemez. Yaptırımı yok. Baktım paşa MGK da hep konuşmuş, ama o kadar. yaptırımı yok” şeklinde ibarelerin yer aldığı anlaşılmıştır.

Aynı dijital veri üzerinde yapılan incelemede “MIT.TXT” isimli bir metin dosyası tespit edilmiştir. “MIT.TXT” isimli metin belgesi incelendiğinde dosya içerisinde;



30 Mayıs 2003 Cuma günü MİT Müsteşarlığında yeme

(ŞA), Emre (EM).... İlhan SELÇUK (İS), İbrahim YILDIZ, MB

Konutta... Güzel bir salon. Alman kurdu köpekleri arada dolaşıyor. Koklayıp gidiyor. Sonra gezdirmeye götürdüler. Tablolarda deniz, ara, yarımada ağırlıklı. Güzel biblolar vardı... İki tane büyük benjamin salonu süslüyordu. Ağaç gibiydiler.



Cumhuriyet'in manşet



ŞA- cumhuriyet'in manşeti çok etkili oldu. Bu haber başka yerde çıksa başka değerde olur, bir de sizin imzanız var... Kaynağınız ne bilmiyorum ama, önemli olmalı... Eğer mektuplarsa bize de geliyor. İstanbul'dan birinci ordudan geliyor. Oraya baksan birinci orduda her şey hazır, ihtilale hazırlanıyorlar..

MB- kaynaklar sağlamdı..

ŞA- gazetecilik olarak diyeceğim bir şey yok. Bu haber hangi gazeteciye gelse, önemli haber... Ama inanın bu haberle TSK içindeki çatlak derinleşti. Zarar verdi. Bunun devamında olumsuz bir şey olursa bundan AKP yararlanır. Bunu sammimiyetle söylüyor. Özkök Paşayla ilgili değişik şeyler konuşuluyor. Doğrusu ben kendisini biraz tanıyan biri olarak bunların çoğunun doğru olduğunu sanmıyorum. bir görüşmenizde yarar var bence..

İS- bu ilginç bir öneri..

ŞA- evet. ben her perşembe kendisiyle görüşüyorum. Olağan görüşme. Orada söz ederim. Biz TSK'nin hiçbir şeyine karışmıyoruz. Onlar eğer bir şey isterse yapıp çekiliyoruz. Ben de perşembe günü gider söylerim. hem tanırsınız..

MB- olabilir..

İS- tamam biz bunu değerlendirelim, sizi arayalım

ŞA- önümüzdeki salı, çarşamba beni arayın. Eğer olumlu düşünürseniz, devreye girerim. (gülümseyerek) tabii sizin de görüşeceğizin kişiler vardır... Önümüzde çok kritik bir, iki ay var... Bu dönem çok önemli. Testi kırılırsa iyi olmaz. Belki de kendi içlerinde tamir etmeleri daha iyi olur. Bunu yapabilirler. Ben sizin haberinizin bu bakımda hiç de iyi olmadığı görüşündeyim…”

Şeklinde ibarelerin yer aldığı görülmektedir.

Şüpheli Çetin DOĞAN tarafından kaleme alınarak avukatı aracılığı dağıtılan ve birçok açık kaynakta yer alan 05 Nisan 2010 tarihli mektup içeriğinde;

Mayıs 2003'ün son haftasında dönemin Genkur. Bşk., Kuvvet Komutanları ve Jandarma Genel Komutanı ile birlikte Harp Akademilerinde oynanan bir harp oyununa iştirak etmişti. Tatbikat sonucunda bir konuşma yaptıktan sonra benimle yanlız konuşmak istediği nedeniyle, birlikte tahsis edilen özel bir odaya çekildik.

Bana sorduğu ilk soruyu çok iyi anımsıyorum. Sorusu, "Birinci Ordu içinde bazı emekli orgenerallerin ve bazı sivillerin de bulunduğu bir grup tarafından ihtilal hazırlıkları yapıldığı yolunda bilgiler geldiği ve bunun doğru olup olmadığı" şeklindeydi.

Sorusunun benim için çok aykırı olması nedeniyle, biraz nezaket sınırlarını da aşarak, kendisine çok net bir cevap verdim. Verdiğim cevabın sadece ilk cümlesini vermekle yetineceğim:

"Ben daima meşru sınırlar içerisinde bulundum ve bulunmaya da devam edeceğim." Bu sözlerin ardından kendisine bazı önerilerde bulundum. Söylediğim sözler, elbette bir devlet sırrı değil. Ancak, bu aşamada, bunların konumuzla bir ilgisi bulunmadığı için daha fazla detaya girmek istemiyorum.

Anladığım kadarı ile benim Birinci Ordu Komutanlığı'ndan ayrılmamdan sonra, Karargah içerisinde aşama aşama detaylı araştırmalar yapılarak, Kozmik Büro'ya ve Muhabere Bilgi Sistemler Başkanlığı'nın (MEBS) sistemlerine girilmiş, öncelikle 05-07 Mart tarihlerinde icra edilen Ordu Plan Semineri kayıtları ve dökümanları, plan seminerinde jenerik bir senaryoya göre irdelediğimiz Egemen Planı dışarıya çıkartılarak, bir darbe izi taraması yapılmıştır. Döneme ilişkin Kozmik büro giriş ve çıkışlarına ilişkin kayıtların her nasılsa zayi edilmiş olması nedeniyle, bunu gerçekleştiren ekibin başını tahmin etmekle beraber, henüz bu konuda kesin bir kanaat oluşturmak mümkün değil.

Bütün bunları yazış nedenim, kozmik büroya esas girişin emir-komuta zinciri içerisinde yapıldığının, dışarıya çıkartılan doküman ve ses kayıtlarında bir darbe izinin bulunmamasının ardından dokümanların tekrar kozmik büroya sokulmadığının, imha edildiği söylenen belgelerin muhtemelen "iyi niyetle yukarılara" taşındığı varsayımının gerçekçi bir yaklaşım olduğunun ortaya konması içindir.”

Şeklinde ibarelerin yer aldığı görülmektedir.

Yukarıda açıklanan belge ve çalışmalardan Türk Silahlı Kuvvetlerinin üst kademelerinde yer alan kişilerin ve bazı gazetecilerin AKP hükümetinin seçimle iş başına gelmesinden çok kısa bir süre sonra henüz 2003 yılının ilk aylarından başlamak üzere olası bir askeri müdahale ile ilgili birtakım bilgilerinin olduğu,

Şüpheli Çetin DOĞAN’ın da bu müdahalede önemli bir yerinin olduğu, ancak 2003 yılında emekli edildiği,

Darbenin gerçekleşmemesinde dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç YALMAN’ın rolü olduğu hatta bu durum ile ilgili olarak şüpheli Çetin DOĞAN’ın kendisine ağır ithamlarda bulunduğu,

Yine Balyoz Harekat Planı ile ilgili olarak yapılan soruşturma sürecinde bir gazetede yer almasının ardından elde edilen mektup içeriğinde de Balyoz Harekat Planını doğrular mahiyette bilgilerin yer aldığı,

Şüpheli Çetin DOĞAN’ın kaleme aldığı 05 Nisan 2010 tarihli mektubunda, 1nci Ordu Komutanı olduğu dönemde Genelkurmay Başkanının kendisine benzer nitelikte bir soru sorduğuna ilişkin bilgilerin yer aldığı,

Dolayısıyla şüpheli Çetin DOĞAN’ın gerçekleştirmek istediği askeri müdahale ile ilgili bilgilerin 2010/185 sayılı soruşturma kapsamında incelenen veriler ile sınırlı olmadığı, hem soruşturma sürecinde basında yer alan birtakım bilgilerde hem de Ergenekon terör örgütüne yönelik yapılan operasyonlardan elde edilen delillerde konu ile ilgili birtakım ipuçlarının olduğu değerlendirilmiştir.


25.06.2010 tarihinde Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde beyanı alınan gazeteci Tuncay OPÇİN’in ifadesinde yer alan hususlar ve ifadesine ek olarak sunduğu 27 belgeden 23’ünün dosyada mevcut dokümanlar ile birebir aynı olduğu, diğer 4 dokümanın ise dosyada yer almadıkları tespit edilmiştir.

İfadesinde; gazeteci olarak üzerinde çalıştığı bir konu ile ilgilendiği esnada, haber kaynaklarından olan Ege Ordu Komutanlığı bünyesinde görevli bir subay, her ne kadar ilgilendiği konu ile alakası olmasa da o dönem kendisine Çetin DOĞAN imzalı 29 Kasım 2002 tarihli bir belgenin suretini verdiğini, hatta o dönem 1. Ordu Komutanlığında bazı hareketliliklerin olduğunu da belirttiğini, o dönem Genelkurmay Başkanını hedef alan bazı köşe yazıları, ayrıca Çetin DOĞAN ile ilgili yazı dizisini incelediğinde, haber kaynağından kendisine ulaşan belge ve medyada Genelkurmay Başkanını hedef alan yazılar ile Çetin DOĞAN’a yönelik yazılmış sempatik yazıların bir bütünlük arz ettiğini değerlendirerek bu konuda haber yapmaya karar verdiğini, önce dönemin Genelkurmay Başkanına değindikleri haber içeriğinde sonra Çetin DOĞAN imzalı belge ve bahse konu köşe yazılarına yer verdiklerini, 2003 Nisan ayının ilk haftasında yayınlanan Aktüel Dergisinde “Gazeteciden ÖZKÖK’e muhtıra!” ismi ile haberi yayınladıklarını beyan etmiştir.

İfadesinde belirttiği haber ile ilgili olarak yapılan çalışmalarda, Aktüel dergisinin 2003 yılı Nisan ayında yayınlanan sayısında yer alan Tunçay OPÇİN’in kaleme aldığı yazıda kullanılan Çetin DOĞAN imzalı belgenin dosyada mevcut 1384 ile numaralandırılan belge olduğu anlaşılmıştır. Belge incelendiğinde; KARA KUVVETLERİ KOMUTANLIĞI 1NCİ ORDU KOMUTANLIĞI SELİMİYE/İSTANBUL başlıklı, 29 Kasım 2002 tarihli, “Laiklik Cumhuriyet İlkelerine Karşı Son Zamanlardaki Davranışlar” konulu, HİZMETE ÖZEL ibareli 1nci Ordu Komutanı Orgeneral Çetin DOĞAN imzalı, Hrk.Kur.Ybşk.Emir Astsubaylığına hitaben yazılmış bir yazı olduğu görülmüştür. Belge içeriğinin;

1-Son zamanlarda bazı çevrelerin Anayasal devlet düzenimizin temelini oluşturan laiklik ilkesini kendi çıkar ve amaçlarına göre yorumlayarak kamu hizmetlerinin yerine getirildiği başta öğretim kurumlan olmak üzere, çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarında, türban ve başörtüsü kullanılmasında ısrarlı davrandıkları gözlenmektedir. Bu yoldaki ısrar, masumane bir tercihten ziyade, laik Cumhuriyet ilkelerine karşı dine dayalı bir Devlet düzeni kurmaya yönelik din ve vicdan hürriyettir aşan sistemli çabaların bir parçası olarak değerlendirilmektedir…” Şeklinde olduğu görülmüş belge önceki bölümlerde ilgili kısımda verilmiştir.

Tuncay Opçin ifadesinin devamında; Çetin DOĞAN ile ilgili haberi yaptıktan sonra haber kaynaklarından kendisine bilgilerin gelmeye başladığını, bunlardan birisinin “Almanya’da 932 seçimleri” başlıklı belge olduğunu, belgenin üst kısmında 1.Ordu Komutanlığı Özel Kalem Müdürlüğünün faks numarası ve 15 Ocak 2003 tarihinin yer aldığını, belge içerisinde Almanya’da yapılan 1932 seçimleri ve Nazilerin iktidara geliş süreçleri ve sonrasının işlendiğini, 4 sayfalık metnin “İşte böyle. Fakat bu anlatılanların Türkiye ve bizim ülkemizle herhangi bir ilgisi ilişkisi olabilir mi ki!…” şeklinde son bulduğunu, daha sonraki süreçte 2003 yılı içerisinde Mayıs-Haziran dönemlerinde bu belgede yer alan bilgileri “İKTİDARA NAZİLER GİBİ GELİYORLAR” başlığı ile haberleştirdiklerini beyan etmiştir.

Şahsın ifadesine ek olarak sunduğu ve emniyette 1-4 arası numaralandırılmış belge incelendiğinde, belgenin “Almanya’da 932 Seçimleri…” başlıklı olduğu, belgenin “iki numaralı Nazi lideri Göring, savaş suçlusu olarak yargılanacağını anlayınca şöyle der: ‘Biz halka gerçeği söylemiştik. Sadece iktidara gelene kadar demokratik yollara başvuracaktık...” şeklinde başladığı, belge içeriğinde Nasyonal Sosyalist İşçi Partisinin kuruluşu, Adolf Hitler’in darbe girişimi ve ardından üç ay bir kalede kalmaya mahkum edilmesi, bu esnada Kavgam adlı eseri yazması, Hitler’in kalede kaldığı sürede değiştiğini, artık iktidara kanlı değil demokratik yollardan gelmek istediğini söylediği ve ona inanların sayısının hızla arttığı, Hitler’in partisinin politikaları ve iktidara geliş süreci, kamuoyunun Nazilerin iktidara geliş sürecini normal karşılayacak biçimde hazırlandığını, yaygın inancın, “Madem demokrasi var. Seçmen iradesine saygı göstermek gerekir. Bir kere de bu partiye bir şans verelim. Adam zaten değiştiğini söylüyor, hem bu ülkede yasalar var, kurumlar var, hele hele ordu var. Ayrıca on iki kişiden ibaret hükümete sadece üç Naziyer yer alıyor: Hitler,Göring bir de içişleri bakanı Frick. Onlar da asla olumsuz şey yapamaz on ikide üç kişiler. Hem zaten üç ay içinde bunlarda başarısız olur ve çekilirler. O zaman yeni seçimlere gidilir, halk da bunları görmüş olur ve bu iş biter” şeklinde olduğu, seçimlerden bir ay sonra ülkede toplama kamplarının kurulması, parti liderleri, solcular, liberaller, Yahudilerin bu kamplara doldurulması, liderlerin işkence ile öldürülmeleri, sonra yeni seçimlerin yapılması vb. bilgilerin yer aldığı, 4 sayfalık metnin “İşte böyle. Fakat bu anlatılanların Türkiye ve bizim ülkemizle herhangi bir ilgisi ilişkisi olabilir mi ki!…” şeklinde son bulduğu görülmüştür.

Belgenin 3 ile numaralandırılan sayfası üzerinde okunabilen kısmı “LIĞI ÖZEL KALEM MD.LÜĞÜ FAX NO: 02163437329 Jan. 15 2003 14:43” şeklinde olan ibarelerin yer aldığı, belgenin 4 ile numaralandırılan sayfasında metnin sonunda; “Jandarma Kom. Jandarma Bölg. İsh.bölge k komutanlarına dağıl ve Donanma İsh Baş masasında bulundu. Jandarmadan donanmaya çekilen fax. Fax no:216 3437329 (gönderen fax)” şeklinde el yazması notların yer aldığı tespit edilmiştir.

Şahıs ifadesinin devamında; Aynı süreçte Kuzey Deniz Saha Komutanlığındaki bir haber kaynağı vasıtasıyla Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Karadeniz Bölge Komutanı Tümamiral Deniz KUTLUK’un Karadeniz Ereğli’deki fişlemeleri ile ilgili bazı belgelerin kendisine ulaştığını, bu belgelerde yer alan bilgileri de yine Aktüel dergisinde 642. sayıda “BATI ÇALIŞMA GRUBU YENİDEN FAALİYETTE” başlığı ile haberleştirdiğini, ancak bu haberde kendi ismini değil mahlas olarak Tolga ARDA ismini kullandığını, zira bu konularda haber yapmaması için yönetim kademesinden baskı gördüğünü ve bu yolu tercih etmek durumunda kaldığını beyan etmiştir.

Şahsın ifadesine ek olarak sunduğu ve emniyette 5-27 arası numaralandırılmış belgeler incelendiğinde;

5-6-7 ile numaralandırılan belgelerin, DENİZ KUVVETLERİ KOMUTANLIĞI KARADENİZ BÖLGE KOMUTANLIĞI KDZ. EREĞLİ/ZONGULDAK başlıklı, 13 Mart 2003 tarih ve Rapor Sistemi konulu, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na hitaben yazılmış, imza kısmında Karadeniz Bölge komutanı Tuğamiral Deniz KUTLUK isminin yer aldığı görülmüş, bahse konu belgelerin dosyada mevcut 16 nolu CD içerisinde yer alan Karadeniz Bölge isimli klasördeki “1.1” isimli belge ile aynı olduğu tespit edilmiştir.

8-9 ile numaralandırılan belgelerin, CAMİLERE İLİŞKİN ELDE EDİLEN BİLGİLER başlıklı, GİZLİ ibareli, imza kısmında İsth.İKK ve Güv.Ş.Müdürü İsmail TÜMER isminin yer aldığı görülmüş, bahse konu belgenin dosyada mevcut 16 nolu CD içerisinde yer alan Karadeniz Bölge isimli klasördeki “1.2” isimli belge ile aynı olduğu tespit edilmiştir.

10-11-12-13 ile numaralandırılan belgelerin, OKULLARA İLİŞKİN ELDE EDİLEN BİLGİLER başlıklı, GİZLİ ibareli, imza kısmında İsth.İKK ve Güv.Ş.Müdürü İsmail TÜMER isminin yer aldığı görülmüş, bahse konu belgelerin dosyada mevcut 16 nolu CD içerisinde yer alan Karadeniz Bölge isimli klasördeki “1.3” isimli belge ile aynı olduğu tespit edilmiştir.

14-15-16-17 ile numaralandırılan belgelerin, ERDEMİR’E İLİŞKİN ELDE EDİLEN BİLGİLER başlıklı, GİZLİ ve EK-C ibareli, imza kısmında İsth.İKK ve Güv.Ş.Müdürü İsmail TÜMER isminin yer aldığı görülmüş, bahse konu belgelerin dosyada mevcut 16 nolu CD içerisinde yer alan Karadeniz Bölge isimli klasördeki “1.4” isimli belge ile aynı olduğu tespit edilmiştir.

18-19-20-21-22 ile numaralandırılan belgelerin, BÖLGEDEKİ İRTİCAİ YAPILANMAYA İLİŞKİN ELDE EDİLEN BİLGİLER başlıklı, GİZLİ ibareli, imza kısmında İsth.İKK ve Güv.Ş.Müdürü İsmail TÜMER isminin yer aldığı görülmüş, bahse konu belgenin dosyada mevcut 16 nolu CD içerisinde yer alan Karadeniz Bölge isimli klasördeki “1.5” isimli belge ile aynı olduğu tespit edilmiştir.

23-24 ile numaralandırılan belgelerin, YILDIRIM KOLEJLİLER DERNEĞİ’NİN DÜZENLEDİĞİ KONFERANS HAKKINDAKİ RAPOR başlıklı, GİZLİ ibareli, imza kısmında İsth.İKK ve Güv.Ş.Müdürü İsmail TÜMER isminin yer aldığı görülmüş, bahse konu belgelerin, dosyada mevcut 16 nolu CD içerisinde yer alan Karadeniz Bölge isimli klasördeki “2. Rap Ek” isimli belge ile aynı olduğu tespit edilmiştir.

25 ile numaralandırılan belgenin, IVEDI ibareli 03 MAY 03 Tarihli KARADENBLGKOM’dan DENKOM’a hitaben yazılmış, üzerinde yalnız DENKOM VE ISTH.BSK VE KUZDENSAKOM KUR.BSK. ACABILIR ibaresi yer alan, Rapor Sistemi konulu belgenin dosyada mevcut 16 nolu CD içerisinde yer alan Karadeniz Bölge isimli klasördeki “Yedinci Rapor” isimli belge ile aynı olduğu tespit edilmiştir.

26-27 ile numaralandırılan belgenin DENİZ KUVVETLERİ KOMUTANLIĞI KARADENİZ BÖLGE KOMUTANLIĞI KD Z. EREĞLİ/ZONGULDAK başlıklı, 23 MART 2003 tarih ve Kdz. Ereğli’deki İrticai Kadrolaşma Çalışmaları Hk. Konulu, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na hitaben yazılmış, imza kısmında Karadeniz Bölge Komutanı Tuğamiral Deniz KUTLUK isminin yer aldığı görülmüş, bahse konu belgelerin dosyada mevcut 16 nolu CD içerisinde yer alan Karadeniz Bölge isimli klasördeki “Üçüncü Rapor” isimli belge ile aynı olduğu tespit edilmiştir.

Şahsın ifadesine ek olarak sunduğu 05-11 Kasım 2003 tarihli 642 sayılı Aktüel Dergisinin 36-37-38. sayfalarında Özel Haber ibaresiyle Batı Çalışma Grubu Yeniden Faaliyette başlığı ile bahse konu belgelerin haber olarak verildiği görülmüştür.

Yine Karadeniz Bölge Komutanlığı ile ilgili (5-27 arası numaralandırılan) bu belgelerin şahsın kaleme aldığı 2004 yılında basımı yapılan ŞUBAT UZAR BİN YIL OLUR isimli kitabın arka bölümünde de yer aldığı tespit edilmiştir.

Şahsın ifadesinin ilerleyen bölümlerinde; “Bu haberin yayınlanmasından kısa bir süre sonra Aktüel Dergisindeki görevime son verildi. Yaptığım haberlerden dolayı açılan davalar sebebiyle işten çıkarıldığım bana söylenen gerekçeydi. İşten çıkarılma sürecim derginin TMSF’den fiili olarak CİNER grubuna geçişinin ertesi haftasına rastlamıştı.

Benim kaleme aldığım bu yazılar sebebiyle hem ben baskı gördüm, hem derginin genel yayın yönetmeni Mehveş EVİN baskı gördü hem de derginin sahipleri Ciner yöneticileri baskı gördü ve tabi ki patronaj seviyesinin karşılaştığı baskı benim görevime son verilmeme sebep oldu.

Çetin DOĞAN imzalı 29 Kasım 2002 tarihli belge o dönem Ege Ordu Komutanlığı’nda görevli bir personel tarafından bana verilmişti. 1.ordu Komutanlığı tarafından farklı birliklere gönderilen faks metni Kuzey Deniz Saha Komutanlığındaki haber kaynaklarımdan olan bir personel tarafından bana ulaştırılmıştı. Karadeniz Bölge komutanlığı ile ilgili belgeler ise Kuzey Deniz Saha Komutanlığındaki başka bir haber kaynağım tarafından bana getirilmişti. Kısacası haber konusu yaptığım üç husus ile ilgili belgeler üç ayrı haber kaynağı vasıtasıyla elime ulaşmıştı.” Şeklinde beyanlarının olduğu görülmüştür.

Şahsın ifadesinde haber kaynakları tarafından kendine ulaştırıldığını söylediği belgeleri 2003 yılında habere dönüştürmüş olması ve sonrasında 2004 yılında yazdığı kitabın sonunda bu belgeleri kullanması, ayrıca bu belgelerin dosyada mevcut 16 Nolu CD içerisinde de yer alması, belgelerin hazırlandığı tarihlere yakın zamanlarda da kamuoyunda yer aldığını ortaya koyan ve CD’lerin sonradan oluşturulduğu iddialarını çürüten bir gerçektir.

Ayrıca 1.Ordu Komutanlığı özel kalem müdürlüğüne ait bir numaradan, farklı birimlere çekilen bir faks metni içerisinde iktidar partisinin Alman Nazi Partisi ile benzerliğinin kurulmaya çalışılması ve bu faks metninin seçimlerin ardından henüz 3 ay bile geçmemiş iken gönderilmiş olması, ayrıca şahsa ulaşan belgelerin farklı haber kaynakları tarafından getirilmiş olması da dikkat çeken hususlardandır.


Yüklə 5,65 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   30   31   32   33   34   35   36   37   ...   91




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin