T. C. İStanbul



Yüklə 0,54 Mb.
səhifə5/5
tarix07.04.2018
ölçüsü0,54 Mb.
#47040
1   2   3   4   5

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese :” Alpaslan bey sorumu tekrar etmek istiyorum. O konuyu İsmail Sağır’ın ifadesini tekrar okuyorum. 15 Mayıs 2006 tarihinde avukat Alpaslan Arslan beni benim telefonuma mesaj attı. Bu mesaj da hazır ol bugün Ankara’ya gideceğiz diye yazıyordu. Daha sonra on sarılarında Erhan Timuroğlu beni arayarak yanına çağırdı. Erhan Timuroğlu’nun yanına görüşmek üzere Ferhatpaşa semtine Erhan Timuroğlu’nun yanına gitmeden önce internet cafede gördüğüm Tekin Irşi’yle birlikte Osman Yıldırım’la görüşmek üzere Ferhatpaşa semtine yakın bir yerde bulunan kahveye gittik. Kahvede Osman Yıldırım kumar oynuyordu. Biz ise Tekin Irşi ile birlikte Ehan Timuroğlu’nun yanına oturduk. Yarım saat kadar sonra saat 12.30, 13.00 sıralarında avukat Alpaslan Arslan kendisine ait beyaz renkli opel astra marka otosuyla kahveye gelerek yanımıza oturdu. Osman Yıldırım’ı yanımıza çağırdı Ankara’da bir iş olduğunu ve bu işin bir adamın öldürülmesi olduğunu bu işi dört kişinin yapacağını bu işin karşılığında alacağımız para ile bir daha çalışmamıza gerek kalmayacağı ve büyük paralar kazanacağımızı ama bu işe Tekin Irşı’nin gelmeyeceğini söyledi. Yine İsmail Sağır ifadesinin devamında 16 Mayıs 2006 günü saat 09.00, 10.00 sıralarında avukat Alpaslan Arslan bizim odamıza geldi bizleri uyandırdı ve hep birlikte çıkacağımızı söyledi. Biz üzerimizi giyerek aşağıya indik. Bu arada Osman Yıldırım odasında kaldı hep birlikte avukat Alpaslan Arslan’ın avukat otosuna bindik. Erhan Timuroğlu aracın önüne ben ise arkasına oturdum. Bu arada İstanbul’da kalan Tekin İrşi avukat Alpaslan Arslan’a mesaj çekerek kendisine para gönderilmemesi durumunda cumhuriyet gazetesine yapılan eylemleri polise ihbar edeceğini söyledi. Avukat Alpaslan Arslan’da bana 120 YTL para vererek Tekin Irşi’ye göndermemi istedi. Saat 12.00’ye kadar arabayla gezdik. Daha sonra geyik heykellerinin bulunduğu yerde sağ tarafta bulunan Necati bey caddesine geldik buraya arabayı park ederek benim biraz işim var siz arabada bekleyin dedi bana da verdiği parayı banka bularak yatırmamı söyledi. Ama ben bu parayı yatırmadım. Avukat Alpaslan Arslan ise yaklaşık iki saat kadar sonra bitkin bir vaziyette ağzı ve dudakları kurumuş bir şekilde yanımıza geldi arabaya bindi ve hep birlikte tekrar gezmeye başladık. Bu sırada kendisine parayı yatıramadığımı söylediğimde tamam sende kalsın dedi. Şeklinde beyanda bulunmuş. Ayrıca Osman Yıldırım 12.03.2008 tarihli ifadesinde ben Danıştay olayı ile ilgili yargılanırken Muzaffer Tekin’in Oktay Yıldırımın da bulunduğu ortamda Ataşehir’de bize bombaları verdiğimiz verdiğini söylemedim. Yani o toplantıdan ve toplantıda bulunan isimlerden hiç bahsetmemiştim. Çünkü yaptığım işler karşılığında bana 500.000 dolar para vaat edilmişti cumhuriyet gazetesine yönelik yaptığımız bir ve ikinci saldırı olayının karşılığında alacağım cezayı biliyorum. Çünkü uzun yıllardan değişik suçlardan ceza yattım mahkemeyi ve ceza kanununu biliyorum. Bu işlediğim suçlardan dolayı kimse ölmediği ve kimse yaralanmadığı için az bir ceza alacaktım. Zaten bu şekilde anlaşma yapmıştım. Karşılığında 500.000 dolar parayı Ankara’da alacaktım. Benim Ankara’ya gelme sebebim budur. Şeklinde beyanda bulunmuş. Bu beyanlar doğrumudur?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Yav para konularını ben parayla bu işlere girişilmesi taraftarı değilim Bir, ikincisi bu tip konuları ben konuşmadım. Üç, Para alışverişleri sadece normal arkadaşlık ilişkileri ölçüsünde başka bir şey yok.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese :” Şunu sormak istiyorum. 17 Mayıs 2006 günü Ankara’da yani olay günü sabahı neredeydiniz kiminleydiniz selvi otel parkına gelmişsiniz orada opel astranızın arabanızın anahtarını aramışsınız bu konuda beyanlar var. Bir anlatır mısınız?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Şimdi otele geldik ya Osman ya da Erhan ilgilendi bu kimlik konularıyla hatırladığım. Para ödenmesi ve kimlik konularıyla ya Osman ya da Erhan ilgilendi otelde. Sonra otelde odalara çıktık böyle dinlenmeye geçtik biraz sohbet eder gibi olduk. Sonra ben daldım böyle kendi kendime bu İsmail ile Erhan’ın odasına bi gittim hallerine bakmak için baktım neşeliler mutlu oldum bende yan tarafta Osman’ın yanına geçtim. Osman hala konuşuyor bazı şeyleri ama ben dalmışım pencereden böyle dışarıya bakıyorum. Sonra aklıma Tarkan geldi herhalde ya da Tarkan beni aradı böyle bir şey vardı yani. Tarkan’la görüşmem lazım çünkü adamla irtibata geçmem lazım Mustafa Birden’le sonra öyle daldım bi aşağıya indim çıktım, banyoya girdim çıktım ölüm konusu çok aklımda değil yani bu konular şey değil. Sonra ne oldu hatırlamıyorum sonra çıktık Osman’ın bir arkadaşı var ya Osman yalnız gitti ya da daha sonra bizi götürdü. Yemeğe gittik biz bir yere yemek yemedik geri döndük. Sonra ben arabayla yalnız çıktım otelden ayrıldım yalnız çıktım arabayla Ankara’da dolaştım nefes aldım falan. Bu çıktığım otelin karşısında bir otel daha vardı oteller vardı orda bir sürü bir tane genç vardı arabayla tam geçerken arabayı durdurdu söylemem lazım yani sıkılıyorum anlatmam lazım sohbet etmem lazım anlatabildim mi, bayan ister misin dedi bende ayıptır dedim yani yakışmıyor sana. Ne yaşına yakışıyor ne başına yakışıyor ne haline yakışıyor. Yapma bu işleri bırak dedim bu işleri gülümsedik karşılıklı böyle. Bende arabayla devam ettim böyle falan sonra işte Tarkan’ın oraya gittim Kocatepe’nin alt tarafına biraz oturdum tavla oynadıkları için rahatsız oldum. Ayrıldık oradan dediğim bahsettiğim restorana gittik. Oradaki mahlukatı gördüm. Ortam da şey olmayınca yani Mustafa Birden meselesi çözülmeyince çıktım. Çıktık yani Tarkan’la ayrıldık otele gittik gece 4’e kadar aşağı indim çıktım ben böyle falan sonra sabah oldu Danıştay’a gittik.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese :” Sabah kalktığınız zaman yanınızda kim vardı?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Osman vardı Osman.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese :” Kaldığınız otel nasıl bir yerdi etrafında neler vardı?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Ya Ankara’da bahsettiğim o Ulus olup olmadığını bilmiyorum Sıhhiyenin alt tarafında eski bir cumhuriyet döneminden kalan sağlıklı bir yapı var. Köprü var küçük bir köprü orayı geçiyorsunuz.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese :” Köprünün adı var mıdır?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Bilmiyorum hatırımda değil.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese :” Yakında bir istasyon veya belirli bir şey var mıdır?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ İstasyonu geçiyoruz. Tren istasyonunu geçiyoruz.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese :” O bulvar şeklinde miydi yani o cadde üzerinde miydi?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Evet, evet. Bulvar şeklinde Paris’deki caddeler vardır ya aynen ona benzeyen bir cadde güzel bir yer yani hoşuma gitti.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese :” İstasyonu ne kadar mesafedeydi.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Ya 500 metre falan olabilir yani.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese :” Etrafında neler vardı. Kaldığınız otelin etrafında?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Otel sıralar. İşte oteller böyle devam ediyor benim anladığım o. Gördüğüm.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese :” Yani karşısında veya yanında belirli bir bina var mıydı?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Yok aynı tip binalar beşer katlı binalar yan yana.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese :” Evet kaçıncı katta kaldınız?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Zannedersem ya dört ya da beşinci katta kalmıştık.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese :” Numarasını hatırlıyor musunuz ?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ 509 demiştim size ama, ben hatırlamıyorum 509 dediğinizi hatırlıyorum.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese :” Bu İsmail Sağır Erhan Timuroğlu aynı otelde mi kalıyorlardı yoksa selvi otelde mi kalıyorlardı?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Ya aynı otelde kalıyorduk biz. Bulunduğumuz otelin adı Selvi midir değil midir selvi ne anlama gelir bir ağaç ismi selvi boylu olur Kadir İnanır’ı getirmek lazım bilemiyorum Abdülkadir demek lazım. Bence ismini değişsin yani çünkü kadir esma hüsnadandır. Kadir demek her şeye gücü yeten demek her şeye gücü yeten sadece rabbülalemindir yani. Başka kimse değildir. Bence ismini değişsin yani. Bu kavga bitmez çünkü.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese :” Şimdi sabahleyin kalktınız. Arabanızın yanına mı gittiniz?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Arabayı alıp Danıştay’a gittim Danıştay’ın o Necati bey caddesinde bir ağaç var. O ağacın dibinde durdum. Caddede boylu boyunca uzanan bir ağaç var. Oturdum orda plakalardan bir şeyler çıkarmaya çalışıyorum ama hal icabı yani. Durdum düşündüm baktım sağa sola baktım plakalara baktım. Trafik ışıklarına baktım. Kırmızı yanarken ne düşünüyordum ve aklıma ne geliyordu niye kırmızı ışık çünkü bu tip şeyler vardır yukarıyla alakalıdır anlatabiliyor muyum? Çözerseniz çıkarsınız. Çözemezseniz kötülük olur. Bunları görüp idrak edip ona göre yaşamak lazım. Ondan sonra.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese :” Oraya yalnız olarak mı gittiniz?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Yalnız gitmiştim evet.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese :” Osman Yıldırım neredeydi o sırada?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Efendim.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese :” Osman Yıldırım.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Oteldeydiler en son üçü de oteldeydi. Osman yıldırım İsmail Sağır ve Erhan Timuroğlu oteldeydi ben çıktığım zaman. Onlara hiçbir şey demeden çıktım yani ben.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese :” Siz Danıştay binasının olduğu yere arabayla mı geldiniz yayan mı geldiniz. Başka bir vasıtayla mı geldiniz?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ arabayla geldim. Opel astra arabayla geldim.“

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese :” Kendi arabanızla geldiniz öyle mi?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Opel astra 2001 model Opel astra olması lazım onunla gelmiştim.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese :” Peki arabanız Selvi otelin parkındaymış öyle mi?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ evet”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese :” Önce anahtarı bulamamışsınız. Doğru mu?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Ya arabayı en son Osman getirdi diye hatırlıyorum. Çünkü ben geldikten sonra Osman herhalde gece çıkmıştı arabayla”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese :” Nereye gitmiş biliyor musunuz?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ böyle bir bilgi var aklımda da. Yani o anahtarı alıyorlar mı almıyorlar mı otopark görevlisi alıyor herhalde anahtarı. Böyle bir şey var yani.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese :” Siz arabanın anahtarını almak için Erhan Timuroğlu ve İsmail Sağır’ın bulunduğu odaya gittiniz mi?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ olabilir. Anahtarı sormuş olabilirim. “

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese :” Peki anahtarı nasıl aldığını hatırlıyor musunuz Arabanızın anahtarını nasıl aldığınızı?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Valla ben aşağıda lobiden aldığımı aldığım yönünde bir bilgi var aklımda. “

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese :” Alpaslan bey o konuda beyanlar var. Yani anahtarı arabanın anahtarını almak için Erhan Timuroğlu ve İsmail Sağır’ın bulunduğu odaya gittiğiniz konusunda beyanlar var ne diyorsunuz?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Şimdi arabanın dördüncü veya beşinci kata götürülme ihtimali vinçle olabilir ya da bir köprü yapılır yada işte bir şey getirilir uçakla falan getirilip otelin üst tarafına bırakılabilir yani arabanın otelin dördüncü katına götürülebilme ihtimalleri bunlar benim aklıma gelen. Onun dışında yerde olur yani araba. Dediğimiz dört tekerlek. Beyaz bir araba opel arstra.

Mahkeme Başkanı:” Direksiyonu var.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Direksiyonu var başka da bir şey yok yani.”

Mahkeme Başkanı : “ Camları eksik mi?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Efendim. Bu kadar.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese :” Bu Danıştay baskınının meydana geldiği gün olay günü kalktığınızda herhangi bir yeri aradınız mı veya biriyle görüştünüz mü?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Ya bir an önce bu işin bitirilmesi yönünde iş demek durumundayım yani edepsizlik yaparak Allaha karşı. Bu işin bitirilmesi yönünde böyle bir şey vardı yani bir yılgınlık demeyim de. İsteksizlik değil yorgunluk var yorgunluk anlatabiliyor muyum? Yorgun bir haldeydim yani ölüm çok umurumda değil Allah biliyor yani şahadet peşindeyim ben. Mana boyutunda ölüm peşindeyim anlatabildim mi, yani şehit olmak çok mutlu edecek çünkü beni evvelden böyle bir şey var. Ondan sonra böyle gittim yani oraya başka da bir şey yok.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese :” Şimdi o günlerde bu tür bir olayı bitirmek zorunda mıydınız yani mutlaka yapmak zorunda mıydınız maddi veya manevi yön olarak bir zorlama var mıydı?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Şimdi Allah varsa ben başörtüsü meselesini çözmek durumundayım. Allah varsa insan Allahtan utanır. Tamam mı? Utanma varsa edep vardır edep varsa örtü denilen bir şey dört beş daha kelime buraya koymak lazım da bu örtü denilen şey vardır. Yani insan biz niye kılık kıyafet giyiyoruz. Utandığımız şeyleri ortaya çıkarmamak için. Bu kadar.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese :” Şimdi sabahleyin kalktınız. Arabanın oraya geldiniz arabayı aldınız. Peki, Osman Yıldırım Erhan Timuroğlu ve İsmail sağır veya herhangi bir başkasıyla görüştünüz mü?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Yav çıkarken en son İsmail’i götürüp götürmeme yönünde bir şey var bende yani İsmail ile birlikte gidebilirim oraya İsmail ile beraber gidersem ne yaparım. İçeri silahsız götürürüm. Ya da iki silahı yanıma alırım içeride birini İsmail’e veririm anlatabiliyor muyum? Böyle şeyler aklımdan geçip gidiyor ya da İsmail dışarıda kalır. Böyle tedbirler geçiyor aklımdan daha sonra yalnız gittim tabi.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese :” Siz oradan ayrılırken onlar uyanık mıydı yoksa uyuyorlar mıydı?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Ben uyanıklardı diye bir bilgi var aklımda. Uyanıklardı diye bir bilgi var aklımda.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese :” Peki herhangi bir konuşma geçti mi aranızda onlarla?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Yok sadece gidiyorum dedim ben gelebilirim demiş miydim dememiş miydim bilemiyorum. Sadece çıktım gittim.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese :” Peki sizin yani nereye gittiğinizi falan sormadılar mı?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Yok. Hatırlamıyorum. Yani bu konuşulmuş ta olabilir konuşulmamışta olabilir bu konu.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese :” Peki arabayla Danıştay binasının olduğu yere gittiniz öyle mi?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ evet”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Onun arka tarafındaki cadde ana cadde üzerinde arabanın içerisinde bekliyordum o ağacın dibindeyim yani.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese :” Daha sonra ne yaptınız Danıştay binasına mı girdiniz?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Evet direk Danıştay binasına arabalara baktım yine sonra o beşinci kata baktım. Telefondaki mesaja baktım sonra bismillah dedim içeri gittim. Odaya girdim çıktım kapıda yakalandım.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese :” Peki, arabayı buraya nereye bıraktığınızdan Osman Yıldırım’ın Erhan Timuroğlu’nun İsmail Sağır’ın veya başka birisinin haberi var mıydı?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Arabayı bıraktığım yer hakkında bir bilgileri var mıydı zannetmiyorum ya. Yok diyebilirim yani.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese :” O gün bir gün öncesi akşam Erhan Timuroğlu yine İsmail Sağır Osman Yıldırım veya herhangi bir başkasına ertesi sabah bu eylemi yapacağınızdan haberleri var mıydı?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Arkadaşların mı?”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese :” Evet veya herhangi başka onların dışında herhangi birinin haberi var mıydı?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Yok, yok, yok, yok.”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese :” Bu konuda yani bir telefonla görüştüğünüz yüz yüze görüştüğünüz kimseler var mıydı?’

Sanık Alpaslan Arslan: “ Hayır hayır. Benim bu konuyla ilgili olarak kafamda belirliydi üç aşağı beş yukarı. Öyle bir şey yan,”

Üye Hakim Hasan Hüseyin Özese :” Teşekkür ederim sağolun.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Bende teşekkür ederim.”

Mahkeme Başkanı : “Alpaslan hukuk fakültesinden ne zaman mezun oldunuz?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ 1998 yılında.”

Mahkeme Başkanı : “98 yılında stajı. Nerede yaptınız ?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ İstanbul da”

Mahkeme Başkanı : “Kimin yanında?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Şişli ilçesinde kurtuluşla, Kadıköy ilçesinde kurtuluşla daha sonra Kadıköy ilçesinde Ali Şenoğlu’yla bide ayrıca ikisinin arasında bir aylık bir zaman dilimi içerisinde tam hatırlamıyorum yani de vatan caddesi üzerinde bir hukuk bürosunda bir ay çalışmışlığım vardır.”

Mahkeme Başkanı : “Askerlikten önce mi avukatlığa başladınız?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Evet, evet, hayır stajı bitirdikten sonra askere gittim.”

Mahkeme Başkanı : “Askerliği bitirdikten sonra avukatlığa başladınız?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Avukatlığa başladım evet.”

Mahkeme Başkanı : “Müstakilen mi başladınız yoksa?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Bir avukat ağabeyin ofisini kullandım.”

Mahkeme Başkanı : “Ne zaman oraya başladınız?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ 2001 yılında.”

Mahkeme Başkanı : “2001 yılında, ne kadar kaldınız orada?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ 6 ay falan kaldım.”

Mahkeme Başkanı : “6 ay kimdi o abi?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Avukat Ahmet Kılıç.”

Mahkeme Başkanı : “Ahmet Kılıç, ondan sonra”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Sonra Burhan Gür adlı arkadaşla. Burhan Gür adlı arkadaşla Kadıköy’de belediye bul işte o cadde üzerinde bir ofis kiraladık orada Yeditepe hukuk bürosu adı altında bir ofis açtık başladık.”

Mahkeme Başkanı : “Başladınız, burası ne kadar sürdü?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Bir yıl diyebilirim, bir yıl veya iki yıl.”

Mahkeme Başkanı : “Yani 2002 yılını orada mı geçirdin. Yeditepede?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Yani 2002 ile 2004 arası da olabilir.”

Mahkeme Başkanı : “Efendim.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Hatırladığım 2003 yılına kadarda olabilir veya 2004 yılına kadar da olabilir orası.”

Mahkeme Başkanı : “2004 yılına kadar 3 yıl o zaman öyle mi?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ olabilir evet.”

Mahkeme Başkanı : “3 yıl orada beraber çalıştınız.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ 2 veya 3 yıl çalıştık.”

Mahkeme Başkanı : “2 veya 3 yıl orada çalıştınız. Sonra?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Sonra bahariye caddesinde başka bir ofise çıktık. Bahariye caddesinde başka bir ofise çıktık. Bu bahariye caddesinde adliyenin ”

Mahkeme Başkanı : “Çıktınız mı, çıktın mı?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Burhan avukat Burhan Gür adlı arkadaşla birlikte bide baran adındaki bir arkadaşımla.”

Mahkeme Başkanı : “Ayrı bir büro açtınız?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Aynı büroyu başka bir ofise taşıdık.”

Mahkeme Başkanı : “Oraya taşıdınız. Yine Yeditepe hukuk bürosu olarak mı?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Yeditepe evet aynı tablo aynı şekil aynı ”

Mahkeme Başkanı : “ Orada ne kadar çalıştınız?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ 1,5-2 o ofiste bulundum sonra da”

Mahkeme Başkanı : “Yani şu olay olmadan önce orada mıydın?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Evet”

Mahkeme Başkanı : “Yani 2006 yılına kadar orada mıydın Mayıs ayına kadar?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Evet, evet

Mahkeme Başkanı : “Orada iken mi bu factoringde iş alıyordun.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Evvelden alıyordum.”

Mahkeme Başkanı : “Efendim”

Sanık Alpaslan Arslan: “ İlk büroya başladığım zamandan itibaren 6 aylık zaman dilimi içerisinde bu faktöringle irtibatlarım oluşmaya başladı.”

Mahkeme Başkanı : “Ne zaman kestin.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Kesilme diye bir şey yok hala devam ediyor. O Ayhan dediğim şahıs gelirse ben yine utanarak Ayhan’ın.”

Mahkeme Başkanı : “Peki avukatlık yaptığını söylüyorsun. Avukatlık yaptın cüppe giydin mahkemelerde avukatlık yaptın. Birilerini savundun birilerinin hakkını aradın.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Evet”

Mahkeme Başkanı : “Onun yanında bide yani anlattığın kadarıyla bide tefecilik işleriyle bilmem şunlarla bunlarla da uğraştın herhalde yanına adamlar almak suretiyle tahsilatlara mı çıktın yani ikisini bir arada nasıl yürüttün?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Tefecilik, yav tahsilat denilen olguların içerisinde bulunmuşluğum var. Bu tip şeylere de girdim ama edep ölçüsünde yani anlatabiliyor muyum?

Mahkeme Başkanı : “Aması ne edebi ne onun.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Hak hak hak varsa gider paranızı alırsınız.”

Mahkeme Başkanı : “Nedir işte onu aç bakalım o hak dediğin şeyi aç bize.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Arkadaş adamın parası yok alacağı var. Diğerinde para var borçlu ödemiyor. Hukuki prosedür insanı çıldırtacak boyuta geliyor anlatabiliyor muyum?”

Mahkeme Başkanı : “ Yani hukuki yoldan alamadığını bu şekilde hak diye dediğin yoldan mı üzerine gidip alıyorsunuz.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Evet evet evet”

Mahkeme Başkanı : “yanındaki adamlarla mı?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ O adamlar dediğin arkadaşlarla. Adam çevresi”

Mahkeme Başkanı : “peki o adamlardan bir tanesi de Osman mı?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Osman evet”

Mahkeme Başkanı : “Başka kim var. İfadende başka kişiler de var.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Ya Osman var başka var işte avukat arkadaşlar var Teoman var birkaç yere götürdüm var işte değişik arkadaşlar aklıma gelmiyor ki. Var var var””

Mahkeme Başkanı : “Peki Alpaslan bu işleri yapıyorsun. Yani kişilere silah çekiyorsun zorluyorsun. Kendine göre hak arıyorsun. Kendine göre hak arıyorsun. Bir de yoğun bir din düşüncesi içerisindesin. Onunla onu nasıl bağdaştırıyorsun. Yani dinle onlar bağdaşıyor mu?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Ya şimdi size şunu söyleyeyim.

Sanık Alpaslan Aslan müdafi Oğuz Kayıran söz almadan konuştu: (Anlaşılamıyor)

Sanık Alpaslan Aslan :” Hıhı, hıhı, evet evet, silah çekmemiştim evet. Bu silah çekme para alışı yani bu tahsilat boyutu dediğimiz boyutta silah çekmedim kimseye. Silahta çekildi mi bana silah yok silah da hatırlamıyorum çekilip çekilmediğini hatırlamıyorum silah çekildi mi çekilmedi mi hatırlamıyorum. ”

Mahkeme Başkanı : “Din boyutunu nasıl açıklıyorsun bunun?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Hak, hak hak.”

Mahkeme Başkanı : “Peki, bu hak hak hak dediğin olaya ne zaman girdin. Ne zamandan beri bu hak hak dediğin olaya girdin. Ne zamandan beri?”

Sanık Alpaslan Arslan: “Ya Şimdi bu iş, bir Rus devlet başkanının Veldvedevmiydir nedir. Öyle bir balo salonunda özenle yapılacak bir şey değil. Hayat varsa insan vardır insan varsa tartışma vardır. Kaşlarınız çatıldı anlatabiliyor muyum? Biri size edepsizlik yaparsa döner tepki en yumruk atarsınız birine bu yani ille parayla ilişkilendirilecek bir şey değildir. Önce edepli bir şekilde dersiniz ki paramı ödeyin veya bu parayı ödeyin. Edep boyutu devam ederse edepli bir insan edepsizlik yapmaz bu konuda ama karşıdaki edepli değilse edepsizleşmeye de devam ediyorsa. Allah insanı böyle yaratmış yani dayanamazsınız yani bu kafanıza takılır yatamazsınız. Paranız yoksa gider boğazını sıkarsınız yani paraya ihtiyacınız var çünkü. Ya da gidip tarlada çalışmanız lazım bu hep çözmekle alakalı. Türkiye deki şartlar buydu yani.”

Mahkeme Başkanı : “Şimdi Alpaslan öğrenmek istenilen şu dini duygularının yoğunluğu gibi,”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Din dışı değil bu mesele.”

Mahkeme Başkanı : “Dini duygularının yoğunluğu ne zaman başladı ki seni insan öldürmeye kadar götürdü.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Evvelden vardı. Şimdi Amerika gelmiş ırak’a girmiş insanı öldürürüm ben öldürürüm hepsini. Elimde silah olsa ya kafama atarım. Kafama atmazsam birilerine atarım burada yani çünkü ben üç yıldır tutukluyum burada. “

Mahkeme Başkanı : “Efendim ne zaman başladı bu yoğun din duyguları ne zaman başladı. Ne zamandan beri devam ediyor?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Evvelden var yav ben.”

Mahkeme Başkanı : “Ne kadar evvel?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Ben peygamber efendimizi Hz. Muhammed Sallallahu aleyhi vesellemi kendimi hatırlamaya başladığım zaman rüyamda gördüm. Allah’ı arıyorum ben çocukken. Beşik var ya beşik ya iki yaşındayım ya üç yaşındayım yemin ediyorum size Allah’ı arıyorum. Allah’a gidiyorum ben peygamber olacağım diyorum daha çocukken yemin ediyorum size.”

Mahkeme Başkanı : “Yani bu çok uzun süredir bu yoğunluk devam ediyordu. Değil mi?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Sonuçta o gün ne 1980 diyebilirim size yani1980’den 2009’a kadar hala devam eder yani bu konular bende. Böyle yani doğrular bunlar. Yani hiçbir zaman Allaha peygambere kurana kitaba peygamberlere ve kutsal değerlerimize hiçbir zaman düşmanlığım kinim kötülüğüm hiçbir zaman olmadı anlatabiliyor muyum? Ama yani Allah korusun Allah kimseyi böyle Guantanamoya bu Gureybe falan düşürmesin Türkiye’de de Sincan F tipine düşürmesin böyle bir ceza evi görmedim yani.”

Mahkeme Başkanı : “Bak bu Danıştay kararı şubat ayında yayınlandı. Gazetede şubat ayında yayınlandı. Karar 2005 yılının ekim yanılmıyorsam ekim veya kasım aylarında yayınlandı bundan senin haberin yok yani takip etmiyorsun bu süreci?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Yav haberim var yok diyemem de böyle bir bilgi vardı ama o bilgi kafama çakılı değil. Sonra öyle bir zamanda öyle bir şekilde bu bilgi geldi ki.”

Mahkeme Başkanı : “Yani vakit gazetesinde yayınlandıktan sonra mı kafana çakıldı?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Vakit gazetesinde yayınlanmadan önce ben böyle bir bilgiden haberim yok diyebilirim. Anlatabiliyor muyum? Yav hukuk çevresinden kimse bana böyle bir şey dedi diyemem. Hani bir avukat gelir der ki. Ya Danıştay’da yargıçlar böyle bir karar verdi. Benim aklımda böyle bir şey yoktu yanı duymadım diyebilirim böyle bir şeyi yani. Sadece gazete haberi haline geldikten sonra bu bilgi çevreye yayılmış olabilir diyebilirim anlatabiliyor muyum? En azından vakit gazetesi bunu yayınlamayabilir utanarak sen neyin peşindesin. Eğer idrakli bir Müslümansa bu adamlar yazılmaz. Anlatabiliyor muyum? Yazılmaz ve yayınlanmaz idrak varsa gerçekten.”

Mahkeme Başkanı : “Yani seni bu şekilde şartlandıran o gazete mi?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Şartlandıran değil. Bu kaf”

Mahkeme Başkanı : “Nedir ya?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Ya Türkiye’de başörtüsü yasaklanacak ben keleşle şeye giderim yani. Nedir genelkurmaya girerim anlatabiliyor muyum?”

Mahkeme Başkanı : “Ama o zamana kadar hiçbir şeyin yok baksana ya kaç ay oldu geçti.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Yasak diye bir şey yok ki. Türkiye’de başörtüsü takılamaz diye bir şey yok yani benim kafamda. Hala düşünüyorum devlet dairelerinde böyle bir yok sanki kafamda ben görmedim yani öyle yasak. Gerçekten söylüyorum yani burada ya çık git derim ablacığım yani gelir sizinle kavga ederim eğer laf söylerseniz tamam mı? Açarsa üzülürüm ama sizi kafama takarım. Anlatabildim mi?”

Mahkeme Başkanı : “Sende bu şekilde mi taktın kafana?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Yasak kararı olmaz yasak. Siz çıkın dediniz ya ayrı bir şey ayrı bir boyuttur bu. Devlet vardır. Laiklik şeyi yerleşmiştir. Dengesizdir vatandaş. Ben bende dengesiz bir insanım ama birde getir bunu mahkeme kararı yap altına imza at böyle parçalarım o adamı anlatabildim mi? Bunlar ayrı boyutlar. Bunu ayırmak lazım,”

Mahkeme Başkanı : “Bunları aldın kafana taktın, kafana taktın ve anlattığın kadarıyla da olaydan bir ay kadar önce öyle mi bir ay kadar önce de tabancayı elde ettin. Yine anlattığın kadarıyla işte 15 gün 20 gün sonra iki tabanca daha elde ettin. Üç tane de bomba elde ettin. Hepsi şu bir aylık olaydan bir aylık bir ay önceki süre içerisinde aldığını hatırlıyorsun öyle mi?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Evet.”

Mahkeme Başkanı : “Yani bu hazırlık bu kadar büyük bir hazırlık yapıyorsun.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Hı hı.”

Mahkeme Başkanı : “Danıştay’a gideceksin. İlk önceliğimi de Danıştay olarak

Sanık Alpaslan Arslan: “ Ben özel harekata katılabilirdim anlatabiliyor muyum?”

Mahkeme Başkanı : “Öncelik önceliğim var. Önceliğim Danıştay dedin.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Yav alt yapım var. Yav ben avukatlık yaparken gitmiş üniversitede kavga etmiş bir adamın anlatabiliyor muyum? Hani böyle bir avukat cüppe giy böyle bir adam değilim yani gider kavga ederim yani. Anlatabiliyor muyum?”

Mahkeme Başkanı : “Senin bu yaptığın hazırlık kavga boyutunu aşan bir hazırlık,”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Yav hale bakmak lazım yargıç bey hal. Avukatlığı sevmemin tek sevdiğim boyutu hür olmak. Gider gidersiniz oturursunuz ofisinizde tamam mı?”

Mahkeme Başkanı : “Onları bırak şimdi onun sebebini sormuyorum ben sana. Benim sorduğum suale cevap ver benim sorduğum suale cevap ver.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Yav ben meseleyi bu boyutuyla anlatamam size kelepçeyi vurun ben anlatamam bunu yani bu boyutu hiç yaşamadım ve yaşamakta istemiyorum anlatabiliyor muyum?”

Mahkeme Başkanı : “ Alpaslan bu kadar silahı edindin. Ankara’ya da gitmeye karar verdin belirli eylemleri yapmaya karar verdin. Peki onları tek başına yapmayıp da niçin o kadar kişiyi yanına topladın? Toplamak lüzumu hissettin?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Ya ben ordu kuracaktım anlattım size ya.”

Mahkeme Başkanı : “Bedava ordu kurulur mu? Bu lejyon ordusu bedava ordu kurulur mu? Sonra bulduğun adamlar bulduğun kişiler senin kafa yapına uygun kişiler değiller. Barlardan toplamışsın onları barlara giden kişiler bunlar.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Ya cami cemaatine gidip hadi cihada gidiyoruz ne diyebilirim ki yani cami cemaatine.”

Mahkeme Başkanı : “Onlara diyemedin onlara diyemedin bak sende cami cemaatindensin ama cihada gidiyorsun.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Şimdi cami bunu tartışalım sizinle istiyorsanız.”

Mahkeme Başkanı : “Hayır tartışma yok tartışma yok soruma cevap ver sadece. Bu adamları niçin topladın yanına? Bu adamlar, bu adamlar senin kafa yapına uygun adamlar değil. Görüldüğü kadarıyla, dosyaya yansıyan görüntüleri kadarıyla”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Ya namaz ve edeple hayata devam edilirse ben bunlarla yaşarım. Aynı evde yaşarım. Hepinizden uzaklaşırım.”

Mahkeme Başkanı : “Yani bu adamlar senin peşinden bu şekilde atarak gelmezler bedava gelmezler. Bunun altında bir şey var muhakkak ki geliyorlar peşinden. Ne dersin Osman yıldırımı ayrı tutuyorum. O ayrı onunla ilgili soracağım.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Ya ben Osman Yıldırım’a abi ben sizlerle yaşayamam anlatabildim mi? Giderim gecekondu da Osman Yıldırım’la yaşarım. Ama villada yaşayamıyorum ben böyle bir şey var.”

Mahkeme Başkanı : “Diğer çocuklar var diğerleri var. Alpaslan sözü değiştirme diğer kişiler var. Diğer kişiler senin peşinden niçin takılsınlar niye bombaları alsınlar gitsinler atsınlar başka taraflara. Keyfe keder olur mu bu çocuk oyuncağı değil bu.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Ya Erhan Timuroğlu’nun barda çalışıp yapacağı haramla devam edecek hayatına yani ben bunu kaldıramam yani.”

Mahkeme Başkanı : “Senin kaldıracaksın havaya da bomba mı atacaksın adama. Bu şekilde mi havaya kaldıracaksın? “

Sanık Alpaslan Arslan: “ Ben yukarıya bağlıyım sizlerle uğraşamıyorum yani. Yemeğimi yiyip yatacağım başka bir şey yok. Yukarıya bağlıyım yukarıya, yukarısı yoksa yeryüzü sizin olsun gecekonduya gider Ebu Gureybe’de giderim Guantanamo’ya da giderim. Giderim Afrika’da bir kabilede yaşarım yani yemeğimi yiyip yatacağım. Kimse umurumda değil.”

Mahkeme Başkanı : “Bu adamlara ne teklif ettin ne söyledin?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Yav kardeşim gelir misiniz dedim benimle Erhan yani bir yerde Erhan’a dedim ki Erhan kop yıldızlar var yani yıldızlar galaksiler anlatabiliyor muyum? Yeryüzü varsa ev kirası, elektrik bilmem ne varsa. Galaksileri bir düşün yani beş yüz tane beş yüz milyar galaksiden bahsediliyor.”

Mahkeme Başkanı : “Onlarımı bahsettin.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Erhan Timuroğlu’na anlattım ben bunu.”

Mahkeme Başkanı : “Anlattın.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Bunu idrak eden bir adam yeryüzünden uçuşa geçer. Anlatabildim mi?”

Mahkeme Başkanı : “Onu mu merak etti yani o tarz uçuşu mu merak etti de geldi peşinden.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Yav uçak muçak peşinde değilim ağabeyciğim bunu idrak eden bir adam yeryüzünden kopar. Yeryüzündeki problemlere odaklanır. Yeryüzü niye böyle niye yaşayamıyorum ben burada. Yeryüzü nasıl yaşanılabilir bir hale gelir. Anlatabildim mi?

Mahkeme Başkanı : “ Şu kişilerin, bu kişilerin telefon görüşmeleri var orada derki bizim paramızı vermedin seni şikayet ederler seni şikayet ederler Osman’a yani tanıştıran kişi Osman seni şikayet ederler Osman’a paramızı vermedi yaptığımız emeğin karşılığını alamadık şeklinde. Telefon görüşmeleri var.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Ben hale bakıyorum hal hal, yapılan şeyler örtülerek devam edilmesi lazım. Eğer halle bunlar utanarak Osman başını önüne eğerse ben devam edeceğim yani örte örte örte gidelim artık yani düzele düzele gidelim yani kimse mükemmel değil. Yukarıdaki haricinde. Herkesin belli edepsizlikleri vardır belli şeyi belirsiz hale getirmemek lazım.”

Mahkeme Başkanı : “Benim soruma cevap veriyor musun sen verecek misin benim soruma cevap onları bırak bir tarafa dedim sana benim sorularıma cevap ver. Niçin bunu istiyorlar ya bu şekilde telefon görüşmesi yapmalarının sebebi ne. Senden bir alacakları mı var?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Ya para konusunda rahatlamak Osman Yıldırım’ın Erhan Timuroğlu’nun Tekin İrşi’nin ve İsmail Sağır’ın ekonomik olarak alt yapıları düzgündür diyemem.”

Mahkeme Başkanı : “Yalnız senin yalnız oralarda geçen paralar senin ödeyemeyeceğin miktarlar. Büyük paralar. Yani senin verdiğin 100 lira 200 liralık harçlıklar değil. Cep harçlığı değil.

Sanık Alpaslan Arslan: “ Erhan Timur şey İsmail Sağır bana elli defa da benim 30 milyar 50 milyara ihtiyacım var dese tamam tamam derim tamam mı çünkü halini görüyorum yani ben kendisini kendisinden daha iyi idrak edebilirim. Sevdiğim.”

Mahkeme Başkanı : “Yani kandırdın mı onları?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Kandırma değil. Kullanırım da kandırmam ama hak Allah için kullanırım yanı yoluma giderim hal varsa vardır umurumda değil istediğiniz kadar yargılayın parçalayın doğrayın. Bir yerden bir halden bir hale getirmenin peşindeyim yani. Manevi sorumluluk devam ediyor yani anlatabiliyor muyum? 30 milyar lazım dese tamam tamam derim bir hafta on gün sonra bir yerde 30 milyarı atarım içinden bir iki milyar veya beş milyarı atar oda 25 milyarı fakirlere atmazsa ben ona güle güle derim yani anlatabildim mi, Hal bunu denk getirmek lazım yaşam dediğimiz güzellik budur yani. Yoksa onu oturup tartıya koyalım bir kilo para böyle bir şey de yok yani. Denk denk hale göre yani bu kadar para sana yeter yeterse yeter alır cebime koyar hadi gidiyoruz gidiyoruz yani. O paranın orada bulunmasının sebebi rahatlık yani.”

Mahkeme Başkanı : “Alpaslan arabayı altın silahları arabaya doldurdun. Üç kişide aldın yanına gidiyorsunuz Ankara’ya o silahları görmedi mi bu arkadaşların?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Biliyorlardı evet.”

Mahkeme Başkanı : “Nereye gidiyorsun yani bu nedir yani bu silah talimine Ankara’ya gitmeye gerek yok yani buradaki şeyler var nedir o atış talim yerleri var.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Şimdi ben size şunu söyleyim yüzme bilmek için.”

Mahkeme Başkanı : “Denize gideceksin öyle mi, havuza gideceksin.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Denize gideceksin, havuza gideceksin.”

Mahkeme Başkanı : “Şimdi orası mı deniz havuz yani o.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Suya suya gidilecek. Hiç bir şey yapamazsa önce bir oturur bakar yani. Varlık varsa.”

Mahkeme Başkanı : “Yani bunlar o suyu görmek ne bileyim bir şey yapmak için mi gidiyorlar oraya? O anlamda mıdır o?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Bunlar belirli şeyler. Yav hayatımda hiç kavga etmemiş insan var. Bütün ömrü kavgayla geçmiş insan var anlatabiliyor muyum? Bunlar vardır yani. Şimdi ilk başlayan bir insan kavga etmiş olan insanlarla başlar tecrübeler vardır. Şimdi burada hale bakıp ben derim ki bu başkan gerçekten belirli özelliklere sahip bir insan hal hareket fizyonomi anlatım farklı yani anlatabiliyor muyum? Böyle şeyler vardır bunları tutup anlatmanın yazıp çizmenin bir anlamı yok tutmanın bir anlamı yok yani.”

Mahkeme Başkanı : “O zaman, o zaman, o zaman çıkarken buradan hepsi biliyor mu bu Ankara olayını.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Bunlar kopuk insanlar kopuk. Yani tutup belli şeyleri sizinle tartışmaz. Tamamsa tamam yani ama öyle,”

Mahkeme Başkanı : “Yani zımnen kabul mü edildi?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Evet, evet, evet.”

Mahkeme Başkanı : “Hepsi tarafından”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Yav ben diyorum ki. Bankalara gelir misiniz bu cid, Tamam dediler tamam tartışmadık yani.”

Mahkeme Başkanı : “Ama bankaya gitmiyorsunuz Danıştay’a gidiyorsunuz.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Danıştay çözülmeden ben gidemiyorum Bankalara.”

Mahkeme Başkanı : “Efendim”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Danıştay meselesi çözülmeden.”

Mahkeme Başkanı : “İyi yani Danıştay’a gidiyorsunuz Ankara’ya Danıştay’a gidiyorsunuz ondan sonra o dediğiniz şeyler olacak. Önce ilk hedef Danıştay değil mi? Öyle söylemedin mi?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Evet, evet, evet.”

Mahkeme Başkanı : “E peki bunlar da o zaman giderken seninle gelirken”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Evet”

Mahkeme Başkanı : “Danıştay olayını biliyorlar. “

Sanık Alpaslan Arslan: “ Evet”

Mahkeme Başkanı : “Öyle mi?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Biliyorlar. Yani konuşulmuşluğu vardı bu Danıştay meselesinin.”

Mahkeme Başkanı : “Silahları da gördüler.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Evet. Yani silahları gördüler diye bilgi var beynimde tam şeyleri kendilerine sormak lazım.”

Mahkeme Başkanı : “Soracağız onlara da soracağız. Onlara da soracağız. Dur, dur, dur, Harcadığın birde Ankara’ya gitmeden harcadığın 3 tane bomba var değimli devamı var mı onun? Arabada var mı başka bomba?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Yok başka bomba yok.”

Mahkeme Başkanı : “Bulunmadı belki başka bir yere koymuş olabilirsin.

Sanık Alpaslan Arslan:” Yok yok yok. “

Mahkeme Başkanı :” Harcadın aldığın bombaları öyle mi?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Yani üç bomba da kullanıldı.”

Mahkeme Başkanı : “Kullanıldı. Peki, bu bombaları beyanında dedin ki emniyet aşamasındaki açıklamalarında, açıklamadın arkadaşların olduğu için açıklamadın. Arkadaşların yakın arkadaşlarının ismini vermedin emniyette.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Evet”

Mahkeme Başkanı : “Daha sonra dedin ki işte silahları şükreden bombaları Süleyman’dan satın aldım dedin.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Evet”

Mahkeme Başkanı : “Hemen akabinde, hemen akabinde Süleyman’dan vazgeçtin. Şükreye devam ettin niçin?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Ya Süleyman yaradılış itibarıyla bu noktaya çekilecek bir insan değil diye böyle bir hal var bende. Anlatabiliyor muyum?”

Mahkeme Başkanı : “Hangi noktaya çekilecek yani öbürü öbürünü gözden çıkardın öylemi. Metin Şükre’yi gözden mi çıkardın?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Gözden çıkarma değil ya Metin Şükre beline silahı takıp gelebilir de anlatabildim mi, isteyerek gelebilir Süleyman ama yaradılış itibarıyla o şeyde değil yani. Hal o hal değil yani.”

Mahkeme Başkanı : “Ama bomba sattı sana parayla?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Evet.”

Mahkeme Başkanı : “Yani bedava vermedi sana babasının hatırına vermedi parayla sattı nasıl nasıl olmaz yani? ”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Evet.”

Mahkeme Başkanı : “Bomba ticareti yapıyor adam.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Bilmiyorum.”

Mahkeme Başkanı : “Niçin vazgeçtin ondan? Onu söyle bana. Yani hemen ismini söyleyip daha sonra niye vazgeçtin. Şükre’ye devam ettin?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Ya Süleyman cezaevi kavgalar gürültüler böyle gerginlik psikolojisini kaldırabilecek bir şeyi yok Süleyman’ın anlatabildim mi? Yumuşak bir insan. Halli bir insan kendi bünyesinde olabilecek bir insan. Yani aydınlatan işte derinlere gitmek lazım yani,”

Mahkeme Başkanı : “İyi de niçin o zaman söyledin ismini? O zaman ismini niye söyledin?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Şahadet eksikti şahadet. Şahitlik yapmak lazım anlatabiliyor muyum? Bunu da ne için sorusunun cevabı yukarıyla alakalı yani.”

Mahkeme Başkanı : “Peki vazgeçtin ondan şimdi bak devam ediyorsun Süleyman’a yine.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Yav hal icabı.”

Mahkeme Başkanı : “Yani cezaevinden çıktı. Serbest kaldı diye mi devam ettin ona?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Şimdi mükemmel değil yani yeryüzünde yaşayanlar da çalışacağız yani başka bir şey yok.”

Mahkeme Başkanı : “Bana sorduğuma cevap ver sorduğuma cevap ver.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Ya ben ne anlatabilirim ki başkan bey yani bombaları bildiğim eşek bir Alpaslan olarak söylüyorum size Süleyman Esen aldı avucuma bıraktı. O ben vermedim Alpaslan aldı derse ben bilmem yani cevap olarak anlatabiliyor muyum? Buradaki hukuki problemi kim çözer bilmiyorum ya Sami Selçuk bu kadar başka bir şey yok. Alpaslan almadı ben verdim. Süleyman vermedi ben aldım kavga bitmez yani.”

Mahkeme Başkanı : “ Üç tane bombayı aldın evde sakladığını evde çantada diğer silahlarla beraber sakladığını söylüyorsun. “

Sanık Alpaslan Arslan:” Aldım Evet evet evet evet. “

Mahkeme Başkanı :” Daha sonra Orhan’ın evine gidiyorsun Ataşehir’e. Öylemi?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Orhan’ın evine gidiyorum evet.”

Mahkeme Başkanı : “Orhan o zaman öğrenci mi?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Recep’in evine gidiyorum.”

Mahkeme Başkanı : “Şey Recep’in evine gidiyorsun. Recep Özkan’ın evine gidiyorsun?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Recep okulu bitirmemiş yani yaklaşık 20 25’e kadar dersi olan bir arkadaş o sırada.”

Mahkeme Başkanı : “Recep’in evi burası değil mi? Recep’in kiralık evi öylemi.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ evet, kiralık evi evet, evet”

Mahkeme Başkanı : “Şimdi sana bombalar Üsküdar’daki kendi evine teslim edildi.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Evet”

Mahkeme Başkanı : “Kalkıp da bunları cebine koyup veya çantana koyup kalkıp nedir Ataşehir’e götürüp onun evinde adamı da oraya çağırıp ona vermenin sebebi ne?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Ya, hal icabı ordaydım yani yalnızlaşma peşindeydim çünkü ev bir anda kalabalık olabiliyordu.”

Mahkeme Başkanı : “Hal icabı orada olabilirsin de bombalar niye yanında. Demek vermek için aldın yanına bombaları ?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Vermek için aldım.”

Mahkeme Başkanı : “E, o halde niye oraya gidiyorsun yani evinde çağır daha kolay yakın?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Ya, Osman’ın geleceği yer Ataşehir’e daha yakın.”

Mahkeme Başkanı : “Yani Ataşehir’e daha yakın diye Ataşehir’e gelen adam iki adım öteye üsküdara da gelir. “

Sanık Alpaslan Arslan: “ Hı hı.”

Mahkeme Başkanı : “Efendim?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Ya, İstanbul’un trafiği o karmaşa insanı sinirlerini.”

Mahkeme Başkanı : “Olmaz bunun karmaşayla yani trafikle falan izah edemezsin.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Ya ben öyle izah etmek durumundayım çünkü öyle yani ben başka türlü yaşayamıyorum yani gerçekte bu. Bir an önce oldu.”

Mahkeme Başkanı : “Peki o zaman, madem Osman’ı düşünüyorsun bombaları vereceksin ona niçin bu evi seçtin?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Rahat.”

Mahkeme Başkanı : “Gidip Osman’ın kahvesine veya Osman’a daha yakın yere arabanda olduğu halde olmasına rağmen. Osman’ı oraya çağırıp getiriyorsun arabana alıp getiriyorsun onu.“

Sanık Alpaslan Arslan: “ Hı hı.”

Mahkeme Başkanı : “Efendim?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Ya, kopuk adam lazım bana Osman kopuk olmasa ben hiç bu işlerin içerisine sokmam tamam mı?”

Mahkeme Başkanı : “Ya kopukluğun Ataşehir’le ne ilgisi var be adam Ataşehir’de kopuk da Üsküdar da kopuk olmaz mı adam? ”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Başkan bey ben Üsküdar’da oturmak istemiyorum o sırada tamam çıkarım arabayla füze olurum karşı tarafa Sarayburnu’ndaki sahile inerim yani yaşayamıyorum orda sahilde denize bakarım yani.”

Mahkeme Başkanı : “yani sebep ne o sebebi bize anlat?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Sıkılıyorum yani diğer yargıç bey bazen çıkıp gidiyor yani adam burada duramıyor demek ki nefes alamaz adam daralır anlatabildim mi? Göğüs kafesi daralır ya. Göğüs kafesinin daralmaması için daha rahat bir ortama gitmek lazım hava teneffüsünün rahat olduğu bir ortama gitmek lazım yani.”

Mahkeme Başkanı : “Yani Ataşehir o konuda güzel bir yer mi?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Güzel bir yer evet.”

Mahkeme Başkanı : “Çamlıca tepesine çıksan orası daha yüksek.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Vallahi bilmiyorum yani. Orada da buluşulabilir. Buluşulabilir yani. Çünkü bu adamlar varlarsa ölümü tartışmak lazım anlatabiliyor muyum? Yani Yuşa tepesine gidip Yuşa aleyhisselamla da irtibata geçip bu bombalar verilebilir yani böyle şeyler var çünkü yani.”

Mahkeme Başkanı : “Şimdi bak, bombaları alıyorsun çantana koyuyorsun Alpaslan dinle beni, bombaları alıyorsun çantana koyuyorsun veya cebine koyuyorsun. Geliyorsun Recep’in evine Üsküdar’da öylemi, arabayla arabanla geliyorsun. Arabanı veriyorsun arkadaşın Orhan’a gidiyor Osman’ı nereden alıyor kahveden mi?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Yok o Ataşehir’de o merkezdeki meydanda Migros var Migros’un önünden alıyor.”

Mahkeme Başkanı : “Ona orada bulun diyorsun ordan alacağım seni diyorsun. Değil mi?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Evet”

Mahkeme Başkanı : “Ha, oradan alıp geliyorsun oraya niçin onu oralara randevu veriyorsun ona, oralara niye randevu veriyorsun?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Yav İstanbul da herhangi bir yer olabilir yani rahat bir yer olması lazım ne rahat yer orası orada buluştuk. Rahat bir yerde buluşmak lazımdı. Tutup yani Üsküdar da balıkçı pazarında buluşamazsınız. Rahat bir yer halli bir yer olması lazım. Sürekli camide de bulunamazsınız. Çıkmanız lazım yani camiden cami avlusunda sürekli buluş buluşamazsınız yani. Anlatabildim mi?”

Mahkeme Başkanı : “O gün mü getirdin bombaları. Yoksa şeyin evinde miydi bombalar Recep Özkan’ın”

Sanık Alpaslan Arslan: “Evet, Çantamdaydı ben Recep Özkan’a gittiğim zaman o da küçük en küçük odada gider kalırım böyle güzel bir yerdir hani karşısı açık camdan dalar giderim yani orada oturdum çantamda kimsenin de haberi yok bombalardan.

Mahkeme Başkanı : “Yani o gün getirdin onları?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Çantamda taşıyorum zaten bombaları. Yani çantadan çıkardım.”

Mahkeme Başkanı : “ Evde kalmadılar?

Sanık Alpaslan Arslan:” Kalmadılar evet. “

Mahkeme Başkanı :” O gün o gün teslim ettin onları getirdin oraya o günde teslim ettin?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Evet evet iki bombayı teslim ettim evet teslim ettim.”

Mahkeme Başkanı : “Biraz evel biraz evvel hakim bey sordu sana bir ifadeyi okudu Oktay Yıldırım diye birisinden bahsetti. Onun bulunduğu ortamda bombaları aldım diye bir beyan okudu size.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ yok.”

Mahkeme Başkanı : “Oktay Yıldırım diye birisini tanıyor musun?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Ya uzun boylu gözlüklü bıyıklı beyefendi ise Oktay Yıldırımın olarak kendisi olduğunu iddia edebilirim başka da burada Oktay Yıldırım.”

Mahkeme Başkanı : “Burada, burada mı tanıdın, burada mı tanıdın?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Ya gazetelerden veya televizyondan ismini duymuşluğum vardı.”

Mahkeme Başkanı : “ Yani neyse gazeteler birebir bir tanışıklığın yok?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Yok.”

Mahkeme Başkanı : “Bu kalite artırmak diye bir tabir kullanıyorsun kişiler hakkında. Onları yola getirmek mi veya ne bileyim çağ atlatmak mı ve yahut ne bileyim bardan kurtarıp başka bir yerleri mi götürmek nedir anlamı nedir bu kalite artırmanın?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Yav kaliteli bir insan insanları Sincan’da cezaevine koymaz anlatabiliyor muyum?”

Mahkeme Başkanı : “Buraya bak buraya o tarafa değil buraya bak.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Abdullah Öcalan’ı alıp cam kafese koyup yargılamaz bu kaliteli insanların yapacağı şey değil. Bir an önce meseleyi çözer kapatır gider. Ya zehirler yaşıyor tamam. Güzel bir villa bir görüntü alın size Kürtler anlatabildim mi?”

Mahkeme Başkanı : “Kalite artırmak nedir bunlar için kullandın o tabiri?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Görüş sağlamak görüş idrak sağlamak. Anlatabildim mi, İdrak. Yani İstanbul’da niye 15 milyon insan var bunu çözememişler. Kürt meselesi nedir bunu çözememişler buna kalite,”

Mahkeme Başkanı : “Şimdi bu bunların bunların kalitesini nasıl artırıyorsun artırmayı düşündün?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Maddi ve manevi sosyolojik psikolojik.”

Mahkeme Başkanı : “Ya, Maddi dediğin olay yüz lira birisine elli lira birisine verdin bunlarla mı artıracaktın kalitelerini?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Ya biz trilyonları bulacağız dağıtacağız ben o boyutta değilim yani tutup kendimi ispatlama derdinde değilim yani 100 milyon var ellisi sende kalsın işte elli milyonda ben bir şeyler giyeceğim. Gidip evde üç beş kuruş var onu alacam para var bir yerlerde bir miktar bu yani.”

Mahkeme Başkanı : “Bu şekilde kalite artıyor öyle mi?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Ben kalitenin ne olduğunu biliyorum başkan bey ben bırakırım bu işleri anlatabiliyor muyum? Kalite nedir beyin nedir lider kimdir kesici kimdir dünya nasıl idare edilir ben yaşamışım bilirim yani burada hiç kimseye kimdir doğuş başkan belki şey yapar bu konularda tecrübesi var. Bunun dışında kimseyi tanımıyorum yani sevdiğim insanlar da dahil yani herkes kendi konumuna gitsin yani anlatabildim mi, samimiyetle bunu söylerim başka bişey demem yani. ”

Mahkeme Başkanı : “Avukatlığa başladığınızdan beri doğuş factoringle beraber misiniz? yani o şirketin avukatlığını.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Ya ben doğuş factoringin manevi evladı manevi avukatı öyle şey değil sadece şey var din ben bunları dine çekmek peşindeyim. İlk gittiğim zaman zaten Abdullah Taşdelen den icazet aldım. İcazet almasam Allah şahit yani yüzde yetmiş ben oraya gidemem sevmiyorum factoring bunalım yani anlatabildim mi, Gece kulübünde badigartlık yapmak gibi bir şey.”

Mahkeme Başkanı : “Yani doğuş factoringi sana referans olarak Taşdelen mi verdi?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Abdullah Taşdelen hoca eğer İslami noktada helaldir demese ben oraya yüzde yetmiş vesilelerle gitmeyeceğim yani.”

Mahkeme Başkanı : “İyi gittin helaldir dedi gittin. Öyle mi?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Evet. ”

Mahkeme Başkanı : “Baktın orada bak kırk tane şey işi yaptım dedin Osman’lar la ve onun gibi kişilerle.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Hakka giderim, hak faiz peşinde değilim.”

Mahkeme Başkanı : “Kırk tane,”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Faiz yok enflasyon vardır.”

Mahkeme Başkanı : “İkna, seninki ikna mı oluyor, kişilerden şeyleri tahsil etmek ikna yoluyla mı oluyor?””

Sanık Alpaslan Arslan: “ Meselenin madde boyutunu önce bir anlatayım da. Enflasyon’la faizi bir idrak edip ayırmak lazım, bugün 40 yaşındasınız elli gün sonra doğum gününüzden sonra 41 yaşındasınız bu enflasyondur. Bunu kötülüğe çevirmek faizdir anlatabildim mi, haksızlık faizdir hak diyebilirim yani böyle bir varlık yani böyle bir hak ben diyebilirim yani ya rabbelalemin enflasyon haktır yani anlatabildim mi, ama faiz o dört harf bile insanı beynini sulandırır ben yaşayamıyorum yani faiz. Gittiğim zaman zaten kuranı kerimden harfler var orada. Zaten adamlar da belli. Hal var yani Ahmet Çekelkıran, hadi Abdülkadir de bir miktar, Nizam da biraz, Murat’ta biraz, Mehmet denilen insan zaten tarikatçı bir adam yani anlatabiliyor muyum? Bu insanlar vesilelerle işte tanıştık kaynaştık falan. ”

Mahkeme Başkanı : “Ama faizcilik yapıyor diyorsun, faizcilik yapıyorlar diyorsun.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Ya ben cevaz almışım cevaz, sadece iş ama bu adamları çıkaracağım oradan bu kafamda yerleşmiş ama çık.”

Mahkeme Başkanı : “Ama sen avukatsın, avukat işi cüppesiyle alır. Cüppesiyle kazanır.”

Sanık Alpaslan Arslan: “Ben avukat mavukat değilim. Sadece kimlik var kimliği kullanıyorum işte avukat değilim yani anlatabildim mi, avukatlık yapmadım işin doğrusu bu. Saf olarak para kazanma derdindeyim. Hukuk fakültesi bir vesile okulu bitirme bir vesile hepsi vesile saf bir şekilde para kazan ekonomik rahatlık?”

Mahkeme Başkanı : “Bu mu saflık dediğin bu mu bu yapılan şeyler mi saflık?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Biz anlaşamayız burada ha, Ben şeye Ebu Gureybe razıyım yani oradaki her türlü razıyım analaşamayız yani. Bunlar çünkü hayatın gerçeği yani ben biliyorum ki bunu Tarkan Toper denilen şahıs avukatlıkta 50 tane bunalım yaşamadıysa bende insan değilim yani. Yaşayamaz çünkü avukat böyle bir şeyler var ben bunları söylemek durumundayım. Anlatabildim mi, çok sağlıklı olarak. Temiz bir şekilde bu işleri yürüten insanlar yok mudur muhakkak vardır. Böyle bir gücüm yok yani benim bu güç bunu kaldırabilecek bir şey yani anatomik bir yapım yok anlatabildim mi, tarlaya gider çalışırım yani eşek derim kendime yemin ediyorum size Avusturya’ya gittim tarlada çalıştım 15 gün yaşayamıyorum ki. Fabrikaya gidip çalışamıyorum yani gidip tarlada toprakla gökyüzüne bakacağım ağaçlar rüzgar var.”

Mahkeme Başkanı : “Alpaslan anlattığın, anlattığın kadarıyla olay günü sabahleyin otelden tek başına gittin çıktın arabanla, arabanı altın gittin oraya park ettin, sonra çıktın yukarıya eylemi gerçekleştirdiğini söylüyorsun?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Evet”

Mahkeme Başkanı : “Arabayı da açık bıraktın?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Evet”

Mahkeme Başkanı : “içinde iki tane silah değil mi?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Hı hı”

Mahkeme Başkanı : “Başka ne var çantanda?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ 3 silah var başka bir şey yok. Şiirler var şiirler var.”

Mahkeme Başkanı : “Birisi, birisi sende silahın,”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Üçü de çantada çantadaydı torpidoya bıraktım. Şiirler var şiirler bilgisayardan indirdiğim şiirler var. ”

Mahkeme Başkanı : “Arabanda iki tane silah var birisi senin.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ 3 tane silah.”

Mahkeme Başkanı : “3 tane silah birisini aldın çıktın yukarıya, ikisi kaldı. Yani kapıları açık arabada iki tane silahı bıraktın niye?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Kapıları kilitledim.”

Mahkeme Başkanı : “Açık diyor raporlarda?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Emniyetçiler bilir ben bilmem. Emniyetçiler Muzaffer Tekin’i niye içeri aldı, Nihat Gürkan’ı niye gözaltına aldı, vatansever kuvvetler güç ben hala kaldıramıyorum yani.”

Mahkeme Başkanı : “Alpaslan onu şimdi sana soracağız.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Büyük vebal var bu konuda insanlar bunalımlar yaşadı çünkü.”

Mahkeme Başkanı : “Sen yakalandın. Alpaslan, olaydan sonra yakalandın emniyete götürüldün. Orada sana herhangi bir beyanda bulundular mı ifadeni aldılar mı sözlü olarak yani yazıya dökülmeden?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Emniyetten mi?”

Mahkeme Başkanı : “Emniyette,”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Evet.”

Mahkeme Başkanı : “Hemen mi akabinde mi hemen?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Ya karakola götürdüler nedir bu mesele ben ilk aldık, başörtüsü dedim kardeşim. Başka mesele yok yani. Başörtüsü, başörtüsü, başörtüsü meselesi biri bu kadar yani başka bir şey yok.”

Mahkeme Başkanı : “Peki, Muzaffer Tekin hakkında herhangi bir beyanda bulundun mu? Çünkü kendisi de hemen hemen bu olayın hemen akabinde İstanbul’da gözaltına alındı.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Yav üzüldüm, üzüldüm Muzaffer Tekin’in gözaltına alınmasına üzüldüm.”

Mahkeme Başkanı : “Yani senden bir beyan alındı mı bilgine başvuruldu mu?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Ya çantadaki bu nedir bu telefon fihristi ve cüzdandaki kartları falan çıkardılar. Ben bu emniyet müdürlüğünde çalışan insanların bu kadar kinlik yani nedir yani bu bırakın bu işleri yani.”

Mahkeme Başkanı : “Yani o kartlardan yola çıkarak mı?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Öyle yani başka bir şey aklıma gelmiyor ki.”

Mahkeme Başkanı : “Yani sen herhangi bir beyanda bulunmadın yazılı beyanın dışında öyle mi?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Ben hala, ya elli defa dedim bunlarla bir alakaları yok bunların bu meselelerle bir alakaları yok. Anlattım durdum Vatansever kuvvetler güç birliğine mensup insanlar ne diye cezaevine alınır bu konulardan dolayı, ayıp yani hiçbir şey değilse ayıp bu konu ya. Anlatabildim mi, alma cezaevine bırak yani cezaevine sen tutup bu adamı kilitlemenin yok ben kabul edemiyorum hala bunu. Bırak bu adamı ya aş bu konuları. Kaliteli emniyetçiler olsalar zaten giderler beş dakikada çözerler ben ne midem kaldırır ne kalbim kaldırır gidip bir bayanın evine sen nasıl girersin bir defa nedir yani. Bir bayanın evine giriyorsun.”

Mahkeme Başkanı : “Alpaslan demin açıklamalarında, “

Sanık Alpaslan Arslan: “ Git yoğurt ver git para ver İslami anlat yani anlatabildim mi?”

Mahkeme Başkanı : “Alpaslan, bak dinle beni dinle, bırak kes orayı, açıklamalarında dinle çok eskiden beri haşır neşir olduğunu söyledin değil mi?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Evet.”

Mahkeme Başkanı : “Demin bir soru karşısında cenazeden sonra mevlit var mı yok mu diye tereddütte kaldın onu bile açıklayamadın. Yani bu nasıl dine karşı bir bağlantıdır. Nasıl bir şey?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Şimdi kelime aklıma gelmiyor anlatabildim mi? O kelimeyi önemli kelimesi vardı ya, bir dakika sonra öyle güzel bir yerde kullanıldı ki mesele çözüldü. O mesele o önemli kelime sonradan Allah korusun çok büyük bir faciaya sebep olur. Bunları düzeltmek lazım anlatabildim mi, burada güzel bir ahenk olursa o kadar güzel gidilir gelinir cezaevine çok yakın burası rahat. Sizler rahat insanlarsınız buradaki insanlar rahatlıyor yani.”

Mahkeme Başkanı : “Alpaslan kuranı kerim, kuranı kerime çok bağlı olduğunu.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Kuranı kerim ben böyle bir edepsizlik yapamam yani böyle diyemem yani ben buna edepsiz bir insanım çünkü.”

Mahkeme Başkanı : “Çok bağlı olduğunu söylüyorsun. Kuranda da en büyük suçun insan öldürmek ne olursa olsun insan öldürmek olduğu yazılı.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Hayır böyle bir yazı yok.”

Mahkeme Başkanı : “Yok mu?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Yok.”

Mahkeme Başkanı : “O zaman kandırıyorlar mı insanları?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Kuran Arapçadır Arapça, meali ayırın meali bir defa yakın yok edin. Buradan sizleri.”

Mahkeme Başkanı : “Yani meallerinde mi o yasak konmuş?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Ne yaşınıza nede kalitenize yakışmaz bu yani. Meali bir defa yok edin anlatabildim mi, Bir bilgi olarak Türkiye’yi yönetebilirsiniz çapınız var yani bunu söyleyim size meali yok et bir defa yani. Yok, edin yani lütfen.”

Mahkeme Başkanı : “Aslında yok mu, Arapçasında yok mu?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Allah varsa Allahın bir tane kitabı var o da Arapça. Ben okuduğum zaman anlamıyorum yani anlata, Cüdi dedim mesele çözülüyor Allah de rab de elhamdülillah de şükretmektin yani.”

Mahkeme Başkanı : “Ha sen anlamıyorsun onu anlamıyorsun?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Ya ben Arapça üç defa hatmettim kuranı. “

Mahkeme Başkanı : “Anlamadın öyle mi?”

Salonda konuşmalar anlaşılamıyor.

Sanık Alpaslan Arslan: “ Allah’ı sikin o zaman öldürmeyin birbirinizi kardeşim. Böyle bir yaşamda yokum ben. Peygamberi sikti adam yaşayamıyorum. ”

Mahkeme Başkanı : “Bundan dolayı mı düşünüyorsun bunları?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Yav adam öldürmeyi aşmamız lazım artık.”

Mahkeme Başkanı : “Nasıl aşacağız bunu nasıl aşacaksın?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Aşamadık bu hale geldik de, ya elim sikimde dolaşıyorum ben, bir buçuk yıldır sikimde dolaşıyorum. Bunlar kaliteli adamlar mıdır? Öldür bu orospu çocuğunu bitsin işte daha. Alpaslan mıdır nedir, amına koduğumun çocuğu öldürün bitsin.”

Mahkeme Başkanı : “Yok öyle bir şey”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Millet Allah’ı sikmeye başladı, dayanamıyorum ben.”

Mahkeme Başkanı : “Bundan dolayı mı bunları yapıyorsun?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Arkadaş zulüm olursa bunlar olur yani, yaradılışa aykırı bunlar. Guantanamo yaradılış mıdır yani, Bu İlker Başbuğ denen piç niye orduyu Irak’a götürmedi kardeşim dayanamıyorum ben bu konulara.”

Mahkeme Başkanı : “Onları bırak sakin, sakin ol yok yok sakin ol,sakin ol ”

Sanık Alpaslan Arslan: “ dayanamıyorum ben bu konulara.”

Mahkeme Başkanı : “yok yok sakin ol sakin ol, öyle dayanmama dayanmama diye bir şey yok.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Dayanamıyorum bombayla amına koyarım ortalığın ha.”

Mahkeme Başkanı : “Saygılı olacaksın öyle biraz zor öyle koyarsın ortaya.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Ya bırakın sen kimsin hadi lan çakal yıkarım ortalığı”

Mahkeme Başkanı : “Bırak bırak bırak bağırma bağırma şu haline bak, şu haline bak otur şuraya.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Ben Müslüman adamım.”

Mahkeme Başkanı : “Müslümansın Müslüman adam böyle yapar mı? Müslüman adam böyle mi yapar?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Ben seni öldürürüm burada şimdi ha kafamı bozuyorsun.”

Mahkeme Başkanı : “Müslüman adam böyle mi yapar ama ha, yaptığın şeyler ne?”

Sanık Alpaslan Arslan: Bu adam ne anlatıyor ya?”

Mahkeme Başkanı : “Tamam dur otur.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Ya bu adamla işim yok benim. Anlatabildim mi?”

Mahkeme Başkanı : “Otur tamam tamam tamam yok bir şeyin yok anladım. İşinin olmadığının farkındayız. Alpaslan üzerinde, üzerinde”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Kimsin lan sen ne konuşacaksın çakal.”

Mahkeme Başkanı : “Sus sus lütfen sus sus.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Takım giy siktir git lan buradan. Yarağının peşi Irak’a git lan çakal. Şerefsiz. Gelmiş gizli gizli senin evlatlığını sikerim ha.”

Mahkeme Başkanı : “Tamam tamam otur otur tamam tamam otur”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Dayanamıyorum.”

Mahkeme Başkanı : “otur. Alpaslan yakalandığında üzerinde telefon var mıydı? Vardı.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Vardı çantadaydı veya arabadaydı.”

Mahkeme Başkanı : “Çantada mı yoksa arabada mı üzerinde mi?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Tam hatırlamıyorum.”

Mahkeme Başkanı : “Yani üzerinde bir arabada ayrı iki telefon mu vardı yoksa bir tane mi telefon vardı?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Bir tane telefon vardı diye bilgi var aklımda başka bir şey yok.”

Mahkeme Başkanı : “Öyle mi?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Evet.”

Mahkeme Başkanı : “Polis kartı hakkında açıklama yaptın doğru mu?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Söylemek istemiyorum yani arkadaşın ismini burada tutuklatmanın içeriye getirip şey yapmanın bir anlamı yok yani.”

Mahkeme Başkanı : “Ya tamam açıklama, o açıklama doğru değil mi? O açıklama doğru?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Yani ismini söylemem.”

Mahkeme Başkanı : “Yani ismini söylemek istemiyorsun?”

Sanık Alpaslan Arslan: “Evet İstemiyorum.

Mahkeme Başkanı :” Tamam”

Sanık Alpaslan Arslan:”Müslümanın söylemesi lazım Müslüman yoksa ben yaşayamıyorum. Anlatabildim mi, bunu kanla buraya yazarım.”

Mahkeme Başkanı : “Alpaslan”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Böyle bir şey varsa söylerim bitirin yani anlatabildim mi ama yok yani Allah biliyor bunu da söylemek durumundayım.”

Mahkeme Başkanı :” Avukat be var mı beyanınız bir şey söyleyeceğiniz var mı? Gönderiyorum onu”

Sanık Alpaslan Arslan Müdafi Av. Oğuz Kayıran söz istedi, verildi:” Gerekli beyan ve savunmalarımızı biz daha sonra diğer sanıkların Danıştay davasıyla ilgili diğer sanıkların beyanları alındıktan sonra sunacağız. Ayrıca henüz yeterinde inceleyemedik dosyayı.

Mahkeme Başkanı :” Peki efendim. “

Sanık Alpaslan Arslan müdafi Av. Oğuz Kayıran:” Fakat şusu parantez olarak kısaca belirtmek istiyorum. Biraz önce ki sorunuza ben itiraz edecektim ama daha önce de etmiştim. Heyetteki bir üyemiz aynı hususu yine gündeme getirmişti. Müvekkilin inanç ve kanaatini sorgulamaya yönelik sorunun hem usulen hem davayla ilişkisi açısından doğrudan ilgisi olmadığını düşündüğüm daha önce belirtmiştim.”

Mahkeme Başkanı : “Efendim inanç için yaptığını söylüyor o konuda çok doğal soru sorulabilir. “

Sanık Alpaslan Arslan Müdafi Av. Oğuz Kayıran:”Ayrıca, ayrıca zaten iki gün öncede gördüğümüz gibi yine müvekkilim rahatsız olmuştu bir tahrik özelliği taşıyor böyle bir soru sorgulama.”

Mahkeme Başkanı : “Hayır efendim, hayır ne münasebet mahkemenin tahrikle falan ilgisi yok.”

Sanık Alpaslan Arslan Müdafi Av. Oğuz Kayıran:”Niyetinizde bu olmayabilir. Niyetiniz babında söylemiyorum. Ama objektif olarak böyle bir soru tahrik özelliği taşıdığındandır ki pratik olarak da gördük olmaması gerekirdi ben daha önce bu konuyu bildirmiş olduğumdan dolayı tekrar etmek gereği duymadım ama böyle bir durum ortaya çıktı. Teşekkür ederim.”

Veli küçük Müdafi Av. Zeynep Küçük söz istedi, verildi:” Sorulan bir soru açıklık kazanmadı, ben sonuna kadar bekledim belki sorulur diye o hususun açıklığa çıkarılmasına talep ediyorum. Sayın Hasan Hüseyin Özese, bu Ergenekon belgesiyle ilgili hususu sorduktan sonra Alpaslan Arslan dedi ki dün akşam düşündüm koğuşumda aklıma geldi dedi. Fehmi Koru var dedi Yeni Şafak ta yazı yazıyor dedi o belgenin nasıl temin etmiş olabileceğimi hatırlıyorum galiba dedi. Fakat orada kesildi devamını alamadık açıklamanın.”

Mahkeme Başkanı : “Devamı var mı Alpaslan? Bak dinledin.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Ya Ergenekon’la ilgili bir Fehmi Koruyu takip ederdim. Ergenekon’la ilgili derin devlet Türkiye’de ki yapılanma ve yeni bir açılımla alakalı bir şeyler yazıp çizdi anlatabiliyor muyum? Ben bu konulara meraklı olduğum için internetten Burhan Gür adlı arkadaşa bahsettim, oda ilgili bu konularla. Çıkarmış bu on, on beş sayfalık bir doküman okudum belirli şeyleri var dedim ben buna inanmıyorum dedim tamam mı? Ergenekon böyle bir yapılanma falan. Gerek de yok dedim yani bu buraya internet falan yazı Fehmi Koru eşek o zaman dedim. Okudum ama şey değil yani böyle dedim bıraktım. “

Veli küçük Müdafi Av. Zeynep Küçük:” Tamam teşekkür ederim.”

Osman Yıldırım Müdafi Av. Murat Eken söz istedi, verildi:” Şimdi son sorudan başlayacağım da pazartesi günkü duruşmada atin sitesini incelediğini söylemişti Alpaslan. Mehmet Eymür’ün açmış olduğu atin sitesini incelediğini söylemişti. Fehmi Korunun da yazısı bildiğim kadarıyla burada var ve bu bildiğim kadarıyla hatırladığım kadarıyla yine bu yazının tarihi 2000’li yıllar 2000, 2002 yılları ve bu yazıda bir kısmı burada olan kişilerden sanık olan kişilerden de bahsedilmektedir. Siz bu şahısların isimlerini orada gördüğünüz halde niye bu şahıslarla diyaloga girdiniz. Birinci sorum bu?”

Mahkeme Başkanı : “O şahısların ismi derken?”

Osman Yıldırım Müdafi Av. Murat Eken:”Ya burada sanık olan kişilerin”

Mahkeme Başkanı : “ Kim kim say söyleyin onları da,”

Osman Yıldırım Müdafi Av. Murat Eken:”Yani bazı asker kişilerden bahsediliyor dedim.”

Mahkeme Başkanı : “Diyaloga girdi diyorsunuz. “

Osman Yıldırım Müdafi Av. Murat Eken:”Ya daha sonra tanıştım görüştüm ofislerine gittim dediği şahısların bir kısmı benim hatırladığım kadarıyla bu yazıda bahsedilmekte. “

Mahkeme Başkanı : “ Efendim onu o zaman açın neyse açık açık açın onu nereden alındı açın onu bakalım nedir o?”

Osman Yıldırım Müdafi Av. Murat Eken:”Tamam efendim ben bir çıkartıyım tekrar okuyum aklımda kalmıştı bir şey.”

Mahkeme Başkanı : “ Onu o şekilde sorun lütfen açıklayalım nedir nasıl bir şeydir ona göre soralım. O açıklığa kavuşmamış yani.”

Osman Yıldırım Müdafi Av. Murat Eken:” Şimdi bombaların alınması süreciyle alakalı bir aklıma takılan bir husus var yine şimdi bombaları Ataşehir’de Migros’un ordan Osman Yıldırım’ı alıp evine kadar getirtti Orhan isimli şahsa aldırttı. Evin kapısına kadar getirttiğini söylüyor. Daha sonra kendisinin aşağı indiğini, yine dönüş yolunda Osman Yıldırım’a teslim ettiğini söylüyor. Fakat mantık olarak niye Migros’a kendisi gitmedi? Yani madem gideceklerdi beraber arabayla niye başkasını gönderip de eve kadar getirtmeyi ihtiyacını hissetti?”

Mahkeme Başkanı : “Efendim, Alpaslan dinledin soruyu.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Şimdi ya Oktay yıldırım la.”

Mahkeme Başkanı : “Niçin yani Osman’ı oraya kadar getirdin de sen gidip almadın. Sen gidip vermedin oraya?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Ya ben yorgundum şimdi arabayla gidip Osman’ı alabilecek durumda değildim yani anlatabildim mi, yorgundum Orhan sen gider misin dedim o da ben giderim dedi. Orhan gitti aldı getirdi Osman’ı aşağıya bende bombaları ben kendim elden vermek istedim aşağıya indim arabayla gittik bahsettiğim yere Osman orada indi akşamdı zaten konuştuk orada yarım saat veya bir saat sohbetimiz oldu dışarıda, arabanın içinde ayakta falan. İki bombayı verdim Osman aldı ceketinin iki cebine koydu taksiye bindi ve ayrıldık o sıra yani.”

Osman Yıldırım Müdafi Av. Murat Eken:”Efendim yine kameralarla alakalı Danıştay’daki kameralarla alakalı ben tabi ki duruşmaların hepsini takip edemedim ama eğer yine bu soru soruldu mu acaba. Kameraların olay günü çalışıp çalışmadığını biliyor muydu?. Herhangi bir kimseden bu konuda herhangi bir yardım veya bilgi alıp almadığı sorulsun.”

Mahkeme Başkanı : “ Var mı biliyor muydun kameralardan?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Yok bir bilgim yoktu.”

Osman Yıldırım Müdafi Av. Murat Eken:”Peki kameraların çektiğini mi düşünüyordun sen kendini girişte çıkışta? “

Sanık Alpaslan Arslan: “ Ya ben orada Allahın esmasını okudum içeri girdim yani okudum üfledim yüzüme üfledim içeri girdim dedim bu yüz kapanır dedim büyük ihtimal böyle bir bilgi var aklımda yani Danıştay’dan önce.”

Osman Yıldırım Müdafi Av. Murat Eken:”Yani avukat olarak giriş çıkışta kamera görüntüleri var daha sonra yakalanma korkusu olmadı mı? Girdi çıktı ve görüntüsü alındı.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Ya ben şeye kilitliydim yani Mustafa Birden’e kilitliydim diyebilirim.“

Osman Yıldırım Müdafi Av. Murat Eken:”Yani eylemi işledin olayı yaptın ve Allahtan geldiğini iddia ediyorsun. Peki, niye kaçma ihtiyacı hissettin yani yaptıysan hani delikanlı gibi niye durup ta ben yaptım demedin de kaçmaya çalıştın?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Ya delikanlı Allah bela versin müslümanım git cehaletinle defol git lan buradan.”

Osman Yıldırım Müdafi Av. Murat Eken:”Bu kaçma emri Allahtan mı geldi?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Delikanlı meli nedir delikanlı müslümanım ben git tartı yap o zaman elli bin tane film senaryosu yap delikanlı. Böyle bir delikanlılıkta yokum ben korkağım alçağım puştum ben kardeşim. Müslümanım ama yani. Delikanlı delikanlı defol git buradan.”

Mahkeme Başkanı : “ Tamam, tamam,”

Osman Yıldırım Müdafi Av. Murat Eken:”Peki, Sincan’daki cezaevinin kötü şartlarından bahsetmiştin yine pazartesi. Oraya dönmek istemiyorum demiştin. Sincan’a dönmek istemiyorum demişti.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Dönerim abi ben oraya. Dönerim ben oraya dönerim. Allah böyle taktir ettiyse giderim Guantanamo’ya giderim yani.”

Mahkeme Başkanı : “Tamam, tamam,”

Osman Yıldırım Müdafi Av. Murat Eken:”Bugünse davaları ayırın ben Sincan’a gitmek istiyorum diyor tekrar.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Böyle bir şey demedim ben ya.”

Osman Yıldırım Müdafi Av. Murat Eken:”Yani siz avukat olarak,”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Demedim demedim, öyle bir şey demedim ben ya,”

Mahkeme Başkanı : “Gerekirse dedi.”

Osman Yıldırım Müdafi Av. Murat Eken:”Müebbet hapis cezasına çarptırıldığınızı biliyorsunuz ve daha kötü bir ceza alamayacağınızı da biliyorsunuz yani,”

Mahkeme Başkanı : “Efendim henüz kesinleşmiş bir cezası yok.”

Sanık Alpaslan Arslan: “Ya isterim yani bana idam ver bana müebbet istemiyorum ki.”

Osman Yıldırım Müdafi Av. Murat Eken:”Yani daha kötü bir ceza alamayacağını biliyor.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Ya müebbet, bana idam ver ağabeyciğim ne müebbetti.”

Mahkeme Başkanı : “ Tamam tamam, sakin ol sakin ol.”

Osman Yıldırım Müdafi Av. Murat Eken:”Bu davaları ayırma istemindeki amaç nedir?“

Sanık Alpaslan Arslan: “ Ama mermi isterim yani mermi olmazsa olmaz yani. Ne amacı?”

Osman Yıldırım Müdafi Av. Murat Eken:” Yani birilerinden korktuğun için mi kollamaya çalıştığın için mi?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Neyi anlayamadım.”

Mahkeme Başkanı :” Davaların ayrılmasında bir amacı mı var diyor.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Ben davalar ayrılsın diye bir bilgi yok sadece buradaki insanların uzun yatırılsın başka bir şey yok.”

Mahkeme Başkanı : “ Bırak onları onlar zaten kendilerini savunuyorlar madem onlar.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Ya Danıştay’la hani birleştiriliyor ya müebbet ölüm var. Derin devlet Danıştay’a ulaşırlarsa siyasi meseleler böyle şeyler var aklımda. Bunu diyebilirim başka ne diyebilirim ki. Bence bir an önce kurtuluş neyse kurtuluş olsun yani yarabbelalemin başka bir şey demiyorum muhafaza olsun. Kurtuluş değil muhafaza olsun muhafaza ben muhafaza isterim yani Ebu Gureyb’deki deliğe giderim ben anlatabildim mi? Ama muhafaza olması lazım yani.”

Mahkeme Başkanı : “Tamam,”

Osman Yıldırım Müdafi Av. Murat Eken:”Şimdi yine avukatlık yapmadığından bahsetti avukatlığı işte kullandığını ve sürece bakıldığı zaman son bir ay içerisinde bir tanığın ifadesine göre 7 milyar silahlara verdi 7 bin TL, yine 1500 lira bombalara verdi, 1500 T,L Kaleşnikof için Osman Yıldırım’a verdiğini söyledi. Yani bu kadar ve daha sonra diğer sanıklara verdiği para 200 milyon 300 milyon gibi para gönderiyor yani bu kadar süre içerisinde yani birbiriyle uyuşmuyor gibi geldi. Yani bu kadar parayı nereden buldu. Eğer parayla satın aldıysa. Diğer sanıklara o zaman para mı kalmadı. Yani bu süreci,”

Mahkeme Başkanı:’ Ne soracağız ona avukat bey neyi soracağız soruyu netleştirin soralım.”

Osman Yıldırım Müdafi Av. Murat Eken:” Efendim bu kadar, şimdi bu kadar parayı nereden buldu yani mali durumun hatta babasının alışveriş kartını kullandığını da söyledi. Mali durumu kötüyken bu kadar parayı bulup da nasıl silahları satın aldı?.”

Mahkeme Başkanı : “ Evet Alpaslan yani o silahlara o kadar para verdin.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Maddi durumum kötü değildi ya. Ya şükür içerisinde yaşayan bir insan olmaya çalışıyordum yani maddi durumum kötü ya defol git buradan ben müslümanım ya bırak bu işleri.”

Mahkeme Başkanı : “Kötü değildi diyorsun.”

Osman Yıldırım Müdafi Av. Murat Eken:”Bir de efendim şimdi geçen duruşmada pazartesi günkü duruşmada şimdi isim yine vermiyorum, ben de kimseyi de karalamak istemiyorum. Bazı sanıkların.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Git avukatlık yap lan büronda git otur şerefsiz.”

Mahkeme Başkanı;”Tamam, tamam, tamam, tamam otur. Tamam otur.

Sanık Alpaslan Arslan: “ Defol git lan kafanı kırarım senin bak darlanmaya başladım ha.”

Mahkeme Başkanı : “Tamam otur, otur, otur, otur, otur, otur, otur. Otur cevap vermeyebilirsin. Cevap vermeyebilirsin.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Amına koduğumun götvereni seni, böyle şerefsizlerle ben yaşayamam ki işte. Pislik herif düzelte gel lan. “

Mahkeme Başkanı : “Tamam, tamam, tamam bağırma, dur dur.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Gel insanları burada onura et insanları burada ceza evinde onura etmeden yaşayamaz bu adam şerefsiz gelip burada 31 çek tatmin ol o zaman. Böyle geri zekalılarla hayat yaşanmaz ki. Bu adam geri zekâlı işte yaşayamıyorum ben böyle”

Mahkeme Başkanı: Bağırarak çözemeyiz bir şeyi”

Osman Yıldırım Müdafi Av. Murat Eken:”Şimdi bazı sanıkların ofislerine gidip vatan millet konusunda konuştuğundan bahsetti kendisi şimdi bu konuları konuşurken vatan millet tehlikede miydi? Böyle mi hissediyordu ve bu konuda çözüm konuşuldu mu?”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Amerika Irak’a gelmiş İlhan Selçuk diyor ki,”

Mahkeme Başkanı : “Orayı ne konuştuklarını anlattı zaten ne tarz konuştuklarını.”

Sanık Alpaslan Arslan:” Cezaevindeyim ben diyor ki birleşmiş milletler güneydoğuya müdahale etsin bu geri zekâlı hala neden bahsediyor sen hiç okumadın mı hayat hal nedir bilmiyor musun sen.”

Mahkeme Başkanı : “Tamam, tamam, tamam evet avukat bey ”

Sanık Alpaslan Arslan: “ PKK nedir bilmiyor musun sen. Ne kadar eşek adamlar ya. İsrail Urfa’ya bomba attı kardeşim.

Mahkeme Başkanı : “Tamam, tamam,”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Ben dışarıdayken yaşandı bu Urfalı köylüler gitti adamları dövdüler işte da ya. Genelkurmay nerde?”

Osman Yıldırım Müdafi Av. Murat Eken:”Efendim birde şimdi cumhuriyet gazetesinin bombalanma süreci ve üç bomba akabinde Danıştay’a kısa süre bir içerisinde saldırı. Şimdi bunlar bu sürece bakıldığı zaman bunlar ülkeyi kaosa sürüklemeye yönelik bir hareket gibi görünüyor.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Allahsız şerefsiz selam vermeden sikmeden adam öldüreceğim ona göre. Amına koduğumun çocuğu.”

Mahkeme Başkanı:” Avukat bey, avukat bey isterseniz müvekkilinizi dinleyelim detaylı bir şekilde dinleyelim buda burada Alpaslan da burada daha detaylı bir şekilde sorular sorabilirsiniz. Yani soru sorma hakkınız baki.”

Osman Yıldırım Müdafi Av. Murat Eken:”Tamam Efendim.”

Mahkeme Başkanı : “ Ama yani bitiriyorsanız? Peki, peki.”

Osman Yıldırım Müdafi Av. Murat Eken:” Bitiriyorum efendim sorum bitti son soruydu yani amaç bumuydu yani kendi amacı bu muydu kısa süre içerisinde üç tane dört tane eylem yani bunda ki amacı neydi?”

Mahkeme Başkanı : “ Amacını açıkladı.”

Osman Yıldırım Müdafi Av. Murat Eken:”Hayır, yani kendisi,”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Başörtüsünü görene kadar kuranı kerimin harflerine git hemşerim. Allah’ı görmeden yaşayamayacaksın en son ben sana söyleyeyim yani. Kuranı kerimin harflerine git bulamazsın gerçeği. Bu kadar eşekleşme artık ya çık git buradan ya.”

Osman Yıldırım Müdafi Av. Murat Eken:”Tamam efendim benim sorum bu kadar. Teşekkür ederim.”

Sanık Alpaslan Arslan: “ Yemek yiyeceksin nefes alacaksın vc ye gideceksin yatacaksın. Gerisini kapat kapat bu kadar açmanın bir anlamı yok. ”

Mahkeme Başkanı : “Tamam kaldırın kaldırın götürün onu, götürün götürün tamam. Avukat bey ilave edeceğiniz bir şey kalmadı değil mi var mı müvekkilinize?”

Sanık Alpaslan Arslan Müdafi Av. Oğuz Kayıran söz istedi verildi:” Şu an için ekleyeceğimiz bir husus yok daha sonra detaylı beyan ve savunmalarımızı sunacağız.”

Saatin 17.50 olması karşısında bu oturuma mahsus olmak üzere son verildi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Oturuma 23.10.2009 günü saat 09.30’da kaldığı yerden devam edilmek üzere ara verilmesine oybirliğiyle karar verildi. 22.10.2009



Başkan -20909 Üye -28298 Üye -37266 Katip -120250


Yüklə 0,54 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin