1.1. Problem
Günümüz dünyasında bir anlamda eğitim çağını da yaşıyoruz diyebiliriz. Çünkü eğitim sunan okul ve kurumların sayısı, eğitimden yararlanan öğrenci ve toplumun diğer fertlerinin sayısı, eğitim hizmetini sunan kişilerin sayısı geçmiş dönemlerle kıyaslanamayacak ölçüde çok önemli büyüme ve gelişmeler göstermiştir. Bu gelişmelerle birlikte eğitime ayrılan kaynaklar da yüksek düzeylere ulaşmıştır. Kısacası eğitim nicel olarak dünyanın her yerinde geçmiş dönemlere göre oldukça iyi noktalara gelmiştir.
Eğitim ve bunun ayrılmaz bir parçası olan mesleki ve teknik eğitim için nicel alanda yaşanan gelişmelerin niteliksel alanda da aynı hızla geliştiği değerlendirmesini yapmak oldukça güç görünmektedir. Eğitim alanında yaşanan hızlı değişim ve gelişimler yaşanmasına rağmen her şeyin iyiye gittiğini iddia edemeyiz. Eğitimde nicel gelişmelerin dışında (okul sayısı, öğretmen, öğrenci sayısı, teknolojik donanım) sınıf ortamında ve iş hayatında neler olup bittiğine bakmak ve onları da anlamak gerekmektedir.
Değişen dünya koşullarının gereği olarak Türkiye ekonomisi de iyi yetişmiş teknolojik gelişmelere hâkim ve gelişmelerin farkında olan iş gücüne ihtiyaç duymaktadır. Günümüzde, uygulanmakta olan piyasa ekonomisinin ihtiyaç duyduğu rekabetçi, pazar taleplerini karşılayacak vasıflı ve uyumlu, düşünme, algılama ve problem çözme yeteneği gelişmiş, teknoloji üretimine yatkın, yeni durumlara uyum sağlayabilen, beceri düzeyi yüksek insan kaynağının yetiştirilmesi, Ülkemizin kalkınma hızının yükseltilmesi açısından büyük önem taşımaktadır.
Meslek eğitimi ve istihdam arasındaki ilişkinin kuvvetlendirilmesi, tüm ülke ekonomileri için vazgeçilmez bir önem taşımaktadır. Teknolojik ilerlemenin getirdiği yenilikler yüzünden terk edilen iş kolları olduğu gibi, ilerlemenin gereklerine uygun yeni iş alanları da devreye girmektedir. Bu nedenle iş gücünün yalnızca tek bir alanda eğitimi artık yeterli olmamaktadır. Bunun yerine çağın gereklerine kısa sürede uyum sağlayabilecek niteliklere sahip iş gücünün yaşam boyu eğitimi öngörülmektedir (Doğan, 1994).
Mesleki ve teknik eğitimde öğretim programlarının ulusal ve uluslararası standartlarda geliştirilmesi ve iş hayatındaki hızlı değişim ve gelişmeler, iş gücü gereksinimini ve iş gücünde beklenilen nitelikleri de sürekli değiştirmektedir. İş gücünde beklenilen niteliklerin kazandırılması, istihdama hazırlayan okul ve kurumlarca istihdam edenlerin beklentilerinin karşılanması ve ülke ekonomisinin rekabet edebilir hâle gelebilmesi için Türk Millî Eğitiminin amaçları ve temel ilkeleri doğrultusunda, kalkınma planları, hükümet programları, icrâ planları ve millî eğitim şûra kararlarının uygulamaya konulması ve iş hayatının taleplerinin de değerlendirilmesi büyük önem taşımaktadır.
Mevcut Millî Eğitim Sistemimiz bugünkü yapısına 1973-1977 yılları için hazırlanan, ancak 2001 yılına kadar uzun bir dönemi kapsayan Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı, diğer bir deyişle uzun dönemli perspektif plan çalışmaları neticesinde kavuşmuştur. Söz konusu plan döneminde ve sonrasında yapılan çalışmalarla sistemde yasal ve yapısal olarak köklü denebilecek değişiklikler gerçekleştirilmiştir.
Bu plan dönemi ve daha sonra yapılan çalışmalara; 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu, 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu, 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu, 3797 sayılı Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun ve 4306 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu, Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanun ile 3418 sayılı Kanunda Değişiklik Yapılması ve Bazı Kâğıt ve İşlemlerden Eğitime Katkı Payı Alınması Hakkında Kanun ile Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilât ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair 4702 sayılı Kanun’un çıkarılması, üniversiteye öğrenci kabul sisteminin değiştirilmesi ve zorunlu ilköğretimin kesintisiz olarak sekiz yıla çıkarılması gibi ana değişiklikler ve son olarak da zorunlu eğitimin 4+4+4 olarak on iki yıla çıkarılması gösterilebilir.
Milli Eğitim Bakanlığında, Erkek Teknik Öğretim Genel Müdürlüğü, Kız Teknik Öğretim Genel Müdürlüğü, Ticaret ve Turizm Öğretimi Genel Müdürlüğü, Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığı, Çıraklık Meslekî ve Teknik Eğitimi Geliştirme ve Yaygınlaştırma Dairesi Başkanlığının görev ve hizmetleri 652 sayılı Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname gereği Meslekî ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğüne devredilmiştir. Böylece mesleki ve teknik eğitim tek yönetim altına toplanmıştır.
Yaklaşık 25 yıllık bir süreye dayanan bu değişiklikler sürecinde ortaöğretim sistemi içinde önemli değişiklikler yapılmış, Ülkemizin nitelikli insan gücü ihtiyacını karşılayabilmek için ortaöğretimin geliştirilmesine ve yaygınlaştırılmasına gerek kalkınma planlarında, gerekse hükümet programlarında önem ve öncelik verilmiştir. Sistemde yapılan değişiklik çalışmalarını tamamlayıcı ve özellikle mesleki ve teknik eğitimin gelişmesini destekleyici mahiyette iç ve dış finansman kaynaklı bir dizi proje uygulanmıştır.
Genel ve mesleki teknik ortaöğretim sisteminin karşı karşıya bulunduğu sorunlar, sistemin yeniden yapılandırılmasına ve gelişmesine duyulan ihtiyacı ortaya koymaktadır. Sorunların çözülebilmesi için ortaöğretimin bir sistem bütünlüğü yaklaşımı ile bilgi ve teknoloji toplumu olmayı hedeflemiş, Ülkemiz ihtiyaçlarını karşılayabilecek iyi tasarlanmış bir proje çerçevesinde incelenmesi, ihtiyaçlarının belirlenmesi, finansman sağlanması, teknik yardım alınması, izlenmesi ve değerlendirilmesi gereklidir (Doğan, 1994).
Eğitimde hedeflere ulaşılıp ulaşılmadığı, kaynak kullanımının etkinliği, sistemin başarısı ve performansı, yetiştirdiği gençlerin istihdamdaki başarısıyla önemli bir ilişkiye sahiptir.
Mesleki ve teknik eğitim yolu ile yetiştirilmiş iş gücüne en fazla ihtiyaç duyulan kesim iş piyasası olmasına rağmen, Ülkemizde meslek lisesi mezunlarının istihdamdaki oranının düşük düzeyde olması dikkat çeken önemli bir husustur. Kalkınma planlarında, millî eğitim şûrası kararlarında ve hükümet programlarında, ortaöğretimin % 65 mesleki ve teknik eğitim, % 35 genel eğitim olacak şekilde yapılandırılacağı karar altına alınmış ve bu konuda iş hayatı ve ilgili tüm taraflarla tam bir görüş birliği sağlanmıştır.
Ancak bu konuda önemli çalışmalar ve ilerlemeler sağlanmasına rağmen henüz öngörülen hedefe ulaşılamamıştır.
Meslek eğitimi, sadece istihdam beklentisine değil, istihdam talebine de cevap verecek iş gücünü yetiştirme anlayışı üzerine oturtulmalıdır. Bunun başlıca yolu, iş piyasasının insan gücü gereksinimlerinin yerel düzeyde değerlendirilerek istihdama yönelik eğitim uygulamalarına yönelmekten geçmektedir. Buna göre, mesleki eğitim açısından bölgesel gereksinimler ve geleceğe yönelik gelişme eğilimleri incelenmeli, yeni programların oluşturulmasında yerel ve bölgesel gereksinim ve düzenlemeler öne çıkarılmalıdır (16. Millî Eğitim Şûrası Kararları).
Ulusal ve uluslararası meslek standartlarını temel alarak, teknik ve mesleki alanlarda ulusal yeterliliklerin esaslarını belirlemek, denetim, ölçme ve değerlendirme, belgelendirme ve sertifikalandırmaya ilişkin faaliyetleri yürütmek için gerekli ulusal yeterlilik sistemini kurmak ve işletmek üzere 2006 yılında çıkarılan kanunla Mesleki Yeterlilik Kurumu yapısallaştırılmıştır.
Hem mesleki ve teknik eğitim alanında hem de iş piyasası alanında önemli bir görevi üstlenen bu kurumun sunduğu hizmetlerin fonksiyonel olabilmesi iş hayatı ve bireylerin talepleri ile de yakından ilgilidir. Ancak yukarıda belirtilen ulusal yeterlilik, ölçme ve değerlendirme, belgelendirme ve sertifikalandırma ve meslek standartları gibi uygulamaların fonksiyonel olarak eğitim ve iş hayatı içine yerleşememesi okul-bölüm açma işlemlerinin nüfus, eğitim ihtiyacı ve istihdam verileri olmaksızın gerçekleştirilmesi, 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu’nun 14. maddesinde belirtilen ve eğitim-insan gücü-istihdam ilişkilerine dayalı olarak gerçekleştirilmesi gereken “planlılık” ilkesine tam olarak uyulamaması iş gücü piyasası arz ve talep dengesinin sağlıklı olarak kurulmasını engellemektedir.
Mesleki ve teknik eğitim ile bireylere kazandırılan mesleki yeterliklerin iş hayatının taleplerine uygunluğunun belirlenebilmesi için sistemin yetiştirdiği insan gücünün emek piyasasındaki durumunun sürekli izlenmesine ihtiyaç duyulmaktadır. Mezunların izlenmesi amacıyla gerek Millî Eğitim Bakanlığı ve gerekse diğer kurum ve kuruluşlar bünyesinde bazı çalışmalar yapılmış, ancak bu çalışmalarda bir süreklilik sağlanamamıştır (METARGEM, 1996).
Ortaöğretim sisteminin bütünlüğü içerisinde mevzuatta kalkınma planları, hükümet programları, icra plânları ve şûra kararlarında belirtilen politikalar, hedefler, ilkeler ve öneriler doğrultusunda eğitim-insan gücü-istihdam ilişkisinin daha rasyonel ve fonksiyonel bir biçimde gerçekleştirilmesi için mevcut sorunların bir proje yaklaşımıyla çözülmesi gerekliliği ortaya çıkmıştır.
16. Millî Eğitim Şûrasında “Mesleki ve teknik eğitim okullarından mezun olanları, yetiştirildikleri alanlarda işe yerleştirmek ve işteki performanslarını değerlendirmek için mesleki ve teknik eğitim kurumlarında İşe Yerleştirme ve İzleme Birimi oluşturulmalıdır” kararı üzerine 2002 yılında “Mesleki ve Teknik Eğitim Kurumlarında İşe Yerleştirilme ve İzleme Birimi Oluşturulmasına İlişkin Yönerge” yürürlüğe konulmuş, fakat uygulamada istenilen sonuç alınamamıştır.
Bunun üzerine söz konusu yönergeyi de kapsayan, daha geniş kapsamlı ve işlevsel özelliğe sahip olan “Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumlarında Tanıtım, Mezunları İzleme, İstihdam, Mesleki Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Yönergesi” 2009 yılında yürürlüğe konulmuştur.
Bilişim ve internet teknolojilerinin Ülkemizde de hızla yaygınlaşması bilgiye erişimi kolaylaştırmış, eğitimde fırsat eşitliğinin toplumun her kesimine kolaylıkla sunulabilmesi, zamandan ve yerden bağımsız olarak, işleri kısa sürede ve verimli bir şekilde yapabilmenin yolunu açmıştır.
Mesleki eğitime yapılan yatırımların isabetli kullanımı hem de güncel teknolojileri kullanarak eğitim öğretimin kalitesinin artırılması, gelecekte doğabilecek istihdam artışı veya istihdam fazlasını mezunlardan alınacak geri besleme ile önceden analiz edilerek, gelecekte doğabilecek mağduriyet ve zararların önceden giderilmesi sağlanabilecektir. Bu nedenle, gelişen teknolojik yöntemlerle bunları gidermek ve mevcut altyapıyı da kullanarak bu tür projeler gerçekleştirilmelidir (Sağıroğlu, 2002). Bu sayede, “İşe Yerleştirme ve İzleme” daha hızlı, sürekli ve verimli şekilde yapılabilecektir.
Bu amaçla, mesleki ve teknik ortaöğretim kurumları mezunlarının, güncel bilişim teknolojilerini kullanarak web tabanlı olarak izlenmesi, verilen eğitimin hedeflere ulaşma düzeyinin belirlenmesi ve eğitim programlarının güncelliğinin değerlendirilmesi için hazırlanan bu proje kapsamında mezun öğrencilere ve işverenlere mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarındaki koordinatör öğretmenler aracılığı ile doldurulan anketlerin girişleri, okullar tarafından yapılabildiği gibi öğrenciler ve işverenler tarafından, http://emezun.meb.gov.tr web portalında doğrudan kendilerinin de girebilmeleri sağlanmıştır. 1 Temmuz 2010 ile 30 Haziran 2011 tarihleri arasında 2004-2005 ile 2010-2011 öğretim yılları arasında mezun olan öğrencilerden elektronik ortamda bulunan veri toplama araçlarını 57 003 mezun ile 5 660 işveren doldurarak sisteme kayıt olmuşlardır.
Bir yıllık süre içerisinde, veri toplama araçları ile mezun ve işverenden elde edilen verilerle “2011 Yılı Mesleki ve Teknik Ortaöğretim Kurumları Mezunlarının İzlenmesi Projesi Araştırma Raporu” tamamlanmıştır.
Bu araştırma, Ülkemizde mesleki ve teknik ortaöğretim kurumlarından mezun olanların sorunlarını tespit etmek ve çözüm önerileri geliştirmek için yapılmıştır.
Bu nedenle araştırma verilerinin mesleki ve teknik eğitim konusunda plan ve program yapanlara, üniversitelere, ilgili kurum ve kuruluşlara, politika ve strateji belirleyicilere kaynak teşkil edeceği umulmaktadır. Toplanan verilerin analiz edilmesiyle hazırlanan raporla mesleki eğitim sisteminin geçmişinin değerlendirilmesine ve geleceğine ışık tutmasına çalışılmıştır.
Yukarıda belirtildiği gibi şimdiye kadar Türkiye’de genel olarak eğitimin, özel olarak mesleki ve teknik ortaöğretimin çıktılarının genel bir çözümlemesi yeterince ve sistematik olarak yapılamamıştır.
Araştırmanın problemi; mesleki ve teknik ortaöğretim okullarından mezun, yani eğitimin çıktısı istihdamın girdisi olan bireylerin eğitim-istihdam örtüşmesinin çözümlemesi ile mesleki ve teknik eğitimin etkinliğinin değerlendirilmesidir.
Dostları ilə paylaş: |