Yukarıda da değinildiği gibi, Su Kalitesi Yönetimi’nin önündeki en önemli zorluklardan biri, bu konu ile ilgili çok sayıda kurumun yetki sahibi olması ve bunların arasında bir koordinasyonun sağlanamıyor olmasıdır.
Bu durum özellikle su kalitesinin izlenmesi çalışmalarında önemli sorunlara yol açmaktadır. Sonuç olarak, yürütülen çalışmaların amacına hizmet etmediği, mükerrerliğin olduğu, izlemede standardizasyonun olmaması sebebiyle elde edilen verilerin değerlendirilmesinde problemler yaşandığı, su kalitesine ilişkin veri ve bilgilerin farklı kurum ve kuruluşlar tarafından ayrı ayrı biriktirildiği, ilgili kurum ve kuruluşların paylaşımına açılmadığı, gerek insan gücü gerekse kaynak israfına sebep olunduğu ve Su Çerçeve Direktifi gerekliliklerine uygun bir izleme yapılmadığı görülmektedir. Bu sorunun bir başka boyutu da kimi zaman aynı amaca yönelik olarak aynı izleme noktalarında aynı parametrelerin izlenmesi için oluşturulan laboratuvar alt yapıları nedeniyle ortaya çıkan kaynak israfıdır.
Ülkemizde yürütülmekte olan sistematik su kalitesi izlemeleri daha çok fiziko-kimyasal ve kimyasal kalite elementlerine dayanmaktadır. Sistem biyolojik izlemeyi ve mevcut durumun referans koşullarla karşılaştırılması ile ekolojik statü belirlenmesi gibi basamakları içermediğinden Su Çerçeve Direktifi’ne göre uyumlu değildir. Aynı zamanda Su Çerçeve Direktifi’ne göre izlenmesi gereken öncelikli maddeler, tehlikeli maddeler ve madde gruplarını da içermemektedir.
Su Çerçeve Direktifi ve eki olan çok sayıdaki direktifin uygulanması, izlenmesi ve denetlenmesi için kurum ve kuruluşlardaki personel sayısı ve kapasiteleri yeterli değildir. Su kalitesine ait izinlerin tek elden verilmemesi idari anlaşmazlıklara ve zaman kaybına neden olmaktadır. Her bir izin için ayrı belgeler hazırlanıp ayrı kurumlara başvuru yapılmakta ve süreçler ayrı ayrı işlemektedir.
Su kalitesinin izlenerek su kalite sınıflandırılmasının yapılması görevi ile denetleme ve cezai müeyyide uygulama yetkisinin farklı kurumların görev alanında olması da su kaynaklarının korunmasının sağlanması anlamında sıkıntılara neden olmaktadır. Akademik çevrelerce yürütülen biyolojik kalite elementlerinin izlenmesi ise yine SÇD’nin izleme ile ilgili temel gereksinimlerini karşılamaktan uzaktır.
SÇD’nin uygulanmasında temel maksatlardan birisi, belki de en önemlisi Entegre Havza Yönetim Planları’dır. Ülkemizde entegre havza yönetim planlarının hazırlanma aşamasında olması sebebiyle havza bazında su kalitesi ve miktarının yönetimi tam olarak sağlanabilmiş değildir.
Yeraltısuları hususunda, AB mevzuatından bağımsız olarak, ulusal mevzuatımızda ve yaklaşımlarımızda önemli eksiklikler bulunmakta idi. Bu hususta, ulusal mevzuatımızda, miktar açısından bazı hükümler bulunmasına rağmen, yeraltısularının kalitesinin değerlendirilmesi ve korunması noktasında yetersizdi. “Yeraltı Suyunun Kirlenmeye ve Bozulmaya Karşı Korunması Yönetmeliği”nin 7 Nisan 2012 tarihinde yayımlanmasıyla mevzuat olarak yukarıda zikredilen eksiklikler giderilmiştir. Yönetmelikte yer alan uygulama adımlarının yönetmelikte yer alan süreçler içerisinde gerçekleştirilmesi ve çalışmalara öncelik verilmesi önem arz etmektedir.
Yeraltı sularının kalite ve miktar verilerinin değerlendirilmesinde, yeraltı suyu kütlelerinin belirlenmiş ve karakterizasyonunun yapılmış olması önem arz etmektedir. Ayrıca, bu değerlendirmelerin sağlıklı olarak yapılabilmesini teminen izlemenin düzenli olarak, yeterli sayıda noktada, gereken tüm parametreler için yapılması ve yeraltı suyu kütlelerini tam olarak temsil etmesi gerekmektedir.
Ulusal Su Kalitesi Yönetiminin Güçlü Zayıf Fırsatlar ve Tehditler (GZFT) Analizi Çalışma grubu tarafından yapılmış olup, ortak vurgulanan hususlar aşağıda verilmiştir;
Ulusal Su Kalitesi Yönetiminin Güçlü (G) Olduğu Yönler:
- İlgili AB Direktiflerinin uygulanması için alt yapı çalışmalarının başlanmış, ilgili yönetmeliklerin hazırlanmış ve uygulanmaya konmuş olması (10 kişi)
- Türkiye'de su ile ilgili çalışan yeterli sayıda ve kapasitede kurum/kuruluşun bulunması ve kurumlar arasındaki koordinasyon eksikliğini ortadan kaldırmayı, su yönetimini ve suyla ilgili uygulamaları tek bir kurum bünyesinde toplamaya çalışılması (5 kişi)
- Ülkemizde su kalitesi konusunda izleme yapan kurum kuruluşların bulunması, mevcut bir bilgi birikimi ve donanımın bulunması (5 kişi)
- Vatandaşların su kalitesi konusunda basın ve yayın organları tarafından bilgilendirilmesi ve duyarlılık artışı (3 kişi)
- Su Kanununun çıkacak olması (2 kişi)
- Ulusal Su Kalitesi Yönetimi Strateji Belgesi’nin çıkartılmış ve uygulamaya başlanmış olması (2 kişi)
- Su ile ilgili çok sayıda verinin mevcut olması (2 kişi)
- Üniversitelerde su kalitesi ile ilgili çalışmalara ağırlık verilmiş olması (2 kişi)
Ulusal Su Kalitesi Yönetiminin Zayıf (Z) Olduğu Yönler:
- Su kalitesi yönetimi konusunda çok sayıda yetkili kurumun olması ve yetkili kurumlar arasında yeterli ve etkin koordinasyon kurulamaması, yetki karmaşası, çakışması, çatışması (10 kişi)
- İzleme ve denetimin yetersizliği ve koordine edilememesi (7 kişi)
- SÇD için gerekli olacak analizleri yapacak laboratuar altyapısının olmaması (5 kişi)
- Su kalitesi ile ilgili yapılan çalışmaların havza bazında olmaması (3 kişi)
- Yürürlüğe geçirilmiş olan yönetmeliklerden uygulamaya geçmiş olan yönetmelik sayısının az olması (3 kişi)
- Su kalitesi konusunda çalışan yeterli kaliteli uzman personel bulunmaması (2 kişi)
- Mükerrer çalışmaların yapılması ve mükerrer verinin üretilmemesi için çeşitli kurum ve kuruluşlar tarafından ihtiyaç duyulan su kalitesi verilerin tek kurum tarafından üretilmesini sağlayacak yetkilendirmenin ve tanımlamanın yapılmamış olması (2 kişi)
-Ülkesel anlamda tek bir izleme sisteminin, tek bir analiz metodunun ve tek bir numune alma metodunun olmaması ve sınıflandırmanın olmaması (farklı kurumların değerlendirme sonuçları birbiriyle uyuşmamakta) (2 kişi)
- Mevcut izleme verilerinin bütünsel olarak değerlendirilememesi (2 kişi)
- Su konusunda çok fazla sayıda mevzuat bulunması, zaman zaman yetki ve sorumluluk karmaşasının yaşanmasına sebep olması (2 kişi)
- Su ile ilgili bilimsel verilerin farklı kurumlar tarafından toplanıyor olması/veri paylaşımı/ulusal veri tabanı olmaması (2 kişi)
Ulusal Su Kalitesi Yönetiminin sahip Olduğu Fırsatlar (F):
- Su Kanunu’nun hayata geçirilmesi ile su yönetimindeki kanuni boşlukların doldurulabilecek olması (6 kişi)
- Sivil toplum örgütlerinin ve basın yayın organlarının konu ile ilgili farkındalık oluşturmak amacıyla çalışmalar yapması (6 kişi)
- AB uyum sürecinde konu ile ilgili yapılacak düzenlemeler (4 kişi)
- Deneyimli akademik, idari ve yürütücü iş gücünün mevcudiyeti (4 kişi)
- Su Yönetimi Genel Müdürlüğü’nün kurulması (3 kişi)
- SUEN’in kurulması (3 kişi)
- Su Yönetimi Koordinasyon Kurulu’nun kurulması (2 kişi)
- Gelişen laboratuar altyapısı (2 kişi)
Ulusal Su Kalitesi Yönetiminin Karşı Karşıya Bulunduğu Tehditler (T):
- Su konusunda fazla sayıda sorumlu kurum/kuruluşun bulunuşu ve kurumlar arası yetki kargaşası (8 kişi)
- Gerekli tedbirlerin ivedi bir şekilde alınmaması halinde sınırlı olan su kaynaklarının kullanılabilirliklerinin olumsuz etkilenmesi, koruma kullanma dengesinin kurulamaması (7 kişi)
- Su kalitesi uygulamaları konusunda yeterli ödenek olmaması (3 kişi)
- Yetkisi olan kurum ve kuruluşların su kalitesi yönetimin tek elde toplanmasına karşı göstereceği direnç (2 kişi)
- Su kalitesi yönetimine ilişkin ulusal bilincin oluşmaması (2 kişi)
Ulusal Su Kalitesi yönetimi açısından önceliklendirmenin Orman ve Su şurasında geniş kapsamlı çalışma ve değerlendirme yapılarak yapılması gerekmektedir.
Dostları ilə paylaş: |