T. C. Yargitay hukuk genel kurulu e. 2011/4-58 K. 2011/176


• HAKSIZ FİİL ( Davacının 3. Kişiler Tarafından Kendi Adına Temin Edilen Kredi Kartından Dolayı Borçlu Olmadığının Tespiti Talebi - Genel Hükümlere Göre Görevli Mahkemenin Belirlenmesi Gerektiği )



Yüklə 414,6 Kb.
səhifə6/24
tarix21.08.2018
ölçüsü414,6 Kb.
#73371
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   24

• HAKSIZ FİİL ( Davacının 3. Kişiler Tarafından Kendi Adına Temin Edilen Kredi Kartından Dolayı Borçlu Olmadığının Tespiti Talebi - Genel Hükümlere Göre Görevli Mahkemenin Belirlenmesi Gerektiği )

• GÖREVLİ MAHKEME ( Davacının Kimlik Bilgileri Kullanılarak 3. Kişiler Tarafından Davalı Bankadan Kredi Kartı Temin Edildiği/Borçlu Olmadığının Tespiti Talebi - Uyuşmazlığın Haksız Fiilden Kaynaklandığı/Genel Hükümlere Göre Görevli Mahkemenin Belirleneceği )

5464/m. 44/1

4077/m. 22, 23

2004/m.72


ÖZET : Davacı vekili müvekkilinin kimlik bilgilerini kullanan 3. kişiler tarafından davalı bankadan kredi kartı temin edildiğini ve harcamalarda bulunulduğunu, kredi kartı borcunun ödenmemesi üzerine de davalı banka tarafından müvekkili hakkında takip yapıldığını ileri sürerek müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, %40'dan aşağı olmamak üzere tazminatın davalı bankadan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Uyuşmazlığı doğuran asıl hukuki ilişki, haksız fiilden kaynaklanmaktadır. Davalı banka ile kredi kartı sözleşmesini akdedenin davacının kimlik bilgilerini kullanan 3. kişiler olduğunun anlaşılması halinde de, taraflar arasında bir sözleşme ilişkisinin varlığından söz edilemeyeceğinden davaya genel hükümlere göre bakılması gerekir.

DAVA : Dava dilekçesinde 5.303,85 TL alacağın tahsili için başlatılan takip nedeniyle borçlu bulunmadığının tespiti istenilmiştir. Mahkemece davanın görev yönünden reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:



KARAR : Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin kimlik bilgilerini kullanan 3. kişiler tarafından davalı bankadan kredi kartı temin edildiğini ve harcamalarda bulunulduğunu, kredi kartı borcunun ödenmemesi üzerine de davalı banka tarafından müvekkili hakkında takip yapıldığını ileri sürerek; takip nedeniyle müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, %40'dan aşağı olmamak üzere tazminatın davalı bankadan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı banka vekili cevap dilekçesinde; davaya bakmakla görevli mahkemenin Ereğli Tüketici Mahkemesi olduğunu savunarak görev itirazında bulunmuştur.

Mahkemece; 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu'nun 44/1. maddesinde, kanunun uygulanması ile ilgili uyuşmazlıklarda kart hamilinin tüketici olması halinde, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 22. ve 23. maddesi hükümlerinin uygulanacağının düzenlendiği, bu nedenle davanın tüketici mahkemesinde görülmesi gerektiği gerekçesiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiştir.

Hüküm, davacı tarafça temyiz edilmiştir.

Somut olayda davacı, kimlik bilgilerinin 3. kişiler tarafından kullanılarak davalı bankadan kredi kartı temin edildiğini ve kredi kartı borcunun ödenmemesi üzerine de davalı banka tarafından hakkında takip yapıldığını belirterek, borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Bu haliyle uyuşmazlığı doğuran asıl hukuki ilişki, haksız fiilden kaynaklanmaktadır.

Diğer taraftan davalı banka ile kredi kartı sözleşmesini akdedenin davacının kimlik bilgilerini kullanan 3. kişiler olduğunun anlaşılması halinde de, taraflar arasında bir sözleşme ilişkisinin varlığından söz edilemeyeceği açıktır ( HGK.nun 17.02.2010 gün ve 2010/4-61 E. 2010/84 K. sayılı ilamı ).



Hal böyle olunca, taraflar arasında sözleşme ilişkisinin bulunmadığı ve uyuşmazlığı doğuran asıl hukuki ilişkinin haksız fiilden kaynaklandığı ileri sürüldüğünden, davaya genel hükümlere göre bakılması gerekir. Bu nedenle mahkemece, işin esası incelenerek ortaya çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile dava dilekçesinin reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun değildir.

SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince ( BOZULMASINA ) ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.05.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

4. HUKUK DAİRESİ

E. 2010/10155

K. 2010/10427

T. 18.10.2010

• VERGİ İNCELEMESİNDEN DOLAYI MANEVİ ZARAR ( Davalı Vergi İnceleme Elemanlarının Kişisel Amaç ve Kusurları ile Kaçakçılık Raporu Düzenledikleri İddiası/Davacının Bu Sebeple Kişilik Haklarına Saldırıdan Dolayı Uğradığı Zararın Tazmini Talebi - Adli Yargıda Davanın Görüleceği )

• GÖREVLİ MAHKEME ( Vergi İncelemesinden Dolayı Davacının Kişilik Haklarına Saldırıdan Dolayı Uğradığı Zararın Talebi/ İdari Yargı Yerlerinde Sadece İlgili İdareye Karşı Dava Açılabileceği - Gerçek Kişilerin Kişisel Kusurlarına Dayanarak İstekte Bulunulduğuna Göre Davanın Adli Yargıda Çözüleceği )

• İDARİ YARGI YERİ ( Vergi İnceleme Elemanlarının Kişisel Amaç ve Kusurları İle Davacının Uğradığı Zararın Tazmini Talebi/İdari Yargı Yerlerinde Sadece İlgili İdareye Karşı Dava Açılabileceği - Gerçek Kişilerin Haksız Eylemleri Nedeniyle Gerçek Kişiler Hakkında Dava Açıldığı/İdari Yargının Görevli Olmadığı )

• KİŞİSEL AMAÇ VE KUSUR ( Davalı Vergi İnceleme Elemanlarının Kişisel Amaç ve Kusurları ile Kaçakçılık Raporu Düzenlediklerini Belirterek Davacının Kişilik Haklarına Saldırıdan Dolayı Uğradığı Zararın Tazmini Talebi - Adli Yargıda Davanın Görüleceği )

818/m.41

2577/m.2/1


ÖZET : Davacı, davalı vergi inceleme elemanlarının kişisel amaç ve kusurları ile vergi incelemesi yapıp kaçakçılık raporu düzenlediklerini belirterek, kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğradığı manevi zararın ödetilmesini istemiştir. İdari yargı yerlerinde sadece ilgili idareye karşı dava açılabileceğinden gerçek ve özel hukuk tüzel kişileri hakkında idare mahkemelerinde dava açılamaz. Davacı, davalı gerçek kişilerin haksız eylemleri nedeniyle zarara uğradığını ileri sürüp onların kişisel kusurlarına dayanarak istekte bulunduğuna göre gerçek kişiler hakkındaki davanın görüm ve çözüm yeri idari yargı yeri olmayıp adli yargı yeridir.

DAVA : Davacı D... A.Ş. vekili tarafından, davalı F. ve Ö. aleyhine 28.01.2010 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; mahkemenin görevsizliğine dair verilen 06.05.2010 günlü kararın Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne HUMK'nun 438. maddesi gereğince görevsizliğe dair işlerde duruşma istenemeyeceğinden reddine karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:

KARAR : Davacı, davalı vergi inceleme elemanlarının kişisel amaç ve kusurları ile vergi incelemesi yapıp kaçakçılık raporu düzenlediklerini belirterek, kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğradığı manevi zararın ödetilmesini istemiştir. Yerel mahkemece, yargı yolu bakımından mahkemenin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesi reddedilmiş; karar, davacı vekili tarafından temyiz olunmuştur.

İdari yargı yerlerinde açılacak davalarda husumetin kimlere yöneltileceği 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 2. maddesinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre idari yargı yerlerinde sadece ilgili idareye karşı dava açılabileceğinden gerçek ve özel hukuk tüzel kişileri hakkında idare mahkemelerinde dava açılamaz. Davacı, davalı gerçek kişilerin haksız eylemleri nedeniyle zarara uğradığını ileri sürüp onların kişisel kusurlarına dayanarak istekte bulunduğuna göre gerçek kişiler hakkındaki davanın görüm ve çözüm yeri idari yargı yeri olmayıp adli yargı yeridir.

Yerel mahkemece açıklanan olgu gözetilerek işin esası incelenip varılacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle, yargı yolu bakımından mahkemenin görevsizliği nedeniyle dava dilekçesinin reddedilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle ( BOZULMASINA ); bozma nedenine göre öteki yönlerin incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine, 18.10.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.


Yüklə 414,6 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   24




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin