Tasavvuf ve Tarikatlar


Kerametten çok istikamet önemlidir



Yüklə 157,69 Kb.
səhifə3/3
tarix31.05.2018
ölçüsü157,69 Kb.
#52186
1   2   3

Kerametten çok istikamet önemlidir. Gerçek keramet şeriata uymak ve doğru yol üzere olmaktır

  • Bayezid Bistami: “Bir kimsenin havada bağdaş kurup oturduğunu görseniz, onun Allah’ın emir ve yasaklarına riayet, sünnete uyma konusundaki hassasiyetini görmedikçe sözüne itibar etmeyiniz.”

  • Bazı Sufiler keramet manevi yolculuklarında engel olarak görürler

    Ek:

    • Kerameti herkes yapabilir, keramet gaye değildir

    Kerametin çeşitleri:

    OLAĞANÜSTÜ HALLER:


    1. Rüya:



    • Uyku halinde zihinde beliren olaylar

    • Seyri sülükte bilgi yollarından biri olarak görülür sufilerce

    • Kur’an’dan buna deliller getiriler: Hz. İbrahim’in oğlu İsmail’i rüyasında kurban ettiğini görmesi, Hz. Yusuf’un rüya tabir etmesi; Hz. Peygamber’in “Müminin rüyası, nübüvvetin kırk altı cüzünden biridir” – bunlardan yola çıkarak rüyanın bilgi kaynağı olabileceğine hükmetmiştir Sufiler

    • Kuşeyri Risalesi, et Taaruf ve İhya ‘da rüya ile özel bölümler vardır

    • Rüya ölümün kardeşidir, ölümle malum olacak şeyler rüya ile de malum olabilir…

    • Rüya üç türlüdür:



    • İbn Haldun: “Rüya uykuda iken nefsin zahiri duygulardan olduğu idi, bâtıni kuvvetlerle çekişmekten ve meşgul olmaktan sıyrılarak, bir anda kendisinin ruhanî olan zatını, manevî bir idrakle anlaması ve gaybdan kendisinin zatına akseden bilgilere vukuf kesp etmesidir.”

    • Gaybı idrak uykuda mümkündür İbn Haldun’a göre

    • İbn Arabi ve İ. Hakkı gibilerine göre rüya bilgi kaynağıdır. Şu hadisi delil olarak getiriler: “beni rüyada göre gerçekten görmüş sayılır. Çünkü şeytan benim suretime bürünemez”

    • Tarikatlarda salikin manevî yükselişi gördüğü rüyalarca takip edilir!

    • Nakşibendiler ve Melamiler rüyaya pek itibar etmezler: “Rüyayı bırak, rü’yete bak” derler



    1. Ricalu’l gayb:



    • Gayb erenleri- bilinmeyen Hakk dostları = Allah dostluğunun gizliliğine işaret eder

    • Abdâl, kutub, gavs, evtâd gibi isimler alırlar

    Abdâl:

    • Bedel kelimesinin çoğuludur. Büyük Peygamberlerin yerine, onlardan bedel anlamındadır

    • Allah’ın yeryüzünü kendilerine mazhar kıldığı kimseler

    • Âlemin intizam sebepleri, inşaların işlerini tanzim edenler

    Evtâd ve Revasî:

    • Velilerin üstün vasıflı olanlara verilen ad

    • Onların üstünde REVASİ (dağlar) vardır. Bir felaket olduğunda kulların mercii evtad, onların da mercii REVASÎ

    Kutub:

    • Revasî’yi idare eder

    • En büyük velidir, bütün ricalin başı

    • Kâinatta tasarruf sahibi

    (bir rivayete göre kutuptan sonra İMAMÂN gelir: imamı yemin ve imamı yesar) (Kadınların da buralara yeri vardır)

    Gavs:

    • Darda kalındığında istimdat ve iltica edilen kutuptur “YETİŞ YA GAVS” denir

    • Abdulkadir Geylani GAVS-I AZAM idi

    Bunların dışında 8, diğer rivayette 40 (nücebâ), 10 veya 13 olan (nukabâ) denilen insanlar gelir ki bunlar insanların iç dünyalarından haberdardırlar

    1. SİLSİLE VE İCAZET:

    1. Silsile:

    • Manevi bir bağ oluştuğundan ve manevi otorite olan Hz. Peygambere dayandırılan hal ve duygulan transferinin vukuu bulduğundan silsile önemlidir

    • Silsile= tarikat şeyhlerin Hz. Peygamber’e kadar uzanan üstatlar zinciri

    • H. Peygamber’in günümüze ulaşan 2 silsilesi vardır:

    1. Hz. Ebu Bekir

    2. Hz. Ali

    Vasıtasıyla Hz. Peygamber’e ulaşır

    • Silsile Allah’tan Peygamber’e gelene “feyz-i ilahî” denildiğinden bu tür feyze “feyz-i isnadı”/”füyûzat-ı silsile-i celîle” denir

    • Silsile manevi bir nesep sayılır

    • Ayetlerde Peygamber’in eşlerine “müminlerin anneleri” ve Müslümanlar için “müminler kardeştir” denir ve hadiste Hz. Peygamber “ben size babanız makamındayım” buyurması bu silsilenin bir nesep olduğunu ortaya koyar. İslam ümmeti büyük bir ailedir

    • ŞEYH BABA; MÜRTLER EVLAT, SOY KÜTÜĞÜ HZ: PEYGAMBER’E ULAŞAN SİLSİLE



    1. İcazet:

    • Nâ ehil insanların şeyhlik iddiasında bulunmaması için icazet önemlidir

    • İcazet: “Şeyhlerin mürit yetiştirmek üzere ehliyetini ispatlamış ve seyr u sülükünü tamamlamış olan mensuplarına verdikleri yazılı veya şifahî izindir

    • Yazılı halde verilirse buna “icazetname” denir

    • Şeyhten icazet alan salik tekke kurma yetkisi elde eder. Hilafet icazetnameleri 2 türlüdür:

    1. Şeyhin hayatıyla sınırlı olan HİLAFET-İ NAKISA- şeyhin vefatıyla sona erer

    2. HİLAFET-İ TAAMME- şeyhin vefatından sonra onun yerine geçme imkânı sağlar



    1. İSTİMDÂD, TEVESSÜL VE TEVECCÜH



    1. İstimdat:

    • Meded dilemek, yardım istemek

    • Allah’tan başkasından doğrudan yardım dilemek olmaz. Ancak Allah’tan istenilir

    • Tasavvufta bu doğrudan Hz. Peygamber ve şeyhten isteme anlamında değil, onların ind-i ilahîdeki itibar ve derecelerinden yararlanmak için bir tevessüldür

    • “Meded ya şeyh” – manevi sevginin ifadesidir

    • İnsan beşeri olması gereği sığınma duygusu taşır (çocuk anne-babaya, mürit şeyhe sığınmak ister)

    • Salik insan-ı kâmil olarak gördüğü şeyhinden yardım dilemesi (istimdad ve iane) aslında talebini Allah’a arz etmektir. Zira vahdet-i Vücut gereği bütün fiiller Allah’ındır.

    • Ölülerden de yardım istenilebileceğine inanır bazı sufiler. Kemalpaşazade Şerh-i hadis-i Erbaa’sında şöyle söyler: ”İşlerinizde şaşkınlığa düşünce ehl-i kuburdan yardım isteyiniz (istiane)”

    • Ölüm rabıtası- tefekkür-i mevt yapılır. Şu hadis delil getirilir: “Dünya lezzetlerini unutturan ölümü çokça düşünün



    1. Tevessül:

    • Birşeyi veya bir şahsı Allah için aracı veya vasıta kılmak- şefaatçi ve vesile edinmek

    Kur’an’dan ayet:

    يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اتَّقُواْ اللّهَ وَابْتَغُواْ إِلَيهِ الْوَسِيلَةَ وَجَاهِدُواْ فِي سَبِيلِهِ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ



    Ey iman edenler! Allah’tan korkun. O’na ulaşmaya vesile arayın” (maide 35)

    Hadis:

    1. Hz. Ömer Peygamberimizin amcası Hz. Abbas ile tevessül eder: “Ya Rabbi kuraklık içinde kalınca peygamberimiz ile sana tevessül ederdik. Bize yağmur verirdin, şimdi de O’nun amcası ile tevessül ediyoruz. Bizi suya kavuştur” demiştir

    2. Gözleri kapanan biri Hz. Peygamber’e gelir ve açılmasını ister. Hz. Peygamber’in cevabi: “Abdest al, 2 rekât namaz kıl ve şöyle de: Allah’ım Peygamberin Muhammed ile sana tevessül ediyorum…” Hz. Peygamber şunu ilave etti: “Bir ihtiyacın olduğundan hep aynısını yap”



    • Tevessül ya ibadet ya da Hz. Peygamber, Veli vs. ile olur

    • Tevessül veya vesile anlayışında ibadet ve taatın çokluğu Cennete girme sebebi değildir, bu ancak Allah’ın elindedir

    • Hiç kimsenin ameli kendini kurtarmaz



    1. Teveccüh:

    • Yöneliş demektir- Hakk’a yöneliş. Hakk’a duyulan kalbî alaka

    • Aynı şekilde müridin mürşide yönelmesi

    • Nakşilikte una “rabıta-ı muhabbet” denir- mürid mürşidinin ruhaniyetine muhabbet yoluyla teveccüh eder

    • Sevgi ve muhabbet sonucunda kalbî beraberlik meydana gelir- ŞAHSİYET TRANSFERİ MEYDANA GELİR- AYNİLEŞME doğurur

    • Ayrıca Nakşilikte “teveccüh-i kalbî” vardır= Saik’in lafzail celal zikri sırasında bunun anlamını düşünür ve melekût âlemi ona tecelli eder – HAFİ ZİKRİLE VUSLAT VE FENA BÖYLE OLUR



    1. RABITA:

    • Tasavvufi bir problem haline getirilen bir konu

    • Rabıta bağ ve alaka demektir

    • Rabıta “kültürler arası ortak bir özelliktir”. Rabıta ideal kahramanlarla bütünleşme ve aynîleşme yoludur.

    • “Her yiğidin gönlünde bir aslan yatar”

    • ÜZÜM ÜZÜME BAKA BAKA KARARI”

    • “Körle yatan şaşı kalkar”

    • Rabıtanın amacı RABITA-I HUZUR- yani salik’in huzura kavuşması- daima huzuru ilahide bulunduğu duygusunu vermektir. Bunun için kul yoğunlaşması lazım

    • Salik bunu önce insan-ı kâmile sonra resulullahta sonra da Allah’ta yapacak

    • Rabıta başkalarına benzeme ve taklid arzusunun tezahürü olmadır (çocuklar anne babayı taklit eder mesela)

    • Aynileşme önemlidir. Benzeme zamanla gelip geçer, ancak aslolan aynileşme. Aynileşmede önce benimseme ve zamanla itiyad haline getirme söz konusudur

    • Sevenle sevilen bir olması lazım. Rabıta bu bağlantıyı sağlar!

    Rabıta, sevgi ve ilgi ü derecede incelenmiştir:

    1. Tabiî rabıta:

    • Kişinin evladı ve yakınlarına duyduğu tabii sevgi

    1. Bayağı rabıta:

    • Dinen emredilmeyen, hoş karşılanmayan dünyevî sevgi

    1. Mukaddes değerler ve ulvî şeylere gönül bağlama:

    • Bu Tasavvuftaki rabıtadır işte

    • Şeyhin suretini hayal etmek. Zamanla bu onun ahlak ve şahsiyetini düşünmeye ve ona benzemeye onunla aynîleşmeye dönüşür

    Psikoloji: güçlü insanlar ve büyük liderler bir mıknatıs gibidir, aynı karakterde olan insanları kendine çeker

    Rabıtanın 3 basamağı:

    Sûfilere göre Rabıtanın Delilleri:

    Ayetler:

    1. Tevbe 119:

    يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اتَّقُواْ اللّهَ وَكُونُواْ مَعَ الصَّادِقِينَ

    Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve doğrularla beraber olun

    • Buradaki beraberlik mutlak ve daimi beraberlik. Beraberlik 2 türlü olur: Hakiki beraberlik (aynı mecliste) ve Hükmî beraberlik ( suret ve siretlerini gıyabî olarak tahayyül etmek)




    1. Maide 35:

    يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اتَّقُواْ اللّهَ وَابْتَغُواْ إِلَيهِ الْوَسِيلَةَ وَجَاهِدُواْ فِي سَبِيلِهِ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ

    Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının, O’na yaklaşmaya vesile arayın ve O’nun yolunda cihad edin ki kurtuluşa eresiniz.

    • Vesile= mutlaktır- umumi anlamdadır. Rabıtaya delildir

    • Allah’a yakınlaşmak için istifade edilebilecek her şey kastedilir

    • Hz. Ömer’in Hz. Abbas’ı tevessül etmesi




    1. Ali İmran 31:

    قُلْ إِن كُنتُمْ تُحِبُّونَ اللّهَ فَاتَّبِعُونِي يُحْبِبْكُمُ اللّهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَاللّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ

    De ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”


    • Ayetteki İTTİBA kelimesi= görmek ile olur

    • Görme maddi ve manevi olur. Rabıta manevî görmedir




    1. Yusuf 24:

    وَلَقَدْ هَمَّتْ بِهِ وَهَمَّ بِهَا لَوْلا أَن رَّأَى بُرْهَانَ رَبِّهِ كَذَلِكَ لِنَصْرِفَ عَنْهُ السُّوءَ وَالْفَحْشَاء إِنَّهُ مِنْ عِبَادِنَا الْمُخْلَصِينَ

    Andolsun, kadın ona (göz koyup) istek duymuştu. Eğer Rabbinin delilini görmemiş olsaydı, Yusuf da ona istek duyacaktı. Biz, ondan kötülüğü ve fuhşu uzaklaştırmak için işte böyle yaptık. Çünkü o, ihlâsa erdirilmiş kullarımızdandı”




    • Zemahşeri: “Burhandan kasıt, Yakup’un suretini bir anda gözünün önünde canlanıp hayretle parmağı ağzında ona “Aman kendine sahip ol, ondan yüz çevir” diye hitap etmesidir.

    • Yusuf’un Yakup’un hayalini görmesi gibi mürit mürşidini görür

    Sonuç:


    RABITA Allah ile kul arasına üçüncü bir şahsı sokarak (şeyh) irtibata geçmesidir

    1 Tasavvufî eğitimin (seyr u sülûk) nihâî hedefi ve gâyesi insân-ı kâmil yani olgun ve ahlâklı  bir insan yetiştirmektir. İnsân-ı kâmilin zıddı insân-ı nâkıs yani eksik, ham, ahlâkî kusurları ve zaafları bulunan insan demektir. Dört yaşındaki bir çocuk, kardeşine ayakkabı alındığı zaman onu kıskanmakta veya oyuncaklarını diğer çocuklarla paylaşma konusunda cimrilik gösterebilmektedir. Bu küçük çocuğa kıskançlık ve cimrilik gibi duyguları kim öğretmiştir? İnsanın boş bir yazı tahtası gibi dünyaya geldiği söylenmekteyse de, o tahtada iyi ve kötü huy tohumlarının gizli olduğu anlaşılmaktadır. Tasavvufî eğitimin gâyesi, bu kötü huyları (ahlâk-ı zemîme) kalpten çıkarmak ve güzel ahlâk tohumlarını sulayıp onların yeşermesini sağlamaktır.

    Tasavvufî eğitimin gâyelerinden biri de insanların bilinçaltındaki eksik ve yanlış algılama problemlerini düzeltmektir. Çünkü ârızalı bir fabrikadan düzgün ürünler çıkamayacağı gibi, ârızalı bir zihin ve ruh yapısına sâhip insanlardan da doğru bir İslâm ve hayat yorumu çıkamayacaktır. Çoğu insanın farkında olmadan içinde taşıdığı bu ârızalardan bazıları şunlardır: Allah’ı unutmak, nefsinin arzularını Allah’tan daha çok sevmek (hevâsını ilâh edinmek), Allah’ın uzakta (öteki âlemde) olduğunu zannedip her zaman kendini gördüğü bilincine varamamak, Allah’ı sevme konusunda yetersiz kalmak. Sûfîler insanoğlunun bu rûhî problemlerini gidermek gâyesiyle kendi tasavvufî tecrübelerinden de istifadeyle içtihatlar yaparak bazı eğitim usulleri geliştirmişlerdir. Bu usuller içinde en yaygın olanı zikirdir. Bazı âlimlere göre “insan” kelimesi “nisyân” yani unutmak kelimesinden türemiştir. İnsanoğlu dünyevî meşgalelere dalıp Allah’ı ve âhireti unutmaya meyyâldir. Bu hastalığın ilacı ise “hatırlamak” anlamına gelen zikirdir




    2 İşitmek. Gazali “semâ eğer behimî arzular uyandırırsa yasak, bedihi duyguları tahrik etmiyorsa caizdir” demiştir. Bazen Ney gibi müzik aletleri de kullanılmıştır. Mevlana: “Sema âşıkların gıdasıdır”

    3 Hâce= efendi, hoca

    4 Babası nakışçı olduğu için kendisi babasının mesleğini genç yaşta üstlendiğinden ona NAKŞİBEND, yani nakkaşcı denmiştir. Başka bir rivayete göre müritlerinin kalbine Allah’ı nakş ettiği için NAKŞİBEND denmiştir

    5 Yeseviler zikirde HAY ve Hu derler. Bu hızlı söylendiğinde testere sesi çıkarır

    6 Müridin riyazeti için gereken hususlar:

    1. Şeyhini kendinden üstün görmelidir (usta çırak ilişkisi gibi Mürit şeyhinden bir şey öğrenme arzusu ile dolu olmalıdır yoksa verim alamaz)

    2. Mürit zeki olmalı. Şeyhin işaretlerini (rumuzlarını) anlamalı

    3. Şeyhe itaat etmeli

    4. Bütün malını ve mülkünü şeyhinin emrine vermelidir

    5. Canını bile vermeye razı gelmelidir

    7 Riyazatı sırasında dama (sütüh) çıkıp gözleri kor gibi kızarıncaya kadar güneşe bakması sebebiyle verilmiştir bu isim

    8 Enellah ile Enel Hak arasında fark var. Hakk Allah’In zatına değil tecellilerine verilen isimdir

    9 فَإِذَا سَوَّيْتُهُ وَنَفَخْتُ فِيهِ مِن رُّوحِي فَقَعُواْ لَهُ سَاجِدِينَ Hicr 29 ve sad 72: ““Onu şekillendirip içine ruhumdan üflediğim zaman onun için saygı ile eğilin.”


    www.ti-enterainment.com




    Yüklə 157,69 Kb.

    Dostları ilə paylaş:
  • 1   2   3




    Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
    rəhbərliyinə müraciət

    gir | qeydiyyatdan keç
        Ana səhifə


    yükləyin