Sanık Kemal Kerinçsiz müdafii Av. Kadir Kartal : Sayın iddia makamı bir Tuncay Güney’den iddianamenin her yerinde bahsediyor , kim bu adam, CIA’n mi
Esas No: 2008/209 sayfa:11
Mossad’ın mı ajanı niye araştırmadı , niye bu iddianamede yer almıyor, şimdi ben burada bu ortamda kendimi cezaevinde hissediyorum ve burada bir yargılamanın özünü askıya alıyoruz ve burada hukuk çok özür diliyorum ifad edilmiş,tecavüz edilmiş durumda , benim meselem savunma sınırları içerisinde bu Ülkenin bir vatandaşı olarak bu milletin bana vermiş olduğu, ben o millet adına burada hava alıyorum, arkadaşımın tüm usulü işlemlerine aynen katılmakla birlikte Maalesef Ülkemize günde sekizyüz bin bilgi giriyo analiz etme özelliğine sahip değiliz, bilgi kirliliği ve kavram kargaşası karşısında , Ergenekon hakkaten tarihimizin çeşitli dönemlerinde çözülme dönemlerinde , fetret dönemlerinde milleti millet yapan , birleştirici, bir arada tutucu özlerden ortak tarihimiz , şimdi bu ergenekon sözcüğünü bir karar alarak varsayılan iddia edilen örgütle bütünleştirilmesi yerine muhterem heyetiniz bir karar alarak şuurlarda bu ergenekon sözcüğünü olumsuz hale getirmeden resmi gazetede yayınlanmasını teminen bunu da o ulusü hükümler yanında arz etmek istiyorum, dedi.
Sanıklar Kemal Kerinçsiz ve Asım Demir müdafi Av.Necip Yenişan : Sayın mahkeme geçtiğimiz celsede 252/b gereğince tutuksuz sanıkların ve müdafiilerin duruşma salonunda çıkarılmasını istedi ve bugünde gelen tutuksuz sanıkları da içeriye almadı, savunma hakkının bu şekilde kısıtlandığını düşünüyoruz, sayın mahkeme Anayasaya , kanunlara ve hukuka uygun olarak bununla birlikte Anayasamızda kabul edildiği gibi Uluslar arası sözleşmelere ve kanunlar göz önünde bulundurularak hüküm vermekle görevlidir, verilmiş olan 252/b maddesinde dava açılmadan kimlik tespiti yapılmadan , iddianame okunmadan tutuksuz sanıkların ve müdafiilerinin duruşma salonundan çıkarılması hukuka aykırı olduğunu düşünüyoruz çünkü ayrıca bu davayıda uzatacak bir nitelik arz etmektedir, söz konusu iddianame okunmadan onlar dışarıya çıkarılmışlardır daha sonraki celselerde kendilerinin çağrılacağı belirtilmiştir, her bir sanık ayrı başkaca sanık geldiğinde iddianamenin yeniden okunmasını gerektirecek bir durum söz konusu olacaktır, dolayısıyla tutuklu ve tutuksuz sanıkların her birinin birlikte olduğu bir anda bu davanın açılması gerekmekteydi ama bu kurala uyulmamıştır, bununla birlikte 2455 sayfalık iddianamesi olan bir dosyadan bahsediyoruz, 455 klasör ekleri var bunların içerisinde teknik takip kayıtları yer almıyor, bunları da içine kattığımızda 4 milyon sayfa, tüm bu kadar geniş bir dosyanın olduğu bir davada 3 sanık müdafii ile sınırlandırılmış olması adil yargılama ilkesine ve savunmanın kısıtlanmasına aykırıdır, bu nedenle bu kararında da mahkemenin dönülmesi gerekmektedir, Kemal Kerinçsiz ve Asım Demir müdafii olarak biz arkadaşlarımızla belli bir iş bölümü yaptık, sizin vermiş olduğunuz bu kararla biz savunmamızı yeterli bir şekilde yapamayacak duruma geldik, dolayısıyla bu kararından da dönülmesi gerekmektedir, geçtiğimiz celse sanık müdafiileri sizlerden çok makul ve hukuka uygun taleplerde bulundular söz konusu duruşmanın yapıldığı yerin duruşma salonunun duruşma yapmaya uygun olmadığını çünkü buraya girerken biz kendimizi avukat olarak ve müdafii olarak hissedemiyoruz, geçtiğimiz celse buraya geldiğimizde müdahil olmak isteyen kişilerle aramızda tartışma çıktı, şimdi biz onlarla bu tartışmayı yaparken ne şekilde ben müdafiisi olduğum sanığın haklarını koruyabileceğim, koruyamıyorum, ayrıca bu dava Türkiye’ye malolmuş, kamuoyuna malolmuş bir dava,Silivri gibi bir yerde bu davanın yapılması bu davanın gözlerden kaçınılması manasına gelmektedir, tıpkı geçmişte yapıldığı gibi bugün halen Adnan Menderes ile ilgili yapılmış olan yargılamadan bahsedilir, bir adada yapılmış olması kamuoyundan kaçınılması, neden biz bu davanın aleniyetini sağlamıyoruz, biz bugün halen bu davadan sonra akşam televizyonlarda izlediğimiz çeşitli yayın kuruluşlarında davayla asılsız olarak haberler yapılıyor, biz bu davanın aleniyetinin sağlanabilmesi için televizyonlardan yayınlanmasını istiyoruz, bu tür imkanların alınmasını, duruşma bittikten sonra eğer yazılı zabıt verilemeyecek ise bunun elektronik ortamlarda verilmesinin imkanlarının araştırılması gerekir, siz hakimsiziniz Anayasaya göre vermiş olduğu kararları idare yerine getirmekle mükellef, sayın Adalet Bakanı’da aynı
Esas No: 2008/209 sayfa:12
doğrultuda beyanda bulundu, bizden istenilen olursa biz bunun gereğini yerine getirebiliriz, biz istiyoruz ki burada ileri sürülen olguların gerçekten kim tarafından fail olduğunun ortaya çıkarılmasını istiyoruz, bu dava şeffaf olmalı, bu dava hukuka ve adalete uygun olmalı, Türkiye’nin önünün açılması isteniyorsa bu davadaki bu şartların yerine getirilmesi gerektiğini söylüyorum,duruşma salonunun uygun bir yere taşınması , cezaevinde böyle bir yargılamanın yapılması yani bir avukat olarak burda sizden istirham ediyorum, cezaevine girer gibi duruşma salonuna girmek istemiyoruz, cep telefonlarının alınmasını istemiyoruz, kendimizi yani yargılama yapılıyor mu cezaevine mi giriyoruz fark edemiyoruz, sizin salona girdiğinizde yerleriniz , sayın savcıların yerleri belli, bizlerde müdafii olarak yerlerimizin belli olmasını istiyoruz, duruşma salonunun değiştirilmesi,sanık müdafiilerinin 3 ile sınırlandırılmasının kaldırılması taleplerimiz vardır bu konuda yeniden karar verilmesini talep ediyorum, dedi.
Sanık Oktay YILDIRIM söz istedi verildi: 17 aydan beri tutuklu olduğum bu davada usule dair birkaç şey söylemek istiyorum, 20.10.2008 tarihinde 16 ay’ı aşkın bir süredir tutuklu bulunduğum davanın ilk duruşmasında heyetiniz tarafından salonun fiziki şartlarının yetersizliği gerekçe gösterilerek bazı haklarım kısıtlanmıştır, kısıtlanan haklarım müdafii sayısının kısıtlanması, yargılamanın basının büyük bir kısmına kapalı olarak devam etmesi, yakınlarımın duruşma salonuna girişinin kısıtlanması ve duruşma salonunun mevcut yapısından dolayı zorunlu olarak kısıtlanan haklarımdır, bu zorunluluklar yanımda getirmek zorunda olduğum dosya ve evrakı kullanabilmek ve not alabilmek için bir masanın olmayışı oluşturulan güvenlik duvarı nedeniyle avukatımla herhangi bir irtibat kurabilmemin mümkün olmamasıdır, ceza muhakemeleri kanununun 149/1. maddesi uyarınca birden fazla müdafiinin yardımından faydalanabilmek yasal hakkım iken 12 binden fazla kamu görevlisinin katlinden sorumlu , eli kanlı terörist başının yargılanmasında dahi böyle bir kısıtlamaya gidilmeyerek neredeyse bir avukat ordusu tarafından savunulurken tüm hayatını terörle mücadele ederek geçiren ve bu görevleri yaparken sağlığını yitirip kimlik kartında gazi yazarak emekli olan ben , benim için , bu kısıtlama sebebi her ne olursa olsun son derece onur kırıcı ve Türk devletinin imkanları açısından da çok büyük bir haksızlıktır, duruşma salonuna konu ile ilgili hiçbir ilgisi olmadığı halde saf siyasi gerekçelerle katılan onlarca sözüm ona müdahil salonu işgal ederken bu davayı izlemek en doğal hakları olan yakınlarımızın girememesi adil yargılamanın hiçbir ilkesi ile bağdaştırılamaz, en başından itibaren üzerinde her türlü gizlilik kararı olmasına rağmen her sayfası neredeyse her yayın organında ve her gün yayınlanarak bir basın davasına dönüşmesine rağmen bu davanın ancak 16 ay sonra savunma hakkımı kullanacağım zaman basının son derece sınırlanarak içeriye alınması, Anayasanın 141. maddesinde bahsedilen duruşmaların herkeze açık olduğu ilkesine aykırıdır, hatta kısmen kapalı bir duruşma olduğu bile söylenebilir, yargılanırken soruşturma süreci göz önüne alındığında Adaletin yerini bulması için bu yargılamanın naklen yayınlanması bile düşünülmelidir çünkü hem savcı, hem polis, hem hakim olup kendi kendilerine verdikleri kararlarla nereden beslendikleri belli olmayacak veya belli olacak bir şekilde aldıkları bilgilerle bizi infaz edenler , belirtildi, bildirildi, öğrenildi, iddia edildiği gibi faili meçhul ve müfhem kelimelerle bitirdikleri müfteri iddialarının cevaplarını burada bulunarak almalıdırlar, 16 ay boyunca bugünü bekleyen biri olarak Yüce Türk yargısının basın mensuplarına yeterince yer vererek beni bu hakkımdan mahrum etmemesini umuyorum, tutuksuz sanıkların içinde bulunan bazı isimlere soru sorma , tanık gösterme ve suç duyurusunda bulunma hakkım onların iddialarına yüz yüze cevap verme hakkım , sanıklar arasında tutuklu-tutuksuz ayrımı yapıldığından dolayı elimden alınmıştır ve bu şartlar altında tam ve adil bir yargılamadan bahsedilemez, salonun fiziki koşulları duruşmayı takip ederken not almak, dosya ve evrakları kullanmak için bir sıra veya masa bulunmasına izin vermemekte ve bu
Esas No: 2008/209 sayfa:13
koşullar altında bir tarafta müebbet hapisle yargılanırken diğer tarafta duruşmayı doğru dürüst takip bile edememekteyim, bu koşulların sağlanarak tarafımaz en azından bir bebek katiline tanınan hakların tanınmasını talep ediyorum, sanıyorum buna hakkım vardır, bunun için yeterince diyet ödedim, etrafıma örünen güvenlik duvarı nedeniyle avukatlarımla yeterince temas ve irtibat kuramamaktayım, takdir edersinizki ben hukuk fakültesi mezunu değilim, avukatlarımın her konuda desteklerine ve yönlendirmelerine ihtiyaç duymaktayım, bu şartlarında yüce heyetinizce sağlanmasını talep ediyorum, Yüksek heyetinizin bağımsızlığı , Anayasanın teminatı altındadır, yargılamanın mümkün olan en süratli bir şekilde sonuçlandırılması da Anayasının teminatı altındadır, ceza muhakemeleri kanununun 192/1. maddesi mahkemeyi yüksek heyetinizin yönettiğini hükmetle mahkemeyle ilgili tüm eksikliklerin giderilmesi ile heyetinizi yetkili ve memur kılmıştır, bu şartlar altında var olan fiziki koşulların iyileştirilmesi için Adalet Bakanlığının medyaya yansıyan ve ancak aylar sonrasını işaret eden çözümü mağduriyetimizi artıracaktır, bu şartların sağlanmaması ise yargılamanın adaletine gölge düşürecektir, ne Türk Devleti ne de Yüksek Heyetiniz bu sorunları çözmekten aciz değildir veya ikisinden bir yolunu seçmek zorunda da değildir , eğer Türk devleti bir sonraki oturumu veya iki gün sonraki oturumu daha uygun bir ortamın güvenliğini ve yeterliliğini sağlayarak sanıkları kilometrelerce öteye taşıyıp işkence çektirmeden yargılayabilmeye muptebir değilse bunun sorumluları vardır, ben yüksek heyetinizden daha fazla beklemeden burada olmayan ama sağlanması zorunlu olan fiziki şartların sağlanarak en azından bir bölücü terör örgütü elebaşısına sağlanan imkanlar sağlanarak adil bir şekilde yargılanmak istiyorum, tüm bu saydıklarımın benim yıllarca hizmet ettiğim Türk Devletinin imkan ve kabiliyetleri dahilinde olmadığı düşünülemez, dolayısıyla burada sorgulanması gereken imkanlar değil, imkanları kullananların görev yapma istekleridir, Yüksek heyetiniz ilgililerin görevlerini tam yapmalarını sağlamaya ve beni bir gün daha mahrum ve mağdur bırakmamaya muptebirdir, gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ediyorum, dedi.
Sanık İlhan Selçuk müdafii Av. Uğur Alacakaptan söz istedi, verildi: Uzun zamandan beri değerli meslektaşlarımızın yaptığı ve önemli bir kısmına yürekten katıldığım itirazların doğruluğuna işaret etmek istiyorum Yalnız mesele henüz duruşmanın açılmamış olmasından kaynaklanmaktadır, mahkemeniz usulune uygun bir şekilde bu davanın duruşmasını açmış değildir ancak duruşmanın açılmasından sonra yapılabilecek talepler ve ancak o aşamada verilebilecek kararlar maalesef duruşma başlamadan yapılmış ve bir karar bağlanmıştır, bu itibarle sayın mahkemenizin evvela bu eksikliği gidermesini ve Ceza Muhakemesi kanununun gösterdiği şekilde usullere uymak suretiyle duruşmaya başlamasını ve başlamadan sonraki yapılması gereken işlemleri yaptıktan sonra talepleri yeniden alarak bir karara bağlamasını saygıyla diliyorum, dedi.
Sanık Mehmet Zekeriye Öztürk müdafii Av. Yaşar Ağsu söz istedi, verildi:Değerli meslektaşlarımın usulle ilgili konuşmalarına katılıyorum, diğer yandan da yargılamanında tabi bu heyecanlı bekleyen 17 aydır 9 aydır bekleyen insanlarında bu beklemelerine cevap tanımaları arzularını da dikkate almak gerek, bu konuda saygıdeğer mahkeme başkanının o günkü şartlar altında dahi cansifarane bir şekilde çabalamasını ve bu duruşmayı başlatmaya çalışmasını keyifle ve gururla izlediğimi arz etmek isterim öncelikle ancak diğer yandan da arkadaşlarımın bu itirazlar ki aynılarına bende canı yürekten katılıyorum, bir kısım tedbirler getirebiliriz söz gelimi yayınla ilgili husus TRT’nin Türkiye Büyük Millet Meclisi kanalı bu duruşmayı yayınlayabilir, buna saygıdeğer mahkeme karar verebilir, şimdi niye buna ihtiyaç var, o günkü duruşmada burada tutukluların bir başka tutukluyu dövdüğü iddiası bütün televizyonlarda gazetelerde çıktı, burada hepimiz birden burdaydık, siz saygıdeğer heyette burdaydınız, tutukluluların bir tutukluyu dövmesi söz konusu oldumu olmadı, ama
Esas No: 2008/209 sayfa:14
bütün medya kurumlarında bu vardı, bir başka şey daha vardı, benle birlikte Mehmet Zekeriya Öztürk’ün müdafiiliğini üstlenen Avukat Ertaç Giray göz altına alındı, Ergenekon operasyonu kapsamında göz altına alındı, ben 450 Klasörü inceledim, 450 klasörün tamamında Ertaç Giray’ın değerli meslektaşımın Muzaffer Tekin, Mehmet Zekeriya Öztürk , Kemal Kerinçsiz ile görüşmeleri bir araya gelmeleri hukukçu sıfatı ile gittiği şeylere ilişkin dosyada bir kısım belgeler var yani avukat sıfatıyla gittiğine dair ama bu dosyada Ertaç Giray ile ilgili başka bir şey yok şimdi o zaman Ertaç Giray , Muzaffer Tekin’in , Mehmet Zekeriya Öztürk’ün, Kemal Kerinçsiz ‘in göz altına alındığı tarihte göz altına alınarak bir suç iddiası varsa o tarihte sorgulanması söz konusu olabilirdi, sorgulanmadı, bugün duruşmada diyorki zorla bir kısım töğmetler üzerimize çekmek zorunda değiliz, burada avukat arkadaş diyor ki adil yargılama istiyorum, akşamleyin göz altında, şimdi saygıdeğer mahkemenin şu çok önemli , Adalet Bakanı bu duruşmadaki fiziki yetersizlikten siz değerli heyeti mesul tuttu niye dedi ki ben heyetin benden istediği herşeyi yaptım, nereyi yeterli dediyseler orayıda kabul ettim, yani derslik sayısı öğrenci sayısına yetmeyen okulun sorumluluğunu milli eğitim bakanı okul müdürüne yükledi ordan kurtulduk şükür Allah , şimdi saygıdeğer mahkeme bunu hangi usul , hangi esasa dayandıracak bilemem, ama burdaki avukat arkadaşlarımın tamamı , telefonlarının dinlendiğine, elektronik postalarının takip edildiğine, bu dava nedeniyle de iddia makamının üç savcısı terörle mücadele şube müdürlüğü ve organize şube müdürlüğününde tehdit ve baskısı altında olduğuna inanıyor ben buna inanıyorum, bu duruşmadan sonraki duruşmada olamazsak onu bilemiyorum, bu nedenle bu mahkemenin bu ergenekon operosyanı kapsamında çünkü çok daha önceki bir olayla alakalı ta 17 ay sonra alınıyor avukat arkadaşımız birinci duruşmadan sonra buna hukuki bir mantık ve izah getiremeyiz, böyle bir izahı yok, sayın mahkeme buradaki avukatların savunma görevlerini yapabilme rahatlığını yani telefonlarının izlenmemesi , teknik ve fiziki takip altında olmamaları , elektronik postalarının izlenmemesini sağlayacak nasıl bir düzenleme yapar bilmiyorum ama böyle bir düzenlemeye böyle bir korumaya muhtaç haldeyiz bunu arz etmek isterim, bir hususta şimdi 450 Klasör , ben şöyle bir müracaatta bulundum Adalet Bakanlığına dedim ki 450 Klasör hücrelere koğuşlara koyma şansınız varmı yok ,vermek şansınız varmı yok ama biz şimdi mahkemeyiz, elimizde bu yargılamanın gideri adı altında bir bütçemizde var , benim müracaatımda dedim ki ben kendim alayım, bilgisayara klasörlerin tamamını kendi ofisimizdeki gibi yükleyeyim yazıcıyla birlikte verelim siz nasıl ki bir ayakkabının demirini sökerek içeriye sokmaya izin veriyorsanız, saati saatçiye göstererek izin veriyorsanız bilgisayarda bir bilgisayar kuruluna gösterilerek içinden yazışma, chat programları, oyunlar , başka şeyleri çıkarın birtek yazı programı kalsın birde bu dosyaları okuma programı kalsın, yazıcıyla birlikte verelim, Adalet Bakanlığı bunun bizim için sakıncası yok cevabı verdi ama Tekirdağ o zaman müvekkilim Tekirdağ F 2 ‘deydi kararla bu dosyanın nevi ve suçun vasfı bakımından buna izin verilmesine yer olmadığına karar verdi, şimdi saygıdeğer mahkeme tutuklu sanık sayısı kadar laptop ve yazıcı alıp, dosyalarıda yüklettirek ve yazıcıyla birlikte verilmesini ceza giderleri içerisinde bunu sayması mümkün, bu anlamda da çok önemli bir görev düşüyor saygıdeğer mahkemeye , çünkü buradakilerin çoğunda zaten klasörlerinde gelmedi de bir tek iddianame ellerinde ama o kadar önemli ki mesela o dosyalar içerisinde bu dava kapsamına girmemekle birlikte müvekkille ilgili mesela 135 iddiası var , kişisel verileri kaydettimiş, halbu ki bu dosyanın başından sonuna kadar kişisel verileri bir de bütün kamu oyuna yaymış iddia makamı , madem ki duruşmayı açacaksınız bütün bunlarında tedbiri alınması lazım yani siz bu davada tamamen avukatsız kalabilirsiniz, siz bu davada bu şüphelilerin dosyanın tamamın okumadan gelmemelerine gücünüz yetebilir, incelemelerini sağlayabilirsiniz ve arkadaşlarımında bu duruşma salonundaki en azından yenisi ile ilgili verebileceğiniz karar ve uygulamaya kadar geçerli olmak üzere en azından bu duruşmanın