İbn Mesud Mushafı
Tefsir veya başka alanda İbn Mesud’a ait bir kitap ve telif zikredilmemiştir. Fakat birtakım özelliklerine değinilmiş yalnızca bir mushaf vardır. Bu özelliklerden biri, manalarını izah ve tefsir için ayetler arasına eklenmiş ve ayetlerle birlikte kıraat edilen kelime veya cümlenin varlığıdır. Mesela Suyuti ondan şöyle nakletmiştir:
Allah Rasülü’nün (s.a.a) zamanında, “Ey Rasül, sana Rabbinden indirileni tebliğ et -Ali müminlerin mevlasıdır-, eğer bunu yapmazsan onun mesajının iletmemiş olursun.598 Allah seni insanların zarar vermesinden koruyacaktır.” ayetini okurduk.599 Zemahşeri de “İnsanlar bir tek ümmetti. Bunun üzerine Allah (...) gönderdi.”600 ayetinin açıklamasında şöyle demiştir: “Abdullah’ın [İbn Mesud] kıraatında “İnsanlar bir tek ümmetti [ama ihtilafa düştüler], bunun üzerine Allah (...) gönderdi.”601 şeklindedir.602
Gerçi bu nakillerin güvenilir senedleri yoktur ama eğer böyle okumuş olsaydı eklenen cümleyi ayetlerin tefsir ve tevili olarak zikredeceğinde tereddüt yoktur. “Allah Rasülü’nün (s.a.a) zamanında böyle okuyorduk” sözüyle kasdettiği, kıraatın tevil ve tefsirle birlikte olduğudur. Yine denir ki, onun mushafında Kur’an-ı Kerim’in bazı kelimeleri eşanlamlı başka kelimelerle değiştirilmiştir. Çünkü o, Kur’an’ın bir kelimesinin yerine onun eşanlamlısı başka bir kelimenin okunmasını caiz görüyordu. “İlyas, İdris’tir.” dediği nakledilmiştir. Nitekim “Hiç kuşku yok İlyas da rasüllerdendir”603 ayetini “Hiç kuşku yok İdris de rasüllerdendir” şeklinde okurdu. Buna göre “İlyasîn’e selam olsun”604 ayetini de “İdrisîn’e selam olsun” olarak kıraat ediyordu.605 Yine
“عِهْنِ_الْمَنفُوشِ'>وَتَكُونُ الْجِبَالُ كَالْعِهْنِ الْمَنفُوشِ”606 ayetini “و تکون الجبال کالصوف المنفوش” şeklinde okuyordu. Çünkü ayette geçen “عِهْنِ“nin manası “صوف”tır. Bu kelime daha vâzıh ve daha tanıdıktır.607
Bir rivayette de şöyle geçmektedir:
Abdullah b. Mesud bir adama Kur’an öğretiyordu. Dedi ki: “Gerçekten de zakkum ağacı. Günaha alışmış olanın yiyeceğidir.”608 Adam yabancıydı ve “طَعَامُ الْأَثِيمِ” cümlesini “طعام الیتیم” şeklinde söylüyordu. Bunun üzerine ona dedi ki: “طعام الفاجر şeklinde söyle.” Daha sonra dedi ki: “Kur’an’da hata, ‘alîm’ yerine ‘hakîm’ demek değildir. Asıl hata, rahmet ayetini azap ayetinin yerine geçirmektir.”609
Bu rivayetlerin sıhhatinde tereddüt vardır ve onun böyle değişiklikler yaptığı belli değildir. Rivayetler sahih olsa bile bu işin yanlışlığı gayet açıktır ve izaha ihtiyaç duyurmamaktadır. Ama her halükarda bu nakiller sahihse ve onun mushafı için konu edilen özellikler sabitse, bu mushafın tefsirin noktalarını da kapsadığı anlaşılmaktadır. Çünkü onun “kıraat” adını verdiği şey, gerçekte ayetlerin muhtevasını ve kelimelerin manasını açıklamak demektir. Sonuç itibariyle İbn Mesud’un mushafından muhtasar bir tefsir kitabı olarak yararlanılmış ve onun tefsire ilişkin görüşleri bu yolla elimize ulaşmıştır. Ama ne yazık ki mushafın kendisi elde yoktur.
Dostları ilə paylaş: |