(A.g.e., s. 200). Şöyle denmiştir: 106 yılında Medine’de vefat etti ve Baki mezarlığına defnedildi. (Bkz: A.g.e., s. 201).
1141Bildirildiğine göre gençliğinde Peygamber’i (sallallahu aleyhi ve alihi) görmüştü. Fakat Hazret’i görmemiş ve Haccac zamanında vefat etmiştir. (Bkz: A.g.e., c. 6, s. 96 ve 102).
1142A.g.e., c. 6, s. 100.
1143Anlatıldığında göre Nebiyy-i Ekrem’in (sallallahu aleyhi ve alihi) rıhletinden iki yıl önce Müslüman oldu. Ama Hazret’i göremedi. Abdullah b. Mesud’un ashabındandı. Hicri 72 senesinde vefat etti. (Bkz: A.g.e., c. 6, s. 93-95).
1144El-Tabakatu’l-Kübra, c. 6, s. 94 ve 95.
1145Rağıb İsfehani adıyla bilinen Ebulkasım Hüseyin b. Muhammed, (vefatı hicri 565).
1146Rağıb İsfehani, Hüseyin b. Muhammed, Mukaddimeti Camii’t-Tefasir, s. 93.
1147El-Tibyan fi Tefsiri’l-Kur’an, c. 1, s. 4.
1148Muhammed Emin b. Muhammed Şerif Esterabadi, ünlü ahbari (vefatı hicri 1033), Ahbarilik mesleğini ihya için yazılmış el-Fevaidu’l-Medeniyye kitabının müellifi.
1149Esterabadi, Muhammed Emin, el-Fevaidu’l-Medeniyye, s. 128.
1150Şeyh Hürr Amuli adıyla meşhur Muhammed b. Hasan, (vefatı hicri 1104), çok kıymetli Vesailu’ş-Şia kitabının müellifi, başka telifleri de vardır.
1151Vesailu’ş-Şia, v. 18, s. 129.
1152Bu konudan yaklaşık 33 sayfa bahsetmiştir. (Bkz: Hürr Amuli, Muhammed b. Hasan, el-Fuadu’t-Tusiyye, s. 63-195)
1153Bkz: A.g.e., s. 163, 177, 183, 186.
1154Yusuf b. Ahmed Bahrani, (vefatı hicri 1186), Hadaiku’n-Nadire fi Ahkami’l-Itreti’t-Tahire ve el-Dürer el-Necefiyye kitaplarının müellifi.
1155Şeyh Hürr Amuli’nin çağdaşlarından Cafer b. Kemaluddin, (vefatı hicri 1088), önceleri Şiraz’daydı, sonra Hindistan Haydarabad’a gitti ve orada umumi merce mertebesine erişti. Aynı yerde vefat etti. (Bkz: Reyhanetu’l-Edeb, c. 1, s. 230).
1156Allame Meclisi, Şeyh Hürr Amuli ve Seyyid Nimetullah Muhaddis Cezairi meşayihinden Seyyid Mirza Cezairi adıyla tanınan Seyyid Muhammed olmalıdır. Son dönem hadis mecmualarından biri olan Cevamiu’l-Kelim kitabının müellifi. (Bkz: el-Zeria, c. 5, s. 253, madde 1213).
1157Bahrani, Yusuf b. Ahmed, el-Dürer el-Necefiyye, s. 169.
1158A.g.e., s. 170.
1159A.g.e., s. 174.
1160Muhammed 24
1161El-Dürr el-Necefiyye, s. 171.
1162Mesela Ehl-i Sünnet âlimlerden Suyuti ve İbn Ebi Hatim, Şia âlimlerden de Muhammed b. Mesud Ayyaşi, Abd Ali b. Cuma Arusi Huveyzi, Seyyid Haşim Bahrani sırasıyla el-Düreru’l-Mensur, Tefsiru’l-Kur’ani’l-Azim, Tefsiru’l-Ayyaşi, Nuru’s-Sakaleyn ve el-Burhan fi Tefsiri’l-Kur’an’ı telif etmiştir.
1163El-Düreru’l-Mensur ve Nuru’s-Sakaleyn tefsiri incelendiğinde Suyuti ve Huveyzi’nin böyle kişiler oldukları anlaşılmaktadır.
1178Zübeydi, Muhammed Murtaza, Tacu’l-Arus’ta şöyle demiştir: “فالتدبرهوالتفکروالتفهیم”. Müntehe’l-Ereb’te şöyle denmiştir: “Tedebbür, düşünme, bir şeyin hakikatini kavrama”. Lisanu’l-Arab’ta şöyle denmiştir: “والتدبرالتفکرفیه”. Zikredilen kitaplarda “دبر” kelimesine bakılabilir.
1179Âl-i İmran 7
1180Bkz: el-Burhan fi Tefsiri’l-Kur’an, c. 1, s. 21, hadis 5.
1181Bkz: el-Fevaidu’t-Tusiyye, s. 171.
1182Nisa 59
1183El-Fuadu’t-Tusiyye, s. 169 ve 170.
1184Nisa 65
1185Haşr 7
1186Nisa 83
1187Âl-i İmran 31
1188Bu durumda onun iddia ettiği çatışma geçersizdir. (Bkz: el-Fevaidu’t-Tusiyye, s. 170)
1189Bu rivayetin kaynaklarının bir kısmı kitabımızın birinci bölümü olan “Kur’an’ın tüm anlamlarına vakıf müfessirler” bölümünde zikredilmiştir.
1190“تمسک” lugatta “almak, bağlanmak, sarılmak” manası gelir (Bkz: el-Misbahu’l-Münir, s. 573). Bir şeyi almak, ona bağlanmak ve sarılmanın bir hissi sureti vardır, bir de manevi. Kur’an-ı Kerim’in hidayet kitabı olduğu ve bu hadiste sapmamanın Kur’an ve itrete sarılmakla ifade edildiği gözönünde bulundurulduğunda burada kasdedilen manevi suretidir. Onun manevi sureti de insanın Kur’an’ın maarif ve ahkamını anlaması ve tam bir alakayla ona kalp ve amelle bağlanmasıdır.
1191Çünkü Kur’an’a manevi sarılma, onun maarif ve ahkamını anlamaya, mananın kapalı olması durumunda gücü nispetinde o kapalılığı giderme çabasına kıymet vermektir.
1192Usülü Kafi, c. 2, s. 573, kitabu fadli’l-Kur’an, hadis 2.
1193Nehcü’l-Belağa, s. 234, hutbe 90.
1194A.g.e., s. 339, hutbe 109.
1195A.g.e., s. 490, hutbe 155.
1196Nehcü’l-Belağa, s. 566 ve 567, hutbe 175.
1197El-Burhan fi Tefsiri’l-Kur’an kitabında (c. 1, s. 28, bab 14) “بابانکلحدیثلایوافقالقرآنفهومردود” başlığı altında haberleri Kur’an’a arzeden rivayetlerden on üç tanesi zikredilmiştir.
1198Bu rivayetler için şu kaynaklara bakılabilir: Usülü Kafi, c. 1, s. 120; Fadlu’l-İlm, babu ihtilafi’l-hadis, hadis 10; Vesailu’ş-Şia, c. 18, s. 74, babu vucuhi’l-cem, beyne’l-ehadisi’l-muhtelife, hadis 1, s. 80, hadis 19, s. 82, hadis 21, s. 84, hadis 29, s. 89, hadis 38.
1199Abdullah b. Sinan’ın, İmam Sadık’tan (aleyhisselam) naklettiği rivayet gibi: “المسلمونعندشروطهمالاکلشرطخالفکتاباللهعزوجلفلایجوز” (Vesailu’ş-Şia, c. 12, s. 353, bab 6, ebvabu hıyar, hadis 2), aynı babın 1, 3 ve 4. hadislerine de bakılabilir.
1200Nisa 83
1201El-Fevaidu’t-Tusiyye, s. 186.
1202Bkz: el-Burhan fi Tefsiri’l-Kur’an, c. 1, s. 399.
1203Nisa 59
1204El-Fuadu’t-Tusiyye, s. 187.
1205Nisa 61
1206El-Fevaidu’t-Tusiyye, s. 187.
1207Nisa 65
1208El-Fevaidu’t-Tusiyye, s. 187.
1209Nisa 80
1210El-Fevaidu’t-Tusiyye, s. 188.
1211Nisa 157
1212El-Fevaidu’t-Tusiyye, s. 188.
1213Belirtmek gerekir ki onuncu, on ikinci, on üçüncü ayetten ta on sekezinci ayete kadar verilen cevap altıncı ayetin cevabının benzeri olduğundan bu ayetlerdeki istidlali altıncı ayetten sonra zikrettik ve o ayetlerin tamamındaki istidlale aynı yerde cevap verdik.
Kendisinin bu ayetlere dair istidlali için bkz: El-Fevaidu’t-Tusiyye, s. 190 ve 191.
1219Bakara 151
1220El-Fevaidu’t-Tusiyye, s. 188.
1221Dokuzuncu ayetle istidlaline verilen cevap yedinci ayetle istidlale verilen cevapla aynı olduğundan dokuzuncu ayeti yedinci ayetten sonra zikrederek her iki ayete bir tek cevap verdik.
1222Âl-i İmran 164
1223Cuma 2
1224El-Fevaidu’t-Tusiyye, s. 189.
1225Âl-i İmran 7
1226El-Fevaidu’t-Tusiyye, s. 188 ve 189.
1227Bkz: Reveşşinasi-yi Tefsir-i Kur’an, s. 25-34.
1228Enbiya 7
1229El-Fevaidu’t-Tusiyye, s. 189.
1230Bkz: el-Dürrü’n-Necefiyye, s. 169.
1231Ankebut 49
1232Fatır 32
1233Ra’d 43
1234Zuhruf 43
1235Bkz: el-Burhan fi Tefsiri’l-Kur’an, c. 3, s. 454, Ankebut suresi 49. ayetin izahı, 4, 5, 6 ve 7. hadisler.
1236Bkz: el-Burhan fi Tefsiri’l-Kur’an, c. 3, s. 362-364, Fatır suresi 32. ayetin izahı, 4, 10, 19 ve 20. hadisler.
1237Bkz: A.g.e., c. 2, s. 302-304, Ra’d suresi 43. ayetin izahı.
1238Bkz: A.g.e., c. 2, s. 145 ve 146, Zuhruf suresi 44. ayetin izahı.
1239Vakıa 79
1240Bkz: Reveşşinasi-yi Tefsir-i Kur’an, s. 51 ve 52.
1241Vesailu’ş-Şia, c. 18, s. 129.
1242Bkz: el-Fevaidu’t-Tusiyye, s. 191.
1243El-Fevaidu’l-Medeniyye, s. 128.
1244El-Dürerü’n-Necefiyye, s. 170.
1245Bkz: Vesailu’ş-Şia, c. 18, s. 129-131, bab 13, sıfatu kadı, 1, 2 ve 3. hadisler.
1246Bkz: Reveşşinasi-yi Tefsir-i Kur’an, s. 210-213.
1247Vesailu’ş-Şia, c. 18, s. 136, hadis 25.
1248Sebe 18
1249İbrahim 37
1250Ravza-i Kafi, c. 8, s. 212, hadis 485
1251İbrahim 37
1252Bazıları bu rivayetin, Kur’an’ı anlamanın Masumlara mahsus olduğuna delil gösterilmesini reddederken şöyle demiştir: “منخوطببه ifadesi geneldir, Masumlara mahsus olduğunu göstermez ve tüm Müslümanları kapsar.” Yukarıdaki açıklama hesaba katıldığında bu sözün zayıflığı ortadadır.
1253Bkz: Vesailu’ş-Şia, c. 18, s. 151, hadis 80.
1254Bkz: Mucemu Ricali’l-Hadis, c. 16, s. 151-161, madde 10911.
1255Usülü Kafi, c. 1, s. 286, kitabu’l-hücce, babu innehu lem yecme’ el-Kur’an küllühu ille’l-eimmeti aleyhimüsselam, hadis 2.
1256Allame Meclisi Mir’atu’l-Ukul’da (c. 13, s. 108) bu rivayetin senedini “hasen” (güzel) tavsif etmiştir. Bu hadis hakkında sahih tabirini kullanmamasının sebebi, Abdula’la Mevla Âl-i Sam’ı Şeyh ve Necaşi’nin mevsuk bulmamış olmasıdır. Fakat Keşşi onu öven bir rivayet nakletmiştir. Allame (rh) de onu mevsuklar kısmında zikretmiştir. Gerçi Ayetullah Hoi (rh) onun güvenilirliğini ve hasen olduğunu sabit görmemiştir. (Bkz: Mucemu Ricali’l-Hadis, c. 9, s. 258).
1257Hac 78
1258Füruu Kafi, c. 3, s. 42.
1259Vesailu’ş-Şia, c. 18, s. 143, hadis 44.
1260Bu rivayet Vesailu’ş-Şia’da Tabersi’nin el-İhticac’ından nakledilmiştir. Tabersi, el-İhticac’ın mukaddimesinde açıkladığına uygun olarak kitaptaki rivayetlerin senedlerini zikretmeyi, rivayetlerin ya icma ile kabul edilmesi ya akla uygun görünmesi ya da Şii ve Sünni kitaplarda meşhur olması nedeniyle gerekli görmemiş ve senedsiz yer vermiştir. Yalnızca diğer rivayetler kadar şöhret bulmamış İmam Askeri’ye (aleyhisselam) nispet edilen rivayetleri senedle zikretmiştir. (Bkz: el-İhticac, c. 1, s. 4).
1261Biharu’l-Envar, c. 92, s. 103; Tefsiru Safi, c. 1, s. 29.
1262Bu rivayeti Allame Meclisi (rh) Biharu’l-Envar’da el-Dürretu’l-Bahire kitabından senedsiz olarak nakletmiş ve Bihar’ın kaynaklarını tanıtırken şöyle demiştir: “Bu kitabı, Şehid-i Evvel’in (Muhammed b. Mekki) telif olduğunu zannediyorum.” (Bkz: Biharu’l-Envar, c. 1, s. 10). Bihar’ın kaynaklarının mevsuk olduğunu belirtirken de şöyle buyurmuştur: “Şehid’in telifleri meşhurdur... Fakat el-Dürretu’l-Bahire onun diğer kitapları kadar şöhret sahibi değildir. Onda, Peygamber ve İmamlardan nakledilmiş muhtasar kelimelerle iktifa edilmiştir. (Bkz: Biharu’l-Envar, c. 1, s. 29 ve 30). Şeyh Ağa Bozorg Tehrani şöyle der: “Onun bir nüshası el-Muhit kütüphanesinde mevcuttur.” (Bkz: el-Zeria, c. 8, s. 90). Ama Feyz Kaşani Safi tefsirinde bu rivayeti Ehl-i Sünnet’ten nakletmiştir. (Bkz: Tefsiru Safi, c. 1, s. 31).
1263Muhaliflerden on sure veya en azından bir sure ve Kur’an’ınkine benzer bir söz getirmelerini isteyen ayetler. Mesela Hud suresi 13. ayet, Yunus suresi 38. ayet, Bakara suresi 23. ayet, Tur suresi 33 ve 34. ayet. O halde eğer Kur’an’ın hiçbir kısmı Masumlar dışındakiler için anlaşılamaz ise nasıl olur da muhaliflerden hiç anlamadıkları bir şeyin benzerini getirmeleri istenebilir?