قیل” şeklinde zikretmiştir. (Bkz: Mecmeu’l-Beyan, c. 1, s. 408)
925Meryem 46
926Tabersi bu görüşü Süddi ve İbn Cüreyh’ten nakletmiş ve kendisi de “recm”e sövme manası vermiştir. (Bkz: Mecmeu’l-Beyan, c. 6, s. 516 ve 517)
927Bkz: Tefsiru’l-Kur’ani’l-Kerim, mukaddime, s. 63.
928A.g.e., s. 60-66.
929İbn Şehraşub, kendi Menakıb kitabında bu rivayetlerin bir kısmını zikretmiştir. Bkz: İbn Şehraşub, Muhammed, Menakıbu Âl Ebi Talib, c. 3, s. 61, 72, 93, 94 ve 238.
930Ona ait tefsir rivayetleri için bkz: Mecmeu’l-Beyan, c. 1, s. 150, “وقولواللناسحسنا” ayetinin izahı. Ona ait tefsir görüşlerine dair örnekleri de birkaç sayfa ileride zikredeceğiz.
931وقیلابومحمد (RicaluNecaşi,s. 128)veویقالابویزیدالکوفی (Tehzibu’t-Tehzib,c. 2, s. 41).
932Tehzibu’t-Tehzib, c. 2, s. 42.
933Ricalu Necaşi, s. 129.
934Bkz: Tusi, el-Fihrist, s. 45.
935Mecmeu’l-Beyan, c. 1, s. 7.
936İhtiyaru Ma’rifeti’r-Rical, c. 2, s. 437, hadis 338.
937İhtiyaru Ma’rifeti’r-Rical, c. 2, s. 446.
938Tehzibu’t-Tehzib, c. 2, s. 43.
939Sefinetu’l-Bihar, c. 1, s. 143.
940Tenkihu’l-Makal, c. 1, s. 203.
941Bkz: Tenkihu’l-Makal, c. 1, s. 190.
942Tehzibu’t-Tehzib, c. 2, s. 42 ve 43.
943Meclisi, Muhammed Bakır, Hakku’l-Yakin, s. 348.
944İhtiyaru Ma’rifeti’r-Rical, c. 2, s. 436.
945Mucemu Ricali’l-Hadis, c. 4, s. 19.
946(Bkz: Tenkihu’l-Makal, c. 1, s. 204) Mamekani, Netayicu’t-Tenkih’de şöyle buyurmuştur: جابربنیزیدالجعفیثقهجلیلعلیالاقوی (Bkz:Tenkihu’l-Makal,c. 1, s. 24)
947Mucemu Ricali’l-Hadis, c. 4, s. 25.
948Bkz: Tehzibu’t-Tehzib, c. 2, s. 41.
949Tehzibu’t-Tehzib, c. 2, s. 41 ve 42.
950Tehzibu’t-Tehzib, c. 2, s. 41.
951Bkz: Tenkihu’l-Makal, c. 1, s. 201.
952Bkz: Tenkihu’l-Makal, c. 1, s. 202-204.
953Tehzibu’t-Tehzib, c. 2, s. 41.
954Bkz: İhtiyaru Ma’rifeti’r-Rical, c. 2, s. 438, hadis 339.
955Sefinetu’l-Bihar, c. 1, s. 143; Tenkihu’l-Makal, c. 1, s. 203.
956Mucemu Ricali’l-Hadis, c. 4, s. 26.
957İhtiyaru Ma’rifeti’r-Rical, c. 2, s. 441 ve 442, hadis 343.
958A.g.e., s. 440, hadis 342.
959Mesela: 340 ve 341. rivayetler (bkz: İhtiyaru Ma’rifeti’r-Rical, c. 2, s. 438 ve 439)
960Hasan Basri hakkında rical ve tarih kitaplarında yazılı olan konulara ilaveten, onunla ilgili bazı bağımsız kitaplar da yazılmıştır. Mesela:
a) İbn Cevzi (Sıfatu’s-Safve’de -c. 3, s. 129- bu kitaba değinmiştir)
b) İhsan Abbas, “Hasan Basri”
c) Kamil Muhammed Aveysa, “el-Hasanu’l-Basri İmamu Ehli’l-Basra”
d) Mustafa Said İlhan, “el-Hasan b. Yesari’l-Basri”
961Taberi’nin Camiu’l-Beyan’ı, Suyuti’nin Dürrü’l-Mensur’u, Tabersi’nin Mecmeu’l-Beyan’ı vs. gibi.
962Kitabu’l-Fihrist, s. 36, Tabakatu’l-Müfessirin, c. 1, s. 150, Tehzibu’t-Tehzib, c. 2, s. 231.
963Salebi, Abdurrahman, Cevahiru’l-Hasan fi Tefsiri’l-Kur’an, c. 1, s. 142 ve 143; Zerkeşi, Bedreddin, el-Burhan fi Ulumi’l-Kur’an, c. 2, s. 175.
964Meysan, Basra’ya yakın bir bölgedir.
965İbn Saad, el-Tabakatu’l-Kübra, c. 7, s. 157 ve 156, Tabakatu’l-Müfessirin, c. 1, s. 150.
966Tehzibu’t-Tehzib, c. 2, s. 231.
967el-Tabakatu’l-Kübra, c. 7, s. 157.
968Tehzibu’t-Tehzib, c. 2, s. 233.
969Bkz: Şehristani, Muhammed b. Abdulkerim, el-Milel ve’n-Nihal, c. 1, s. 51.
970Bkz: İbnu’l-Murtaza, Ahmed b. Yahya, Tabatakatu’l-Mutezile, s. 18, 19, 24 ve 136.
971Seyyid Murtaza, Ali b. Hüseyin, el-Emali, c. 1, s. 106.
972Tenkihu’l-Makal fi İlmi’r-Rical, c. 1, s. 270.
973Bkz: el-Tefsir ve’l-Müfessirun fi Sevbihi’l-Kaşib c. 1, s. 374 ve 378-382.
974Kamusu’r-Rical, c. 3, s. 200.
975Kamusu’r-Rical, s. 201.
976İhtiyaru Ma’rifeti’r-Rical, c. 1, s. 315.
977Biharu’l-Envar, c. 28, s. 146.
978Elkeni ve’l-Elkab, c. 2, s. 74 ve 75. Hasan Basri’yi öven ve yeren diğer rivayetleri görmek için bkz: Sefinetu’l-Bihar, c. 1, s. 262 ve 263.
979s. 262 ve 263.
980A.g.e., c. 2 s. 395.
981Bkz: Tenkihu’l-Makal fi İlmi’r-Rical, c. 1, s. 270
İmam Sadık’ın (aleyhisselam) şöyle buyurduğunu işittim: “Haberiniz olsun, Allah’a yemin ederim ki eğer benim söylediklerimi söylerseniz benim yaranım olduğunuzu ikrar ederim. Bu Ebu Hanife’nin yaranı (müridleri) vardır. Bu Hasan Basri’nin de yaranı (müridleri) vardır...” Usülü Kafi, c. 2, s. 231.
983Bkz: Mucemu Ricalu’l-Hadis, c. 16, s. 151 ve devamı.
984Takribu’t-Tezhib, c. 1, s. 165.
985Tehzibu’t-Tehzib, c. 2, s. 235.
986Attar Nişaburi şöyle demiştir:
“کانالحسنانمایوالیعلیاامیرالمؤمنینومنهاخذالعلموکانمرجعهفیطریقةالعرفان” (el-Tefsir ve’l-Müfessirun fi Sevbihi’l-Kaşib, c. 1, s. 373, Tezkiretu’l-Evliya’dan nakille, s. 34).
996Abdurrahim, Muhammed, Tefsiru’l-Hasani’l-Basri. Müellif, 57 sayfalık mukaddimede Hasan Basri’nin biyografisine yer vermiştir.
997Yusuf Kemal, Ömer ve Şir Ali Şah, Tefsiru’l-Hasani’l-Basri. Bu mecmua beş cilttir. Birinci ciltte Hasan Basri ve onun tefsir metodu tanıtılmıştır. Diğer dört cilt onun tefsir rivayetleri mecmuasıdır. İlk iki cilt Yusuf Kemal’in doktora bitirme tezidir. Kur’an’ın yarısını -Nahl suresinin sonuna kadar- içermektedir ve hicri 1404 senesinde yazılmıştır. Diğer iki cilt ise İsra suresinden Kur’an’ın sonuna kadar Şir Ali Şah’ın doktora tezidir. Hicri 1408’de Medine İslam Üniversitesi’nde savunulmuştur.
998Bakara 37
999Araf 23
1000Bkz: el-Dürrü’l-Mensur, c. 1, s. 59, Bakara suresi 37. ayetin izahı. Suyuti bu görüşü Dahhak, Mücahid, Muhammed b. Kaab Kurazi ve İbn Abbas’tan da nakletmiştir. Bkz: el-Dürrü’l-Mensur, aynı yer.
1001Bakara 40
1002Maide 12
1003İbn Kesir, Tefsiru’l-Kur’ani’l-Azim, c. 1, s. 86.
1004Bkz: Reveşşinasi-yi Tefsir-i Kur’an, s. 199.
1005Bakara 238
1006Bkz: Taberi, Muhammed b. Cerir, Camiu’l-Beyan, c. 2, s. 343-344.
1014Bkz: el-Tibyan fi Tefsiri’l-Kur’an, c. 3, s. 370, 415, 481; c. 5, s. 292; c. 6, s. 374; c. 7, s. 438; c. 8, s. 354; c. 9, s. 523; c. 10, s. 187; el-Dürrü’l-Mensur fi Tefsiri’l-Kur’an, Menşur Mektebeti Ayetillah el-Mer’aşi, c. 3, s. 55, 321, 328, c. 4, s. 25; c. 5, s. 46 ve Daru’l-Fikr, c. 8, s. 5, 18, 643, 645.
1015وقالیعقوببنشیبةثقةمناهلالفقهوالعلموکانعالمابتفسیرالقرآن (Tehzibu’t-Tehzib, c. 3, s. 342)
1016İbn Nedim, Kitabu’l-Fihrist’te (s. 36) Kur’an tefsirine dair telif edilmiş kitapların adını zikrederken şöyle demiştir: “کتابالتفسیرعنزیدبناسلمبخطالسکری”. İsmail Paşa Bağdadi, Hediyyetu’l-Arifin Esmau’l-Müellifin ve Asaru’l-Musannifin min Keşfi’z-Zünun’da (c. 5, s. 376) şöyle demiştir:
Davudi, Tabataku’l-Müfessirin’de (c. 1, s. 182) şöyle demiştir:
قالالذهبیولزیدتفسیریرویهعنهلدهعبدالرحمن
1017Bkz: Tehzibu’t,Tehzib, c. 3, s. 342, Hediyettu’l-Arifin’de (c. 5, s. 276) onun vefatı hicri 133 olarak zikredilmiştir.
1018İbn Hacer Tehzibu’t-Tehzib’te (c. 3, s. 342) onu, “altı sahih” olarak şöhret bulmuş Ehl-i Sünnet’in altı hadis kitabının ravilerinden biri olarak tanıtmıştır. Şii rivayet senedlerinde de yer almıştır. (Bkz: Usülü Kafi, c. 1, s. 79, babu farzi’l-ilm, hadis 1; Füruu Kafi, c. 6, s. 415, kitabu’l-eşribe, bab 21, hadis 3; Biharu’l-Envar, c. 2, s. 299, hadis 27, c. 3, s. 8, hadis 19, c. 11, s. 181, hadis 33, c. 14, s. 222, hadis 32, c. 16, s. 294, hadis 1, s. 376, hadis 73, c. 22, s. 238)
1019Ricalu’t-Tusi, s. 90, ashabu Ali b. el-Hüseyin (aleyhisselam), babu’z-zai, madde 5.
1020Bkz: Mikbasu’l-Hidaye, c. 3, s. 10 ve 11; el-Dirayetu fi İlmi Mustalih el-Hadis, s. 134 ve 135.
1021Bkz: Tehzibu’t-Tehzib, c. 1, s. 233.
1022Bkz: Takribu’t-Tehzib, c. 2, s. 54, madde 415.
1023Bkz: Tehzibu’t-Tehzib, c. 3, s. 342.
1024Mucemu Ricali’l-Hadis’te de (c. 7, s. 335) bu cümleden İmam Seccad’la (aleyhisselam) oturup kalktığı anlaşılmıştır. Fakat bunu “کانیجالسهامامالسجادعلیهالسلامکثیرا” cümlesiyle ifade etmiştir ki bu yanlıştır. Çünkü Şeyh’in cümlesinin manası, Zeyd’in, İmam Seccad (aleyhisselam) ile oturup kalktığıdır. Ama cümledeki ifade İmam Seccad’ın (aleyhisselam) Zeyd’le oturup kalktığını söylemiş olmaktadır ve Şeyh’in böyle bir manayı kasdetmesi imkansızdır. Ehl-i Sünnet’ten Davudi (Tabataku’l-Müfessirin, c. 1, s. 183), İbn Hacer (Tehzibu’t-Tehzib, c. 3, s. 342), Zehebi (el-Tefsir ve’l-Müfessirun, c. 1, s. 117, Tarihu Buhari’den nakille) gibi bazı âlimler şöyle anlatırlar: Ali b. el-Hüseyin (aleyhisselam) Zeyd b. Eslem’in meclisine gelir, onunla oturup sohbet eder ve kavminin sohbet meclisini hatalı bulduğunu söylerdi. Nafi b. Cübeyr ona dedi ki: “Kendi kavminin meclisini hatalı buluyor ve Ömer b. Hattab’ın kölesinin yanına mı geliyorsun?!” Cevap verdi: “Kişi, dininde ona fayda sağlayacak kimsenin yanında oturur” Bu haber kesinlikle bâtıl ve yalandır. Çünkü, birincisi İmam Seccad’ın (aleyhisselam) imamet makamı ve ilmi konumu ile bağdaşmamaktadır. İkincisi, İmam Seccad (aleyhisselam) yaşı itibariyle Zeyd b. Eslem’in üstadı ve şeyhi sayılır. Çünkü Hazret’in vefatı 92 veya 93 ya da 95’tir (Zehebi, Muhammed b. Ahmed, Tarihu’l-İslam, sene 81-100, s. 439), buna karşılık Zeyd b. Eslem’in vefatı 136’dır (Tehzibu’t-Tehzib, c. 3, s. 342). Üçüncüsü, rical kitaplarında İmam Seccad (aleyhisselam) Zeyd b. Eslem’in “mervi anh”larından ve Zeyd b. Eslem de Hazret’in ravilerinden sayılmıştır ve hiçkimse İmam Seccad’ı (aleyhisselam) Zeyd b. Eslem’in ravisi olarak göstermemiştir. (Bkz: Tehzibu’t-Tehzib, c. 7, s. 369, madde 521, c. 3, s. 341, madde 728; Tabakatu’l-Müfessirin, c. 1, s. 182, madde 175; Tehzibu’l-Kemal, c. 10, s. 13, madde 2088)