Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde aklıselim sahipleri için gerçekten açık ibretler vardır.
Onlar, ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken (her vakit) Allah'ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler (ve şöyle derler:) Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Seni tesbih ederiz. Bizi cehennem azabından koru !
Ey Rabbimiz! Doğrusu sen, kimi cehenneme koyarsan, artık onu rüsvay etmişsindir. Zalimlerin hiç yardımcıları yoktur.
Ey Rabbimiz! Gerçek şu ki biz, "Rabbinize inanın!" diye imana çağıran birdavetçiyi (Peygamberi, Kur'an'ı) işittik, hemen iman ettik. Artık bizim günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört, uhumuzu iyilerle beraber al, ey Rabbimiz!
Rabbimiz! Bize, peygamberlerin vasıtasıyla vâdettiklerini de ikram et ve kıyamet gününde bizi rezil-rüsvay etme; şüphesiz sen vâdinden caymazsın!
Mekke şehrinde Mescid-i Haram'ın ortasında yaklaşık
Mekke şehrinde Mescid-i Haram'ın ortasında yaklaşık
13 m. yüksekliğinde, 12 m. boyunda ve 11 m. genişliğinde taştan yapılmısdört köşe bir bina.
Haccın sebebi ve bütün müslümanların kıblegâhı olan Kâbe, yeryüzünde yapılmış olan ilk mukaddes mabettir. Buna Beytullah ve Beyt-i Atik de denir Kur'an-ı Kerim'de:
"İnsanlar için yeryüzünde kurulan ilk ev, Mekke'de bulunan mübarek ve alemler için hidayet kaynağı olan Kabe'dir" (Alû İmran, 3/96) buyurulur.
Hz. Peygamber, Ashab-ı Kiramdan Ebu Zer (r.a)'in sorularına cevap olarak yeryüzünde ilk inşa edilen mescid "Mescid-i Haram", ikinci inşa edilenin"Mescid-i Aksa" olduğunu ve bu ikisi arasında kırk yıl süre bulunduğunu beyan buyurmuştur. (Buhârî, Enbiyâ. 10).
Bir sancak altında kaç milyon insan, Ne tenleri benzer, ne dilde lisan... Olmuşlar... Tek yürek, tek beden de can; İnsanlığı gördüm... Beytullah'ta ben...
Bir sancak altında kaç milyon insan, Ne tenleri benzer, ne dilde lisan... Olmuşlar... Tek yürek, tek beden de can; İnsanlığı gördüm... Beytullah'ta ben...
Yıllar geçti, aramakla özümü; Dünya malı kör etmişti gözümü, Unutmuştum, ''Kâlû Belâ'' sözümü; Gör ki hatırladım... Beytullah'ta ben...
Bir zaman derdim ki: ''Yâ Rabbî neden, Bir daha istiyor, bir kere giden?'' Meğer bilemezmiş, insan gitmeden; Aldım cevabımı... Beytullah'ta ben...
Gördüm ki; bu dünya bir oyalanma, Halime bakıp da, mutluyum sanma. Bedenim Kâbe'den uzakta amma; Gönlümü bıraktım... Beytullah'ta ben...
Hz. İbrahim Filistin yöresinde peygamberlik görevini yürütürken, ilk eşi Sâre ile sonradan evlendiği Hacer arasındaki duygusal rekabet ve kıskançlık sonucunda Hz. Hacer'i başka bir yöreye yerleştirmesi gerekti.
Hz. İbrahim, Hacer'i ve süt emmekte olan küçük çocukları İsmail (a.s)'ı alarak şimdiki Zemzem kuyusunun bulunduğu yere getirdi.
Henüz Mekke şehri ve o yörede insan yoktu. Bir kırba su ve bir miktar yiyecekle onları orada bırakıp, Filistin'e dönmek isteyince; Hz. Hacer, bu hicretin Allah'ın emri ile olup olmadığını sordu. Hz. İbrahim; vahiyle bıraktığını söyleyince Hacer; "Allah kulunu zayi etmez, gidebilirsin" diyerek tevekkül ve teslimiyet gösterdi.
İbrahim (a.s) oradan ayrılırken şöyle dua etmişti:
"Ey Rabbimiz! Soyumdan bazılarını, muharrem ve mukaddes evinin yanındaki çorak vadiye, namaz kılmaları için yerlestirdim. Rabbimiz! insanların kalblerini onlara meylettir. Onları meyvelerle rızıklandır ki, Şükretsinler" (İbrahim, 14/37).
Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat o, Allah'ın Resûlü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah her şeyi hakkıyla bilendir. Ey inananlar! Allah'ı çokça zikredin. Ve O'nu sabah-akşam tesbih edin. Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için üzerinize rahmetini gönderen O'dur. Melekleri de size istiğfar eder. Allah, müminlere karşı çok merhametlidir. Kendisine kavuştukları gün, Allah'ın onlara iltifatı, "selâm" dır. Allah onlara çok değerli mükâfat hazırlamıştır. Ey Peygamber! Biz seni hakikaten bir şahit, bir müjdeleyici ve bir uyarıcı olarak gönderdik. Allah'ın izniyle, bir davetçi ve nûr saçan bir kandil olarak (gönderdik). Allah'tan büyük bir lütfa ereceklerini müminlere müjdele. Kâfirlere ve münafıklara boyun eğme. Onların eziyetlerine aldırma. Allah'a güvenip dayan, vekîl ve destek olarak Allah yeter.
Kâbenin inşası bittikten sonra, Allah tarafından Hz. İbrahim'e bütün insanları haccetmek üzere davet etmesi emredilmiştir:
"İnsanları hacca davet et ki gerek yaya olarak ve gerekse uzak yollardan gelen çeşitli vasıtalarla sana varsınlar„ (el-Hacc, 22/27)
Hz. İbrahim Ebû Kubeys dağına çıkıp dört bir yana seslenerek Allah'ın Kâbe'yi hacc ve ziyaret etmeyi insanlara farz kıldığını bildirdi.
Hz. İbrahim bu ilânı yaptıktan sonra Cebrail aleyhisselâm gelerek, kendisine "Safâ" ile "Merve"yi ve Harem-i Şerif'in sınırlarını göstermiş, ayırıca alâmet olmak üzere de birer taş dikmesini önermiştir.
Daha sonra haccın gerekli bilgilerini öğreterek, ihramlı bir şekilde Mina'ya ve yollarda "tehlîl" ve "telbiye" getirilerek Arafat'a varıldı.
Vakfe'den sonra Müzdelife'ye, oradan da Mina'ya geçildi, kurban kestirdi ve şeytan taşlama (remyu cimâr) yaptırdı. Kısaca haccın bütün kurallarını öğretti.
Haccın bu usul ve erkânı, Hicaz halkına Peygamber olarak gönderilen İsmail (a.s) tarafından da ümmetine öğretildi. Daha sonra İshak peygamber Mekke'ye gelerek, büyük kardeşi Hz. İsmail ile birlikte hac yaptı.
ŞEMAİL-İ ŞERİF Ne uzun ne kısa, kararında boy Soyu İbrahim’den ne asil bir soy Saçları; hoş, siyah, dalgalı bir koy Kemalini giydir, beni benden soy Alemlere rahmet, yüzünü göster Bu kul varlığından soyunmak ister.
Zatının nurundan vermiş sana can Hilkate nurunla başlamış Rahman Yusuf’ta yok, sende olan hüsnü an Ahlakındır senin, mucize Kur’an Alemlere rahmet cemalin göster Kölen rahmetine sığınmak ister.
Hakkın halili, habibi sensin Gönüllerin eşsiz tabibi sensin En güzel hutbenin hatibi sensin Ümmetin en büyük nasibi sensin Aşkımın Leylası yüzünü göster Gönül seni gözden sakınmak ister.
En güzel, en üstün ahlak senindir Cömertlikte kemal, elhak senindir Şefaatte en son durak senindir Mi’raç senin, Refref, Burak senindir Sen gördün, bize de cemalin göster Pervane şem’ine hep yanmak ister.
Sevdiğiniz şeylerden (Allah yolunda) harcamadıkça "iyi" ye eremezsiniz. Her ne harcarsanız, Allah onu hakkıyla bilir.
Tevrat'ın indirilmesinden önce, İsrail'in (Ya'kub'un) kendisine haram kıldıkları dışında, yiyeceğin her türlüsü İsrailoğullarına helâl idi. De ki: Eğer doğru sözlü iseniz o zaman Tevrat'ı getirip onu okuyun.
Artık bundan sonra her kim Allah'a karşı yalan uydurursa, işte bunlar, zalimlerin ta kendisidirler.
De ki: Allah doğruyu söylemiştir. Öyle ise, hakka yönelmiş olarak İbrahim'in dinine uyunuz. O, müşriklerden değildi.
Şüphesiz, âlemlere bereket ve hidayet kaynağı olarak insanlar için kurulan ilk ev (mâbet), Mekke'deki (Kâbe)dir.
Orada apaçık nişâneler, (ayrıca) İbrahim'in makamı vardır. Oraya giren emniyette olur. Yoluna gücü yetenlerin o evi haccetmesi, Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkâr ederse bilmelidir ki, Allah bütün âlemlerden müstağnîdir.
İHLÂS SÛRESİ
"Rahman ve Rahim olan Allah`ın Adıyla. De ki, O Allah birdir ve tekdir. Allah sameddir. Her şey kendisine muhtaçtır. Doğurmamış ve doğurulmamıştır. Hiç bir şey O na eş ve denk değildir."
FELÂK SÛRESİ
"Rahman ve Rahim olan Allah`ın Adıyla. De ki, yarattığı şeylerin şerrinden, Karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden. Sihir yaparak düğümlere üfleyenlerin şerrinden Ve hased ettiği zaman hasedçinin şerrinden sabahın Rabbıne sığınırım."
NÂS SÛRESİ
"Rahman ve Rahim olan Allah`ın Adıyla. De ki, Gerek insanlardan, gerek cinlerden olsun; İnsanların kalplerine vesvese veren o sinsi şeytanın şerrinden insanların Rabbi, insanların tek Mâliki, insanların ilahı olan Allah`a sığınırım."
FÂTİHÂ SÛRESİ
"Rahman ve Rahim olan Allah`ın Adıyla.
Hamd, Alemlerin Rabbi olan Allah`a mahsustur. O Allah Raman ve Rahim`dir. Din (kıyamet) gününün sahibidir. Allah`ım, Yalnız Sana ibadet eder ve yalnız Senden yardım dileriz. Bizi doğru yola, nimete erdirdiğin kimselerin, gazabına uğramayanların, sapmayanların yoluna eriştir."
BAKARA SÛRESİNİN İLK BEŞ ÂYETİ
„Rahman ve Rahim olan Allah`ın Adıyla.
Elif lâm mîm. O kitap (Kur`an); Onda şüphe yoktur. O, müttekiler (sakınanlar ve arınmak isteyenler) için yol göstericidir. O, muttekiler ki, gaybe inanırlar, namazı kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar. Yine onlar, sana indirilene ve senden önce indirilene iman ederler; ahiret gününe de kesinkes inanırlar. İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve kurtuluşa erenler de ancak onlardır.“
DUÂ
Elhamdü lillâhi Rabbil Âlemiyn. Vessalâtü vesselâmü alâ rasûlinâ muhammedin ve alâ âlihi ve sahbihi ecmeiyn.
Allâhü ekber, Allahü ekber... Lâ ilâhe ilallâhü vallahü ekber... Allahü ekber, ve lillâhil hamd. Allâhümme salli alâ seyyidinâ, muhammedinin nebiyyil ümmiyyi ve alâ... Âlihi ve sahbihi ve sellim.
Lebbeyk, Allahümme lebbeyk. Lebbeyke la şerike leke lebbeyk. İnnelhamde ven nimete leke vel mülk. La şerike lek.
Eûzü billâhi mineş şeytânir racîm...Bismillâhir rahmânir rahîm... “İnne evvele beytin vudia linnâsi lellezî bibekkete mübâreken ve hüden lil âlemîn. Fîhi âyâtün beyyinâtün makamı ibrâhîm, vemen dehalehû kâne âminâ, ve lillâhi alen nâsi hıccül beyti menistetâ a ileyhi sebîlâ, ve men kefere feinnallahe ganiyyün anil âlemîn” Sadakallahul azîm.
Ve kale nebiyyünâ sallahu aleyhi ve sellem: ”Elhaccül mebrûru leyse lehû cezâün illel cenneh”. Sadaka rasûlüllah, fî mâ kal ev kemâ kal.
Ey merhamet sahifelerine rahmet ibaresini yazan, mevlid hadisesine beserat tabirini vuran, Risalet fermanına Resûlüllah mührünü basan Ulu Allah.
Şu anda deryayı rahmeti dolduran diller, ilayi kelimetullah adına serhatlerde sebil olan canlar hürmetine,
Evliyanın ekmeli, enbiyanın emeli kevnü mekan temeli asaleti muhammed hürmetine, fani hayatın yalancı iltifadına, nefsimize uyarak yaptığımız hatalardan dolayı bizleri ruzi mahşerde mahcubi perişan eylame yarabbi.
Ya Rabbi; Kur´an-ı Kerim´de: Ey mü´min kullarım bana dua ediniz dualarınızı kabul ederim buyuruyorsun. Ellerimizi semaya değil, sarayı la mekanına açtık boş çevirme ya Rabbi.
Hacca giden Hacılarımızın haccını makbûl, mebrûr bir hac olarak yapıp, gidip gelenlerden eyle yâ Rabbi!.. Yâ
Yâ Rabbel Âlemîn, Hacılarımıza uzak mesafeleri aşıp, Peygamber SAS Efendimiz Hazretleri'nin mübârek Ravza-i Mutahhara'sını ziyaret eylemeyi nasîb eyle. Peygamber SAS Efendimiz'in sevgisine iltifatına, teveccühüne cümlemizi nâil eyle yâ Rabbi!...
Yâ Rabbel Âlemîn, Alemlerin Efendisi Peygamber (sav): "Âdâbına riayet ederek yapılmış bir haccın mukabili cennetten gayri bir şey değildir; mükâfatı cennettir." buyurdu; Hacilarimizi cenneti kazananlardan eyle yâ Rabbi!..
Beyt-i Şerîf'ini hürmetle ziyâret etmeyi nasîb eyle yâ Rabbi!.. Usûlüne uygun tavaf etmeyi, En güzel dualarla dua etmeyi nasîb eyle yâ Rabbi!..
Arafat'ta baş açık, boynu bükük sana kaldırilan elleri, yapilan duaları reddetme, kesilen kurbanları kabul eyle yâ Rabbi!..
Hanelerine sıhhat ve afiyetle dönmeyi nasîb eyle yâ Rabbi!.. Gitmiş olan kardeşlerimize, tekrar tekrar gitmelerini nasîb eyle yâ Rabbi!..
Ya Rabbel Alemiyn... Kur'ân-ı kerîm'in sevgisini gönüllerimize yerleştir, Zikrinle kalblerimizi diri, zikrinde ve sükründe dâim eyle yâ Rabbi...
“Eşhedü enlâ ilâhe illallah, ve eşhedü enne muhammeden abdühû ve rasûlüh” diye diye, senin yolunda iken, abdestli iken, zikrin-deyken, şükründeyken, cami yolundayken, hac yolundayken, umre yolundayken can vermeyi nasîb eyle yâ Rabbi!..