Temel hukuk dr. O. İnanç GÜney


HUKUK KURALLARI HUKUK KURALLARI



Yüklə 446 b.
səhifə4/26
tarix03.08.2018
ölçüsü446 b.
#66681
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   26

HUKUK KURALLARI

  • HUKUK KURALLARI

  • Hukuk kuralları, aynen diğer kurallar gibi yöneldikleri kişilere, daha teknik tabirle muhataplarına belli bir şekilde davranmayı veya davranmamayı söyler. Yani hukuk kuralları öncelikle emreder veya yasaklar. Bunun yanında hukuk kuralları, belli durumlarda belli eylemlerde bulunmaya izin verir. Hukukun belli bir eylemde bulunmaya izin vermesi, kişinin o eylemi yapmaya mecbur olmamakla birlikte, yapması durumunda istemediği bir durumla karşılaşmayacağı, izin verilmiş bir eylemin tipinin, hukuk tarafından korumaya alındığı anlamına gelir.

  • beşeri davranışı yönlendiren kuralların mecbur kılmasından bahsettiğimizde, aksi şekilde davranmanın imkânsızlığını kastetmeyiz. Bir kuralın emir veya yasakla yöneldiği kişi, pekâlâ bu kuralın işaret ettiği eylemi gerçekleştirmeyebilir. ister ahlak, ister din, isterse hukuk kuralı olsun, insanlar bu kuralların aksi yönünde hareket edebilirler. Hatta şöyle söylemek belki daha doğru olacaktır: Aksi yönde hareket etme ihtimali, zaten o kuralların yaratı lmasının nedenidir.



Eğer insanlar öldürme kabiliyetinden yoksun olsa idiler, öldürmeyi ahlaken, dinen veya hukuken yasaklamanın bir anlamı kalmazdı. Dolayısıyla kuralların yarattığı mecburiyet veya zorunluluk, daha çok, sorumluluk ve yükümlülük anlamlarına gelir. Sorumluluk ve yükümlülük ise, söz konusu kural sisteminin mahiyeti açısından değişkenlik gösterir. Yukarıda da belirttiğimiz gibi, bir ahlak kuralına uymamakla ortaya çıkan ahlaki sorumluluk kişinin vicdan azabı veya psikolojik huzursuzluğu sonucuna ve aynı zamanda diğer insanlar tarafından kınanmasına neden olur. Bir din kuralının aksi yönünde eylemde bulunmak, o dinin mensubu açısından, bu dünyada veya öte dünyada çekilecek bir acıyı doğurur.

  • Eğer insanlar öldürme kabiliyetinden yoksun olsa idiler, öldürmeyi ahlaken, dinen veya hukuken yasaklamanın bir anlamı kalmazdı. Dolayısıyla kuralların yarattığı mecburiyet veya zorunluluk, daha çok, sorumluluk ve yükümlülük anlamlarına gelir. Sorumluluk ve yükümlülük ise, söz konusu kural sisteminin mahiyeti açısından değişkenlik gösterir. Yukarıda da belirttiğimiz gibi, bir ahlak kuralına uymamakla ortaya çıkan ahlaki sorumluluk kişinin vicdan azabı veya psikolojik huzursuzluğu sonucuna ve aynı zamanda diğer insanlar tarafından kınanmasına neden olur. Bir din kuralının aksi yönünde eylemde bulunmak, o dinin mensubu açısından, bu dünyada veya öte dünyada çekilecek bir acıyı doğurur.

  • Bir hukuk kuralının ihlali nedeniyle ortaya çıkan sorumluluk, yani bir yükümlülüğ ün yerine getirilmemesi, kişinin hukuk düzeninin öngördüğü sonuçlarla karşılaşmasına neden olur. Bu sonuçlar, tazminat ödeme, bazı haklardan mahrum kalma veya doğrudan cezaya maruz kalma yahut eylemiyle elde etmeyi umduğu sonucun gerçekleşmemesi olabilir.



Hukuk kurallarının özellikle gündelik hayatta sıkça karşılaştığımız örnekleri, ahlak kurallarıyla, din kurallarıyla yahut örf ve âdet kurallarıyla benzerlik gösterebilir yahut bu kurallara dayandırılabilir. Söz gelimi hırsızlık, adam öldürme, hakaret etme gibi eylemler, pek çok ahlak anlayışı, neredeyse bütün dinler ve yine neredeyse bütün toplumların tarihten gelen örf ve âdetleri çerçevesinde yasaklanmıştır.

  • Hukuk kurallarının özellikle gündelik hayatta sıkça karşılaştığımız örnekleri, ahlak kurallarıyla, din kurallarıyla yahut örf ve âdet kurallarıyla benzerlik gösterebilir yahut bu kurallara dayandırılabilir. Söz gelimi hırsızlık, adam öldürme, hakaret etme gibi eylemler, pek çok ahlak anlayışı, neredeyse bütün dinler ve yine neredeyse bütün toplumların tarihten gelen örf ve âdetleri çerçevesinde yasaklanmıştır.

  • Öyle görünüyor ki, bir kuralın hukuk kuralı olduğunu söylemek, her şeyden önce, söz konusu kuralın merkezî siyasal iktidar tarafından çıkarıldığını söylemektir. Daha gündelik bir tabirle, bir kural devlet tarafından çıkarılmışsa hukuk kuralı dır. Bu durumda hukuk kurallarını diğer kurallardan ayıran özelliğin, kuralın koyucusu, yaratıcısı tarafından yapılan belirlemeye bağlı olduğunu söyleyebiliriz.



Hukuk kuralı olmanın, devlet tarafından yaratılmış olmaya bağlanmış olmasının bir başka sonucu, hukuk kurallarının birer ahlak veya din kuralı olarak kabul edilememesidir.

  • Hukuk kuralı olmanın, devlet tarafından yaratılmış olmaya bağlanmış olmasının bir başka sonucu, hukuk kurallarının birer ahlak veya din kuralı olarak kabul edilememesidir.

  • Yani bir yandan ahlak ve din kuralları hukuk kuralı olarak kabul edilmezken, diğer yandan hukuk kurallarına da ahlakilik ve dinîlik sıfatı yüklenemez.

  • Bu sonucun pratik anlamı, hukuk kurallarına uyan bir kişinin sırf bu yüzden ahlaklı bir insan olamayacağıdır.



Hukukîliğin devletle ilgili bir mesele olmasının, hukuk kurallarının din kurallarıyla ilişkisi açısından da pratik bir anlamı vardır. Hukuk kuralları, devlet tarafından çıkarılmış kurallar olarak tanımlandığında, devletin çıkardığı kurallar da hukuk kuralı olarak kabul edildiğinde, din kuralları ile hukuk kuralları köklü bir şekilde birbirinden ayrılmış olur.

  • Hukukîliğin devletle ilgili bir mesele olmasının, hukuk kurallarının din kurallarıyla ilişkisi açısından da pratik bir anlamı vardır. Hukuk kuralları, devlet tarafından çıkarılmış kurallar olarak tanımlandığında, devletin çıkardığı kurallar da hukuk kuralı olarak kabul edildiğinde, din kuralları ile hukuk kuralları köklü bir şekilde birbirinden ayrılmış olur.

  • Kavramsal olarak devlet, din kurallarını uygulamaz. Yahut devletin çıkardığı ve uyguladığı kurallara din kuralı denmez. Devlet olsa olsa, belli bir dinin kurallarına uygun kurallar çıkarır. Ama iktidarın ürünü olmakla, bu kurallar hukuk kuralı olacaktır.




Yüklə 446 b.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   26




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin