Osmanlı Devleti ile Rusya arasındaki son savaş Birinci Dünya Savaşıdır. Osmanlı Devleti döneminde Balkanlardaki Hıristiyanları kışkırtmaktan çekinmeyen Rus yönetimi, her ne kadar Kurtuluş Savaşı döneminde, kendi menfaatleri doğrultusunda Türkiye’ye karşı bir yaklaşma politika takip etmiş ise de bu uzun sürmemiş ve 1935’te kaba bir şekilde Türkiye’den toprak talep etmiştir. Kabul edilmesi, mümkün olmayan bu teklif reddedilmiştir. 1946’da da tekrarlanan bu toprak talebi Türkiye’nin NATO’ya girmesine sebep olmuştur.
Bu devlet de yükselme döneminden itibaren Osmanlı Devleti’nin Avrupa’daki en büyük rakibi idi. XVI. ve XVII. yüzyıllarda Osmanlı Devleti, Avusturya’ya karşı üstünlüğünü kabul ettirmişti. Ne var ki, 1683 Viyana bozgunu ve ilk Osmanlı geri çekilmesi bu devlet yüzünden gerekleşmiştir. Özellikle İtalya ve Prusya’nın milli birliklerini kurmalarından sonra Orta Avrupa’daki siyasi platformda ikinci plana düşen Avusturya, bundan sonra dikkatini Balkanlar üzerinde yoğunlaştırmış ve bu bölgeden Ege’ye uzanmak istemiştir. Bu dönemde benzer emeller taşıyan Rusya ile de Balkanlar’da menfaatleri çatışan Avusturya, 1908’de Bosna-Hersek’i Osmanlı Devleti’nden almıştır. Bundan sonraki siyasi ve askeri olaylarda Avusturya, Almanya’yı takip etmiş, O’nun adeta tabii müttefiki olmuştur. Son olarak Almanya ve Avusturya ile Osmanlı Devleti Birinci Dünya Savaşında aynı ittifak içinde yer aldılar. Bu savaş sonunda Osmanlı Devleti ile birlikte Avusturya-Macaristan imparatorluğu da parçalandı. Savaş bu devleti daha da küçülttü ve dünya siyasetindeki yerini hafifletti.
Bu devlet de yükselme döneminden itibaren Osmanlı Devleti’nin Avrupa’daki en büyük rakibi idi. XVI. ve XVII. yüzyıllarda Osmanlı Devleti, Avusturya’ya karşı üstünlüğünü kabul ettirmişti. Ne var ki, 1683 Viyana bozgunu ve ilk Osmanlı geri çekilmesi bu devlet yüzünden gerekleşmiştir. Özellikle İtalya ve Prusya’nın milli birliklerini kurmalarından sonra Orta Avrupa’daki siyasi platformda ikinci plana düşen Avusturya, bundan sonra dikkatini Balkanlar üzerinde yoğunlaştırmış ve bu bölgeden Ege’ye uzanmak istemiştir. Bu dönemde benzer emeller taşıyan Rusya ile de Balkanlar’da menfaatleri çatışan Avusturya, 1908’de Bosna-Hersek’i Osmanlı Devleti’nden almıştır. Bundan sonraki siyasi ve askeri olaylarda Avusturya, Almanya’yı takip etmiş, O’nun adeta tabii müttefiki olmuştur. Son olarak Almanya ve Avusturya ile Osmanlı Devleti Birinci Dünya Savaşında aynı ittifak içinde yer aldılar. Bu savaş sonunda Osmanlı Devleti ile birlikte Avusturya-Macaristan imparatorluğu da parçalandı. Savaş bu devleti daha da küçülttü ve dünya siyasetindeki yerini hafifletti.
XIX. yüzyılın son çeyreğinde Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğünü koruma politikasını terk etmiş olan İngiltere’ye karşı Osmanlı Devleti dayanacağı yeni güçler aramaya başlamıştı. Bu, Avrupa’nın yeni güçlü devleti Almanya olabilirdi.
XIX. yüzyılın son çeyreğinde Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğünü koruma politikasını terk etmiş olan İngiltere’ye karşı Osmanlı Devleti dayanacağı yeni güçler aramaya başlamıştı. Bu, Avrupa’nın yeni güçlü devleti Almanya olabilirdi.
Almanya’nın dostluğu Osmanlı Devleti için de son derece önemliydi. Çünkü 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra İngiltere’nin de Osmanlı Devleti’nin yıkılmasını engellemeye yönelik düşünceleri değişmiş, bunun yerine yıkılacak devletin yıkıntıları üzerine yerleşmeyi ve böylece Rusya’nın güneye sarkmasını önlemeyi amaçlamıştı. İşte gerek İngiltere’nin bu düşünceleri gerekse diğer büyük devletlerin politikaları, Osmanlı Devleti’nin bu tür hesaplardan kendisini kurtarabilmek için Almanya’ya daha fazla yaklaşmasına sebep oldu. Özellikle II. Meşrutiyet’in ilanından sonra, Osmanlı-Alman ilişkileri daha da sıklaşmış ve Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’nda Almanya’nın yanında yer almasına neden olmuştur.
İtalya da Almanya gibi milli birliğini XIX. yüzyılın ikinci yarısında tamamlamış bir devletti. Bununla beraber derin bir tarihe ve kültüre sahip olan bu devlet, diğer Avrupalı emsalleri arasında çeşitli sahalarda yer almak istiyordu. Bu amacını gerçekleştirmek isteyen İtalya, 1911 Eylül’ünde Trablusgarp ve Bingazi’nin kendisine terki isteğinin kabul edilmemesi üzerine Osmanlı Devleti’ne savaş açarak buraya asker çıkardı. Ardından Rodos ve 12 Ada’yı işgal etti. 1912’de imzalanan Uşi Antlaşmasıyla da Trablusgarp ve Bingazi üzerindeki amaçlarına ulaştı ve buraları sömürgeleştirdi.
İtalya da Almanya gibi milli birliğini XIX. yüzyılın ikinci yarısında tamamlamış bir devletti. Bununla beraber derin bir tarihe ve kültüre sahip olan bu devlet, diğer Avrupalı emsalleri arasında çeşitli sahalarda yer almak istiyordu. Bu amacını gerçekleştirmek isteyen İtalya, 1911 Eylül’ünde Trablusgarp ve Bingazi’nin kendisine terki isteğinin kabul edilmemesi üzerine Osmanlı Devleti’ne savaş açarak buraya asker çıkardı. Ardından Rodos ve 12 Ada’yı işgal etti. 1912’de imzalanan Uşi Antlaşmasıyla da Trablusgarp ve Bingazi üzerindeki amaçlarına ulaştı ve buraları sömürgeleştirdi.
İtalya, Birinci Dünya Savaşı’na İtilaf Devletlerinin yanında katıldıktan sonra, onların ararlarında gerçekleştirdiği, Osmanlı Devleti aleyhindeki gizli anlaşmalara da iştirak etti.İtalyanlar, Kurtuluş Savaşı’nda diğer devletlere göre, Türkiye’ye karşı kesin bir tavır almamışlardır.
Osmanlı Devleti ile Amerika arasındaki ilişkiler daha A.B.D. bağımsızlığını kazanmadan başlamış (1774), bu devletin ilk konsolosluğu 1824’te İzmir’de açılmıştır. Başlangıçta kültürel amaçlara yönelik olan A.B.D.-Osmanlı ilişkileri, giderek ekonomik alana yönelmiş ve 1830’da bir ticaret antlaşması yapılmıştır.
Osmanlı Devleti ile Amerika arasındaki ilişkiler daha A.B.D. bağımsızlığını kazanmadan başlamış (1774), bu devletin ilk konsolosluğu 1824’te İzmir’de açılmıştır. Başlangıçta kültürel amaçlara yönelik olan A.B.D.-Osmanlı ilişkileri, giderek ekonomik alana yönelmiş ve 1830’da bir ticaret antlaşması yapılmıştır.