Seneleri aştırmaya, çocukluk ile gençlik, arası.
Demişler adıma Necdet, Necat olmuş Kur’ân ile,
Bulduk kendimizi medet, varlık ile yokluk, arası.
Mânâdan açıldı kapı, başladım ben yürümeye,
Muhabbet doldu gönlüme, Pirim ile Şeyhim, arası
101
Çok çalıstım o günlerde, bu günlere ermek için,
Şûle oldu gönüllerde, yaş 30 ile 35, arası.
Nice devranlar gördüm, ne kâmillerle görüştüm,
Bunları birlikte yaşadım, şeyh ile derviş, arası.
Mahbub-u ezeli buldum, hem peygamber muhabbeti,
Hazzımdan şadumân oldum, can ile canân, arası.
Boşaldı bir gün tenden ev, dolmuş şeyhimin müddeti,
Lütfettiler o gün görev, Hakk ile kullar, arası.
İnce yoldur Hakk’ın yolu idrak gerektir gitmeye
Rabb’in rahmeti hep dolu, zâhir ile bâtın, arasi.
Yeni gelen dervişlere, Hakk yoluna girmek için,
Seçtirdim hep onlara, hayat ile ölüm,arası.
Başladık hep çalışmaya, bıkmadan hem yorulmadan,
İşi sağlam tutmaya, şeriat ile tarikat, arası.
Muhabbet verdik her zaman, gönülden dostlar bulmaya
Tatbikatlar oldu yaman, tarikat ile hakikat, arası.
İlimler koyduk ortaya, gerçeklere varmak için,
Mâide dedik sofraya, hakikat ile marifet, arası.
Başladık seyru sefere, uzunca yollar katedip,
Ulaştırırız hedefe, uruc ile nüzül, arası.
Mabeyinci olduk bugün, kimlere var ne zararı,
Gelip gitmekteyiz hergün, Hakk ile halk, arası.
Hakk Verdi bana bir kapı, âşıklar hep girsin diye,
Bu özel bir gizli yapı, bab-ul feth ile umre, arası.
102
Kûr’ân da da ismimiz var, “Fenecceynake” dedi Hakk, Taha’da da hissemiz var, Necdet ile necat, arası.
Kûr’ân da hem sûremiz var, Mi’rac dan bahseder evvel,
Habibime de oldu yar, Tûr ile Kamer (Sûresi) arası.
Âyetinden hissemiz var, “Kaab-ı kavseyni ev ednâ”, Gönlümüze hepsi uyar, sıfır ile on dokuz arası.
Kâ’be de yolumuz var, Zât’a ulaştırmak için,
Üstünden hep geçenler var, İbrâhiym ile kapı, arası.
Makam tuttuk haremde budem,görüşmek için dostlarla, Nicelerle görüştük, Safa ile Merve, arası.
Geçiyor haremde günler, bazen ibadet yazıylan,
Dönüyoruz zaman, zaman,yatsı ile sabah, arası.
Lütfetti Hakk bunda bize, Umreden nasibimiz var, Aktaralım bizde size, se ile ha, arası.
Cim, Cemâli ilâhidir, İ, insân-ı kâmil,
Mim, hakikati Muhammed-î, zâhir ile bâtın, arası.
Arkadan geldi bir lütuf, nasıl şükran edeyim,
Yakıyn’den bildirdi Rabbim, şın ile dat , arası.
Sad, sıfatı ilâhidir, elif de uzar göklere, Dal, delili ilâhidir, Âdem ile Muhammed, arası. Daha sonra oldu elif , Hakk dan bize armağan, Makamattan meydana gelmis, sıfır ile on üç, arası. E, ermek’tir evvel kendine, lâm, varlık oldu âleme, Elif uzar yine göklere, kün ile feyekünü, arası.
103
Bu elif’de neler var, şerhin etmek kolay değil,
Anladınsa eğer cânım, Ahad ile Ahmed, arası.
Oldu Rasûlün hareminde, yine bizlere bir lutuf, İndirdiler gönlümüze, be ile te, arası. Te oldu müşahede baştan, Ente diyordu sanki Hakk, Ene dedim bir hoşluktan, sen ile ben, arası.
Be geldi sonra sıraya, giremez kimse araya, Birlikteliktir mânâsı, ben ile sen, arası.
Elif, be, te, cim, sad geldi, sırları yüreğimi deldi, Gelmişim bunları almaya, ilim ile muhabbet, arası.
Uzun sürer şerh edersem, kısa, kısa geçtik yukarıda, Açarsam perdeyi birdem, kalırsın inkâr ile tasdik arası.
Birşeyler ile meşgul herkes, ben ise seninle meşgul, Hareminde hiç gayri yok, zâhir ile bâtın, arası.
Eğer yazmasaydım bunları, uçar gider idi benim ile, Rabbim lutfetti gayreti, kalem ile kâğıt, arası.
Bir gece mânâ âleminde, gördüm kendimi haremde, Hiç kimseler yok içerde, tavaf, duvar ile çarşı, arası.
Hayret ettim ben bu işe, ne denirki bu gidişe,
Soldan sağa dönüyordu tavaf, zâhir ile benlik, arası.
Gördüm ilerde bir gizli kapı,hayret ettim nasıl bir yapı,
Geçme motif, arkası cam, sıra, sıra kapılar, arası.
Gezip dolaşarak gördüm, tespit ettim yerini,
Bab-u şâmî imiş meğer, 52 ile 54 arası.
104
Genelde kapalıdır, açılmaz gafillere,
Her kata çıkışı var, ef’al ile Zât-ı arası.
Şın, müşahede genelde, Mim, makam-ı Muhammed-î, Tesadüf yok ezelde, hayal ile gerçek, arası.
Dilediğimizi alırız, bu kapıdan hareme,
Gafilân-ı komayız, kalır nefs ile benlik, arası.
Hanedanı guzide de, yazılıdır ismimiz,
Yaparız can sohbeti, 52 ile 54 arası.
Dizildi 53 ler sıraya, nasıl geldiler bir araya,
Girdik hep gönlü saraya, yaş 61 ile 63 arası.
Hakk a ulaşmak ister isen, Necdet-e ulaşman yeter,
Kalmaz gönlünde keder, göz ile yaş, arası.
Biraz fazla söyledikse, hoş gör bizi ey zâhit! Ne sûltanlar var zeminde, abd ile kul, arası.
Mescid-i Nebevi de o gün, aradım yerini elli üç ün,
Buldum sonda sarı direklerin, minber ile hihrab, arası.
Meğer orada da varmış yerimiz, bir hoşça oldu halimiz,
Muhabbetle doldu gönlümüz, habîb ile mahbub, arası.
Hem kelime-i Risâlette, sayı çıktı beş yüz üç te,
Yine kaldık hayrette, sıfır oldu beş ile üç, arası.
Hesab ettim Ahmed-i güzelim Muhammed-i,
Nasıl etmem hayret-i, bak elli iki ile elli dört, arası.
Dostları ilə paylaş: |