Ba's (Yeniden Dirilme):
İsrafil, Allah'ın emri ile sûra ikinci defa üfürür. Kur'an'da: Sonra sûra bir daha üflenince hemen ayağa kalkıp bakışır dururlar," buyurulur. (Zümer 68)
İşte bu ikinci üfürüşten sonra ba's olur ki o, ölülerin dirilmesi ve kabirlerinden çıkmasından ibarettir. Kur'an'da şöyle buyurulur: Sûr'a üflenince, kabirlerinden Rab-lerine koşarak çıkarlar. (Yasin 57)
Diğer birkaç ayette de şöyle böyruyur: Yer dehşetle sarsıldığı ve insanın: "Buna ne oluyor?" dediği zaman; işte o gün, yer Rabbinin ona vahyetmesiyle kendi haberlerini anlatır. O gün insanlar işlerinin kendilerine gösterilmesi için bölük bölük dönerler. Kim zerre kadar iyilik yapmışsa onu görür, kim de zerre kadar kötülük yapmışsa onu görür. (Zelzele 1-8)
Gürültü kopacak olan, nedir o gürültü koparacak olan? O gürültü koparacak olanın ne olduğunu sen bilir misin? O gün insanlar, ateş etrafında çırpınıp dökülen pervaneye dönecekler. Dağlar, atılmış renkli yüne benzeyecekler. (Karia 1-5)
Ba's, dünyada olduğu gibi insanın ruh ve cesed olarak iadesiyle olacaktır. Bu konudaki deliller şunlardır: Kur'ân, sünnet ve akl-ı selim, ba's'e inanmanın doğru olduğunu gösterir. Allah, Kur'an'da ba'si haber vermiş konuyla ilgili deliller getirmiş, birçok sûrelerde ba'sı inkar edenlere cevap vermiş ve bütün peygamberlerin kavimlerini ba's ile müjdelediklerini yahut korkuttuklarını ve ba'sı inkar edenin kafir olacağını beyan etmiştir. Allah Adem'e ve Havva'ya hitaben: "Birbirinize düşman olarak inin, siz yeryüzünde bir müddet için yerleşip geçineceksiniz. Orada yaşar, orada ölür ve oradan dirilip çıkarılırsınız." (A'raf 25) buyurdu.
Allah, Nuh (a.s.)'ın kavmine şöyle dediğini haber verir: "Allah sizi yerden bitirir gibi yetiştirmiştir. Sonra sizi oraya döndürür, ve yine oradan çıkarır." (Nuh 178)
İbrahim (a.s.)'in şöyle dediğini haber verir: "Herkes işlediğinin karşılığını görsün, diye zamanını gizli tuttuğu kıyamet mutlaka gelecektir. Buna inanmayan ve he-vasına uyan kimse seni ondan alı koymasın, yoksa helak olursun.". (Tâha 15, 16) buyurur.
Allah, Peygamberimize de ba'se yemin etmesini emretmiştir.
İşte bir kaç ayet: "İnkâr edenler: "Kıyamet bize gelmeyecektir." dediler. Ey Muhammedi De ki: "Hayır, öyle değil; görülmeyeni bilen Rabbine and olsun ki o saat size muhakkak gelecektir.". (Sebe 3)
İnkar edenler, tekrar dirilmeyeceklerini ileri sürenler. Ey Muhammedi De ki: "Evet, Rabbime and olsun ki, şüphesiz diriltileceksiniz ve sonra yaptıklarınız size bildirilecektir. Bu, Allah'a kolaydır.". (Tebeğun 7)
Allah Kur'ân'da yeniden dirilmeyi isbat için, insanın ilk yaratılışının sonradan olan yaratılışa delil olduğunu, O'nun gücünün herşeye yeteceğini ve bedenleri eski haline getirmenin de O'nun gücü dahilinde olduğunu beyan etmektedir.
İşte delillerden bazıları
a) Allah'ın şu sözü: "Biz kemik ve ufalanmış toprak olduğumuz zaman, yeniden mutlaka dirilecek miyiz?" derler. De ki: "İster taş veya demir ya da kalbinizde büyüttüğünüz başka bir yaratık olun, yine de dirileceksiniz.". "Bizi tekrar kim diriltir?" derler. De ki: "Sizi ilk defa yaratan.". Sana başlarını sallayarak: "Ne zamandır bu?" derler. "Yakında olması mümkündür."de. Sizi çağırdığı gün, O'na hamdederek davetine uyarsınız ve kabirlerinizde pek az bir müddet kaldığınızı sanırsınız. (İsra 49,52)
Şimdi ayette geçen soru ve cevapları biraz inceleyelim:
Önce kafirler: "Biz kemik ve ufalanmış toprak olduğumuz zaman, yeniden mutlaka dirilecek miyiz?" dediler. Bu soruya cevaben şöyle denilmiş oldu: Şayet siz, sizi yaratan bir Rabbin olmadığını sanıyorsanız, taş, demir veya kalbinizde büyüttüğünüz ölümün yok edemeyeceği bir yaratık mı oldunuz?" Eğer siz: "Sonsuzluğu kabul etmeyen bir yaratığız." derseniz, sizi önceden yaratanla yeniden yaratılarak iadenize kim engel olabilir? Bu delilin başka bir yönü daha vardır. O da: Siz taş, demir veya bunlardan daha büyük bir yaratık olsanız bile Allah sizi yine Öldürerek hayatınıza son vermeye, bedenlerinize istediği gibi şekil vermeye, bir durumdan diğer bir duruma çevermeye gücü yeter. Böyle katı cisimlerde böylesine kolaylıkla tasarrufda bulunmaya Allah'dan başka kimin gücü yeter?
Sonra Kur'ân onların diğer bir sorusunu haber veriyor: "Bizim bedenlerimiz yok olup değiştikleri zaman bizi eski halimize kim iade edebilir?".
Şu sözle cevap verilmiştir: "De ki: Sizi ilk defa yaratan (Allah)". Bu delil de onları bağlayınca başka bir soruya geçerler: "Ne zaman olacaktır bu?" Onlara cevaben "yakında olması mümkündür." buyrulmuştur.
b) Bu konudaki diğer ayetler şunlardır: "(İnsan) kendi yaratılışını unutarak bize bir misal verdi: "Şu çürümüş kemikleri kim diriltecek?" dedi. (Ey Muhammed) De ki "Onları ilk defa yaratan diriltecektir. O, her yaratmayı bilendir.". Yaş ağaçtan size ateş çıkarandır. Ondan ateş yakarsınız. Gökleri ve yeri yaratan, kendilerinin benzerini yaratmaya kadir olmaz mı? Elbette olur; çünkü O, yaratan ve bilendir. Bir şeyi dilediği zaman, O'nun buyruğu sadece, o şeye "Ol" demektir, hemen olur. Her şeyin hükümranlığı elinde olan sizin de kendisine döneceğiniz Allah münezzehtir. (Yasin 76,83)
Dünyada insanlar içinde en iyi edip olan bir insan bile bu konuyu böyle güzel bir şekilde anlatamaz. Allah bu konudaki deliline kafirin getirdiği bir soruyla başlayıp cevap da "Kendi yaratılışını unutur da" diyerek delilini kuvvetlendiren şu sözüyle devam eder: "De ki: "Onları ilk defa yaratan diriltecektir.". Öldükden sonra dirilmeye, ilk yaratılışı delil olarak getirmektedir. Zira aklı yerinde olan herkes bilir ki ilk defa yaratmaya gücü yeten, ikinci defa diriltemeye de gücü yeter. Bu yeniden yaratma, yaratıcının yaratılanlar üzerindeki gücünü ve onları yaratmadaki her türlü bilgiyi bilmesini gerektirince ayete "O, her türlü yaratmayı bilendir" sözüyle devam etti. Birinci yaratışta her türlü bilgiye ve yeterli kudrete sahip olan Allah'ın ikinci yaratışta bu konularda aciz kalabileceği hiç düşünülebilir mi? Velev ki insan ufalanmış bir kemik bile olsu!
Bu ezici delilden sonra başka bir inkarcının: "Kemik ufalanınca onun yapısı soğuk ve kuru olur. Halbuki maddelere canlılık veren sıcaklık ve yaşlılıktır. Bu nasıl dirilir?" sorusuna cevap olarak "Yaş ağaçtan size ateş çıkarandır. Ondan ateş yakarsınız" buyurmuştur. Kuruluk ve sıcaklığın son noktasındaki ateşi, elementleri yaş ve soğuk olan bir varlıktan çıkarmaya gücü yeten, maddelerin birbirine ters olan yapı taşlarım kendine boyun eğdiren Allah'a,İnkarcının ileri sürdüğü gibi ufalanmış kemiğin canlandırılması hiç de zor gelmez. Sonra ayetlere şu anlayışı veren bir cümleyle devam eder: Her akıl sahibi bilir ki büyük işleri yapabilenler ufak işleri daha rahatlıkla yapabilirler. 200 kiloyu kaldırabilen 50 kiloyu çok daha rahat kaldırır. İşte ayet: "Gökleri ve yeri yaratan, kendilerinin benzerini (yeniden) yaratmaya kadir olamaz mı? Bu ayette Allah; çok büyük, azametli,büyük, geniş ve acaib olan yer ve gökleri yaratan Allah'ın ufalanmış kemiği ilk haline çevirmeye ve onu canlandırmaya daha rahatlıkla kadir olacağını haber vermektedir. Nitekim başka bir ayette de: "Gökleri ve yeri yaratmak insanları yaratmaktan daha büyük bir şeydir. Fakat insanların çoğu bilmezler." (Mü'min 57)
Ayetlerin devamında şöyle buyurur: Gökleri ve yeri yaratan, kendilerinin benzerini (yeniden) yaratmaya kadir olmaz mı? Elbette olur, çünkü; O, yaratan ve bilendir. Allah bu ayette, yaratmasının hiçbir zorlukla aletle ve meşakkatle olmadığını, yaratmak istediği şeyi sadece irade-i seniyyesi ile yarattığını ve o şeye "Ol" demesiyle o şeyin irade buyurduğu şekilde olduğunu beyan etmektedir. Sonra bu konudaki delili herşeyin hükümranlığının elinde olduğunu haber vererek şu sözüyle bitiriyor: Siz de ancak O'na döneceksiniz.
"İnsan başıboş bırakılacağını mı sanır? Kendisi dökülen meniden bir nûtfe (sperm) değil miydi? Sonra kan pıhtısı oldu da (rabbi onu) yarattı, ona şekil verdi." (Kıyame 36-40)
Allah bu ayetlerdeki yeniden diriltme deliline insanın bir takım emir ve yasaklardan başı boş bırakılarak yaratıl-madiğini, Allah'ın insanı yaratma hikmetinin böyle olamayacağını beyan ederek başlamıştır. Nitekim başka bir ayette: Sizi boşuna yarattığımızı ve bize döndürülmeyeceği-nizi mi sandınız? (Hacc 5,7) buyurur.
Muhakkak ki meniyi pıhtılaşmış kana, sonra da bir parça ete nakleden sonra onda kulak ve göz yaratan, onda bir takım güçler ve duyu organları, kemik, faydalı azalar, sinirler yaratan, sonra bu yaratışını güzelleştirip kemale erdirecek şekilde çıkaran -ki bu şekil en güzel ve en tamam şekildir- Allah; o varlığı yeniden yaratmakta, ikinci defa i-cad etmekden nasıl aciz olur? O'nun hikmeti varlığın başı boş bırakılmasını nasıl gerektirir? Bu O'nun hikmetine yakışmaz. Buna gücü aciz de kalmaz. Şu veciz ve hayret veren delile bak! Bundan daha iyi tasvir olamaz.
d) Ey İnsanlar! Öldükten sonra tekrar dirilmekte şüphede iseniz bilin ki, ne olduğunuzu size açıklamak için, Biz sizi toprakdan, sonra meniden, sonra pıhtılaşmış kandan, sonra da yapısı belli belirsiz bir çiğnem etten yaratmişızdır. Dilediğinizi belli bir süreye kadar rahimlerde tutarız, sonra sizi çocuk olarak çıkartırız, böylece yetişip ergenlik çağma varırsınız. Kiminiz öldürülür, kiminiz de ömrünün en son zamanına ulaştırılır ki, bilirken birşey bilmez olur. Yeryüzünü görürsün ki kupkurudur, fakat Biz ona su indirdiğimiz zaman harekete geçer, kabarır, her güzel bitkiden çift çift yetiştirir. Bunlar, yalnız Allah'ın gerçek olduğunu, ölüleri dirilttiğini, gücünün herşeye yettiğini, şüphe götürmeyen kıyamet saatinin geleceğini, Allah'ın kabirlerde olanı dirilteceğini gösterir. (Mü'minun 115)
Bu ayetlerde yeniden diriltilme ile ilgili delil olan bölünıün konusu şudur:
İnsanları topraktan yaratan, sonra onu bir yaratışta başka bir şekle sokarak rahimdeki hayatında çeşitli merhalelerle yaratan, dünyada yaşatıp öldüren, yeri yaratan, o-nun üzerine yağmur yağdıran, çeşitli bitkileri yetiştiren U-lu Allah da insanı tekrar diriltmeye elbette kadirdir.
e) Andolsun ki, insanı süzme çamurdan yarattık.. Sonra onu (bir damla) meni halinde sağlam bir yere yerleştirdik. Sonra nutfeyi kan pıhtısına çevirdik, kan pıhtısını bir çiğnemlik et yaptık, bir çiğnemlik etten kemikler yarattık, kemiklere et giydirdik. Sonra onu başka bir yaratık yaptık. Yaratanların en güzeli olan Allah ne Uludur! Sizler bütün bunlardan sonra ölürsünüz. Şüphesiz kıyamet günü tekrar diriltilirsiniz." (Mü'minun 12-16)
f) Kur'ân'ı Kerim'de Ashab-ı Kehf (mağaraya sığınanlarım mağarada 300 güneş veya 390 ay yılı süresince kalışını anlatan hikayede yeniden diriltilmeye delildir. Şöyle buyurulur: "Böylece, Allah'ın sözünün gerçek olduğu ve kıyametin kopmasından şüphe edilemeyeceğini bilmeleri için, insanların onları bulmalarını sağladık." (Kehf; 21) 68
Dostları ilə paylaş: |