"Her kim,hayızlı (eşi) ile cinsel ilişkide bulunur veya (âdet gören veya temiz olan) kadına arkasından (anüsünden) yaklaşır veyahut da bir kâhine gider de (ona bir şey sorar ve) söylediği şeyi tasdik ederse, Muhammed-sallallahu aleyhi ve sellem-'e indirileni inkâr etmiş olur."1
Bilinmesi ve dikkat edilmesi gereken hususlardan birisi de sihirbaz, kâhin ve falcılar, kendilerine doktor süsü vererek insanların inançlarıyla oynarlar.Örneğin onlar, hastalara Allah Teâlâ'dan başkası için şu özellikte bir koyun veya tavuğu kurban olarak kesmelerini emrederler.Boncuk şeklinde şirk içeren tılsımlar ve şeytânî muskalar yazıp onların boyunlarına asarlar veya bunu onların sandıklarına veyahut da evlerinin içerisine koyarlar.
Sihirbaz, kâhin ve falcılardan kimisi de kendisine gayptan ve kaybolan eşyaların yerlerini haber veren kimse süsü vererek kendisine gelen câhillere, kaybolan eşyalarını haber verir veya kendisi için çalışan şeytanlar aracılığıyla o eşyaları getirirler.
Kimisi de kendisinde olağanüstü hal ve kerâmetler olan velî görüntüsü verir.Örneğin ateşe girdiği halde ateşin kendisini yakmaması, kendisini silahla vurması, kendisini arabanın altına atması ve üzerinden araba geçtiği halde arabanın kendisini hiç etkilememesi veya buna benzer hokkabazlıklar, gerçekte şeytanın amellerinden sihir olan bu davranış, imtihan için bu kimselerin ellerinde vukû bulan hokkabazlık veya bu gibi şeyler gerçek olmayıp hayâlîdir. Aksine bunlar, Firavun'un sihirbazlarının ip ve sopalarla yap-tıkları şeyler gibi, insanların gözleri önünde el çabukluğuyla yapılan hîlelerdir.
Şeyhulislâm İbn-i Teymiyye-Allah ona rahmet etsin- Rufâî tarikatının bir kolu olan Betâihiye-i Ahmediye'ye mensup sihirbazlarla yaptığı münâzarasını şöyle anlatır:
"Betâihiyye şeyhi sesini yükselterek şöyle dedi: Bizim şöyle şöyle hallerimiz (kerâmetlerimiz) vardır.Ateşe girmek ve buna benzer hârikulade haller gibi şeylere sadece kendile-rinin sahip olduklarını ve bu sebeple kendilerine teslim edilmesini iddiâ etti."
-Şeyhulislâm İbn-i Teymiyye şöyle dedi:-
"Bunun üzerine ben sesimi yükseltim ve hiddetlenerek şöyle dedim:Ben, yeryüzünün doğu ve batısında bulunan her Ahmediye mensubuna sesleniyorum ve diyorum ki:Ateş konusunda ne yapmışlarsa, ben de sizin yaptığınızı yapacağım. Ateş kimi yakarsa, o mağluptur. -Belki de ateş kimi yakarsa, Allah'ın lâneti onun üzerine olsun, demişimdir-.Fakat vücutla-rımızı sirke ve sıcak suyla yıkadıktan sonra ateşe gireceğiz. Bunun üzerine emirler ve insanlar, niçin bunu istediğimi sorunca, ben de onlara:Çünkü onlar, ateşle irtibata geçmeden önce bazı hileler yaparlar ve ateş kendilerini yakmasın diye vücutlarına kurbağa yağı, turunç kabuğu ve talk taşı gibi şeyleri sürerler.İnsanlar bunu duyunca bir gürültü kopardılar. Betâihiyye şeyhi gücünü göstermeye başladı ve şöyle dedi: Ben ve sen,vücudumuzu kükürtle sıvadıktan sonra bir elbiseyi kendimize dolayacağız.Bunun üzerine ben:O halde ayağa kalk, dedim ve sürekli ayağa kalkmasını ona tekrarlamaya başladım. Elini uzattı ve gömleğini çıkarır gibi yaptı.Ben ona: Hayır, sıcak su ve sirke ile yıkanmadan olmaz, dedim.Bunun üzerine her zamanki alışkanlıkları gibi aldatmaya başladı ve:Kim emiri seviyorsa,ağaç veya bir bağ odun getirsin, dedi.Bunun üzerine ben:Bu, işi uzatmak ve toplanan insanları dağıtmaya yöneliktir ve bununla arzulan şey hâsıl olmaz, dedim. Aksine bir kandil yakılsın, vücutlarımızı yıkadıktan sonra ben ve sen, parmakla-rımızı yanan kandile sokacacağız.Allah'ın lâneti, parmağı yananın üzerine olsun veya parmağı yanan, mağluptur, dedim. Böyle deyince yüzü değişti ve zelîl oldu."1
Bundan kasıt, bu yalancı sahtekârlar, böyle görünmeyen hîlelerle insanlara yalan söylerler.
Dostları ilə paylaş: |