Parti programı üzerine materyalin kitap halinde yayınına program yapısı ve yöntemine ilişkin tartışmalarla başlıyoruz. Bu tercih çerçevesinde aynı kapsamdaki ön hazırlık tartışmalarıyla resmi kongre oturumlarındaki tartışmalar biraraya getirildi ve elinizdeki kitapta A ve B ana bölümleri olarak sınıflandırıldı. Bunu parti programının teorik bölümüne ilişkin tartışmaların kitaplaştırılması izleyecektir. Henüz kesinleşmemiş olmakla birlikte, TKİP Kuruluş Kongresi’nin parti programı üzerine materyalinin en az 5 kitap halinde yayınlanması planlanmaktadır.
Cihan: Öncelikle bir program kavrayışı geliştirmek zorundayız. “Programımız böyle diyor, bu mesele programımızda şöyle ele alınıyor” diyen, dedirten bir kavrayışı ve pratik tutumu geliştirmek zorundayız. Böylesi bir pratik tutum elbette ısmarlama olmaz. Bu tutumu bundan böyle yerleştirebilmenin temel gereklerinden biri, öncelikle kongrede iyi bir program tartışması yapmaktır. Dost düşman önünde ortaya koyacağımız programı bir kollektif ürün olarak ortaya çıkarabilmek, onu tüm partinin üzerinde kenetlendiği bir temel haline getirebilmektir.
Kuşkusuz eğer burada hazır bir metin olsaydı, tartışma bir yanıyla çok kolay olurdu. Ama bir yanıyla da peşinen ortaya konulmuş metnin çerçevesi ile sınırlandırılmış olurdu. Metin(13)kuvvetli bir biçimde kaleme alınmışsa mesele yok, dağınık tartışmanın ne yararı olabilir, diye düşünülebilinir. Gerçekten çok iyi düşünülerek ve ayrıntılı tartışmalar içinde kaleme alınmışsa, bu elbette böyle olurdu. Ama böyle değilse, önden kaleme alınmış bir çerçevenin belli sınırlılıkları, yaratacağı belli sorunlar da olacaktır.
Bu nedenle ben gerek ön tartışmalarda gerekse kongrede, programın yapısının, çerçevesinin, yönteminin ve nihayet işlevinin, mümkün mertebe ayrıntılı bir biçimde tartışılması gerektiğini düşünüyorum. Program şu veya bu kişi tarafından kaleme alınsa bile, sonuçta bu, kongreden çıkan, partinin kollektif bilincinin ve iradesinin ürünü olan bir program olabilmeli. Bu partinin kurucu üyelerinin çok değişik yönleriyle tartıştığı, dayandığı teorik temel ve içerdiği politik öz çerçevesinde üzerinde tam olarak birleştiği, bu temel üzerinde kesin biçimini almış ve onaylanmış bir program olabilmeli.
Eğer böyle olursa, bu gerçekten çok kuvvetli bir ideolojik birlik harcı olur, ki programımız ideolojik birliğimizin gerçek harcı olabilmelidir. Bu programa paralel olarak bazı temel tezleri de kaleme almak ve kongrede tartışıp onaylayabilmek çok yararlı olacaktır. Öyle kapsamlı, uzun metinleri kastetmiyorum. Bunları bir programın temel tezleri kavrayışı içerisinde mümkün olduğunca özlü ve kısa tutabiliriz. Bence özlü ve kısa tutulduğu ölçüde işlevsel olur. En temel noktaları toparlayan metinler olabilmeli bunlar. Örneğin genel uluslararası durum, Türkiye devriminin karakteri, Türkiye’de demokrasi ve bağımsızlık mücadelesi, Türkiye’de ulusal sorun, tarım ve köylü sorunu, devrim ve devrimci şiddet, enternasyonalizm vb. üzerine...
Verimli bir tartışma ortamı yakalayabilirsek ve programımızın iskeletini de bu çerçevede oluşturabilirsek eğer, bu bizi gerçekten ilerleten temel bir metin olur. Kişisel metinler (kendi deneyimimizden de biliyorum) ne kadar genel kabul görürse görsün, ne kadar başarılı sayılırsa sayılsın, ya da ne kadar verim(14)li metinler olurlarsa olsunlar, bir hareketin kendi kuruluş kongresinde ortaya konulmuş bir iradenin, bu iradenin ürünü olan metinlerin bağlayıcı gücü ve değeri çok farklıdır. Bu esasları ortaya çıkarırsak, program dil bakımından, esasa ilişkin olmayan bazı meselelerin maddeleştirilip eklenmesi bakımından daha sonra da geliştirilir. Ama kongreden çıktığımızda, tüm temel noktaları bizzat programatik ifade üzerinden, program yapısı çerçevesinde bir sonuca bağlamış olmalıyız.
Kongremizin bir başka temel gündem maddesi, çok doğal olarak tüzük meselesidir. Programımız ideolojik birliğimizin harcı olacaksa, tüzük de örgütsel birliğimizin çerçevesi olacaktır. Parti, herşeyden önce ideolojik ve örgütsel bir birliktir; irade ve eylem birliği burada ifadesini bulur, deriz çoğu kere. İşte program ve tüzük bize bunu sağlayacaktır. Tüzük, bir takım maddelerin biçimsel ifadesi olmaktan çıkmalı, partinin temel yapısına, işleyişine ve iç yaşamına ilişkin temel meselelerin açıklığa kavuşturulduğu, bu konuda belli normların saptandığı bir tartışmanın ürünü olmalıdır. Bu durumda sonradan tüzük maddeleri üzerine hiç oynanmaz. Program daha sonra merkez komitesi ya da kaleme alan tarafından fikir ve üslup yönünden daha da güçlendirilebilir. Program metni temel ideolojik çizgiye dayandığı için başından biraz esnek bir belgedir, kongre sonrasında da belli bakımlardan elden geçirilebilir. Ancak tüzükle ilgili böyle olabileceğini zannetmiyorum. Tüzük, bu örgütün, hangi örgütsel davranış esasları üzerine anlaşıp birleşebildiğini partinin kuruluş kongresinde ortaya koymalıdır ki, bu daha sonra hepimizi tam anlamıyla bağlayabilsin. Oraya buraya çekilebilir metin olmaktan ya da kaleminden çıktığı bir yazarın metni olmaktan çıksın. Örgütün temel işleyiş ve davranış yasası olabilsin.
Bir partinin kuruluş kongresinin, “kuruluş” çerçevesinde özel bir misyonu vardır. Bu çerçevede, partinin gerekçelendirilmesi, program ve tüzük, birbirini tamamlayan üç temel mad(15)dedir. Bunun dışında, olağan kongrelerde gündeme gelebilecek çeşitli siyasal, örgütsel ve pratik sorunlar vardır. Bir de tezler meselesini eklemek istiyorum, ki buna biraz önce değindim.