Kafkaslar: Emperyalist nüfuz mücadelelerinin kızıştığı alan
Kafkaslar’a geçiyorum. Ulaş yoldaş da vurguladı, Kafkas(159)lar önemli bir emperyalist rekabet alanı. Çok zengin petrol ve doğal gaz yatakları var. Bütün emperyalist büyük tekeller kendi devletleri aracılığıyla buradaki konsorsiyum içerisinde yer almaya ve pay kapmaya çalışıyorlar. Son yıllarda burası sertleşen bir emperyalist rekabet alanına dönüştü. Rusya’nın eski bir etkinlik alanı olarak korumaya, petrolünden ve petrol taşımacılığından pay almaya çalıştığı bir bölge. Ve burada, Türk devletinin bir sürü açık-gizli faaliyeti var. Azerbaycan’da Amerikan taşeronluğunda bir darbe yapmaya bile çalıştılar, başaramadılar, dönüp Haydar Aliyev’le ilişkilerini düzelttiler. Şimdilerde hamilik yapmaya soyunsa da, Azerbaycan, Türk devletinin boyunu çok aşan önemli bir ülke. Petrolün ve doğal gazın olduğu bir yerde, Türkiye ancak küçük bir taşeron olabilir. Aldığı pay %6,5 civarında zaten. O da güvenceye alınabildiyse eğer.
Bu bölgede Azeriler ile Ermeniler arasındaki sorunlar var, bunlar gerici bir biçimde kışkırtılıyor. Türk devleti, batıda Yunan halkına karşı yaptığı rezilce düşmanlığı doğuda Ermeni halkına karşı yapıyor. PKK’ye, Kürt özgürlük mücadelesine karşı yaptığı düşmanlığı, aynı zamanda tarihi bir Ermeni düşmanlığı ile de birleştiriyor. Devletin resmi televizyonu “Ermeni tohumu” diyebiliyor. Resmi devlet televizyonu, komşu bir halkı bu derece aşağılayan iğrenç bir dil kullanabiliyor. Türk devleti Ermenileri tarihte büyük bir tehcire ve soykırıma tabi tutmuştur. Kardeş Ermeni halkına karşı buradan da gelen bir sorumluluğumuz var.
Türk devletinin Gürcistan’la ise yediği-içtiği ayrı gitmiyor. Orada kişiliksiz bir iktidar var, sırtını bir biçimde ABD’nin bölge taşeronu Türkiye’ye dayamaya çalışıyor.
Ve Kafkaslar, etnik çatışma ve kırıma çok müsait bir bölge. Yakın dönemde bu yaşandı da zaten. Şimdi biraz hız kesti. Bunu Rusya da kışkırtıyor. Rusya bölge üzerindeki etkinliğini korumak için buradaki etnik toplulukları bir biçimde birbirine karşı ya da egemen kimlik/devlet neyse, ona karşı yeri geldiğin(160)de kışkırtıyor.
Neticede Kafkasya önemli bir bölge, dikkatle izlememiz gereken bir bölge, emperyalizmin dolaysız bir müdahale alanı, bir petrol sahası. Petrol tarih boyunca ve bugün hala en sert kavgaların konusu olan bir hammadde. Ve Azerbaycan ile Hazar Denizi de bir petrol ve doğal gaz deposu.
Ötesinde Türki Cumhuriyetler var. Evet, Türk burjuvazisinin gerici hesaplarına konu ettiği bu “tarihi-kültürel bağlamla biz de ilgilenmeliyiz. Bu bizim için de bir imkan olabilmeli. Biz de bu halkların iç yaşamına ilgi göstermeliyiz, onlarla devrimci amaçlara dayalı ilişkiler geliştirmeliyiz. Orta ve uzun vadede bakıldığında, devrimci amaca uygun önemli imkanlar ortaya çıkabilir bu alanda.
Bu ülkelerin bazılarında en büyük park ve meydanlarda hala Lenin’in heykelleri duruyor, yıkmıyorlar. Kimse de bu niye duruyor diye sormuyor. Bunu ancak Türkiye gibi bir gerici gazete sorabiliyor. “Kardeş diyoruz, bilmem ne diyoruz, ama hala Lenin’in heykelleri de en büyük meydanlarda duruyor” diyebiliyor. Evet yıkmıyorlar, çünkü bu halkların Lenin’e düşmanlık duymaları için hiçbir neden yok. Tersine, onlar Lenin’in önderlik ettiği sosyalist Ekim Devrimi’yle özgürleştiler ve sosyalizm sayesinde modern devrimci bir yaşama geçtiler. Bunlar devrim öncesinde ilkel kabile toplumlarıydı, ortaçağ koşullarında, mollaların cehaleti altında yaşıyorlardı. Lenin’in önderlik ettiği devrim bu halklara ulusal bir kimlik kazandırdı, özgürlük kazandırdı, cumhuriyet olma imkanı kazandırdı. Bir tarihi vefa duygusu bu toplumlarda kendini gösteriyor olmalı ki, Lenin’in heykellerine dokunmuyorlar. Ekim Devrimi sayesinde bu halklar modern ulusal bir kimlik kazandılar, uygarlığı tanıdılar, ortaçağdan modern çağa geçtiler. Laik toplumlar bunlar. Bir şey anlatıyor bu ama! İslami gericilik burada fazla güç olamıyor. Neden? Çünkü bunlar Sovyetler Birliği’nin mirasına sahip ülkeler. O kültürü almış, o süreçleri ya(161)şamış halklar.
Türk gericileri devlet organizasyonu ile ikide bir buradan insanlar getirip Antalya’da, Bursa’da Türk zirveleri, “Ergenekon’dan çıkış” törenleri vb. düzenliyorlar. Kuşkusuz kitlelere işin sadece bu gerici boyutu, yani Türk burjuvazisinin konumu ve çıkarlarıyla bağlantılı alanı sunuluyor. Yani gericiliğin bir etkinlik alanı haline getirdiği bir ilişki tarzı bu. Biz tersinden, halklar arasındaki tarihi, kültürel ve duygusal yakınlıkları kendi devrimci amaçlarımız çerçevesinde değerlendirmeli, bu halklarla kendi ilerici kanallarımızdan ilişkiler kurmalıyız.
Rusya ve Ukrayna konusunda bir şey söylemiyorum, Ulaş yoldaş gerekeni söyledi. Rusya’nın da, Ukrayna’nın da ne ifade ettiğini biliyoruz. Buradaki sınıf mücadelelerini biliyoruz. Kültürü ve ilerici birikimi, işçi sınıfı ve halkın yarın sosyalizm için ortaya koyacağı enerji vb. bakımından Ukrayna Rusya’dan çok ayrılabilir bir ülke değil, onun kadar önemli bir ülke.
Bölge halklarının geleceği bölgede devrimin geleceğine bağlı
Bu kadar çok gerici çelişki, çatışma ve boğazlaşma alanı olan, bu kadar çok emperyalist rekabetin konusu olan bir coğrafyanın bir silah deposuna dönüşmesi de son derece anlaşılırdır. Büyük bir silahlanma yarışı var bu bölgede. Yunanistan, Türkiye, İran, Irak, S. Arabistan, bunlar dünyanın en büyük silah alıcısı ülkeleri. En çok alanların başında muhtemelen S. Arabistan ve yanısıra Türkiye ve Yunanistan geliyor. Korkunç bir militarizm, korkunç bir silahlanma var burada.
Bölge halklarının bugünü ve geleceği açısından çok önemli bir sorun bu. Zira bakıyoruz, aynı zamanda bu yoğun silahlanma bölgesinde durmadan gerici savaşlar var. İran-Irak savaşı var, Körfez savaşı var, Balkanlar’da savaş var, Kafkasya’da savaş oldu. Türkiye ve İsrail ile Suriye arasında savaş tehlikesi(162)var. Suriye ile Yunanistan arasında bazı anlaşmalar var. Bölgedeki gerici devletler kendi aralarında bloklaşıyorlar. Muhtemelen Suriye ve Yunanistan’ın aynı şekilde Ermenistan’la gizli bir takım ilişkileri var. Yani karşı mihverler de var. Ama asıl tehlikeli olanı, tehdit, şantaj ve saldırganlığa dayalı olanı öne çıkarıyorum. Gerçekten de bugün bölgenin saldırgan devletleri, ABD emperyalizminin iki ileri karakolu olan Türkiye ile İsrail.