Odasından hiç çıkmadan asık bir suratla geçirdiği 3 günün sonunda, tıpkı eskidende yaptığı gibi bir pişmanlık ve ahlaki gelişim eksikliği hisseder. Başka hiçbir anını boşa geçirmeyeceğine kesin bir şekilde karar verdiğinde hayatın kurallarını yazmaya başlar
Tolstoy teyzesi ve erkek kardeşleri ile Kazana taşınır ve Kazan Üniversitesi’ne kaydını yaptırır.
Tolstoy teyzesi ve erkek kardeşleri ile Kazana taşınır ve Kazan Üniversitesi’ne kaydını yaptırır.
Burada 14 yaşındayken Tolstoy'un abileri tarafından hayat kadınlarına gitmeye özendirilir. gençlik yıllarında ve yetişkin hayatının başlarında Tolstoy pişmanlıklar duysada hayat kadınlarını ve köylü kızları kullanmaya devam eder, bir yorumcuya göre Tolstoy uzunca yıllar bedenin günahları ve ruhun yaşamı arasındaki savaş sürer.
Tolstoy Kazan Üniversitesi’nde kısa süre içerisinde derslere olan devamsızlığı, alışkanlığa dönüşür ve sınıf arkadaşlarıyla uymakta zorluk çeker.
Bir profesör ile ailevi bir tartışmadan ötürü ilk yıl 2 yıl sonu sınavlarından kalır ve Hukuk okumak üzere bölüm değiştir
Bu alanda da düşük notlar alıyordur, fakat bir profesör tarafından fark edilir ve Hoca sonra hukuk teorisinin farklı yönlerini çalışması konusunda cesaretlendirir. Tolstoy'u, bu konuyu sınavlarda başarılı olmak için değil de ilgiden dolayı ciddiyetle araştırır.
Böylece Tolstoy akademik anlamda gerçekten ilgisini çeken şeyin, üniversitenin dışında da kolaylıkla araştırılabileceğini keşfeder ve sonra daha yeni bir bağımsız zihinsel çalışma alanı yarattığını, fakat gerektirdikleri ile birlikte üniversitenin bu tür bir çalışmayı kolaylaştırmada faydası olmadığı gibi aksine engellediğini belirtir. Üniversiteye dair hayal kırıklığına uğramıştır.
20 Yaşında üniversiteye bırakarak Yasnaya Polyana’ya döner ilk olarak 2 yıl önce kendisine Miras kalan arazide bir okul açar.
20 Yaşında üniversiteye bırakarak Yasnaya Polyana’ya döner ilk olarak 2 yıl önce kendisine Miras kalan arazide bir okul açar.
Günümüzde bu okul ile ilgili hiçbir şey bilinmiyor. Okul kısa ömürlü olmuş olmalı.
1851 yılının baharında Tolstoy buradan ayrılır ve erkek kardeşiyle birlikte Kafkasya'ya askerlik yapmak üzere gider. Burada Kazaklar romanını yazar 1854 de Tolstoy görevli Kara subayı olur Kırım Savaşında bulunur Sivastopol kuşatması katılır burada Sivastopol taslaklarını yazar.
1857 de Yasnaya Polyana’ya döner bu süre zarfında Tolstoy’un devamlı içtiğini kumar oynadığını bütün gece boyunca hayat kadınlarıyla olduğunu öğleden sonraya kadar sadece ölü gibi uyuduğunu biliyoruz. Bu eğlenceler sırasında edindiği borçlarla evini kaybeder yıllar sonra bu zamanlarını «dehşet, nefret ve baş ağrısı olmaksızın o yılları hatırlayamam savaşta insanları öldürdüm onları öldürmek için başkalarını düelloya davet ettim kumar oynadım çiftçilerin emekleri ile elde ettiği ürünleri bir çırpıda bitirdim, onları cezalandırdım, zina yaptım, hilekarlık yaptım, yalancılık, hırsızlık, her önüne gelenle yattım, sarhoşluk ve cinayet, şiddet… işlemediğim suç kalmamıştı» diye anlatır.
Gençlik yıllarından itibaren Tolstoy Rousseau’nun coşkulu bir hayranıdır ve özellikle Emile’nin itiraflarının kendisi üzerinde kuvvetli bir etkisi olduğunu ifade etmiştir
Gençlik yıllarından itibaren Tolstoy Rousseau’nun coşkulu bir hayranıdır ve özellikle Emile’nin itiraflarının kendisi üzerinde kuvvetli bir etkisi olduğunu ifade etmiştir
İlk kısa romanlarında Tolstoy doğal bir dinin ve ahlak duygusunu varlığını keşfe çıkar ve insan toplumunun yozlaşmış duasının aksine çocukların doğuştan gelen iyiliğini ve tertemiz yaşamlarını savunur
Pedagojik açıdan Roussaeu ve Tolstoy çocuk doğal bir şekilde gelişmesi için kendi haline bırakılmalıdır. Bir çocuğun tecrübe ettiği insanlar, O çocuğun gelişimi için gerekli olan ve örtüşen fikirleri ileri sürmelidirler.
Tolstoy, Pestalozzi ve Froebel gibi düşünürlerinde eğitsel düşüncelerine de gayet aşinadır.
Tolstoy öğrenme kuramlarını formülleştirme girişimlerini onaylamadı, hele de Bu kuralların baz alınıp Avrupa okullarında uygulanması girişimleriyle dehşete kapıldı.
Tolstoy belirli bir yönteme bağlı kalan öğretmenlerin, öğrencilerin ilgi alanlarına uygun davranacağını inanıyordu.
Öğretmenlik yaparken kişiler, gerçek bağlamdan koparılmış bir kuramcının talimatlarıyla davranacaklarını, öğrencilerin ihtiyaçlarına uygun hareket etmelerinin ise daha iyi olacağını özellikle her fırsatta belirtir.
Alman yazar Barthold Auerbach tan daha çok etkilenmiştir.
Auerbachın ilk kez 1851 de yayınlanan romanı Yeni Hayat’ı 1860 yılında okudu .Roman eğitsel yazında da bol bol destekledi, kitapla aynı pedagojik ilkelerinin çoğunu yücelterek anlatıyordu.
Yeni Hayat romanın hikayesi, iki yabancının karşılaşması ile başlar ,biri bir Alman kasabasında öğretmen olarak yeni bir ofis açmayı planlamaktadır, diğeri şimdilik hapisten kaçan ve ülkeyi terk etmek üzere olan bir mültecidir.
Yeni Hayat romanın hikayesi, iki yabancının karşılaşması ile başlar ,biri bir Alman kasabasında öğretmen olarak yeni bir ofis açmayı planlamaktadır, diğeri şimdilik hapisten kaçan ve ülkeyi terk etmek üzere olan bir mültecidir.
Öğretmen Amerika’ya göç etmeyi istemektedir. Bu nedenle hayatlarını değiş tokuş etmeye karar verirler. Öğretmen, mülteciyi öğretmenliği hazırlamak için Tolstoy’un dergisi Yasnaya Polyana’nın ana tezini yansıtan anti-kuramsal bir pedagojik görüşe ifade eder:
İyi bir Eğitimci olma sanatı: bu kitaba ihtiyacımız var. En önemlisi şunu hatırla: Okula geldiğinde sıralarda saçları taranmış ve taranmamış öğrenciler var sonra boğazını temizlersin ve kendine sessizce şöyle dersin, bildiğin hiçbir şey işe yaramaz, bütün yöntemler faydasız ve şu an en iyi öğretmen sensin çocuklara sorular sor, defterlerine bak ve devam et….. Birlikte yöntemlerini geliştir ve bu işe yarayacaktır. Bütün soyut yöntem bilimin, sistem kırıp dökmekten, aynalarda etrafı kuşatmaktan başka bir anlamı yok. Bir öğretmenin eğitimdeki en büyük başarısı bizzat kendinden doğanın saf itici gücünden gelir.