Sivil İtaatsizlik Bağlamında Bir Araştırma:
Gazeteci Gözüyle Sansür ve Otosansür
Esra Arsan
Istanbul Bilgi Universitesi
Medya & İletişim Sistemleri
earsan@bilgi.edu.tr
Bu makale, üç aylık düşünce dergisi Cogito’nun Ağustos 2011, Sivil İtaatsizlik sayısında yayımlanmıştır. Sahibinin izni olmadan kullanılamaz.
Sözlükler sivil itaatsizliği “sivil yönetim tarafından uygulanan yasaların özüne uyarak yasalara riayet etmeme, karşı koyma” olarak tanımlıyor. Rawls’a (1999) göre, sivil itaatsizlik yasaların ya da hükümet politikasının değiştirilmesini hedefleyen, kamu önünde icra edilen (aleni), şiddete dayanmayan, vicdani, ancak yasal olmayan politik bir eylem. Oturma eylemleri, ölüm oruçları, işgaller, imza toplamalar, kendini ihbar etmeler, sınır geçmeler ve yasaklanmış gösteri yürüyüşleri, sivil itaatsizlik eylemleri arasında sayılıyor. Türkiye’de son yıllarda gerçekleşen benzer bir çok sivil itaatsizlik eylemi var. Bunların arasında cumartesi anneleri (kayıp yakınlarının oturma eylemleri), vicdani redciler (zorunlu askerlik karşıtları), Bergama olayları (siyanürle altın aramaya karşı halk tepkisi), Kürt siyasal hareketinin bölgedeki sivil itaatsizlik eylemleri, internet yasaklarına karşı duruşlar (yasaklı web sitelerine DNS ayarlarını değiştirerek girmek gibi), büyük Anadolu yürüyüşü (Hidroelektirik santrallerine karşı halk ayaklanmaları), daha yayımlanmadan önce toplatılan ve okunması yasaklanan kitapların internetteki kopyalarını kişisel bilgisayarlara indirme (Ahmet Şık’ın “İmamın Ordusu” kitabı) gibi eylemler sayılabilir.
Kuşkusuz, sivil itaatsizlik eylemlerinin kamusal alanda ses getirmesi ve toplumsal pazarlık/uzlaşma/barış süreçlerinin sağlıklı işlemesi için, eylemlerin medyada yer bulabilmesi büyük önem taşıyor. Çünkü bu tür eylemler sadece iktidar ve güç odaklarına karşı örgütlenmiş bir grup insanın talebini yönetici sınıfa duyurmak için değil, aynı zamanda toplumsal bilinç ve dayanışmayı mobilize etmek için de yapılıyor. Bu bağlamda, eylemlerin yaygın medya kanallarında yer bulması ve yurttaş katılımına açık hale gelmesinde medyaya büyük rol düşüyor. Oysa, modern demokrasilerde, kapitalist sistemin ve iktidarların sözcüsü konumundaki egemen medyanın sivil itaatsizlik olgusuna yaklaşımın sorunlu olduğu malum. Nitekim, Türkiye’de son aylarda yaşanan “İnternetime dokunma” ve “HES’lere karşı büyük Anadolu yürüyüşü” eylemlerinin yaygın medyada neredeyse hiç haber olamaması, bu iddiaları güçlendiriyor. Sokakta yaşanan gerçeklikle, medyadan yurttaşa aktarılan gerçeklik arasındaki fark, yaygın/egemen medyanın ideolojik yanlılıklarından, ekonomi politiğinden ve Türkiye gibi basın ve ifade özgürlüğünün sorunlu olduğu ülkelerde büyük oranda haber içeriklerine uygulanan sansür ve oto-sansürden kaynaklanıyor.
Dostları ilə paylaş: |