(1) Süreli hapis cezası, kanunda aksi belirtilmeyen hâllerde bir aydan az, yirmi yıldan fazla olamaz.
(2) Hükmedilen bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, kısa süreli hapis cezasıdır.
765 Sayılı Türk Ceza Kanunu
Madde 15 – Hapis cezası yedi günden yirmi seneye adardır. Kanunda açıklanmıyan yerlerde yukarı haddi beş senedir.
GEREKÇE
Madde metninde süreli hapis cezasının alt ve üst sınırları belirtilmiştir. Ancak, bir suç tanımına ilişkin kanuni düzenlemede bunun aksi kabul edilebilecektir. Buna göre, üst sınır kural olarak yirmi yıl olmakla birlikte, bir suç tanımına ilişkin kanuni düzenlemede bu sınırın üzerine çıkılabilmektedir. Diğer yandan, maddede hapis cezasının, kanunda ayrıca belli edilmeyen durumlarda alt sınırının bir ay olarak kabulü uygun görülmüştür.
Tasarının bu maddeye tekabül eden 62 nci maddesi hükmüne eklenen ikinci fıkrada, kısa süreli hapis cezası tanımı yapılmıştır. Ancak, kısa süreli hapis cezasının süresinin üst sınırı, iki yıldan bir yıla indirilmiştir.
AÇIKLAMA: Üzerinde tartışmalar ve başvurulacak çareler ne olursa olsun hapis cezasını bazı hallerde uygulamaktan başka çare olmadığı açıktır. Ayrıca süresi ne olursa olsun özellikle ekonomik suçlarda hapis cezası tek etkin yaptırımdır
Kanunda aksi belirtilmeyen hallerde bir aydan yirmi yıla kadar olan hapis (TKC m.15’göre yedi günden yirmi seneye kadardır), suçlar için öngörülmüş asli cezalardandır. (TCKT m.60) Kanunun özel kısmında her suç için aşağı ve yukarı sınırın gösterilmesi sistemi benimsenmiştir. Bir yıla kadar hükmedilen hapis cezası kısa süreli, daha fazlası uzun sürelidir. Kısa süreli hapis cezasının para cezası veya tedbirlerden birine çevrilmesi ayrıca düzenlenmiştir.
Ceza Ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 107. maddesine göre,hapis cezasının 2/3’ünü iyi halli olarak çekenler talepleri olmasa bile salıverilirler (Mükerrirlik, örgütlü suçlar gibi yasada belirtilen özel durumlarda bu oran değişmektedir).
Kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlar
MADDE 50.
(1) Kısa süreli hapis cezası, suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre;
a) Adlî para cezasına,
b) Mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hâle getirme veya tazmin suretiyle, tamamen giderilmesine,
c) En az iki yıl süreyle, bir meslek veya sanat edinmeyi sağlamak amacıyla, gerektiğinde barınma imkânı da bulunan bir eğitim kurumuna devam etmeye,
d) Mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklanmaya,
e) Sağladığı hak ve yetkiler kötüye kullanılmak suretiyle veya gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranılarak suç işlenmiş olması durumunda; mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, ilgili ehliyet ve ruhsat belgelerinin geri alınmasına, belli bir meslek ve sanatı yapmaktan yasaklanmaya,
f) Mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle ve gönüllü olmak koşuluyla kamuya yararlı bir işte çalıştırılmaya,
Çevrilebilir.
(2) Suç tanımında hapis cezası ile adlî para cezasının seçenek olarak öngörüldüğü hâllerde, hapis cezasına hükmedilmişse; bu ceza artık adlî para cezasına çevrilmez.
(3) Daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla, mahkûm olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile fiili işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş bulunanların mahkûm edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir.
(4) Taksirli suçlardan dolayı hükmolunan hapis cezası uzunsüreli de olsa; bu ceza, diğer koşulların varlığı hâlinde, birinci fıkranın (a) bendine göre adlî para cezasına çevrilebilir. Ancak, bu hüküm, bilinçli taksir hâlinde uygulanmaz.
(5) Uygulamada asıl mahkûmiyet, bu madde hükümlerine göre çevrilen adlî para cezası veya tedbirdir.
(6) Hüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet savcılığınca yapılan tebligata rağmen otuz gün içinde seçenek yaptırımın gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesi hâlinde, hükmü veren mahkeme kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verir ve bu karar derhâl infaz edilir.Bu durumda, beşinci fıkra hükmü uygulanmaz.
(7) Hükmedilen seçenek tedbirin hükümlünün elinde olmayan nedenlerle yerine getirilememesi durumunda, hükmü veren mahkemece tedbir değiştirilir.
647 Sayılı Türk Ceza Kanunu
Madde 4 – Ağır hapis hariç, kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezalar, suçlunun kişiliğine, sair hallerine ve suçun işlenmesindeki özelliklerine göre mahkemece;
1. Kabahatlerde beher gün karşılığı birmilyon ila ikimilyon lira hafif, cürümlerde ikimilyon ila üçmilyon lira hesabıyla ağır para cezasına,
2. Aynen iade veya tazmine,
3. Altı ayı geçmemek üzere bir eğitim veya ıslah kurumuna devam etmeye,
4. Bir yılı geçmemek kaydıyle muayyen bir yere gitmekten, bazı faaliyetleri veya meslek ve sanatı icradan men’e.
5. Her nev’i ehliyet ve ruhsatnamenin bir aydan bir yıla kadar muvakkaten geri alınmasına,
Çevrilebilir.
Suç tarihinden önce, para cezasına veya tedbire çevrilmiş olsa dahi, hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum edilmemiş olanlar hakkında, hükmolunan otuz güne kadar (otuz gün dahil) hürriyeti bağlayıcı cezalarla, suç tarihinde 18 yaşını ikmal etmemiş olanların mahkum edildikleri kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezalar yukarıki bentlerde yazılı ceza veya tedbirlerden birine çevrilir.
Taksirli suçlardan dolayı hükmolunan hürriyeti bağlayıcı ceza uzun süreli de olsa fail hakkında bu maddenin ilk fıkrasının (1) numaralı bendi hükmü uygulanabilir. Bu hüküm, bilinçli taksir halinde uygulanmaz.
Uygulamada asıl mahkumiyet, bu madde hükümlerine göre çevrilen para cezası veya tedbirdir. Bu hükmün uygulanması, kanun yollarına başvurmada engel teşkil etmez.
Kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezaları birinci fıkranın 2, 3, 4 ve 5 numaralı bentlerinde yazılı tedbirlerden birine çevrilmiş olanlardan tedbir hükümlerini Cumhuriyet Savcılığınca yapılan tebligata rağmen 30 gün içerisinde yerine getirmeyenler veya hüküm gereklerine aykırı hareket edenlerin tedbire çevrilmiş olan kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezalarının, tedbir hükümlerine muhalefetlerinin derecesine göre kısmen veya tamamen infazına veya infaz olunmamasına hükmü veren mahkemece karar verilir.
Tedbire ilişkin hükümlere muhalefet, haklarında ikinci fıkra hükmü uygulanmış olanlar tarafından vukubuldukça; tedbir, hükmü veren mahkemece birinci fıkrada yazılı esaslar dairesinde para cezasına çevrilir.
(Yedinci Fıkra 3506 Sayılı Kanunun 10’uncu maddesiye yürürlükten kaldırılmıştır.)
Tedbir hükümlerinin yerine getirilmesi hükümlünün ihtiyarında olmayan sebepler yüzünden imkansız hale gelmişse hükmü veren mahkemece bu tedbir yerine başka bir tedbire hükmolunur.
Bu madde hükümleri sırf askeri suçlar ile askeri disiplin suçları ve birinci fıkranın 3 ve 4 numaralı bendi hükümleri de subaylar, askeri memurlar ve astsubaylar hakkında uygulanmaz.
GEREKÇE
Belli bir süreyle hapis cezasına mahkûm olmak, cezanın uyarı fonksiyonunu ve kişinin etkin pişmanlık duymasını sağlayabilir. Kişi, gördüğü eğitim, yaşadığı sosyal çevre, psişik ve ahlakî eğilimleri itibarıyla tesadüfi suçlu özelliği taşıyabilir. Bu kişilerin mahkûm oldukları cezanın infaz kurumunda çektirilmesi toplum barışı açısından bir zorunluluk göstermeyebilir. Ayrıca, kısa süreli hapis cezalarının infaz kurumunda çektirilmesinin doğurduğu sakıncalar nedeniyle, kısa süreli hapis cezasına mahkûm olan kişinin infaz kurumuna girmesini önleyecek seçenek yaptırımlara hükmedilmesi gerekebilir.
Hakkında seçenek yaptırımlardan birine hükmedilen kişinin bu yaptırımın gereklerine uygun hareket etmesi durumunda, bu ceza infaz edilmeyecek ve kişi açısından bu cezaya mahkûmiyete bağlı hukukî sonuçlar doğmayacaktır.
Ancak, Tasarının 64 üncü maddesinde benimsenen seçenek yaptırımlar esas itibarıyla korunmakla birlikte, bunlara yeni bazı seçenekler eklenmiş ve bunun yanında söz konusu yaptırımların etkin biçimde uygulanmasına yönelik ilave düzenlemelerde bulunulmuştur. Nitekim, kamunun uğradığı zararın giderilmesi, özellikle bir meslek veya sanat edinmeyi sağlamak amacıyla, barınma imkanı da bulunan bir eğitim kurumuna devam etme gibi yeni seçenek yaptırımlara yer verilmiştir.
Getirilen diğer bir yenilikle; ehliyet ve ruhsat belgelerinin geri alınması ile belli bir meslek ve sanatı yapmaktan yasaklama seçenek yaptırımlarına başvurulabilmesi, bunların sağladığı hak ve yetkilerin kötüye kullanılması veya gerektirdiği dikkat, özen yükümlülüğüne aykırı davranılması koşuluna bağlanmıştır. Böylece, ancak suçun ehliyet ve ruhsatla ya da meslek ve sanatın icrasıyla bağlantılı olması hâlinde, ehliyet ve ruhsatların geri alınması ya da meslek ve sanatın yasaklanması yaptırımına hükmedilebilecektir.
Kısa süreli hapis cezasına mahkûm olan kişinin cezası, hâkim tarafından uygun görülmesi ve kendisinin de rızasının bulunması hâlinde kamuya yararlı bir işte çalıştırma tedbirine çevrilecektir. Hükümlünün çalışacağı kurumda kadrolu olması ve bir ücret alması da söz konusu değildir. Kısa süreli hapis cezasını gerektiren bir suçu işlemiş olan ve eğitim derecesi elverişli bulunan bir kişinin örneğin okuma yazma öğreten bir kursta öğretici olarak görev yapmasına karar verilmesi, bu seçenek yaptırıma örnek olarak gösterilebilir. Doğal olarak, bu tedbirin uygulanma usulü ayrı bir tüzük veya yönetmelikte belirlenecektir.
İkinci fıkrada, bir kanun maddesinde hapis cezası ile adli para cezasından birinin hâkimin takdirine göre seçimlik ceza olarak uygulanabileceği belirtilmiş ve hâkim, takdirini kullanarak hapis cezasına hükmetmiş ise artık bu cezayı, maddenin birinci fıkrasını uygulamak suretiyle, adli para cezasına çeviremeyeceği açıklanmıştır.
Maddenin üçüncü fıkrasında, kısa süreli hapis cezasının adli para cezası veya diğer seçenek tedbirlerden birine çevrilmesi açısından mahkemenin takdir yetkisinin olmadığı hâller belirlenmiştir. Bu hâllerde, mahkeme kısa süreli hapis cezasını adli para cezasına veya diğer seçenek tedbirlerden birine çevirecektir. Bunun için kişinin daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olması ve hükmolunan hapis cezasının otuz günden fazla olmaması gerekir. Keza, daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla, fiili işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş bulunanların mahkûm edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir.
Dördüncü fıkrada, taksirli suçlardan dolayı hükmolunan hapis cezası uzun süreli olsa da fail hakkında birinci fıkranın (a) bendinin uygulanabileceği belirtilmiştir. Ancak bu hükmün “bilinçli taksir” hâlinde uygulanamayacağı açıklanmıştır.
Maddenin beşinci fıkrasında, hapis cezasının adli para cezasına veya tedbire çevrilmesindeki esas amaç göz önünde tutularak, asıl mahkûmiyetin artık çevrilen adli para cezası veya tedbir olduğu belirtilmiş, böylece, gerek cezanın ertelenmesi gerek tekerrür açılarından hürriyeti bağlayıcı cezanın yerine verilmiş olan para cezasına veya tedbire itibar olunması sağlanmıştır.
Altıncı fıkrada, kısa süreli hapis cezası yerine hükmolunan adli para cezasının veya tedbirin gereklerinin yerine getirilmemesinin hukukî sonuçları düzenlenmiştir. Buna göre, hüküm kesinleştikten sonra Cumhuriyet savcılığınca yapılan tebligata rağmen otuz gün içinde seçenek yaptırımın gereklerinin yerine getirilmesine başlanmaması veya başlanıp da devam edilmemesi hâlinde, hükmü veren mahkeme kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verir ve bu karar derhâl infaz edilir. Bu durumda, uygulamada kısa süreli hapis cezası esas alınacaktır.
Yedinci fıkrada ise, hükmolunan tedbire riayet etmek olanaksızlığının meydana çıkması hâlinde mahkemeye, bunun yerine başka bir tedbire karar vermek yetkisinin tanınması uygun görülmüştür.
AÇIKLAMA: Cezaların infazıyla hükümlüler gelecekte sosyal sorumluluğa sahip olarak suçsuz bir yaşantı sürmeye yatkın duruma getirilmelidir. Ancak, bu amaç, bazı suçlular açısından sadece bir cezaya mahkûm olmakla da sağlanmış olabilir. Bu bakımdan, kişinin sadece belli bir cezaya mahkûm olmasıyla cezanın uyarı fonksiyonunun gerçekleşmesi ve failin bu suçtan dolayı etkin pişmanlık duyması durumunda, artık cezaevi ortamına konmaması gerekir. Kısa süreli hapis cezasına mahkûm olan hükümlülerin cezasının infaz kurumunda çektirilmesi bakımından, cezanın özel önleme fonksiyonu daima kuşku ile karşılanmıştır.
Suç işleme oranında ceza sisteminin de rolü olduğunu göz ardı etmemek gerekir. Cezaevlerinin suça eğilimi olanlar için korkulacak bir yanı kalmamaktadır Bu nedenlerle, hapis cezasının olumsuz etkileri ve yeni problemler bugün bütün kriminologlarca hemen oybirliği ile kabul edilmekte ve halkın ceza kurallarına olan saygısı gittikçe azaldığı söylenmektedir. Bu sebeple Avrupa Konseyi Ceza Sorunları Komitesinin 16 Ocak 1972 tarihli raporunda hapis cezasından mümkün olduğu kadar sakınılması tavsiye edilmiş, 1975 Alman CK bu gelişmeye uygun olarak hapis cezasını azaltmış ve para cezasını ön plana çıkarmıştır.
Cezaların etkinliğini ağırlıkları değil, sakınılmaz ve kaçınılmaz olması artırdığı, göz önünde tutularak batı ülkelerinde hapis cezalarına seçenek yaptırımlar uygulanmasının olumlu sonuçları bu düzenlemede etkili olmuştur.
(1).fıkrada uygulamanın ön şartları açıklanarak , Kısa süreli hapis cezası, suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre;
a)bendinde para cezasına,b),c),d),e),f) bentlerinde de diğer alternatif tedbirler belirtilmiştir.
(2).fıkrada hapis cezası ile adli para cezasının seçenek olarak öngörüldüğü hallerde ,hapis cezası seçeneğinin tercih edilmesi durumunda bu maddenin (1).fıkrasının (a) bendinin uygulanamayacağı yani,para cezasına çevrilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
(3).fıkrada daha önce hapis cezasına mahkum edilmemiş olanların otuz gün ve daha altındaki cezaları ile,fiili işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış veya atmış beş yaşını bitirmiş olanların bir yıl veya daha az süreli hapis cezalarının (1). fıkradaki seçenek yaptırımlardan birisine çevirme zorunlu hale getirilmiştir.
(4).fıkrada taksirli suçlarda diğer koşulların varlığı halinde cezanın süresine bakılmaksızın hapis cezasının adli para cezasına çevrilebileceği belirtilmiştir.Buradaki diğer koşullardan (1).fıkrada belirtilen haller ve (3).fıkradaki daha önce hapis cezasına mahkum olmamak anlaşılmalıdır.
(5).fıkrada uygulamanın doğurduğu sonuç açıklanmış olup,tekerrür ve erteleme açısından çevrilen para cezası veya tedbirin göz önünde tutulması gerektiği anlaşılmaktadır.
(6).fıkra ,uygulamanın gereğinin yerine getirilmemesi durumunda hükmü veren mahkemenin kısa süreli hapis cezasının kısmen veya tamamen yerine getirilmesine karar vermesi ile hükmün derhal infaz edileceği belirtilerek,bu durumda tekrar ilk cezaya dönüldüğünden (5)fıkra hükmünün uygulanmayacağı belirtilmiştir.
(7).fıkra seçenek tedbirin hükümlünün elinde olmayan nedenlerle yerine getirilememesi durumunda ,hükmü veren mahkemenin seçenek tedbiri değiştireceği öngörülmüştür(örnek, hükümlünün bulunduğu yerde madenden 1/f bendinde yazılı kurum bulunmaması).
Yasanın yaptırım ,ceza ve “seçenek tedbir” kavramlarını özenle kullandığı göz önünde tutulduğunda ,adli para cezasının ödenememesi durumunun bu madde kapsamında olmadığı düşünülmektedir.
Ancak,5275 sayılı kanunun 106. maddesinin 9 ve 10. fıkralarından bu yasayı hazırlayanların bizimle aynı düşüncede olmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durum,birisi hapis cezasından çevrilen diğeri doğrudan verilen adli para cezasının iki farklı şekilde infaz edilmesinin kanunun sistematiğine ,derhal ve en kısa sürede infaz ilkelerine ve sade, basit ve uygulanması kolay ceza öngörülmesi amacına aykırı sonuç doğuracağı konusunda kuşku bulunmamaktadır.Bu nedenle 7. fıkranın, 1. fıkra ,(a) bendi için uygulanmaması gerekir.
Asi halde, bu durumda 6. fıkranın para cezasını da kapsadığı kabul edilmesi gerekeceğinden ,adli para cezasının infazının CİK 106/3 ( Hükümlü, tebliğ olunan ödeme emri üzerine belli süre içinde adlî para cezasını ödemezse, Cumhuriyet savcısının kararı ile ödenmeyen kısma karşılık gelen gün miktarınca hapsedilir.) ve TCK 50/6(seçenek yaptırımın gereklerinin yerine getirilmemesi halinde ,hükmü veren mahkeme kısa süreli hapis cezasının tamamen veya kısmen infazına karar verir ve bu karar derhâl infaz edilir) maddelerinde iki farklı şekilde düzenlendiği sonucu doğacaktır.
Bu durum kanunun temel ilkelerini belirleyen 3. maddesindeki (Suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur) kuralına da aykırı olacağından yukarıdaki yorumumuzun kanunun ruhuna uygun olduğu düşüncesindeyiz.