Kısasu'l-Enbiya
Kısasu'l-Enbiya, "peygamber kıssaları" demektir; Arap, Fars ve Türk edebiyatlarında özel bir yere sahiptir. Peygamberlerin hayat hikâyeleri ve mucizelerini, sahabenin ve dört halifenin menkıbelerini anlatır. Yaratılıştan Hz. Hasan ve Hüseyin'e kadar gelir. Eser içinde toplam 484 mısra tutan 43 şiir vardır (Ata 1997: XVI). Harezm Türkçesiyle yazılmış Kısasu'l-Enbiya'nın yazan Nâsireddin bin Burhaneddin Rabguzî'dir; eserinde kendisini "Bu kitâbnı tüzgen....Ribat Oguzlug Burhân oglı Kazi Nasır" olarak tanıtır (Ata 1997: XI); kısaca Rabguzî diye tanınmıştır. Rabguzî, görüldüğü gibi Ribât-ı Oguzî'den kısalmıştır; yazann Oğuz ribâtından (kasabasından) ve büyük bir ihtimalle bir Oğuz Türkü olduğunu gösterir. Faruk Sümer'e göre, Seyhun boylarında, Cend yakınlarında Ribatat adlı bir şehir vardı (Ata 1997: XI-XII). Rabguzî'nin Oğuz oluşunun dil tarihimiz açısından özel bir anlamı vardır. Türkistan bölgesinde yaşayan bir Türk, hangi boydan olursa olsun eserini, döneminin ortak yazı diliyle yazmaktadır. Rabguzî de eserini, dönemin Türkistan ve Altın Ordu'daki ortak yazı dili olan Harezm Türkçesiyle yazmıştır.
Rabguzî'nin Kısasu'l-Enbiya'sı Arapçadan Farsçaya yapılmış bir tercümenin Türkçeye uyarlamasıdır. Moğol şehzadesi Nâsireddin Tok Buga'nın emriyle 1310'da yazılmıştır (Eckmann 1979: 185).
Kısasu'l-Enbiya'nın pek çok yazması vardır. Aysu Ata'nın çalışmasında Leningrad'da 6, İsveç'te 2, Paris'te 1, Bakû'da 1 nüshadan bahsedilir (Ata 1997: XX).N. İlminskiy 1859 yılında eseri Kazan'da bastırmıştır. Bilim dünyasında en çok bilinen ve işlenen nüsha, 15. yüzyılda istinsah edildiği tahmin edilen Londra nüshasıdır. Tatar asıllı, Lehistanlı Türkolog Jakob Schinkevvitsch Londra nüshasının sentaksı üzerine doktora tezi yapmış ve bunu Rabguzi's Syntax adıyla MSOS'ta 1926-1927 yıllarında yayımlamıştır. Bu çalışma Sabit Paylı tarafından Türk Dili Belleten III/8-ll'de (1947) Türkçeye çevrilmiştir. Danimarkalı Türkolog Kaare Grönbech 1948'de Londra nüshasının tıpkıbasımını neşretmiştir: Rabghuzi, Narrationes de prophetis, Kopenhagen 1948. Londra nüshası 1990'da Taşkent'te de Özbek transkripsiyonuyla neşredilmiştir.
Eser üzerinde en önemli çalışma son yıllarda Aysu Ata tarafından yapılmıştır. Ata'nın iki büyük cilt tutan eserinin birinci cildi Kısasu'l-Enbiya'nın metin ve tıpkıbasımını, ikinci cildi dizinini vermektedir: Kısasü'l-Enbiyâ, I, Giriş-Metin-Tıpkıbasım, TDK, Ankara 1997; Kısasü'l-Enbiyâ, II, Dizin, TDK, Ankara 1997.
TÜRK DİLİ TARİHİ 377
(beş mesnevi) yazarı olarak büyük bir üne sahiptir ve Fars edebiyatının en büyük isimlerinden biridir. Nizamî tarafından 12. yüzyılda yazılan Hüsrev ü Şîrîn, Kutb mahlâslı bir Türk şairi tarafından 1341-1342 yıllarında Harezm Türkçesine çevrilmiştir. Kutb eserini Altın Ordu hanlarından Tını Bek Han ve karısı Hanmelek adına yazmıştır.
Kutb'un Hüsrev ü Şîrîn'i 4370 beyitlik büyük bir mesnevîdir. Niza-mî'nin kullandığı vezinde, mefâîlün mefâîlün feûlün vezninde yazılmıştır. Eserin girişinde, doğrudan doğruya Kutb'a ait olan tevhîd, eflâk harekâtı (feleklerin hareketleri), teŋri taâlânın münâcâtı, resûl aleyhisselâm na'tı, resûl aleyhisselâm tört yâri (dostu) ögdüsi, şâhzâde Tını Bek Han medhi, melîke-i merhûme Hanmelek medhi, kitâb nazm kılmakka sebeb başlıklı bölümler 270 beyit tutmaktadır. Resûl aleyhisselâmnıŋ tört yâri ögdüsi başlıklı 17 beyitlik bölüm Kutadgu Bilig vezni olan, feûlün feûlün feûlün feûl vezninde yazılmıştır.
Nizamî'nin eserinin 5700 beyit olmasına karşılık Kutb'un mesnevisinin 4370 beyit olması, Necmettin Hacıeminoğlu'na göre ya Nizamî'nin bazı uzun tasvirlerini Kutb'un kısaltmış olmasından, ya da yazmanın müstensihi-nin ihmalinden kaynaklanmaktadır. Hacıeminoğlu Nizamî'deki bölüm başlıklarının Kutb'da da aynen var olmasından hareketle, "hikâyenin kuruluşu, konusunun seyri ve neticesi bakımından" Kutb'un Nizamî'ye sadık kaldığı görüşündedir (Hacıeminoğlu 1986: VII-VIII).
Fuat Köprülü de "hikâyenin cereyanında" Kutb'un "hemen tamamiyle Nizamî'ye ittibâ (uyma) ve bazı yerlerde onu biraz ihtisar (kısaltmış) etmiş, fakat bazı yerlerde de imkân buldukça Nizamî'nin metnini aynen tercümeye çalışmış" olduğunu; "ara sıra tasvirî parçalarda Farisî aslı bırakarak kendi şahsiyetine ittibâ" ettiğini belirtir. Köprülü bu eserin, Harezm-Altın Ordu sahasının münhasıran bediî maksatla yazılan, ilk din dışı eseri olduğuna da dikkat çeker (Köprülü 1928: 359).
A.Zajaczkowski'ye göre Kutb'un eseri, "Nizamî'nin manzumesinin e-debî bir adaptasyonu"dur. Zajaczkowski, Kutb'un atasözlerini dahi olduğu gibi çevirmeyip Türk atasözleri ile ifade ettiğini örneklerle ortaya koyar (Zajaczkowski 1960: 159-168). Esasen Azerbaycanlı Nizamî uzmanları, Nizamî'deki pek çok ifade ve deyimin Türkçeden Farsçaya adapte edildiğini örneklerle göstermişlerdir.
Fuat Köprülü'ye göre Kutb, "klâsik nazım kaidelerine lâyıkiyle vâkıf, selis bir üslûba ve mükemmel tasvir kudretine mâlik... çok değerli bir sanatkârdır (Köprülü 1928: 359).
Hacıeminoğlu da "kuvvetli bir nâzım olduğu, eserin baş kısmına yaptığı 271 beyitlik ilâveden anlaşılan Kutb'un, Nizamî'nin mesnevisini başarı ile
378 Ahmet B. ERCİLASUN
Türkçeye naklettiği" fikrindedir (Hacıeminoğlu 1986: VIII). Gerçekten de "sebeb-i telif bölümündeki şu beyitler lirik bir coşkunun açık ifadesidir:
Boyum şehringe köŋlüm irdi sultân Cânım andın kabûl kıldı bu fermân
Vücuduma gönlüm sultan idi (kendi kendimin sultam idim)
Bu sebepten canım ferman kıldı
Köŋül ferm'anını can birle tuttum
Adın sakınçnı bir yolı unuttum
Gönül fermanını can ile tuttum,
Başka bütün düşünceleri bir defalığına unuttum
Kazan tig kaynap uş sevdâ bişürdüm
Nizâmî balıdın halvâ bişürdüm
Kazan gibi kaynadım ve sevda pişirdim Nizamî balından helva pişirdim (HŞ 242-244).
Kutb'un Hüsrev ü Şîrîn'i, Nizamî'nin eserinin Türkçeye yapılan 20'den fazla çevirisinin ilkidir ve Harezm Türkçesindeki tek çeviridir. Eserin tek nüshası 1383'te İskenderiye'de Berke Fakih tarafından Altın Boğa adına istinsah edilmiştir (Ersoylu 1985: 28). Bu nüshanın sonuna Berke Fakih 24 beyitten oluşan kendine ait bir manzumeyi de eklemiştir (İnan 1953: 64-65). Kutb'un Hüsrev ü Şîrîn'inin bu tek nüshası, Paris'te Bibliotheque Nationale'de bulunmaktadır.
Eser üzerinde 1950'lerde Zajaczkovvski, 1960'ların ikinci yarısında Necmettin Hacıeminoğlu çalışmıştır.
Zajaczkovvski eserin metnini, tıpkıbasımını ve sözlüğünü yayımlamıştır: Ananiasz Zajaczkowski, Najstarsza wersja Turecka - Husrav u Şîrîn Qutba I Tekst, Warszawa 1958; // Facsimile, Warszawa 1958; /// Slownik, Warszawa 1961.
Necmettin Hacıeminoğlu ise eserin metnini ve tafsilâtlı gramerini verir: Kutb'un Hüsrev ü Şîrîn'i ve Dil Hususiyetleri, İstanbul 1986. 2000 yılında TDK tarafından eserin ikinci baskısı yapılmıştır. Hacıeminoğlu'nun doktora çalışmasındaki gramatikal dizin bölümü henüz basılmamıştır.
TÜRK DİLİ TARİHİ 379
Dostları ilə paylaş: |