KUZEY-DOĞU VE BATI TÜRKÇELERİNİ HAZIRLAYAN TARİHÎ ZEMİN
Kıpçak sözü ilk olarak, 759 yılında dikilmiş olan Bayan Çor (Şine Usu) bitiginde geçer: Türk Kıbçak elig yıl olurmış (BÇ K 4). "Türk Kıpçak elli yıl oturmuş (yönetmiş)" anlamına gelen bu cümle, 682-745 arasındaki ikinci Köktürk dönemine işaret etmektedir. Köktürk idaresi altındaki Uygurlar için bu dönem muhtemelen 642-792 yılları arasıdır ve elli yıldır. Metindeki Türk kelimesinin son harfi ile Kıbçak kelimesinin ilk harfi silinmiş olsa da bu ibarenin Türk Kıpçak olduğu genellikle kabul edilmiştir. Bu duruma göre Kıpçaklar, ya doğrudan doğruya Doğu Köktürklerinin kendileriydi; yahut da Türk'ü, Köktürklere bağlı diğer Türkçe konuşan boyları da ifade eden daha geniş bir kavram olarak düşünürsek Doğu Köktürklerle bir arada olan bir Türk boyuydu. Metin, Uygurlara elli yıl hâkim olan "Türk Kıpçak'lardan bahsettiğine göre bizce birinci ihtimal daha geçerlidir.
745'te Uygurlar duruma hâkim olduktan sonra Doğu Köktürklerinin ne olduğu konusu genellikle karanlıkta kalmıştır. Bizce bunun cevabı Gerdizî'nin 1041'de yazılmış olan Zeynü'l-Ahbâr'ında vardır. Gerdizî'ye göre Kimekler yedi boydan oluşmaktaydı: İmi, İrnek, Tatar, Balandur, Kıpçak, Linkaz (Nilkâz), Eclâd (Şeşen 1998: 73). Demek ki Bayan Çor'un bahsettiği Türk Kıpçaklar, Uygurların önünden kaçarak 745'ten sonra İrtiş boylarına gitmişler ve orada diğer boylarla birlikte Kimekleri oluşturmuşlardır. Kimek yöneticilerine Hakan, şad, yabgu unvanlarının verilmesi (Buharalı 1987: 264-267) bizce Köktürk bağlantısını ortaya koyuyor. 982'de yazılmış olan Hudûdu'1-Âlem, Kıpçakları "Kimeklerden ayrılmış bir kavim" olarak Kimeklerin batısında gösterir (Şeşen 1998: 66-68). Demek ki daha 10. yüzyılın ikinci yarısında Kıpçaklar müstakil bir boy hâline gelmişlerdi. O hâlde Kimeklerle oluşturdukları birlik 9., belki de 8. yüzyıla kadar gider. Bu da Köktürklerin (Türk Kıpçakların) 745'te Orhun bölgesini terk etmeleri tarihine uyar.
IX. yüzyılda Kimek birliği içinde olan ve muhtemelen X. yüzyılın ilk yarısında batıya kayan Kıpçaklara daha birçok boyun katıldığı muhakkaktır. Golden, Rus ve Memlûk kaynaklarında geçen Kuman/Kıpçak boylarını sayar: Ay-Opa, Badaç, Barat/Beret/Barak (?), Baya(w)ut, Burçoğlı, Bzângî (?), Çağrak/Çoğrak/Çağrat, Çîtey, Çırtan/Çortan, Durut/Dört/Dörüt (?),
360 Ahmet B. ERCİLASUN
Ençoğlı/İlançuklı, İt-Oba, Kitan-Opa, Kun(?), Küçeba/Küçoba, Küçet, Kor, Kara Börklü, Kol-Oba/Kul-Oba, Kumangû/Kumanlu(?), Konguroğlı, Mekrüti/Bekrüti/Bekürte, Mingüzoğlı, Orungku(t), Ölberli(g)/Ölperli(g), Ören/Uran, Peçene, Tarğıl, Terter/Teriter-Oba, Toksoba, Tg Yşkut (Tag Başkurt?), Ulaşoğlı, Urusoba, Yimek/Yemek, Yugur (Golden 2002: 231-232).
Bu boylar arasında Kimek birliği içindeki boylardan Yemeklerin, Oğuz boylarından Bayat ve Beçenelerin bulunması, tarih boyunca Türk boy ve oymaklarının birbiri içine girmesinin örneklerindendir. Yugur boyu, Uygurlarla ilişkili olabilir ve 840'tan sonra bazı Uygurların Kıpçaklara katılmış olabileceğini düşündürür.
Macar tarihçisi K. Czegledy, Çin'de Kitan devletinin kuruluşuyla doğudan batıya bir göç hareketinin başladığını; Kun ve Uygur boylarının bunun sonucu olarak Kıpçaklara katıldığını düşünür. Buna göre X. yüzyıl başlarında "İdil-Seyhun-İrtiş arasında Oğuzlar, İşim çevresinde Kıpçaklar; buradan Altaylara doğru Kimekler; Isık göl etrafında Kartuklar bulunuyor, daha doğuda Nan-şan bölgesinde Sarı Uygurlar (Mervezî'deki Şariya) yer alıyordu. Huang-ho dirseği dolaylarında nesturî Öngütler vardı. İşte bu sıralarda Kunlar da bu civarda bir yerde yaşamakta idiler. 930'larda Kitanlar Kunları yerlerinden oynattılar; onlar da "Sarı Uygurlardan bir kitleyi de sürükleyerek Cungarya kapısından Türkmen (Karluk) bölgesine, oradan da kuzeyde Kıpçaklar sahasına geldiler" (Kafesoğlu 1996: 176-177).
Aslı 8. yüzyıldaki Doğu Köktürklerine dayanan, bir süre Kimeklerin içinde bulunan, 10. yüzyılın ilk yarısında Kimeklerden ayrılıp müstakil bir boy hâline gelen ve bütün bu süreç içinde başka Türk (Ölberlig gibi çok az Moğol) boylarınca da takviye edilen Kıpçaklar, 10. yüzyılda Oğuzlarla Kimekler arasında yaşıyorlardı.
740'larda Uygurların Karlukları batıya itmeleri; Karlukların da Isık Köl ve Talas bölgelerine yerleşerek 760'larda Türgişleri (On Okları) bu bölgeden atmalarıyla Oğuzların Seyhun yolculuğu başlamış oldu. On Oklar bir yandan yeni katılmalarla Seyhun boylarında yirmi dört Oğuz boyunu oluştururken bir yandan da bazı kopmalarla karşı karşıya kalıyordu. Kara Türgişlerin beş oymağından biri olan Peçeneklerin (Pa-sai-kan) bir kısmı en batıya gitti ve asıl Oğuz kitlesinden ayrıldı. 9. yüzyıl ortalarına doğru Cim ve Yayık boylarında yaşayan Peçenekler batıda Hazarlarla, kuzeybatıda İdil Bulgarları ile komşu idiler (Kurat 1972: 44-45).
On Oklardan kopan ikinci bir zümre, Bizans kaynaklarında Uz, Rus kaynaklarında Tork olarak anıldılar. Tork adlandırılışı şüphesiz onların Batı Türk (Köktürk) menşeine tanıklık eder. Uz adlandırılışı da Oğuz ile ilgilidir. Uzlar, Peçeneklerin doğusuna geldiler ve 860-880 yılları arasında
TÜRK DİLİ TARİHİ 361
Peçenekleri batıya iterek İdil ve Yayık arasına yerleştiler (Kurat 1972: 65). Asıl Oğuz kitlesi ise orta ve aşağı Seyhun boylarına yerleşti.
-
yüzyılda Oğuzlarla Kimekler arasında yaşayan Kapçakların
Oğuzlarla çatışmaları Dede Korkut boylarına yansımıştır.
-
yüzyıl başlarında Yayık boylarında yaşayan Kıpçaklar 1030
civarında İdil'i geçerek Uzları batıya ittiler ve Rus knezlikleriyle komşu
oldular. Rus kaynaklan ilk defa 1055 yılında Kıpçaklardan bahseder (Kurat
1972: 73). Bu tarihten itibaren Kıpçaklar, Deşt-i Kıpçak (Kıpçak bozkırı)
denilen Avrasya'nın en önemli aktörlerinden biri hâline gelirler. 1080'lerde
Kıpçak hâkimiyeti, "Balkaş gölü-Talas havalisinden Tuna ağzına kadar"
yayılmıştı; ağırlık merkezleri Don-Dinyester boylarıydı (Kafesoğlu 1996:
177).
Kıpçaklar 12. yüzyıl boyunca Gürcistan'da, Güney Rusya'da, Romanya'da, Bulgaristan'da ve Macaristan'da önemli roller oynadılar. Ruslarla çatışmaları İgor Destanı'nın konusu oldu. Bir kısmı Macaristan'da kalarak Macarlaştı. Bir kısmı Basarabya (Basar Apa) bölgesinde ilk Roman devletini kurdu. On binlerce Kıpçak askeri, Gürcü krallarının ve kraliçe Tamara'nın talebi üzerine Gürcü ordusunun esas kitlesini oluşturdular ve Selçuklu Oğuzlarına karşı Gürcüleri korudular. Dede Korkut boylarındaki Kıpçak-Oğuz çatışmalarının son katmanı, 12. yüzyıldaki bu mücadelelerdir.
İrtiş'ten Macaristan'a ulaşan bu geniş bozkırlarda Kıpçaklar çok önemli roller oynamalarına rağmen merkezî bir devlet kuramadılar. Bunun için Batu Han'ın gelmesi gerekiyordu. Çengiz'in torunu Batu Han 1236'da geldi. İdil Bulgarlarını, Kıpçakları, Rusları, Doğu Avrupa kavimlerini çiğnedi ve 1241'de Altun Ordu Hanlığını kurdu. Kıpçaklar mağluplar arasındaydı ama Altun Ordu Hanlığının esas kitlesini de onlar oluşturdu; üstelik Batu Hanın önünden kaçıp İdil bölgesine giderek oradaki Bulgar Türklerini de Kıpçaklaştırdılar.
Dostları ilə paylaş: |