Yazı ve sanatla ilgili kelimeler: biti- (yazmak), bitit- (yazdırmak), bitig (yazı), ur- (kazıyarak yazmak), urtur- (yazdırmak), tokı- (kazıyarak yazmak), tokıt- (yazdırmak), beŋgü taş (ebedî taş, yazılı anıt), bark (türbe, anıt mabet), yarat- (yapmak), yaratur- (yaptırmak), yaratıt- (yaptırmak, inşa ettirmek), itgüçi (yapan, inşa eden), bediz (resim, süs), bedizçi (ressam, süslemeci), bedizet- (resim ve süsleme yaptırmak), uz (süs, desen), balbal (öldürülen düşmanı temsilen dikilen taş).
Manevî hayat ve ölümle ilgili kelimeler: Teŋri (Tanrı), Türk Teŋrisi (Türk Tanrısı), Türk ıduk yiri subı (Türk kutsal yer su ruhları), Umay (Tanrıça), köŋül (gönül), öl-, ölüg (ölü), uç- (ruhun uçması, vefat etmek), uça bar- (ruhun uçup gitmesi, vefat etmek), kergek bol- (ruhun kuş olup uçması, vefat etmek), yog (cenaze töreni), yogla- (cenaze töreni yapmak), yoglat-(cenaze töreni yaptırmak), yogçı (törende yas tutucu, ağlayıcı), sıgıt (cenaze sırasındaki feryat), sıgta- (cenazede feryat etmek), sıgıtçı (feryatçı).
Bir dil için gerekli olan sıfat, zarf, bağlaç, edat gibi kelime türlerinin sayısı da Köktürk metinlerinde az değildir. Bengü taşlarda geçen bu tür kelimeler de aşağıda gösterilmiştir.
Sıfatlar: kalın, yogun (kalın), yinçge (ince), yuyka (yufka, ince), yımşak (yumuşak), kiçig (küçük, az), ulug (büyük), az, akınya (azıcık), üküş (çok), neŋ (herhagi bir), ırak, uzun (uzak), yaguk (yakın), egri, tüz (düz, dürüst), semiz, toruk (zayıf), arıg (temiz), edgü (iyi), yig (daha iyi, yeğ), anyıg (fena), yabız-yablak (fena), agır (ağır, değerli), uçuz (ucuz, kolay), süçig (tatlı), kamag (bütün), sıŋar (yarım), âç (aç), tok, aşsız (aç), tonsuz (çıplak), yalıŋ (yalın, çıplak), buŋsuz (kedersiz), alp (yiğit, cesur), külüg (ünlü), atsız (adsız, unvansız), bay (zengin), yılsıg (zengin), çıgany (yoksul), erklig~küçlüg (güçlü), tizlig (dizli, güçlü), karı (yaşlı), sansız (sayısız), beŋgü (ebedî, son-suz), unç (mümkün), beglik (bey olmaya lâyık), işilik (hanım olmaya lâyık).
Zarflar: eŋ, kop (hep, çok), kopın (hepsi birden), idi (hiç, tamamıyla), neŋ (her, hiç), ti (pek, pek çok), ertiŋü (pek çok), ertiŋüti (fevkalâde çok), tüketi (sonuna dek, tamamıyla), kalısız (bütünüyle), kergeksiz (bol bol), edgüti (iyice), yigdi (daha iyice), katıgdı (katıca, dikkatle), yolı (kez, defa), amtı (şimdi), yana (tekrar), yiçe (yeniden), küntüz (gündüzün), tün (gecele-
TÜRK DİLİ TARİHİ
yin), kışın, bödke (bu devirde), içre (içeri), taşra (dışarı), üze (üstte) asra
(altta).
Dostları ilə paylaş: |