*
276 Ahmet B. ERCİLASUN
Dönemle ilgili gramer çalışmalarını toplu olarak aşağıda gösteriyoruz:
Annemarie von Gabain, Alttürkische Grammatik, Leipzig 1941 (Köktürk dönemiyle birlikte).
Annemarie von Gabain, "Das Alttürkische", PhTF I, Wiesbaden 1959. Şinasi Tekin, "Eski Türkçe", Türk Dünyası El Kitabı, Ankara 1976. Marcel Erdal, Old Turkic Word Formation 1-I1, Wiesbaden 1991.
2.3. UYGUR TÜRKÇESİNİN DİL ÖZELLİKLERİ
Eski Türkçenin gramerini yazmış olan Annemarie von Gabain Uygur metinlerini y ve n ağzı olmak üzere iki ana ağız grubuna ayırır. Köktürkçedeki ń sesini n' ye çeviren metinler n ağzını, y'ye çeviren metinler y ağzını oluştururlar. Mani metinleriyle Köktürk harfli yazmalar çoğunlukla n ağzını, Burkan metinleri ise y ağzını temsil ederler (Gabain 1988: 2-3).
Reşid Rahmeti Arat, Köktürkçedeki n (ny) "sesinin hakikî mahiyetinin" iyice bilinmediği görüşündedir. Ona göre bu sesin hakikî mahiyet ve telâffuzu bilinmeden n ve y gelişmesini "eski metinlerde bir 'şive' farkı olarak" ele almak doğru değildir (Arat 1987: 602-603).
Louis Bazin ve James R. Hamilton Köktürkçedeki harfin "duruma göre bazen yn, bazen de ny okunması" gerektiği görüşündedirler. Bazı etimolojik gerekçelerden hareket eden Hamilton'a göre koyn (koyun), Kıtayn (Kıtay), aynıg (kötü) kelimelerinde yn; fakat Tonyukuk kelimesinde ny okunmalıdır (Hamilton 1998: 68-69).
Yukarıdaki görüşlere rağmen Uygurcanın y ve n olarak iki ağıza ayrılması genellikle kabul edilmiştir. Ancak aynı metinde bazen hem n'li hem y'li örnekler birlikte bulunabilmektedir. Söz gelişi "Edgü Ögli Tigin ile Ayıg Ögli Tigin" hikâyesinin Tun-huang yazmasında küçültme ekinin hem +kıya, hem +kına biçimi vardır (Hamilton 1998:68).
Gabain'e göre y ve n ağızlarını birbirinden ayıran başka özellikler de vardır. Her iki ağzın özellikleri maddeler hâlinde aşağıda gösterilmiştir.
y Ağzı
-
Çıkma hâli için çoğunlukla +Dın kullanılması.
-
İlgi hâli ekinin, ünsüzlerden sonra da +nlŋ olması.
-
Bilinen geçmiş zaman teklik 2. şahıs ekinin her zaman ŋ'li olması.
-
Gereklilik için daha çok -gUlUk ekinin kullanılması.
-
—p zarf-fıil ekinin -pAn'dan daha çok kullanılması.
-
erki yerine erinç'in hâkim olması.
TÜRK DİLİ TARİHİ 277
ıt Ağzı
-
Birinci heceden sonraki / ile yardımcı ünlü I'nın bazen genişleyerek
A olması: amil/amal (sakin), balık/balak (balık), akıg/akag (akma),
kaŋımız/kaŋamaz (babamız), sawıg/sawag (sözü), temirig/temireg (demiri)
(Gabain 1988: 3, 64; Gabain 1979: 37).
-
Vasıta hâli ekinin dudak uyumu tesiriyle bazen yuvarlaklaşarak +un
olması.
-
Çıkma hâli için yalnız +DA kullanılması.
-
İlgi hâli ekinin ünsüzlerden sonra, bazen +Xŋ olması.
-
Bilinen geçmiş zaman teklik 2. şahıs ekinin bazen +tXg olması.
-
Gerekliliğin -gUlUk eki yerine -slg ile ifade edilmesi.
-
-pAn'ın -p'den daha sık kullanılması.
-
-gll sıfat-fiil eki yanında -gmA ekinin de yaygın olması (Gabain
1988: 2-3).
3-6. maddeler Köktürkçeye ait özelliklerin devamı gibidir. Dolayısıyla n ağzı Köktürkçeye daha yakındır ve Köktürkçeden daha çok ayrılan y ağzıdır.
Gabain, Brahmi yazısıyla yazılmış metinlerin de ayrı bir ağzı temsil ettiği kanaatindedir. Bu ağzın özelliklerini Gabain şu şekilde tespit etmiştir.
-
Açık e ile i arasında kapalı e vardır: eş, yeg, kertö (gerçek), te- (de
mek).
-
Birinci heceden sonra o, ö de vardır: süzök (temiz), egsömez (eksil
mez), köŋlömŋöŋ (gönlümün), olorop (oturup), oloror (oturur), tolo (dolu).
-
Ön seste p- hâkimdir.
-
Art damak k ve g'si yerine bazen h yazılır: hari- (yaşlanmak),
azih(azı), taşharu(dışarı).
-
ç yerine bazen c ve j yazılır: altumji(sıraya
göre).
-
z sesi yer yer s olur: asu(yoksa), sisler (sizler), polsom(olsun).
-
Ünlüler arasındaki d, t veya th ile yazılır: atim(başka),
adhim
-
Yan yana bulunan ünsüzlerin yazılışında kural yoktur: eîkü/edgü (i-
yi), pligsiz/pliksiste/biligsizde/biligsizte (bilgisizlikten), adhlig/atlıg (adlı).
-
Bazı ünsüzler çift yazılır: arttok(fazla), kattih(katı,
sert) Gabain 1988:3-4).
278 Ahmet B. ERCİLASUN
Yukarıdaki maddelere dikkat edilirse birçoğunun yazı özelliği olarak kaydedildiği görülür. Bunların gerçek anlamda ses özelliği olup olmadığı kesin olarak tespit edilememiştir. Gabain de "bu imlâların fonetik değerlerinin daha araştırılması gerekir." demektedir (Gabain 1988: 4). İlk heceden sonra o, ö meselesi Türkoloji çevrelerinde genel kabul görmüş değildir. Gerhard Doerfer (Doerfer I 1963: 11 vd.), Sir Gerard Clauson (Clauson 1967: 31-37) ve Claus Röhrborn gibi birkaç önemli Türkolog Eski Türkçede, ilk heceden sonra o, ö bulunduğunu kabul ederler. Ancak Reşid R. Arat, Şinasi Tekin, Peter Zieme, Osman F. Sertkaya, Georg Kara, Georg Hazai gibi birçok Türkolog, uygurca metinleri klasik okuyuşa bağlı olarak ilk heceden sonra o, ö ile değil u, ü ile okurlar. Türkische Turfantexte VII-I'de (1954) yayımladığı Brahmi metinlerini ilk heceden sonra o, ö ile okuyan Gabain de 1959'da Fundamenta'ya yazdığı "Eski Türkçe" maddesinde "ilk hece dışındaki bu o/ö ve e(kapalı) durumu sadece birkaç Brâhmî metniyle sınırlıdır, diğerlerinde ilk hecenin dışında sadece u/ü ve ı/i vardır. Diğer yazılarla kaleme alınmış mekinler üzerine ünlüleri gösteren harflerin kesin ve belirli olmayışından dolayı bir şey söyleyemiyoruz." demektedir (Gabain 1979: 37).
Hristiyan yazmalarının dilini de ayrı bir ağız olarak değerlendiren Gabain, bu ağzın en önemli özelliğinin, yüklemin sonda bulunmayışı olduğunu belirtir. Er- ve bol- yanında tur- yardımcı fiilinin de kullanılması Hristiyan metinleri ağzının ikinci bir özelliğidir (Gabain 1988: 4).
* *
*
Eski Uygur Türkçesi metinleri çoğunlukla y ağzıyla yazılmıştır, n ağzı Köktürkçeye daha yakın olmakla birlikte y ağzı da Köktürkçeden çok uzak değildir. Köktürkçe ile Uygurcanın ses ve biçim özellikleri büyük ölçüde aynıdır. Bu bakımdan Uygurcanın bütün ses ve biçim özelliklerini ayrı ayrı göstermeyecek, sadece aradaki farklılıkları maddeler hâlinde belirteceğiz.
Eski Uygur Türkçesi dönemi, yazı dili olarak Köktürkçeye dayanan, o-nun devamı olan bir dönemdir. Başka bir deyişle Köktürkçe ile Uygurca aynı yazı dilinin iki koludur. Eski Uygurcada görülen az sayıdaki ses ve biçim farklılıklarından bir kısmı ağız farkından, bir kısmı da zaman farkından kaynaklanmaktadır. Köktürkçe ile Uygurca arasındaki asıl önemli fark, söz varlığında ortaya çıkar. Köktürkçenin söz varlığında Türkçe kökenli kelimeler hâkimdir; Çince veya Soğdakçadan girmiş olan alıntı kelimeler çok azdır.
TÜRK DİLİ TARİHİ 279
Köktürk metinlerinde bozkır yaşayışı, savaşçılık ve devlet düzeniyle ilgili kelimeler ağırlıktadır. Uygur metinlerinde ise Maniheizm ve Burkancılıkla ilgili kelimeler hâkimdir. Bunlar da Sanskritçe, Çince ve Soğdakçadan alınmıştır. Çok defa da kavramlara Türkçe karşılıklar bulunmuştur. Temel söz varlığı ise her iki dönem metinlerinde aynıdır.
2.3.1. SES ÖZELLİKLERİ
Uygurcada bulunan sesler ve bu seslerin konumu; yani kelimenin başında, içinde ve sonunda bulunuş durumları, iki ses dışında Köktürkçe ile tamamen aynıdır. Farklı sesler n ve b ile ilgilidir. Bunlar dışında bir de eklerde bulunan veya yardımcı ses olarak kullanılan / ünlüsünün genişlemesi olayı vardır. Bunu da Uygurcaya özgü ses özellikleri arasında sayabiliriz. Böylece Uygurcanın Köktürkçeden farklı olan ses özelliklerini aşağıdaki şekilde tespit etmek mümkündür.
1. Köktürkçedeki n, Manici Uygur metinleriyle Köktürk harfli Uygur
metinlerinde n, Burkancı Uygur metinlerinde y'dir (Manici-Burkancı ayrımı
her zaman geçerli olmayabilir.):
K ańıg ~ U anıg/ayıg (kötü)
K çıgań ~ U çıgan/çıgay (yoksul)
K koń ~ U kon/koy (koyun)
K +kIńA ~ U +kInA/+klyA (küçültme eki).
2. Köktürkçe kelime içi ve kelime sonundaki b sesleri Uygur metinle
rinde çoğunlukla w olmuştur, b'li metinler azdır ve muhtemelen bu metinler
daha eski tarihlidir.
K ebir- ~ U ewir- (çevirmek)
K sebin- ~ U sewin-
K tebi ~ U tewe (deve)
K teblig ~ U tewlig (hilekâr)
K ubut ~ U uwut (utanma)
K yabız ~ U yawız (kötü)
K yablak ~ U yawlak (kötü)
K eb ~ U ew
K sab ~ U saw (söz)
K sub ~ U suw (su).
280 Ahmet B. ERCİLASUN
3. Yardımcı ses olarak kullanılan veya ekler içinde bulunan ı ünlüsü, Uygurcada bazen genişler: tınlıglarag"canlıları" (Hamilton 1998: 11), tıdu umadam< tıdu umadım "engel olamadım" (Hamilton 1998: 24), evig barkag "evi barkı" (Ş.Tekin 1976: 72), yaratag"iş, süs" (Ş.Tekin 1976: 79), olarnaŋ"onların" (Ş.Tekin 1976: 84).
2.3.2. BİÇİM ÖZELLİKLERİ
-
Köktrkçede sadece armakçı (hilekâr) örneğinde kalıplaşmış olarak
görülen -mAk eki, fiil ismi eki olarak Uygurcada yaygındır; bazen soyut
isimler için de kullanılır: öçmekler "sönmeler" (Özönder 1998: 29),
amranmak "ihtiras" (Özönder 1998: 31), üklimeki (çoğalması" (Özönder
1998: 32), aşılmakı "aşılması", tutmakı "tutması" (Ş.Tekin 1976: 41),
ölmeki, tüşmeki (Arat 1965: 24), kılmak, tarımak "çift sürmek" , kazganmak
"kazanmak" (Hamilton 1998: 17).
-
Uygurcada, Köktürkçede rastlanmayan -(X)gsA- fiilden fiil yapma e-
ki vardır. -(X)g fiilden isim yapma ekiyle sa- (istemek, düşünmek) fiilinden
oluşan bu birleşik ek, arzu, istek buldurur: kirigseyür men "girmek istiyo
rum" (Hamilton 1998: 21), bangsadıŋaz "gitmek istediniz" (Hamilton 1998:
44), kavışıgsayur men "kavuşmak istiyorum", Öpügseyür men "öpmek istiyo
rum" (Arat 1965: 20).
-
Köktürkçede sadece kişi, konçuy gibi insanla ilgili kelimelerde kulla
nılan +lAr çokluk eki, Uygur Türkçesinde her türlü isim, zamir ve sıfatta
kullanılabilen genel çokluk eki hâline gelmiştir: sizler (Hamilton 1998: 26),
öçmekler "sönmeler" (Özönder 1998: 29), kuşlar (Ş.Tekin 1976: 82),
unıtmışlarka (Arat 1965: 52), bular "bunlar" (Arat 1965: 120), ögüzler
köller ıgaçlar "ırmaklar, göller, ağaçlar" (Gabain 1988: 247), edgüler "iyi
likler" (Arat 1965: 72). +lAr ekinin, yapım eklerinden önce geldiği de görü
lebilir: nomlarlıg "kanunlara sahip olan" (Arat 1965: 98), tuyunmışlarlıg
"nüfuz etmiş olanlar" (Arat 1965: 96). +lAr eki Uygurcada alanını genişlet
miş olmakla beraber çokluk ifadesi için herhangi bir çokluk ekinin kullanıl
ması şart değildir.
-
Köktürkçede ilgi hâli eki ünlülerden sonra +Iŋ, ünsüzlerden sonra
+nlŋ biçiminde iken Uygurcada hem ünlülerden hem ünsüzlerden sonra
+nlŋ biçimindedir: teŋrîlerniŋ (Gabain 1988: 236), adınlarnıŋ "başkalırının"
(Arat 1965: 72), biligsizniŋ "cahilin" (Arat 1965: 112), kılmaknıŋ (Ş.Tekin:
1976: 74), öçmekniŋ "sönmenin" (Özönder 1998: 33).
-
Yükleme hâli eki Köktürkçede olduğu gibi Uygurcada da üç türlüdür:
+(X)g, +nl, +n. Ancak Köktürkçede işaret ve şahıs zamirlerinden sonra +nl,
TÜRK DİLİ TARİHİ 281
iyelik eklerinden sonra +n, diğer durumlarda +(X)g ekleri kullanılır ve bu düzen bozulmaz. Uygur metinlerinde de genellikle bu düzen devam etmekle birlikte bazen +nl ekinin anılan zamirler dışında da kullanıldığı görülür: erdini+g/erdini+ni "mücevheri", teŋri+ni, buz+nı, suv+nı (Arat 1965: 120), etüzümüz+ni "vücudumuzu" (Arat 1965: 12), alku+nı "hepsini" (Hamilton 1998: 19).
-
Köktürkçede bulunma hâli eki +DA aynı zamanda çıkma hâli için de
kullanılır. Uygurcada da bulunma hâli eki +DA'nın çıkma hâli için kullanıl
dığı örnekler bir haylidir; ancak Uygurcada çıkma hâlinin asıl eki +DIn'dır.
orunlık+tın "tahttan" (Hamilton 1998: 41), töpü+din "tepeden" (Ş.Tekin
1976: 60), ev+din bark+tın (Ş.Tekin 1976: 65), mundın "bundan" (Arat
1965: 122), Tawkaç tilin+tin "Çin dilinden" (Gabain 1988: 236), tört bu-
luŋ+tın "dört taraftan" (Ş.Tekin 1976: 80), tohrı tilin+tin "Tohar dilinden"
(Ş.Tekin 1976: 68).
-
Köktürkçe zamirlerde hâl ekleri üst üste gelmez. Oysa Uygurcada hâl
eklerinin zamirlerde bazen üst üste geldiği görülür: siziŋe "size" (Hamilton
1998: 23; Arat 1965: 36), biziŋe "bize" (Hamilton 1998: 35), sinite "senden"
(Ş.Tekin 1976: 56), muntada "bundan" (Ş.Tekin 1976: 48).
-
Köktürkçede fiillerin çokluk 3. şahıslarında görülmeyen -lAr eki
Uygurcada fiillerde sıkça kullanılır: ögirdiler sevintiler "sevindiler" (Ş.Tekin
1976: 1976: 66), bardılar "gittiler" (Ş.Tekin 1976: 68), togarlar (Ş.Tekin
1976: 77), sözlemezler "söylemezler" (Ş.Tekin 1976: 81), togzunlar "doğ
sunlar" (Arat 1965: 58), kawışgaylar "kavuşacaklar" (Gabain 1988: 239).
Emrin çokluk 2. şahsında da -lAr eki görülebilir: harıŋlar "gidin" (Ş.Tekin
1976: 68), turuŋlar "kalkınız" (Arat 1965: 8).
-
Köktürkçede fiillerin 2. şahıslarında seyrek olarak görülen g sesi
(öltüg, bardıgız) Uygurcada hiç görülmez. Uygurcada 2. şahıslarda daima ŋ
sesi vardır: keltiŋiz (Hamilton: 1998: 12).
-
Uygurcada, Köktürkçede bulunmayan -yUk ekli görülen geçmiş
zaman vardır: tüşe-yük men "düş gördüm", ba-yuk sen "bağladın", kel-yük ol
"geldi", karı-yuk biz "ihtiyarladık", ugra-yuk siz "kastettiniz" (Gabain 1988:
81). -yUk eki, Sıfat-fiil işlevinde de kullanılır: önme-yük usik ekşer "hatıra
gelmemiş olan harf ve heceler" (Arat 1965: 106).
-
Köktürkçede gelecek zaman -DAçI eki ile yapılırken Uygurcada -
gAy ile yapılır: ölgey men, barmagay sen "gitmeyeceksin" (Hamilton 1998:
20), ölgey (Hamilton 1998: 39), birgey biz "vereceğiz" (Hamilton 1998: 21),
kılgay siz (Hamilton 1998: 19), bolgay sizler "oloacaksınız" (Ş.Tekin 1976:
68), akgay men (Arat 1965: 112). -DAçI eki Uygurcada Sıfat-fiil işlevinde
kullanılmaya devam etmiştir: ukıtdaçı maytrısimit "öğreten maytrısimit"
282 Ahmet B. ERCİLASUN
(Ş.Tekin 1976: 40), kutrultaçı tınlıglar "kurtulacak yaratıklar" (Ş.Tekin 1976: 45), uçdaçı kuşkıalar "uçuşan kuşçuklar" (Arat 1965: 66).
-
-sAr eki Köktürkçede zarf-fiil eki olarak kullanılmaktaydı; henüz
şart kipi oluşmamıştı. Uygurcada ise —sAr ekinden sonra şahıs zamirlerinin
kullanılmasıyla şart kipi oluşmuştur: barsar men "gitsem" (Hamilton 1998:
27), sımdasar sen "tembellik edersen" (Arat 1965: 122), tegser siz "ulaşırsa
nız" (Hamilton 1998: 29).
-
Uygurcada, Köktürkçede bulunmayan gereklik biçimleri vardır. -
gU(lUk) (kergek) ile: saklangu ol "korunmalıdır", tigü kergek
"söylenmelidir", sakıguluk "korunmalı" (Gabain 1988: 83). -mlş kergek ile:
ukmış kergek "kavramak gerek"(Ş.Tekin 1976: 49), ayıtmış kergek "sormak
gerek" (Ş.Tekin 1976: 89).
-
Uygurcada, Köktürkçede bulunmayan-(X)gll Sıfat-fiil eki vardır: ö-
gli "düşünen" (Hamilton 1998: 12), aç-ıglı "açan", yarut-uglı "parlatan"
(Gabain 1988: 236), ti-gli "denilen" (Arat 1965: 120).
-
Gelecek zaman Sıfat-fiil eki olarak Köktürkçede -sIk kullanılırken
Uygurcada -gUlUk/ -gUlUg eki kullanılır: ukgulug törüler "bilinmesi ge
rekli kanunlar" (Ş.Tekin 1976: 60), tuyguluk bügülük yol "duyulacak, biline
cek yol", olurguluk orun "oturulan yer" (Gabain 1988: 56-57), bulgulug
edler "elde edilmesi gereken mallar" (Ş.Tekin 1976: 60).
Köktürkçe ile Uygurca arasındaki ses ve biçim farklılıklarının bir kısmı iki bölgede de görülen, fakat kullanımlarında farklılıklar bulunan özelliklerdir. Söz gelişi üç türlü yükleme hâli eki iki bölgede de vardır; fakat Uygurcada kullanım düzeninde bir farklılık oluşmaya başlamıştır. Bazı farklılıklar ise Uygurcanın bütün yazılı metinlerini kapsamamakta; mevziî kalmaktadır. ı sesinin genişlemesi bu kabildendir. Köktürkçede görülmeyip Uygurcada görülen özelliklere ise Köktürkçenin sınırlı metinleri dolayısıyla şüpheyle bakılabilir. Söz gelişi -(X)gll Sıfat-fiil eki veya -gU ile yapılan gereklik biçimleri pekalâ Köktürkçede kullanılmış, fakat sınırlı sayıdaki metinlere yansımamış olabilir. Yukarıdaki maddeler içinde önemli olan farklılıklar şunlardır: 1) n sesinin n veya y olması, 2) b sesinin w olması, 3) -lAr çokluk ekinin yaygınlaşması, 4) Ünsüzle biten kelimelerde de ilgi hâli ekinin -nlŋ biçiminde olması, 5) çıkma hâli eki olarak -Dın'ın görülmesi, 6) Gelecek zamanda -DAçI yerine -gAy kullanılması, 7) -sAr ekinin şahıslara bağlanmasıyla şart kipinin oluşması. Bu özellikler Uygurcadan sonraki dönemlerde de büyük ölçüde görülecektir.
TÜRK DİLİ TARİHİ 283
2.3.3. SÖZ VARLIĞI
Morris Swadesh'in 100 temel kelimesinin Uygurcadaki karşılıkları şöyledir.
-
ad: ad/at 51. kalp/yürek/gönül: yürek/köŋül
-
ağaç: ıgaç/sögüt 52. kan: kan
-
ağız: agız 53: kara: kara/karagu
-
ak: ak/ürüŋ 54. karaciğer: bagır
-
ateş/od: ot 55. karın: karın/kurugsak/böksig
-
ay (gök cismi): ay 56. kemik: süŋük
-
ayak: adak 57. kıl/tüy: kıl/tü/tük
-
balık: balık 58. kızıl: kızıl
-
baş: baş 59. kim: kim
-
ben: men 60. kişi: kişi
-
bilmek: bilmek . 61. kök: yıltız/tüp
-
bir: bir 62. köpek/it: it/ıt
-
bit: bit 63. kulak: kulak/kulgak/kulkak
-
biz: biz 64. kum: kum
-
boynuz: müyüz/müŋüz/miŋiz 65. kuru: kurug/kurkag
-
boyun/boğaz: boyun/boguz 66. kuş: kuş
-
bu: bu 67. kuyruk: kudruk
-
bulut: bulıt/bulut 68. küçük: kiçig
-
burun: burun 69. kül: kül
-
bütün/her: bütün/kamag/alku 70. ne: ne/neme
-
büyük/ulu: bedük/ulug 71. o: o/ol
-
çekirdek/tohum: urug 72. oturmak: olurmak/olgurmak
-
çok: üküş/kop/telim 73. öldürmek: ölürmek
-
dağ: tag 74. ölmek: ölmek
-
değil/yok: ermez/yok 75. saç: saç
-
demek: timek/aymak 76. sarı: sarig
-
deri: teri/koguş 77. sen: sen/sin
-
dil: til/tıl 78. sıcak: ısıg/isig/yilin
-
diş: tiş 79. soğuk: sogık/tumlıg
284 Ahmet B. ERCİLASUN
-
diz: tiş 80. su: suw/sub/sug
-
dolu (boş olmayan): tolı/tolu 81. şişman: şiş/şiş
-
duman: tuman/tütün 82. taş: taş
-
durmak (ayakta): turmak 83. tırnak/pençe: tırŋak/tıŋrag
-
dünya/yeryüzü: yir/yirtinçü 84. uçmak: uçmak
-
el: elig 85. uyumak: udımak
-
erkek: er/erkek 86. uzun: uzun
-
et: et 87. vermek: birmek
-
gece: tün/kiçe 88. yemek:- yimek/aşamak
-
gelmek: kelmek 89. yağmur: yagmur/yamgur
-
göğüs/meme: kögüz/kögüs/emig90. yanmak/yakmak:
köymek/köydürmek
-
görmek: körmek 91. yaprak: yapırgak/yapırkak
-
göz: köz 92. yatmak: yatmak
-
güneş/gün: kün/kuyaş 93. yeni: yaŋı
-
ısırmak: ısırmak 94. yeşil: yaşıl
-
içmek: içmek 95. yıldız: yultuz/yulug
-
iki: iki 96. yol: yol/oruk
-
işitmek: işitmek/eşidmek 97. yumurta: yumurtga
-
iyi: edgü 98. yuvarlak/değirmi:
tegirmi/yumgak
-
kabuk: kasık 99. yürümek: yorımak/yürmek
-
kadın: tişi/katun/yutuz 100. yüzmek (suda): üzmek
Görüldüğü gibi Eski Uygurcanın temel söz varlığı bugünkü Türkçeyle hemen hemen aynıdır. Farklar, kök/yıltız, yanmak/köymek, çok/üküş, gece/tün, kabuk/kasık, kemik/süŋük gibi birkaç kelime ile sınırlıdır. 100 temel kelimeden Köktürkçede rastlanabilen 64 kelime de Uygurcadakilerle tamamen aynıdır. Swadesh'in listesinde olmayan itmek(düzenlemek), kılmak, yaratmak, almak, kötürmek (yukarı kaldırmak), tutmak, urmak, tegmek, açmak, kirmek, kigürmek (sokmak), taşıkmak (çıkmak), barmak (gitmek), sürmek, sökmek, bamak (bağlamak), sımak (kırmak), bıçmak, basmak, başlamak, ıdmak (göndermek), keçmek, aşmak, adırmak(ayırmak), adrılmak, yükünmek (eğilmek), yanmak (geri dönmek), inmek, tüşmek, binmek, togmak, törümek, yaşamak, tirilmek, açmak (acıkmak), todmak (doymak), agrımak, umak (muktedir olmak), ömek (düşünmek), bilmek, samak (dü-
TÜRK DİLİ TARİHİ 285
şünmek, istemek, saymak), tilemek, sebinmek, kızmak, tuymak (hissetmek), korkmak, ögmek, konmak, bolmak (olmak), ermek (olmak), kalmak, konmak, yagmak, yaramak, yokadmak (yok olmak), öd, kün (gün), küntüz, taŋ, ay, yıl, yaz (ilkbahar), yay (yaz), küz, kış, yan, ortu, yokaru, kodı (aşağı), iç, taş (dış), uç, yış (orman, yayla), yazı (ova), töpü (tepe), ögüz (ırmak), köl (göl), taluy (deniz), kar, altun, kümüş, temir, kömür, at, adgır (aygır), yılkı, buka (boğa), iŋek, koń (koyun), tebi (deve), böri (kurt), kaŋ (baba), ög (anne), kız, ogul, oglan, eçi (ağabey), ini (küçük erkek kardeş), siŋil (kızkardeş), ata, apa (ecdat), bod (boy), bodun (halk, millet), tirig, ölüg, semiz, tüz, yalgan, küç, erk, umug (umut), ubut (utanma), bilig, bilge, biligsiz, alp, buŋ (sıkıntı), yabız, yablak (kötü), kü (ses, ün), külüg (ünlü), yaŋılmak, bulgak (karışıklık), eb, bark, tam (duvar), kapıg, eşük, oçuk (ocak), iş, aş, azuk, ton, kedim (elbise), atlıg (atlı), yadag (yaya), kul, küŋ (cariye), sü (asker, ordu), sülemek, ok, kılıç, ya (yay), süŋüşmek (savaşmak), sançmak (batırmak), yagı, kan (han), kagan, katun, ilig (hükümdar), beg, yabgu, tarkan, bitimek (yazmak), bitig, bediz (süs, resim), bedizçi, Teŋri, Umay, ıduk (kutsal), yog (cenaze töreni), kalın, yogun, yinçge, egri, tüz, agı, uçuz vb. günlük hayatla ilgili kelimeler de Köktürkçe ile Uygurcada tamamen aynıdır.
Söz varlığı bakımından Köktürkçe ile Uygurcayı birbirinden ayıran alan dindir. Uygurcada bulunan Manicilik ve Burkancılıkla ilgili kelimeler tabiatıyla Köktürkçede yoktur. Uygurca bu dinlerle ilgili kavramları ya alıntılarla ya da Türkçe kökenli kelimelerle karşılamıştır. Sanskritçe, Çince, Soğdakça ve seyrek olarak Toharcadan alıntılanan kelimeler çoğunlukla Türkçenin yapısına uydurulmuştur. Ancak Uygurlar, dinî kavramlar için Türkçe kelimeler kullanmayı, alıntılamaya tercih etmişlerdir. Türkçe kelimeler, birleştirme ve türetme yoluyla yapıldığı gibi, mevcut kelimelere yeni anlamlar yükleme yoluyla da yapılmıştır. Reşid Rahmeti Arat'ın "Uygurlarda ıstılahlara dair" (1942), Şinasi Tekin'in Maytrısimit (1976) ve Sema Barutçu Özönder'in "Üç İtigsizler" (1998) adlı çalışmalarından taranan aşağıdaki örnekler Uygurcanın dinî söz varlığı hakkında fikir edinmemiz için yeterlidir.
Dostları ilə paylaş: |