Türk edebiyati edebi sanatlar sinif (SÖz sanatlari) ders notu


Tariz sanatına halk arasında “kinayeli söz” de denir. Kinaye ile ilgili sorularda istenen sanatın tariz olup olmadığına da bakmak gerekir



Yüklə 154,12 Kb.
səhifə2/3
tarix24.12.2017
ölçüsü154,12 Kb.
#35861
növüYazı
1   2   3

UYARI

  • Tariz sanatına halk arasında “kinayeli söz” de denir. Kinaye ile ilgili sorularda istenen sanatın tariz olup olmadığına da bakmak gerekir.


Ör.

  • Eh, bu hızla gidersek, okula belki yarın sabah varırız. (tarizli söz)



  1. ANLAMA DAYALI SANATLAR



  1. Tezat (Karşıtlık)




  • Birbirine karşıt kavramlar arasında ilgi kurmaya tezat denir.

  • Tezat sanatında aynı varlığın, durumun veya olayın birbirine karşıt iki yönü de bir arada verilebilir.


Ör.

  • Ömrümde zararsız günümü bilmeme

Her senede yüz milyonluk kârım var

  • Ölümü hatırlatan ne var bu resimde

Hâlbuki hepimiz hayattayız

  • Ağlarım hatırıma geldikçe gülüştüklerimiz



  • Bir kız vardı yok gibi öyle güzel.

  • Neden böyle düşman görünürsünüz

Yıllar yılı dost bildiğim aynalar

  • Ellere uzaktan bak, bana yakın gel.

  • Biri gider biri gelir oldu belalarım.

  • Sıyrıl beyaz karanlık içinden pırıl pırıl.

  • Ne akilem ne divane

Gel gör beni aşk neyledi

  • Ettin azad bizi, olmuş iken zulme esir.

  • Nice kafirdir yüzünü görüp müselman olmayan.

  • Karlar altında bir ilkbaharım ben.

  • Onlar niçin semada, niçin ben çukurdayım.

  • Ak akçe kara gün içindir.

  • Ne kadınlar gördüm zaten yoktular.

  • Karlar etrafı beyaz bir karanlığa gömdü.

  • Seni almak için seni verdim.

Yaşamak üzere mezara girdim.

  • Ne siyah eylemiş bu alın yazım

Saçımı bembeyaz eden bahtım

  • Uğraşma boşunadır alınmaz zaman geri

Tersine dönerken de ileri gider hep zaman saati

  • Islak bir yürektir bende karanfil

Ruhum bu kuru kokunun dilencisidir

  • Her düşüş bir yükseliştir.

  • Varlığım yedi iklim sunuyor coğrafyama

Yokluğun diken diken kimliğimde

  1. Tevriye (İki Anlamlılık)




  • İki anlamlı bir sözü bilinen (yakın) anlamıyla değil de uzak anlamıyla kullanmaya “tevriye” denir.

  • Tevriyede mecaz anlam yoktur. Bu yönüyle tevriye, istiare ve kinayeden ayrılır.


Ör.


  • Bu kadar letafet çünkü sende var

Beyaz gerdanına bir de ben gerek

  1. Anlam: Vücuttaki siyah kabartı

  2. Anlam: I. tekil kişi



  • Bir buse mi gülü mü verirsin dedi gönlüm

Bir nim tebessümle o afet gülüverdi

  • Veli öğretmenle görüştü.

  • Baki kalan bu kubbede bir hoş seda imiş

  • Gül gülse, daim ağlasa bülbül aceb değil

Zira kimine ağla demişler, kimine gül

  • Koyup kaldırmada ikide bir de

Kazan devrildi, söndürdü ocağı

  • Yıllarca seni aradı bu yaşlı gözler

  • Örtün üstüme, örtün, serin karanlıkları

  • Ufkunda bir dakika görünmeksizin kara

Hür gökte, hür denizde uçar, hür ufuklara

  • Tahir Efendi bize kelp demiş

İltifatı bu sözde zahirdir

Maliki mezhebim benim zira

İtikadımca kelp Tahir’dir.


  • Beyefendi grubumuzun güneşi, sen de ayısın.

  • Dilinden değil, aşkından yana bülbüller.

  • Şiir bir cennet bahçesidir

Şairler orada dolaşır saf saf

  • Ulusun korkma nasıl böyle bir imanı boğar

Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar

  • Dedim dilber niçin sarıp soldun

Dedi çektiğim dil yâresindir.

  • Havadaki yaprağa döndürdü rüzgâr beni

  • Hiçbir yüz güzel değildir senin yüzünden

  • Yardan düştüm

Yaralarım yardan armağandır.


  1. Mübalağa (Abartma)




  • Bir olay ya da durumu olduğundan çok büyük gösterme sanatına “mübalağa” denir.


Ör.

  • Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?

“Gömelim gel seni tarihe!” desem sığmazsın

  • Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer

O ne müthiş tipidir, savrulur enkaz-ı beşer

  • Bir şulesi var ki şem-i canın

Fanusuna sığmaz asumanın

  • Merkez-i hâke atsalar da bizi

Kürre-i arzı patlatır çıkarız

  • Ak gerdanda benler öldürür beni.

  • Âlem sele gitti gözümün yaşından

  • Bin yıldan uzun bir gecenin bestesidir bu

Bin yıl sürecek zannedilen kar sesidir bu

  • En ağır işçi benim

Gün, yirmi dört saat

Seni düşünürüm



  • Bir ah çeksem dağı taşı eritir

Gözüm yaşı, değirmeni yürütür

  • Sıcaktan piştik.

  • Söylemekten dilimde tüy bitti.

  • İğne atsan yere düşmezdi.

  • Görünce uğruna koymuşum seri

Eritir güneşi yüzünün narı

  • Kuş kanadı kalem, denizler mürekkep olsa yazılmaz, benim derdim.

  • Bir hararet bağladım tab-ı leb-i aşkıyla kim

Suzumu def eylemez nûş eylesem deryayı ben

  • Gözümde bir damla su, deniz olup taşıyor.

  • Görmedim bu hâli ta bu yaşa dek

Ah u figan direk olmuş arşa dek

Felek mumum yandırmadı başa dek

Mısfü’l leyl olmadan söndü çırağın


  • Kavrulan çölleri geçerim inan

Doldur ver zehri içerim inan

  1. Hüsni Talil (Güzel Neden Bulma)




  • Nedeni bilinen bir olayı, daha güzel bir nedene bağlayarak aktarmaya “hüsni talil” denir.


Ör.

  • Ateşten kızaran bir gül arar da

Gezer bağdan bağa çoban çeşmesi

  • Gelir diye cihanın şehriyarı bezm-i gülzara

Temaşa etmek için yasemenler çıktı duvara

  • Sen yoksun hiçbir şey yok

Güneşin rengi

Ağustos yıldızlarının sıcaklığı

Karanfil kokusu


  • Müzeyyen oldu reyahin bezendi bağ-ı çemen

Meğerki bağa haber geldi yârdan bu gece

  • Âdem diyarına çoktan giderdim ey Baki

Şarab-ı aşk ile reftara (yürümek) iktidarım yok

  • Güzel şeyler düşünelim diye

Yemyeşil oluvermiş ağaçlar

  • Kolları upuzun Walt Whitman okumaktan

  • Su, ayağına erişmek için

Başını taştan taşa vurarak akmakta

  • Kadrini bilmeyenler alır eline

Onun için eğri biter menekşe

  • Sen yoksun diye bahçemde

Çiçekler açmıyor bak.

  • Bir gece misafirim olsun yeter

Soğur sevincinden sürahide su

  • Bu sohbeti görünce uzaktan

Kıpkırmızı oldu biberiye

  • O kadar çaldı ki yürekten

Türküler aşındırdı kavalı

  • Seni sevdikçe

Değişmekte dünya

Güzelleşmekte yaşamak



  • Ne sıcak vücutlar gitti

Toprağı ısıtmak için

  • Ala leylek gitmeseydi

Garip bülbül ötmeseydi

Sarı yaprak düşmeseydi

Etmezdi yaz bize veda


  • Salındı bahçeye girdi

Çiçekler selama durdu

Mor menekşe boyun eğdi

Gül kızardı hicabından


  • Ela gözlü, yeşil gözlü, menekşe

Sesini duyunca fışkırır topraktan

  • Derdimle soluyor açılan gonca


  1. Tecahüli Arif (Bilmezlikten Gelme)




  • Çok iyi bilinen bir şeyi bilmez görünmek sanatına “tecahül-i arif” denir.


Ör.

  • Şakaklarıma kar mı yağdı ne var

Benim mi Allah’ım bu çizgili yüz

  • Altında mı üstünde midir cennet-i ala

El hâk bu ne halet, bu ne hoş ab u hevadır

  • Çördüklerin, iğdelerin, cevizlerin

Giden bakın gölgeleri orda mı?

  • Sular mı yandı, neden tunca benziyor mermer?

  • Arzu dolu, yaşamak dolu

Bu eller miydi resimleri tutarken uyuyan?

  • Gerçi canandan dil-i şeyda için kam isterem

Sorsa canan bilmezem kam-ı dil-i şeyda nedir?

  • Göz gördü, gönül sevdi seni ey yüz-i mahım

Kurbanın olam var mı bunda benim günahım

  • Senin de kalbin varmış meğer

Yıllar sonra anladım iki damla gözyaşından

  • Bilmem ki hatıralar

Ne istersiniz benden

Gelir gelmez sonbahar



  • Gönül sen hâlâ

O eski şarkıda mısın

İhtiyarlamışsın ama

Bilmem farkında mısın


  • Zaman mı tükendi neden durdu saatler

  • Muhabbet küpünün şarabı olsam

Yâr beni doldurup içer mi bilmem?

  • Bezme geldin göz yumup açınca mihman olmadın

Bilmem ey ahu-yı vahşi, gördüğüm rüya mıdır

  • Gökyüzünün başka rengi de varmış

Geç fark ettim taşın sert olduğunu

Su insanı boğar, ateş yakarmış



  • Haberin var mı taş duvar

Demir kapı, kör pencere

Yattığım ranzam, zincirim

Haberin var mı

Görüşmecim yeşil soğan getirmiş



  • Başka sanat bilmeyiz, karşımızda dururken

Yazılmamış bir destan gibi Anadolu’muz

  • Dün gece yoktu ki

Bu dağ buraya nasıl gelmiş
UYARI

  • Tecahüli arif sanatı yapılırken çoğu kez istifham sanatından yararlanılır.



  1. İstifham (Soru Sorma)




  • Yanıt bekleme amacı gütmeden sözü soru biçiminde yöneltmeye “istifham” denir.


Ör.

  • Ağlasam sesimi duyar mısınız mısralarımda?

Dokunabilir misiniz ellerinizle gözyaşlarıma?

  • Hani nerde sendeki izler

İmzalar, tarihler, söz verişler

Her biri bir mana olan çizgiler

Hani nerde?


  • Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?

  • Bana kara diyen dilber

Gözlerin kara değil mi?

  • Sizin oralarda da

İkindi güneşleri uzun olur mu?

Orada da seven horlanır

Sevilen vurulur mu?


  • Güzel âşık cevrimizi

Çekemezsin demedim mi?

  • Siz ne zaman öldünüz Allah aşkına yani ne zaman?

Kirli karlar bile erimemişti, haber yoktu nisandan

  • Kaçar mı mert olan bir can için meydan-ı gayretten?




  1. Tenasüp (Uygunluk)




  • Anlamca ilgili sözcükleri bir arada kullanma sanatına denir.


Ör.

  • Laleyi, sümbülü, gülü, har almış.

  • Bülbüllerin ister seni ey gönce - dehan gel

Gül gittiğini anlamayalım gülşene sen gel

  • Bir gemi yanaştı Samsun’a sabaha karşı

Selam durdu kayığı, çaparası, takası

Selam durdu tayfası



  • Ne hasta bekler sabahı

Ne taze ölüyü mezar

Ne de şeytan bir günahı

Seni beklediğim kadar


  • Kılıçla mızrakla topla tüfekle

Başımız bir kere eğilmemiştir.

  • Hem gül hem gonca hem yapraktır gönül.

  • Gökte bulut, suda yelken, dalda çiçek

  • Ne nergis ne leylak ne lale ne gül

Hepsiyle dolu bir bahçesin ey güzel

  • Saki şarabın ve aşkın mevsimidir

Birkaç kadeh içelim ilkbahardır

  • Aşk derdiyle hoşem el çek ilacımdan tabip

Kılma derman ki helakım zehr-i dermanındadır

  • Artık demir almak günü gelmişse zamandan

Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan


  1. Terdit (Şaşırtma)




  • Sözü, okuyucunun hiç beklemediği bir biçimde bitirerek, onu şaşırtma sanatına “terdit” denir.


Ör.

  • Dişin mi ağrıyor

Çek kurtul!

Başın mı ağrıyor

Bir çeyreğe iki aspirin

Verem misin

Üzülme onun da çaresi var

Ölür gidersin



  • Hele var ki bir tablo

Görse şaşar Anibal

Ördeklerden bir filo

Bir de kazdan amiral


  • Sokakta yürürken

Bir virajı dönerken

Bir dakika sonra

Ansızın veda edebilirsin

Bu canım dünyaya




  • Neler yapmadık ki şu vatan için

Kimimiz öldük,

Kimimiz nutuk söyledik



  • İndim yârin bahçesine, parsellenmiş

  • Sıfırdan başladı

Daha sıfır, daha sıfır

Şimdi bol sıfırlı bir hesabın sahibi

Hâlâ sıfır


  • Gölgen ruhlarda bir ay, gözlerde bir kar gibi

Gözlerin sarı gibi, yeşil gibi, mor gibi



  1. Telmih (Anımsatma)




  • Söz arasında geçmişteki bir kimseyi, olayı anımsatmaya “telmih sanatı” denir.


Ör.

  • Gökyüzünde İsa ile

Tur Dağı’nda Musa ile

Elindeki asa ile

Çağırayım Mevla’m seni


  • Ekmek Leyla oldu bre dostlarım

Mecnun oldum peşi sıra giderim

  • Ey dost senin yoluna canımı vereyim

Aşkını komayayım od’a gireyim Mevla

Hz. İbrahim

  • İnsanız, en şerefli mahlukarız

Deyip de pek fazla

Övünmemiz haksız



Atamız, elma çaldı cennetten

Biz o hırsızın çocuklarıyız



  • Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi

Bedr’in aslanları ancak bu kadar şanlı idi

  • Mar olan, şeytana cennet kapısını derhal açar

  • Senin için dağları delerim

Kızgın çöllerde seni ararım

  • Leyla gelin oldu, Mecnun mezarda

Bir yanık yolcu yok şimdi dağlarda

  • Vahdettin şarabından

Bir cûrâ nûş edeyim

Enel Hak çağuruben

Dara gideyim Mevla

  • Gel etme karınca kardeş

Ağustosböceğine acı

Kabahat onun mu sanki

Şarkı söylediyse bütün yaz.


  • İnsan yanınca Kerem misali yanmalı

  • Çepeçevre bahar içinde bir yer gördük

Ferhat ile Şirin’i beraber gördük

  • Aşkın beni çevirdi

Aslı’nın Kerem’ine

  • Anka gibi Kafdağı’nda oturur.

  • Uçmakta konmadan kıyısız bir denize ruh

Benzer mi böyle bir kışa tufan içinde Nuh

  • Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da

Hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil



  1. Leffü Neşr (Sıralı Açıklama)




  • Bir beyit içinde, birinci dizede birkaç şey söylendikten sonra, ikinci dizede bunlarla ilgili sözcükler söyleme sanatına denir.

  • Bu sanat düzyazıda da görülebilir.

  • İki türlüdür:




  1. Düzenli Leffü neşr: Birinci dizede söylenenlerin karşılıklarını, ikinci dizede aynı sırayla açıklamaktır.


Ör.

  • Gönlümde ateştin gözümde yaştın

1 2

Ne diye tutuştun ne diye taştın



1 2


  • Bakışın bir ateş, duruşun durgun su

1 2

Biri yakar, biri boğar



1 2


  • İşte gördüğünüz üzere savaş ve barışa işaret olarak bir elimde

1 2

kan dökücü mızrak, bir elimde zeytin dalı var.

1 2


  • Baran değil, şafak değil, ebr-i seher değil

1 2 3

Gözyaşıdır, ciğer kanıdır, dud-ı ahtır

1 2 3


  • O şerefli kahraman cenk gününde

Kılıçla, hançerle, gürzle, kementle

1 2 3 4

Kesti, yırttı, kırdı, bağladı

1 2 3 4

Başlarını, sinelerini, ayaklarını, ellerini diğer pehlivanların

1 2 3 4



  1. Düzensiz leffü neşr: Birinci dizede söylenenlerin ikinci dizede ya tersi yönden ya da karışık olarak belirtilmesidir.


Ör.

  • Deli eder insanı bu deniz, bu gökyüzü

1 2

Göz kırpar yıldızlar, türkü söyler balıklar



2 1


  • Bağ-ı dehrin hem hazanın hem baharın görmüşüz

1 2

Biz neşatın da gamın da rüzgârın görmüşüz



2 1


  • Güller güler, figamla geçer ömr-i andelip

1 2 3 4

Hasta intizarda ücret diler tabip

4 3 2 1


  1. Tedric (Dereceleme)




  • Anlatımda düşüncelerin, kavramların derece gözetilerek sıralanmasına “tedriç” denir.

  • İki türlüdür:



  1. Yükselen Tedric




  • Anlatımda kavramların küçükten büyüğe, azdan çoğa doğru sıralanmasıdır.


Ör.

  • Geçsin günler, haftalar, aylar, mevsimler, yıllar

Zaman sanki bir rüzgâr, bir su gibi aksın

  • Makber, makber değil, bir türbe, türbe değil, bir mabet, mabet değil, bir küre, bir küre değil, sonsuz bir uzay olmalıydı.

  • Aziz dost, günler günleri, aylar ayları, yıllar yılları kovaladı.

  • Barışı hangi birey, hangi toplum, hangi ulus istemez.

  • Gözüm, canım efendim, sevdiğim, devletlu sultanım.

  • Bir mıh bir nal, bir nal bir at, bir at bir insan kurtarır; bir insan bir vatan kurtarır.


  1. Alçalan Tedric




  • Anlatımda kavramların büyükten küçüğe, çoktan aza doğru sıralanmasıdır.


Ör.

  • İki asker, mızrak mızrağa, kılıç kılıca, hançer hançere vuruşmaya başladı.

  • Sizler bencilliği öyle bir dereceye vardırdınız ki memleketin kurtulması için hayatınızı değil, hayatınızın bir gününü, bir saatini, hatta bir dakikasını bile feda edemezsiniz.



  1. Tekrir (Yineleme)




  • Anlatımda bir sözcüğün veya sözcük öbeğinin art arda tekrarlanmasına “tekrir” denir.


Ör.

  • Haydi uyan

Aydınlığa çık ki çil gözlerin ışısın

İlkyazlar sıcağı biriksin

Yoksul olsun da uyan

Garip olsun da uyan



Mademki güzelsin, güzeli yaşatmak için

Mademki iyisin, iyiyi yaşatmak için

Mademki umutlusun umudu yaşatmak için

Haydi uyan

  • Bu yağmur... bu yağmur... bir kıldan ince

Öpüşten yumuşak yağan bu yağmur

Bu yağmur... bu yağmur... bir gün dinince

Aynalar yüzümü tanımaz olur.



  • Çal sevdiceğim, çal güzelim, çal meleğim, çal.

  • Kimsesiz bir kimse olmaz, kimsenin var kimsesi

Kimsesiz kaldım cihanda kimsesizler kimsesi

  • Beni bende demeyin bende değilem

Bir ben vardır bende benden içeri

  • Bütün sevdiklerim hülyamı paylaşıyor

Bense camlar, camlar, camlar arkasında

  • Tanrı bir güldür, açar insanda

Tanrı bir dildir söyler insanda

  • Gelin, gelin allı gelin has gelin

Ak elinde ben olayım tas gelin

  • Kaldırımlar ıstırap çekenlerin annesi

Kaldırımlar, içimde yaşayan bir insandır

Kaldırımlar, duyulur ses kesilince sesi

Kaldırımlar, içimde uzayan bir lisandır

  • Akşam yine akşam yine akşam

Bir sırma kemerdir suya baksam

  • Ey varlığı var eden var

Yok, yok sana, yok demek ne düşvar (zor, güç)

  • Bahçemde açılmaz seni görmezse çiçekler

Sahil seni, rüzgâr seni, akşam seni bekler

  • Yok bugün eski tipte bir Leyla

Yok duyduğum masallardaki Mecnun



  1. Rücu (Geriye Dönüş)




  • Söylenen bir sözden döner gibi yapıp anlamı daha pekiştirici söz söyleme sanatına denir.


Yüklə 154,12 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin