Türk” sifatini tasidigi için sonunda Yunan Yargitayi tarafindan kapatildi. Gerekçe: “Lozan’da Türkler degil, Müslümanlar denmektedir. ‘Türk’ kelimesi Lozan’a aykiridir



Yüklə 16,33 Kb.
tarix01.12.2017
ölçüsü16,33 Kb.
#33483

Yasasin Milliyetçilik, kahrolsun Insan Haklari!

Baskin Oran

Birincisini söyleyenin, kaçinilmaz olarak ikincisini söyleyecegini nihayet anlamak için pek tatsiz bir firsat çikmis bulunuyor:

Bati Trakya’daki Iskeçe Türk Birligi (ITB) adli dernek, adinda “Türk” sifatini tasidigi için sonunda Yunan Yargitayi tarafindan kapatildi. Gerekçe: “Lozan’da Türkler degil, Müslümanlar denmektedir. ‘Türk’ kelimesi Lozan’a aykiridir. Tüzügünde ‘Atatürk ilkelerine baglilik’tan söz eden dernek, yabanci bir devletin emellerine hizmet etmektedir”.

Bu saçmasapan karar, her iki taraftaki insan haklari (IH) savunucularini çok üzdü. Ama Yunanistan’daki milliyetçileri çok sevindirdi.

Türkiye’deki milliyetçileri de. Anlatayim.

***

Yunanistan’daki milliyetçiler, Bati Trakya Müslüman Türk Azinliginin ülkeyi parçalamak ve bölgeyi Türkiye’ye baglamak istedigine hep iddia ettiler. Ne zaman Türkiye’de Rum azinliga baski olduysa, çok sevindiler çünkü kendi yaptiklari baskilar mesrulasmis oluyordu. Nitekim, 1995’den önce B.Trakya’da durum tam bir rezaletti (Bkz. Türk-Yunan Iliskilerinde Bati Trakya kitabim).



Bu tarihten sonra, AB’ye tam entegre olmaya kararli Simitis-Papandreu yönetimi ciddi iyilesmeler getirdi: Araç ehliyeti alma sorunu kalmadi, vatandasliktan atmaya yarayan irkçi 19. madde kaldirildi, Türkiye’den gelen kitaplarin dagitimi ve ögretmen atamalari basladi, azinliga üniversiteye giriste özel kontenjan tanindi, çok sayida Türkçe FM radyo açildi, “dönüsü olmayan pasaport” uygulamasi kaldirildi, üniversiteyi Türkiye’de okumuslara denklik verilmeye baslandi, Yasak Bölge yasagi çok hafifletildi, kamulastirmalar fiilen durdu. En önemlisi de, ev-arazi alma ve onarim yasagi tarihe karisti.

Bu arada, Bati Trakya azinligi da katiyen asimile olmaya degil ama, entegre olmaya basladi. Çünkü azinlik bilincini besleyen baskilar azalmisti. Ülkesine isindi. Türkiye’ye göçmesi çok azaldi.

Bunlar yapilirken, Kilise basta olmak üzere Yunan milliyetçileri ülkenin satildigini ilan ettiler. Nitekim, Yargitay raportörü, raporunda kapatmanin reddini istedigi zaman, hiddetten boguluyorlardi. Neyse ki Genel Kurul kapatma karari verdi de, rahatladilar.

Oysa simdi, milliyetçi Yunan Yargitayi ITB’yi kapatinca, Müslüman Türk azinlik AIHM’ye basvuracak. Kendi ülkesinde bulamadigi adaleti oradan saglayacak. Yunanistan tokat yiyecek.

Ama, isin daha ilginç bir yönü var: Türkiye’deki milliyetçiler de bayram yapiyor. Çünkü vatandasimiz olan azinliklarin Türkiye’yi satmak istediklerine eminler ve bunlara yapilacak baskilar için gerekçe dogdu! (Bu baglamda “Milliyetçi” derken, kendisine “Kemalist” diyen bazilarini da terimin içine katiyorum; onu da anlatacagim).

***


Bizim milliyetçiler, zaten, AB süreci ciddilestiginden beri kendilerini üç seye adamislardi:

1) AB’ye vurmak için, “anti-emperyalizm” adi altinda, Yabanci Düsmanligi yapmak (“Yabancilarin tasinmaz alabilmeleri, ulusal egemenligimizin sonudur!”);

2) Din yaymanin ulusal birligi parçalamak anlamina geldigini kesfetmek (Yargitay Baskan Vekili Osman Sirin: “Kisinin dinsel inanç, düsünce ve kanaatini yaymasini cezalandiran TCK md.115 sadece misyonerlere yaramaktadir, ülke düzeni bozulmaktadir, madde degistirilmelidir”);

3) Bir avuç kalmis (Rumlar: 1473 kisi) kendi azinlik vatandaslarimiza saldirmak, dinsel özgürlüklerini engellemek (Ciddi devlet adami izlenimi birakmis D.Bahçeli: “Haliç’ten haç çikarmak, Istanbul’u Konstantinopolis yapmak istemektirHürriyet, 16.1.05)

***

Iste, bu B.Trakya haberi üzerine, Türkiye’de bir dernek büyük firsat yakaladi. Derhal TC Içisleri Bakanligina basvurdu: “Lozan’da Rumlardan degil, gayrimüslimlerden bahsedilmektedir. Mukabele bilmisil esaslarina göre, Türkiye’de Rum ve benzeri isimler tasiyan dernek ve vakiflar kapatilmalidir” (Hürriyetim, 19.1.05).



Deveye boynun egri demisler, nerem dogru demis:

1) Mukabele bilmisil (“karsiliklilik”), IH alaninda islemez (Viyana Antlasmalar Hukuku Sözlesmesi, md.60/5).

2) Rum terimi “Rum Ortodoks”un kisaltilmisidir ve bir Hiristiyan mezhebini ifade eder.

3) “Yunan” deseydi bir nebze anlasilabilirdi; Rum diyor!

4) Yurt disindaki soydasini (üstelik, yalnizca bir kismi Türk etnik kökenlidir) korumanin yolunu, kendi vatandasina baski yapmak olarak görüyor; ne hazin!

5) Bu ifade, Yunan milliyetçilerinin iddiasini destekliyor.

6) Simdi, Yunan milliyetçileri daha da azacak.

Efendim, geldik isin en ilginç yerine. Bu “bir dernek”in adi ne, biliyor musunuz: Hukukun Egemenligi Dernegi! Üstelik, Insan Haklari Danisma Kurulu (IHDK) üyesi.

***

Peki, diyeceksiniz, adi böyle olan bir “IHDK üyesi” dernegin Yunanistan’daki Türkler için demokrasi isteyecek yerde Türkiye’deki Rumlar için baski istemesi fevkalade gülünç ama, Kemalistlere niye laf ediyorsun? Su satirlari okuyunuz:



Hukukun Egemenligi Dernegi’nin… karsiliklilik istemesi, sorunu sevimsiz hale getirme istidadinda olsa da, ayni gözlükle bakildigi zaman haksiz görünmeyecektir”.

Sizi bayram bayram üzdüm ama, bunlar, en Kemalist gazetemizin en Kemalist yazarlarindan birinin 18.1.05 tarihli yazisindan.

Tek yaziyla hüküm verilir mi? Verilmez. Ama, böyle diyenlere, kalkip da, “Kardesim, sen neler diyorsun!” diye açikça karsi çikan kaç tane Kemalist tanidiniz acaba?

Milliyetçilik denen farkli kimlik düsmanligini “ulusalcilik” diye yeniden adlandirmak biseyi degistirmiyor. Kemalizm böyle anlasildikça batiyor (CHP’ye bakin, yeter).



“Muasir Medeniyet” diyen o insana da yaziklar, hem de ne yaziklar oluyor…
Yüklə 16,33 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin