TüRKÇe kur’an-i keriM



Yüklə 1,71 Mb.
səhifə24/28
tarix26.05.2018
ölçüsü1,71 Mb.
#51750
növüYazı
1   ...   20   21   22   23   24   25   26   27   28

055) Rahman Suresi:

Rahman ve Rahîm Allah'ın adıyla...

1.Rahman


2.Kur'an'ı öğretti,

3.İnsanı yarattı,

4.ona güzel beyanı belletti.

5.Güneş ve Ay hesap iledir;

6.çemen, ağaç secde eder dururlar.

7.Bak şu güzel göğe, onu yükseltti, mizanı koydu ki,

8.tartıda taşkınlık etmeyesiniz.

9.Tartıyı adaletle doğru tutun, teraziyi aksatmayın!

10.Yeryüzünü mahlûkat için serdi,

11.Onda meyvalar, salkım tomurcuklu hurma ağaçları vardır.

12.Çimli taneler ve güzel kokulu bitkiler vardır;

13.şimdi Rabbinizin hangi nimetlerine yalan dersiniz?

14.İnsanı fağfur gibi bir salsal (ateşte pişmiş gibi bir kuru çamur)dan yarattı;

15.cinleri de maric (halis ateş)den. Yarattı;

16.şimdi Rabbinizln hangi nimetlerine yalan dersiniz?

17.(O) hem iki doğunun Rabbi, hem iki batının Rabbidir;

18.şimdi Rabbinizin hangi nimetlerine yalan dersiniz?

19.Salıvermiş iki denizi daima birbirleri ile çatışıyorlar;

20.aralarında bir engel vardır, birbirlerine karışmazlar;

21.şimdi Rabbinizin hangi nimetlerine yalan dersiniz?

22.Onlardan inci ile mercan çıkar;

23.şimdi Rabbinizin hangi nimetlerine yalan dersiniz?

24.Denizde akıp giden ve dağlar gibi yükselen gemiler O'nundur;

25.şimdi Rabbinizin hangi nimetlerine yalan dersiniz?

26.Yeryüzünde bulunan herşey fanidir;

27.Yüce ve iyilik sahibi Rabbinin yüzü bakidir;

28.şimdi Rabbinizin hangi nimetlerine yalan dersiniz?

29.Göklerde ve yerde olanlar O'ndan dilenirler. O, her gün yeni bir tecellidedir;

30.şimdi Rabbinizin hangi nimetlerine yalan dersiniz?

31.Yarın size kalacağız (yakında hesabınızı ele alacağız) ey insan ve cin!

32.Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerine yalan dersiniz?

33.Ey cin ve insan topluluğu! Göklerin ve yerin çevresinden aşıp geçmeye gücünüz yeterse geçin gidin, (ama) bir güce sahip olmadan geçemezsiniz;

34.şimdi Rabbinizin hangi nimetlerine yalan dersiniz?

35.Üstünüze ateşten bir alev, bir zehir duman salınır; aman dileseniz de kurtulamazsınız;

36.şimdi Rabbinizin hangi nimetlerine yalan dersiniz?

37.Gök yarılıp, yağ gibi eriyen, kızaran ve yanan bir gül (gibi) olduğu zaman;

38.şimdi Rabbinizin hangi nimetlerine yalan dersiniz?

39.O gün, ne insana ne de cinne günahından sorulmaz;

40.şimdi Rabbinizin hangi nimetlerine yalan dersiniz?

41.Suçlular yüzlerinden tanınır, perçemleriyle ayaklarından tutulur;

42.şimdi Rabbinizin hangi nimetlerine yalan dersiniz?

43.İşte bu, suçluların yalan dedikleri cehennem;

44.onunla kaynar su arasında dolaşırlar;

45.şimdi Rabbinizin hangi nimetlerine yalan dersiniz?

46.Rabbinin makamından korkan kimselere iki cennet vardır;

47.şimdi Rabbinizin hangi nimetlerine yalan dersiniz?

48.Her birinden çeşitli meyvalar, çeşitli ağaçlar vardır;

49.şimdi Rabbinizin hangi nimetlerine yalan dersiniz?

50.İkisinde de akıp giden iki kaynak vardır.

51.Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?

52.Onlarda her meyveden çift çift vardır;

53.şimdi Rabbinizin hangi nimetlerine yalan dersiniz?

54.Astarları atlastan mefruşata yaslanırlar. Her iki cennetin derimi (devşirmesi) de yakındandır;

55.Şimdi Rabbinizin hangi nimetlerine yalan dersiniz?

56.O cennetlerde önlerine bakan öyle dilberler var ki, bunlardan önce onlara ne insan ne de cin dokunmamıştır;

57.şimdi Rabbinizin hangi nimetlerine yalan dersiniz?

58.Onları yakut ve mercan sanırsın;

59.şimdi Rabbinizin hangi nimetlerine yalan dersiniz?

60.Güzel davranmanın karşılığı elbette güzelliktir;

61.şimdi Rabbinizin hangi nimetlerine yalan dersiniz?

62.Ötelerinden (bu ikisinden başka) iki cennet daha vardır;

63.şimdi Rabbinizin hangi nimetlerine yalan dersiniz?

64.Yağız yeşil (yemyeşil) ne gönül alıcı!

65.şimdi Rabbinizin hangi nimetlerine yalan dersiniz?

66.Bunlarda püsküren çifte şadırvan;

67.şimdi Rabbinizin hangi nimetlerine yalan dersiniz?

68.Bunlarda bir meyve, bir başka hurma, bir başka nar vardır;

69.şimdi Rabbinizin hangi nimetlerine yalan dersiniz?

70.İçlerinde dilberler, güzel kadınlar vardır;

71.şimdi Rabbinizin hangı nimetlerine yalan dersiniz?

72.Cibinliklerde gizlenip duran huriler;

73.şimdi Rabbinizin hangi nimetlerine yalan dersiniz?

74.Onlardan önce onlara insan ve cin dokunmamıştır;

75.şimdi Rabbinizin hangi nimetlerine yalan dersiniz?

76.Yeşil yastıklara ve güzel işlemeli döşeklere kurulmuşlardır;

77.şimdi Rabbinizin hangi nimetlerine yalan dersiniz?

78.Ululuk ve ikram sahibi Rabbinin adı yüce, çok yücedir!

056) Vakia Suresi:

Rahman ve Rahîm Allah'ın adıyla...

1.vakıa (kıyamet) bir koptu mu,

2.onun oluşuna yalan diyen dil olmaz.

3.İndirir, bindirir.

4.Yer şiddetle sarsıldığı.

5.dağlar serpildikçe serpildiği,

6.hepsi dağılıp toz duman haline geldiği,

7.siz de üç sınıf olduğunuz zaman,

8.ki, sağda sağın adamları, ne mutludur onlar!

9.Solda solun adamları, ne mutsuzdur onlar!

10.önde, en öne geçenler, işte o ileride olanlar!

11.Naim cennetlerinde (Allah'a) yakın olanlardır.

12.Nimet cennetlerindedirler.

13.Çoğu öncekilerden,

14.biraz da sonrakilerden,

15.cevherlerle işlenmiş tahtlar üstünde,

16.karşı karşıya kurulmuşlar.

17.Etraflarında taze kalan küpeli genç hizmetçiler dolaşırlar.

18.Main'den doldurulmuş küpler, ibrikler ve kadehlere,

19.bu içkiden ne başları ağrıtılır ne de içtiklerini tüketirler.

20.Meyve beğendiklerinden,

21.kuş eti istediklerinden,

22.iri gözlü huriler,

23.saklı inciler gibi,

24.işledikleri amellere mükâfat için.

25.Orada ne boş bir laf işitirler, ne de günaha sokan bir söz.

26.Tek işittikleri söz: "Selam, selam!"

27.Sağın adamları ise, ne sağın adamları!

28.Dalbastı kirazlar,

29.salkım muzlar içinde,

30.uzamış bir gölge,

31.Fışkıran sular,

32.birçok meyve,

33.(ki) bunlar ne eksilir, ne de yasaklanırlar,

34.yüksek döşekler (üstündedirler).

35.Biz onları yeniden inşa etmişizdir,

36.onları bakire kılmışızdır,

37.kocalarını çok seven aynı yaşta,

38.sağın adamları için.

39.Birçoğu önceki (ümmet)lerden,

40.birçoğu da sonrakilerdendir.

41.Solun adamları ise, ne solun adamları!

42.İçlerine işleyen bir ateş ve kaynar su içinde,

43.kapkara boğucu dumandan bir gölge,

44.ne serin, ne de rahatlatıcı!

45.Çünkü onlar bundan önce varlık içinde keyiflerine düşkün şımarık müsriflerdi.

46.Büyük günahda ısrar ediyorlardı;

47.ve diyorlardı ki: "Biz ölüp, toprak ve kemik yığını olduktan sonra, gerçekten biz mi bir daha diriltileceğiz?

48.önceki atalarımız da mı?

49.De ki: "Muhakkak. Öncekilerin ve sonrakilerin tümü,

50.belli bir günün belli bir vaktinde mutlaka toplanacaklardır!

51.Sonra siz, ey sapık inkârcılar,

52.mutlaka bir ağaçtan, zakkumdan yersiniz,

53.karınlarınızı onunla doldurursunuz,

54.üstüne de kaynar su içersiniz,

55.susuzluk illetine tutulmuş kanmak bilmeyen develerin içişi gibi içersiniz.

56.İşte ceza gününde onların konuklukları (ağırlanışları) böyledir!

57.Sizi Biz yarattık, hala tasdik etmeyecek misiniz?

58.Şimdi gördünüz mü o döktüğünüz maniyi?

59.Onu siz mi yaratıyorsunuz, yoksa yaratan Biz miyiz?

60.Aranızda ölümü Biz takdir ettik ve Bizim önümüze geçilmez.

61.Kılıklarınızı değiştirmek ve sizi bilemeyeceğiniz bir yaratılışta var etmek üzereyiz.

62.Muhakkak ilk yaratılışı biliyorsunuz. O halde düşünsenize!

63.Şimdi gördünüz mü o ektiğiniz tohumu?

64.Onu siz mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren Biz miyiz?

65.Dilesek onları elbette bir çöpe çevirirdik de ağzınızda şöyle geveler dururdunuz:

66."Muhakkak biz çok ziyandayız.

67.doğrusu büsbütün mahrum olduk!"

68.şimdi gördünüz mü o içtiğiniz suyu?

69.Buluttan onu siz mi indiriyordunuz. Yoksa Biz miyiz indiren?

70.Dileseydik onu acı bir çorak yapardık. O halde şükretseniz ya!

71.Bir de o çaktığınız ateşi gördünüz mü?

72.Onun ağacını siz mi inşa ettiniz, yoksa Biz miyiz inşa eden?

73.Biz onu hem bir ihtar, hem de alandaki muhtaçlara (çöl yolcularına) faydalı kıldık

74.O halde Rabbini o büyük adıyla tesbih et!

75.Artık yok, yıldızların yerlerine yemin ederim;

76.bilseniz o, gerçekten çok büyük bir yemindir.

77.Ki bu, hakikaten çok değerli bir Kur'an'dır.

78.Korunan bir Kitapta;

79.ona tertemiz temizlenmiş olanlardan başkası el süremez;

80.Âlemlerin Rabbi tarafından indirilmedir!

81.Şimdi bu kelama siz yağ mı süreceksiniz?

82.Ve rızkınızı tekzibiniz ( nasibinizi yalanlamanızdan ibaret) mi kılacaksınız?

83.O halde can boğaza geldiği vakit,

84.ki o zaman bakar durursunuz,

85.Biz ise ona sizden daha yakınızdır, fakat siz göremezsiniz!

86.Haydi, eğer dine boyun eğmeyecek, ceza çekmeyecek iseniz, çevirsenize o canı geri, iddianızda doğru iseniz!

87.Onu geri çevirsenize; şayet iddianızda doğru iseniz.

88.Ama o (can çekişen kişi) Allah'a yakın olanlardan ise,

89.(ona) ravh (rahmet, ferahlık, daimi bir hayat), güzel bir rızık ve Naim cennet vardır.

90.Eğer sağın adamlarından ise,

91.artık selam sana, sağın adamlarından.

92.Ama o yalanlayan sapıklardan ise,

93.muhakkak konukluğu kaynar su

94.ve yaslanacağı cehennemdir!

95.Kesin gerçek budur işte!

96.Haydi Rabbini büyük ismiyle tesbih et!

057) Hadid Suresi:

Rahman ve Rahîm Allah'ın adıyla...

1.Göklerde ve yerde bulunan herşey Allah'ı tesbih etmektedir. O öyle güçlüdür, öyle hikmet sahibidir

2.Göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Hem diriltir, hem öldürür, hem O herşeye gücü yetendir.

3.O, ilk ve sondur; görünen ve görünmeyendir. Hem O her şeyi bilendir!

4.O'dur ki, gökleri ve yeri altı günde yarattı. Sonra Arş üzerine hükümranlığını kurdu. Yere gireni, ondan çıkanı, gökten ineni ve ona yükseleni bilir ve her nerede olsanız sizinle beraberdir. Allah bütün yaptıklarınızı görür.

5.Bütün göklerin ve yerin mülkü O'nundur. Bütün işler Allah döndürülür.

6.Geceyi güdüze sokar, gündüzü geceye sokar; O, sinelerin özünü bilir.

7.Allah'a ve Resulüne iman edin. Sizi istihlaf buyurduğu (tasarrufunu size bıraktığı) şeylerden harcayın ki, iman edip harcayanlarınız için büyük bir mükâfat vardır!

8.Ne diye Allah'a iman etmiyorsunuz ki, peygamber sizi Rabbinize iman edesiniz diye davet edip duruyor?! Oysa sizden kesin söz de almıştı; eğer gerçek müminler olacaksanız.

9.Sizi karanlıklardan nura çıkarsın diye kuluna parlak parlak ayetler indiren O'dur. Muhakkak ki, Allah size karşı çok esirgeyici, çok merhametlidir.

10.Ne diye Allah yolunda harcamayasınız ki? Göklerin ve yerin mirası zaten Allah'ıdır (hepsi O'na kalacaktır). Fetihten önce harcayıp çarpışanlarınız diğerleriyle bir olmaz; onların derecesi sonradan harcayıp çarpışanlardan daha büyüktür! Bununla beraber Allah hepsine en güzeli va'd buyurdu. Allah her ne yaparsanız haberdardır!

11.Hani Allah'a güzel bir borç verecek kimse ki, Allah onu ona katlayıversin?! Hem onun için çok hoş bir mükâfat da vardır!

12.O gün mümin erkeklerle, mümin kadınları önlerinden ve sağ taraflarından nurları koşarken göreceksin: "Bu gün müjdeniz altlarından ırmaklar akan cennetlerdir. İçlerinde ebedi olarak kalacaksınız." (denir). İşte büyük kurtuluş budur!

13.O gün münafık erkeklerle, münafık kadınlar, iman edenlere şöyle diyecek: "Bize bakınız, nurunuzdan ışık alalım!" Denilecek ki: "Arkanıza dönün de bir nur araştırın." Derken aralarına kapısı plan bir sur çekilmiştir; içi, rahmet ondadır, dışı ise o yönden azaptır.

14.Münafıklar) onlara şöyle bağrışırlar: "Bizler sizinle beraber değil miydik?" (Mü'minler): "Evet, ama siz kendilerinizi fitneye soktunuz, gözettiniz, şüpheye düştünüz ve Allah'ın emri gelinceye kadar kuruntular sizi aldattı. O aldatıcı şeytan sizi (günahın zararı yoktur diye) Allah'a güvendirdi.

15.Artık bugün ne sizden ne de inkâr edenlerden fidye kabul edilmez, sığınacağınız yer ateştir. Layıkınız odur, ona gidiş de ne kötüdür!"

16.O iman edenlere zamanı gelmedi mi ki, kalpler! Allah'ın zikrine ve inen gerçek aşkına saygı ile coşsun ve bundan önce kendilerine kitap verilmiş, sonra üzerlerinden uzun zaman geçip de kalpleri katılaşmış. Çoğu da günaha dalmış bulunanlar gibi olmasınlar?!

17.İyi biliriz ki, Allah yeryüzünü ölümünden sonra diriltir! Anlayasınız diye size ayetleri açıkladık.

18.Şüphesiz sadaka veren erkek ve dişilere ve Allah'a öyle (karz-ı hasen) güzel ödünç verenlere, verdikleri kat kat artırılır; bir de onlara pek hoş bir mükâfat vardır!

19.Allah'a ve peygamberlerine iman edenler, Rableri yanında tıpkı sıddıklar ve şehitler gibidir.Onlara, onların mükâfatlan ve nurları vardır. Ayetlerimizi yalan diyenlere gelince, işte onların tümü cehennemin adamlarıdır.

20.Biliniz ki dünya hayatı bir oyun, bir eğlence, bir süs ve aranızda bir övünme, mal ve evlad da birçokluk yarışından ibarettir. Bu tıpkı bir yağmura benzer ki; bitirdiği ot, rençberleri imrendirir; sonra heyecana gelir, bir de görürsün sararmışdır, sonra da çörçöp olur! Ahrette ise şiddetli bir azap, birde bir bağışlama ve hoşnutluk vardır. Dünya hayatı aldatıcı bir yararlanmadan başka birşey değildir!

21.Siz Rabbinizden bir bağışlanmaya ve eni yerle göğün eni gibi bir cennete yarışın ki bu, Allah'a ve Peygamberine (inananlar için hazırlanmıştır. O Allah'ın lütfudur, onu dilediği kimselere verir ve Allah çok büyük lütuf sahibidir!

22.Yeryüzünde ve kendilerinizde meydana gelen bir musibet yoktur ki, Biz onu uygulamaya koymadanönce bir Kitapta yazılı olmasın. Şüphesiz bu, Allah'a göre kolaydır!

23.Şunun için ki: Kaybettiğinize üzülmeyesiniz ve (Allah'ın) size verdiğine de güvenmeyesiniz! Allah çok övünen, kurulanın topunu sevmez.

24.Onlar ki hem cimrilik ederler hem de insanlara cimriliği emrederler. Her kim de ardını döner ise(harcamadan kaçınırsa), haberi olsun ki Allah O zengindir, O övgüye layıktır.

25.-Andolsun ki, Biz peygamberlerimizi açık delillerle gönderdik; beraberlerinde kitap ve mizan (terazi, ölçü) indirdik ki, insanlar adaletle tutunsunlar. Bir de demiri indirdik ki, onda hem çetin bir sertlik, hem de insanlar için birçok faydalar vardır. Çünkü Allah kendisine ve peygamberlerine gıyabında yardım edenleri belli edecektir. Şüphesiz Allah çok güçlüdür, üstündür.

26.Andolsun ki. Nuh'u ve İbrahim'i gönderdik. soylarına peygamberlik ve kitap verdik; öyle iken içlerinden bazısı doğru yolu kabul etmiş, çokları ise yoldan çıkmış fasklardır.

27.Sonra onların izleri üzerinde ardarda peygamberlerimizle izledik; arkasından Meryem oğlu İsa'yı gönderdik, ona İncil'i verdik ve ona uyanların kalplerinde bir şefkat ve merhamet yarattık. Bir de rahipliği ki, onu onlar uydurdular, Biz onu üzerlerine yazmamıştık; ancak Allah'ın rızasını aramak için yaptılar, sonra da ona hakkıyla riayet etmediler. Biz de içlerinden iman etmiş olanlara mükâfatlarını verdik, çokları ise yoldan çıkmış fasıklardır.

28.Ey iman edenler, Allah'tan korkun ve peygamberine iman edin ki, sizlere rahmetinden iki pay versin; size bir nur bahşeylesin ki onunla (yolunuzu görüp) yürüyesiniz, hem de sizi bağışlasın. Allah çok bağışlayan, çok merhamet edendir.

29.Çünkü kendilerine kitap verilenler bilmeyecekler mi ki, Allah'ın lütfundan birşey (i elde etmey) e güç yetiremezler ve gerçekten lütuf Allah'ın elindedir, onu dilediğine verir. Allah çok büyük lütuf sahibidir.



058) Mücadele Suresi:

Rahman ve Rahîm Allah'ın adıyla...

1.Evet işitti Allah, kocası hakkında seninle tartışan ve Allah'a şikâyet eden o kadının dediğini; Allah da konuşmanızı dinliyordu, çünkü Allah işitir, görür.

2.İçinizden zihar ile (sen, bana anamın sırtı gibisin, demekle) kadınlarından ayrılmaya kalkışan kimseler bilmelidirler ki, o kadınlar onların anaları değildir. Anaları ancak onları doğuranlardır. Üstelik onlar gerçekten pek çirkin ve asılsız bir söz söylüyorlar. Bununla birlikte Allah'ın affının ve mağfiretinin çok olduğunda da kuşku yoktur..

3.Kadınlarından zihar ile ayrılmağa kalkıp da sonra dediklerini geri alacak olanların, ikisi ilişkide bulunmadan önce bir köle azad etmeleri gerekir. İşte siz bununla öğütleniyorsunuz. Allah her ne yaparsanız haberdardır.

4.Ona gücü yetmeyen de karısıyla ilişki de bulunmadan önce iki ay sırasıyla oruç tutsun; ona da gücü yetmeyen altmış yoksul doyursun! Bunlar, Allah'a ve peygamberine inanasınız diyedir ve bunlar Allah'ın çizdiği sınırlardır. Kâfirler için ise acı bir azap vardır.

5.Muhakkak ki, Allah ve peygamberine had yarışın (onlann koyduğu sınırlardan başka sınırlar koymaya) kalkanlar, tıpkı kendilerinden öncekilerin çarpıldıkları gibi (helaka) çarpılırlar; oysa Biz açık açık ayetler de indirmiştik. Kâfirlere ise alçaltıcı bir azap vardır.

6.O gün ki, Allah onları hep diriltecek de bütün yaptıklarını kendilerine haber verecektir. Allah, onu bir bir saymış, onlar ise onu unutmuşlardır. Allah, herşeye şahittir.

7.Allah'ın göklerde ve yerde olan herşeyi bildiğini görmüyor musun? Her hangi üç kişinin fısıldaşması halinde mutlaka dördüncüleri O'dur, beş kişinin de altıncıları mutlaka O'dur. Gerek daha az, gerek daha çok her nerede olsalar, mutlaka O, beraberlerindedir. Sonra yaptıklarını kıyamet gününde kendilerine haber verecektir. Haberiniz olsun ki, Allah herşeyi tamamıyla bilir.

8.Bakmaz mısın şunlara ki, gizli konuşmaktan yasaklandılar da sonra dönüp yasaklandıkları şeyi yapıyorlar; günah, düşmanlık ve peygambere karşı gelme hususunda fısıldaşıyorlar. Yanına geldikleri zaman da seni Allah'ın sağlıklamadığı (selamlamadığı) bir tarzda sağlıklıyorlar ve kendi içlerinden de: "Allah, bize söylediklerimiz yüzünden azap etse ya!" diyorlar. Cehennem onlara yeter, ona yaslanacaklardır. Artık o ne kötü akibettir!

9.Ey iman edenler, sizler fısıldaştığınız zaman, aranızda günah, düşmanlık ve peygambere isyan hususunda fısıldaşmayın, iyilik ve takvayı fısıldaşın! Allah'tan korkun ki, O'nun huzurunda toplanacaksınız.

10.O gizli konuşmalar (o fiskos) yalnızca şeytandandır; inananları üzmek için; oysa Allah'ın izni olmadan onlara bir zarar verecek değildir. Mü'minler de onun için hep Allah'a dayansınlar.

11.Ey iman edenler, sizlere meclislerde: "Yer açın!" denildiği zaman yer açın ki, Allah da size genişlik versin! "Kalkın!" denildiği zaman da kalkın ki, Allah da inananlarınızı yükseltsin ve kendilerine ilim verilenleri ise derecelerle yüksettsin. Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdardır.

12.Ey iman edenler, peygambere gizli bir şey danışacağınız zaman, fısıltınızdan önce bir sadaka verin! Bu sizin için hem bir hayır hem de daha ziyade temizliktir. Fakat gücünüz yetmezse, şüphe yok ki, Allah bağışlayıcıdır, esirgeyicidir.

13.Yoksa fısıltınızdan önce sadaka vermekten korktunuz mu? Mademki, yapmadınız, Allah da size tevbe lütfetti, artık namaza devam edin, zekâtı verin ve Allah'a ve peygamberine itaat edin! Allah her ne yaparsanız haberdardır.

14.Allah'ın gazap etmiş olduğu bir topluğa yardakçılık edenleri görmez misin? Onlar ne sizdendirler ne de onlardandırlar ve bile bile yalan yere yemin ederler.

15.Allah, onlar için çetin bir azap hazırladı. Gerçekten onlar ne kötü işter yapıyorlar!

16.Yeminlerini bir siper edindiler de Allah yolundan engellediler; onun için onlara alçaltıcı bir azap vardır.

17.Yeminlerini bir siper edindiler de Allah yolundan engellediler; onun için onlara alçaltıcı bir azap vardır.

18.Allah'ın kendilerini toplayarak yeniden dirilteceği günde size yemin ettikleri gibi O'na da yemin edecekler ve bir şey yaptıklarını sanacaklardır. İşte onlar hep o yalancılardır.

19.Şeytan kendilerini istila etmiş ve kendilerine Allah düşüncesini unutturmuştur. İşte onlar şeytanın yandaşlarıdırlar. Uyanık ol ki, şeytanın yandaşları hep hüsrana düşenlerdir.

20.Allah'a ve peygamberine hudud yarışına (onların koyduğu sınırlardan başka sınırlar koymağa) kalkanlar, en alçaklar arasındadırlar.

21.Allah: "Andolsun ki, Ben yenerim Ben ve peygamberlerim!" diye yazmıştır. Şüphe yok ki, Allah güçlüdür, daima üstün gelendir.

22.Allah'a ve ahiret gününe iman eden hiçbir topluluğun Allah'a ve peygamberine karşı kanunlar koymaya kalkışan kimselerle sevişir bulamazsın; babaları veya oğulları, kardeşleri veya akrabaları olsalar bile. İşte Allah'ı öyle kimseleri sevmeyen bir topluluğun kalplerine imanı yazmış ve kendilerini tarafından bir ruh ile desteklemiştir. Onları içlerinde sonsuza dek kalmak üzere altından ırmaklar akan cennetlere koyacaktır. Allah onlardan hoşnut olmuş, onlar da O'ndan hoşnut olmuşlardır. İşte onlar, Allah'ın taraftarıdırlar. Uyanık ol ki, Allah'ın taraftarları hep kurtuluşa erenlerdir.

059) Hasr Suresi:

Rahman ve Rahîm Allah'ın adıyla...

1.Göklerdeki ve yerdeki her şey Allah'ı tesbih etmektedir. O, üstündür, hikmet sahibidir.

2.O'dur kitap verilenlerden inkâr edenleri ilk haşir için yurtlarından çıkaran. Siz, onların çıkacaklarını sanmadınız, Onlar da kalelerinin kendilerini Allah'tan koruyacak engelleri olduğunu sandılar, fakat Allah onları hesap etmedikleri bir yönden bastırdı ve kalplerinin içine korku düşürdü. Öyle ki, evlerini bir yandan kendi elleriyle, bir yandan da mü'minlerin elleriyle harap ediyorlardı. Ey görecek gözleri olanlar, düşünün de ibret alın!

3.Allah onlara sürgünü yazmamış olsaydı, mutlaka dünyada kendilerine azap edecekti. Ahirette ise onlara ateş azabı vardır.

4.Çünkü onlar, Allah'a ve peygamberine cephe almaya kalkıştılar; her kim de Allah'a karşı cephe alırsa, şüphe yok ki, Allah azabı çetin olandır.

5.Herhangi bir hurma ağacı kestiniz, ya da kökleri üzerinde dikili bıraktıysanız, hepsi Allah'ın izniyledir ve o fasıkları (yoldan çıkmışları) perişan edeceği içindir.

6.Allah'ın onlardan peygamberine tahvil buyurduğu (verdiği) fey'e (gelire) gelince siz ona ne at sürdünüz, ne de deve. Fakat Allah, peygamberlerini dilediği kimselere musallat kılar. Allah, herşeye gücü yetendir.

7.Allah'ın peygamberine diğer memleketlerden tahvil buyurduğu fey'i de Allah'a peygamberine, onun yakınlarına, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmış kimselere verilir; yalnızca içinizden zenginler arasında dolaşan bir servet olmasın diye. Bir de peygamber size her ne emir verirse onu tutun, yasakladığından da sakının ve Allah'tan korkun; çünkü Allah, cezalandırması çetin olandır.

8.Bir de (o gelirler) yoksul muhacirler içindir ki, yurtlarından ve mallarından (uzaklaştırıp) çıkarıldılar. Allah'tan bir lütuf ve hoşnutluk ararlar, Allah'a ve peygamberine hizmet ederler. İşte onlardır doğru olanlar!

9.Ve şunlar ki, onlardan önce yurdu hazırlayıp imana sahip oldular, kendilerine hicret edenlere sevgi beslerler, onlara verilenlerden nefislerinde bir kaygı duymazlar, kendilerinin ihtiyacı olsa bile onları kendilerine tercih ederler. Her kim de nefsinin hırsından (cimriliğinden) korunursa, işte onlardır o kurtuluş bulanlar!

10.Ve şunlar ki, onların arkalarından gelmişlerdir. Şöyle derler: "Ey Rabbimiz, bizleri ve önceden iman ederek bizleri geçmiş olan kardeşlerimizi bağışla ve gönüllerimizde, iman etmiş olanlara karşı kin tutturma! Ey Rabbimiz, şüphe yok ki, Sen çok şefkattisin, çok merhametlisin!"

11.Görmüyor musun şu münafıklık yapanları, kitap ehlinden o inkâr eden dostlarına: "Yemin ederiz ki, eğer siz (yurdunuzdan) çıkarılırsanız kesinlikle biz de sizinle çıkarız, sizin aleyhinizde asla kimseye itaat etmeyiz ve şayet size karşı savaş açılırsa muhakkak size yardım ederiz! diyorlar, Allah şahitlik ediyor ki, onlar kesinlikle yalancıdırlar.

12.Andolsun ki eğer çıkarılırsalar, onlarla birlikte çıkmazlar, eğer onlara savaş açılırsa onlara yardım etmezler; yardım edecek olsalar bile mutlaka arkalarını döner (kaçarlar). Sonra da kurtarılmazlar.

13.Kesinlikle onların yüreklerinde sizin korkunuz Allah'ın korkusundan daha fazladır. Bu, onların anlayışsız bir topluluk olmalarındandır.

14.Onlar sizinle ancak müstahkem mevkilerde veya duvarlar, siperler arkasında topluca savaşabilirler. Kendi aralarında çekişmeleri şiddetlidir. Sen onları toplu sanırsın, oysa kalpleri dağınıktır. Bu, onların aklını kullanmayan bir topluluk olmalarındandır.

15.(Onların durumu) kendilerinden az öncekiler gibidir ki, yaptıklarının cezasını tattılar, ayrıca onlara acı bir azap vardır.

16.Tıpkı şeytanın meseli gibi ki, insana: "İnkar et!" dedi de. inkâr edince: "Ben senden uzağım; çünkü ben âlemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım!" dedi.

17.Sonra ikisinin de sonu, sonsuza dek ateşte kalmaları oldu. İşte zalimlerin cezası budur,

18.Ey iman edenler, Allah'tan korkun ve kişi, yarın için önceden ne gönderdiğine baksın. Allah'tan korkun; çünkü Allah, her ne yaparsanız haberdardır.

19.Allah'ı unutmuş, Allah'ın da onlara kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın! Onlar, yoldan çıkmış kimselerdir.

20.Cehennemliklerle cennetlikler bir olmaz. Cennetlikler, hep muratlarına ermişlerdir.

21.Biz bu Kur'an'ı bir dağın üzerine indirseydik kesinlikle, sen onu, Allah korkusundan başını eğmiş, çatlamış görürdün. İşte Biz o misalleri, düşünsünler diye insanlara veriyoruz.

22.O, öyle Allah'tır ki, O'ndan başka tanrı yoktur. Görülmeyeni de bilir, görüleni de. O, çok esirgeyen, çok bağışlayandır.

23.O, öyle Allah'tır ki, O'ndan başka tanrı yoktur. Mülkün sahibidir, son derece mukaddestir, selamete erdirendir, güveni sağlayandır, görüp gözetendir, üstündör, zorludur, büyüklükte eşi olmayandır. Allah, müşriklerin ortak koştuklarından münezzehtir.

24.O, yaratan, var eden, varlıklara şekil veren Allah'tır. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanlar, O'nu tesbih ederier. O, öyle üstündür, öyle hikmet sahibidir.


Yüklə 1,71 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   20   21   22   23   24   25   26   27   28




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin