(Bir süre susar. Birden) Ha, ha, haayır!
ORHAN-
|
Ne! Ciddî olamazsın. (Yere yığılır.) Yıkıldım ben. Öldüm. Bittim. Mahvoldum. Hayatım söndü. Yaşamak haram bana.
|
SUZAN-
|
Şaka, şaka! Düşünelim biraz. Öyle pat diye evlenilmez ki. Aceleye ne gerek var? Önümüzdeki 5 yıl ben seni tanırım. Sonraki 5 yıl sen beni tanırsın. Sonra 5 yıl ben senin aileni tanırım. 5 yıl da sen benim ailemi tanırsın. Sonra 5 yıl amcalar, teyzeler, halalar, dayılar için. Bir 5 yıl da görümceler, enişteler, bacanaklar, kuzenler, eltiler, dedeler, nineler için... 5 yıl da...
|
ORHAN-
|
Tamam, yeter. Vazgeçtim. Bu evlilik teneşirde bile mümkün değil. Elveda Suzan. Ahirette buluşuruz. Romeo’yla Jülyet gibi. Ah Jülyet. Kıydın Romeo’na. Kıy bakalım. Alacağın olsun.
|
SUZAN-
|
Amma dramatize ettin ha! Trajedinin sırası mı şimdi? Tiyatro mu oynuyoruz burda?
|
ORHAN-
|
Başka ne yapabilirim ki Suzan'ım?
|
SUZAN-
|
(Kalkar. İşveli) Ne mi yapabilirsin? Bekleyebilirsin meselâ.
|
ORHAN-
|
Beklerim tabii. Beklerim beklemesine de... Kaç yıl sürer?
|
SUZAN-
|
Ne bileyim ben? On yıl, yirmi yıl, kırk yıl...
|
ORHAN-
|
Sen bekle de, bir ömür beklerim, Suzan'ım.
|
SUZAN-
|
Ha şöyle. Ümidini kaybetme sakın. Düşün! Leylâ ile Mecnun kavuşmuşlar mı? Ya Kerem ile Aslı, Ferhat ile Şirin? Bizim hiç olmazsa kavuşma ihtimalimiz var, akıllım... Hadi hoşça kal! Ha bir şey daha! Alacağın olsun. Bir çay bile ısmarlamadın. (Lokantadan yana yürür.)
|
ORHAN-
|
Ah Suzan'ım. Akıl mı bıraktın bende?
|
ŞAİR-
|
(Elinde çanta, birinci perdedeki gibi girer.) Günün gecen hayır olsun cancağızım!
|
ORHAN-
|
(Elindeki şiiri saklamaya çalışır, sonra vazgeçer.) Ooo, hoş geldin üstat, buyur! (Kalkıp yer verir.)
|
ŞAİR-
|
Lutfediyorsunuz cancağızım. Geçiyordum, şöyle bir uğradım. İşimiz dostlarla muhabbet iki satır. Sonra buranın çayı da enfestir doğrusu.
|
ORHAN-
|
(Seslenir.) Arif! Üstadıma çok özel bir çay!
|
ARİF-
|
(İçeriden) Hemen, geliyor.
|
ORHAN-
|
Ee üstat, nasılsın görüşmeyeli? Neler yapıyorsun?
|
ŞAİR-
|
(Cebinden mendil çıkarıp sandalyeyi siler ve oturur.) İyidir be cancağızım. Nasıl olsun? Kelimelerle güreşmek bizimkisi. Bazen onlar galip, bazen biz. Geçinip gidiyoruz.
|
ARİF-
|
(Çayı getirip bırakır.) Hoş geldin Sedat Bey!
|
ŞAİR-
|
Hoş bulduk, Arif’im. Dernek lokalinden ayrılmışsın! Niye?
|
ARİF-
|
Öyle icap etti.
|
ŞAİR-
|
E, sağlık olsun Arif’im. Bizi çaysız bırakma da.
|
ARİF-
|
İstediğin çay olsun. Her zaman... (Çıkar.)
|
ŞAİR-
|
|