(Kalkıp gelir.) Başkanım, bir çay ısmarlasaydık. Ayıp oldu vallahi.
BAŞKAN-
|
Vallahi haklısın Metinciğim. (Öğretmenin ardından) Bir dakika hoca hanım. Bir çay alsaydınız.
|
ÖĞRETMEN-
|
(Döner.) Hayır, beyefendi. Ben çay (vurgulu) içmiyorum.
|
BAŞKAN-
|
Kahve, neskahve filân alsaydınız.
|
ÖĞRETMEN-
|
Hayır efendim, ben kahve de içmiyorum, neskafe de (vurgulu) içmiyorum.
|
BAŞKAN-
|
Aman içmeyin hoca hanım. Amma da kaprislisiniz yani!
|
ÖĞRETMEN-
|
Kaprisli mi? Bana, ha! Sizi dava ederim. Mahkemelerde süründürürüm. Görürsünüz. (Öfkeyle çıkar.)
|
METİN-
|
Başkanım, bana müsaade. (Çıkışa yürür.)
|
BAŞKAN-
|
Hadi sen de git. Asabım bozuldu zaten. (Makam koltuğuna yığılır. Kendi kendine) Bu nasıl iş yahu? Karizma, otorite, yerle bir. Bu işte bir yanlışlık var ama ne?
|
ARİF-
|
(Girer, boşları toplar.) Sayın başkan. İzin verir misiniz? Bazı eleştirilerim olacak.
|
BAŞKAN-
|
Yaa! Ne eleştirisiymiş bu?
|
ARİF-
|
Bir. Az önceki öğretmen hanıma ayıp ettiniz.
|
BAŞKAN-
|
Deme yahu? Ne yapmışız ki?
|
ARİF-
|
Medenî bir şekilde sizi uyardı, ama siz kaba davrandınız.
|
BAŞKAN-
|
Yaaa!
|
ARİF-
|
Evet ya! Ayrıca bu dernek, tüzüğünü unutmuş. Karetta Karettaları Koruma Derneği kadar bile olamadınız. Kaplumbağalar için gecesini gündüzüne katıyor adamlar. Sahillerde çadır kurup sabahlıyor. Siz ne yapıyorsunuz peki? Ben hiçbir faaliyet göremiyorum.
|
BAŞKAN-
|
Demek hiçbir faaliyet göremiyorsun.
|
ARİF-
|
Yanlış mı? Sabahtan akşama kadar şu lokalde zaman öldürüyoruz. Çay, kahve, meşrubat, okey, bezik, tavla... Ee, hani Türkçe? Hani Türkçeyi koruma?
|
BAŞKAN-
|
Vay Arif! Başkaldırı ha! Doğru söyle! Sen dış mihrakların içimize soktuğu bir ajan mısın? Ajan provokatör müsün yoksa?
|
ARİF-
|
Hakaret etmeyin lütfen. Siz bu derneği kurduğunuzda çok umutlanmıştım. Ne yazık ki hayal kırıklığına uğradım.
|
BAŞKAN-
|
Nedenmiş o?
|
ARİF-
|
(Cebinden kâğıt kalem çıkarır. Yer yer kâğıda bakarak konuşur.) Çünkü tüzükte belirttiğiniz hiçbir şeyi yapmadınız. Bakın çevrenize. İnsan buranın Türkiye olduğundan kuşkuya düşüyor. İngilizce, İngilizce diyorduk. İngilizce kesmiyor artık. Giyimde, mobilyada İtalyanca markalar uyduruluyor... Diyelim ki Versace... İtalyan markası... Versace kelimesinde “vermek” var ya! Bizimki hemen bu kelimeyi alıyor, başlıyor marka üretmeye: Gelsace, Gitsace, Atsace, Tutsace... Sace oğlu sace...
|
BAŞKAN-
|
|