Başkan, Orhan, Metin, Arif, Anne, Ceren, Şair, Öğretmen, Ayhan, Bekir, Murat, Selim, Cezmi, Erkek Turist (Başkan), Bayan Turist (Ceren), Suzan (Ceren-Nine) 1.Esnaf (Anne), 2.Esnaf (Başkan), üç figüran (Ayhan, Bekir, Murat). 1. Perde
Dernek lokali. Sahnenin bir köşesinde başkanın masası. Önünde birbirine dönük iki sandalye. Ortada bir başka masa, üzerinde okey takımı, etrafında üç sandalye. Başkan, Orhan, Metin masada. Başkan cepheden, diğerleri yandan görünecek şekilde oturmakta.
Başkan, Orhan, Metin, Arif, Anne, Ceren (Nine), Şair, Bekir, Murat, Öğretmen, Ayhan, Selim, Cezmi. Perde açılmadan/ışıklar yanmadan önce bağlama eşliğinde Faruk Nafiz Çamlıbel’in dörtlüğü okunur.
Bağlıdır çünkü dilim gönlüme gönlüm dilime. Bağlama devam ederken perde yavaş yavaş açılır.
BAŞKAN-
Sabahtan beri kareyi kuramadık yahu. Nerde kaldı bizimkiler?
ORHAN-
Haklısın başkanım... Kim bilir yine nerede pinekliyorlar. Arkadaş, dernek kurduk, lokal açtık. Bir araya gelelim, faaliyet yapalım, Türkçeyi koruyalım, kurtaralım dedik. Dedik ama ne fayda! Kimsenin derneğe uğradığı yok ki!
METİN-
Arada bir de okey, tavla, bezik, king, briç, satranç filân oynarız, dedik... Olmadı... (İskambil kâğıtlarıyla fal açmaya çalışır.) Olmuyor işte. Bak, yine açılmadı. Allah’ın cezası kâğıt. Sinek ikili gelse ya... Maça kızı geliyor. Seni davet eden mi var kızım? (Kâğıtları toplayıp yeniden dizer.)
BAŞKAN-
(Kalkar, gezinir.) Böyle dernekçilik olmaz arkadaş? Bakın şu tabelâya: Turkish Koruma Derneği. Nasıl da mahzun duruyor. Onu üzmeye ne hakkımız var?
ORHAN-
Haklısın başkanım.
BAŞKAN-
(Orhan’ı azarlar.) Haklısın başkanım, haklısın başkanım. Yahu kaç kere söyledim sana. Yağcılık yapma diye
ORHAN-
Ne yapayım sayın başkanım. Kanıma işlemiş. Siz... Koskoca Turkish Koruma Derneği Başkanı. Nasıl hitap edebilirim ki? Çarpılırım valla.
BAŞKAN-
Tamam tamam, anladık. Hani yani bıraksalar, yağcılığın felsefesini yapacaksın. Kalk, çık şu sokağa, kimi bulursan tut getir. Kareyi tamamlayalım.
ORHAN-
Baş üstüne sayın başkanım... (Çıkar.)
METİN-
Anlamadım, başkanım. Şimdi Orhan biraderimiz gidip sokaktan rastgele adam mı getirecek? O rastgele adamla mı okey oynayacağız?
BAŞKAN-
Evet, ne var bunda?
METİN-
(Dudak büker.) Bilmem. Sen nasıl münasip görürsen.
ORHAN-
(Girer.) Baktım, sayın başkanım. Yok, hiç kimse yok... Aslında hiç kimse yok değil. Var. İn var, cin var. Top oynuyorlar. Bir tarafta inler, bir tarafta cinler, maç yapıyorlar. Cinler 1-0 galip. Hakem de kim, biliyor musun?