TüRKİye büYÜk millet mecliSİ fethullahçi teröR ÖRGÜTÜNÜN (fetö/pdy) 15 temmuz 2016 tariHLİ darbe giRİŞİMİ İle bu teröR ÖRGÜTÜNÜn faaliyetleriNİn tüm yönleriyle



Yüklə 5,1 Mb.
səhifə135/263
tarix04.01.2022
ölçüsü5,1 Mb.
#59750
1   ...   131   132   133   134   135   136   137   138   ...   263
İstanbul

İstanbul Büyükşehir ve İlçe Belediye Başkanlıkları ekip ve görevlileri darbe teşebbüsünün haber alındığı andan itibaren emniyet güçleri ile birlikte hareket etti. İş makinası, kamyon ve ulaşım araçları seferber edilerek darbecilerin tank ve diğer zırhlı araçlar ile personel sevkiyatlarını engellemek amacıyla önemli ulaşım yolları vatandaşlarımızın araçları da kullanılarak trafik yoğunluğu oluşturularak kapatıldı. Bu şekilde çevre illerden darbecilere destek için gelen askeri birliklerin İstanbul’a girişleri engellenmiştir.346

İstanbul Büyükşehir Belediyesince ALO 153 Çağrı Merkezi aracılığıyla vatandaş ve tüm personele SMS uyarıları yapılmış, tüm personel Saraçhane Binası önünde toplanmıştır. Sosyal medya üzerinde uyarı ve yönlendirmeler yapılmış, ana arterler üzerindeki mesaj panoları ile halkı bilinçlendirici “Demokrasiden Vazgeçmeyeceğiz” ve “Asker Kışlaya” mesajları paylaşılmıştır. Kent genelindeki 5 Bölge Kamu Hastaneleri Birliği ile koordinasyon sağlanarak ihtiyaçları karşılanmıştır.

15 Temmuz gecesi İstanbul Büyükşehir Belediyesi Vezneciler Binası ile Afet Koordinasyon Merkezi (AKOM) Binası darbecilerce işgal edilmiştir. Bu yerlerin darbecilerin işgalinden kurtarılması sırasında İBB Vezneciler Binası önünde 14, AKOM Binasında ise 1 vatandaşımız şehit olmuştur. Darbe teşebbüsü sırasında 17 belediye çalışanı şehit olmuştur.347

Belediyeye ait 37 araç hasar görmüştür. Hizmet binaları ve araçlarda meydana gelen zarar ile gelir kaybı 62.934.838 TL olarak hesaplanmıştır.348

Darbe teşebbüsünde darbecilere yardım ettikleri tespit edilen İstanbul Büyükşehir Belediyesi Lojistik Merkezinde yönetici pozisyonundaki baba Mehmet Tunç ve oğlu Ömer Tunç yakalanarak haklarında gerekli adli işlem yapılmıştır.



İzmir

İzmir Valiliği ile koordineli olarak İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığınca, emniyet güçlerinin ihtiyaçlarını karşılamak üzere ulaşım araçlarının tahsisi yapılmıştır. Olası yangın, kurtarma ve diğer acil müdahale gerektiren durumlara derhal müdahale edilebilmesi amacıyla itfaiye ve kurtarma ekiplerinin sevk ve idaresi sağlanmıştır. Büyükşehir ve ilçe belediyelerine ait iş makinaları ve otobüslerle askeri birlik giriş çıkışlarının kontrolü sağlanmıştır.



        1. Halkın Duruşu ve Rolü

15 Temmuz Darbe Girişimi, milletin iradesini yok etmeye, en başta bu iradenin tecelligahı olan Türkiye Büyük Millet Meclisi, Cumhurbaşkanlığı makamı ve Hükümet olmak üzere demokratik kurumları bertaraf etmeye matuf, devlet yönetimini gasp etmeyi amaçlayan topyekûn bir saldırıdır. Bu saldırıya karşı en başta iradenin sahibi olan milletin bizzat kendisi direnişe geçmiş, toplumun hemen tüm kesimlerinden milli birlik içerisinde direniş sergilenmiş, bu sayede kanlı darbe girişimi bastırılarak milli irade prangaya vurulmaktan kurtarılmıştır.

Darbe girişimini başat aktör olarak akamete uğratan halkımız, bunu gerçekleştirirken, sergilediği tutum ve davranışları ile darbeye direnişin kontrolden çıkmasına izin vermemiştir. Kamuya ve özel mülkiyete ait mallarının tahrip edilmesine sebebiyet vermeksizin örnek bir direniş tarzını tüm dünyaya göstermiştir.

Ülkemizin siyasi tarihinde yer alan önceki anti-demokratik müdahaleler (1960 ve 1980 askeri darbeleri ile 1971 muhtırasına) esnasında halkımızın topyekûn fiili bir direnişi gözlemlenmemiştir. Önemli bir çoğunluk bu müdahaleleri desteklememiş ise de demokrasinin korunması için gerekli ve yeterli fiili tepkinin gösterildiğini söylemek de mümkün değildir. Her ne kadar 1997 yılındaki post-modern darbe olarak isimlendirilen anti demokratik sürece halkın tepkisi daha belirgin ise de yine de cılız kalmış ve milletin büyük çoğunluğuna sirayet eder mahiyette aksiyoner bir darbe karşıtlığı görülmemiştir. Buna karşın Türkiye’de giderek yükselen demokratik duyarlılık ve sivilleşmenin bir işareti olarak, 2007 e-muhtırasına karşı dirayetli bir siyasi karşı duruş ve geniş sayılabilecek ölçüde toplumsal tepki dile getirilmiştir. Yukarıda kısaca değinilen anti-demokratik girişimlere nazaran 15 Temmuza geldiğimiz süreçte halkımızın darbeye karşı direnme fikriyatının geliştiği yadsınamaz bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır. Darbeciler tarafından sezilememiş olmasına karşın özellikle dışarıdan bakan gözlerin bu durumu fark ettiği gözlenmektedir. Kanal 7 Haber Kameramanı Ali Ekber Karaçal’ın 15 Temmuz gecesine dair hatırasında yer verdiği İstanbul Büyükşehir Belediyesi önünde bulunan ve ellerinde Türk bayrağı olan Suriyeli 4 gencin kendi aralarındaki konuşmalarında “Türkler vatanlarını bırakıp gitmez, onlar mücadele eder, savaşır, ölürler ama yine de bırakıp gitmezler” şeklindeki sözleri de bu durumun veciz bir özeti mahiyetindedir.349 Bu çerçeveden baktığımızda halkımızın büyük kitleler halinde ilk defa bir darbeye karşı meydanlara inerek fiili tepkisini, karşı duruşunu ve direnişini göstermesi, 15 Temmuz 2016 gecesi ve akabindeki süreçte gerçekleştiği söylenebilir.

Darbe girişimini bertaraf etmede öncü rol oynayan halk direnişinin fikri alt yapısına da bir iki cümle ile değinmekte fayda mülahaza edilmiştir. Öncelikle; 1960 darbesi neticesinde ülkenin seçilmiş Başbakanının ve Bakanlarının idam edilmesinin oluşturduğu toplumsal travma ile o dönemde bu idamlara karşı açıkça tepki gösterilememesinin toplum vicdanında oluşturduğu nedamet duygusu nesilden nesile aktarılarak sürdürülmüştür. Bunun yanı sıra 12 Eylül darbesinin yıkıcı etkileri hafızalardaki canlılığını bu güne dek korumuş, yitirilen canların ardından dile getirilen “Asmasaydık da beslese miydik” sözleri kulaklarda çınlamaya devam etmiştir. Meşruiyeti, halkın tercihlerinde değil de işgal ettiği kamu görevinin sağladığı kaba kuvvetin millete karşı kullanılmasında arayan darbeci ve anti-demokratik zihniyetin ürünü 1982 darbe Anayasasının topluma dayattığı tek tipçi sistem, milletin iradesini kendisine tehlike olarak gördüğü her dönemde anti-demokratik usullere yönelmiştir. Darbeciler, daha önce kullanmaktan çekinmediği ve bundan sonra da çekinmeyeceğini gösterdikleri kaba kuvvetin caydırıcılığından faydalanarak 1997 post-modern darbesi ve 2007 e-muhtırası gibi anti-demokratik uygulamalarını sürdürmüştür. Türk demokrasisi ise zaman zaman balans ayarı verilen zayıf bir ideal olarak yarı ölü yarı diri mevcudiyetini sürdürmeye çalışmıştır. İradesi yok sayılan milletin gözü önünde cereyan eden tüm bu zorbalıklar en nihayetinde milletin izzetini korumak için gerekirse canını verecek boyutta tepki göstermesinde fikri alt yapıyı oluşturmuştur.

Tüm bunların yanı sıra; ülkemizin içinde bulunduğu coğrafyada yakın dönemde yaşanan savaşlar ve iç karışıklıklar ile bunların yıkıcı sonuçlarından kaynaklı kitlesel göçler, vatanın değerinin daha iyi anlaşılmasını ve ülkemizde yaşanabilecek benzer bir iç karışıklığın vahametinin idrak edilmesini sağlamıştır Böylece 15 Temmuz Darbe Girişimine karşı milli birlik ve beraberlik içerisinde topyekûn bir direniş gerçekleştirilmiştir.

15 Temmuz akşamında hareketlenmelerin başladığı saatlerde bir belirsizlik yaşanmış, özellikle Ankara’da savaş uçaklarının gerçekleştirdiği alçak uçuşlara vatandaş tarafından anlam verilememiş, İstanbul’da köprülerin kapatılması muhtemel bir terör saldırısını ya da bir tatbikat olduğunu akıllara getirmiştir.350 Ancak yaşananların bir darbe girişimi olduğunun anlaşılması ve akabinde darbeciler tarafından TRT’de okunan sözde bildiri ile “sokağa çıkma yasağı” ilan edilmiş olmasına rağmen halkımız sokağa çıkarak direnmeye başlamıştır.

Darbe girişimine karşı halkın spontane başlayan tepkisinin, sözde darbe bildirisinin 00.02’de TRT’de okunmasının akabinde Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 00.25’te CNNTürk’te Hande Fırat tarafından sunulan canlı yayına bağlandığı görüntülü telefon görüşmesi ile halkımızı havaalanlarına, kent meydanlarına çağırması sonrasında çığ gibi büyüdüğü görülmüştür. Cumhurbaşkanı, canlı yayına bağlanarak darbeye direnilmesi için vatandaşları meydanlara çağırmış, aynı zamanda minarelerden salâların okunmasıyla birlikte halk büyük bir şuur ve özgüvenle vatanı korumak bilinciyle meydanlara akın etmiştir. O gece evladını kaybeden bir annenin kendisini ziyaret eden gazetecilere sarf ettiği “Benim evlatlarım Hasan ile Hüseyin’den daha mı kıymetliydi ki ben ağlıyorum. Ama bakmayın işte ana yüreği dayanamıyorum, ondan ağlıyorum” şeklindeki sözleri351 bu manevi şuurun takdire şayan bir yansıması olarak tarihimize altın harflerle işlenmiştir.

Halkımızın 15 Temmuz gecesi tüm farklılıkları bir yana bırakarak farkındalık ve milli birliktelik içinde, darbecilerin ele geçirmeye çalıştıkları stratejik noktaları ve kritik kamu kurumlarını darbecilere karşı savunmak amacıyla kitleler halinde harekete geçmesi, darbecileri psikolojik olarak yıprattığı gibi, bilhassa emniyet güçlerimizin ve TSK içinde darbeye karşı mücadele eden vatansever askerlerimizin moral ve direncini de arttırmıştır. Boğaziçi Köprüsü, TRT, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, valilikler gibi stratejik önem taşıyan pek çok kurum ve kuruluş, verilen şehitler pahasına halkımızın direnişi sayesinde darbecilerden kurtarılmış, kimi kışlaların çıkışı tutularak ve askeri araçların ilerleyişi engellenerek darbecilerin daha büyük yıkım ve kayıplara sebebiyet vermelerine mani olunmuş ve darbecilerin etkinliği kırılmıştır.

Eşine az rastlanır bu direniş esnasında 249 vatandaşımız şehit düşmüş, 2.301 vatandaşımız yaralanmış, hayatı pahasına sokağa çıkan milyonlar gazi olmanın şerefine nail olmuştur. 15 Temmuz direnişi, Çanakkale ruhunun yeniden tecessüm ettiği bir kahramanlık destanıdır.

Sembol İsimler

15 Temmuz Darbe Girişiminin akamete uğratılmasında en büyük payın halkımıza ait olduğunu ifade etmek doğru ve yerinde bir tespittir. Şöyle ki; halkımızın fiili direnişi darbenin bastırılmasında etkili olduğu gibi bunun yanı sıra silahlı kuvvetlerin ve emniyetin vatansever mensuplarının darbeye direnme kararlılıkları üzerinde de müessir olmuştur. Halkının yanında olduğunu gören milli kuvvetler, darbecilere karşı milletini ve milletinin iradesini korumak için cansiperane bir mücadeleye girişmiştir. 15 Temmuz’da toplumun hemen her kesimden insanlarımızın tank, helikopter, uçak gibi ağır silahlarla mücehhez darbecilere karşı silahsız bir şekilde topyekûn direnmesi, darbeye kalkışanlar üzerinde caydırıcı bir tesir göstermiş ve bununla beraber darbe karşıtı diğer insanlarımızı da yüreklendirmiştir.

Darbe girişimine karşı direniş gösteren, bu uğurda canlarını veren, yaralanan, ölümle her an burun buruna gelen kahraman vatandaşlarımız arasında bir öncelik sıralaması yapmak elbette mümkün değildir. Fakat bu gibi toplumsal olaylarda özellikle kırılma anlarında gerçekleşen bazı olayların ve bunları gerçekleştiren kişilerin sembolleştiği de sosyolojik bir vakıadır. Nitekim 15 Temmuz gecesinde de direnişin seyri içerisinde kendiliğinden belirginleşen ve ön plana çıkan çeşitli olaylarla birlikte milletimiz içinden sembolleşen kimi isimler de olmuştur.

Darbe girişiminin bastırılması sürecinde simgeleşen vatandaşlarımıza geçmeden önce Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın darbe girişimine karşı kararlı tutumunun halk nezdinde etkili ve belirleyici olduğunu dile getirmek gerekmektedir. Cumhurbaşkanının gerekirse ölümüne direneceğine dair açıklamaları ve vatandaşlarımızı meydanlara ve havaalanlarına davetinin ekranlara yansıması sonucunda, milletimizin topyekûn tepkisinin ve milyonlara ulaşan sayıdaki vatan evladının sokak sokak, meydan meydan her mevkiyi şanlı direniş mevzileri haline getiren karşı koyma iradesinin çığ gibi büyüdüğü görülmektedir. Bu nedenle, 15 Temmuz Darbe Girişiminin engellenmesinde en başta gelen sembol ismin, aynı zamanda darbe girişiminin birinci hedefi konumunda da bulunan Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan olduğu açıktır.

Darbe girişiminin ortaya çıkmasından itibaren, saat 01.30 civarında toplanan TBMM üyeleri darbe kalkışmasının önlenmesinde kararlılığını üst düzeyde göstermiş ve demokrasiye sahip çıkmıştır. Genel Kurul Salonu’nun açılması ile siyasi parti temsilcilerinin yaptığı konuşmalar ve sergilenen kararlı duruş sayesinde, darbe kalkışmasına karşı direnişin ülke içinde ve uluslararası kamuoyunda duyurulması sağlanmıştır. Bu yönden bakıldığında gerek Türkiye Cumhuriyetinin kurulmasında ve gerekse bunun öncesinde gerçekleşen kurtuluş savaşında milli mücadelenin en büyük simgesi olduğu gibi 15 Temmuz Darbe Girişiminde de üzerine düşen bu görevi iktidar-muhalefet ayrımı olmaksızın yerine getirmiştir.

Silahlı kuvvetlerimizin vatansever mensuplarının direnişinin de darbeyi önlemede etkili olduğu görülmektedir. Burada sembolleşen isimlerden birisi Orgeneral Ümit Dündar’dır. Darbe kalkışması başladıktan kısa bir süre sonra Cumhurbaşkanı’nın emriyle Genelkurmay Başkanlığına vekâlet eden 1. Ordu Komutanı Org. Dündar’ın ekranlara yansıyan, darbecilerin azınlık bir grup olduğu ve buna karşı gerekli tedbirlerin alındığı, kalkışmanın emir-komuta zinciri dışında gerçekleştiği yönündeki açıklamaları özellikle İstanbul’un güvenliğini sağlamada, askeri tesislerde ve kışlalardaki hareketlenmeleri önlemede etkili olmuştur.

15 Temmuz Darbe Girişiminin engellenmesinde silahlı kuvvetler mensuplarının ve Emniyet görevlilerinin 15 Temmuz günü cansiperane şekildeki direnişleri gerek Komisyon Tutanaklarında ve gerekse yazılı ve görsel medyada yer almaktadır. Darbe girişiminin gidişatını etkilemede simgeleşen hadiselerden birisi olarak, Özel Kuvvetler Komutanı Korgeneral Zekai Aksakallı’nın, koruma Astsubayı Ömer Halisdemir ile yaptığı telefon görüşmesi neticesinde Halisdemir’in Özel Kuvvetler Komutanlığı’nı darbecilere teslim etmeyerek şehadeti ile sonuçlanan direnişi bu badirenin atlatılmasında büyük önem arz etmiştir. Şehit edildikten sonra mezarı bugüne kadar yaklaşık bir milyon kişi tarafından ziyaret edilen Ömer Halisdemir, sadece 15 Temmuz direnişinin değil, tüm Türk tarihinin sembol şehitlerinden biri olmuştur. Silahlı kuvvetler içinde değinilmesi gereken binlerce simge isimden birisi de Etimesgut Zırhlı Birlikler Komutanlığında darbecileri etkisiz hale getirip 200 civarı tankın darbe girişimine katılmasını engelleyerek Binbaşı Barış Dedebağı’dır.

Darbe kalkışmasının ilk saatlerinde İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan vatandaşlarla beraber köprüye yürümüş, üzerlerine ateş açıldığını gören vatandaşlar Çalışkan’ı korumak için önünde iki saf yaparak canlı kalkan oluşturmuşlar, darbecilerin ateş etmeye devam etmesi sonucu Çalışkan’ın yakın koruması polis memuru Münir Alkan şehit olmuş, diğer koruması ile özel kalem görevlisi yaralanmışlardır. O gün DAEŞ terör örgütüne yönelik operasyon için hazırlanmış olan 1.000 civarında polisle darbe girişimine anında müdahale eden Mustafa Çalışkan da bu kalkışmanın önlenmesinde simge isimlerden biri haline gelmiştir.

Kalkışmanın sıklet merkezleri olan, Marmaris, İstanbul ve Ankara’da birçok yer darbecilerin hedefi olmuştur. Direnişin de merkezleri olan bu yerlerde kolluk kuvvetlerinden ve sivillerden can kayıpları ve yaralanmalar meydana gelmiştir. 15 Temmuz’da darbecilerin hedef aldığı stratejik öneme sahip merkezler, İstanbul’da; Boğaziçi Köprüsü, Çengelköy, Acıbadem, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Vatan Emniyet Müdürlüğü, Ankara’da; Akıncı 4. Ana Jet Üs Komutanlığı, Ankara Emniyet Müdürlüğü, TRT, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, MİT yerleşkesi, Özel Harekât Daire Başkanlığı, Havacılık Daire Başkanlığı, TURKSAT Kampüsü, TBMM, Beştepe’deki Jandarma Genel Komutanlığı binası ve Genelkurmay Başkanlığı olmuştur. Bu yerler ile birlikte Sayın Cumhurbaşkanının Muğla Marmaris’te kaldığı otel kritik öneme sahip hedeflerden biri olmuştur. FETÖ’nün ilk olarak ele geçirmeye çalıştığı bu yerlere savaş uçağı, helikopter, tank gibi ağır askeri silahlarla müdahale edilmesine rağmen, gerek yetkililerin gerekse de halkın karşı koymasıyla buraların çoğu darbeciler tarafından ele geçirilememiş, geçici olarak işgale uğrayan yerler de kısa sürede geri alınmıştır. Söz konusu merkezlerde şehit olan resmi görevlilerin yanı sıra 15 Temmuz kalkışmasında halktan sembol isimler de buralardaki mücadelelerde öne çıkmışlardır. Resmi görevi olmayan, hatta askeri tecrübesi bile bulunmayan bu insanların büyük bir kısmı kendi ifadeleriyle millet sevgisi ve vatan savunması için bu merkezlere yürümüş, herhangi bir silah ve donanımdan yoksun olarak ve daha çok bilerek ya da bilmeyerek kalkışma içerisinde yer alan askerleri vazgeçirmek üzere harekete geçmişlerdir. Yazılı ve görsel medyada darbecilerle halk arasında gerçekleşen mücadelenin birincil delilleri mevcuttur. Hatta halkın ikna çabaları sonucunda kalkışma içerisindeki bir kısım askerlerin bu girişimden vazgeçtiği görülmektedir. Buna karşın her yerde böyle olmamış, bazı yerlerde silahsız siviller katledilmiş böylece kalkışmanın ülkemize ve insanımıza faturası ağırlaşmıştır.

Şehitlerle beraber 15 Temmuz Darbe Girişimine karşı müdahale etmeye çalışan vatandaşlarımızdan bazıları olaylar esnasında insanüstü irade ve kararlılık ortaya koyarak sembolleşmişlerdir. Örneğin; darbecilere karşı koymak üzere gelen Sabri Ünal Üsküdar’da art arda üstüne gelen iki tanka karşı durmuş, ezileceği sırada tankın altına girerek korunmuş ve sağ kolu tank paletleri altında ezilmiştir. Olayın aynı gün içinde sosyal medyadan ve televizyon kanallarından yayılması, darbe karşıtı söylemi güçlendirmiş, halkta darbeye karşı cesaret hissi de yükselmiştir. Başka bir örnekte ise ev hanımı Şerife Boz (51) 15 Temmuz gecesi köprüye giderek darbe girişimine karşı direnmiş, demokrasi nöbetlerinin başladığı ertesi gün ise eşine ait kamyonun direksiyonuna geçerek yanına oturan komşusu Sema Tutar (61) ile birlikte Taksim meydanına gitmiş, Başbakan’ın canlı yayın konuşmasında dile getirdiği bu hadise ve buna ilişkin fotoğraf, darbeye karşı milli birlikteliğin ve direnişin sembol görüntülerinden biri olarak kayıtlara ve tarihe geçmiştir.

Boğaz Köprüsü üzerindeki darbeci askerlere karşı tek başına büyük bir cesaretle direnen Safiye Bayat, Akıncı üssü önüne gelerek darbe girişimini engellemeye çalışan Kahraman Kazanlı köylüler, vurularak şehit edilen İstanbul Acıbadem Mahallesi Muhtarı Mete Sertbaş, direnişin ilk şehitlerinden Erol Olçak ve oğlu Abdullah Olçak, Atatürk Havalimanında tank altında yaralanan Vasfi Yılmaz ve yine havalimanında tankın önüne yatan Metin Doğan kameralara yansıyan bu görüntüleri ile sembol isimler arasında yer almışlardır.

Raporun mahiyeti ve kapsamı sebebiyle; direnişe katılan asker, polis ve sivil vatandaşlarımız arasındaki binlerce kahramandan ancak denizden bir damla nisabı olabilecek kadarına değinilebilmiştir. Bağımsızlığımızı korumak için elinden gelen her şeyi yapan, bu uğurda yaralanan ve hatta canını veren kahramanlarımız, tarihimizin silinmez sayfalarında yerlerini almış olup milletimiz tarafından nesiller boyu hatırlanmaya devam edecektir.

Şehitler ve Gaziler

Din ve vatan uğrunda savaşırken ölenlere şehit; sağ kalanlara ise gazi denir. İslâm dininde şehitlik, peygamberlikten sonra en yüce mertebedir. Hem Hak katında hem halkın gözünde büyük bir şereftir. Şehitlerin cennete gideceği, ayet ve hadisle müjdelenmiştir.

İslam dini, vatanın korunmasına büyük önem vermiş, vatan sevgisini imandan saymıştır. Vatanı korumak, hem dinî hem de millî bir görevdir. Dünyada onurlu bir millî hayat ancak bağımsız bir vatanla mümkündür. Dini görevlerimizi gereği gibi yerine getirmemiz de yine vatan sayesinde mümkün olur. İstiklal ve hürriyeti için maddî-manevî bütün varlıklarını veremeyen milletler, tarih sahnesinden silinmeye veya esâret altında yaşamaya mahkûm olmuşlardır. Şehitlik ve gaziliğin mukaddes olduğuna inanan atalarımız, ''Ölürsem şehit, kalırsam gazi olurum" düşüncesiyle; vatanı, dini, bayrağı ve diğer kutsal değerleri için gerektiğinde savaşmaktan asla çekinmemişler, verebileceği en kıymetli şey olan canlarını seve seve vermişlerdir.

15 Temmuz gecesi aziz vatan toprağı ve bu vatan üzerindeki Türk Milletinin istiklali, 249 şehit ve iki bine yakın gazinin kanlarıyla bir kez daha korunmuştur.

Ankara, İstanbul ve Muğla illerinde darbecilere karşı verilen mücadelede şehit olanların isimleri, yaşları, meslekleri ve şehadet yerleri şöyledir:

Ömer Halisdemir (42)-Astsubay, Tümg. Daniş Belen Kışlası-ANKARA


Yüklə 5,1 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   131   132   133   134   135   136   137   138   ...   263




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin