50.RAPORA EK DOKÜMANLAR VE LİSTESİ
51.RAPORA İLİŞKİN KARAR İMZA CETVELİ 52. 53. 54.RAPORA EK GÖRÜŞLER VE MUHALEFET ŞERHLERİ 55. 56.FETÖ ÖRGÜT TERMİNOLOJİSİ
Abi: Örgüt faaliyetleri kapsamında yukarıdan gelen emirler doğrultusunda çalışan, en küçük örgüt evinden en büyük örgüt şirketlerine kadar türlü yer ve kademelerde vazifelendirilmiş yönetici demektir. Abi, altındakiler tarafından kayıtsız şartsız itaat edilmesi gereken kişidir. Aynı zamanda abilik, örgüt yapılanması içinde rehberlik, hocalık, yerine göre de “İmamlık” makamıdır. Abilerin seçimi ve gerektiğinde görevine son verilmesi örgüt hiyerarşisine göre bir üst yapının görevidir.
Abla: Abi tabirinin kadınlardaki karşılığıdır. Abilerden farklı olarak ablalar, örgüt içerisinde üst düzey yönetici olamazlar. Bir abla, altında bulunanlar ve diğer ablalar arasında ne kadar üst düzey konumda olursa olsun, nihayetinde bulunduğu il veya ilçedeki abiye bağlıdır.
Adanmış Ruh: Örgüte kayıtsız şartsız kendini adayan tüm örgüt mensuplarını kapsar. Önemli bir kavram olup, “Bizden Olanlar” maddesinde ayrıntılı olarak açıklanmıştır.
Altın Nesil: Örgütte “Beklenen Nesil” ya da “Kutsiler Ordusu” olarak da kullanımı yaygındır. Geniş anlamda Altın Nesil ifadesi, Fetullahçı öğretiyi benimseyen, örgüte ve daha da önemlisi Fetullah Gülen’e sadakatle biat ve itaat eden kişilere tekabül eder. Altın Nesil, Fetullah Gülen tarafından “Bir elinde bilgisayar bir elinde Kur’an olan nesil” biçiminde genel bir şekilde tarif edilse de, bu tabirin daha belirli ve özel bir kodlaması vardır ve örgütte esas olan da bu kodlamadır: Altın Nesil, zamanı geldiğinde Altın Vuruşu (yani devleti tamamen ele geçirme, yönetime el koyma operasyonunu) yapacak olan örgütün asli-fiili unsurlarını ifade eder.
Başyüceler Divanı: Örgütün en üst yönetici kadrosu olup, doğrudan Fetullah Gülen’den emir alan heyettir. Başlangıçta örgütün yeminli çekirdek kadrosundan oluşmakla birlikte, ilerleyen dönemlerde Gülen’in tasarruflarıyla üyelerinden değişenler olmuş, yeni isimler de yer almıştır.
Bizden Olanlar ve Bizden Olmayanlar: Örgütün en belirgin, en içsel, en mahrem ve en kesin ayrımı olup, kelimenin tam anlamıyla “takiyeci bir bölücülük, ayrımcılık ve kayırmacılık” esasına dayanır. Bizden Olanlar tabiri geniş bir daireyi kapsayan bir kodlama değildir. Örgüte himmette bulunmak vb. yollarla maddi manevi destek olmak, Bizden Olanlar dairesi içinde sayılmaya yetmemektedir. Bizden Olanlar, tüm hayatını ve her şeyini kayıtsız şartsız adamış bir vaziyette örgütsel yapı içerisinde görev alanları ifade eder. Bu kavram bazen “Adanmış Ruhlar” şeklindeki kodlamayla da ifade edilir. Nitekim örgütün yayın kanalı olan Samanyolu TV’de Adanmış Ruhlar ve Nizama Adanmış Ruhlar adıyla proje diziler de yapılmıştır. Bizden Olmayanlar kodlamasının açıklaması ise gayet basittir: Örgütten olmayan herkes Bizden Olmayanlar arasındadır.
Çay İçmek: “Sohbet” tabirinin bir diğer kullanımıdır. Genelde “Tedbir” icabı tercih edilir. Örneğin, örgütle tanıştırılması istenilen kişiler sohbete getirilmek isteniyor fakat o kişilerin yanında sohbet kelimesinin kullanılması da mahsurlu görülüyorsa, tedbiren bu tabir kullanılır.
Dergi: Örgüt terminolojisinde dergi ile kast edilen şey Sızıntı Dergisi’dir. Tıpkı Zaman Gazetesi örneğinde olduğu gibi, tirajının büyük bir kısmı gerçek satış rakamları değil, muvazaa ve manipülasyondur. Çünkü örgüt mensupları ve sempatizanlarınca yüksek adetlerde satın alınır ve abone olunur. Dergide Fetullah Gülen’in “Kalbin Zümrüt Tepeleri” isimli özel bir köşesi vardır.
Ders Çalıştırma: Öğrencileri örgütün evlerine yani “dershanelere” çekmek, onları örgütle tanıştırmak ve örgüte ısındırmak için başvurulan en temel ve vazgeçilmez yöntemdir. “Ders çalıştırma ve ahlaklı gençler olarak yetişmelerine yardımcı olma” bahanesiyle evlere ısındırılan öğrencilere, vakti geldikçe Fetullah Gülen’den bahsedilmeye ve vaazları izletilmeye, zamanla da “Hizmet” anlatılmaya başlanır.
Dershane: Örgütte bu kelime ile kast edilen üniversite hazırlık dershaneleri değil, örgüt mensuplarının kaldığı ve genelde sohbet toplantılarının yapıldığı evlerdir. Örgüt evlerinin yaygın kullanımlı bir diğer adı da Işık Evi’dir. Bizzat Fetullah Gülen bu evleri “Şarj Evleri” olarak da ifade etmektedir. Bu evler dışarıdan “üniversiteli talebelerin kaldığı evler” olarak bilinir. Örgüt mensuplarına göre ise, fitnelerle dolu ahir zamanda kapılarına kilit vurulmuş ilim irfan membaı eğitim yuvalarının -mesela medreseler, zaviyeler ve tekkelerin- görevini yapan, boşluğunu dolduran yerlerdir. Bu evlere giriş ve çıkışlar tedbir gereği mümkün olduğunca gizlilik içinde yapılır.
Fetih Okutma: Devletin en mahrem yerlerine, Fetullah Gülen’in tabiriyle “kılcallarına” kadar sızmak için kadrolaşmaya örgüt içinde “Fetih”, bu kadrolaşmanın sınav soruları çalınarak yapılmasına ise “Fetih Okutma” denir. Bu tabir sadece örgüt mensupları arasında kullanılan ve sınav sorularının dağıtılacağını ifade eden özel ve mahrem bir şifredir. Çalınan sorular öğrenci veya gençlere gizlilik yemini ettirilerek cevaplarıyla birlikte verilir. Soruların çalındığının söylenmesi örgüt için mahsurlu olacağı düşüncesiyle “Bu soruları Hocaefendi veya abiler rüyasında görmüş” gibi yalanlarla ambalajlanır ve böylece ekstradan bir “keramet pazarlaması” da yapılır.
Gazete: Örgüt terminolojisinde gazete ile kast edilen şey Zaman Gazetesi’dir. Tirajının büyük bir kısmı gerçek satış rakamları değil, muvazaa ve manipülasyondur. Çünkü örgüt mensupları ve sempatizanlarınca yüksek adetlerde satın alınır ve abone olunur. Gerçek okuyucu sayısı ise tirajının katbekat altındadır.
Himmet: Kelime anlamı “gönüllü, karşılıksız maddi yardım veya bağış” demektir. Örgütteki anlamı ise kısaca “Örgüte sağlanan maddi destek” demektir. Bir nevi örgütün kestiği vergi, hatta haraçtır. Örgütün en önemli gelir kaynaklarındandır. Karşılığında herhangi bir makbuz veya belge verilmeyen para ya da paraya eşdeğer yardımların toplandığı her türlü toplantı “Himmet Toplantısı” olarak ifade edilir. Her ne kadar bu toplantılarda gönüllülük esası geçerliymiş gibi görünse de, usulünce zorlamalar, psikolojik baskılar, hatta yerine göre teatral bazı sahtekârlıklar da yapılır. Örneğin, aslında toplantıda himmet vermek için bulunmayan “anlaşmalı” bir örgüt mensubu, kendisi himmet veriyormuş gibi ortaya atılarak yüksek bir miktarda himmette bulunur ve böylece toplantıda bulunan diğerleri için de yüksek bir çıta belirlenmiş, psikolojik baskı altına alınarak himmete teşvik edilmiş olur.
Hizmet Erleri: Işık Süvarisi, Adanmış Ruh ve Bizden Olanlar tabirleriyle eşdeğerdir. “Bizden Olanlar” maddesinde ayrıntılı olarak açıklanmıştır.
Hizmet Hareketi: Örgütün kendini en sık ifade biçimidir. Örgüt içinde kısaca “Hizmet” olarak kullanılır. Yer yer “Camia” ifadesi de tercih edilir. Zira hizmet, camia vb. ifadeler sempatik ve aynı zamanda muğlak olduğu için özenle seçilmiştir. Hizmet, örgütün esası, ruhu ve her fırsatta dillendirilen (güya) nihai kutsal hedefidir. Örgüte göre, hizmet; güya “insanların ebedi saadeti için ve nihai kurtuluşa ermesi adına, Allah rızası gözetilerek yürütülen her türlü faaliyet ve bu faaliyetleri yürüten doğal oluşum” olarak özetlenebilir. Esasen, “Üstad” olarak anılan Said Nursi’nin kitaplarından oluşan Risale-i Nur külliyatında “İman ve Kur’an Hizmeti” olarak ifade ettiği bu kavramın, aslını ve kaynağını oluşturan “İman ve Kur’an” kısmı örgütçe alenen dillendirilmeksizin zamanla sadece “Hizmet” denilir olmuştur. Genelde kendilerini Said Nursi’nin takipçisi ve temsilcisi sayan nurculuk hareketi kollarının pek çoğu, oluşumlarını “Hizmet Hareketi” olarak adlandırsalar da, “Hizmet” ifadesi son yıllarda neredeyse tek bir yapı için, yani Fetullahçılar için kullanılır olmuştur.
Huruç : Kuşatmayı yarma, kıyam, harekete geçme.
Gönüllüler Hareketi: Örgütün kendine taktığı isimlerden biridir. “Hizmet Hareketi” maddesinde ayrıntılı olarak açıklanmıştır.
Hocaefendi: Örgüt içerisinde Fetullah Gülen hakkında konuşulurken ismi doğrudan zikredilmez. Bu büyük saygısızlık kabul edilir. Hatta “Fetullah Hoca” bile denilemez. Örgüt için onun adı “Hocaefendi” ya da bazen duruma göre “Amerika’daki mübarek zat”tır. Bununla birlikte Fetullah Gülen’in öteden beri kullandığı takma isimler de olup, bunlar Abdülfettah Şahin ve Hikmet Işık’tır. Başta Sızıntı ve Zaman olmak üzere örgütün yayın organlarında çıkan yazılarda bu takma isimleri sıkça kullanmıştır.
Hususi Evler: Işık Evi ya da Dershane denilen örgüt evlerine benzemekle birlikte, onlardan farklı olarak askeri okulların ve polis okullarının bulunduğu yerlerde örgütün buralara dönük “mahrem hizmetlerinin” belirlenerek takip ve organize edildiği evlerdir. Örgütün kriminalize denilebilecek türde faaliyetlerinin yürütülmesi hasebiyle, bu evlerin örgüt tabanından gizlendiği bilinmektedir.
Işık Evleri: Örgütün hücre yapılanma birimleri olan Dershanelerin bir diğer adıdır. “Işık Evleri” fikri ve uygulaması, -tıpkı “Hizmet” tabiri ve benzer pek çoklarında olduğu gibi- Nurculuk hareketini adeta “klonlayan” Fetullah Gülen’in bu hareketin “Nur Dershaneleri” adı altında açılan Risale-i Nur okuma evlerinden çaldığı bir kavramdır.
Işık Süvarilerinin Kışlaları: Benzer pek çokları gibi yine Fetullah Gülen’e ait olan bu tabir, Işık Evlerinin (aynı şekilde Dershanelerin) bir diğer ifadesidir. Bu evleri ve buralardaki sorumluları onurlandırıp taltif etmek ve örgüt için ne kadar önemli olduklarını ifade edebilmek adına bunu bir çeşit şeref ve takdir nişanesi olarak kullanır. Buradaki “Süvari” ve “Kışla” benzetmeleri oldukça manidardır. Özellikle Sızıntı dergisi gibi örgüt yayın organlarında sıkça başvurulan bu gibi kullanımlar bilinçsiz tercihler olmadıkları gibi, Fetullah Gülen’in “emir-komuta, ordu, güç” vb. düşkünlük ve takıntılarına da kuvvetli işaretlerdir.
Işık Süvarisi: Örgüt içerisinde Abi ve Ablalara bir şeref nişanesi olarak ve takdir etme, övgüleme, coşkulama ve payeleme maksadıyla kullanılan tabirlerdendir. Yer yer Muhabbet Erleri, Muhabbet Fedaileri ya da Gönül Erleri olarak da kullanılır.
İlgilenmek: Örgüt içindeki sistemli çalışma kodlarından biri olup, “türlü yollarla insanlara örgütü hoş gösterip sevdirmeye ve nihayetinde örgüte kazandırmaya çalışmak” demektir. Bunun için denenecek yollar ilgilenilen kişiye, yere ve zamana göre çeşitlilik gösterir. Örgüt mensubu adeta üzerine zimmetli olan ve örgüte kazandırabileceğini düşündüğü kişilere (ki genellikle bir çocuk, genç veya esnaftır) neredeyse tüm mesai ve gayretini harcar. Bu kişilere yönelik neler yaptığını istişare denilen haftalık toplantılarda bağlı olduğu abisine rapor eder. İlgilenmek tabiri bu yönüyle bir tür fişleme ve sürekli olarak takip altında tutma faaliyetidir.
İmam: Örgüt için bu kelimenin halk arasında bilinen anlamından çok daha ayrı ve özel bir anlamı vardır: “Örgütün her tür faaliyetindeki sorumlu kişi” demektir. Örgüt sisteminin olmazsa olmazlarından ve en saygın payelerindendir. İmam, küçük sıradan bir ışık evinden o evin bulunduğu semte ve ilçeye, basit bir devlet dairesinden en büyük kamu kurumlarına, bir örgüt okulunun bulunduğu ücra ve fakir bir ülkeden koca bir kıtaya kadar, kısacası, cemaat yapısında en küçüğünden en büyüğüne kadar her bir dairenin başındaki sorumlu kişidir. İtaatin esas olduğu bu yapılanmada İmamlık, piramit şeklinde zirveye doğru sayısı azalan hiyerarşik kademeler şeklindedir: Ev imamı, semt imamı, ilçe imamı, il imamı, ülke imamı, kıta imamı vs. şeklinde örgütün Kâinat İmamı saydığı Fetullah Gülen’e kadar gider.
İrtibat: “İlgilenilmesi” gereken kişilerin örgütle bağının oluşturulması, var olan bağlarının kopmaması ve güçlendirilmesi için ev ya da işyeri ziyareti, sohbet, gezi, piknik, halı saha maçları vb. yollarla iletişimin diri tutulması faaliyetlerine denir. Bu şekilde ilgilenilmesi gereken o kişilerin hep hatırda tutuldukları vurgulanmış olur, kendilerini değerli ve özel hissetmeleri sağlanır.
İstişare: Kelime olarak birbirine danışma anlamına gelen bu ifade, örgütte sohbet toplantılarının bir üst seviyesindeki toplantıları ifade eder. Bir nevi sohbetin üst kurulu, daha mahrem ve katılımcılarına sorumluluk yükleyen halidir. Sohbetlerde istenilen verimi sağlayan kişiler İstişarelere katılmaya hak kazanabilir. İstişare Abisi şahsi sorumluluklar yüklendiği gibi artık örgüt adına kimi kararları alabildiği ve yeri geldiğinde hesap da sorabildiğinden, bu pozisyon önemli bir pozisyon olarak addedilir.
Kafalamak: İlgilenmek tabirinin bir kademe ötesine ve genellikle başarıyla sonuçlanan veya sonuçlanmak üzere olan aşamasına verilen isimdir.
Kâinat İmamı: Örgütteki en üst, mutlak ve hatasız görülen imamlık makamıdır. Elbette ki bu makamın yegâne sahibinin Fetullah Gülen olduğuna inanılır.
Karşı Cephe: Fetullah Gülen’in örgüte karşı olanlar için kullandığı tabirlerden biri olup, daha çok tercih edilen ifade biçimi olan “Şer Odakları” tabirinde ayrıntılı olarak anlatılmıştır.
Kutsal Hoca Payı: Himmet olarak toplanan paranın belli bir yüzdesinin Fetullah Gülen’in payı olarak ayrılan ve Pennsylvania’ya gönderilen kısımdır. Bu pay yüzde on seviyelerinden başlar ve bir üst sınırı da yoktur. ABD’de örgütün merkez giderlerine harcandığı, kalanının ise Fetullah Gülen’in ve çevresindeki imamların şahsi servetine dönüştüğü değerlendirilmektedir.
Kutsiler Ordusu: Fetullah Gülen’in Altın Nesil için kullandığı bir diğer tabirdir. Bu kullanımdaki “Ordu” kelimesi özellikle dikkat çekici ve manidardır. “Altın Nesil” maddesinde ayrıntılı olarak açıklanmıştır.
Mahrem Hizmet: Örgütçe mahrem yer sayılan devletin en önemli kurumlarında örgütün kendi hesabına yürüttüğü çalışmalara verilen isimdir. Mahrem Hizmet, örgüt adına kurumlarda türlü yollarla (sınav sorusu çalarak, mevcut çalışanları uzaklaştırarak vb.) kadrolaşma, abinin veya imamın emirlerine göre organize bir şekilde hareket etme ve bu yerlerde örgüt amacına yönelik olarak verilen görevleri yerine getirmektir.
Mahrem Toplantı: Genellikle Mahrem Hizmetler üzerine yapılan toplantılardır. Bunun haricinde gizli tutulması gereken diğer konular hakkında da yapılabilir. Bu tür toplantıları genelde örgütün çekirdek kadrosunda olanlar ya da çekirdek kadroya sonradan dâhil olup Fetullah Gülen’in yakın hizmetinde bulunanlar katılır.
Mahrem Yerler: Örgüt terminolojisinde TSK, Askeri Harp Okulları, GATA, Polis Kolejleri, Adalet ve Yargı Kurumları, Emniyet Genel Müdürlüğü, Milli İstihbarat Teşkilatı, TİB, ÖSYM ve TÜBİTAK gibi bazı özel kurumları ifade eder. Özel mahrem yerler ise silah bulunduran TSK, Emniyet ve MİT’tir.
Muhabbet Erleri / Muhabbet Fedaileri: Işık Süvarisi tabirinin diğer kullanımlarıdır. “Muhabbet Fedaileri” ifadesi yine Nurculuk hareketinden Fetullah Gülen tarafından araklanan ifadelerden biridir. Nurculuk hareketi mensuplarını “Muhabbet Fedaileri” olarak sıfatlandıran Said Nursi’nin “Bizler muhabbet fedaileriyiz, husumete vaktimiz yoktur” sözü meşhurdur. Gülen bu tabiri kendi örgüt mensuplarına uyarlamıştır.
Mübarek Zat: Örgüt içerisinde Fetullah Gülen kastedilirken Hocaefendi denildiği gibi, bazen Mübarek Zat da denilir. Zamana ve zemine göre yer yer “Büyüğümüz” ya da “Kanaat Önderimiz” ifadelerinin kullanıldığı da olur.
Müspet-Menfi: Örgütten olan, örgütü destekleyen, örgüte sempati besleyen ya da kazandırılma potansiyeli görülen herkes “Müspet” olarak ifade edilir. Müspetin zıttı Menfi olup, Müspet-Menfi ayrımı örgüt için siyah-beyaz kadar net bir ayrımdır: Müspet olmayan menfi ya da potansiyel menfidir.
Mütevelli Ağabey: Genellikle esnaf Ağabeyler arasından pişerek yükselmiş, artık “bu işleri iyi bilen” ve dolayısıyla sorumluluk yüklenme konumuna gelen, sohbet toplantılarının daha üst hali olan İstişare toplantılarına katılmaya hak kazanmış ve bu nedenle artık sorumluluk da yüklenmiş olan, bu anlamda üst sınıf sayılan abiler Mütevelli Ağabey olarak anılır. Fakat örgütün merkezine doğru küçülen “has dairelerinde” bu ifadenin daha “derin” bir kodlaması vardır: “Mütevelli Ağabey”in asıl karşılığı “Başta para olmak üzere her türlü maddi ve manevi desteğini örgütten esirgemeyecek hale gelmiş/getirilmiş insan” demektir.
Parlatma: Üzerinden nemalanmak amacıyla yükselmesi ya da ön plana çıkarılması gerekenler için örgütçe imaj ve reklam çalışması yapılmasıdır. Örneğin bir makama atanması için kişinin önceden hazırlanıp onun adına parlak bir özgeçmiş oluşturma, atamayı yapacak kişiler nezdinde üstün özelliklerini değişik kişiler marifetiyle yaptırma, örgütün medya organlarında bazen haber görünümlü bazen de doğrudan övgüler yapma, kurum içinde o kişi hakkında olumlu ve övgü dolu dedikodular çıkarma gibi aksiyonlar parlatmaya örneklerdir.
Sadakat Testi: Yetiştirilen bir örgüt üyesinin örgüte adanmışlığını ve örgüte yeterince bağlanıp bağlanmadığının üstlerince sınanmasıdır. Sınanan kişi koşulsuz ve tereddütsüz olarak itaat ediyorsa, örgütün amacını benimsemişse, baskı ve tehdit altında tutulduğu zaman yeterince dirençli ise sadakat testini geçmektedir. Sadakat testini geçen üye artık yeni ve daha yüksek görevlere hazırdır. Sadakat testini geçemeyenler ise ya sonraki bir zamanda tekrar test edilmek üzere örgüt eğitimine devam ettirilir ya da kullanışlı sempatizan olarak ayrılır.
Serrehber: Örgüt için çok önemli bir birim olan Serrehberliğin, örgüt içinde iki türlü kullanımı vardır. Birincisi; Fetullah Gülen’in etrafında bulunan mollalardan beslenen ve görevli oldukları birimler içindeki güya dini yapılanmayı gerçekleştiren, ülkeler ölçeğinde yani makro düzeyde çalışan yapı mensuplarına verilen isimdir. Bu tür Serrehberler özel yetiştirilen örgüt mensuplarından oluşmaktadır. Örgüt yapısının oluşturulması, örgüt mensuplarının bağlılıkla faaliyetlerine devam etmeleri, örgütsel motivasyonun devamlılığının sağlanması bu serrehberlerin görevidir. İkinci türdeki Serrehberler de benzer görevler yürütmekle birlikte, daha mikro ölçekte görev yaparlar ve özellikle de örgüt dershanelerinden sorumludurlar. Buralardaki öğrencileri takip ederek örgüte kazandırmak birincil görevleridir.
Sohbet: Genellikle Fetullah Gülen’in kitaplarının okunduğu ve/veya vaaz görüntülerinin izlendiği, yukarıdan belirlenen stratejiler ve gelen talimatlar doğrultusunda yerine göre örgüt amaçları için fısıltı gazeteciliği de yapılan örgüt toplantılarıdır. Sohbeti veren kişi Abi (ya da sohbet verilen kitle bayansa Abla) olup, her ne kadar sohbette bulunanlardan gelen pek çoğu dini içerikli sorular da cevaplanır gibi görünse de, aslında sohbetler diyalog değil monolog şeklindedir ve genellikle sohbeti veren kişinin asıl önceliği örgüt menfaatidir.
Şakird: Kelime olarak çırak ya da talebe gibi anlamlara gelen bu ifade, örgüt içinde genellikle Abi ya da Ablaların yetiştirdiği alttan gelen kişileri ifade eder. Bayanlar için kullanımı “şakirde” şeklindedir. Yine Nurculuk hareketinden (ve hatta genel İslami-muhafazakâr jargondan) örgüte uyarlanmıştır. Örgütte bir nevi “potansiyel ya da aday abi-abla” demektir. İhtiyaç duyduklarında en üst seviyedeki örgüt abileri, imamları ve Fetullah Gülen bile kendilerini “Şakird” olarak ifade ederler ki, bu örgüte yönelik bir sözde takva, tevazu ve adanmışlık mesajıdır.
Şer Odakları: Örgütün aleyhinde olan ve dolayısıyla da örgüte göre Allah’a savaş açmış bulunan “karanlık mihrakları” ifade eder. Bazen “Karşı Cephe” olarak da kullanılır. Daimi şer odakları “komünist ya da ateistler” olmakla birlikte, genel olarak bu odakların kimler olduğu örgütün yarar ve ihtiyaçları doğrultusunda zamana ve duruma göre de kolayca değişebilir. Örgütte, nerelerin veya kimlerin şer odağı olacağına “Hocaefendi’nin Peygamber Efendimizle İstişareleri” sonucunda varıldığına inanılır. Nitekim 2010 yılındaki Anayasa Referandumunda “Evet oyu kullandırtmak için gerekirse mezarlardaki ölüleri bile kaldırtacak” seviyede AK Parti hükümetini destekler bir görünümde olan Gülen, çok geçmeden başlayan Oslo görüşmeleri, MİT Krizi, dershanelerin kapatılması vb. süreçlerle birlikte AK Parti hükümetini bir numaralı şer odağı ve öncelikli hasım olarak ilan edivermiştir.
Tard: Örgütte emre uymayan, itaat etmeyen ya da disipline başkaldıran, yapılan ikazlara rağmen de bu durumunu sürdürenler arasından örgüte tekrar kazandırılması mümkün görülmeyenlerin hain ilan edilerek örgütten tard edilmesi, yani kovulmasıdır. Tabir-i caizse örgüt aforozudur. Tard edilen kişiler “Zecr Tokadı” yemiş sayılırlar. (Zecr Tokadı ilgili maddede açıklanmaktadır.)
Tedbir: Örgüte en ufak bir zarar bile gelmemesi için örgüt faaliyetlerinin açık edilmemesi, önlemler alınıp pürdikkat davranılması, örgütten olmayanlara ve özellikle örgüt aleyhinde olanlara karşı her zaman sakınımlı bir teyakkuz halinde kalınması demektir. Örgüt için tedbir “olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol” vecizesinin tersyüz edilmiş halidir: “Ne olduğun gibi görün, ne de göründüğün gibi ol” şeklinde özetlenebilir. Tedbir yöntemleri, ortamın bir savaş ortamı olduğu kabulüyle “savaşta hile mubahtır” felsefesiyle uygulanır. İnanca, ahlaka ve hukuka aykırı her ne varsa her şey yeri geldiğinde “tedbir dairesi” içinde görülebilir. Çünkü tedbir, “Şer Odaklarına” karşı bir numaralı önlem ve emniyet supabıdır. Tedbir kavramı her ne kadar örgüte mal olmuş ve örgütçe aşırı derecede kabul görmüşse de, esasen çıkış noktası ve amacı başkadır: Hapse girmekten daima çok korkan Fetullah Gülen, soruşturma ve takibata uğramamak ve zarar görmemek için bu kavramı kendine bir zırh ve koruma kalkanı olarak uydurmuş ve kendisiyle ilgisi yokmuş gibi örgütüne mal etmiştir. Tedbir dışarıdan takiye gibi görülse ve öyle adlandırılsa da örgüt bunu asla kabul etmez.
Dostları ilə paylaş: |