TüRKİye büYÜk millet mecliSİ


Grafik 123.3.5.8 Medyada Çocukların Temsili



Yüklə 4,11 Mb.
səhifə36/54
tarix17.05.2018
ölçüsü4,11 Mb.
#50672
1   ...   32   33   34   35   36   37   38   39   ...   54

Grafik 123.3.5.8 Medyada Çocukların Temsili


Medya yer alan çocuk imgesine baktığımızda, kendine güveni olan, akıllı, mücadele etmeyi seven ancak rahatına düşkün, çocuk temsillerine çok sık rastlanmaktadır.111

“Çocuklar Duymasın” isimli dizideki “Havuç”, “Canım Ailem” dizisindeki “Mertcan”, “Öyle Bir Geçer Zaman Ki” adlı dizideki “Osman”, “Poyraz Karayel” dizisindeki “Sinan” bu sunumlara örnek teşkil etmektedir. Ancak “Çocuklar Duymasın” dışındaki dizilerde çocuklar, anne ve babanın anlaşmazlıkları arasında sıkışıp kalmış, hatta parçalanmış ailelere sahip çocuklardır. Bu yönde sunumlar, ailenin kutsal ve korunması gereken bir olgu olduğu görüşünden uzak olup, çocukları ailelerinin bu parçalanmış yapısı nedeniyle mağdur bir halde göstermektedir. Sosyalleşme sürecinde parçalanmış aile temsillerini gören çocuklar için gelecekte kendi kuracakları ailelerinin bütünlüğünün korunması noktasında duyarsızlaşacakları ihtimalini arttırmaktadır.

Bunlara ek olarak çocukların televizyon dizilerinde ve reklamlarda sıklıkla ataerkil ideoloji tarafından biçimlendirilen rol kalıpları içerisinde sunuldukları görülmektedir. Annesi gibi güzel giyinen, kendisine özen gösteren kız çocuklar, toplumsal ilişkilerde aktif, kendine güveni olan maceracı yapıya sahip erkek çocuklar dizi ve reklamlarda en sık rastlanan çocuk sunumları olarak karşımıza çıkmaktadır.112

Grafik 124.3.5.9 Televizyon ve Yaşlılar


Türkiye’de yaşlı bireylerin nüfus içindeki payı gittikçe artmakta ve bu durum da yaşlılığın ele alınışında ve politika üretiminde daha dikkatli olunmasını gerektirmektedir. Medyanın yaşlılarla karşılıklı etkileşimi de bu yüzden oldukça önemlidir. Televizyon ve yaşlılar ele alınırken de öncelikle ekranlarda yer alan yaşlıları ve daha sonra da yaşlıların ekranla olan ilişkisine değinilecektir.

Dünyada yaşlıların medyada yer alışıyla ilgili yapılan çalışmalardan çıkan sonuçlardan bir tanesi yaşlı bireyler nüfusun önemli bir bölümünü oluşturmasına rağmen medyada temsil düzeylerinin çok düşük olması, temsil edilseler dahi olumsuz kalıplarla (örneğin, kayınvalide ve kayınpederin gelin ve damada yaklaşımları, evlilik programlarında kendilerinden yaşça küçük eş arayan yaşlı erkekler vb.) yer almalarıdır. İkinci olarak da medyada yer alan yaşlı temsilleri ile egemen toplumsal cinsiyet kalıpları yinelenmektedir.113

Özmen, yaptığı çalışmada Türk kültüründe yaşlıya bakış ve tarihsel süreçte yaşlının değişen konumunda medyanın rolünü tartışmıştır. Özmen’e göre yaşlı, saygı duyulan bilge kişi olarak görülmekle birlikte Türkiye’de sosyoekonomik yapıda yaşanan değişimler ve medyaya egemen olan tüketim kültürüyle yaşlı imgesi farklı bir biçime dönüşmüştür. Yaşlıların toplumdaki yüksek statüleri giderek önemini yitirmekte ve bağımlı kişiler olarak görülmektedir. Medya tüketim kültürü çerçevesinde, gençlik idealini yücelterek yaşlılara karşı olumsuz bakış açısının geliştirilmesine yol açmaktadır.114 Örneğin, dizilerdeki oyuncuların yaş ortalamasının giderek düşmesi ve yaşlıların kendilerine rol model alabileceği karakterlerin yapımlarda yer almaması. Yabancı kaynaklı dizi ve filmlerde kamusal ile sosyal hayatta aktif, fiziksel sağlığı yerinde, spor yapan, kişisel bakımına özen gösteren ve ailesi ile mutlu bir birlikteliği olan yaşlı kadın ve erkek sunumlarına yoğun bir şekilde yer verilirken, Türkiye’deki yapımlarda bu unsurlar dışlanmakla birlikte, yaşlılık yaşamın son dönemlerinde zorluk, mutsuzluk ve sağlık problemleri ile karşılaşılan anlatımlarla ekrana gelmektedir.

Yaşlılar televizyonun en geniş izleyici kitlesi olarak görülmektedir. Çalışmalar farklı yaşlardaki bireylerin, medyayı farklı şekillerde kullandığını ve yaşlı yetişkinlerin çocukları da içeren diğer yaş gruplarından daha fazla televizyon izlediklerini ortaya koymaktadır. Yaşlıların televizyon izlemeye daha fazla zaman ayırmaları genel olarak şu üç unsura bağlanmıştır; yaşlı insanların işlerinden emekli olması; fiziksel yaştan dolayı aktivitelerin azalması ve sosyal etkileşimde yaşlıların deneyimlerini kaybetmeleridir.115

Pek çok araştırma göstermiştir ki; televizyon yaşlı izleyiciler için kaybolan sosyal ilişkilerin yerini almakta, toplumla olan bağların sürdüğü hissini devam ettirmekte ve yalnızlık hissiyle savaşmalarına yardımcı olmaktadır.116

Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği yaşlılık politikalarının ve eylem planlarının hayata geçirilmesinde, medyanın rolü özellikle vurgulanmaktadır. Bu bağlamda, olumlu yaşlı temsilleriyle, genç kuşaklara doğru rol modellerin sunulması; bunun yanı sıra, yaşlılara ilişkin sosyal politikalarda kamuoyu oluşturulması ve demografik dönüşümle ilgili farkındalık uyandırılması, medyanın görev ve sorumlulukları arasında sayılmaktadır. Türkiye'de de, yaşlılarla ilgili eylem planlarında medyanın bu rolü vurgulanmaktadır.117

AB düzeyinde ise, Avrupa Komisyonu tarafından geliştirilmiş farklı tematik alanları kapsayan politikaların daha iyi koordinasyonunun sağlanması, paydaşlarla yürütülen danışma süreci yoluyla iyi uygulamaların değişiminin desteklenmesi, bilgi ve iletişim teknolojilerinin sağlıklı ve bağımsız yaşlanma için daha fazla desteklenmesi önerilmektedir. Sivil toplum kuruluşlarına ise, yaşlı ve bağımlı insanların refahının sağlanmasını ve sosyal dışlanmasının önlenmesini amaçlayan gönüllü hizmetler sunmaları (ev ziyaretleri, vb.), sağlıklı yaşlanma yaşam biçimlerini bilgilendirme yapmak suretiyle teşvik etmeleri, nesiller arasındaki işbirliğini ilerletecek projeler geliştirmeleri tavsiye edilmektedir.118

Grafik 125.3.5.10 Televizyon ve Engelliler


RTÜK tarafından 2007 yılında gerçekleştirilen “Özürlülerin Televizyon İzleme/Dinleme Eğilimleri Araştırması”nda engelli vatandaşlarımızın hafta içi ortalama televizyon izleme/dinleme düzeyi 4,3 saat, hafta sonu televizyon izleme/dinleme düzeyi 4,5 saat olarak tespit edilmiştir.119 Bu araştırmadan elde edilen bilgiler doğrultusunda engellilerin % 73’ünün kendileriyle ilgili haber veya programları izledikleri/dinledikleri görülmüş, engellilerin kendileriyle ilgili oluşturulabilecek yayın içeriklerini prime time saatlerinde yayınlamasını talep ettikleri sonucuna ulaşılmıştır. Bununla birlikte engellilerin televizyonda görmekten rahatsız oldukları yayınların başında magazin programları gelmekte; televizyonda yayınlanmasını en çok istedikleri program türleri arasında ise habere dayalı programlar, yarışma programları, engellilere yönelik programlar ve Türk sinema filmleri önplana çıkmıştır.120

Araştırmadan elde edilen bulgular doğrultusunda televizyonun engellilerin hayatında önemli bir yere sahip olduğu gözlenmektedir. Bu anlamda engelli bireylerin yaşamda karşılaşabileceği sorunların, duygu sömürüsüne yol açacak, çaresizlik ve çözümsüzlük duygularına neden olacak biçimde yayınlanmaması önem arz etmektedir.



Yüklə 4,11 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   32   33   34   35   36   37   38   39   ...   54




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin