Grafik 233.4.7. AILE BÜTÜNLÜĞÜ KONUSUNDA YURT DIŞINDA YAŞAYAN TÜRK VATANDAŞLARININ SORUNLARI HAKKINDA ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Aile ataşeliklerinin kurulması ve yaygınlaştırılması gerekmektedir.
Ataşeliklerdeki görevlilerin çalışacakları ülkenin sistemini yakından bilen 2’nci ve 3’üncü nesil bireyler arasından seçilmesinin sorunların tespiti ve çözüm önerilerinin üretilmesinde daha etkili olacağı doğrultusunda ağırlıklı görüşler beyan edilmiştir.
Yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızla ilgili bilimsel araştırmalar yapılmalıdır.
Yurtdışında yaşayan vatandaşlarımıza ilişkin bağımlılık, koruma altına alınan çocuklar, bakıma muhtaç yaşlılar gibi birçok alanda olduğu gibi boşanma oranları konusunda da veri ve araştırma yok denecek kadar azdır. Bu konu başlıklarıyla ilgili veri oluşturulması, kapsamlı araştırmalar yapılması gerekmektedir. Bu çalışmaların desteklenmesi çözüm önerileri konusunda doğru politika geliştirilmesini kolaylaştıracaktır.
Bazı Uygulamaları İtibariyle Aile Bütünlüğünü Tehdit Eden Gençlik Dairelerinden Kaynaklı Sorunlara İlişkin Çözüm Önerileri
Türklerin kurduğu yurtların sayısı artırılmalıdır. Gençlik dairesi tarafından alınan Türk çocuklarının Türkler tarafından kurulmuş yurtlara yerleştirilmesinde karşılaşılan kurumsal direnişi aşmak için yürütülen üst düzeydeki lobi çalışmaları hızlandırılmalıdır.
İlgili ülke makamları, koruma altına aldıkları veya velayeti mahkeme kararları ile alınan Türk vatandaşlarının çocukları ile ilgili bilgileri anında konsolosluklarımız aracılığıyla Türkiye ile paylaşmalıdır. Mevcut duruma ilişkin veri paylaşımı konusunda işbirliğinin tesis edilmesi gerekmektedir. Bu konularda ilgili ülkelerin gençlik dairesi ve onun bağlı bulunduğu idari yapı ile dış temsilciliklerimizin irtibatını artırması yerinde olacaktır.
Türk ailelerinin çocuk eğitimi ve gençlik daireleri konusunda bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Türk vatandaşları ve Türkiye kökenliler arasında koruyucu ve bakıcı aile olma bilincinin yükseltilmesi ve teşvik edilmesi amacıyla, ailelere yönelik bilgilendirme ve bilinçlendirme toplantıları düzenlenmesi, sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliğinin geliştirilmesi gerekmektedir. Koruyucu aile olma konusunda yanlış dini referanslardan kaynaklı çekinceler varsa bunlar da giderilmelidir.
Aileye yaklaşımdaki kültürel farklılıkların giderilmesine matuf olarak insan kaynağı sağlanmalıdır.
Türkiye kültür ve değerlerine aşina bilirkişi, sosyal çalışan, pedagog ve psikolog sayısının artırılması gerekmektedir. Gençlerin bu alanlara teşvik edilmelerine yönelik çalışmalar yapılmalıdır. Aile danışmanlığı hizmetlerinin Türk kültürel yapısına aşina uzmanlar tarafından verilmesi konusundaki çalışmalar hızlandırılmalıdır.
Tanıma ve tenfiz konusunda yasal düzenleme yapılmalıdır.
Milletlerarası usul hukukuna ilişkin bu sorunun çözümüne matuf olarak, YTB’nin ve Adalet Bakanlığı ile kanun taslağı çalışmalarını yürüttüğü ve yakın bir süre zarfı içinde kanun tasarının hazırlanmaktadır. Bu tasarısının en kısa zamanda TBMM’ye sevk edilmesi gerekmektedir.
Alkol ve bağımlılık yapıcı madde kullanımı alışkanlığı ile kumar gibi zararlı alışkanlıklarla etkili mücadele edilmelidir.
• Bağımlılık terapistlerinin sayısının arttırılmasına yönelik çalışmalar yapılmalıdır.
• Gençler ve aileler bağımlılık konusunda bilinçlendirilmelidir, STK’lar tarafından okullarda ve derneklerde kapsamlı ve önleyici çalışmalar yapılmalıdır.
• Çeşitli bağımlılıklar konusunda anadilde terapi hizmeti verebilecek profesyonel ve daimi danışmanlık ve rehabilitasyon merkezleri kurulmalıdır.
• STK’lar tarafından Türk gençleri için sosyal aktivitelerin arttırılması, kapsamlarının genişletilmesi gerekmektedir.
Dil ve eğitime alanında tedbirler alınmalıdır.
Türk toplumundaki dil ve eğitim alanında bilinç ve farkındalık düzeyinin geliştirilmesine yönelik çalışmalar artırılmalıdır. Çocuklara anadillerini öğretecek eğiticilerin istihdamı artırılmalıdır. Türkçenin okullarda seçmeli ders olarak okutulması konusunda lobi çalışmaları yapılmalıdır.
Türkleri temsil edecek sosyal yardım vakıfları kurulmalıdır.
Sosyal yardımlar alanında çatı görevi görecek ve devlet tarafından desteklenecek sosyal yardım vakıflarının kurulması çalışmalarına hız verilmelidir.
Grafik 234.4.8. SİVİL TOPLUM KURULUŞLARINA İLİŞKİN ÖNERİLER
Ülkemizdeki sivil toplum kuruluşları oda, sendika, vakıf ve dernek adı altında faaliyet gösteren ve toplum yararına hizmet veren, yasal topluluklardır. STK; resmi kurumlar dışındadır ve kâr amacı gütmezler. Gelirlerini üyelik aidatı ve bağışlar kanalıyla toplarlar. STK’lar politik, sosyal, kültürel, hukuki ve çevresel amaçlar doğrultusunda lobi çalışmaları, ikna ve eylemler bulunabilmektedir.
Ülkemizdeki STK’ ların Aileye Odaklanan Faaliyetleri
1. Aile eğitimi,
2. Ailedeki dezavantajlı bireylere (çocuk, yaşlı, kadın, engelli vb.) yönelik bakım ve destek faaliyetleri,
3. Madde ve alkol bağımlığı konusunda önleyici ve tedavi edici faaliyetler,
4. Çocuk ve gençlerin her türlü kötü muameleden korunmasına yönelik faaliyetler,
5. Çocuk ve gençlerin gelişimin ve özgürleşmelerinin desteklenmesi faaliyetleri,
6. Ailenin yoksullukla mücadele etmesinde sosyal yardım faaliyetleri,
7. Aile bütünlüğünün korunması başta olmak üzere, ihtiyaç sahiplerinin faaliyetler konusunda bilgilendirilmesi, ailenin güçlendirilmesi için doğru örneklerin gösterilmesi, toplumsal cinsiyet konusunda doğru yönlendirmeler amacıyla medya ile işbirliği faaliyetleri.
8. Özel gereksinimli bireylere yönelik hak savunuculuğu faaliyetleri
Tüm bu faaliyetlerin kapsamına bakıldığında her birinin maliyetinin yüksek olduğu görülmektedir.
Aile eğitimi faaliyetleri; sağlıklı aile yapısının oluşumu için evlilik öncesi ve evlilik süresi içinde aile üyelerinin eğitimini kapsamaktadır. Bu amaçla STK’ lar tarafından seminer, panel, konferans toplantıları düzenlenmektedir. Ailenin yaşadığı sorunların tüm toplumu etkileyeceği bilinci ile hareket eden STK’lar; ailenin sorun çözme becerilerine sahip olmalarını desteklemekte ve ailedeki çözülmeleri engelleyebilmek için çalışmalar yürütmektedir. STK’ ların aile eğitimi faaliyetleri içinde, sağlık, cinsel eğitim, eş seçimi, annelik/babalık seminerleri, çocuk bakımı ve gelişimi, ev ekonomisi, güzellik-bakım, aile içi iletişim, kişisel gelişim, sorun çözme eğitimi, bakım gereksinimi olanlara yönelik eğitim, boşanma sürecinde ve sonrasında çocuklarıyla kalan ebeveynlerin desteklenmesi eğitimi konuları bulunur. Bu eğitimlere kadınların erkeklerden daha fazla katılıyor olması da bilinen bir gerçektir. Toplumda, ailenin korunması için eğitim alması gereken tarafın sadece kadınlar olduğuna yönelik algısı, zaman içinde yine STK’ ların faaliyetleri ile mümkün olabilecektir. Aile eğitimlerinin amacına ulaşabilmesi; ailenin tüm üyelerinin eğitim sürecine etkin katılımı ile mümkün olacaktır.
Ailedeki özel gereksinimli bireylere yönelik bakım desteği veren STK’ların özellikle gündüz bakım evleri kurmaları teşvik edilmelidir. Böylece ailenin görünmeyen yüzü; engelli ve yaşlı bireylerin evden çıkmaları sağlanabilir. Gündüz yaşam/bakım evleri ile yaşlı ve engelliler, iş, uğraş terapileri, diğerleri ile birlikte vakit geçirme (akranları ya da diğer yaş grupları ile), iletişim kurma gibi aktivitelerde bulabilmektedirler. Aktif yaşlılığın hedef alınacağı yaşam merkezleri ile bireylerin sosyal yaşama katılımı desteklenmektedir.
Yaşlı ve engelli bireylerin bakım ve desteğe ihtiyaçları yaşadıkları kültüre göre değişmektedir. STK’lar kuruldukları bölgelerdeki halkın kültürünü yakından bilen kuruluşlardır. Kendi bölgelerindeki halkın ne tür sorunları olduğunu, ne tür gereksinimlerinin olduğunu ve gereksinimlerin nasıl karşılanacağını en iyi bilecek olan yine STK’lardır. STK’lar bu alanda, sistemde hizmet sunulan kitle arasında bir köprü olarak faaliyet gösterebilecektir.
Evde Sağlık ve Sosyal Hizmetler Derneğinin (EVSAD) evde sağlık hizmetine ihtiyaç duyan bireylere yönelik hizmetlerin geliştirilmesi konusunda çalışmaları vardır. Mevcut STK’lar aile bireylerinin yaşadığı ve gereksinimlerin tespitini de yapabilmektedirler. İhtiyaç sahipleri ile kaynak ve fırsatların buluşturulmasında, kaynak dağıtımının insani olmasında ve adil dağıtımında, ihtiyaçların hakkaniyetli ve eşitlikçi temelde karşılanmasında önemli bir göreve sahiptirler.
STK’ların aileye yönelik etkin ve sürdürülebilir faaliyet göstermesinin önündeki engeller
1. Uygun finansmanın sağlanmaması,
2. Faaliyet alanında çalışacak yetkin meslek elemanlarının olmayışı,
3. Aynı alanda faaliyet gösteren STK’ların aralarında işbirliğinin olmayışı,
4. Sosyal hizmet alanında faaliyet gösteren STK’ların bakım, destek ve eğitim alanlarından sorumlu Bakanlık, kurum ve kuruluşlarla koordineli çalışmamaları,
5. Vergi yükü, üyelik aidatlarının toplanamaması,
6. Aileye destek ve bakım hizmeti konusunda yeteri bilgi, beceri ve bilincin olmaması.
STK’ların aileye yönelik etkin ve sürdürülebilir faaliyetler yapabilmesi için neler yapılabilir?
1. Sürdürülebilir finansman kaynağı temini
Aileyi desteklemek, bakım ve destek hizmetlerini verebilmek, maliyeti yüksek yüksek faaliyetlerdir. Yaşlı nüfusunun artışı, karmaşık ihtiyaç ve talepleri olan dezavantajlı aile bireylerinin sorunlarındaki artış; ailede bakım ve destek hizmetlerine duyulan ihtiyacı da artırmaktadır. Bu hizmetlerin etkili ve sürdürülebilir olması için; sürdürülebilir kaynaklar tarafından finanse edilmesi gerekmektedir. Bunun için alınabilecek önlemler:
a. Vergi usulünde yapılacak düzenleme ile vergi gelirlerinin belli oranlarda STK faaliyetlerine finansman olarak kaydedilebilir. Yerel yönetimlerin topladıkları vergi gelirlerinin bir kısmı bakım veren STK’lara aktarılabilir.
b. Döngüsel katkı olarak; kurban derilerinin gelirlerinin bir kısmı; aileye bakım veren STK’lara aktarılabilir.
c. Milli piyango ve şans oyunları gelirlerinin bir kısmı, bakım veren STK’lara ayrılabilir.
d. Toplumda bakım gereksinimi olan bireylere yönelik farkındalık sağlanarak, gönüllük esasına dayalı kampanyalar düzenlenebilir.
2. Bağış toplamanın önündeki mevzuat engellerinin kaldırılması
Bağış toplamanın önündeki mevzuat engelleri ya da mevzuatın uygulanmasıyla ilgili problemler STK'ların bağış toplamayla ilgili süreçlerini de olumsuz etkilemektedir.
3. Kurumsallaşmış STK’ların yaygınlaştırılması
STK’ların finansal sürdürülebilirliklerine katkı yaparak kurumsallaşmalarına destek olmak hem de var olan yeni çalışmaları desteklemek ya da var olanların etkisini ve ölçeğini geliştiriyor olmak, Türkiye’de sosyal sorunların çözülmesine önemli bir katkı sağlayacak.
4. Ailenin yapısal, gelişimsel ve işlevselliği konularında istatistiki verilerin artırılması
Aileye verilecek bakım ve destek hizmetlerinde kullanılacak verilerin yeterli olmaması, hizmet kalitesini etkilemektedir. STK’lar araştırma yapmaları için teşvik edilmeli ve bu konuda desteklenmelidirler. Araştırma, proje yapma ve uygulamalarında Avrupa Birliği fonları ile buluşmaları sağlanmalıdır. STK’ ların faaliyet alanlarında, ilgili Bakanlık, diğer STK, kurum ve kuruluşlarla işbirliği ve koordinasyonları geliştirilmelidir.
5. Aileye verilen destek ve bakım hizmetlerinin ihtiyacı olan kesime verilmesinin sağlanması
Verilen hizmetin tamamen ücretsiz olması; ihtiyacı olmayan kişilerin de hizmet alımına yönelmesine sebep olmaktadır. Bu durum gerecekten ihtiyacı olanın zamanında ve yeterli hizmet almasına engel olabilmektedir. Halkın çoğunluğu; tamamen ücretsiz olan hizmetleri güvenli hizmet olarak görmemektedir. Bununla birlikte, kayıt yaptırmasına rağmen hizmeti veren kişi ve kurumlara bağlı kalamamaktadırlar. Bunları göz önünde tutarak hizmetler; ücretli ya da ücretsiz hizmet olarak sunulabilir. Hizmete ihtiyaç duyanların tespit edilmesinde makul bir gelir testi yapılabilir.
6. STK’lar yerel yönetimlerin iş birliği yapmaları
Sosyal hizmet alanındaki uygulamalarda STK’ların önemli bir yeri olduğu bilinmektedir. Bakım ve hizmet sunumunda STK’lar teşvik edilmelidir. Özellikle bakım ve destek veren STK’ların Avrupa Birliği ülkelerindeki modeller örnek alınarak finansal olarak desteklenmesi gerekmektedir. Aileye yönelik sosyal hizmetlerin verilmesinde sadece kamuya ya da sadece özel sektöre sorumluluk verilmesi değil, karma bir sistemle her ikisi de sorumluluk sahibi olmalı, ancak hizmet sunumunda her basamak devlet tarafından denetlenmelidir. Güçlü STK’lar hem hizmet sundukları hedef kitleyi hem de sistemi savunur, sistem ile hedef kitle arasındaki uyuşmazlıkların giderilmesine yardımcı olur ve aradaki bağın güçlenmesini sağlayabilirler.
Dostları ilə paylaş: |