İBNHARBÛYE 327 İBN HASSÛL
Ebü'1-Alâ Muhammed b. Alî b. Hassûl (ö. 450/1058) Kitâbü Ta&îlfl-etrâk adlı eserle meşhur olan tarihçi, edip ve devlet adamı.
Aslen Hemedanlıdır; Rey'de yetişmiş. Sâhib b. Abbâd ve İbn Fâris'ten hadis dinlemiştir. Babası Ebü'l-Kâsım Ali kitabet ve belagatta, kendisi ise nazım ve nesirde zamanın tanınmış şahsiyetlerindendi. Önceleri Büveyhî Hükümdarı Mecdüd-devle Rüstem'in (997-1029) veziri olan İbn Hassûl. Rey şehri Gazneli Mahmud'un eline geçince (1029) onun himayesine girip Gazne'ye gitti. Sultan Mesud zamanında Rey Dîvânü'r-resâil reisliğine getirildi ve şehir Selçuklular tarafından alınıncaya kadar (1035) bu görevde kaldı. Son olarak Büyük Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey"in hizmetinde bulundu. Bâharzî onunla Rey'de görüştüğünü ve "sıcağın soğuğa üstünlüğü" hakkındaki risalesine reddiye mahiyetinde bir risale yazdığını söylemekte, ayrıca onun şiirlerinden örnekler vermektedir.328
İbn Hassûl, kendisini şöhrete kavuşturan Kitâbü Tafzîli'l-etrâk'alâ sâ'irî'l-ecnâd ve menâkıbi'l-hazreti'l-câliye-ti's-sultâniyye adlı kitabını Tuğrul Bey'e okunmak üzere veziri Amîdülmütk el-Kündürî'ye sunmuştur. Kitapta, Ebû İshak es-Sâbî'nin (ö. 384/994) IrakBüveyhîleri'nden Adudüddevle adına yazdığı, günümüze ulaşmamış Kitâbü't-Tâcî adlı eseri tenkit edilmekte ve öldürülme korkusu içindeki müellifin Büveyhî hanedanının tarihini anlatırken asılsız bilgilere yer verdiği söylenmektedir. İbn Hassûl kitabında ayrıca, Büveyhîler'in nesebini yüceltmek için ortaya atılan aslen Benî Dabbe kabilesinden geldikleri yolundaki iddianın da gerçek dışı olduğunu delillerle ortaya koymaktadır.
İbn Hassûl eserinde Türkler hakkında önemli tesbitlerde bulunmaktadır. Bu tesbitier sırasında Ebû İshak es-Sâbî'nin durumuna düşmemek için objektif değerlendirme yapmaya özen göstermiştir. Türkler'in özelliklerini anlatırken Allah'ın onları arslan suretinde yüzlerini enli ve burunlarını basık yarattığını, bu İnsanların eti diğer bütün yiyeceklere tercih ettiklerini, kırlarda ve çöllerde yaşadıklarını, cesaretleriyle tanındıklarını ve diğer toplumlardan farklı biçimde fırsat bulunca başbuğluğu ele geçirmeye çalıştıklarını anlatmaktadır. Bu arada Hz. Peygamber'e atfedilen, "Türkler size dokunmadıkça siz onlara dokunmayın" sözünü delil getirerek Türkler'in muteber bir millet olduğunu söyler. Ayrıca eserde Selçuklu tarihiyle ilgili bazı önemli bilgiler de yer almaktadır. İbn Hassûl bizzat müşahede ettiği Tuğrul Bey'in güzel hasletlerini açıklar ve Adudüddevle ile onu karşılaştırır. Ayrıca Hazar hakanı ile (doğrusu Oğuz yabgusu) Selçuklu hanedanının kurucusu Selçuk (doğrusu babası Dukak) arasında geçen kavgaya da işaret eder.
Ortaçağ İslâm dünyasında nüfuzları gittikçe artan Türkler hakkında Câhiz'in (ö. 255/869) yazdığıFezâ'ilü'l-etrâktarzında olan eser. bilhassa ihtiva ettiği ten-kidî ve tahlilî bilgiler dolayısıyla önemlidir. Eserin bir nüshası Abbas el-Azzâvî tarafından neşre hazırlanmış, M. Şerefettin Yaltkaya bu metni ve Türkçe tercümesini yayımlamıştır.329 Nafiz Danışman bu yayını tercümede yapılan bazı hatalar dolayısıyla eleştirmiştir.330
İbrahim Kafesoğlu, İbn Hassûl'ün tarihle ilgili kayıp bir kitabından bahsetmektedir.331 Ancak müellifin, eldeki bu kitabından ve Bâharzî'nin reddiye yazdığı risalesinden başka bir eser kaleme aldığı bilinmediği gibi Kafesoğlu'nun kaynak olarak gösterdiği Târîh-iGüzidede 332 adı geçen Târihu Ebi'l-'Alanm da Kitâbü Tafzîli'I-etrâk olması ihtimali aktarılan bilginin muhtevası itibariyle daha kuvvetli görünmektedir.
Bibliyografya :
İbn Hassûl. Kitâbü Tafzîli'i-etrâk calâ sâ'iri'l-ecnâd (trc. ve nşr. M. Şerefeddin Yaltkaya. TTK Belleten, İV/14-15 11940| içinde). Arapça metin: s. 1-51, tercüme: s. 235-266; C^hiz, Hilâfet Ordusunun Menkıbeleri ue Türkler'in Faziletleri (trc. Ramazan Şeşen), Ankara 1988, tercüme edenin girişi, s. 31; Seâlibî, Yetîmetü'd-dehr, 1, 107-112; Ali b. Hasan el-Bâharzî, Dümyetü'i-/caşrjnşr. Abdülfettâh M. el-Hulv), Kahire 1968, I, 413-417; Müstevfî. Târih-i Güzide (Nevâî), s. 426, 690; Kütübî. Feuatü 't-Vefeyât, III, 430-432; Safedî. el-V&fi, IV, 132-135; Keşfü'z-zunûn, I, 462; İbrahim Kafesoğlu, Selçuklu Ailesinin Menşei Hakkında, İstanbul 1955, s. 22, 24, 26; C. E. Bosvvorth, The Ghaznauids, TheirEmpire in Afg-hanistan and Eastern Iran: 994-1040, Beirut 1973, s. 59,209; Osman ibran, Türk Cihan Hâkimiyeti Mefkuresi Tari/ii, İstanbul 1986,1-11,261; a.mlf., Selçuklular Tarihi ve Türk-tslâm Medeniyeti, İstanbul 1996, s. 58, 441; Zekeriya Kitapçı, Hz. Peygamberin Hadislerinde Türk Varlığı, İstanbul 1988, s. 148-150;NafızDanışman,"Prof. Şerefeddin Yaltkaya'nın Arapçadan Tferceme Ettiği Bir Eser", İslâm-Türk Ansiklopedisi Mecmuası, 1/23, İstanbul 1941, s. 3-4; a.mlf., "B. Şerefeddin Yaltkaya'nın Tferceme Hatalan", a.e., 1/ 24 119411. s. 3-4; Gurgis Avvâd. "el-Mabtûtâtü't-târîhiyye S Hizâneti kütübi'l-Methafi'l-'Irâki bi-Bağdâd", Sümer, XIII, Bağdad 1957, s. 51; F. Krenkow. "Sabi", İA, X, 7.
İBN HATÎB en-NÂSIRİYYE
EbüTHasen Alâüddîn Alî b. Muhammed b. Sa'd et-Tâî el-Cibrinî el-Halebî (ö. 843/1440) Fıkıh âlimi, kadı ve tarihçi.
774 (1372) yılında Halep'te doğdu. Tay kabilesine mensup olduğu için Tâî, ailesi Halep yakınlarındaki Beytülcibrîn'den geldiği için Cibrinînisbesini almıştır. Muhtemelen babası veya dedelerinden biri Beytüfcibrin'dekiel-Medresetü'n-Nâsıriyye'de müderrislik ve büyük camilerden birinde hatiplik yaptığından İbn Hatîb en-Nâsıriyye adıyla meşhur olmuştur.
İlim tahsiline küçük yaşlarda başlayan İbn Hatîb, Kur'an'ı hıfzettikten sonra hadis ve fıkha dair bazı temel eserleri de ezberledi. İlk ilmî seyahatini babasıyla birlikte 785'te (1383) Kudüs'e yaptı. Daha sonra 803'te (1401) Kahire, Dımaşk, Ba--lebek ve Trablus'a gitti. İlk hocaları babası ile Ahmed b. Abdülazîz b. Murahhaldir. Ayrıca fakih Şemseddin Muhammed b. Ali b. Ebü'l-Berekât, Abdullah b. Muhammed en-Nahrîrî. Sirâceddin el-Bulkinî, Ahmed el-Hamevî ve Muhammed el-Yümnî'den kıraat; Muhammed b. Selmân el-Harrât ve Halepli Cemâleddin Yûsuf b. Hatîb el-Mansûriyye'den Arapça, fıkıh, fıkıh usulü, nahiv ve tefsir; Muhammed b. İsmail el-Bâbfden ferâiz; Muhibbüddin Ebü'l-Velîd İbnü'ş-Şıhne'den meânî ve beyân: Veliyyüddin el-lrâkî ve Burhâneddin el-Halebî'den hadis ve tarih dersleri aldı.
Şafiî mezhebine mensup olan İbn Ha-tîb'e Dımaşk kadılığı teklif edilmiş, ancak İbn Hatîb, memleketi Halep'te kalmayı ve orada hizmet vermeyi düşündüğünden teklifi kabul etmemişti. Bunun üzerine 816'da (1413) Halep kadılığına getirildi. 824'te (1421) Kahire'ye, oradan da Trablusşam'a geçti ve yine kadılık yaptı. Bir yıl sonra Halep'teki görevine döndü, ayrıca Câmiu't-kebîr'in imam-hatipliğini üstlendi; bu arada pek çok öğrenciye hadis dersleri verdi. İbn Hacer el-Askalânî 836 (1433) yılında Halep'e geldiğinde kendisiyle görüşmüş ve birbirlerinden hadis rivayet etmişlerdir.333 842 yılının sonunda (Mayıs 1439) Memlûk Sultanı el-Melikü'z-Zâhir Çakmak onu görevden aldıysa da birkaç ay sonra yerine iade etti. 15Ziikade843te(18Nisan 1440) Halepte vefat eden İbn Hatîb 334 hayatta iken Bâbülmekân'ın dışında yaptırdığı türbesine gömüldü.
İbn Hatîb farklı görüşleri de incelemesi, delilleri araştırması, güzel konuşması ve isabetli fetvalar vermesiyle tanınan bir ilim adamı ve kadı idi. Kendisine bir mesele sorulduğunda genellikle herhangi bir kitaba bakmadan isabetli şekilde fetvasını yazardı. Hz. Peygamber'in sîretini okur ve okuturdu. İlmî otoritesinin yanında iyi huylu ve halkla diyalog kurabilen bir kişi olduğu kaydedilir. Devlete elinden geldiği kadar hizmet etmiş ve bunun karşılığında genellikle maaş almamıştır. Döneminin âlimleri ondan övgüyle bahsetmişlerdir.
Eserleri. İbn Hatîb'in hadis, tefsir, fıkıh ve tarih alanlarında çeşitli eserler kaleme aldığı belirtilmekteyse de bunlardan sadece biri günümüze ulaşmıştır, ed-Dürrü'l-müntehab fî (tekmileti) Târihi Haleb adını taşıyan eser, Kemâleddin Ib-nü'l-Adîm'in Buğyetü't-taleb fi târihi Haleb"ne yazılan bir zeyildir. Hedİyye-fü'i-Mrifîn'de adı ed-Dürrü'1-müntehab lî zeyli Buğyeti't-taleb fi târihi Haleb şeklinde geçmektedir. Halepli meşhur kişilerin biyografilerinin alfabetik olarak yer aldığı eserin başlıca nüshaları Süleymaniye 335 ve Berlin 336 kütüphanelerinde bulunmaktadır.337 İbn Hacer el-Askalânî Halep'e geldiğinde eseri incelemiş ve birtakım ilâvelerde bulunmuştur.338 Kitap, Sourdel gibi bazı müellifler tarafından Ebü'1-Fazi İbnü'ş-Şıhne'ye nis-bet edilmişse de bu doğru değildir. Meçhul bir müellif, İbnü'ş-Şıhne'nin Nüzhe-tü'n-nevâzırfi ravzi'l-menûzıradlı eserinin başına İbn Hatîb'in ed-Dürrü'l-müntehab'mm mukaddimesini eklemiş, daha sonraki müstensihler de kitabın adının ed-Dünü'1-müntehab olduğunu sanarak bu şekilde kaydetmişlerdir 339 ed-Dürrü'1-müntehab Ahmed b. Muhammed ve oğlu Muhammed (o. 1010/1601) tarafından el-Müntehab mine'd-Dürn'l-münteçtab adıyla iki cilt halinde ihtisar edilmiştir.340
İbn Hatîb'in kaynaklarda adı geçen diğer eserleri de şunlardır: et-Tîbetü'r-râ'iha fî tefsıri'l-Fâtiha, Dav'ü'l-başî-re fî şerhi hadîsi Berîre, Şerhu hadîsi Ümmi Zer, Şerhu kıfatin mine'l-Envâr fi'l-fıkh, Şerhu Bedfi'n-nizâm li'bni's-Sâ'ânî, Sıref.ü'i-Mü'eyyed, Müntehâ-bâtmin Kitabi'l-Kevâkibi'İ-vadfe.341
Bibliyografya ;
Yâküt. Mu'cemü'i-büldân, 1,519; II, 101; İbn Hacer, İnbâ'ü'l-ğumr, I, 4; Aynî, Ukdü'l-cümân (nşr. Abdürrâzıket-Tantâvîl. Kahire 1989, s. 550; Necmeddin İbn Fehd, Mu'cemü'ş-şüyüh fnşr Muhammed ez-Zâhî), Riyad 1402/1982, s. 179-181; İbnü'ş-Şıhne. Târthu Haleb: Nüzhetü'n-ne-uâzır (nşr. KeikoOhta), Tokyo 1990, neşredenin girişi, s. s-^a; Sehâvî, ed-Dau3'ü'l-lâmi':, III, 303-307; Keşfü'z-zunûn, 1, 249; İbnü'l-İmâd, Şezerât, VII, 247; Şevkânî, et-Bedrû't-tâli'. I, 476-477; Ahl-wardt, Verzeichnis, IX, 287; Hediyyetü'l-'ârifin, I, 731-732; Râgıb et-Tabbâh. İ'tâmü'n-nübelâ' bi-tanhi Hatebi'ş-şehbâ', Halep 3923-25,1, 21, 23-24, 31; V, 224-234; Brockelmann, GAL, II, 42-43; Suppl., II, 30; /zâhu7-meA;nûn, II, 89; Ziriklî. eM'!âm,V, 160-161; Kehhâle. Mu'ce-mü'l-mü'ellifîn,V]\, 200;Fuâd Seyyid, Fihrisü'l-matıtûtâti't-muşaüvere, Kahire 1957, II, 56-57; Nüveyhiz, Mu'cemü'l-müfessirin, I, 381-382; D. Sourdel, "ibn al-Şhihna", El2 (İng), III, 938.
Dostları ilə paylaş: |