İLEK 726 İLELÜ'l-HADÎS
Hadislerin sıhhatini zedeleyici mahiyetteki gizli sebepleri inceleyen ilim.
Sözlükte illet (çoğulu İlel) kelimesi "bir şeye dışarıdan girerek onun özelliklerini değiştiren geçici zayıflık, hastalık ve özür" mânalarına gelir. Hadis terimi olarak "sağlam bir haberin sıhhatine zarar verebilecek gizli sebep" demektir. İllet görünüşte sağlam ve râvileri güvenilir haberlerde bulunur. Sika râviler tarafından nakledilen ve senedinde bir kopukluk görülmeyen haberler sahih kabul edilmekle beraber bazan râviler sahih haberlerde de hemen farked ilemeyen hatalar yapabilirler. Hadislerin rivayeti sırasında ortaya çıkan ve önemsiz gibi görünen bu hatalar hadisin sıhhatini ortadan kaldırabileceği gibi râvinin güvenilirliğinde şüphe etmeyen talebeleri tarafından diğer sahih hadisleriyle birlikte nakledilebilir ve hocasının yaptığı hatayı farkedemeyen sika râvi onun rivayetini naklettiği için hata kendisine nisbet edilir. Hadislerdeki illetlerin en önemli sebebi râvinin vehmi olduğu için ilel ilminin vehimden kaynaklanan rivayetleri konu edindiği söylenmiş, ileri derecede zayıf olmayan bazı râviler de yanılarak hata ettiklerinden ilel kitaplarında İnceleme konusu yapılmıştır. Dikkatli bir araştırma sonucunda gizli bir kusuru tesbit edilen haberler ma'lûl veya muallel diye adlandırılmış, bir cerh kusu-ruyla tenkit edilen râvilerin naklettiği haberlerle zayıf olduğu kolayca anlaşılan rivayetler ise muallel sayılmamıştır. Hadis âlimlerinin çoğu usul konularında farklı görüşlere sahip olduğu gibi illet diye ileriye sürülen sebeplerde de ittifak edememiştir. Meselâ Dârekutnî Şahîhayn'deki 110 hadisin illetli olduğunu söylerken bu İlletleri inceleyen İbn Hacer el-Askalânî onların hadisin sıhhatini giderecek kadar etkili olmadığını ileri sürmüştür.
Asr-ı saâdet'ten itibaren âdil ve sika râvilerin hataları tenkit edilmiş, sahâbîle-rin yanlış rivayetleri düzeltilmiş, eksik bırakılan bölümler tamamlanmış ve bu işe "istidrâk" adı verilmiştir. İlletler ilk bakışta anlaşılamayacak kadar gizli kusurlar olduğu için istidrâklerden az da olsa farklıdır. Başta Hulefâ-yi Râşidîn olmak üzere İleri gelen sahâbîler, Hz. Peygamberin vefatından sonra hadislerin dikkatsiz bir şekilde rivayet edilmemesi için bazı tedbirler almışlarsa da yine de çeşitli sebeplerle bir kısım hatalar meydana gelmiştir. Ayrıca fitnelerin ortaya çıkması, yalancılığın yayılması ve uydurma (mevzu) rivayetlerin görülmesi üzerine isnadlar araştırılıp hadis râvilerinin tenkidine başlanmıştır. İbn Abbas, Hz.Ali'den nakledilen haberleri inceleyerek hatalı bulduklarını reddetmiş, bazan onun böyle bir şey söylemeyeceğini belirterek haberi incelemeye bile gerek duymamıştır. İlk ilel müelliflerinden Ali b. Medînî (ö. 234/849), ashap döneminden itibaren hoca-talebe ilişkisini dikkate alarak muhaddislerin tabakalarını incelemiş, derecelerini göstermistir. Şu'be b. Haccâc (ö. 160/776), se-ned tenkidini ve rical ilmini sistemleşti-rerek ilelin bir ilim haline gelmesine vesile olmuş, talebesi Yahya b. Saîd el-Kattân ilele dair ilk eseri kaleme almış, Yahya b. Maîn et-Târîh ve'l-Hlel, Ali b. Medînî İlelü'lhadîş ve ma'rifetü'r-ricâl, Ahmed b. Hanbel Kitâbü'l-'İlel ve mcfri-feti'r-ricâl adlı kitaplarıyla ilel ilminin temel konularını düzenlemişlerdir. İlel yanında rical ve tarihle ilgili bilgilerin bir arada incelendiği bu eserler, talebelerin hocalarına sorup aldıkları cevapları bir araya getirmeleriyle ortaya çıktığından belirli bir sistematiğe ve konu bütünlüğüne sahip değildir. Müsned tertibinde-ki ilk ilel kitabını Ya'küb b. Şeybe (ö. 262/ 875) telif etmiş, Ebû îsâ et-Tirmizîe/-Câ-mihi'ş-şahsh'inde ilel konusunu müstakil bir bölümde ele almış, bu bölümü şer-heden İbn Receb'in çalışması ilelin dirayet açısından incelendiği tek eser olmuştur.727 İbn Ebû Hâtim'in sünen kitapları tertibindeki Heîü'l-hadîş'i. İbn Adî'nin tenkide uğrayan râvileri alfabetik olarak sıraladığı, sonra da onların illetli rivayetlerinden örnekler verdiği el-Kâ-mıî'ı bu türün önemli eserleridir. Mu-hammed b. İsmail el-Buhârî. Zühlî, Ebû Zür'a er-Râzî ve Ebû Hatim er-Râzî ilel konusunun önde gelen âlimleri olup bu konuda klasik dönemin son halkası Dâre-kutnî'dir.
Râvi güvenilir de olsa zaman zaman yanılmasının temel sebepleri hafızası ve dikkatinin mükemmel olmaması, unutması, eksik ezberlemesi veya gördüğü olayları her zaman gerçeğe uygun şekilde tesbit edememesidir. Bundan dolayı güvenilir râvilerin zaman zaman düştüğü hatalar dikkatle takip edilmiş, Ali b. Me-dînî'nin cİlelü hadîsi İbn 'üyeyne'sinde olduğu gibi bir araya getirilmiştir. Mu-haddisin akıl ve şuurunda geçici veya kalıcı bir zayıflığın ortaya çıkması ise "ihtilâf türündeki çalışmalara konu olmuştur. İleri derecedeki ihtilât, râvinin bu halinin ortaya çıkmasından sonraki rivayetlerinin terkine sebep teşkil etmiş, geçici ve az miktardaki İhtilât ise bunların hangi rivayetlerde olduğunun bilinmesi şartıyla terkedilmemiştir. Râvinin bazı dış tesirlerle yanıldığı ve zabtının zayıfladığı da olmuştur. Kitabından rivayet eden bir râvinin kitabını kaybetmesi onun rivayetlerinin kabul edilmemesi için yeterlidir. Nitekim Abdürrezzâk es-San'ânfnin hayatının son yıllarında gözlerini kaybetmesi sebebiyle kitaplarını okuyamaması hata etmesine ve bazı telkinleri benimsemesine yol açmıştır. Talebenin hocası ile uzun süre beraber olamaması, ilmî ehliyeti bulunmayan ve dil kurallarını bilmeyen bir râvinin hadisleri mâna ile rivayete kalkışması da yanılma ihtimalini arttıran başlıca sebeplerdendir.
İllet hadisin isnadında ve metninde bulunabilir. İsnaddaki illet, hadisin sağlamlık derecesini etkilemekle beraber mün-katı olarak rivayet edilen bir hadisin mev-sul bir rivayetinin bulunması gibi durumlarda bu olumsuz etki ortadan kalkar. İs-nadda çok görülen kusurlardan biri gizli inkıta yani seneddeki bir tür kopukluktur. Mevsul sanılan bir isnadın gizli bir in-kıtâının tesbit edilmesi hadisi illetli hale getirir. İsnadın ibdâli de önemli bir kusurdur. Yanılarak senedin değiştirilmesi haberin illetli olmasına, garîb hadis rivayet etmek maksadıyla isnadın bilerek değiştirilmesi ise haberin mevzu sayılmasına yol açar. Bir sahâbîden geldiği bilinen (mahfuz) bir hadisin yanlışlıkla başka bir sahâbîden veya bir tabiîden nakledilmesi gibi haller de o hadisi illetli kılar. Mevkuf bir haberin merfû, mürsel bir hadisin müsned, münkatr bir hadisin mevsul olarak rivayet edilmesi hadisin sıhhatini zedeleyen sebeplerdendir.
Hadisin metninde de illet bulunabilir. Bunların incelenip tenkit edilmesi fakih-lerin, kelâmcıların ve müfessirlerin de ilgi alanına girer. Hadis metinlerindeki tearuz bir tür illettir. Birbirine zıt gibi görünen ve genellikle biri mâna ile rivayet edilen iki hadis metni arasında tercih yapılamadığı zaman bu metinler muztarib sayılır. Sahih haberlerle bilinen tarihî bir olaya muhalif olarak rivayet edilen sahih bir rivayet de illetli kabul edilir. Râvinin genellikle hadisin son kısmına açıklama mahiyetinde eklediği sözün (idrâc) hadis zannedilmesi o rivayetin illetli sayılmasına sebep olduğu gibi noktalama, okuma ve harf hatası (tahrif ve tashif) sonucunda hadis metinlerinin anlamlarının değişmesi de hadisi illetli hale getirir. Fıkıhçıların ha-dislerdeki illetleri kendi açılarından değerlendirdikleri ve muhaddislerin kabul ettiği bazı illetleri dikkate almadıkları olmuş, buna karşılık onların illet saydığı bazı hususları da muhaddisler kabul etmemiştir. Özellikle Hanefî usulcüleri illet terimi yerine "manevî inkıta" veya "bâtını inkıta" tabirlerini kullanmışlardır.
İlletlerin tesbit edilebilmesi kolay bir iş olmayıp hadis alanında ciddi bir bilgi birikimine ve uzmanlaşmaya ihtiyaç gösterir. Öncelikle hadis ekollerinin özelliklerinin, hangi bölgelerde geliştiklerinin, kültür çevreleriyle fıkıh ve akîde açısından kimliklerinin bilinmesi zorunludur. Ayrıca isnadların kendilerine dayandığı hadis imamları tanınmalı, rivayetlerinin Özellikleri, ad, künye ve lakapları, varsa ihtilaflı nisbeleri, ölüm. doğum tarihleri bilinmeli, onlardan rivayette bulunanların yaşları ve güvenilirlik durumları tesbit edilmeli, müdelüsler, ihtilâta uğrayanlar, irsal yapanlar tesbit edilmelidir.
Hadisin bütün tariklerinin incelenmesi ayrı bir Önemi haiz olup bilinen rivayetlerinin karşılaştırılması, hatalı ve eksik tariklerin belirlenmesine ve varsa illetinin tesbit edilmesine yardımcı olur. Böylece râvinin hafıza gücünü, zabt ve dikkat derecesini anlamak mümkün olduğu gibi rivayetler arasındaki eksiklik ve fazlalıklar da ortaya çıkar. Böyle bir mukayese sonunda bir hadisi sadece bir râvinin rivayet ettiğinin görülmesi illetin tesbiti açısından İlk basamak sayılır. İkinci aşamada bu rivayete muhalif başka bir tarikin bulunması, illet konusunda uzman olan âlimin vereceği hükmü kolaylaştırır. Bir hadisin bütün rivayetlerinin bir araya getirilmesi de sika veya zayıf bir râvinin bütün rivayetlerinin toplanmasına imkân verebilir. İlletlerin tesbitine yardımcı olan diğer bir husus da hadis âlimlerinin müzakeresi olup bunlar, illetli olduğu sanılan rivayetleri bildikleri mahfuz hadislerle karşılaştırarak bir sonuca varmaya çalışırlar.
İlel ilmi cerh ve ta'dîlden ayrı bir ilim kabul edilmiş, III (IX) ve IV. (X.) yüzyıllarda bu alanda birçok eser yazılmıştır. Yahya b. Maîn'in et-Târîh ve'l-Vel illet ve rical konularında kendisine yöneltilen sorulara verdiği cevapların talebesi Abbas b. Muhammeded-Dûrî tarafından bir araya getirilmesiyle ortaya çıkan bir çalışmadır. Eser, Ahmed Muhammed Nûrseyf tarafından doktora tezi olarak neşre hazırlanmış ve et-Târîh dirâse ve tertîb ve tahlil adıyla yayımlanmıştır.728 Ali b. Medînî'nin 'İlelü'l-hadîş ve macrifetü'r-rical adındaki risalesi, sahabeden İtibaren isnadların dayandığı muhaddisler ve hadis ekolleri hakkında bilgi vermektedir.729 Ahmed b. Hanbel'in Kitâbü'l-'İlel ve m frifetü'r-ricâl 730 oğlu Abdullah tarafından soru-cevap metoduyla tedvin edilmiştir.731 Muhaddis-lerin metin tenkidiyle ilgili çalışmalarının örneklerini ihtiva eden Müslim b. Hac-câc'ın Kitâbü't-Temyîz\rim yayımlanan bölümünde 106 rivayet incelenmiş 732 eserin diğer bölümleri ele geçmemiştir. Ya'küb b. Şeybe'nin el-Müsnedü'1-kebî-rü'l-mtfallen tamamlanmamış bir çalışma olup günümüze yalnızca onuncu cüzü 733ulaşabilmiştir.734 Ebû Îsâet-Tirmizî'nin orijinal şekli bilinmeyen el-ıİlelü'l-kebir'inin 735 Ebû Tâlib el-Kâdî tarafından fıkıh bablarına göre tertip edilen şekli yayımlanmıştır.736 Müellifin el-Câmfu'ş-şahîh'in sonunda yer alan "KitâbüVİlel" bölümü el-'İlelü'ş-şa-ğîr adıyla anılmıştır.737 Bezzâr'ın el-Müsnedü'l-kebîrü'l-mu'aller'mde bazı hadislerin illetleri gösterilmiştir.738 Ebü'l-Fazi Muhammed b. Ahmed el-Herevî 'İlelü 7-ehddîş H kitâ-bi'ş-Şahîh li-Müslim b. el-Haccöc adlı eserinde Şahîh-i Müs/im'deki otuz kadar hadisin illetini göstermiştir.739 İbn Ebû Hatim er-RkzVİlelü'l-hadîş"\nde, babası Ebû Hatim er-Râzî ile Ebû Zür'a er-Râzî'ye İlletli hadisler hakkında sorular sorup aldığı cevapları bir araya getirmiş, kitapta 2840 rivayet incelenmiştir.740 İbn Adî el-Kâmil fî du'aiâ'i'r-ri-cdJ'in mukaddimesinde hadis rivayeti ve tenkidiyle ilgili konulan ele almış, ashap döneminden itibaren münekkitlerin tabakalarını tanıtmış, tenkide uğrayan râ-vileri alfabetik olarak incelemiş ve rivayetlerinden örnekler vermiştir. Dârekut-nî, 1818 hadisin illetini incelediği müsned tertibindeki el-'İlelü'l-vâride İi'1-ehâdî-şi'n-nebeviyye'sinde bazan bir hadisin illetini araştırırken otuz kadar farklı rivayeti nakletmektedir.741 Ebü'i-Ferecİbnü'l-Cevzî, sünen kitapları tertibindeki el-'İlelü'l-mütenâhiye fi'1-ehâdîşi'l-vâhiye adlı eserinde üzerinde duracağı haberlerin önce bütün tariklerini ele almakta, ardından bunları daha çok muhaddislerin hadisler ve râviler hakkındaki görüşlerine dayanarak tenkit etmektedir.742 İlelin bir ilim disiplini olarak ele alındığı ilk çalışma İbn Receb'in Şerhu cİleli't-Tirmizî's\d\r. Eser, Tirmizî'nin el-Câmi'u'ş-şahîh'ine müellifin yazdığı yirmi ciltlik Şerhu CâmiH't-Tirmizî'nin günümüze ulaşan son bölümünden ibarettir. Bu bölüm, Tirmizî'nin el-CâmiSi'ş-şahîh'ınm elli birinci kitabı mahiyetindeki el~UeIü'ş-şağîr"ın şerhidir. İbn Receb bu çalışmasında Tirmizî'nin metinlerini zikretmemiş, onları ilâvelerle genişleterek ve eksiklerini tamamlayarak şerh ve tenkit etmiş, eserin sonunda ilel ilmiyle ilgili bazı bilgilere ve kurallara bir bölüm ayırmıştır.743 Hemmâm Abdürrahîm Saîd, İbn Receb'in bu şerhi üzerinde el-'İlel fi'1-hadîs adlı bir doktora çalışması yapmıştır.744 Kaynaklarda adı geçen başka ilel kitapları da bulunmakta, bu konudaki en son çalışmanın, Muhammed Murtazâ ez-Zebîdî'nin (ö. 1205/1791) Dârekutnrnin ei-c/ieİ'inden seçtiği Refcu'l-kelel 'ani'l-cilel adlı kırk hadis mecmuası olduğu anlaşılmaktadır.745
Bibliyografya :
Buhârî. "Şalât", 30, 81; Müslim, "Mukaddime", 4, "Hac", 388-395; a.mlf.. Kitâbü't-Tem-yîz (nşr. Muhammed Mustafa el-A'zamî), Riyad 1402/1982, s. 186; Hâkim en-Nîsâbûri, Ma'ri-fetü 'ulûmi'l-hadış, Medine-Beyrut 1397/1977, s. 112-119; Şemsüleimme es-Serahsî. el-Uşût (nşr. Ebü'l-Vefâ el-Efgânî). Haydarâbâd 1372,1, 364-370; İbnü's-Salâh. 'ülûmü'1-hadlş, s. 42-44; Zehebî, AHamü'n-nübelâ', XIV, 538-540; İbnHacer. tfedyü's-sârf(Hatîb).]I, 100-137; 7ec-rid Tercemesi, I, 76, 176-189; Şemseddin es-Se-hâvî. Fethu'l-muğiş, Beyrut 1993, I, 243-256; Süyûtî, Tedribü'r-râvi, Beyrut 1979,1, 251-261; Emîr es-San'ânî, Tauzîhu'l-efkâr, Kahire 1366, M, 25-34;Tâhİrel-Cezâiri, Teucîtıü'n-nazar, Beyrut, ts. (Dârü'l-ma'rife). s. 264-289; Ahmed Muhammed Şâkir. el-BâHşü'I-haşîş, Beyrut 1408, s. 52-56; Subhî es-Sâlih, Hadis İlimleri ue Hadis Istılahları (trc. M. Yaşar Kandemir). Ankara 1973, s. 90, 150-156; Nûreddin Itr, Menhecü'n-nak:d fi culûmi'l-hadîs, Dımaşk 1399/1979, s. 447-454; Hemmâm Abdürrahîm Saîd, el-c!lel fi'l-hadîş dirûse menheciyye /T dau'i Şerhi c!le-li't-Tirmizî li'bn Receb et-Hanbelt, Amman 1400/1980, tür.yer.; Abdülhay el-Kettânî, Fihri-sü'l-feharis, I, 408; Haldun el-Ahdeb, Esbâbû. ihMâfi'l-mtıhaddişîn, Cidde 1405/1985. II, 413-423; Muhammed Accâc el-Hatîb. el-Vec'ızfı 'u/û-mi'l-hadış, Dımaşk 1988, s. 260-266; Ayhan Te-kineş, İlelü'l-Hadis İlmi (yüksek lisans tezi, 1991), Mü Sosyal Bilimler Enstitüsü.
Dostları ilə paylaş: |