TüRKİye diyanet vakfi 5 İSLÂm ansiklopediSİ (25) 5



Yüklə 1,44 Mb.
səhifə19/52
tarix27.12.2018
ölçüsü1,44 Mb.
#87599
1   ...   15   16   17   18   19   20   21   22   ...   52

KATI

Kâğıt veya deri oyma sanatı.

Sözlükte "kesmek" anlamına gelen ka­tı' (kat) kâğıt veya deri üzerine çizilmiş yazı, motif yahut bir şekli oyup çıkararak bir başka kâğıt ya da deriye yapıştırmak suretiyle gerçekleştirilen bir sanatın adı­dır. Bu şekilde yapılmış esere kâtıa (mukatta"), sanatkârına kâtı've katta' denir.

Katı' sanatında renkli, aharlı, ebrulu. genellikle de mühreli ne çok ince ne de kalın olan kâğıtlar kullanılır. Bu özellikleri taşıyan dört beş kat değişik renkte kâğıt murakka' tahtası üzerine, murakka' yap­ma usulüne uygun olarak ve sulu nişasta muhallebisiyle yapıştırılıp nemini çekme­ye bırakılır, iyice kuruduktan sonra da murakka' tahtasından kesilerek çıkarılır. Bu şekilde hazırlanan mukavva üzerine çizilen güzel yazı Örnekleri, ilkbahar çiçek-leriyle donanmış bahçe resimleri, manza­ralar, insan ve hayvan figürleri, her türlü bezeme, İnce uçlu keskin bir kalemtıraş veya oyma aletiyle dikkatlice kesilir. Oyu­lup çıkarılan erkek veya oyuk kalan dişi parçalar soğuk suya atılır. Kısa bîr süre sonra birbirinden ayrılması sağlanan kâ­ğıt katları, kuruyup düzleşmesi için boş bir defterin yapraklan arasında bir müd­det saklanır. Elde edilen erkek ve dişi şe­killer ayrı ayrı. üzerine ince bir tabaka ha­linde nişasta muhallebisi sürülmüş satıh­lara yeniden yapıştırılarak pek çok bezen­miş levha hazırlanır. Deri oyma tekniğiyle elde edilen katı'Iar ise daha çok cilt sana­tında uygulanmıştır. Hazırlanan dişi oyma kalıplardan deri üzerine çizilen motif ve figürler, bir dantel gibi oyulduktan sonra cilt kabının iç yüzüne ve ayrı renkte deri veya kumaş zemin üzerine yapıştırılır.

Araştırmacılar, kâğıt ve deri oymacılı­ğının iki binyıl kadar önce bir halk sanatı olarak Çin'de doğduğunu ileri sürmekte­dir. Uygurlar tarafından yapılarak günü­müze ulaşmış oyma deri kitap kaplan, kâ­ğıt ve deri oymacılığının İslâm dünyasına Orta Asya kanalıyla geçtiğini ortaya koy­maktadır. XV. yüzyılın ikinci yarısında Ti-murlular ve Akkoyunlular döneminde ilk Örneklerine rastlanan kâğıt oymacılığı, XVI. yüzyıl başlarından itibaren Safevî-ler'de ve Osmanlilar'da gelişme göster­miştir. XVI. yüzyıldan itibaren Osmanlı sa­rayı ve çevresinde özel bir ilgiye bağlı ola­rak gelişen kitap sanatları arasında kâğıt oyma sanatı Safevîler'dekinden daha bü­yük bir rağbet görerek varlığını XX. yüz-yıl başlarına kadar korumuştur.

Âlı Mustafa Efendi Menâkıb-i Hünerverdn'da XV. yüzyılda Herat'ta yaşamış, Hüseyin Baykara himayesinde çalışan Ab­dullah Kâtı'ın (Herevî) kâğıt oyma sanatı­nın ilk ve en önemli temsilcisi olduğunu kaydeder. Nitekim Hâce Abdullah Here-vî'nin katı' suretiyle hazırladığı, İstanbul'­da Türk ve İslâm Eserleri Müzesi'nde 230 muhafaza edilen Hüseyin Baykara divanı bunun en açık göstergesidir. Şeyh Muhammed Dost, Sengî Alî-i Bedahşî, Muhammed Bakır da İran sahasında ye­tişmiş katı' sanatının önde gelen üstatları arasında yer alır.



XVI. yüzyılın ilk yansından itibaren Os­manlı kâğıt oyma sanatı, sanatkârları ve eserleri hakkında çeşitli tezkirelerde az da olsa bilgi bulunmaktadır. Âşık Çelebi Meşâirü'ş-şuarâ'ûa, Fâtih Sultan Mehmed devrinin sonlarında adı duyulmaya başlanan ve İbrahim Paşa'nm vezîriâzam-lığı sırasında üne kavuşmuş olan Efşancı (Oymacı) Mehmed'in bu sanatta dönemi­nin en büyük üstadı olduğunu, diğer oy­macıların onu örnek aldığını kaydeder. Ef­şancı Mehmed sultanın hazine ve divan kâtipliği görevinde bulunmuş, kesip ha­zırladığı kâtıa levhalar karşılığında sul­tandan ve devlet büyüklerinden ödüller almıştır. 941 'de (1534) vefat eden ve yap­tırdığı mektebin yanına defnedilen Ef­şancı Mehmed'in günümüze ulaşmış im­zalı kâğıt oyma yazı, çiçek ya da bahçe çalışması bilinmemektedir. Ona atfedilebi­lecek veya tarzına örnek gösterilebilecek bahçe levhası İstanbul Üniversitesi Kü-tüphanesi'nde 231 bulunan bir albümde mevcuttur. Büyük bir özen ve hünerle çeşitli renkteki kâğıtlardan kesi­lerek hazırlanan bahçe siyah renk kâğıt üzerine yapıştırılmıştır. Düz bir hat üze­rine dizilmiş serviler, çeşitli fidanlar, ba­har çiçeği açmış meyve ağaçlan ve bunların arasına yerleştirilmiş ilkbahar çiçek­leri karmaşık bir kompozisyon oluşturur. Servilere sarılı gül dallan üzerinde kat­merli açık ve koyu renkte güller, çeşitli renkte lâleler, karanfiller, süsenler. süm­büller, nergis, menekşe, yasemin ve mi­neler, Osmanlı bahçe zevkini yansıtacak biçimde 9 x 20 santimetrelik küçük bir alana büyük bir ustalıkla yerleştirilmiş­tir. Bu bahçe tasvirinin yer aldığı, Kanunî Sultan Süleyman döneminde hazırlanmış albümdeki çeşitli hat örnekleri, fırça üe yapılmış resim ve tezhipler eserin XVI. yüzyılın ortalarında hazırlanmış olduğuna işaret eder. Albüme yerleştirilmiş olan kâ­ğıt oyma bahçenin etrafına muhakkak hatla baharı konu alan şiirler albümün hazırlanış tarihini biraz daha netleştir­mektedir. Bir kısmı 1S12'de ölen Osmanlı şairi Mesîhînin bahar kasidesinden seçil­miş beyitler, diğer kısmı ise Bakînin ba-hâriyyesinden alınmış mısralardır. Bâkî'-nin dönemin vezirlerinden Semiz Ali Pa­şa için yazdığı kaside, büyük bir ihtimalle albümün Semiz Ali Paşa'nın vezîriâzamlığı sırasında hazırlanmış olduğunu gös­terir. Bir elden çıkmış olması muhtemel benzeri bahçeler Viyana'da Millî Kütüphane'de mevcut, 980 (1572) yılında hazır­lanan 111. Murad albümündedir. Aynı kâ­ğıt üzerinde iki ayrı kompozisyon halinde­ki bu örnekler, İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi'ndeki albümde yer alan kâğıt oyma bahçeyle çok yakın benzerlik gös­terdiğinden aynı sanatçı elinden çıkmış olduğunu düşündürmektedir. Bunlar, Os­manlı sanatında bahar açmış ağaçlar ve ilkbahar çiçekleriyle oluşturulan bahçe kompozisyonlarının da en erken örnekleri olmalıdır. III. Murad için hazırlanan bazı bahçeler araştırmacılar tarafından Bur­salı Fahrîye atfedilmişse de bilhassa İs­tanbul Üniversitesi Kütüphanesi'ndeki al­bümün hazırlanış tarihi göz önünde bu­lundurulduğunda bunların Fahrî'nin elin­den çıkmış olması ihtimali oldukça azalır. Ayrıca kullanılan renkli kâğıt türü ve bun­ların kompozisyonu bakımından da bu ör­nekler, XVI. yüzyılın ikinci yarısından ziya­de Kanunî devri sanatçılarının üslûbuna daha yakındır. Âşık Çelebi de Efşancı Mehmed'in özellikle bu tür çiçek ve bah­çe konulu kâğıt oymacılığının en güzel ör­neklerini vermiş olduğunu belirtmiştir.

Osmanlı sanatında kâğıt oymacılığı en parlak dönemini Kanunî Sultan Süleyman zamanında yaşamıştır. Gerek günümüze gelen eserlerin bolluğu gerekse Âşık Çe-lebi'nin verdiği bilgiler, saray ve çevresinde kâğıt oymacılığının tam anlamıyla bir sanat dalı olarak ele alındığını ortaya ko­yar. İmzalı eserleri günümüze ulaşmış olan Mehmed b. Gazanfer dönemin önem­li sanatkârlarından biridir. Onun nesta'lik hatla oyma olarak hazırladığı iki eseri Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi'nde olup bunlardan küçük bir şiir mecmuasının sa­natkâr tarafından 944 (1537) yılında ha­zırlandığı sonunda kayıtlıdır.232 On yapraklıkbe­yaz kâğıttan oyma nesta'lik harflerle çe­şitli renk kâğıtlara yapıştırılarak oluştu­rulan eser tarihli ve imzalı bilinen en er­ken Osmanlı kâğıt oymasıdır ve Halil Ed­hem Arda'nın ailesi tarafından müzeye bağışlanmıştır. Mehmed b. Gazanfer'in imzalı ve tarihli diğer eseri, Topkapi Sa­rayı Müzesi Kütüphanesi'ndeki233 Ârifî'nin Gûy u Çevgân mesne­visidir. Nesta'lik hatla mavi, siyah, yağ ye­şili, lâcivert, bej, pembe, güvez ve tonla­rında boyanmış kâğıtlar üzerine yapıştı­rılan eser 946 (1539) tarihini taşır. Tez­hibi ve son derece özenle hazırlanmış ol­ması eserin padişaha takdim edilmiş ol­duğunu gösterir.

Günümüze ulaşan ve tamamı Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi'nde bulunan eserleriyle şuarâ tezkirelerinde hakkında verilen bilgiler, Kanunî Sultan Süleyman dönemi Osmanlı kâğıt oyma sanatçıları­nın en önemlisinin Benli Ali Çelebi oldu­ğunu ortaya koyar. Âşık Çelebi onun sa­rayda yetiştiğini ve sipahi olduğunu be­lirtir. Sanatkâr, Kanunî Sultan Süleyman için kâğıt oyma olarak 944 (1537) yılında hazırladığı bir şiir mecmuasının ketebe-sinde kendisinin Galata eminliği yaptığını söyler.234 Daha sonra Budin defterdarlığına tayin edilen Ali Çelebi'nin en Önemli ese­ri, içinde Molla Câmî, Hâfız-ı Şîrâzî, Hayâlî Bey. Emîr Hüsrev-i Dihlevî gibi şairle­rin gazel ve rubâîlerinden seçmelerin yer aldığı Mecmûa-i Eş'âr'dir. Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi'nde bulunan eser 235 altmış bir yapraktır. Beyaz kâğıttan oyulan nesta'­lik harfler mavi veya siyah zemine yapıştırılmıştır. Sayfa kenarlarına farklı renkte kâğıtlar vassâle tekniğiyle geçirilmiş ve eserin tamamı tezhip ve zerefşanla zarif bir şekilde süslenmiştir. Ali Çelebi, Kanu­nî Sultan Süleyman'ın oğlu Şehzade Meh­med için de kâğıt oyma bir kırk hadis ter­cümesi hazırlamıştır. Çeşitli renkte kâğıt­lar üzerine sülüs ve nesta'lik oyma hatla hazırlanan tarihsiz, sekiz varaklık vassâ-leli bu eser de Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi'ndedir.236 Sanatçının aynı yerdeki önemli eserlerinden nesih hatla kâğıt oyma ola­rak hazırladığı bir diğeri yedi varaklik Arapça dua kitabıdır. Ketebesine göre Şevval 951'de (Aralık 1544) tamamlanan eser "Ali el-fakir defterdâr-i tîmarhâ-i Budin" imzasını taşır.237 Her sayfada yazının etrafını çeviren bor-dürler değişik motifler kullanılarak kâğıt oyma bezemelerle süslenmiştir. Ölüm ta­rihi bilinmeyen sanatçının Âşık Çelebi'nin tezkiresini yazdığı 1860'lı yıllarda hayatta olmadığı anlaşılmaktadır.

Kanunî Sultan Süleyman döneminin (1520-1566) bir diğer kâğıt oyma ustası Ali Çelebi'nin oğlu Abdülkerim Çelebİ'dir. Devrinin tanınmış şairlerinden olup Sâî mahlasıyla şiirler de yazan sanatkâr. Âşık Çelebi ve Kınalizâde Hasan Çelebi'nin de belirttiği gibi seçkin bir hattat ve kâğıt oyma ustasıdır. Kaynaklar onun Şeyhülislâm Ebüssuûd Efendi tarafından yetişti­rildiğini ve daha sonra da müderris oldu­ğunu, 1580 civarında Vardar Yenicesi'nde kadılık görevinde bulunduğunu belirtir. Babasının Galata eminliği yapmış olma­sından ötürü Eminzâde diye anılan Ab­dülkerim Çelebi'nin, nesta'lik hatla ve kâğıt oyma olarak hazırladığı imzalı bir kıtası Tbpkapı Sarayı Müzesi Kütüphane-si'ndeki bir albümde mevcuttur.238

Osmanlı kâğıt oyma sanatçılarının ün­lülerinden biri de XVI. yüzyılın ikinci ya­rısında yetişmiş olan Bursalı Fahrî'dir. Eserlerini genellikle Fahrî-i Bursevî ola­rak imzalayan sanatçının adı muhteme­len 156O'lı yıllarda duyulmaya başlanmış, II. Selim, III. Murad. III. Mehmed ve I. Ahmed dönemlerinde eserler vermiştir.

XVII. yüzyılda da önemini koruyan kâğıt oyma sanatının en önemli sanatçısı, A. Süheyl Ünver tarafından Edirneli olabileceği ileri sürülen Mehmed Nakşî'dir. Gü­nümüze ulaşan eserlerinde tarih bulun­mayan, ancak kullandığı malzeme, nes­ta'lik yazı üslûbu, yazılarının zeminine veya koltuklara yerleştirdiği kâğıt oyma bezemeler onun XVII. yüzyılın ikinci yan­sında yaşamış olabileceğini düşündürür. Nakşî'nin Edirne ile ilgisi, Edirne Sarayı'n-da yaşamayı tercih eden IV. Mehmed ve ondan sonra gelen sultanlar döneminde onların himayesinde çalıştığı şeklinde izah edilmektedir. Nakşî'nin üslûbunu yansıtan kâğıt oyma kıtalarından en önemlisi Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi'ndedir.239 Nesta'lik hatla oyma olarak hazırlanmış ve her satırla imzanın zemini muska kol­tuklar, kâğıt oyma kıvrım, dal ve çiçek­lerle bezenmiştir.

XVII. yüzyılın ikinci yarısında yaşayan bir diğer önemli sanatçı Gazneli Mah-mud'dur. Hayatına dair yeterli bilgi bu­lunmayan sanatçının kâğıt oyma çalışma­ları İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi'n-deki 1097(1686) yılına ait, tamamının hattı, şiirleri, bezemesi ve cildiyle onun elinden çıktığı anlaşılan bir albümde toplanmıştır. Çok yönlü bir sanatçı olan Gaz­neli Mahrnud'un kâğıt oyma nesta'likya-zılan, çeşitli kâğıt oyma kenar bezemele­ri, devrin üslûbunu yansıtan çiçek buketi veya vazo içerisinde gül, sümbül ve lâle­lerden oluşan kâğıt oyma çiçek kompozis­yonu çalışmalarında yer yer çiçek göbek­lerinde veya vazoyu süslemek amacıyla yan kıymetli taşlar kullandığı görülmek­tedir.

III. Ahmed ve I. Mahmud dönemlerin­de kâğıt oyma sanatı kitap sanatının di­ğer dallarında olduğu gibi yeni bir ruh ka­zanmıştır. Klasik kâğıt oyma yazı sanatı­nın son önemli temsilcilerinden olan Meh­med Halazâde'nin eserlerindeki tarih ve imzalardan onun III. Ahmed döneminde yaşadığı ve Edirneli olduğu anlaşılmak­tadır. Aynı zamanda hattat olan sanatçı genellikle nesta'lik yazmış ve oymuş ol­duğu eserinden örnekler Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi'nde bulunmaktadır.240

Bu dönemde bütün sanat dallarında olduğu gibi Batı zevkinin etkisiyle değişen yeni bir üslûp kâğıt oyma sanatında da kendini göstermiştir. Lâle Devri'nin eser­leri arasında daha çok manzara resimleri denilebilecek bir tür ortaya çıkar. Bunla­rın en ilgi çekici olanı hiç şüphesiz, Can-bazzâde Osman imzalı ve 1136 (1723-24) tarihli kâğıt oyma bahçedir.241 Klasik dönemdeki benzer­lerinden farklı olan eser devrin zevkine uygun bir yorumla kitap cildini andıran, 14x19 cm. boyutunda, koyu yeşil deri kaplı mukavva bir kutuda çalışılmıştır. İçinde bir derenin aktığı, yer yer çiçekler­le bezeli ve sık ağaçlardan oluşan bir ko­ru üç boyutlu olarak ele alınmıştır. Serviler, çiçek açmış ağaçlar, çamlar, bunların arasına yerleştirilmiş gül ağaçlan, süsen, menekşe, mine gibi bahar çiçekleriyle bu katırcıoğlu mehmed pasa tasvir, o dönem İstanbul'unun bir bahçe­sini ya da Boğaziçi'nin bir korusunu can­landırıyor gibidir. Tavşanlar, tilki ve tazı­lar, suyun içinde balıklar, kuğu ve tavus kuşları gibi çeşitli hayvanlar kompozisyo­nu tamamlar. Kâğıt oyma bitkilerin üst üste ve eğimli yerleştirilmesi, özellikle pek çok bitki ve hayvanın sadece alt kı­sımlarından tutturularak boşta bırakıl­masıyla bahçeye üçüncü boyut kazandı­rılmıştır. Sanatçı, boyalı ebru kâğıt ve su­lu boyanın yanı sıra ön plandaki yeşil ot­ları belirlemek amacıyla pamuğa benzer bir madde kullanmış, ayrıca tavus kuşla­rının tüylerini orijinal tüylerden keserek yapmıştır. Batılılaşma dönemi etkilerinin açıkça gözlendiği bu çalışmada renkler­den pek çoğu pasteldir.

Batı etkisiyle oluşan yeni zevki yansı­tan, XVIII. yüzyılın ilk yarısında yaşamış bir Mevlevî olan Derviş Hasan Eyyûbî im­zalı kâğıt oyma manzaraları Topkapı Sa­rayı Müzesi Kütüphanesi'ndeki bir yazı Çekmecesinde de görülü. Ka­pağının dışı ve içi cam altına kâğıt oyma manzaralarla süslenmiş olup iç kapakta Rumeli sırtlarından bir görüntü izlenimini veren Boğaz manzarası yer alır. Dış ka­pakta İstanbul'dan bir kıyı manzarası ça­lışılmıştır. Zarif köşkler, ağaçlıklar arasın­da koşuşan süvariler ve çeşitli hayvanlar yanında denizdeki gemiler, saltanat kayıkları manzarayı tamamlar. Gölgeli boya­malar, perspektif denemeleriyle derinlik etkisi verilen çalışmanın bordürlerine yi­ne kâğıt oyma kıvrım dallı çiçek, yan ke­narlara da vazoda çiçek buketleri ve mey­ve dolu tabaklar yapılmıştır.

XVIII ve XIX. yüzyıllarda vazo içinde çi­çek ve kâğıt oyma yazı geleneği kâğıt oy­ma sanatına hâkim olmuştur. Bunların arasında özellikle belirtilmesi gerekenler­den biri, Tire Necip Paşa Kütüphanesi'n-de bulunan XVIII. yüzyıl sonlarına ait ol­ması muhtemel Mehmed Selim Diva-iıj'dır. Aynı türde kâğıt oyma eserlere Londra British Library'de korunan tarih­siz bir şiir mecmuasında da yer verilmiş­tir.242 XVIII. yüzyılın ikin­ci yarısına ait olduğu şüphesiz bu eser­deki Örneklerde devrin üslûbuna uygun vazolar içindeki ilkbahar çiçekleri, gül ağacı, sümbül ve lâle gibi tek tek çiçek­ler yapılmış, hayvanlar ve hayvan müca­deleleri tasvir edilmiştir. Eserin en ilgi çe­kici yanlarından biri, kayalıklı bir peyzaj içinde av hayvanları ve köpeklerden olu­şan kompozisyondur. Her iki eserde de yer yer ebru kâğıttan yapılan kesmelerle kompozisyonlar canlandırılmıştır. Bu çalışmalar, Osmanlı sanatı için son derece karakteristik olan kâğıt oyma bahçe, çi­çek çalışmalarının XIX. yüzyılın başlarına kadar varlığını koruduğunu gösterir. Kâ­ğıt oymacılığı XIX. yüzyıl boyunca da var­lığını sürdürmüştür. Bu teknikle daha çok halk sanatı kapsamına giren aslan, leylek gibi yazı - resimler ve levhalar yapıl­mış, sanat eseri niteliğinde olan hat sa­natı örnekleri de hazırlanmıştır.

Bibliyografya :

Âşık Çelebi, Meşâirü'ş-şaarâ.vr. \60ab, ayrıca bk. tür.yer.; Âlî. Menâkıb-ı Hüneruerân, s. 63; Belîğ. Güldeste, s. 532; G. Jacob. Die Herkunft derSİlhouettenkunsL aus Persİan, Berlin 1913; A. Spamer, Das A leine A ndach tsbild uom XIV bis zum XX. Jahrhundert, München 1930; Ce­lâl Esad Arseven. Arts Decoratifs Ttırcs, istan­bul, ts. (Millî Eğitim Basımevi), s. 292-293 (fi­gür 651-652); A. Süheyl Ünver, "Edirneli İki İnce Oymacımız", Edirne:Edirne'nin 600. Fetih Yıldönümü Armağan Kitabı, Ankara 1965, s. 347-349; G. Frankei. "Paper-cuts throughout the World and İn Jewish Tradilion", The Paper-cut Past and Preseni, Haifa, Municipality Eth-nologial Mııseum and Folklore Archiues, Autumn 1976, s. 24-26; N. M.Tıtley. Miniatures from Turkish Manuscrİpts, London 1981, s. 72 (nr. 63), rs. 53; J. M. Rogers. Islamic Art and Design 1500-1700, London 1983, s. 19; D. Du-da. Die Müminler ten Handschriften derÖster-reichischen Nationalbibtiothek Islamische Handschriften I, Wien 1983, Cod.Mixt. 313, fol. I2b, Abb. 361 fig. 1; Esin Atıl. The Age of Sultan Süleyman theMagnİfıcenl,New York J987, s. 108; T. W. Lentz - G. D. Lowry, Timur and the Prİncely Vision Persian Art and Culture in the Fifteenth Century, Los Angeles 1989, s. 268-269; Kemal Çığ, "Türk Oymacılar (Katiğları) ve Eserleri", ACI İlahiyat Fakültesi Yıllık Araştır­malar Dergisi, II, Ankara 1958, s. 159-179; R. Ettinghausen, "Near Eastern Book Covers and Their Influence of on EuropeanBİndîngs", Ars Orientalis, III, Baltimore 1959, s. 113-131; Uğur Derman. "Benzeri Olmayan Bir Sanat Albümü Gazneli Mahmud Mecmuası", Türkiyemiz, sy. 14, İstanbul 1974, s. 17-21; Filiz Çağman, "XV. Yüzyıl Kağıt Oymacılık (kaat'ı) Eserleri", Sanat Dünyamız, sy. 8, İstanbul 1976, s. 22-27; Ren-da, "Topkapı Sarayı Müzesindeki Dört Manza­ralı Yazı Çekmecesi", a.e., sy. 9 (1977), s. 2-3; Muhittin Serin, "Fahrî", DİA, XII, 95-96. Filiz Çağman




Yüklə 1,44 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   15   16   17   18   19   20   21   22   ...   52




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin