Türkiye Günlüğü Yaz 2004


Dünyanın başat “taşıt” parasının ait olduğu dünyanın en büyük ekonomisinin hükümeti “Ponzi Oyun” oynarsa ne olur?



Yüklə 345,12 Kb.
səhifə4/5
tarix26.08.2018
ölçüsü345,12 Kb.
#75114
1   2   3   4   5

17. Dünyanın başat “taşıt” parasının ait olduğu dünyanın en büyük ekonomisinin hükümeti “Ponzi Oyun” oynarsa ne olur?
Dünya gündeminde var olan kriz ihtimallerinden biri, uluslararası ödemeler sisteminde, Türkiye, Brezilya gibi küçük ekonomilerin mahalli paralarından değil, dünyanın en büyük ekonomisinin, dünyanın en önemli küresel parasından, ABD dolarından kaynaklanabilecek bir para krizidir.
ABD doları, Euro, Yen gibi ulusal paraların satın alma gücünde meydana gelebilecek ani çöküşler, hem elinde bir finansal varlık olarak o paranın kendini hem de o para birimi ile ifade edilmiş öteki finansal varlıkları tutanların servetlerini, zaman dilimleri arasında satın alma gücü aktarma hesaplarını, iktisadi hayatlarını alt üst eder. Dünyayı bugüne getirmiş olan uluslararası finansal ve reel bütünleşme süreçleri, uluslararası finansal varlıkların çok büyük bir bölümünün ifade edildiği paralarda, böyle büyük bir çöküntünün olmayacağı varsayımına dayanarak işlemiştir.
Küresel ticaret, yatırım, finansal varlık akımlarının çok büyük bir bölümü, az sayıda birkaç taşıt para (vehicle currency) ile yapılmıştır. Son yıllarda ise ağırlıklı olarak da sadece iki taşıt para ile yapılmaktadır. Toplam sınır aşan reel ve finansal alış verişlerin büyük bölümünü taşıyan iki küresel para kalmıştır dünyada: ABD Doları ve Euro. Bunları izleyen Yen, Sterlin ve İsviçre Frangı’nın payları ikisiyle karşılaştırılamayacak kadar küçüktür ve giderek daha da küçülmektedir.
Bu toplam içindeki pay dağılımının bir göstergesi olarak, uluslararası borçlanma tahvil ve senetlerinin 2004 yılının birinci çeyreği sonundaki toplam stok değerini ele alalım. Bu tahvil ve senetlerin ifade edildikleri paralara göre dağılımına bakıldığında (aşağıdaki Tablo 5), 11.4 trilyon USD dolarlık toplamın % 44’ünün Euro, % 41’inin USD, % 7’sinin Sterlin, % 4’ünün Yen ve % 2’sinin İsviçre Frangı ile taşındığı görülür.20 2001 ile 2003 arasında, USD ile ifade edilmiş varlıkların payı % 51’den 41’e düşmüş, Euro ile ifade edilmiş varlıkların payı % 32’den 44’e çıkmıştır. Sterlin bu stoktaki payını nispi olarak korurken, Yeni’nin payı, Japonya’nın parasının bir uluslararası taşıyıcı para olma özelliğini kaybedeceğini işaret edercesine, % 16’dan % 4’e gerilemiştir.


Tablo 5: Uluslararası borç senetleri stokunun ve yıl içinde arz edilen net yeni uluslararası senetlerin, taşıyıcı paralara göre yapısı, toplam içinde yüzde paylar

yıllar

ABD Doları

Euro*

Sterlin Pound

Japon Yeni




Stok

Yeni

Stok

Yeni

Stok

Yeni

Stok

Yeni

1996

37,9

48,0

28,3

28,2

7,7

6,2

15,8

16,4

2000

49,5

47,6

30,1

46,0

7,7

7,1

7,7

-2,1

2001

50,8

50,8

32,2

39,1

7,1

8,5

5,8

1,0

2002

46,2

43,2

37,5

49,0

7,1

5,2

4,9

-1,7

2003

40,5

32,1

43,5

56,4

7,0

6,2

4,4

0,3

1999 öncesinde, sonra Euro bölgesini oluşturan paraların paylarının toplamı.

Kaynak: IMF, Global Financial Stability Report, September 2004, s. 186.

Dünyadaki taşıyıcı paraların nispi öneminin bir ikinci göstergesi olarak, hisse senetleri piyasalarının kapitalizasyon değerlerine bakılırsa, 2003 sonunda, 31.2 trilyon USD’lik dünya toplamının % 49’unun ABD’de, % 16’sının Euro bölgesini oluşturan AB ülkelerinde, gene % 16’sının Japonya’da, % 8’inin İngiltere’de olduğu görülür.21


İkinci Dünya Savaşı’nın izleyen yıllarda, Dolar Alman Markı, Dolar Yen, Dolar Sterlin gibi belli başlı taşıyıcı paralar arasındaki çapraz kurlarda önemli dalgalanmalar olmuştur. Ama taşıyıcı paralardan hiç biri, Brezilya, Arjantin, Rusya, Türkiye gibi para krizleri yaşanılan ülkelerin paralarında görülen türden ani bir satın alma gücü çöküntüsüne maruz kalmamıştır.
Ne var ki, USD’yi ve Euro’yu, satın alma güçlerinde ani bir kayba karşı koruyan bir “aşkın” nedensellik yoktur. Tanrı Doları yada Euro’yu özel olarak korumamaktadır. Bu paraların satın alma güçlerini özel olarak desteklememektedir. Bütün paralarda olduğu gibi, belirli koşullarda, belirli gerçek ekonomik veriler ve beklentiler konjonktüründe bu paraların satın alma gücü de ani olarak çökebilir.
Dünya ekonomisindeki hem cari hem de zaman dilimleri arası işlemleri taşıyan iki paradan birinin, ki içinde bulunduğumuz konjonktürde Amerikan Dolarının satın alma gücünde bir düşüş şokunun yaşanması ihtimali, bugün dünya ekonomisini takip etmekte olan kuruluşların, iktisatçıların ve dünya ekonomisinin önemli oyuncusu olan ülkelerin iktisat politikası sorumlularının, konuşmaktan adeta “korktukları” temel bir endişedir.
Hem Dünya Bankası, hem IMF, ABD federal hükümetinin kritik desteği ile ayakta durmakta olan kuruluşlardır. Bu nedenle bu kuruluşların yetkilileri, ABD hükümetinin iktisat politikalarını, mesela Türkiye hükümetinin iktisat politikalarını eleştirdiklerindeki rahatlıkla eleştiremez, değerlendiremezler. Buna rağmen, USD’nin ani bir değer kaybı şokunun, dünya ekonomisi üstünde öngörülmesi ürkütücü muhtemel etkileriyle ilgili endişeler, bu kuruluşların raporlarında, satır aralarında da olsa, ifade edilmeye başlanmıştır. IMF’in Eylül 2004 Dünya Ekonomisine Bakış raporundaki,

ABD cari hesap açığı herhangi bir ciddi sıkıntı ile karşılaşılmadan finanse edilmiştir … [ABD ekonomisine] net portföy girişlerinin yarıdan fazlası Asya’dan gelmeye devam etmiştir … Gelecekte ABD’deki parasal gelişmelerin aşikar belirsizliğine rağmen … piyasaların belki de haksız bir şekilde, aşırı bir şekilde fazla rahat olduğu endişeleri ortaya çıkmaktadır … Küresel dengesizlikler, ki özellikle ABD cari hesap açığı … temel bir risk olarak varlığını sürdürmektedir.22 … Mesele ABD açığının kapanıp kapanmayacağı değildir – ki kapanacaktır – [mesele] bu düzeltici hareketin ne zaman ve nasıl olacağı ve, özellikle, ani bir düzeltici döviz kuru hareketi ile ilişkili olup olmayacağıdır.23


ifadesi bunun bir örneğidir.
Daha önce de belirttiğim gibi, bir ekonominin dünyanın geri kalan kısmı ile iktisadi ilişkilerinde verdiği cari hesap açığı, içerdeki I>S, yani Toplam Yatırımlarla Toplam Tasarruflar arasındaki açıkla özdeştir. Analizimizi sadeleştirmek için, dış açığın tamamının dünyanın geri kalan kısmından sağlanılan kaynaklarla finanse edildiğini, açığın uluslararası rezervlerden finanse edilmediğini varsayalım. Ki bu, dünyanın başat taşıyıcı parasının sahibi olduğu için adeta hiç uluslararası rezerv tutmayan ABD için özellikle sorun yaratmayan bir varsayımdır. Bu taktirde, bu ekonomide, dış cari hesap açığı finanse edilemeseydi, açık verildiği durumda yapılmış olan toplam harcamaların bir kısmından vazgeçilmek zorunda kalınacakken, bu olmamış, harcamalar açık sayesinde olduğu seviyelerde gerçekleşmiştir, dememiz gerekir. Ki bu, eğer cari açık verilmeseydi, yatırım harcamalarının açık verildiği durumdaki düzeyde gerçekleştirilebilmesi için tüketim harcamalarının bir kısmından, yada, tüketim harcamalarının açık verildiği durumdaki düzeyde yapılabilmesi için, yatırım harcamalarının bir kısmından vazgeçilmesi gerekirdi demek anlamına gelir.
Aşağıdaki Tablo 6’da gösterildiği gibi ABD ekonomisi, adeta kronikleşmiş bir cari hesap açığı verme eğilimi sergilemektedir. Cari açığın GSYİH’ya oranı, Clinton’un ikinci Başkanlık döneminde % 1.6’dan % 4.2’ye ve 2003’te, yani George W. Bush’un birinci başkanlığının üçüncü yılında 4.8’e çıkmıştır. Bu yıl bu oranın % 5.5 olması beklenmektedir. Aynı tablodaki bütçe açığı verileri, ABD’nin ödemeler dengesi cari hesap açığının, giderek, ABD devletinin mali açığı, hükümet harcamalarının vergi gelirlerini giderek artan oranlarda aşmasıyla ilişkili hale geldiğini göstermektedir.


Tablo 6: ABD’de genel hükümet mali açığı ve ödemeler dengesi

Cari hesap açığının GSYİH’ya oranı, %



yıl

Mali açık/GSYİH

Ödemeler Dengesi Cari hesap açığı/GSYİH

1996

- 3,4

- 1,5

1997

- 1,9

- 1,6

1998

0,1

- 2,4

1999

0,6

- 3,2

2000

1,3

- 4,2

2001

- 0,7

- 3,8

2002

- 4,0

- 4,5

2003

- 4,6

- 4,8

2004*

- 4,9

- 5,5

* Geçici tahmin.

Kaynak, IMF, World Economic Outlook, September 2004, s. 219, 269,


Amerika Federal Devlet sisteminin mali açığı, bir ara kapatılır gibi olmuş, hatta 1998, 1999 ve 2000 yıllarında, Clinton’un ikinci başkanlık döneminde mali denge fazla vermişti. Ancak George W. Bush’un birinci başkanlık döneminde, Amerikan Yeni-Muhafazakarlarının hiç de yenilik sergilemeyen, aksine naif varsayımlara dayanan ideoloji ağırlıklı iktisat politikaları sonucunda, mali açık hızla tırmandı. GSYİH’ye oranı 2003’te % 4.6 çıktı. Ki mali açığın daha da arttığı 2004’de bu oran % 4.9’u bulacak gibi görünmektedir.




Tablo 7: ABD’de, Tasarrufların, Yatırımların ve Tasarruf açı-

ğının GSYİH’ya oranı, dönemlerdeki yıllık ortalamalar, %






Tas./GSYİH

Yat./GSYİH

Tas.Açığı/

GSYİH


1981-84 Reagan 1

16,5

17,7

-1,2

1985-88 Reagan 2

15,4

18,5

-3,1

1989-92 Baba Bush

16,4

17,4

-1,0

1993-96 Clinton 1

17,7

19,2

-1,6

1997-00 Clinton 2

19,3

23,1

-3,7

2001-04* Oğul Bush

15,6

20,6

-4,9

* 2004 verileri geçici tahmindir.

Kaynak: United Nations Department of Economic and Social

Affairs Statistics Division veri tabanı; IMF, World Economic

Outlook, September 2004.

Yukarıdaki Tablo 7’de, 1981-2004 döneminde Amerikan ekonomisinde tasarrufların, yatırımların ve tasarruf açığının gayri safi yurt içi hasılaya oranındaki değişmeler gösterilmiştir. Dışardan sağlanan finansman sayesinde Amerikan ekonomisinde içerde üretilenden fazla kaynağın kullanılması süreci, I>S eşitsizliği yada tasarruf açığı oranında izlenebilir. Görüldüğü gibi, Amerikalılar, çok uzun bir süreden beri, bugünkü refahlarını gelecekteki refahlarını bugüne taşıyarak sürdürmektedir. Yani bugün, bugünkü imkanlarının ötesinde yaşamakta, tüketmekte ve yatırım yapmaktadırlar.


Amerikan Federal maliye politikasının ve ABD ekonomisindeki toplamsal tasarruf ve yatırımları etkileyen faktörlerin ayrıntılarına bu yazının amaç çerçevesi içinde girmemiz söz konusu değildir. Ama gene de, Amerika’da toplam tasarrufların GSYİH’ya oranının Clinton’un ikinci başkanlık dönemindeki yıllık ortalama % 19.3’ten, George W. Bush’un birinci başkanlık döneminde, % 3.7’lik bir düşüşle % 15.6’ya gerilemesinin, toplam sermaye birikiminin GSYİH’ya oranının da aynı dönemde % 23.1’den %20.6’ya düşmesine rağmen, tasarruf açığı oranının % 4.9’a çıkmış olmasının, hem ABD hem de dünya ekonomisi açısından büyük önem taşıyan gelişmeler olduğunun burada vurgulanmasında yarar vardır.
Amerikan ekonomisindeki mali açık ve tasarruf açığı, Amerikan ekonomisinin sahip olduğu küresel ağırlık yüzünden dünyanın geri kalan kısmını önemli ölçüde etkilemektedir. 2003 yılında ABD mali açığının, bütün dünya gayrı safi tasarruflarının % 6’sına denk düştüğü hesaplanmıştır. ABD’de, daha yüksek hükümet harcamaları Amerikan ithalatının yol açtığı talep aracılığı ile kısa dönem dünya hasılasını arttırıcı etki yapsa da, dünya tasarruflarını kullanmak isteyebilecek potansiyel talipleri “crowding out” etkisi ile sıkıştırmakta, tasarrufların alternatif kullanım alanlarında kullanılarak dinamik olarak daha yüksek dünya büyümesine katkıda bulunması şansını olumsuz etkilemektedir.24
Amerikan hükümeti, parası dünyanın başat taşıyıcı parası olduğu ve bu paranın değerinde ciddi bir çöküntünün olabileceği ihtimali gelecekteki kurlarla ilgili beklentilere şimdiye kadar yansımadığı için, ekonomi bir yanda tasarruf açığı öte yanda cari hesap açığı verirken, içerde düşük enflasyon ve tarihi olarak düşük faiz oranları25 ile büyümeyi gerçekleştirebilmiştir. Son on iki aylık büyüme % 4.8 gibi yüksek bir hadde olmuştur.26 Bu oyunun şimdiye kadar sürdürülebilmesinin en önemli nedeni ise, dünyanın geri kalan kısmındaki iktisadi aktörlerin şimdiye kadar, kur riskinden ötürü, ellerinde daha ve daha çok USD rezervi bulundurmaktan çekinmemiş olmalarıdır.
1996-2004 döneminde ABD ekonomisi birikimli olarak 3 trilyon 195 milyar USD cari hesap açığı vermiştir. Bunun 2 trilyon 22 milyar USD’si, son dört yıla yani George W. Bush yönetimi dönemine aittir.27 Amerikalılar, son yıllarda, dünyanın geri kalan kısmına dolarla ödeme yaparak sadece cari açıklarını finanse etmekle kalmamış, aynı zamanda dünyanın geri kalan kısmında doğrudan yatırım yapmış ve finansal varlık satın almışlardır. 2003-2004 yıllarında, dışarıdaki doğrudan yatırımlar ve hisse senedi satın almaları için ABD ekonomisinden dünyanın geri kalan kısmına çıkan sermaye, bu yıllardaki ABD GSYİH’nin % 1.9’una tekabül etmektedir. Bu 1987-88 yıllarındaki % 0.8’lik oranın iki katından fazladır. Amerikalı iktisadi aktörler, dışarıdaki doğrudan yatırımları ve hisse senedi alışlarını da dolarla finanse etmişlerdir. ABD’den dışarıya sermaye hareketleri de, dünyanın geri kalan kısmındaki USD dolar rezervlerindeki büyük artışa katkıda bulunmuştur.
1996-2004 döneminde, dünyadaki uluslararası rezervlerin toplam hacminde ve Japonya, Çin, Tayvan, Rusya gibi, son yıllarda çarpıcı artışların görüldüğü ülkelerin rezervlerindeki değişmeler, Aşağıdaki Tablo 8’de gösterilmiştir.


Tablo 8: Dünyadaki (altın dışındaki) toplam uluslarası rezervler ve seçilmiş bazı ülkelerin (altın dışındaki) uluslararası rezervleri, 1996-2004, milyar USD




1996 sonu

2000 sonu

2003 sonu

2004

2004/1996

Japonya

217

355

663

819 (eyl)

3,8

Çin

Hong Kong



107

64


168

108


408

118


463 (may)

119 (ağu)



4.3

1.9


Tayvan

88

107

207

233 (eyl)

2.6

Kore

34

96

155

170 (ağu)

5,0

Hindistan

20

38

99

115 (may)

5,8

Singapur

77

80

96

101 (ağu)

1,3

Malezya

27

30

45

54 (ağu)

2,0

Tayland

38

32

41

44 (ağu)

1,2

Rusya

11

24

73

91 (eyl)

8,2

Türkiye

16

23

34

34 (ağu)

2,1

Bu ülkelerin toplamı

699

1061

1939

2243

3.2

Dünya toplamı

1647

2022

3142






Kaynak: IMF, International Financial Statistics veri tabanı; çeşitli ülkelerin merkez banklarının veri tabanları.

ABD’de mali açık, tasarruf açığı ve cari hesap açığında önemli artışların yaşandığı son yıllarda, dünya rezervlerinin toplamı 1996 sonunda 1 trilyon 647 milyar dolardan, % 90’lık bir artışla, 2003 yılı sonunda 3 trilyon 142 milyara çıkmıştır. Çin, Japonya, Kore gibi ABD doğrudan yatırımlarına büyük ölçüde ev sahipliği yapan ve ihracatı gene büyük ölçüde ABD piyasasına yönelik ülkeler ile, Rusya gibi fosil yakıt ihracatçısı olan ülkelerin rezervlerinde büyük artışlar görülmektedir. 2004 içinde Japonya’nın uluslararası rezervleri 820 milyar doları, Çin’in rezervi, Hong Kong’takiyle birlikte 582 milyar doları açmıştır. 2004 yılında bilinen en son aylık veriler 1996 sonundaki verilerle karşılaştırıldığında, 8.2 katlık artışla, rezervi en çok artan ülkenin Rusya olduğu görülmektedir. Bu dönemde, ithal ikameci ve devletçi sanayileşme modelini terk etmeğe ve küreselleşme sürecine katılmağa başlamış Hindistan’daki rezerv artışı 5.8 kat, Güney Kore’deki 5 kat, Kıta Çin’deki 4.3 kattır.


Aşağıdaki Tablo 9’da sergilendiği gibi, 1999’da bütünleşik bir Avrupa parası olarak sahneye çıkmasından beri Euro’nun payının küçümsenmeyecek bir şekilde artmasına rağmen , USD dünya rezervlerinin hala üçte ikisini oluşturmaktadır. Dolar ve başta Amerikan Hazine bonoları olmak üzere dolarla ifade edilmiş öteki varlıklardan oluşan USD rezervleri, birikimli tasarruf ve cari hesap fazlaları verilerek geleceğe satın alma gücü taşınmak istenilen ekonomilerde bu tasarrufların plase edildiği varlık stokları oluşturmaktadır. Doların satın alma gücü, bu finansal varlık stoklarının servetlerinin satın alma gücünün korunabilmesi açısından, dünya finans piyasalarında hayati bir yük ve sorumluluk taşımaktadır. Bunun için doların değeri meselesi dünya para sisteminin çöküp çökmemesi meselesi ile yakından ilgilidir.
Bütün dünyada, hem reel, hem de finansal ihtiyaçlarla ilişkili olarak ulusal paralar arasında yapılan alışverişlerin çok büyük çoğunluğunun bir ucundaki para Amerikan dolarıdır. Uluslararası Takas Bankası’nın Nisan ayı günlük ortalamaları olarak yayınlamakta olduğu verilere göre, “izlenen” (reported) döviz alış verişlerinin, alış verişi yapılan iki para eşleşmesine göre dağılımında, toplam işlem hacminin, 2001’de % 91, 2004’de % 89’unda, paralardan biri USD olmuştur.28


Tablo 9: Ulusal paraların dünyadaki toplam resmi uluslarası rezervlerdeki payı, yıl sonları, %




1999

2000

2001

2002

2003

USD

64,9

66,6

66,9

63,5

63,8

Euro

13,5

16,3

16,7

19,3

19,7

Yen

5,4

6,2

5,5

5,2

4,8

Sterling P.

3,6

3,8

4,0

4,4

4,4

İsviçre F.

0,4

0,5

0,5

0,6

0,4

Kaynak: IMF,Annual Report, September 2004, s. 103.

ABD para ve maliye politikalarının kurumları ve kuruluşları, dünya rezervlerinin en büyük kısmını taşıyan para USD olduğu için, dünya para ve finansal varlık piyasalarının etkililiği açısından fiili bir küresel sorumluluk üstlenmiştir. Amerikan ekonomi yönetimi, küresel finans piyasalarının adeta para otoritesi, bankacılık denetleme kurumu, hazinesi gibi rol oynayan bir ekonomik sistemi yönetmekte, etkilemektedir.


Uluslararası reel ve finansal ilişkiler sisteminin dayandığı bir başka aksiyom ise, “bütün borçlar ödenir, bütün alacaklar tahsil edilir” aksiyomudur. Bu aksiyoma göre, Amerika’nın da dünyanın geri kalan kısmına borcunu öngörülebilir bir gelecekte geri ödemesi gerekmektedir. Bu aksiyom çökmeyecekse, ki ABD ölçeğinde çökerse küresel ekonomi de çökmüş olur, ABD ekonomisini oluşturan aktörler sisteminin şimdi bu güne taşıdığı satın alma gücünün reel karşılığını ilerdeki yıllarda üretmesi ama, tüketmemesi ve yatırım yapmaması, gelecekte üst üste yıllarca tasarruf fazlası ve cari hesap fazlası vererek, bu fazlaları borcunu ödemek için dünyanın geri kalanına transfer etmesi gerekmektedir.
Amerikan hükümetleri bal gibi “Ponzi Oyun” oynamaktadır. Amerikan toplumunun önemli bir kısmı da bu oyuna katılmaktadır. Bunu söylememizi haklı kılan tespit, Amerika’daki aşırı popülist siyaset ortamında, siyasi oyuncuların yukarıdaki paragrafta özetlenen aksiyomun bilincine vakıf olduklarını gösteren işarete neredeyse hiç rastlanılmamasıdır. Eğer “Ponzi Oyun”u mümkün kılan, “böyle gelmiş böyle gider” yaklaşımındaki yanılsama ise, son başkanlık seçimlerinin sergilediği tartışmaların muhtevası ve düzeyi, bu yanılsamanın Amerikan siyasi sisteminde etkili hale geldiğini göstermiştir. Amerikan siyasi elitinin, dış politikada olduğu gibi, iktisat politikasında da, “Ponzi Oyun” oynamada bir hayli mesafe kat ettiğini söylemek Amerika karşıtlığı sayılmamalıdır.
Amerikan hükümet sistemi, doların satın alma gücündeki beklentilerde bir çöküşe yol açmadan, bu günkü tasarruf ve cari hesap açıklarını, hem de oransal olarak arttırarak, sürdüremez. Sürdürmeğe kalkarsa ne olur? Çok şey olur. Bu arada Amerikan dolarının satın alma gücü tarihinde görülmemiş bir şekilde düşebilir.
Amerikan dolarının satın alma gücü, kısa bir zaman dilimi içinde tarihinde görülmemiş oranlarda düşerse ne olur?
Amerikan dolarının dünya mal, hizmet ve finansal varlık piyasalarındaki, mesela Euro yada mesela bir enerji malları sepeti birimi ifadesi ile değeri, Amerikan federal hükümetinin yada Amerikan Federel Rezervi’nin siyasi, idari kararları ile belirlenmez. Amerikalı olan ve olmayan milyonlarca iktisadi aktörün beklentilerini, hesaplarını yansıtan arz ve talep davranışları ile bu piyasalarda belirlenir. Amerikan devlet sisteminin sorumlularının oynadıkları oyunun sürdürülemeyeceğine dair beklentilerin değişmesi, ani şoklara yol açmasa bile, uluslararası ekonominin kurgusunu, sahnesini değiştirebilecektir.
Doların öteki paraları ve malları ve hizmetleri satın alma gücünde ani olmasa bile kalıcı düşüşler, gelecekte reel kaynakları satın almak üzere şimdilik dolar ve dolarla ifade edilmiş finansal varlık bulunduran herkesi, Çinliler, Ruslar, Japonlar ve ötekiler ciddi servet kayıplarına uğratır. Bu kayıplardan kaçmak için dolardan kaçmaya yönelmek de doların değerindeki çöküntüyü hızlandırır ve büyütür. Nispi fiyat sisteminde ciddi değişmeler olur. Ticaret dengeleri ve akımları değişir. Dünya fiyat istikrarı bozulur.
Amerikan dolarının öteki taşıyıcı paraları ve dünyanın geri kalanındaki mal ve hizmetleri satın alma gücünde kısa sürede önemli düşüşler olmasının, iktisadi etkilerini bu yazının amaç kapsamı içinde burada izleyemeyeceğim. Ama bu etkilerin hem bütün dünyada fiyat kararlılığı ortamında sürdürülebilir büyüme süreçlerini bozacağını hiçbir tereddüt duymadan vurgulamak istiyorum. Hem de böyle bir kararsızlık ve daralma konjonktürünün bütün dünyadaki siyasi sahneyi zedelemesi, uluslararası ilişkiler matrisini değiştirmesi ihtimalinin küçümsenmemesi gereken bir ihtimal olduğunu işaret etmek istiyorum.


  1. Yüklə 345,12 Kb.

    Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin