Anadolu’nun iklim tarihini ortaya koymada önemli bir veri tabanı oluşturabilecek dendroklimatoloji bilim dalını tanıtmak,
Ülkemizdeki su ve bazı tarımsal problemleri çözüm olmadaki önemini,
Ülkemizin dendroklimatolojik öneme sahip orman varlığını,
Yapılmış çalışmaların sonuçlarını ve yapılması gerekenleri vurgulamaktır.
Yıllık halka nedir?
Ağaçlar, her yıl içinde bulundukları ekolojik koşulların etkisi altında geniş veya dar bir odun kısmı oluştururlar. Böylece, her yıl ağaç gövdesi bir miktar daha kalınlaşır. Her yıl eklenen yeni odun kısmına, “yıllık halka” ya da “ ağaç halkası” denmektedir. Türkiye’deki yaygın kullanılan terim “yıllık halka” dır.
Dendroklimatoloji nedir?
Dendroklimatoloji bilim dalı da, ağaçların yıllık halkalarındaki iklim sinyallerini yakalamaya çalışan ve günümüzden geçmişe doğru iklim tahminlerini yapan bir bilim dalıdır.
Yıllık halka genişliğindeki değişimler: Üstteki duyarlı (Siyah çizgi 1887, beyaz çizgi 1885 yılını göstermektedir), alttaki duyarsız bir örnek.
DENDROKLİMATOLOJİNİN TÜRKİYE VE KOMŞULARI İÇİN ÖNEMİ
Küresel iklim değişimleri ve olası bazı etkileri
1-Ormanların yapı ve yayılışlarında meydana gelebilecek olası değişimler (insan etkileri ile birlikte)
2-Ülke içinde bölge veya iller arasında, ve ülkeler arasındaki olası su sorunları
DENDROKLİMATOLOJİNİN TÜRKİYE VE KOMŞULARI İÇİN ÖNEMİ
Türkiye ve su verdiği yakın doğu ülkelerinde iklim kayıtları bir yüzyıldan daha kısa bir zaman dilimini kapsamaktadır. Bu nedenle uzun dönemli yağış ve sıcaklık bilgilerine ihtiyaç vardır.
Bu bilgiler, günümüzde, en yaygın şekilde dendroklimatolojik çalışmalarla sağlanmaktadır.
DENDROKLİMATOLOJİNİN TÜRKİYE VE KOMŞULARI İÇİN ÖNEMİ
Dendroklimatoloji ile hangi bilgilere ulaşılmaktadır?
Türkiye’deki orman ağaçlarından karaçam, sarıçam, göknar, ardıç ve meşe ağaçları birinci derecede önem taşımaktadır. Bölge olarak da, yağış tahminlerinde güney bakılı ve sığ topraklı-kayalık yamaçlar, sıcaklık tahminlerinde Karadeniz Bölgesi’nin kuzey bakılarının üst orman zonları önem taşımaktadır
Yapılan çalışmalar
Kuniholm, 1996
D’Arrigo ve Cullen, 2001
Hughes ve diğ., 2001
Dalfes ve diğ., 2003
Touchan ve diğ., 2003
Akkemik ve Aras, 2005
Akkemik ve diğ., 2005
Touchan ve diğ. (baskıda)
Touchan ve diğ. (hakem sürecinde)
Touchan ve diğ., 1999 (Lübnan yağışı)
Devam Eden ve Planlanan Çalışmalar
Dalfes ve diğ. (--2005). Anadolu’nun İklim Tarihinin Son 500 Yılı
Touchan ve diğ. (2005--). Patterns of Climate Variability in the Near East Reconstructed from Tree Rings. NSF
Elde edilen sonuçlara göre, 1660, 1746 ve 1887 ekstrem kurak, 1689, 1709 ve 1960 yılları da ekstrem yağışlıdır. Tarihsel kayıtlarda kıtlık yılları olan belirtilen 1725-26, 1756-57,1890 ve 1873-74, tahminlerde de kurak yıllar olarak saptanmıştır.
Elde edilen sonuçlara göre, 1660, 1746 ve 1887 ekstrem kurak, 1689, 1709 ve 1960 yılları da ekstrem yağışlıdır. Tarihsel kayıtlarda kıtlık yılları olan belirtilen 1725-26, 1756-57,1890 ve 1873-74, tahminlerde de kurak yıllar olarak saptanmıştır.
Touchan ve diğ., 2003
Akkemik ve diğ. 2005
Akkemik ve diğ., 2005
Kastamonu civarından alınan meşe örneklerine dayanılarak yapılan bu çalışmada, 1635-2000 yılları için Mart-Haziran dönemi yağışlarının tahminleri yapılmış ve 1687, 1692, 1696, 1701, 1725, 1739, 1757, 1887 ve 1927-28 yıllarının ekstrem kurak, 1638, 1641, 1689, 1709, 1723 ve 1877 yıllarının da ekstrem yağışlı geçtiğini saptamışlardır.
Osmanlı Kayıtlarında kıtlık olarak belirtilen 1725, 1757, 1828, 1861, 1864, 1873 1890-91, 1893, 1908 ve 1927-28 yıllarından, 1725, 1757, 1887 ve 1927-28 yılları ekstrem kurak, 1828, 1861, 1864, 1890-91, 1893-94 ve 1908 yılları da ortalamadan daha az büyüme yılları olarak saptanmıştır.
Akkemik ve Aras, 2005
Akkemik ve Aras, 2005
Antalya civarından alınan karaçam örnekleriyle yapılan bu çalışmada son 300 yıllık dönemdeki, kurak yılların en fazla 3 yıl süreli olduğu ve bunun da çok seyrek olduğu belirlenmiştir. Bölgedeki ekstrem kurak yıllar 1693, 1725, 1819, 1868, 1878, 1887 ve 1893, ekstrem yağışlı yıllar da 1692, 1709, 1717, 1755, 1788, 1897, 1919 ve 1930 dur.
2 yıl süreli kurak yıllar 1693-94, 1715-16, 1725-26, 1796-97, 1819-20, 1862-63 ve 1927-28, yağışlı yıllar da 1770-71 yıllarıdır.
3 yıl süreli kurak yıllar 1745-47 olup, son 300 yıllık dönemde bir kez yaşandığı saptanmıştır. 3 yıl süreli yağışlı yıllar ise 1727-29 ve 1900-02 yıllarında olmak üzere iki kez yaşanmıştır.
Sinoptik Dendroklimatoloji
Büyük ölçekli iklim olaylarıyla yıllık halka genişlikleri arasındaki ilişkiler Touchan ve diğ. (2003) tarafından incelenmiştir: 1900-97 yılları arasındaki Mayıs-Haziran aletsel yağış kayıtları ile NAO arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. En yüksek korelasyonlar Mart-Mayıs NAO ve Mayıs-Haziran aletsel yağış kayıtları (r= 0.19, p=0.12) ile Nisan NAO ve Mayıs-Haziran aletsel yağış kayıtları (r=0.21, p=0.09) arasında olup, istatistiksel olarak anlamlı değildir.
1339-1998 dönemi Nisan-Haziran NAO değeri ile aynı dönemdeki Mayıs-Haziran yağışı arasında r=0.18 (p=0.04); 1339-1998 dönemindeki Nisan NAO değeri ile de r=0.17 (p=0.05) bulunmuştur.
1776-1998 dönemindeki Nisan-Haziran NAO ile aynı dönemdeki Mayıs-Haziran yağışı arasında r=0.28 (p=0.01); aynı dönemdeki sadece Nisan ayı NAO değeri ile de r=0.18 (p= 0.04) değerleri bulunmuştur. Kış NAO değerleri ile de zayıf ve negatif korelasyonlar elde edilmiştir.
Sinoptik Dendroklimatoloji
Akkemik ve Aras (2005) ise yıllık NAO indeksi ile Nisan-Ağustos yağışları arasında negatif bir korelasyon (r=-0.37**) bulmuşlardır. Bu sonuç, Türkeş ve Erlat tarafından bulunan NAO indeksi ile Türkiye yağışları arasındaki negatif korelasyon ilişkisiyle örtüşmektedir.
SONUÇ VE ÖNERİLER
1.Türkiye ve güneyinde yer alan Ürdün’de, kurak yılların süresi genellikle 1 yıl, seyrek olarak 2 yıl süreli ve çok daha seyrek olarak 3 yıldır. 4 ve daha uzun süreli kurak yıllar ise son 700 yıllık dönemde bir kez yaşanmıştır. Kurak yılların süresi ve sayısı ülkemizin kuzey enlemlerinde daha az iken, Akdeniz havzasında daha sık ve daha uzun sürelidir. Bu bilgiler, Türkiye’nin kendi içerisindeki iller arasında ve su verdiği güney komşuları ile arasındaki anlaşmalarda bir veri tabanı olarak kullanılabilir ve doğabilecek sorunlar önceden önlenebilir.
SONUÇ VE ÖNERİLER
2.Dendroklimatolojik çalışmalar, doğrudan iklim özellikleri ile ilgili çalışmalarla koordineli bir şekilde yürütülmesi, bilgi alış verişinde bulunulması yorumların daha sağlıklı bir şekilde yapılmasını sağlayacaktır. Son yıllarda yapılan Türkiye iklimi ile ilgili çalışmalarla (Türkeş, 1996a ve b; Türkeş ve Erlat, 2003; Cullen ve deMenocal, 2000; Kahya ve Karabörk, 2001; Karaca ve diğ., 2000; Unal ve diğ., 2003; Tatlı ve diğ., 2004; Tatlı ve diğ., 2005) dendroklimatolojik bulguların kombine edilmesi yararlı olacaktır.
SONUÇ VE ÖNERİLER
3.Diğer yandan, tarımsal ürünlerin stoklanmasında, dendroklimatolojik çalışmaların sonuçları kullanılabilir. Stoklarda, en çok 4 veya 5 yıllık bir sürenin dikkate alınması yararlı olabilir. Touchan ve diğ. (2003)’ün belirttiği 1476-79, Osmanlı kayıtlarındaki 1925-28 gibi uzun süreli kurak dönem dışında, diğer kurak yıllar büyük oranda bir yıllık ya da seyrek olarak 2 veya 3 yıllıktır. Bu kurak dönemlerin belirli bir periyot gösterip-göstermediği henüz daha bilinmemektedir.
SONUÇ VE ÖNERİLER
4.Sonuç olarak, henüz daha başlangıç niteliğinde olan dendroklimatolojik çalışmalar, ülke içinde ve dışındaki konuyla ilgili araştırma kurumlarıyla işbirliği içerisinde yürütülmeli ve ülkenin sorunlarına çözüm üreten kapsamlı projeler yapılmalıdır.